
"nsanlara" Arama Sonuçları

Gazze cihadı bütün dünyayı silkeledi. Herkes, alması gereken mesajla yüz yüze getirildi. Müslümanlar olarak Hamas’ın kendileriyle savaşmayan insanlara saldırmama, Allah'ın ve Rasûlünün belirlediği hududu çiğnememe ilkesine sadık kalmaları son derece takdire şayan bir savaş ahlakıdır.

Fâtır suresi 28. ayette belirtildiği gibi bilenler, alimler ancak Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Haşyet Allah korkusu içerir. Haşyet sahibi olmak için Kur’an öğüdünü insanlara sunmak gerekir…

Diyarbakır Ulu Camii önünde insanlara verdiği nasihatlerle tanınan Ramazan Pişkin, sekiz ay önce taşındığı ve çay ocağı işlettiği İstanbul Cerrahpaşa'da işlettiği çay ocağında uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

İşgal güçlerinin Gazze Şeridi’ne yönelik soykırım saldırıları 111’inci gününe girerken, işgal güçleri bugün öğleden sonra Gazze’nin güneyinde yardım almak için toplanan insanlara saldırarak korkunç bir katliama daha imza attı.

Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.

Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin bu haftaki Cuma Sohbetinde İsmail Hakkı Güleç "Saha ve Sahnede Peygamberlerin Örnekliği" başlıklı bir sunum yaptı. Hutbede ise Rıdvan Dinçer "İslâm'a Bağlılığın İnsanlara Kattığı Değer" başlıklı bir hutbe irad etti.

İnsanlar, özellikle Allah’ın elçilerini kendilerinden farklı görmeye meyilli olmalarına rağmen Allah insanlara hep kendileri gibi birini elçi olarak göndermeyi, terk etmediği bir sünnet (âdet) olarak benimsemiştir.

Əslində İslami Şəriət, adil nizamın diger adıdır. Təəssüf ki, bu vəsfiylə insanlara heç tanidilmadi. Buraxın düşmənləri, dostları tərəfindən belə (bilincli və ya bilncsiz) üstü örtüldü. Elə bir adil nizam düşünün kı insan haqqlarına riayet edilən, zəngin kasıb arasında ədalətli bölgünün oldugu, cəmiyyətin bir-birini əzmədiyi bir sistem.

İşgalci zalim Çin önetimi, Müslüman mahkumları öldürüp organlarını diğer ülkelerdeki zengin insanlara para karşılığında sattığı bir sistemi yıllardır işletiyor ve bütün dünya yaşananları sessizlikle karşılıyor! Kaynak: Çin, Uygurların organlarını Körfez zenginlerine “Helal organ” diye satmış!

Dini Allah'a has kılmak, müminlere özgü bir iştir. Allah'a has kılınan din, hayata müdahale eden dindir. Şu haram şu da helaldir; şunlar Allah'ın hudududur. Sakın Allah'ın hududunu aşmayın, zulüm işlemiş olursunuz diyebilmektir. İnsanlara Allah'ın ahkamını hatırlatmaktır.

Medya ise hakikatleri çarpışmada bir numaralıdır. Egemenlerle kanka gibidir. İnsanlar görülen ekrana inanırlar. Arka planda yapılanları pek düşünmezler. Medya iyiyi kötü gösterir, kötüyü iyi gösterir. Masum insanlara iftira ve çamur atmaktan çekinmezler. Yalanları ortaya çıktı mı ya kıvırlar, ya da görmezden gelirler. Algı ile yalanlarına insanlar zamanla alışırlar ve tepki bile göstermezler.

Abdulhamid Turgut hocamız bedenen zayıf, kişilik olarak nazik ve zarif birisiydi. Güler yüzlü, tatlı dilli, söz ve davranışları, giyim kuşamıyla kendisini görenlere sürur verir, dâveti ve sohbetiyle insanlara Allah'ı (cc) hatırlatırdı. İbadetlerindeki, özellikle de namazlarındaki ihlası ve hassasiyeti onu tanıyan herkesçe biliniyordu.

Sâbık olanlar kitaba vâris olanların başında gelirler. Çünkü vâris olmanın tüm vecibelerini gereğince yerine getirirler. Kitab’a ve sünnete uyar, insanlara tebliğ etmekte gayret gösterir ve Din-i Mübîn için fedakarlık hatta kendilerini kurban etmek için öne geçmeye çalışırlar.

Batı'da hikaye şöyle başladı: Kadın haksızlığa uğramıştır... Ona yapılan bu haksızlık da son bulmalıdır... Evet, haklı bir istek; ancak bu haksızlık nasıl son bulacak? Kadınların hak ve görevlerini hakîkat ve adâlet temelinde açıklayan ve sınırları belirleyen ilahî bir yasa var mı? Hayır... Batı'da insanlara sunulan böyle bir sistem yok.

Bu ayet-i kerime bize Kurban ibâdetinin anlam ve şümulünü ifade ettiği gibi, varlık hiyerarşisiyle ilgili de önemli bir hususa vurgu yapar. O da, hayvanların, insanlara musahhar kılındığı, insanların hizmetine verildiğidir. Modern ve post-modern tuğyan, Rabbimizin belirleyip bildirdiği bu varlık hiyerarşisini tekzip etmekte ve tahrif etmeye, değiştirmeye çalışmaktadır.

Yaşadığımız hayat içerisinde insanlara sorduğumuz “Neredesin?” sorusuna kişiler tarafından genelde verilen cevap, konum bildirmekle alakalı olur.

Öte yandan Yahudilik ve Hıristiyanlık dışındaki bazı dinlerin kutsal kitaplarında da beşâir mahiyetinde açıklamalar bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerîm’deki “eskilerin kitapları” (Şuarâ 26/196) ifadesiyle bu kitapların kastedildiği düşünülebilir. Meselâ Zerdüşt dininin kutsal kitabı Zend-Avesta’da, “Saoşyant” (âlemlere rahmet) isimli bir kurtarıcının geleceği ve onun bütün insanlara rehberlik yapıp onları ıslah edeceği, putları kıracağı haber verilmiştir

Hutbeye kılıçla çıkma uygulamasının, Kur’an ve Rasulullah’ın pratiği (Sünnet) açısından bir dayanağı bulunmasa da, Hadîd Sûresi 25. ayetin çerçevesini çizdiği “İslam’ın egemenlik ve adaleti” öğretisiyle mutâbık bir sembolizm içerdiğini söyleyebiliriz. Söz konusu ayette Rabbimiz, insanlar arasında adaletin tesis edilmesi için Rasulleri insanlara açık belgelerle gönderdiğini, onlara Kitab ve Mizan’ı inzal ettiğini ve Kitab’ın hükmünü ve Mizan’ı egemen kılmak ve ayakta tutmak için de insanlara demiri indirdiğini bildirmektedir.
Makaleler
Hava Durumu