
"Terk" Arama Sonuçları

Birkaç gün önce bir yerde TRT'nin tarih (!) dizisi "Fetihler Sultanı Mehmet" dizisine denk geldim ve 5-10 dakika izledim. Denk geldiğim sahnede ilginç bir ifade kullanıldı, "fena fi'd-devle / devlette fena (yok) olmak" şeklinde. Adeta Son 23 yılın istikamet krizini özetleyen bir terkip...

İş, ev, araba… İnsanlar bunlar için çalışıp çabalamıyorlar mıydı? Oysa bakın bir karede işyeri de, ev de, araba da yıkıntılar altında kalmış, terk edilmişti. Kur’an’da kıyametin tasvirini yapan Zilzal, Kıyamet, Tekvir, Karia, İnfitar, İnşikak gibi surelerdeki kimi anlatımları adeta birebir gözlemleyebiliyordum.

İşgal ordusunun Gazze Şeridi’ne soykırım savaşı açtığı 7 Ekim’den bu yana bir milyon İsrailli yahudinin geri dönmemek üzere işgal altındaki Filistin topraklarından ayrıldığı belirtildi.

Bugün için “ümmet” sözcüğü, seküler kesimlerce, kullanımı Müslümanlara terk edilmiş, onlar lehine kendilerinin kullanım hakkından feragat ettikleri bir şekle bürünmüştür. Zira seküler dünya, ümmet yerine “ulus”u doğurmuştur! En az ümmet kadar dini /Kur’ani bir kavram olan “millet”i kullanmakta hiçbir beis görmezken, bu dünya, ümmeti kullanmaktan özenle kaçınmaktadır. Bunda da, ümmet kavramının halifelik yönetimiyle olan yakın alakasından kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk “kuyruk acısı” söz konusudur.

Bugün yaşadığımız coğrafyadaki yaygın “İslami çalışmalar”a baktığımızda, “merkezi dâvet”in, yani egemenlik mücadelesinin büyük oranda ihmal ve dahası terk edildiğini, İslami çalışmaların “sosyal faaliyet” düzleminde kaldığını görmekteyiz.

İslami Direniş Hareketi (Hamas), işgal ordusunun bombardıman altında evlerini terk eden aileleri hedef alan katliamının menfur bir cinayet olduğunu ve Filistin halkının toprağına bağlılığını artıracağını açıkladı.

bugün Arakan Müslümanları bir özgürlük mücadelesinden ziyade varlık, yani var olma, varlığını koruma mücadelesi veriyor. Çünkü bölgeyi kontrolünde tutan zulüm rejimi, Müslümanları ya tamamen dinî ve etnik kimliklerini unutarak köleleşmeyi kabul ya da öz yurtlarını terk arasında tercihe zorladı.

Enkaza dönmüş bir şehir, terk edilmiş evler, arabalar, dükkanlar ve bunun da ötesinde enkazlardan çıkarılıp ceset torbalarına konulmuş olan mevtaların bir kısmının dahi enkazın bir kenarında sahiplerini beklediği, enkaz başında tek başına ağlayan insanların çaresizliğinin yaşandığı bir şehir…

Bu sebeple, hiç ara vermeden bir yandan tevhidî davet, şahidlik ve eğitim çabalarımızı yeni hamleler yaparak bıkmadan, yılmadan ve yaşanan büyük olumsuzluklara rağmen asla umutsuzluğa düşmeden sürdürmek, diğer yandan da hiçbir sebeple asla terk edemeyeceğimiz emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker görevimizi yerine getirmek sorumluluğu altındayız.

Coronavirüs bahanesiyle Çin tarafından Doğu Türkistan'da uygulanan sokağa çıkma yasağı ile halkın açlıktan ölüme terk edilmesini protesto eden Uygurlar, İslam dünyasına seslenerek kendilerine sahip çıkılması çağrısında bulundu.

İnsanlar, özellikle Allah’ın elçilerini kendilerinden farklı görmeye meyilli olmalarına rağmen Allah insanlara hep kendileri gibi birini elçi olarak göndermeyi, terk etmediği bir sünnet (âdet) olarak benimsemiştir.

Yunanistan'ın sınırda ölüme terk ettiği göçmenlere karşı uyguladığı sert politikaları protesto etmek için bir araya gelen dernek ve vakıf temsilcileri, Taksim'de bulunan Yunanistan Konsolosluğu'na doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Kur’an’da, câhiliye kavramının dört ayette ve her birinde ayrı terkipler içinde kullanılmaktadır. Bu ayet-i kerimeler nüzul sırasıyla Âl-i İmrân 154, Ahzâb 33, Fetih 26 ve Mâide 50. ayetleridir. Kullanılan terkipler ise, yine sırasıyla ifade edecek olursak “zannel câhiliyye”, “teberrucel câhiliyye”, “hamiyyetel câhiliyye” ve “hukmel câhiliyye”dir.

“Sudan’da iktidar paylaşımı kavgası” başlıklı yazısında Ahmet Varol, şer’i hukuku terk ederek laik hukuka geçtiğini ilan eden Sudan’da yaşanan iktidar kavgasını özetledi, asker sultasının ‘sürenin dolmasına karşın’, sivil geçiş aşamasını başlatmadığını vurguladı.

Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistsn'da yaklaşık 10 yıl görev yaptıktan sonra ülkeyi terk eden Çinli eski polis memuru, tutukladıkları Uygur Türklerine "suçlarını" itiraf ettirene kadar işkence ettiklerini belirtti.

"20 Haziran Dünya Mülteciler Günü" dolayısıyla yapılan açıklamada, mültecilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekilirken,Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği raporuna göre savaş, şiddet ve zulüm nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısının giderek arttığına vurgu yapıldı.

Şeyh Ahmet Yasin’in ümmetin suskunluğunu Allah’a şikâyet eden haykırışı kıyamete kadar kulaklarımızda çınlayacak ve Filistinli kardeşlerimize adeta, “Siz ve Rabbiniz gidin Siyonistlere karşı savaşın, biz burada oturuyoruz” diyerek kendi hallerine terk edişimizin utancını unutturmayacaktır.

Vahiy, akla hitap eder. Akletmeden vahiy doğru anlaşılmaz, doğru yaşanmaz. Aklını vahye muhatap kılmayan ve vahyi selîm akılla aklederek doğru anlamaya çalışmayan kimse, üç günde bir hatim de yapsa, vahyi terk etmiş, Kur’an’ı mehcur bırakmış olur. Vahiy olmadan akıl, dosdoğru çalışmaz, insanı kurtarmaz. Tek kanatlı kuşun yükselip uçamayacağı gibi, bu durum da insanı dünyada huzura, âhirette ebedî ödüle götürmez.

Hicret, doğduğumuz veya doyduğumuz yerin Allah için terk edilemeyecek değerde olmadığını ilan etmek, Allah'ı her şeye tercih etmektir. Hicret, memleketinde müslümanca yaşayamayan bir mü’min için, Allah’ın geniş arzında mutlaka müslümanca ve insanca yaşanacak bir yer olduğunun bilincine varmaktır. Hicret; kavmiyetçilik, ırkçılık, şehircilik anlayışına vurulan darbenin adıdır. Ülke vatandaşlığından ümmet bilincine yükselmektir. Kendi memleketinin bâtıl yönetimine karşı mücâdele hazırlığıdır.
Makaleler
Hava Durumu