
"Neb" Arama Sonuçları

İnananların sayısı, tüm Rasuller ve Nebiler dönemlerinde tarih boyunca genelde azınlık olarak kalmıştır. Ancak Rabbimizin hiçbir buyruğunda kemiyeti, Allah’a ‘gönülden’ boyun eğen az sayıdaki kimselere tercih ettiğine dair bir delil yoktur.

Haftanın Sohbeti: Siyer-i Nebi Penceresinden Gazze Cihadı I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli ilim Merkezi

Yıllar bu şekilde geçip giderken sırat-ı müstakim olan yolumuzun üzerine hem küresel şeytanlar hem de yerel işbirlikçileri demokrat, liberal ve muhafazakâr müslüman adı altında revize edilmiş yeni bir tuzak kurdular. Müslümanların birçoğu sanki Kur’an’ı ve siyer-i nebiyi hiç okumamışlar gibi Lokman suresi otuz üçüncü ayete muhatap olmaktan kurtulamadılar. Yani aldatıcılar Allah’ın adını kullanarak müslümanları aldatmıştı.

Aslında Yusuf (a.s.)'ın Mısır'ın başına geçmesiyle, Rasulullah (a.s.)'ın Yesrib'in (Medine'nin) başına geçmesi süreçleri ilkesel olarak aynıdır. Barışçıl bir süreçte toplum ve idarecilerin İslam'a tâbi olması ve İslam'ın kesin egemenliğinin kurulması.

Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da düzenlenen "Mevlid-i Nebi" etkinliği büyük bir katılımla gerçekleşti. Etkinlikte konuşan Mehmet Göktaş, "Evet, ya Resulullah. Biz sana ümmet olmaktan daha büyük bir şeref tanımıyoruz. Muhammed ümmeti olmaktan daha büyük bir pasaport, kimlik tanımıyoruz." diye konuştu.

Kur'an Yurdu dernek binasında Şükrü Hüseyinoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı "Siyer-i Nebî'de Klişeler ve Gerçekler" konferansı gerçekleştirildi. Konferansın video kaydını dikkatlerinize sunuyoruz:

Yakın Dönem İslami Dâvet Önderleri Seminerleri: Takiyuddin En Nebhânî Hayatı ve Mücadelesi | Dr. Abdurrahim Şen I Kur'an Nesli İlim Merkezi

2016 yılında Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde “Kuran’da tağut kavramı” adı ile bir yüksek lisans tezi kaleme alan Şeyhmus Nebati, tezinde tağut kavramı ile bağlantılı olarak hüküm ve kulluk kavramlarına eğiliyor.

Taliban iktidarının birinci yılında Afganistan’a giden Habertürk yazarı Nagehan Alçı, “Bugün size hayatım boyunca dinlediğim en ilginç hikayelerden birini yorumsuz anlatacağım. Okuduklarınıza hayret edebilir, kızabilir, öfkelenebilir ve isyan edebilirsiniz. Gerçek öyle çarpıcı ki değerlendirmesini şimdilik size bırakıyorum…” diye yazdı.

Rasulullah’ın mevlidini kutlamak, onu üsvetün hasene edinen bir İslam ümmeti tarafından yepyeni bir İslam ümmeti inşa etmek uğrunda bir çaba değildir; mevlid-i nebî ihtifalleri sadece Rasulullah’ı tüketme, tüketim nesnesine dönüştürme gayretidir.

Sahabe dediğimiz Kur’an nesli, Muhammed (sav)’in yürüttüğü nebevî tebliğin akıbeti hakkında çıkar merkezli umutlara kapılmadılar. Onlar nasıl bir davaya adam olduklarını çok iyi biliyorlardı.

Kimi İslami çevreler, o günlere kadar istikrarlı bir şekilde, sebat üzere sürdürdükleri söz konusu akidevi/ilkesel tutumu, 28 Şubat döneminde uygulamaya konulan zulümlere son verilmeye başlanmasıyla birlikte, akidevi7ilkesel tutumu arka plana atarak yaşanan sürecin cazibesine kapıldı ve o güne kadar savunulan Kur’ani/Nebevi ilkelerle bağı koparılmış, reel politik bir düzleme oturan “maslahat”, “merhale fıkhı” gibi söylemlerle giderek Ak Parti’nin aktif destekçisi haline geldi. 2009 yılında Davos’ta yaşanan “van minut” olayı, İslami çevrelerin o güne kadar haklı olarak câhiliye kavramı çerçevesinde değerlendirdikleri mevcut sistem içi politik süreçler ve aktörlere “İslami anlamlar” yükleme noktasında etkili bir olay oldu.

Nebîlerin mücadele yöntemleriyle yeniden hayata dönebiliriz. Sadece kendi nefislerimiz için yaşamadığımızı, bütün insanlığa karşı -karınca kararınca- bir sorumluluğumuz olduğunu düşünmekle başlayabiliriz işimize…

Şefaat hayata nebilerin izince müdahale etme ve yönlendirme çabalarının tümüdür desek abartı olmaz sanırım, çünkü her hamle kulun hem dünyasını hasen/güzel, hem ahiretini hasen/güzel kılma çabasıdır.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

Bugün de, egemenlerin ve kitlelerin Allah’a dair algı ve inanışları ile, Kitab-ı Kerim’de bize isim ve sıfatlarıyla bizatihi kendisi tarafından tanıtılan Allah inancı arasında dağlar kadar fark vardır.

"Dünden Bugüne Putperestlik ve Nebevi Mücadele" konferansı, Kur'an Nesli Dâvet Merkezi'nde gerçekleştirildi. Konferansın konuşmacısı Şükrü Hüseyinoğlu, putperestlik ve ona karşı tevhidi mücadelenin tarihte kalmış bir hususiyet olmayıp, bugün için de en güncel mesele olduğunu ifade etti. Konferansın video kaydını dikkatlerinize sunuyoruz:

Kur'an Nesli İlim Merkezi, aylık konferanslar serisinin ilkni inşallah bugün gerçekleştiriyor. Şükrü Hüseyinoğlu'nun konuşmacı olduğu konferansın konusu "dünden Bugüne Putperestlik ve Nebevi Mücadele". Saat. 20.30'dak,i konferansa ailecek dâvetlisiniz.

Yeryüzünde tuğyanın en büyüğüne girişenlere Allah katında protokolden bir yer ayarlamaya çalışmak, adı ‘hoca’ya çıkmış bir kişinin işi olmamalıydı. Bu konuda bütün nebilerin muhteşem mücadeleleri aklımızı başımıza devşirmek, sekr halinden kurtulmak için yeterlidir.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV'ın online eğitim konferanslarının bu haftaki misafiri Mehmet Pamak. Pamak'ın, "Mekke'den Medine'ye Vahyin İnşaında Vahyin Yönlendirdiği Nebevi Yöntem ve Yoldaki İşaretler" başlıklı konferansı inşallah bu Pazar Saat: 15.00'da İLKAV youtube kanalında.
Makaleler
Hava Durumu