

"Atalar" Arama Sonuçları

Yarın (Salı gecesi) saat 21.oo'da, İktibas Dergisi YouTube kanalında inşallah canlı yayına katılacak olan Dr. M. Kürşad Atalar, "İslamcılık" üzerine değerlendirmede bulunacak.

AKP dönemiyle birlikte çeşitli "İslami çevrelerin", cahiliye düzeni ve düzenin aktörleri karşısındaki duruş ve tutum konusunda sapma ve savrulmalar yaşadığına tanıklık ettik. Söz konusu savrulma sürecini, İktibas Dergisi'nin dosya konusu bağlamında Kürşad Atalar’la konuştuk. Yaşanan dönüşümün köksüzlükle açıklanabileceğini belirten Atalar, “Köksüzlük ise, esasen ‘bilmemekle’ ilgili bir şeydir. Biliyorsunuz ‘keşke bilselerdi’ ayetine ben biraz da bu açıdan bakıyorum. Kullar, Peygamberler gibi ‘bilebilseydi’, savrulmazlar, dönüşmezlerdi. Tarihte savrulan, dönüşen bir Peygamber olmamıştır” diyor. Söyleşimizi ilgiyle ve beğeniyle okuyup istifade edeceğinizi düşünüyoruz.

al-Monitor internet sitesine röportaj veren İran eski cumhurbaşkanı Rafsancani’nin kızı Faize Rafsancani, “Bizim hatalarımız, siyonist işgal rejimi, ABD ve Şah rejimi de dahil olmak üzere, kötü olarak tanımladığımız tüm rejimlerin hatalarından daha fazla” dedi.

Yayının başlama saati 20.00, konu başlığı ise “Modern Kavramlara Müslümanca Bakış”

Kur'an Nesli TV adına, Kürşat Atalar ile "İslam'a Modernist Yaklaşımlar" üzerine yaptığımız söyleşi...

Bu çevrelerin dil ve kaleminden sâdır olan “uydurulmuş din” tabiri salt, çeşitli hurafelerle mâlul olan geleneksel din anlayışlarını hedef almakta, laiklik, kemalizm, liberalizm, nasyonalizm, kapitalizm, sosyalizm gibi çağın egemen uydurulmuş dinleri hiç bu eleştirilerin kapsamına girememektedir.

Atalar yolu denen şey bu olsa gerek. Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarını önce Ataist, sonra ateist yapılmaya uğraşan, okulları bu konuyla görevlendiren bir sistemsiz sistem, düzensiz düzen. Gençlerin hali, tam bayramlık gerçekten. İşsiz, dâvâsız, idealsiz; inanç ve ahlâk kalıplarından kurtulan özgür gençler. Kitapsız, namazsız yapabilen; ama telefonsuz, müziksiz, futbolsuz yapamayan gençler…

Bir başka araştırma bulgusu 2009 yılında yayımlanıyor ve ıssızlığın bulaşıcı olduğu tespitini yapıyor. Issızlık, insanın derinden hissettiği terk edilmişlik, değer verilmemek, işe yaramamak gibi hislerin yaşandığı bir durum. Kişi bu durumda yalnız kalmayıp aksine insanların arasına karışıyorsa, bu duygularını diğer insanlara da bulaştırıyor. Beynimizde bulunan ayna nöronları, karşımızdaki insanın his ve duygularını, davranışlarını biz farkında olmadan kopya ediyor. Bu bulgu, atalarımızı bir kez daha haklı çıkarıyor: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”

Hz. Aişe şöyle demiştir: “Rasulullah iki şey arasında serbest bırakıldığı zaman, günah olmadığı müddetçe kolay olanı tercih ederdi. Günah olan işlerden son derece kaçınırdı.” (Buhari, Savm 53) Hoşgörü, daha ziyade şahsî hataları, kişinin yüzüne vurup utandırmadan, başkalarının yanında onu rencide etmeden, sabır ve anlayışla karşılamak, hatasını anlamasına, telafi etmesine imkân vermek kastedilir.

Aile içinde iletişimi bozan kişilerde; çabuk öfkelenme, hemen tepki verme, duygularını kontrol edememe ve ben merkezli bir bakış açısı gibi özellikler görülebilir. Gerek aileyi dıştan tesir altına alan, gerekse ferdin hatalarından kaynaklanan bu faktörler, aile içi münasebetlerde önemli zorluklara yol açabilmektedir. Aile yuvasının huzurlu ve mutlu devam etmesi iletişim bağının güçlü olmasıyla sağlanır.

Venhar Kur'anevi cumartesi sohbetlerinde bu hafta Turgut Güneş, "Atalar Dini Geleneği ve İbrahimi Gelenek" konusunu anlattı. Konuşmanın videosunu yayınlıyoruz.

“Atatürk yaşasaydı Refah Partili olurdu” sözü Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’a ait bir sözdür bilirsiniz. 90’lı yıllarda bu tür mugalatalı söylem ve üsluplar kullanarak siyaset yapmayı Erbakan öğretti sonraki talebelerine. Bu üslup Müslümanlardan alkış aldı, beğenildi ve taklit edildi. Genelde bu üslup ile Erbakan insanları güldürdü. Gerçeklikten uzak, hayatta pratiği olmayan bu mugalata üslubunun vecihlerinden biri de şimdi darbecilikten aranan Fethullah Gülen’e aitti. O güldürmüyor ağlatıyordu. 60 küsur yıllık İslam davası mücadele siyasetinde Müslümanlar bu mugalatalar ile ya uyutuldu ya kandırıldı ya da ihanete uğratıldılar.

Kudüs deyince akla ilk kıble yani Mescid-i Aksa gelir. İslam dünyasının Mekke ve Medine’den sonra en önemli başşehirlerinden birisi Kudüs’tür. Bu nedenle geçmişi ne kadar iyi okuyabilirsek, geleceği bir o kadar doğru tahlil edebiliriz. Atalarımızın yadigâr eserlerini ne kadar yakından tanıyabilirsek geleceğimize o ölçüde sahip çıkabiliriz.

Atalarını bahane ederek hevâlarına (nefs-i emmarelerine) uygun bir hayat yaşayanların mantığı ile günümüzdeki resmî ideolojinin dayandığı mantık arasında bir fark yoktur. Hesap gününe hazırlanan müminlerin, atalar dininin mensuplarına muhalefet etmeleri, alkıştan ve ıslık çalmaktan uzak durmaları zaruridir.

Çağdaş Müslüman düşünce ve İslami hareketler üzerine önemli çalışmaları olan M. Kürşat Atalar, üzeri yoğun bir sis perdesiyle kaplı Cemaleddin Afgani hakkında Muaz Ergü'nün sorularını yanıtladı.

İzmir Özgün-Der’in düzenlediği ‘Modernizm ve Gelenek Arasında Müslüman’ isimli panel İzmir Karabağlar Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Kemal Songür’ün yaptığı programın konuşmacıları Araştırmacı Yazar Kürşat Atalarve Araştırmacı Yazar Abdurrahman Arslan’dı.

Yeni Şafak Gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, bugünkü "Ölüm satrancı" başlıklı yazısında Ortadoğu üçgeninde Suriye ve Irak'taki iç çatışmaları bölgesel boyutlarıyla ele aldı. Suriye konusunda Türkiye'nin bazı hataları olmasına rağmen muhaliflere verdiği desteği doğru bulurken, IŞİD'e karşı İran'ın Irak ordusuna verdiği desteği de bölgesel çıkar meselesine dayandırdı. Kılıçarslan, Dünya Müslümanlarının bunca insan ölürken sessiz kalmalarını da acziyet olduğunu belirtirken Türkiye'yi de 'Tek İslam ülkesi' ilan etti.

Pınar Yayınlarndan çıkan eserde Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Muhammed İkbal, Ayetullah Humeyni, Mevdudi, Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Malcolm X, Aliya İzzetbegoviç, Ali Şeriati ve Ercümend Özkan gibi isimlerin fikri görüşleri değerlendirilmekte.

Özgün-Der'de 1 Kasım Cumartesi günü Arş. Yazar Kürşad Atalar "Üç Tarzı Siyasetin Sonu mu?" konusu ile konuk oldu.

Servet Encü: Bugün ben gitmesem yarın giderim. Yani bir köy gitmese diğer köy gider. Bu iş bizim işimizdir. Bu işi babamız yapmış, dedemiz yapmış hatta atalarımız yapmışlar. Bu gelenek yüz yıldan beridir devam ediyor. Biz fakirlikten dolayı gidiyoruz. Milletimizin buradaki geliri yok, onun için sırf 50 TL kazanmak için bu işi yapıyoruz. Biz sınır ötesinden mazot ve çaydan başka bir şey getirmiyoruz. Bu geçiş yolundan bizden başka kimse gitmiyor. Hepsi bizim buradaki milletimiz gidiyor.
Makaleler
Hava Durumu