
Mehmed DURMU�
M�SL�MAN �KT�SADI
�slam iktisad� dedi�imiz zaman müstakil bir �eyden de�il, �slam’�n ekonomik boyutundan bahsetmi� oluyoruz. �slam iktisad� bir bütün olan �slam’�n, insan hayat�na dönük cüzüdür. �ktisat bir insan davran��� olarak, insan�n malla, servetle ve pazarla kurdu�u ili�kiden ba�ka bir �ey de�ildir. �ktisat ‘orta yol’dur, a��r�l�klardan kaç�nmay� ça�r��t�r�r.
�slam iktisad� �slam’�n tevhid akidesiyle birebir alakal�d�r. Gayri �slamî ideolojilerin ekonomik anlay���, Allah’�n de�il, tanr� edindikleri be�erî kaynaklar�n indî görü�lerine istinat ederler. �slam’�n ekonomik sistemi ise tamamen, insan�n yegâne rabbi ve ilah� olan Allah’a dayan�r.
Mülk Allah’a aittir ve �slam’�n ekonomik sistemi tamamen bu temel ilkeden ne�et eder, oradan ç�k�p dallan�p budaklan�r. Mülkün Allah’a ait olu�unu yads�yan her ekonomik hareket ve eylem kendini hemen belli eder, her Müslüman o hareketin �slam d��� oldu�unu kolayca ay�rt eder.
�slam iktisad�n�n hududunu çizen en önemli unsurlardan biri de yarat�l�� amac�d�r. �nsan Allah’�n halifesidir, yeryüzünde yerle�ik hayat sürüyor olmas� buna dayanmaktad�r. Yeryüzü, yer üstü ve yer alt� kaynaklar�yla bütünüyle insan�n hizmetine sunulmu�tur. Kendisinden Allah’a boyun e�mesi istenen insana, bütün yeryüzü musahhar k�l�nm��t�r. Dünyan�n bütün nimetlerinden yararlanmak insan�n hakk�d�r ama yeryüzünü Allah’�n, paha biçilmez bir emaneti olarak bilmek, yeryüzüne, kana susam�� Mo�ol ordular� gibi sald�rmamak, onu kahretmemek, tahrip etmemek de ayn� insan�n görevidir. �nsan yeryüzüne en az, ana-babas�na, e�ine ve çocuklar�na, ‘büyük’ bildi�i di�er insanlara gösterdi�i hürmet ve ihtiram� göstermelidir. Yeryüzü, insan�n sayg� duydu�u ve sevdi�i bu insanlardan daha de�ersiz de�ildir. Bir koyundan süt sa�mam�zla, bir tarladan tah�l yeti�tirmemizin her ikisine de, anam�za duydu�umuz minneti duymal�y�z.
�slam’a be�er hayat�ndan el çektirildi�i günlerden itibaren insana ili�tirilen yaban�l etiketlerden biri de ‘tüketici’ olmu�tur. �nsan, Allah’�n terbiyesinden tezikti�i zaman, hangi s�fatlar�n onu tavsif edece�i kestirilemez. Kadim zamanlarda insana al�c�-sat�c� denirdi, �imdilerde ise bütün insanl�k ‘tüketici’ oldu. Bu rozet cebren, kahren ve hile ile yap��t�r�ld� insan�n yakas�na. Arapçada tüketim anlam�nda ‘istihlak’ denmektedir yani helak kökünden bir kelime yak��t�r�lm��t�r. Acaba insanl���n tabiat� tüketti�i mi anlat�lmak istenmektedir yoksa helak etti�i mi? Tüketici kelimesi, doymak bilmeyen nefisleri ça�r��t�rmaktad�r. Ama biz yine de marketten çay-�eker alan �ahsa tüketici, Bill Gates gibi dünyan�n yar�s�n� yutanlara da ‘helak edici’ diyelim de geçelim.
�slam insana, me�ru-mubah olan her �eyi ibadet bilinciyle yapmas�n� ister. Allah’a iman etmi� salih bir kulun namaz� ile çar��dan aile efrad�n�n ihtiyaçlar�n� temin etmesi aras�nda bir ayr�m yap�lamaz. Her ikisi de e� oranda ibadettir. �nançlar� ‘kocakar� iman�’ diye yüceltilen babaannelerimiz, bir tek bu�day tanesini bile bula��k suyuna dökmeyi israf ve nankörlük sayarlard�. Çünkü tarlada tah�l� ibadet �uuruyla yeti�tirmi�lerdi ve bir tek bu�day tanesine nankörlük etmekle bir çuval�na nankörlük etmek aras�nda fark gözetmezlerdi.
�nsan, yeryüzünün bütün kaynaklar�ndan yararlanacak, r�zk�n� topraktan, sudan, bitkilerden, hayvanlardan ormandan ve da�lardan temin edecektir. Fakat insan yeryüzünü kendi k�sa ömrü içerisinde yiyip-bitirmek niyetindeymi� gibi hareket etmeyecektir. Yeryüzü sadece bir insana, belirli bir insan zümresine ya da belirli �rka mahsus de�ildir. Bir nimetler sofras� olarak yeryüzü ve kâinat bütün insanl��a aittir. Ya�mur herkes içindir, toprak herkese anad�r, orman herkesin orman�d�r, güne� herkes için do�makta, rüzgâr herkes için esmekte, ku�lar herkes için kanat ç�rpmaktad�r. Hayvanlar bütün insanl�k için yarat�lm��t�r. Dolay�s�yla insan, bütün bu yarat�lm��lar�n sadece kendi �ahs�, kabilesi, �rk� ve ülkesi için olmad���n� bilir. Ancak zalim, gaddar, bencil, k�sacas� heva ve hevesini ilah edinmi� insan/lar yeryüzünün kendisi ya da kendi ulusu etraf�nda döndü�ünü varsayabilir.
Dünya hayat�n�n geçici, insan ömrünün k�sa oldu�unu akl�ndan ç�karmayan ki�iler yeryüzünün bütün servetini bu �ekilde nimet olarak bilince, onlardan ihtiyaçlar� kadar yararlan�rlar, azla yetinmesini bilirler, k�sac�k ömürleri için hiç ölmeyecekmi� gibi mal ve servet biriktirmezler. Cehenneme, “doldun mu?” diye soruldu�unda, “daha yok mu?” (Kâf, 30) diye kar��l�k verece�inin bildirilmesi, “doydun mu?” sorusuna, “daha yok mu?” diye cevap verecek t�ynetteki insanlar� hat�rlatmaktad�r.
�slam iktisad� ‘alan’dan ziyade, ‘veren’ insan tipi üzerine bina edilmi�tir. �slam’�n zekât kurumunun ba�ka hiçbir sosyal ve siyasi sistemde muadili yoktur. Gücü yetenin gücü yettiklerini sömürmesi esas�na dayanan kapitalist kan emicili�i bozarsa zekât bozar, zehrine panzehir olur. Mülk Allah’a aittir ve mülkün hiçbir parças� kula ait de�ildir. Kulun, “bir süreli�ine oyalanmas�” için kendisine tevdi edilmi� olan mülkü muhtaçlarla payla�mas� mülkün as�l Sahibinin emridir. Zekâta zekât denmesi, fakirin karn�n� doyurmak gibi bir anlama gelmeyip de, ‘ar�nma’ anlam�na gelmesi ne kadar ilgi çekicidir. Çünkü �slam’�n zekât emri, alana de�il, verene odaklanmaktad�r. Mal�ndan veren ar�nmakta ve temizlenmektedir.
�slam özel mülkiyete izin veren bir dindir fakat dünya hayat�n� insanlar�n bir oyun, e�lence, ziynet, aralar�nda bir övünme, malda ve evlatta çokluk yar��� olarak bilmelerini isteyen de bu dindir. Dünya hayat� bir de ya�mur gibidir: Ya�murla, çiftçinin ho�una giden bitkiler yeti�ir. Bir süre sonra göz dolduran o bitkiler kurur, sarar�r da çerçöp haline gelir. Ahirette ise hem �iddetli bir azap hem de Allah’�n ba���lamas� ve r�zas� vard�r. Dünya hayat� aldat�c� bir metadan ba�ka bir �ey de�ildir. (Hadid, 20). �imdi haddimiz olarak, bütün kapitalist dünyan�n bir aldan�� içinde oldu�unu, bütün kapitalistlerin dolu dizgin, can yakan cehennem azab�na do�ru yar��t�klar�n� söylememiz gerekmekte de�il midir?
Allah müminlere zekât� emretmi�tir. Zekât bir cümleyle özetlenecek olursa, kullardan hiçbir kulun toplumda tekelle�mesine izin verilmemesidir. Allah, fethedilen beldelerden Rasûlüne verdi�i ganimeti Allah’a, Rasûlüne, akrabalara, yetimlere, fakirlere ve gurbet ellerde zorda kalm�� insanlara tahsis etmi�tir. Bunun da en büyük sebebi, mal�n, içimizden yaln�zca zenginler aras�nda dola�an bir ‘devlet’ olmamas�d�r. (Ha�r, 59). “Rasûl size neyi verdiyse al�n, sizi neden nehyettiyse ondan da uzak durun. Allah’tan korkun çünkü Allah’�n azab� �iddetlidir” diye biten bir buyru�a iman etmeyen bir dünyan�n, “mal aran�zda dola�an bir devlet olmas�n” emrini anlamas� beklenebilir mi?
��te zekât ibadeti de içimizde kapitalist tekellerin olu�mas�n� engelleyen büyük bir iktisat eylemidir. �smail Raci Faruki’nin (ö.1986) alt�n� çizdi�i üzere, her sene düzenli olarak (%2.5 oran�nda) zekat�n� veren bir Müslüman�n serveti -ba�ka bir ilave olmad��� sürece- 35-40 sene zarf�nda tükenecektir. (Faruki, Tevhid: 2017, 225). �imdi, mal� bu �ekilde ferdin elinde tutmas�na izin vermeyip, halka payla�t�ran, Allah’a ait olan mülkü Allah’�n kullar�na da��tan bir din mi adildir yoksa bütün dünyay� adeta -hayvan besler gibi- üç be� tane ensesi kal�n, göbe�i �i�kin aç gözlü için besleyen siyasi sistemler mi adildir? Böyle e�siz bir adaletin sahibi Allah’a de�il de, O’nun yaratt��� kullara rab ve ilah diyenlere Din’in ‘kâfir’ demesi hakk�n ta kendisi de�il midir?
�slam “ihtiyaç fazlas�”n� infak etmeyi emretmekle (Bakara, 219) israf�n ve savurganl���n önüne geçmektedir. Müslüman istifçi olmad��� gibi, gösteri� budalas� ve israfç� da de�ildir. �sraf sadece nimeti çarçur etmede haddi a�an de�ildir, ayn� zamanda her konuda a��r� giden, s�n�r� a�and�r. Fakat �slam’�n, insanlar�n müsrifli�ine, saç�p savurmalar�na hiç tahammülü yoktur. Müslüman akrabaya, fakire ve gurbetteki muhtaçlara hakk�n� vermeli, saç�p savurmamal�d�r. Saç�p savuranlar �eytanlar�n karde�leridir. (�srâ, 26-27). �slam’�n müminleri birbirlerine (Hucurât, 10), nimeti har vurup harman savuranlar� da �eytanlara karde� yapmas� adaletin ta kendisidir.
Günümüz kapitalist toplumlar�nda hayat Allah’�n de�il, bütünüyle �eytan�n ilham etti�i ö�retilere göre �ekillendirilmi�tir. �nsan insan�n karde�i de�il, kurdu olarak kodlanmaktad�r. Bizim, can�ndan ba�ka alacak hiçbir �eyi yok sand���m�z, karn� s�rt�na yap��m�� en mazlum insanlardan bile kapitalist, alacak bir �eyler bulmaktad�r. Bu insanlara hiçbir �ey satamasa bile cep telefonu pazarlamaktad�r. Dünya düzeni gerçek bir sömürü, a�a��lama, yalan ve talan hikayesidir. Merhamet, sayg�, di�erkaml�k, payla�ma, bölü�me sadece Allah’�n dinindedir. O yüzden �slam bütün dünya toplumlar� için Nuh’un gemisi mesabesindedir.
Dünya çap�ndaki sömürü, istismar, fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapma yar���na dur demenin anahtarlar� da sadece Müslümanlardad�r. Büyük holdingler, küresel ölçekteki reklam ajanslar�, ileti�im ve e�lence araçlar�, en fakirine var�ncaya kadar kimin hangi ‘yast�k’ alt�nda ne biriktirdi�ini, birikimin sahiplerinden daha iyi bilmekte, dolay�s�yla ellerini oraya uzatmaktad�rlar. Sadece �slam’d�r ki, insanlar� böyle zalimce, sa��lacak bir inek ya da bir k�l kopart�lmas� bile kâr say�lan domuz olarak görmekten münezzehtir. �slam insanlara merhamet etmekte, insana izzetli olmas�n� hat�rlatmakta, iblisin hizbinin oyunca�� olmaktan sak�nd�rmaktad�r. �slam en ba�ta fertlere merhamet etmekte, izzetli, de�erli, haysiyetli olmay� insanl��� zillete ça��ran para babalar�n�n hayvani arzular�na yem olmaktan sak�nd�rmakta, izzetli, de�erli ve haysiyetli olmak için Allah’�n, Rasûlünün ve müminlerin yan�nda olmay� ö�ütlemektedir. (Münafkûn, 8).
Kendilerine sayg�s� olan müminler Allah’�n emri gere�i sade bir hayat ya�amal�d�rlar. Bilinmelidir ki kapitalizmin be�er tanr�lar� asla insanlar�n hayr�, sulhü ve selameti için de�il, sadece daha çok kazanmak için üretmektedirler. Ayn� gerekçe ile tüketimi kamç�lamakta, insanlar� tüketim kölesi ya da tüketim manya�� yapmaktad�rlar. Tüketim köleleri, fiziken ‘do�u’da olsalar da her türlü ekonomik ve s�naî etkinliklerini bat�yla k�yaslamakta, bat�ya k�yasla en büyük marketi, en büyük al��-veri� merkezini, en büyük e�lence mekan�n� açmakla övünmektedirler.
Hepimiz biliyoruz ki bugün ya�ad���m�z hayat �slam’�n emretti�i ve nas�ll���n� detayl�ca aç�klad��� Müslüman hayat� de�ildir. Dilimizle tevhidi terennüm ediyoruz ama organlar�m�zla kapitalist dünyaya uyuyoruz. A�z�m�z Fatiha suresini tilavet ediyor, ellerimiz ve ayaklar�m�z ise bizi tüketim tap�na��na sürüklüyor. Evler, arabalar, telefonlar, elbiseler, al��-veri� yapt���m�z marketler ihtiyaçlar�m�z� gideren araç-gereçler olmak yerine, prestij dev�irdi�imiz, bize de�er kazand�rd���na inand���m�z feti�ler olmaktad�r. Oysa en fazla biz Müslümanlar kapitalizmin tekerine çomak sokabiliriz. Alt�n yumurtlayan tavuklar yerine konmam�za bizden ba�ka kim ket vurabilir? Tek yapmam�z gereken, derin uykumuzdan uyan�p, Mekke’de ve Medine’de insanl���n göz bebe�i bir �slam ümmeti olu�turan gücü, Allah Rasûlünün tebli� etti�i o muhte�em �slam’� ke�fetmektir. Felah�m�z, salah�m�z ve nefs-i mutmainne olmam�z sadece ve sadece buna ba�l�d�r.
Allah’� raz� edecek müminler, dünyay� küçük küresel bir köye dönü�türmü� olan kapitalist �irketlerin her türlü ekonomik icraat�na �üpheyle bakmal�d�rlar. Kapitalist dünyan�n bize uzatt��� banka kartlar�, abonelikler, “bugün al üç ay sonra öde” hikayeleri, hiçbir ihtiyaç olmad��� halde gönüllü olarak taksitli al��-veri�e özendirip �artland�rmalar bizden uzak olmal�d�r.
Medyen halk�, babalar�n�n tapt��� putlara tapmakta ya da mallar�n� diledikleri gibi harcamakta s�n�rland�ran �eyin �uayb’�n namaz� oldu�unu fark etmi�lerdi. (Hûd, 87). Namaz varsa, atalar�n putlar�na tapmak yoktu, namaz varsa, “benim mal�m de�il mi, istedi�imi yapar�m” denemezdi. ��te namaz o namazd�r, bilinç de o bilinçtir. �uayb (as) kâfir kavmiyle tek ba��na ve namazla ba�a ç�km��t�. Biz ise, milyarlara varan say�m�zla, kendi param�za bile sahip ç�kamamaktay�z. Demek ki ahlaks�z dünyaya söyleyecek sözümüzün olmas� için namaz�m�z�n �uayb’�n namaz� olmas� gerekmektedir.
(�ktibas Dergisi, Eylül 2023)