08-03-2007 14:00

Millet kavram� ve Ulus�u sampa

Ne yaz�k ki bug�n millet kavram�na insanlar�n bak���, �o�unlukla, �slam`�n inan� ba��n� esas alan akidesinden ziyade, kan ve dil ba��n� esas alan ulus�u d�nya g�r��lerine uygundur.

Millet kavram� ve Ulus�u sampa

Millet kavram� ve Ulusçu sampa

 

�ükrü Hüseyino�lu

 

�nsanlar birbirleriyle kavramlar üzerinden ileti�im kurar, kavramlarla dü�ünür ve kavramlarla konu�urlar. �nsan her �eyi kavramlar üzerinden anlamland�r�r ve yine her �eyi kavramlarla kavrar. Tabii ki bu anlamland�rma ve kavraman�n do�ru olmas�, öncelikle kavramlar� do�ru anlamaya ba�l�d�r. 

 

�unu da biliyoruz ki, her dünya görü�ü, anlay�� ve dü�ünce yap�s�n� çe�itli kav­ramlar üzerine bina etmektedir ve bu kavramlar�n mahiyetleri bilinmedikçe o dünya görü�ünün do�ru olarak anla��lmas� imkan� yoktur. Bir dünya görü�ü olman�n ötesinde, insan� hem dünya hem de ahiret hayat�nda saadete ula�t�rmak üzere alemlerin Rabbi'nden beyan olunan �slam da, mesaj�n� çe�itli kavramlar üzerine bina etmi�tir. Bu itibarla, �slam'� do�ru anlamak ve ya�amak, öncelikle onun kavramlar�n� do�ru anlamaya ve do�ru kullanmaya ba�l�d�r diyebiliriz.

�lah kavram�n� sadece "yarat�c�" olarak anlamak, ibadet kavram�n� namaz ve oruç gibi ibadetlerle s�n�rlamak, ta�ut kavram�n�n anlam çerçevesini �blis'in ötesine ta��yamamak; �slam'� hayattan koparan ve onu ku�at�c�/dönü�türücü olmaktan ç�kar�p bireysel dindarl��a indirgeyen sentezci ve seküler yakla��mlar�n do�mas�na yol açm��t�r. 

 

Buna kar��l�k, özellikle 20. as�rda Seyyid Kutup ve Mevdudi'nin, "Yoldaki ��aretler" ve "Kur'an'da Dört Terim" kitaplar�yla, �slam'�n temel kavramlar�n� Kur'an çerçevesinde yeniden ku�at�c� ve dönü�türücü asli halleriyle gündeme getirmeleri, �slam dünyas�nda büyük bir uyan��a ve bilinçlenmeye yol açan bir dönüm noktas� olmu�tur. Seyyid Kutup ve Mevdudi'nin bu kitaplar�yla �slami uyan��a yapt��� katk�, kavramlar�n do�ru anla��lmas�n�n önemini bir kere daha kan�tlam��t�r.

 

Millet kavram�n� do�ru anlamak

 

�lah kavram� "yarat�c�" anlam�yla s�n�rl� olarak anla��ld���nda, insanlar "La ilahe illallah" dediklerinde , "Allah'tan ba�ka yarat�c� yoktur" demi� olmakta, bu da, zalimleri, ta�utlar�, gas�plar�, Firavun ve Nemrudlar� hiç ama hiç rahats�z etmemektedir. Oysa, ilah kavram� do�ru anla��l�p do�ru kullan�ld���nda zalimler ve ta�utlar son derece rahats�z olmakta, bu sözü susturmak için büyük çabalar göstermektedirler. "La ilahe illallah" yani "Allah'tan ba�ka kendisine itaat edilecek ve hükümranl��� kabul edilecek otorite yoktur" cümlesi, zalimlerin en çok korktu�u cümle olmu�tur tarih boyunca. Millet kavram�n� da bu çerçevede yani kavramlar�n do�ru anla��l�p anla��lmamas� çerçevesinde ele ald���m�zda �u­nu görürüz ki, bu kavram, özellikle günümüzde insanlar� ulusçu ideolojilerle �slam aras�nda tercih yapma noktas�na getiren kilit bir konumda bulunmaktad�r. Daha aç�k bir ifadeyle, insanlar, bu kavrama yükledikleri anlama göre ya �s­lam'�n inanç ba��n� esas alan dünya görü�ü­nü benimsemekte, ya da inanç ba�� yerine kan ba��n� esas alan ulusçu-kavmiyetçi dünya görü�lerine yönelmektedirler. 

 

"Milletimiz", "benim milletim" ifadelerini, millet kavra­m�na "ayn� dili konu�an, ayn� kültür, tarih ve vatan� payla�an insanlar toplulu�u" anlam�n� yükleyerek kullanan insanlar, bu ifadeleriyle milliyetçili�i (ulusçulu�u) dünya görü�ü olarak benimserken, "ayn� inanç etraf�nda bir araya gelen insanlar toplulu�u" anlam�n� yükleyip, ki bu kavram�n �slami �st�lahtaki kar��l��� budur, "benim milletim" ifadesini "�slam milleti" anlam�nda kullananlar, tek ölçü olarak �slam'� benimsedikle­rini ve kendilerine referans olarak �slam'dan ba�ka hiç bir de�er yarg�s�n� kabul etmediklerini ortaya koymaktad�rlar. 

 

Ne var ki, günümüzde bu kavram�n daha ziyade "ayn� dili konu�an ve ayn� kültür ve tarihi payla�an insanlar toplulu�u" anlam�nda kullan�ld��� bilinmektedir. Baz� ki�i ve kesimler de, bu kavram� �slam'�n ona yükledi�i "ayn� inanç etraf�nda bir araya gelen insanlar toplulu�u" anlam� yerine, yukar�da zikretti�imiz menfi mânâ­da kullanmay� tercih etmektedirler. 

 

Tabii bu durum, ne yaz�k ki bir çok yanl�� anlay��� da beraberinde getirmektedir. Kendilerini �slam'a nisbet ettikleri halde bu kavrama �slami aç�dan yakla�mayan baz� kesimler, bu yanl�� yakla��m�n sonucu olarak yol haritalar�nda önemli sapmalar gösterebilmektedirler. �slam akidesi aç�s�ndan olmas� gerekti�i gibi, kendilerini, ta��d�klar� kavim, kabile, a�iret gibi tüm alt kimliklerin üstünde olarak "�slam milleti"nin bir ferdi olarak de�il de, "Türk milleti"nin, "Arap milleti"nin, "Kürt milleti"nin veya bir ba�ka kavmin neferi olarak tan�mlamaya ba�lamaktad�rlar.

 

"�brahim'in milletindenim"

 

Oysa halen toplumumuzda çocuklara büyükleri taraf�ndan ö�retilen ilk �slami bilgiler aras�nda bu konu ne kadar da güzel i�lenmektedir. Ya�at�lan güzel geleneklerden olarak çocuklara aileler taraf�ndan ö�retilen ilk �slami bilgilerde, millet kavram� Kur'ani anlam�yla ya�at�lmaktad�r. "Seni kim yaratt�?" sorusuyla ba�layan e�itici soru-cevap diyalo�unun bir maddesi de, "Kimin milletindensin?" sorusudur ve bu sorunun cevab� "�brahim milletindenim" �eklindedir. Ne var ki bugün ya�ananlar, bu soru-cevap diyalo�una küçüklerden çok büyüklerin ihtiyac� bulundu�unu dü�ündürmektedir. 

 

Çünkü millet kavram�na insanlar�n bak���, ço�unlukla, �slam'�n inanç ba��n� esas alan akidesinden ziyade, kan ve dil ba��n� esas alan ulusçu dünya görü�lerine uygundur. 

 

K�saca "ulusçu sapma" olarak niteleyebilece�imiz bu durum, bir çok insan�n içerisine dü�tü�ü temel bir yanl�� olarak kar��m�za ç�kmaktad�r. Bunda �üphesiz �slam'a bütüncül bir anlay��la, �slam'�n hayat�n her alan�n� ku�atan ve her �e­ye kendi damgas�n� vuran bir din oldu�u bilinciyle yakla��lmamas�n�n önemli bir pay� bulunmaktad�r. 

 

Aksi takdirde �slam'a inanan baz� insanlar�n, böylesine önemli bir konuda kendilerine �slam'�n bak�� aç�s�n� de�il de ulusçulu�un mantalitesini referans almalar�m ba�ka bir �ekilde izah etmek mümkün de�ildir.

 

Bilindi�i gibi ulusçuluk Sanayi Devrimi'yle birlikte Bat�da ortaya ç�kan sosyo-ekonomik �artlara uygun bir toplum kurgusu ihtiyac�na binaen ortaya ç�k�p, 1789 Frans�z Devrimi'yle birlikte güç ve etkisini art�ran dünya görü�ünün ad�d�r. Ulusçuluk ak�m�, kavmiyetçilikle ayn� anlay��� ifade etmese de temelde kavmiyet fikrine dayand��� için kavmiyetçilik duygular�n� harekete geçirmi�, Osmanl� da dahil olmak üzere kavmiyet esas�na dayanmayan imparatorluklar�n y�k�lmas�nda ciddi etki yapm��t�r. Birinci ve ikinci dünya sava�lar�n�n ç�kmas� ve bu sava�larda on milyonlarca insan�n ac�mas�zca katledilmesinin men�einde yatan dünya görü�ü de ulusçuluktur. 

 

Kendisi bir Arnavut olan Mehmed Akif, kavmiyet fikrine dayanan dünya görü�ünü �öyle yermekteydi:

 

"Hani, milliyyetin �slam idi... Kavmiyyet ne!

Sar�l�p s�ms�k� dursayd�n a milliyyetine

"Arnavutluk" ne demek? Var m� �eriatte yeri?

Küfr olur, ba�ka de�il, kavmini sürmek ileri

Arab�n Türke; Laz�n Çerkese, yahud Kürde;

Acemin Çinliye rüchan� m� varm��? Nerde!

Müslümanl�kta "anâs�r" m� olurmu�? Ne gezer!

Fikr-i kavmiyyeti tel'in ediyor Peygamber." (1)

 

 Akif, ulusçulu�un Müslümanlar� nas�l parçalad���n� ise Süleymaniye Kürsüsünden adl� �irinde �öyle dile getiriyor:

 

"Müslümanl�k sizi gâyet s�k�, gayet sa�lam,

Ba�lamak laz�m iken, anlamad�m, anlayamam,

Ayr�l�k hissi nas�l girdi sizin beyninize?

Fikr-i kavmiyyeti �eytan m� sokan zihninize?

Birbirinden müteferrik bu kadar akvâm�,

Ayn� milliyyetin alt�nda tutan �slam'�,

Temelinden y�kacak zelzele kavmiyyettir.

Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir.

Arnavutlukla, Arapl�kla bu millet yürümez...

Son siyâsetse bu, hiç böyle siyaset yürümez.

Sizi bir aile efrâd� yaratm�� Yaradan;

Kald�r�n ayr�l�k esbâb�n� art�k aradan.

Siz bu davada iken yoksa, iyâzen-bilâh,

Ecnebiler olacak sâhibi mülkün nâgâh." (2)

 

Mehmed Akif ne yaz�k ki neticede hakl� ç�km��, Müslümanlar, fikr-i kavmiyetin pençesinde paramparça olurken, ecnebiler �slam beldelerini yer alt� ve yer üstü kaynaklar�yla birlikte talan etmi�tir. Bu süreçte s�n�rlar� cetvelle çizilen yapay devletler, sömürgeci Bat�l� güçlerin kuklas� olarak i�lev görmü�tür. Müslümanlar�n, kavmiyet fikrini esas alan ulusçuluk fitnesiyle paramparça olmas�yla birlikte �slam dünyas� sömürgecilerin i�galine aç�lm��, �slam'�n ilk k�blesi Kudüs de dahil Filistin topraklar� siyonistlerin istilas�na u�ram��, böylece �rkç� �srail devletinin kurulu�u haz�rlanm��t�r.

 

Ulusçuluk: Moiz Kohen'in yolu

 

�lginç olan ise ulusçu ideolojilerin önde gelen fikir babalar�n�n Yahudi as�ll� olmas�d�r. Örne�in Türk milliyetçili�inin (ulusçulu�unun) en önemli ideologlar�ndan biri Tekin Alp ismiyle kitaplar yazm�� olan Yahudi Moiz Kohen'dir.(3) Bu da Yahudilerin emellerine ula�mak için ulusçulu�u körükledikleri dü�üncesini güçlendirmektedir. Nitekim �slam dünyas�nda ulusçulu�un-kavmiyetçili�in yayg�nla�mas�yla birlikte Osmal�'n�n y�k�lmas� ve devam�ndaki geli�meler, siyonist �srail'in kurulmas�yla, böylece Yahudilerin emellerine ula�malar�yla neticelenmi�tir. Ulusçuluk ak�m�n�n yayg�nla�mas�yla birlikte bir tarafta ba�ta Balkanlar olmak üzere ayaklanmalar ba� göstermi� ve bunlar Osmanl�'y� önemli ölçüde zay�flatm��, di�er tarafta Jön Türkler gibi ak�mlar kavimler üstü bir imparatorlu�u kavmiyet fikrinin dar kal�b�na mahkum etmeye çal��m��, olu�an bu kavmiyetçilik zemini kavimler aras� çat��malar� ve ayr�l�klar� beraberinde getirmi�tir. Osmanl�'n�n çökü�ünün kimlerin ekme�ine ya� sürdü�ü ve buna yol açan ulusçuluk fitnesinin kimler taraf�ndan körüklendi�i bugün bildi�imiz hususlar. Buna ra�men bu ulusçuluk tümörünü, bu fikr-i kavmiyet hastal���n� söküp atmak yerine baz� kimseler bu hastal��� içselle�tirme, hatta Türk-�slam, Arap-�slam gibi sentezlerle �slam'�n pak ismini de bu fitne ate�ine bula�t�rma yoluna gidiyorlar. 

 

Oysa �slam, "Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Baban�z da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklar�s�n�z. Adem ise topraktand�r. Hepiniz topra��n zerreleri gibi e�itsiniz. Arab'�n Arab olmayan üzerine bir üstünlü�ü yoktur. Arab olmayan�n da Arab üzerine bir üstünlü�ü yoktur. Siyah derili olan�n beyaz derili üzerine bir üstünlü�ü yoktur. Beyaz�n da siyah derili üzerine bir üstünlü�ü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir"(4) esas�na dayal�, kavimleri ve onlar�n dillerini Allah'�n ayetlerinden bir ayet olarak gören ve kavimlerin birbirleriyle cedelle�sinler, birbirleri üzerinde tiranl�k

yapmaya çal��s�nlar diye de�il birbirleriyle tan��s�nlar diye yarat�ld���n� bildiren kavimler üstü, cihan�ümul bir dindir. O'nun meydana getirdi�i Asr-� Saadet toplumu, Arap, Fars, Siyahi, Rum, �brani, Habe�... birçok kavimden insan� tek bir çat� alt�nda, tek bir inanç ve dava etraf�nda birle�tirmi� bir inanç toplumuydu. Bu ku�at�c�l���ndan ald��� güçle o zaman�n süper güçleri Bizans ve Sasani'yi yerle bir etmi� bir toplumdu Hz. Peygamber'in kurdu�u toplum. O kutlu toplumun bu konudaki ölçüsü, Hucurat Suresi'nde yer alan �u ayet-i kerimeydi:

 

"Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir di�iden yaratt�k. Sizi tan��as�n�z diye kollara ve kabilelere ay�rd�k. Allah kat�nda en �erefli olan�n�z, ondan en çok sak�nan�n�zd�r. �üphesiz Allah, alimdir, haberdard�r." (Hucurat 49/13) 

 

�slam'�n Saadet Asr�, kendisini bu dine nisbet eden insanlar için alternatifsiz modeldir. Asr-� Saadet toplumu inanc�n di�er tüm de�erlerden üstün oldu�u, kavmiyet ve kabile gibi alt kimliklerin hiçbir �ekilde inanc�n önüne geçmedi�i, insanl�k için model bir toplumdu. Zaten Mekke'den hicret eden Muhacirlerle, Medine'de onlara kucak açan Ensar aras�nda ya�anan kayna�ma ve payla��m inanç ba��n�n üstünlü�ünden ba�ka bir �eyle aç�klanamaz. Ensar'�n tamamen gönüllü olarak Muhacirlere evlerini, bahçelerini ba���lamalar�, onlar� k�rk y�ld�r görmedikleri yak�nlar� gibi gözya�lar�yla ba��rlar�na basmalar� insanl���n model edinmesi gereken iftihar tablolar�d�r. 

 

Kur'an, millet kavram�n� �rk ya da ulus ba�lar� kapsam�nda de�il, inanç ba�� kapsam�nda de�erlendirirken(5) �slam'a sadakat akdi bulunan baz� kimselerin böyle hayati bir konuda, temel kaynak olarak benimsediklerini söyledikleri Kur'an-� Mübin'i de�il de be�er kaynakl� dünya görü�lerini ölçü edinmeleri, ayn� zamanda bu insanlar�n Kur'an'dan ne ölçüde kopuk olduklar�m da gözler

önüne seren bir durumdur. 

 

Kendilerini kemale ermi� bir din olan �slam'a nisbet edenler, bu tür yanl�� anlay��lardan titizlikle kaç�nmak zorundad�rlar. Aksi halde hak ile bat�l� birbirine kar��t�rm�� ve �slam'la aralar�ndaki ba�� ciddi �ekil­de zedelemi� olurlar. �slam'�n oldu�u yerde kavmiyetçilik, kavmiyetçili�in oldu�u yerde �slam bar�nmaz. �kisini bir arada bar�nd�rmaya çal��anlar ise, içerisinde bulunduklar� durumun �slami �st�lahtaki ad�n�n �irk oldu�unu bilmelidirler. 

 

Baz� konularda bu dini, baz� konularda ise ba�ka dünya görü�lerini referans alanlar, alemlerin Rabbi'nin �u ikaz�na muhatap olmay� hak ederler:

 

"...Yoksa siz, Kitab'�n bir k�s­m�na inan�p bir k�sm�n� inkâr m� ediyorsunuz?.." (Bakara 2/85)

 

Dipnotlar:

 

(1) (Mehmed Akif, Safahat, Hakk�n Sesleri, sh. 187, Kahraman Yay�nlar�)

 

(2) (Mehmed Akif, Safahat, Süleymaniye Kürsüsünden, sh. 166-167, Kahraman Yay�nlar�)

 

(3) Ailesi 1492 y�l�nda �spanya'dan sürgün edilen Yahudilere dayanan "Munis Tekinalp" takma adl� Moiz Kohen, 1883-1961 y�llar� aras�nda ya�am��t�r. Kohen, Türkçülük ve Kemalizm ideolojisinin önde gelen teorisyenleri aras�nda yer alm��t�r. Moiz Kohen, bir tarafta Türkçülük ideolojisini körüklerken, di�er yandan da) 1909 y�l�ndaki 9. Siyonist Kongresi'ne �stanbul Yahudilerini temsilen kat�lmaktan geri durmam�� karanl�k bir isimdir. 10 Ocak 1920'de yay�nlanmaya ba�layan Kemalistlerin yay�n organ� Hâkimiyet-i Milliye (Ulus) gazetesinde, 'Kahrolsun �eriat' ve 'Mustafa Kemal Pa�a, Türk peygamberidir!..' gibi hakaret ve hezeyan dolu ba� yaz�lar� da Tekinalp imzas�yla yazm�� olan Moiz  Kohen, 1914 y�l�nda kaleme ald��� "Türkler Bu Muharebede Ne Kazanabilirler?" adl� kitab�nda yay�lmac� Turanc�l�k ideolojisini Osmanl�'ya ç�k�� yolu olarak göstermekte ve sonradan Osmanl�'n�n sonunu getirecek olan dünya çap�ndaki ilk emperyalist payla��m sava��nda (1. Dünya Sava��) bulunmas�n� te�vik etmektedir. Murat Belge, Radikal Gazetesi'nde kaleme ald��� bir yaz�s�nda, bu konuda �u bilgilere yer veriyordu: 

 

"…Örne�in, Birinci Dünya Sava�� öncesinde, bu ülkede, sava�a ili�kin, 'entelektüel' düzeyde, neler söylenmi�? Yaz�ya geçmi� çok bir �ey yok asl�nda. Olan birkaç �eyden birini Tekinalp yazm�� (yani, herkesten koyu bir Türk milliyetçisi ve Turanc� kesilen bu son derece ilginç Yahudi ayd�n, Moiz Kohen): 1914'te yay�mlanan kitab�n�n ad�, 'Türkler Bu Muharebede Ne Kazanabilirler?' Osmanl�c� ve �slamc� ideolojileri art�k tamamen terk etmemiz, yay�lmac� bir Turanc�l�k politikas� izlememiz gerekti�ini söylüyor. 

 

Tabii bunun en iyi Almanya ile birlikte yap�laca�� kan�s�nda. Zaten bu kitab�n� Almanlar da be�enmi�ler. Bir y�l sonra Almancaya çevirmi�ler. Daha sonra �ngilizceye de çevrilmi�. Onlar da herhalde. Türk �rkç�l���n�n nas�l bir �ey oldu�unu gördüler. Sava��n sonucu Tekinalp'in beklentilerine uymad�. 'Türklerin ne kazand���n�' hepimiz biliyoruz…" (Murat Belge, 16 �ubat 2003, Radikal Gazetesi, "Kaba kuvvete tap�nma" Ba�l�kl� Yaz�))

 

(4) (Buhari, Mezalim 10)

 

(5) (Bkz. Bakara 2/120; Yusuf 12/37-38)

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !