25-03-2024 22:28

�mmet

Bug�n i�in ��mmet� s�zc���, sek�ler kesimlerce, kullan�m� M�sl�manlara terk edilmi�, onlar lehine kendilerinin kullan�m hakk�ndan feragat ettikleri bir �ekle b�r�nm��t�r. Zira sek�ler d�nya, �mmet yerine �ulus�u do�urmu�tur! En az �mmet kadar dini /Kur�ani bir kavram olan �millet�i kullanmakta hi�bir beis g�rmezken, bu d�nya, �mmeti kullanmaktan �zenle ka��nmaktad�r. Bunda da, �mmet kavram�n�n halifelik y�netimiyle olan yak�n alakas�ndan kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk �kuyruk ac�s�� s�z konusudur.

Ümmet

“Ümmet” Kur’an’�n toplumsal yap�m�z� tan�mlamada kulland��� kavramlardan biridir. Kur’an mesaj�n�n özüne vak�f olanlar bilirler ki ona göre toplumsal yap�y� tan�mlamada asla bir bo�luk söz konusu de�ildir. Yani toplumlar akidelerine göre, salih amellerine göre, k�sacas� tevhide olan nispetlerine göre tasnife tabi tutulurlar. Kur’an taraf�ndan.

Ümmet sözcü�ü Arapça’da “emme ye ümmü” (imam olmak, “ana” “el ümm” de ayn� köktendir.) fiilinin bir türevidir. Kur’an dilinde nispeten farkl� anlamlarda kullan�lmaktad�r. Ümmet sözcü�ü, örne�in yeryüzünde yürüyen hayvanlar�n ve gökte uçan ku�lar�n da biz insanlar gibi birer ümmet olduklar�na dikkat çekmektedir. (6/38) Bu tan�mlamayla söz konusu hayvanlar ve ku�lar�n da insan toplulu�u gibi belirli kurallara sahip belli bir grupsal ya�am tarz� olan yarat�klar oldu�una dikkat çekilmek istenmi� olmaktad�r.

�kinci olarak ümmet sözcü�ü Hud suresi 8. ayetinde ve Yusuf suresi 45. ayetinde zaman�n/ süre uzunca bir süre, müddet anlam�n� ifade etmektedir. �üphesiz burada “belli bir zaman dilimi” anlam�nda kullan�lan ümmet sözcü�ü, onun �st�lah anlam�na çok uzak de�ildir. Zira sosyal bir kavram olarak, “ümmet” kendilerin ya ayn� din, ya ay�n� zaman, yada ayn� mekan�n bir araya getirdi�i cemaati ifade etmektedir. Türkçede zaman zaman “as�r” ya da “ça�” a yüklenilen anlam (21.As�r �öyle �öyle bir ça� olacakt�r… gibi) örne�inde oldu�u gibi ümmetin de uzunca bir zaman dilimi ve bu zaman diliminde ola�an toplumsal zihniyet ve gelenekler için kullan�lmas� söz konusudur.

Cinlerin de t�pk� insanlar gibi bir ümmet (topluluk) s�fat�yla an�ld���n� Kur’an’dan okumaktay�z (7/38)

Ümmet sözcü�ü Zuhruf suresinin 22 ve 23. Ayetlerinde mü�riklerin kli�ele�mi� bir ifadelerinde, yani üzerinde bulunduklar� �irk hayat�n� savunmak için kulland�klar� “biz atalar�m�z� onun üzerinde bulduk”. Sözlerinde kastedilenin anlam�nda kullan�lm��t�r. Gerek Mekke mü�rikleri gerekse önceki di�er kavimlerin ileri gelenleri daima “biz atalar�m�z� bir inanç (ümmet) üzerinde bulduk” diye gelmi�lerdir (43/22-23,) i�te ümmet sözcü�ü bu ayetlerde atalardan devral�nan inanç ve tap�nma gelene�i, dinsel törenler anlam�ndad�r. Ki buda, as�rlarca ya�anan bir süreçte olmu�, toplumun hemen tamam� taraf�ndan benimsenmi� dinsel tap�nmalar� i�aret etmektedir. Ve toplum faktörüyle yak�ndan alakal�d�r.

Kur’an’da �srailo�ullar�n�n Allah taraf�ndan 12 boya (ümmete) ayr�ld���  (7/160) belirtilirken hazreti Musa’n�n Medyen suyuna vard���nda kuyunun ba��nda hayvanlar�n� sulamak için burada bulunan bir grup insandan (ümmetten) bahsedilmektedir.  Bu iki ayette de belli bir amaç u�runa �u veya bu �ekilde bir birliktelik olu�turan insan gruplar�n�n ümmet tabir edildi�ini görmekteyiz.

Kur’an ümmet kelimesini do�rudan do�ruya toplumlar için kulland���nda bunun genelde üç �ekilde gerçekle�ti�ini söyleyebiliriz. 1. Olarak içindeki inanan ve inanmayan�yla bütün bir toplum için ümmet tabir edilmektedir. Ki bu kullan�mda ümmet sözcü�ü kavim, toplum, yada “bir ülkenin halk�” . �le e� anlaml�d�r.

Örne�in her ümmet için bir elçi (rasul) buluna geldi�ini, geldi�ini bildiren ayetlerde (10/ 47, 16/ 36, 35/ 24, 40/5) ümmet sözcü�ü tarihin belli bir kesitinde belli bir ülkede ya�ayan bütün bir topluma delalet etmektedir. Çünkü elçi bütün topluma gelmi�tir ve yine Kur’an’�n belirtti�ine göre tarihin �ahit oldu�u geleneksel bir kural olarak, bu toplumlar�n (ümmetlerin)  hemen hemen hepsi peygamberlerini yalanlam��lar, hatta onlar� Ortadan kald�rman�n yollar�n� aram��lard�r. (40/5, 29/18)

Her ümmetin bir eceli oldu�u ve üstelik bu eceli tecil ya da tehir etmenin mümkün olmad��� ifade edilirken de. (10.49.15.5.23.43)” Ümmet” sözcü�ü toplum, birlik ülkenin ahalisi anlam�nda kullan�lm��t�r. Her toplumun (ümmetin) hesap verece�inden (45/28) her ümmetten ayetleri yalanlayanlar�n ayr� bir bölük olarak toplanacaklar� günden (27/83) ve ahiretteki hesap an�nda her ümmetten bir �ahit ( peygamber) ç�kart�laca�� gü�ümden bahsedilirken ümmet sözcü�ü,bir ülkede tarihin belli bir döneminde ya�ayan kavim, toplum anlam�nda kullan�lm��t�r. Hicr suresinin 4. Ayetindeki  “garye” sözcü�ü 5. ayetteki “ümmet” sözcü�ü ile e� anlamda kullan�lm��t�r. Bu da “garye”nin oradaki toplumdan kinaye olarak kullan�lmas� anlam�na gelmektedir.

An�lan toplumlar�n içinde inanan ve inanmayan insan gruplar� bulunmas�na ra�men, bunlar özellikle üretilmedi�ine göre, ümmet tabiri umumi olarak bütün toplumu kapsamaktad�r.

Böyle bir anlamland�rmay� en iyi �ekilde do�rulayan bir ayette ilk kez kullan�lan ( ümmet ve ümmetler)  sözcü�ü söylemek istedi�imizi çok net bir biçimde göstermektedir.

“��te böylece (Ey Muhammet) seni kendisinden önce nice toplumlar�n gelip geçti�i bir (inanmayanlar) toplumu içinden elçi olarak ç�kard�k ki sana vahiy ettiklerimizi onlara okuyup aç�klayas�n çünkü (bilmezlik yüzünden) o rahman� inkar ediyor onlar…” (13/30) (Muhammet Esed’in meali) ayetin metninde 1. Meal de ise 2. Olarak geçen ümmet kelimesi (mealde) toplum olarak çevrilmi�tir. Tek bir toplumu, Mekke toplumunu ifade ederken, 2. Kez kullan�lan ümmetler (toplumlar) sözcü�ü ise Hazreti Muhammed döneminden önce gelip geçmi� di�er kavimleri /toplumlar� ifade etmektedir. Dolay�s�yla ümmet tabirinin, belli bir zaman diliminde ve belli bir bölgede ya�am�� ya�amakta olan toplumlar için kullan�lm�� olmas�nda herhangi bir sorun do�mamaktad�r. Bu genel tabirin yan�nda Kur’an�n, bir toplumu de�erlendirirken onlar�n salihlerine “ümmet” ad�n� verdi�i gibi salih olmayanlar�na da ayn� ad� vermi� olmas� (7/168) ümmet kavram�n�n te�milinde din/ ideoloji ay�r�m� gözetmedi�ini kan�tlamaktad�r.

Kur’an önceki kavimlerden bahsederken “ümem” sözcü�ünü kullan�r. (6.42.4.41.2.134.141.13.30.35.42.29.18.41.25.46.18,v.b.) bugünde ümem sözcü�ü kavimler, ülkeler anlam�na gelmektedir. Örne�in  “El ümemül müttehide” takribi “Birle�mi� Milletler” in kar��l��� olarak kullan�lmaktad�r.

Bununla beraber Kur’an bu genel kullan�m�n d���nda toplumun genel bünyesinden, dini/akidevi durumuyla temayüz eden, apayr�  bir grup/cemaat olu�turan insan topluluklar�na da “ümmet” ad� verilmektedir… Bunun belki de en güzel örne�i �brahim peygamberin duas�nda sergilenmektedir. “…Ve bizim soyumuzdan sana teslim olacak bir topluluk (ümmet) ç�kar (2/ 128) �brahim’in Allah’tan talep etti�i bu ümmet, Allah’a teslim olmu�, mü�rik toplumdan apayr� bir insanlar grubudur.

Ehli kitap gibi, say�ca kalabal�k bir toplumun içinde Allah’�n önünde secdeye kapanan, onun ayetlerini okuyan, dosdo�ru insanlar�n ( ümmet’i kaime) bulundu�unu s�tayi�le hat�rlatan ayette de (3/113) ümmet sözcü�ü “nitelikli bir cemaati” ifade etmektedir.

Ayn� �ekilde beni �srail’den imanl� bir gurup için (7/164) ve Nuh peygamberin beraberinde olan (mümin) ki�iler için ”ümmet” tabiri kullan�lm��t�r.

“Ümmet” kavram�n�n z�t anlam� “ihtilaf “ sözcü�ünde mündemiçtir. �htilaf, ayr�l���, çat��may�, farkl�la�may� ifade ederken “ümmet” mütecanis, homojen, daha az çeki�meli bir toplumsal yap�y� anlatmaktad�r. Zira Kur an, ba�lang�çta insanl���n “bir tek ümmet” (ümmetten vahide) oldu�unu bilahare ihtilaf ettiklerini beyan etmektedir. (2/13.10/19)

�üphesiz ilk ba�ta “ümmet” olu�, sonra ihtilaf etmek, ilk ba�ta insan toplumunun hiçbir probleminin olmad���, adeta Bir “alt�n ça�”�n ya�and��� anlam�nda dü�ünülmemelidir. Zira böyle bir ça�� ancak cennet hayat� olarak tasavvur edebiliriz. Fakat ilk ba�ta ihtilafs�z bir “ümmet” olu� öyle görünüyor ki insanl���n henüz yeni geli�mekte oldu�unu, bilincinin yeni olu�makta oldu�u bir süreci anlatmaktad�r. �nsanl�k belli bir tekâmül sonucunda “insan” olmas�n�n bir gere�i olarak tevhit ekseninde farkl�la�m��, mütecanis bir ümmet olma özelli�ini kaybetmi�tir.

Hatta Cenab-� Hak, bu tekâmülün tabir caizse onun  izni ve müsaadesi alt�nda, onun koydu�u yarat�l�� yasalar� do�rultusunda olu�tu�unu belirtmektedir: “E�er Rabbinin dileseydi bütün insanl��� bir tek ümmet yapard�..” (11/118, 16/93,23/52,42/8,5/48) yani görü� ayr�l���na müsait olmayan, istese de ayr� yollar� benimseyemeyen, ihtilaf� beceremeyen bir insan toplumu yarat�rd�. Bu onun için pekâlâ mümkün idi. Fakat O böyle bir �ey dilemi� de�ildir. �nsan ihtilaf etmeye müsait bir varl�k demektir.

Zaten böyle olmasayd�, dünyadaki ilahi s�nav mümkün olmazd�. Allah Teâlâ bütün insanlar� bir tek ümmet yapmay���n�n gerekçesini �öyle aç�kl�yor: “Size verdikleriyle sizi s�namak için o halde hay�rl� i�lerde yar���n.” (5/48)

�üphesiz insan toplumlar�n�n bask�n özelli�i her zaman �irk içinde olmak ve Allah’a isyan �eklinde olmam��t�r. Allah yaratt��� insanlar içinde insanlar� hidayete yerden ve onun �����nda adaletle davranan “ümmet”ler bulundu�unu vurgulamaktad�r. (7/181) Bu sözcüklerle tan�mlanan bir ümmetin, Musa’ya kavimi içinde bulundu�u da kaydedilmektedir (7/159)

�brahim peygamberin tek ba��na bir ümmet oldu�u aç�klamas� (16/120)  ise sanki onun “Ey Rabbimiz bizi sana teslim olanlardan k�l ve bizim soyumuzdan sana teslim olacak bir topluluk bir “ümmet” ç�kar…” (2/128) duas�n�n kar��l��� gibidir.

�brahim’in tek ba��na bir ümmet olmas�, üzerinden durmaya de�er bir konudur. Bu niceli�in önemini hiçe indirgeyen, niteli�in önemini göklere ç�kartan bir vurgudur. �brahim aç�kt�r ki say�sal anlamda bir “ümmet” toplum de�ildi. O bir toplum “ümmet” için gerekli olan ve bu toplumu toplum yapacak bütün erdemleri �ahs�nda toplayabilmi� bunun güzel bir imtisal numunesi idi. Dolay�s�yla bu Kur’ani bak�� aç�s� marjinallik gibi küçümseyici ve kompleksli tan�mlamalar�n hiç bir gerçe�e dayanmad���n�, e�er illa da marjinallik aranacaksa bunun nicelikte de�il, nitelikle aranmas� gerekti�ini ö�retir durumdad�r.  Yani �brahimcin seviyesinde bir tevhidi bilince sahip olan bir tek ki�i onun d���ndaki sayaca milyarlara ula�an ama �irk içinde olan insanlara ye�dir.

Nitekim �brahim ümmeti belki say�sal olarak olmakla beraber kesintisiz olarak hala devam etmektedir.

Kur'an'a göre Kur’an’�n kendilerine indirildi�i Mekke toplumu da geçmi� ümmetler gibi ve ümmetlerden bir ümmettir. (16/86,35/42)

Medine deki tan�mlama ise, biraz farkl�l�k arz etmektedir. Bu farkl�l�k elbette ki ümmet sözcü�ünün kökeninde bir de�i�me oldu�u anlam�na gelmemektedir. Medine döneminde nazil olan Ali �mran ve Bakara surelerinde Hazreti Muhammed, ümmeti bir misyon toplumu olarak tarif edilmektedir.

Ali �mran suresi 104. Ayetinde: “�çinizden hayra ça��ran, marufu emreden, münkerden nehy eden, bir topluluk “ümmet” bulunsun…”  buyrulmaktad�r. Bu ümmet 105. Ayette bildirildi�i üzere kendirlerine aç�k deliller geldikten sonra parça parça olan ve ihtilaf edenler gibi olmamakla emr olunan bir ümmettir. Ve bu topluluk bir misyon gurubudur.  �deolojik gruptur. Ayn� zamanda siyasi bir gruptur. Bir davan�n grubudur. Zira bu ümmetin karakteristikleri olarak emredilen görevler (iyili�i emretmek kötü olan� nehy etmek) Tarihin her döneminde siyasi bir tavr�n ifadesi olmu�tur. Zaten bu mücadele ayn� zamanda tevhitle �irkin mücadelesinden ba�ka bir �ey de�ildir.

110. Ayette ise Allah taraf�ndan ayn� görevlendirme devam etmektedir.”Siz insanl�k için ç�kart�lm�� hay�rl� bir topluluksunuz. “Ümmetsiniz marufu emreder münker’den nehy edersiniz, Allah’a iman edersiniz… (3/110) Ayn� ayet içinde ehli kitab�n da bu �ekilde olmas�n�n kendileri için iyi olaca�� belirtildikten sonra asl�nda onlar�n da hepsinin ayn� olmad���, içlerinden bir grubun Muhammed ümmetinden istenen vas�flar� haiz oldu�u belirtilmektedir. (3/110-115)

Hazreti Muhammed ümmeti, vasat ümmet ve �ahit ümmet olarak tan�mlanm��t�r. “Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olman�z� istedik ki,( hayat�m�zla) tüm insanl���n huzurunda hakikatin �ahitleri olas�n�z ve elçi de sizin huzurunuzda ona �ahitlik yaps�n…  (2/143)

Hazreti Muhammed ümmeti için inanc�n, ahlak�n, ibadetin, dürüstlü�ün, Allah’� en yüce tutulan�n; k�sacas� tüm ilahi de�erleri en yüce bilmenin timsali olacak. Yeryüzünde ilahl��a soyunan bütün ta�utlara onurlu �ekilde kar�� duracak; onun ümmeti de di�er ümmetler içinde ayn� misyonu sürdürecektir. Gerek M.7.Yüzy�l Arabistan’da ve gerekse sonraki ça�larda Muhammed ümmeti di�er ümmetler aras�nda tevhide ba�l�, �irkin her türlüsüne ve her tonuna kar�� ç�kan adaletli bir toplum olacakt�r. Kendi heva ve hevesini din edinen be�er toplumlar�n� �irkin öldürücü yüzüne kar�� uyaracak, yeryüzünde adaletin hâkim olmas�n� temin edecek ve insanlar�n ta�tan, betondan, metalden yahut da cismani olmayan sair metalardan, zevklerden ilahlar edinmelerine kar�� onlar� uyaracak bir toplum olacak. Hazreti Muhammed’in ümmetine kar�� misyonu bu oldu�u gibi, ümmetinin bütün insanl��a kar�� misyona da budur.

Böylece Rabbimiz Muhammed ümmetinin hedeflerini belirlemi� oluyor. Bu toplum vasat bir toplumdur. Di�er ümmetlerin sergiledi�i bütün a��r�l�klardan sapmalardan beridir.. Bu ümmet insan� kendi makul ve me�ru ölçüler içerisinde kabul eder. Dünya hayat�n� hiçe saymad��� gibi, nihai gaye olarak da kabul etmez. Allah’�n bah�etti�i ak�l nimetini Allah’�n koydu�u ölçüler içerisinde kullan�r. Ruhban hayat� vasat ümmetin tercihi olmad��� gibi, nihilist,  materyalist bir hayat dü�üncesi de onun kabulü de�ildir. Laisizm gibi, Allah’�n iradesini sorgulama cüretini gösteren deist inkârc�lardan da uzakt�r bu ümmet… K�sacas� vasat ve �ahit ümmet vahyin ölçülerinden �a�mayan, Allah’�n terbiyesiyle terbiyelenmi� bir ümmettir.

Buraya kadar yap�lan izahlardan anla��laca�� üzere Kur’an, ümmet kavram�n�, insan toplumlar�n� tan�mlamada kullanmaktad�r. Bazen toplumun belirli bir kesimi (mü�rikler veya müminlerin) ümmet olarak tan�mlan�rken, bazen de bütün toplumdan ümmet olarak bahsedilmektedir. Buraya kadar ümmet sözcü�ünün nötr bir içeri�e sahip oldu�unu, baz� telmihlerin d���nda önemli bir de�er yükü ta��mad���n� belirtebiliriz. Nas�l ki toplum “kavim” yada bugün yanl�� olarak “galat� me�hur” kullan�ld��� gibi “millet” nötür bir anlama sahip olup, önüne geldi�i isme göre bir de�er kazanmakta ise, (ki bu de�erde dine göre takvad�r.) Ümmet sözcü�ü de böyledir. Bununla beraber Kur’an da bazen “kavim”in umumi, ümmetin hususi bir anlamda kullan�ld���n� da belirtmek durumunday�z. (7/159)

Fakat bugün için “ümmet” sözcü�ü, seküler, kesimlerce, kullan�m� Müslümanlara terk edilmi�, onlar lehine kendilerinin kullan�m hakk�ndan feragat ettikleri bir �ekle bürünmü�tür.  Zira seküler dünya, ümmet yerine “ulus”u do�urmu�tur! En az ümmet kadar dini /Kur’ani bir kavram olan “millet”i kullanmakta hiçbir beis görmezken, bu dünya, ümmeti kullanmaktan özenle kaç�nmaktad�r. Bunda da, ümmet kavram�n�n halifelik yönetimiyle olan yak�n alakas�ndan kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk “kuyruk ac�s�” söz konusudur. Zira halifelik gibi, pek çok �rk� “ulusu” bir siyasi çat� alt�nda tutabilen siyasi güç bunu en güzel biçimde “ümmet” mefhumu ile ifade edebiliyordu. Tebaas� “ümmet” olan hilafet yönetimi uzun as�rlar boyunca bat�n�n emperyalist hedeflerine kar�� durabilmi�ti. Hilafet, ümmet söylemiyle y���nlarca Irk’� bir arada ve çok daha az sorunlu olarak yönetebiliyordu.

Peygamber ve (Ra�it halifeler) sonras� siyasi yönetimlerin, siyasi kat�l�m ve itaate sa�lamak için (2/143, 3/104-110)gibi ayetlerde ifade edilen “Muhammed ümmeti” kavram�n� kulland�klar�nda hiç ku�ku yoktur. Ve i�te ayd�nlanma felsefesiyle beraber, dinle devletin anas�n�n ay�rt edilmesi, dinin bütün siyasi arenadan kovulmas� neticesindedir ki,  yeni zihniyet, yeni seküler dönem (hakl� olarak) önceki dönemden kalma kutsal ya da kutsal ça�r���mlar� olan bütün kavramlar� bir temizlik ameliyesinden geçirmi�, bunun yerine ulus de�erleri ifade eden sözcük ve kavramlar� ikame etmi�tir.

Dolay�s�yla onlara göre ümmet, �eriat yönetimine geri dönü� özlemlerini belirtmek isteyenler taraf�ndan kullan�ld��� için kerih görülmü�, resmen kullan�m alan�ndan kald�r�lm��t�r. Hâlbuki bakara suresi 134. Ayetinde belirtildi�i gibi, kendilerinde t�pk� önceden gelip geçmi� ümmetler gibi, ümmetlerden bir ümmettirler!  Ama laik bir ümmet!

Kur’ani kullan�m� yukar�da özetlemeye çal��t���m�z gibi olmakla beraber, günümüzde ya�anan kavram karga�as�ndan ümmette nasibini alm��t�r. Karga�an�n taraftarlar� sadece �ekiller dünyada olmay�p, ayn� zamanda dindar kesimde buna dâhildir. Dindar kesim, kendilerini dine nispet eden herkesi öyle kabul edip,” �slam milleti” olarak an�lan bütün kavimleri kapsayan bir ideal çember çizerek, bu kavimler gerçek anlamda �slam’� bir ya�am biçim olarak kabul etmi�ler gibi onlarla birle�ime, askeri ve ekonomik paktlar koruma gibi söylemler geli�tirmektedirler. Oysa zihinleri modernite ile ifsat olan bütün “�slam Âlemi”nin yeniden bir dine dönü�ü gerçekle�tirmesi, yeniden iman etmesi gerekmektedir.

Öte yandan son y�llar�n bir modas�na uyarak baz� uzla�mac�, kat�l�mc�, sivil toplumcu ve dini liberalle�tirme, laikle�tirme çabas�nda olan ki�iler “ümmet”i bu zihniyetlerine uygun olarak tan�mlamaktad�rlar. Onlara göre, ümmet “ulus” kavram�yla e� anlaml�d�r. Çünkü “ümmet”in nötür bir anlama sahip oldu�unu söylemekle, bu do�runun içeri�ini kendileri, uzla�mac� yanl�� söylemlerle doldurmaktad�rlar. Buna göre, örne�in Türkiye’de ya�ayan herkes Muhammed’in ümmetidir! Bu tan�mlaman�n perde arkas�nda �öyle bir kanaatin yatt���n� tahmin etmek güç de�ildir: Hazreti Muhammed’in mah�er gününde aln�n� yere koyup, “ümmeti ümmeti” diye ümmetine �efaat etmeyi Allah’tan talep edece�i ve Allah’�n da bütün ümmetini ona ba���layaca�� gibi bir ustureyi baz alarak, alenen �eriata küfredecek kadar küstah olsa bile, “kalbinde zerre kadar iman bulunan” (!) hiç kimseyi Müslüman kategorisinin d���nda tutmamak! Yani bir tür halk dalkavuklu�u!

Böylece akidevi anlamda herkes kurtulmaya çal���l�rken, ilave olarak da “ümmetçilik yapman�n” önüne geçilmi� (!) olmakta, kendilerinden beklenen misyonu yerine getirmenin zevkini tatmaktad�rlar! �laveten ümmet teriminin kullanarak laik/Kemalist paradigmaya kafa tutmak gibi bir cüretkârl��� (!) gösterenlere de tav�r tak�nm�� olmaktad�rlar.

Söz konusu söylem sahipleri, Medine vesikas� olarak bilinen, Hazreti Peygamber’in Medine’deki Yahudi kabileleriyle yapt��� anla�man�n ilk iki maddesindeki tan�mlamaya ve özellikle 2. Maddedeki ümmet sözcü�üne at�fta bulunmaktad�rlar. Oysaki ilk iki maddede, bu anla�man�n (kitap/ yaz�) peygamber Muhammed taraf�ndan Kurey�’li ve Yesrip’li müminler ve Müslümanlar ile onlara tabi olanlar, onlara sonradan kat�lanlar ve onlarla beraber sava�a kat�lanlar aras�nda oldu�u belirtilmekte; bu an�lan gruplar�n di�er insanlardan ba�ka apayr� /bir tek ümmet oldu�u kaydedilmektedir.

Dolay�s�yla o günkü Yahudi kabileleri Müslümanlar�n siyasi egemenliklerini kabul etmi�, onlara tabi olmu� ve sava�a onlar�n saf�nda kat�lmay�, en az�ndan dü�manlar�na arka ç�kmamay� taahhüt etmi� olmakla hiç de�ilse siyasi anlamda bir ümmet olu�turmu� olmaktad�rlar. Yoksa �slam’a dü�man bir toplulukla ümmet olu�turulmu� olsayd�, bunun en iyi örne�i Mekke’de görülmeliydi.

�slam’� bir ya�am biçimi olarak kabul etmeyen bir ülkede Müslümanlar�n (ister istemez) bulunuyor olmalar� “vatanda�l�ktan” öteye geçmemektedir. Dolay�s�yla resmi paradigmaya ayk�r� olmakla beraber -e�er o ülkede ya�ayan bütün insanlara, Müslümanlar� da içine katarak” ümmet” deniyorsa, bunu sadece vatanda� olarak almak gerekir. En az�ndan “ümmet” tan�mlamas�yla, salt sosyolojik bir tan�m m� yap�lmak isteniyor? Yoksa bununla nereye gönderme yap�l�yor? Hangi ideolojik argümanla ilintilendirilmek isteniyor? Bunun iyi tespit edilmesi gerekir.

Örne�in Türkiye’deki insanlar ümmet olarak tan�mland���nda bununla bat�c� laik, demokratik, Kemalist paradigmay� benimsemi� insanlar toplulu�u kastediliyor olabilir.  Bu ise Müslümanlar aç�s�ndan kabulü mümkün olmamas� bir tarafa, ayn� paradigma taraf�ndan da kullan�lamaz bir tabirdir. Müslümanlar, �slam’dan ba�ka bir dine ve dünya görü�üne r�za gösteremezler.

�slam’�n egemen oldu�u bir ülkede Müslümanlar�n, kendilerine tabi olan bütün ülke halk�n� ümmet olarak adland�rmas� ise, Medine vesikas�na uygun bir durumdur. Çünkü inisiyatif Müslümanlar�n elinde bulunacakt�r.

Bütün peygamberler ve peygamber Hazreti Muhammed (as), elçi olmalar� hasebiyle bütün topluma hitap etmi�ler ve vahye muhatap olma aç�s�ndan bütün toplum “ümmet“ ad�n� alm��t�r. (10/47,49,16/36,v.d.)fakat (3/104-110-113, 6/108, 2/213, 21/92, 23/52) gibi ayetlerin  mesaj� gere�i, inananlar ayr� bir ümmettir. Müminlerin d���ndaki kümeler, birlikten, bir tek insanl�k ümmetinden kopan (10/19 v.b.) ar�zi gruplard�r. Müminler ise, �brahim (as) gibi (16/120) tek ba��na da olsalar gerçek bir ümmettirler.

(�ktibas)

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !