
As�m �ENSALTIK
�NSANA �NAN� VE EYLEMLER�N�N S�SL� G�STER�LMES� VE BUNA ETK� EDEN UNSURLAR
�nsano�lu yap�s� gere�i bir�ok �eylere inan�r veya reddeder. Yine birtak�m amelleri yapar ve birtak�m davran��lar� yapmaktan da uzak durmaya �al���r.
�nsano�lunun inan� ve davran�� konusunda bu �ekilde hareket etmesini gerektiren birtak�m hususiyetler s�z konusudur. S�zgelimi herhangi bir �eye inan�yorsa, bu inanca sahip olmas�na gerektiren hususlar vard�r. Bu hususlar� baz� ba�l�klar alt�nda g�ndeme getirmek m�mk�nd�r. Sahip oldu�u inanc�, sosyal �evresi, benimsemi� oldu�u ideolojisi, kendisine dayat�lm�� olan do�rular ve d��ar�dan bir etkiyle benimsedi�i veya benimsetildi�i hususlarla izah etmek m�mk�nd�r.
�nsano�lu, sahip oldu�u d���ncelerini, genellikle kendisinin kâni oldu�u hususlarla olu�turur. Bununla birlikte d��ar�dan bir etki ile de olu�turabilmektedir. Veya birtak�m amelleri kendisi do�ru g�rerek yapabildi�i gibi d��ar�dan bir etki ile de onlar� yapabilmektedir. Baz� d���nce veya eylemlerini g�n�lden benimseyerek yapt��� gibi baz�s�n� da kalbi mutmain olmad��� halde yapar. Baz� d���nce ve davran��lar� kabul etmenin �tesinde severek ve haz duyarak benimser veya yapar. �nan� ve uygulamalarda bu durum, insano�lu i�in en ideal durumdur. Yani bir kimse, inand��� veya yapt��� bir �eyi severek, haz duyarak benimsiyor ve yap�yorsa onun i�in ideal olan da budur. Dinin insandan istedi�i durumda b�ylesine bir durumdur. Yani inanc�n� ve amellerini, kalb-i mutmainlikle kabul etmesi ve onlar� severek uygulamas�d�r.
Y�ce kitab�m�z bu konuyu �e�itli y�nleriyle bizim g�ndemimize getirmektedir. Kur’an-� Kerim’de, baz� inan� ve davran��lar�n hem m�minlere hem de kafirlere s�sl� ve g�zel g�sterildi�inden bahseder. S�sl� ve g�zel g�stermek bazen Allah’a, bazen �eytana, bazen de insan�n kendi nefsine isnat edildi�ini g�rmekteyiz. Yaz�m�z�n ilerleyen b�l�mlerinde bunlara �rnekler verilecektir.
Biz bu yaz�m�zda, insano�lunun gerek d���nsel olarak gerekse de amelî olarak benimsedi�i birtak�m d���nce ve davran��lar�n�, d��ar�dan bir etki ile benimsenmesi ve uygulanmas�n� konu alaca��z. �nsanlar her ne kadar benimsedi�i d���ncelerini kendi iradesiyle de benimsemi� olsa, nihayetinde d��ardan bir etkinin s�rece m�dahil olmas�yla insan�n o d���ncelerinde sebat etti�ine tan�kl�k ediyoruz.
Nefsin Amelleri S�sl� ve G�zel G�stermesi
Biz bu konuda kendimize referans olarak, Kur’an’dan baz� âyetleri alaca��z. Bu âyetlerin ba��nda Taha sûresinin 96. �yet-i kerîmesinde ge�en Samiri denilen �ahsiyetin yapt�klar�n� gerek�elendirirken s�ylemi� oldu�u: (وَكَذٰلِكَ سَوَّلَتْ ل۪ي نَفْس۪ي) “Bunu bana nefsin g�zel g�sterdi” ifadesini ele alarak ba�layaca��z.
Bu âyette ge�en ve konumuzu ilgilendiren kelime, “sevvelet” kelimesidir. Bu kelime: Nefsin �ok fazla arzulad��� hacet/istek manas�na gelmektedir. Dolay�s�yla insan �ok fazla arzulad��� ve istek duydu�u inan� ve davran��lar� i�in kullan�l�r. Burada da Samiri’nin, bir inan� olarak buza�� heykeline tap�nmay� do�ru g�rd��� ve bunun bir neticesi olarak o eylemin kendisinin arzulad��� bir �ey oldu�u ifade ediliyor. Nefsinin o eylemi kendisine g�zel g�stermesi, istemeden yapt��� bir eylem de�il, aksine istek ve arzu duydu�u bir olgu oldu�unu g�stermektedir.
S�z konusu âyet-i kerîmenin tam metin ve meali �u �ekildedir:
قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِه۪ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِنْ اَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذٰلِكَ سَوَّلَتْ ل۪ي نَفْس۪ي
“O da: Ben, onlar�n g�rmediklerini g�rd�m. Zira, o el�inin izinden bir avu� (toprak) al�p onu (erimi� m�cevherat�n i�ine) att�m. Bunu b�yle nefsim bana ho� g�sterdi, dedi.” [1]
Samiri �srailo�ullar� i�erisinde ya�ayan bir �ahsiyettir. Hz. Musa (a.s)'�n �srailo�ullar�’na peygamber olarak g�nderilmesi ile onlar� M�s�r'dan, Firavunun zulm�nden kurtararak vaat edilmi� olan topraklara g�t�rd��� Kur’an-� Kerim taraf�ndan g�ndeme getirilir.
Vadedilmi� topraklara gittiklerinde Musa (a.s.), Allah ile olan ahdini yerine getirmek i�in Tur Da��'na vahiy almaya gider. Karde�i Harun’u (a.s.) da kendi yerine vekil olarak b�rak�r. Lakin Musa (a.s.)'�n aralar�ndan ayr�lmas� ve Harun (a.s.)'�n da Musa (a.s.)'�n sahip oldu�u siyasî bo�lu�u doldurabilecek bir yap�da olmamas�n� f�rsat bilen Samir’i, harekete ge�erek M�s�r’dan ayr�l�rken �srailo�ullar�’n�n beraberinde getirmi� olduklar� k�ymetli e�yalar� toplayarak onlar� eritir ve bir buza�� heykeli yapar. Sonra da insanlara: “Bu Musa'n�n aramaya gitti�i Rabbidir”[2] diyerek insanlar� o heykele tapmaya davet eder. Neticede insanlar, onun bu davetine icabet ederek o buza�� heykeline tapmaya ba�larlar. Musa (a.s.), Rabbinin kendine bildirmesi ile olaydan haberdar olunca geri d�ner ve ilk �nce yerine vekil olarak b�rakm�� oldu�u Harun (a.s.)'a: Neden bu sapman�n kar��s�nda durmad���n� ve insanlara engel olmad���n� �fkeli bir �ekilde sorar.
Harun (a.s.), Musa (a.s.)'a neden engel olmad��� ile ilgili iki �ey s�yler.
Birincisi:B�yle bir �ey yapmas� durumunda �srailo�ullar� aras�nda birden fazla f�rkan�n olu�abilece�ini ve kendisinin (Musa (a.s.)’�n de bundan dolay� kendisine k�zaca��n� s�yler. [3]
�kincisi de:�srailo�ullar�'n�n kendisini g��s�z bulduklar�n�, hatta kendisini �ld�rmekle tehdit ettiklerini ve neticede uyar�lar�n� dikkate almayarak b�yle bir yola tevess�l ettiklerini ifade eder.[4]
Bunun �zerine Musa (a.s.) karde�i Harun’u (a.s.), b�rakarak bu defa bizzat heykeli yapan Samiri’ye y�nelir ve ona: “Ni�in b�yle bir heykel yapt���n�” sorar. O da cevap olarak yukar�daki âyette ge�ti�i gibi: �nsanlar�n g�remedi�i �eyi g�rd���n�, el�inin izinden bir avu� toprak ald���n� ve onu, M�s�r’dan getirdikleri de�erli m�cevherlerle beraber eriterek b�yle bir heykel yapt���n� ve nefsinin de bunu kendisine g�zel g�sterdi�ini ifade eder. Neticede Musa (a.s.) yap�lan heykeli par�alar ve Samiri’ye de �l�nceye kadar lanetli bir �ekilde ceza g�rece�ini ifade eder. Musa (a.s.) Allah'tan alm�� oldu�u vahiyleri topluma ula�t�rmaya, toplumu onlarla in�a etmeye devam eder.
Bu hadisede dikkat �ekmek istedi�imiz ve konumuzla da ilgili olan husus �uras�d�r:
Anlad���m�z kadar�yla, Samir'in insanlar� sapt�rmak veya onlar�n Musa (a.s.)'a olan ba�l�l�klar�n� ortadan kald�rmak i�in b�yle bir eylem yapmam��t�r. Yapt���n� bu eylemi, tamamen dinî a��dan do�ru g�rd��� ve kendisinin de benimsemi� oldu�u bir inan�la o heykeli yapar ve insanlar�n da ona tapmas� ister. Yani Samiri, Allah'a veya Musa (a.s.)'a olan d��manl���ndan de�il, o yap�p etti�i eylemin dinen de ho� bir eylem oldu�unu d���nerek yapar. Samiri ve �srailo�ullar�, Firavunlar�n zulm� alt�nda ya�arken heykellere tapmay� bir y�n�yle benimsemi� durumdayd�lar. Kur'an-� Kerim'e bakt���m�zda da �srailo�ullar�’n�n bu konuda nas�l bozuk bir inanca sahip olduklar�n�, bizim g�ndemimize getirmektedir. Dolay�s�yla Samiri, M�s�r'da edinmi� oldu�u put�u anlay��lar� belirli y�nleri ile benimsemi� ve onlar� do�ru g�rerek o buza�� heykelini yapm�� ve insanlar�n da ona tapmas�n� sa�lamaya �al��m��t�r.
Peki ona bunu g�zel g�steren �ey nedir diye soracak olursak?
Genel olarak �unu ifade edebiliriz ki; insanlar, bât�lda olsa bir tak�m inan� ve uygulamalar� do�ru g�rerek uygulamaya ba�lad�klar�nda ve bunlarda �srarc� olarak onlardan uzakla�mad�klar�nda, s�re� i�erisinde o inan� ve d���nceleri benimsediklerini ve neticede onlardan ho�land�klar�n� g�r�yoruz. K�sacas� insan, inand��� gibi ya�amad���nda s�re� i�erisinde ya�ad��� gibi inanmaya ba�l�yor. Allah Teâlâ da bir ceza olarak bu kimselere, yanl��larda �srar ettiklerinden dolay� o durumlar�n� g�zel g�steriyor, benimsetiyor ve sevimli hale getiriyor.
Kur’an-� Kerim’de, bir ba�ka �rnekte Yusuf (a.s.) ile karde�leri �zerinden g�ndemimize getirilmektedir. Yusuf (a.s.)’�n, babas� Yakup (a.s.)’�n yan�ndaki yerini �ekemeyen karde�leri onu s�recin d���nda tutmak i�in bir plan kurarlar. �ncelikli olarak onu ortadan kald�rmay� d���n�rler, fakat bundan ba�ka yollar�nda oldu�unu d���nerek onu bir kuyuya atmaya karar verirler. Babalar� kendilerine g�venmedi�i i�in Yusuf’u onlarla birlikte g�ndermiyor, onu kendi yan�nda bulunduruyordu. Planlar�n� devreye koymak isteyen karde�ler, babalar�n� ikna ederek onu yanlar�nda g�t�r�r ve neticede planlar�n� devreye koyarlar. Yusuf’u bir kuyunun i�ine atar ve ak�am eve d�nd�klerinde, Yusuf’u kurdun yedi�ini s�ylerler. �zerine �ld�rd�kleri bir hayvan�n kan�n� s�rd�kleri g�mle�i de bunun bir delili olarak g�sterirler. Daha �nce Yakup (a.s.)’�n, Yusuf ile ilgili endi�esi olan: “Siz fark�nda olmadan onu kurdun yemesinden korkuyorum”[5]yakla��m�n� da kendi palanlar� i�inde kullan�rlar. S�ylemi� olduklar� bu yalana babalar� inanm�yor ve konumuzla da ilgili �u ifadeyi kullan�yor: (بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْر) “Bilakis[6] nefisleriniz size (k�t�) bir i�i g�zel g�sterdi.” G�r�ld��� �zere karde�lerinin Yusuf (a.s.) ile ilgili olarak yapt�klar� bu d��manl���n “nefislerinin kendilerine g�zel g�sterdi�i” bir k�t�l�k oldu�unu ifade ediyor.
Peki karde�leri, Yusuf (a.s.)’a neden bu �ekilde d��manl�k ederek onu s�recin d���nda tutmak istediler?
Anlad���m�z kadar�yla Yusuf (a.s.)'�n karde�leri, babalar� Yakup (a.s.)'�n, Yusuf (a.s.)'a kar�� beslemi� oldu�u sevginin, netice de vefat�ndan sonra yerine Yusuf'un ge�ece�i ve dolay�s�yla s�recin onun �zerinden devam edece�i alg�s�na g�t�rm��t�r. �brahim (a.s.)’dan beridir peygamberlik i�i babadan o�ula ge�erek gelmi�tir. �brahim, �shak ve Yakup. Onlar istiyorlard� ki bu s�re� babalar�ndan sonra Yusuf �zerinden de�il de kendileri �zerinden devam etsin. Fakat babalar�n�n Yusuf’a ilgi g�stermesini, s�recin Yusuf �zerinden devam edece�ini ve b�ylesine bir durumunda yanl�� olaca��n� d���n�yorlard�. Babalar�n�n bu alg�s�n� do�ru g�rmeyen karde�ler, babalar�ndan sonra s�recin kendileri �zerinden devam etmesini gerekti�ini d���n�yor ve babalar�na da bu hakikati g�stermek, bu konudaki yan�lg�s�n� d�zeltmek istiyorlard�. Dolay�s�yla da do�ru olan�n kendi yakla��mlar�n�n oldu�unu, babalar�n�n da bu ger�e�i g�rmesi i�in Yusuf (a.s.)'� kuyuya att�lar. B�ylece de ondan kurtulduklar�nda babalar�nda neticede bu hakikati g�rece�ini d���nd�ler. Karde�lerin yapm�� olduklar� bu k�t� eylemi do�ru g�rmelerine sebebiyet veren husus, kendilerine g�zel g�r�nen bu alg�lar�d�r. ��te bu alg� sebebiyle Yusuf'u kuyunun i�erisine att�lar. Kendi nefislerine g�zel g�sterilen d���ncelerine g�re, s�recin Yusuf �zerinden de�il, kendi �zerlerinden devam etmesi gerekiyordu. Babalar�n�n da bu “ger�e�i” g�rmemesini kabul edemediler ve yapt�klar� bu planla ona da g�stermek istediler.
Yoksa karde�lerin Yusuf (a.s.) ve Yakup (a.s.)’a yapt�klar�n�, sadece d��manl�k ve haset gibi bir alg�ya dayand�rmak do�ru olmasa gerekir. Kur’an’�n da olay� bizim g�ndemimize getirirken kulland��� ifade, karde�lerin yapt�klar� bu eylemi g�zel ve arzu edilen bir amel olarak yapt�klar� ger�e�idir. Bu hakikat Yakup (a.s.)’�n diliyle g�ndeme getiriyor. �lgili âyette ��yle buyurulur:
وَجَٓاؤُ۫ عَلٰى قَم۪يصِه۪ بِدَمٍ كَذِبٍۜ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْراًۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ وَاللّٰهُ الْمُسْتَعَانُ عَلٰى مَا تَصِفُونَ
“G�mle�inin �st�nde sahte bir kan ile geldiler. (Ya'kub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (k�t�) bir i�i g�zel g�sterdi. Art�k (bana d��en) hakk�yla sabretmektir. Anlatt���n�z kar��s�nda (bana) yard�m edecek olan, ancak Allah't�r.”[7]G�r�ld��� gibi bu âyette, karde�ler yapt�klar� o eylemi “nefislerin arzu etti�i” bir eylem olarak yap�yorlar. Nefislerine g�zel g�r�nen bir eylem olarak bu yola ba�vuruyorlar. Anl�yoruz ki yapt�klar� bu amel kendilerine g�zel g�r�nm��, faydal� bir i� olarak g�rm��ler. K�t� oldu�unu d���nerek yapmam��lar. B�ylesine bir eylemle s�rekli kalplerini me�gul ettikleri i�in bu yol kendilerine g�zel g�r�nmeye ba�lam�� ve neticede bu yola tevess�l etmi�ler.
Ay� durumu yine Yusuf (a.s.) k�ssas�nda Yusuf’un, anne bir k���k karde�i B�nyamin’in Yusuf (a.s.) taraf�ndan al�konulmas� hadisesinde de g�r�yoruz. Yakup (a.s.) orada da ayn� ifadeyi kullanarak, karde�lerinin onun h�rs�zl�k yapt��� y�n�ndeki s�zlerini kendisine aktard�klar�nda Yakup (a.s.) bu durumu “nefislerinin kendilerine g�zel g�sterdi�i” bir kusurlar�n�n oldu�unu ifade etmektedir. �lgili âyet-i kerimede �u �ekilde buyurulur:
قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْراًۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ عَسَى اللّٰهُ اَنْ يَأْتِيَن۪ي بِهِمْ جَم۪يعاًۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ
“(Babalar�) dedi ki: «Hay�r, nefisleriniz sizi (b�yle) bir i�e s�r�kledi. (Bana d��en) art�k, g�zel bir sab�rd�r. Umulur ki, Allah onlar�n hepsini bana getirir. ��nk� O �ok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”[8] Kur’an’�n bu tan�kl��� bize g�stermektedir ki, Yusuf (a.s.)’�n karde�lerinin yapt�klar� bu eylemlerin k�t� oldu�unu bilerek de�il aksine onlar� g�zel g�rerek yapt�klar�n� g�rmekteyiz.
Kur’an’�n inan� ve amellerin kalplere g�zel g�sterilmesiyle ilgili kulland��� kavramlardan birisi de “زَيَّنَ” kelimesidir. Bu kelime, amellerin veya onun arkas�nda bulunan inan� ve fikirlerin ki�inin g�nl�ne s�slenmesi, g�zel ve �ekici k�l�nmas� i�in kullan�l�r. Kur’an-� Kerim amellerin ki�iye s�sl� g�sterilmesiyle ilgili olarak; bazen Allah’�n bunu yapt���n�, bazen �eytan�n yapt���n� bazen de buna etki eden unsur g�ndeme getirilmeden ifade edilir. Bununla ilgili �rnekleri yaz�m�zda g�ndeme getirece�iz.
�eytan�n Amelleri S�sl� ve G�zel G�stermesi
Amellerin s�sl� g�sterilmesine etki eden unsurlardan bir tanesi de �eytan�n veya �eytanlar�n insanlara yap�p etti�i k�t� amelleri g�zel g�stermesi ile alakal�d�r.
Malum oldu�u �zere gerek cin �eytanlar� gerekse de insan �eytanlar�, insanlar� Allah'�n yolundan al�koyarak, bât�l yollara sevk etmeyi kendilerine vazife bilmektedirler. Bu konuda da her t�rl� �aba ve gayreti sergilemektedirler. �nsano�lu, haktan ve hakikatten ayr�larak bât�la y�nelince ve bunlarda da �srarc� olunca i�te �eytan ve aveneleri burada devreye girerek insanlara bu amelleri veya d���nceleri g�zel g�stererek orada sebat etmelerini sal�k vermekte ve b�ylece de onlar� istikametten uzakla�t�rmak istemektedirler. Dolay�s�yla insanlar�n �srarc� olduklar� nice yanl��lar�, s�re� i�erisinde do�ru g�rmeye ba�layarak oralarda �srar ederek hak yoldan uzakla�maktad�rlar. ��in en �nemli noktas� ise; insan�n yapt��� yanl��lar� yanl�� olarak g�rmeyerek onlar� do�ru g�rmesi ve bu amelleri kalbî olarak da benimseyerek yapmas�d�r. B�ylesine bir durum da �eytan�n ve avenelerin arzu ettikleri bir durumdur. ��nk� b�ylesi bir durumda art�k insan�n o yanl��lardan d�nmesi m�mk�n de�ildir. �eytanlar�n as�l ula�mak istedikleri hedefleri buras�d�r.
Y�ce kitab�n�z Kur’an-� Kerim, �eytanlar�n insanlara d�nyada yap�p ettikleri nice amelleri s�sl� g�sterdi�ine de�inerek ��yle buyurur:
تَاللّٰهِ لَقَدْ اَرْسَلْنَٓا اِلٰٓى اُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ
“Allah'a andolsun, senden �nceki �mmetlere de (peygamberler) g�ndermi�izdir. Fakat �eytan onlara i�lerini s�sl� g�sterdi de (iman etmediler). ��te o, bug�n onlar�n velisidir. Ve onlar i�in elem verici bir azap vard�r.”[9]
Bir ba�ka âyette de ��yle buyurulur:
وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ
“�eytan, i�lerini onlara s�slemi�ti”[10]
Bu âyet-i kerîmeler bizim hat�rlatmaktad�r ki; insanlar s�re� i�erisinde benimsemi� olduklar� bât�l inan�lar�n� ve sergilemi� olduklar� yanl�� davran��lar�n�, �eytan�n da etkisiyle g�zel ve faydal� g�rerek yapmaktad�rlar. Bu amellerin yanl�� oldu�unu, hata oldu�unu bilerek yapmamaktad�rlar. Dolay�s�yla bu amellerinin birtak�m faydalar� oldu�unu d���nerek bu amellere y�nelmektedirler. Kendi benliklerinde kabul etmi� olduklar� bu amellerdeki faydalar�, kalpleri de tatmin olurcas�na benimsemi� ve bunun neticesi olarak da bu amelleri sergilemekte �srarc� olmu�lard�r. Tarihin her d�nemindeki istikametten uzakla�an insanlar, kendilerini istikametten uzakla�t�ran d���ncelerini ve davran��lar�n�, do�ru g�rerek ve benimseyerek ve ayr�ca da onlarda fayda oldu�una inanarak benimsemi� ve onlar� s�rd�rm��lerdir. ��te bu durum �eytanlar�n insanlara bât�l� s�sl� g�stermesi neticesinde meydana gelen bir durumdur. �nsanlar o yakla��mlar�n� yanl�� g�rerek s�rd�rmemi�, aksine g�zel g�rerek yapm��lard�r. Bu durum da bize g�stermektedir ki insan�n g�nl�ne g�zel gelen her �ey ger�ekte g�zel oldu�u i�in de�il, onu g�nl�m�ze s�sl� g�steren etkenlerin m�dahalesiyle oldu�unu unutmamal�y�z.
�eytan�n insana bir tak�m bat�l amelleri s�sl� g�stermesiyle ilgili olarak ba�ka bir âyet-i kerimede �u �ekilde buyurulur:
قَالَ رَبِّ بِمَٓا اَغْوَيْتَن۪ي لَاُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْاَرْضِ وَلَاُغْوِيَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ
“(�blis) dedi ki: Rabbim! Beni azd�rmana kar��l�k ben de yery�z�nde onlara (g�nahlar�) s�sleyece�im ve onlar�n hepsini mutlaka azd�raca��m!”[11] Bu âyet-i kerîme de bize g�stermektedir ki �eytan, m�minleri yoldan ��karmak i�in onlar� istikametten uzakla�t�racak unsurlar� onlara sevdirece�i ve g�n�llerine g�zel g�sterece�i noktas�nda Allah’a and i�mi�tir. Bu and�na sad�k kalmak i�in de her g�n bizleri yoldan ��kartacak amelleri g�nl�m�ze, g�zel olan taraflar�yla getirerek benimsememizi sa�lamaya �al��maktad�r. Dolay�s�yla bir inan� veya davran�� g�nl�m�z taraf�ndan g�zel ve ilgi �ekici g�r�ld��� zaman onlar�n ger�ekten de g�zel oldu�u anlam�na gelmemektedir. �mtihan gere�i bizi istikametten uzakla�t�racak unsurlar da bize g�zel gelebilmekte, g�nl�m�z bu konuda istikametini koruyamamaktad�r. Kendisini ihata eden birtak�m unsurlar taraf�ndan etki alt�na al�narak as�l i�levini kaybedebilmektedir.
�nsana Ge�mi� ve Gelece�inin S�sl� G�sterilmesi
Amellerin insanlara s�slenmesi ile ilgili bir ba�ka âyet-i kerîme ise Fussilet sûresinin 25 âyetidir.
وَقَيَّضْنَا لَهُمْ قُرَنَٓاءَ فَزَيَّنُوا لَهُمْ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ ف۪ٓي اُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۚ اِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِر۪ينَ۟
“Biz onlara birtak�m arkada�lar musallat ettik de onlar �nlerinde ve arkalar�nda ne varsa hepsini bunlara s�sl� g�sterdiler. Kendilerinden �nce gelip ge�mi� olan cinler ve insanlar i�in (uygulanan) azap onlara da gerekli olmu�tur. Ku�kusuz onlar h�srana d��enlerdi.”[12]
G�r�ld��� �zere bu âyet-i kerîmede de insano�lunun istikametini muhafaza edememesi neticesinde, Allah Teâlâ'n�n kendilerine birtak�m insanlar� arkada� k�larak o arkada�lar �zerinden bu kimselerin saparak azaba m�stahak olacaklar�n� ifade etmektedir. Ge�mi�lerinin/atalar�n�n yap�p etti�i amellerini kendilerine g�zel g�sterilmesi ile veya gelece�e y�nelik olarak yapmay� planlad�klar� amellerinin kendilerine g�zel g�sterilmesi ile istikametten uzakla�t�r�ld�klar� ifade edilmektedir. Yani insanlar ge�mi�leriyle �v�nerek, onlar�n yapm�� olduklar� nice �slâm d��� inan� ve uygulamalar� bayrakla�t�rarak istikametten uzakla�abildikleri gibi ayr�ca gelece�e y�nelik olarak da ortaya koymu� olduklar� hedeflerinin, beklentilerinin ve planlar�n�n da ki�ilere g�zel g�sterilerek bunlar �zerinden sapmalar�n� m�mk�n oldu�u ifade edilmektedir. Oysa ki do�ru olan�n Allah Teâlâ'n�n belirledi�i �l��ler i�erisinde hareket ederek, ge�mi�lerimizin yapt�klar�n� veya daha �nceden kendimizin yapt��� davran��lar� bu �l��lere uygun oldu�u durumda kabul etmeli, uygun olmad��� durumda da reddetmeliyiz. Yine gelece�e y�nelik olarak yapm�� oldu�umuz hedefler ve planlar, e�er �slâm'�n koymu� oldu�u �l��lere uygun ise onlar�n arkas�nda durarak ger�ekle�tirmeye �al��mak, lakin uygun olmad�klar� durumda da onlardan y�z �evirmek gerekmektedir. B�yle olmas� gerekirken gerek ge�mi�imizle ilgili gerekse de gelece�imiz ile ilgili �slâm d��� unsurlar� b�rak�n uygulamay� veya tasvip etmeyi onlar�, do�ru g�rerek ve benimseyerek, onlara kar�� sevgi beslememiz bizi hakikaten uzakla�t�racak bir yakla��m oldu�unu g�rmemiz gerekiyor. Kalbimizde ve g�nl�m�zde �slâm d��� bu unsurlara kar�� sevgi beslememiz ve onlara kar�� haz duymam�z sapm��l���n bir g�stergesidir.
Firavun’a K�t� Amellerinin S�sl� G�sterilmesi
Yine konumuzla ilgili ba�ka bir âyet-i kerîmede �u �ekilde buyurulmaktad�r:
وَكَذٰلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَصُدَّ عَنِ السَّب۪يلِۜ وَمَا كَيْدُ فِرْعَوْنَ اِلَّا ف۪ي تَبَابٍ۟
“B�ylece Firavun'a, yapt��� k�t� i� s�sl� g�sterildi ve yoldan sapt�r�ld�. Firavun'un tuza�� tamamen bo�a ��kt�.”[13]
G�r�ld��� �zere, Kur'an'�n haber verdi�ine g�re, tarihin en b�y�k tâ�ûtlar�ndan ve zalimlerinden olan Firavun'un, yapt��� nice hakikatten uzak amellerini g�zel g�rerek yapt��� bize haber vermektedir. Yani Firavun, bu k�t� amelleri g�zel g�rd��� i�in yapmaktayd�.
Firavun �srailo�ullar�’na kar�� uygulam�� oldu�u zul�mleri ve katliamlar� g�zel ve faydal� g�rerek yapmaktayd�. Onlar�n erkek �ocuklar�n� katletmesi ve k�z �ocuklar�n� hayatta b�rakma[14] uygulamas� onun i�in gerekli olan, g�zel olan, faydal� olan bir davran��t�. ��te Firavun gibi istikametten uzakla�arak bu halini me�rula�t�ran kimselerin yap�p-etti�i bu t�r zul�mler ve katliamlar, kendilerine g�zel g�r�nmeye ba�lan�r. Bu sebeple de bu kimseler, bu t�r uygulamalar� ve zul�mleri faydal� g�rerek yapmaya devam ederler. Neticede de Firavun gibi geri d�n��� olmayan bir yola girerler.
Firavun'un kendi toplumunu ahmakla�t�rmas�[15] ve onlara: “Sizin i�in benden ba�ka bir ilah bilmiyorum”[16] diyerek kendisini ilâhla�t�rmas�, hatta: “Ben sizin en b�y�k rabbinizim”[17] diyerek Rablik iddias�nda bulunmas� gibi nice insan� helaka g�t�recek s�ylemler ve eylemler, ona g�zel g�r�nd��� i�in onlar� uygulam��t�r. Bu yakla��m�ndan dolay� da bu amelleri kendine g�zel g�sterilmi� ve neticede Allah'�n azab�n� hak edecek bir kimse olmu�tur. Peygamberlerin kar��s�nda durmu�, onlar� yalanlam��, b�t�n g�� ve imkanlar�yla onlar�n davetinin ba�ar�s�z olmas� i�in m�cadele etmi�tir. Yukar�daki âyet-i kerîmenin ifadesi ile Firavun, bunlar� g�zel ve faydal� g�rd��� i�in yapm��t�r.
Allah’�n Amelleri S�slemesi ve G�zel G�stermesi
Konumuzla ilgili bir ba�ka âyet-i kerîme ise Rabbimizin �u buyru�udur:
اِنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ اَعْمَالَهُمْ فَهُمْ يَعْمَهُونَۜ
“��phesiz biz, ahirete inanmayanlar�n i�lerini kendilerine s�sl� g�sterdik; o y�zden bocalar dururlar.”[18]
G�r�ld��� �zere bu âyet-i kerîmede Rabbimiz istikametten uzakla�arak o yolda �srarc� olanlara yap�p ettikleri amelleri g�zel g�sterece�ini ve b�ylece de onlar�n o hayat i�erisinde kalacaklar�n� ve neticede de kaybedenlerden olacaklar�n� ifade etmektedir. �yet-i kerîmenin bizim g�nlerimize getirdi�i husus �udur ki; insano�lu kendisini istikametten uzakla�t�racak olan bir yola girdi�i zaman e�er o yolda �srarc� olursa, Allah Teâlâ da bu kimseye bir ceza olarak, yapt��� ammeleri s�sl� g�stermekte ve b�ylece de yapt�klar�n�n bir kar��l��� olarak, bir daha istikameti yakalayamama cezas� ile kar�� kar��ya b�rakmaktad�r. Bu gibi kimseler bu yola girdikten sonra art�k orada yap�p-ettikleri t�m yanl��lar� g�zel g�rmekte, onlara bu amelleri kendilerine s�sl� g�sterilmektedir. �nsano�lu da zaaf� gere�i, kendisi i�in s�slenmi� olan ve kalbinin de g�zel g�rd��� amellere meyleder, o amelleri hayat�nda s�rekli olarak yapmaya �al���r. �irkin g�rd��� amellerden de uzak durur.
Bu âyet-i kerîmeden de anl�yoruz ki; insanlar�n g�zel g�rerek yapt��� nice amellerin asl�nda g�zel olmad��� halde, Allah Teâlâ'n�n bir ceza olarak onlara g�zel g�stermesi neticesinde insanlar taraf�ndan yap�ld���n� g�rmekteyiz. Tarih boyunca insanlar�n istikametten uzakla�arak i�erisine s�r�klenmi� oldu�u bât�l inan�lar�n ve hayat tarzlar�n�n, uygulay�c�lar� taraf�ndan g�zel g�r�ld���n�, benimsendi�ini ve bunun bir sonucu olarak da hayatlar�n� onlara g�re s�rd�rd�klerini g�rmekteyiz. Yoksa insanlar �zerinde bulunduklar� yolun bât�l bir yol oldu�unu bildikleri halde, o yolda �srarc� olmamaktad�rlar. ��te b�ylesine bir durum da insanlar�n d�nyada i�ine d��m�� olduklar� b�y�k bir aldan��� ifade etmektedir. Bunun bir sonucu olarak da ahirette de daha b�y�k bir azapla kar�� kar��ya kalacakt�r. Allah Teâlâ nas�l ki; iman ederek istikametini koruma gayreti i�erisinde olan kimselere inayeti ile yard�mda bulunuyor ise, ayn� �ekilde istikametten uzakla�arak bât�l anlay��lara s�r�klenen ve oradaki istikametini koruyan, orada yapt��� ameller kendisine g�zel g�r�nen kimseleri de bu bât�l inan��larda kalmalar�n� onlara g�zel g�stererek cezaland�r�yor.
Kur'an-� Kerim'in bir ba�ka ifadesi ile �srailo�ullar�, M�s�r'da ya�am�� olduklar� zaman diliminde M�s�r halk�n�n putperest bir toplum olmas�ndan etkilenerek, y�reklerinin bir k��esine put�u anlay��lar� yerle�tirmi�lerdi. Bu anlay��lar� sebebiyle de istikametten uzakla�t�klar�n� haber vermektedir. Her ne kadar peygamberleri kendilerini istikamete ula�t�rmak i�in gayret g�sterseler de kalplerine yerle�mi� olan bu put�u anlay��lar�n s�re� i�erisinde zuhur etmesiyle haktan ve hidayetten uzakla�t�rd�klar�n� �rnekler �zerinden bize anlat�r. Bu kimselerin Allah'�n nice ikramlar�na muhatap olduklar� halde kendi peygamberlerinden bile kendilerine put yapmalar�n� istemeleri[19], onlar�n bu konudaki sapmalar�n�n bir g�stergesidir. Yine Kur’an-� Kerîm'in ifadesi ile bu bât�l anlay��lar�nda �srarc� olmalar�, bu bât�l anlay��lar� kalplerinden t�m�yle s�k�p atmamalar� sebebiyle onlar�n kalplerine “buza�� sevgisinin” yerle�tirildi�ini haber vermektedir.[20] Bu t�r inan�lar� i�selle�tirdiklerini ve bu sebeple de Allah’�n kendilerine bir ceza olarak bu durumlar�n�n g�zel g�sterilmesiyle cezaland�r�ld�klar�n� g�rmekteyiz. ��nk� bu durumlar�n g�zel g�r�nmesi, o yolda y�r�meye devam edilmesini de gerekli k�lmaktad�r. O yolda �srar emek ise ki�inin azab�n� daha b�y�k ve kal�c� hale getirmektedir.
M�minlere �man�n Sevdirilmesi ve G�zel G�sterilmesi
Allah Teâlâ nas�l ki yanl��larda �srar eden ve istikamete d�nmek i�in bir gayret ortaya koymayan ki�ileri, bu durumlar�nda �srarc� olmalar�ndan dolay� bât�l anlay��lar�n� kendilerine s�sl� g�stermekte ise ayn� �ekilde hidayet �zere olan ve istikametini korumaya �al��an m�minlere de yard�m�n� g�ndererek onlar� istikamet �zere kalmalar�n� sa�layacak birtak�m yard�mlar� da s�z konusudur. Kur'an-� Kerim'de rabbimiz bu y�n�yle m�minlere olan yard�m�n� ifade etmek i�in bir âyet-i kerîmede ��yle buyurmaktad�r:
وَاعْلَمُٓوا اَنَّ ف۪يكُمْ رَسُولَ اللّٰهِۜ لَوْ يُط۪يعُكُمْ ف۪ي كَث۪يرٍ مِنَ الْاَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ حَبَّبَ اِلَيْكُمُ الْا۪يمَانَ وَزَيَّنَهُ ف۪ي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ اِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَۙ
“Hem bilin ki, i�inizde Allah'�n el�isi vard�r. �ayet o, bir�ok i�lerde size uysayd�, s�k�nt�ya d��erdiniz. Fakat Allah size iman� sevdirmi� ve onu g�n�llerinize sindirmi�tir. K�fr�, f�sk� ve isyan� da size �irkin g�stermi�tir. ��te do�ru yolda olanlar bunlard�r.”[21]
G�r�ld��� �zere bu âyet-i kerîmede Allah Teâlâ, m�min olan kullar�na iman� sevdirdi�ini, onu g�n�llerine s�sl� g�sterdi�ini ifade etmektedir. Dolay�s�yla istikametini koruyan ve samimiyetini muhafaza eden kimselere Allah Teâlâ, yard�m ederek kendilerini hidayet �zere tutacak gerek imanî gerekse de amelî unsurlar� kalbine sevdirece�ini, onlar� s�sl� g�stererek o ameller �zere hayat�n� devam ettirmesini sa�layaca��n� ifade etmektedir. Dolay�s�yla Allah Teâlâ, iman eden kullar�n� kendi iradeleriyle ba� ba�a b�rakmamakta, onlara yard�m�n� g�ndererek iman�n gere�i olan unsurlar� onlar�n kalplerine sevdirerek ve s�sleyerek o amelleri �zerine ayaklar�n� sabit k�lmalar� konusunda kendilerine yard�m etti�ini ifade etmektedir. Zaten Allah'�n bu t�r yard�m� olmazsa, insanlar�n istikametlerini muhafaza edebilmeleri �ok m�mk�n de�ildir. Bât�l anlay��lar�n her taraftan M�sl�manlar� ku�atm�� oldu�u bir durumda, hakla bât�l�n birbirine kar��t�r�ld��� anlay��lar�n belirleyici oldu�u bir durumda M�sl�manlar�n ayaklar�na kaymamas� �ok mu �ok zordur. �nsano�lunun zaaf�n� bilen Allah Teâlâ, kendisine iman eden, istikametini koruyan m�minleri kendi nefisleri ile ba� ba�a b�rakmamakta, onlara ilâhî yard�m�yla destek olmaktad�r.
Allah Teâlâ m�min kullar�na, sadece iman� sevdirerek ve onu kalplerine s�sleyerek yard�mda bulunmam�� bununla birlikte onlar� istikametten uzakla�t�racak hususlar� da onlar�n kalplerine k�t� g�stererek bunlardan uzak durmalar� konusunda da m�minlere yard�m etmi�tir. S�z konusu âyetin ifadesiyle, Allah Teâlâ insanlar� t�m�yle istikametten uzakla�t�racak olan k�fr�; yani inkâr�, Allah’� veya O’un h�km�n� reddetmeyi; insan� ebedî cehennemlik yapacak olan bu durumun i�erisine d��meyi m�min kullar�na k�t� g�sterdi�ini ifade etmektedir. B�ylesine bir durumda Allah’�n m�min kullar�na yapt��� en b�y�k yard�mlardan birisidir.
Ayr�ca Allah'�n hudutlar�n� a�mak olarak ifade edebilece�imiz f�sk� da; yani fas�kl��� da insanlara k�t� g�stererek insanlar�n Allah'�n hudutlar� i�erisinde bir hayat ya�amalar� gerekti�ini onlara sevdirmi�tir.
Yine ayr�ca, Allah'a isyan olabilecek her t�rl� hususu m�min kullar�na �irkin g�stererek Allah'�n hudutlar�n� korumalar� gerekti�i konusunda onlara yard�m etmi�tir. Allah Teâlâ istikametini korumaya �al��an m�min kullar�na bu �ekilde yard�m ederek hem d�nya hem de ahiret saadetini sa�layacak unsurlar� onlara sevimli g�stermektedir. Bununla birlikte hem d�nyada hem de ahirette kendilerine zarar verecek unsurlar� onlara �irkin g�stererek onlar� bu duruma d��mekten muhafaza ederek kendilerine yard�m etmi�tir.
�yet-i kerîmenin devam�nda ifade edilen: “��te do�ru yolda olanlar bunlard�r” ifadesi ise bize iman� ve iman�n gere�i olan �eyleri seven, onlara i�tiyak duyan, onlar� s�sl� g�rerek onlara y�nelen kimselerin istikamet �zere olduklar�n� ifade etmektedir. Yine k�fr�, Allah'�n hudutlar�n� a�may� ve ona isyan olabilecek unsurlardan uzak durmay� da hidayet �zere olmak ve istikamet �zere olman�n bir gere�i olarak saymaktad�r.
Konunun buras�nda �unu da ifade etmek gerekir ki; baz� insanlar�n savundu�u gibi Allah Teâlâ insano�lu insano�lu ile olan ili�kisinde birtak�m kural ve kaideler belirleyerek, insanlar� bunlarla ba� ba�a b�rakt��� ve insan hayat�na hi�bir �ekilde m�dahil olmad��� gibi bir yakla��mlar� s�z konusudur. Oysa ki Kur’an-� Kerîm'e bakt���m�z zaman ve s�z konusu etti�imiz âyetlere de bakt���m�z zaman g�r�yoruz ki; Allah Teâlâ, kullar�na hak ettikleri �l��de kar��l�k vererek onlara iman� veya k�fr� s�sleyerek, g�zel g�stererek etki etti�ini s�ylemektedir. Buradan da anl�yoruz ki; Allah Teâlâ, iyiye y�nelen kullar�na yard�m�n� g�ndererek onlar� istikamet �zere tuttu�u gibi k�t�ye y�nelen kullar�na da orada �srarc� olduklar� durumda o hallerini s�sl� g�stererek bât�lda �srarc� olmalar�n� sa�lad���n� g�rmekteyiz. Allah Teâlâ, k�f�rde �srarc� olan kâfirler hakk�nda ��yle buyurmaktad�r:
خَتَمَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَعَلٰى سَمْعِهِمْؕ وَعَلٰٓى اَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌؗ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌࣖ
“Allah onlar�n kalplerini ve kulaklar�n� m�h�rlemi�tir, g�zlerinde de kal�n bir perde bulunmaktad�r ve onlar i�in b�y�k bir azap vard�r.”[22]G�r�ld��� �zere k�f�rde �srarc� olan kâfirler daha d�nyadayken Allah Teâlâ taraf�ndan imam etmelerinin engellenmesiyle cezaland�r�l�yorlar. Normal �artlarda herkesi i�in s�z konusu olan; �l�nceye kadar iman etme hakk� bu kimseler i�in olmayaca�� ifade ediliyor. Allah Teâlâ k�f�rde �srarc� olan kâfirlere m�dahale ederek onlar�n kalplerini k�f�r �zere sabit k�l�yor ve iman etmelerinin art�k m�mk�n olmayaca��n� ifade ediyor.
Yukar�daki âyetlerde bize g�steriyor ki, Allah ile kullar� aras�ndaki ili�ki; s�rekli etkile�im i�erisinde oldu�u, Allah Teâlâ'n�n insan hayat�na s�rekli m�dahil oldu�unu g�steriyor. Tabii ki Allah Teâlâ'n�n bu m�dahil olmas�; kulun tercihleri ile ilgilidir. Yani Allah Teâlâ, iyiye y�nelen kullar�na bu konudaki samimiyetlerini muhafaza ettikleri s�rece yard�m ederek istikametlerini muhafaza etmeye yard�m etti�i gibi k�t�ye y�nelen kullar�n� da orada �srarc� olduklar� s�rece o durum �zere kalmalar�n� sa�layarak cezaland�raca�� ifade edilmektedir.
O halde biz m�minler olarak; Kur'an'da, Allah'�n yard�m�n� bize ula�t�racak unsurlar olarak g�ndeme getirilen hususlara �srarla sar�lmal� ve bizi istikametten uzakla�t�racak her t�rl� husustan da �iddetle ka��nmal�y�z. Hatta �unu bilmeliyiz ki bir d���nce veya fikrin e�er Kur’an’dan referans� yoksa, onun d���nda bir tak�m referanslarla elde etti�imiz do�rular ise, bunlar bizim kalbimize g�zel ve do�ru g�r�nd��� i�in g�zel olmayabilirler. Bizler ihlas�m�z� ve samimiyetimizi kaybetti�imiz durumda sahip oldu�umuz baz� d���nceler sebebiyle, onlarda �srarc� olmam�z neticesinde Allah Teâlâ'n�n sapmam�z i�in bu d���nceleri ve fikirleri bize g�ster g�zel g�stermesi ve s�slemesi de olabilirler. Bu a��dan bir d���nce ve fikir akl�m�za, g�nl�m�ze g�zel g�r�nd��� i�in de�il, Kur’an-� Kerim'in muhkem naslar�ndan ge�er not ald��� i�in benimsiyor olabilmemiz laz�m. B�yle olmayan fakat bize g�zel gelen d���ncelere kar�� da her zaman hassas olmal�, bunlar�n bizi sapt�racak birer unsurlar olabilece�ini, bunlarda �srarc� oldu�umuz durumda s�re� i�erisinde bunlar� kalben do�ru ve g�zel g�rerek bunlar �zerinden sapabilece�imizi asla g�z ard� etmemeliyiz.
Biz m�minler olarak, Allah Teâlâ'dan bu konuda bize yard�m etmesini, iman�n gere�i olan unsurlar� bize sevdirmesini; onlar� kalplerimize g�zel g�stermesini; bizi istikametten uzakla�t�racak her t�rl� hususu da bize �irkin g�stererek bizleri onlardan muhafaza etmesini rabbimizden niyaz ediyoruz.