25-10-2013 05:22

�lk b�l�m yay�nda... Ni�in Seyyid Kutub?

Bir k�s�m M�sl�manlar�n `�mmet birli�i`nden s�z etti�i bir vasatta O, do�ru bir tesbit ve te�hisle `�mmetin yeniden in�as�`na vurgu yapm��, geleneksel ve modern cahiliyeyi sorgulamaktan ve �slam`� �ncelikle ilk neslin anlad��� kaynaktan, Kur`an`dan ��renmekten s�z etmi�, `cahiliyeden ilkesel kopu�` ve `�slam - cahiliye uzla�mazl���` vurgular�yla Kur`ani-Nebevi hareket �izgisini yeniden M�sl�manlar�n g�ndemine ta��m��t�r.

Ýlk bölüm yayýnda... Niçin Seyyid Kutub?

Ba�larken: Niçin Seyyid Kutub?

�üphesiz ki Seyyid Kutub (Rabbimizin rahmeti üzerine olsun), ortaya yeni bir dü�ünce sistemi veya hayat nizam� atan bir filozof de�ildi. O, yol ve yöntem üreten bir ideolog de�il, Âlemlerin Rabbi'nin belirledi�i ve Muhammed (a.s.) ile insanlara bildirdi�i yol ve hayat nizam�n�n yeniden hat�rlanmas� ve gündem olmas� konusunda çaba gösteren duyarl�, gayretli, yürekli bir mü'mindi.  

O, seküler/laik ideolojilerin yeryüzünde galebe çald���, yegane hak din olan �slam'�n hayat alanlar�ndan kopar�larak büyük ölçüde vicdanlara ve mabetlere hapsedildi�i (ki mabetlerde dahi vesayet alt�nda tutuldu�u) bir zaman diliminde ya�am�� bir mü'min olarak, Allah'�n dininin maruz b�rak�ld��� bu ku�atmaya ve bu ku�atmay� da kolayla�t�ran temel faktör olarak as�rlara dayal� Kur'an'dan uzakla�ma sürecine itiraz etmi� ve yeniden Kur'an'a dönü� ça�r�s�n� yükseltmi�tir.

Bir k�s�m Müslümanlar�n "ümmet birli�i"nden söz etti�i bir vasatta O, do�ru bir tesbit ve te�hisle "ümmetin yeniden in�as�"na vurgu yapm��, geleneksel ve modern cahiliyeyi sorgulamaktan ve �slam'� öncelikle ilk neslin anlad��� kaynaktan, Kur'an'dan ö�renmekten söz etmi�, "cahiliyeden ilkesel kopu�" ve "�slam - cahiliye uzla�mazl���" vurgular�yla Kur'ani-Nebevi hareket çizgisini yeniden Müslümanlar�n gündemine ta��m��t�r.

Bugün içimizden kimileri Kutub'un eserlerini kastederek "O gün için okunmas�nda fayda bulunan eserlerdi" gibi ifadelerle Kutub'a ve eserlerine müzelik muamelesi yapsa da, bizler Kutub'un Kur'an ve ondan ne�et eden Nebevi sünneti esas alan temel tesbitlerinin, �slam'�n evrensel ilkelerinin o güne ve bugüne tercümesinden ibaret oldu�unu görüyor ve �ayet Seyyid Kutub'un a��lmas� gere�inden söz edilecekse (ki evet Kur'ani-Nebevi ilkelerin bugüne tercüme edilmesi anlam�nda a��lmal�, onun yeniden söz konusu etti�i temel ilkelerin hayatla bulu�turulmas�na yönelik çözümler üretilmeli),  bu Kutub'un alt�n� çizdi�i temel Kur'ani-Nebevi ilkelerimizden geriye dönü�ü de�il, bu ilkeler üzerinde sebat edip yeni sözler ve eylemlilikler üreten bir cehdi ifade etmeli.

Bu dü�üncelerle "Yeniden Seyyid Kutub" bölümümüzün faydal� olaca��n� umuyoruz. Rabbimiz hay�rlara vesile k�ls�n. (�slam ve Hayat)

Sayfa editörünün sunumu:

Biz Müslümanlar için, �ehidlerin/�ahidlerin yolu, Rabbani ho�nutlu�a do�ru akan bir nehir gibidir. Bu nehir, etraf�ndaki topraklar� da verimli hale dönü�türür. Hele bu nehrin suyu, kaleme mürekkep olup dile geldi ise, ödünsüz bir �ekilde; kararl�l���, netli�i, sars�lmazl��� ve istikrar� kitaplara sat�r ve sad�r olmu�sa!

Elbette ki böylesi bir �ahitlik sahiplerinin kalemi, yeni nesillerin Allah'�n dinini do�ru anlamas�nda yard�mc� olacakt�r.

Bu hususta Ahmed Faiz taraf�ndan, �ehidimiz Seyyid Kutub'un tefsirinden davetle ilgili temel meselelerin özeti �eklinde kaleme al�nm�� olan, "Fi Zilâl-il Kur’an'da Davet Yolu" adl� eseri, ba�l�klar halinde yaz� dizisi �eklinde istifadeye sunmay� hedefledik.

Kaynak: Fi Zilâl-il Kur’an'da Davet Yolu, Ahmed Faiz, Çeviri: Ubeydullah Dalar, Seçkin Yay�nc�l�k 

Metinler Darülkitap sitesinden istifade edilerek yay�na haz�rlanm��t�r. 

Nehrin suyundan kana kana içmeye, ilk Kur'an neslinin in�a yolunu Kutub'la birlikte yeniden anlama ve bu izi takip etme çabas�na Bismillah diyoruz. (R�dvan D�NÇER)

Buyurun hep birlikte Seyyid Kutub'un kaleminden okuyal�m:

1- D�N

Yolun tümünü bilenden ba�kas�, yol güzergah�n�n tümünü çizemez.Bir dakika sonras�n� bile göremeyen insan, bu yolu kavrama yetene�inden yoksundur. Çünkü insanla ilerisi aras�na perde çekilmi�tir. Bir ad�m ötesini bile göremez, öyleyse insan, bu meçhul yolun plan�n� kesinlikle çizemez.

Bu durumda iki çaresi vard�r insan�n...

Ya çarp�lmay�, sap�tma ve serserili�i göze alacak, ya da kainat�n yarat�c�s�ndan al�nan sisteme dönecektir. Allah'�n hiç bir yaratt��� - kim olursa olsun - Allah'�n izin verip koydu�undan ba�ka bir kanun koyamaz.

Kullar� için kanun koyma hakk� sadece Allah'a aittir. Çünkü bu kainat�n tümünü yaratan; noksanl�klardan münezzeh olan Allah't�r. Seçimini kendi yapt��� evrensel yasalara göre kainat� yöneten de ‘’O,, dur.  �nsanl���n hayat� ise, bu büyük kainat tekerle�inin bir yönünden ba�ka bir �ey de�ildir, öyleyse bu hayata hükmedecek kanun, evrensel yasalarla çeli�memelidir.

�u halde hayat kanunlar�n� koyma hakk� da evrensel yasalar� ilmiyle ku�atan kimse, ona aittir.

Bu sonsuz bilgiyse sadece Allah'�nd�r. Allah'tan ba�ka her �eyin eksik oldu�u; tart��ma götürmez bir gerçektir. ï¿½nsanl�k için hayat kanunlar�n� koyma görevi, eksikli�e mahkum olanlara verilemez. Bu gerçek gün����� gibi meydandad�r. Buna ra�men pek çok kimse bu konuda tart��makta veya bununla yetinmemektedir.

Kanunlar�n�; Allah'�n belirledi�i kayna��n d���ndan alan bu kimseler, halklar�n�n iyili�ini dü�ündüklerini ve ya�am �artlar�n�n gere�ini yapt�klar�n� iddia ediyorlar. Oysa ki,  Allah'tan daha âlim ve adilmi�ler gibi veya Allah'tan izinsiz yasa koyan ilâhi ortaklarm�� gibi kendi katlar�ndan kanun üreten bu kimselerden daha zavall�, Allah'a kar�� daha cüretkâr hiç bir canl� yoktur.

"Yoksa dinde onlar�n, Allah'�n hiç bir zaman izin vermedi�i kanunlar koyan ortaklar� (�eytanlar�)var ha!"

Allah'�n be�er için koydu�u kanun, hiç ku�kusuz f�trat ve yap�s�yla uyumlu olaca��n� bildi�i kanundur. Bu kanunla insan ve büyük evrensel yasalar aras�nda gerçekle�en mükemmel uyumun nedeni budur. Bunlar�n tümünde ana ilkeleri koyan Allah't�r.

Geli�en hayat�n getirdi�i yenilikler nisbetin de; ama temel ilke ve genel yasalar� a�madan, cüz'î (içtihadi) hükümler ç�karmay� ise insanlara b�rakm��t�r.

E�er bu konularda da bir anla�mazl�k olursa, onu Allah'a havale edip çözümlerler.Yani Allah'�n insanlar için koydu�u söz konusu temel ilkelere ba�vururlar. Çünkü as�l ölçü odur. Be�erin, cüz'î (içtihadi) hüküm ve uygulamalar�n� ölçece�i esas odur. Bu yolla, yasama kayna�� birlik ve de�i�mezli�ini koruyup, hüküm sadece Allah'a ait olmaktad�r. Çünkü O, en iyi hakimdir.

Bu sistemin d���nda kalmak ise, Allah'�n �eriat ve dinine isyandan ba�ka bir �ey de�ildir.

Bundan dolay� da en büyük emr-i bi'l-maruf ve nehy-i an'il-münkergörevini ya�atmak gerekiyor.

- En büyük emri bi'l-maruf,Allah'�n hayat nizam�n� ve egemenli�ini tan�makt�r.

En büyük nehy-i münker ise, Allah'�n hayat sistemi ve uluhiyyetini tan�mayanlar� reddetmektir.

Temel atmadan bina yapmaya imkân yokturöyleyse da��n�k güçler; binalar�n üzerinde yükseltildi�i temeli kurmak için toplan�p bir araya gelmelidir.

Do�rusu müslüman�n toplumsal hayat�n�n dayana�� olan temel çökmü�ken, olanca güçleriyle ayr�nt�lar�n emr-i bil-maruf ve nehy-i an'il münkeriyle u�ra�an baz� iyi niyetli kimselere, insan�n zaman zaman hay�flan�p a��t yakas� gelmektedir.

Çünkü "as�l toplumsal hayat�n dayana�� olan" temel konusunda emr-i bi'l-maruf ve nehy-i an'il-münker yapmak laz�md�r.

Mesela, ekonomisinin tümü faize dayal� olup mal�n�n tümü harama dönü�mü� ve bireylerinin helâlinden yemesine imkân kalmam�� bir toplumda insanlar� haram yemekten sak�nd�rman�n ne anlam� olur ki?

Bir kere bu toplumun ekonomik düzeni de, toplumsal düzeni de Allah'�n �eriâtine ayk�r�d�r. Çünkü ilâhî �eriâti reddeden bir toplum, Allah'�n uluhiyyetini pe�inen reddetmi� demektir.

2- D�N KEL�MES�N�N MUHTEVASI

Yüce Allah'�n, r�za ve dile�i dairesinde tan�m�n� yapt��� "din"Allah'a ili�kin her tür inanç, demek de�ildir.

Din, Allah'a ili�kin de�i�ik inanç biçimlerinden sadece biridir.

Bu da kesin ve net olan"mutlak tevhid(ortaks�z birleme)biçimidir. Yani insan�n, yapaca�� ibadetle Allah'�n �lahl���n� birlemesidir. T�pk� kainatta ki di�er yarat�klar gibi...

Gene din, Allah'�n be�er ve tüm kainat üzerindeki sürekli egemenli�ini birlemektir. Bu da, her �eyin sadece Allah'la kaim olmas� demektir. Allah'tan ba�kas�n�n de�i�mez ve sabit varl���n�n bulunmamas� demektir. ï¿½ï¿½te bundan dolay� Allah'�n, kullar�ndan kabul etti�i tek din �slâm'd�r.

"Allah kat�nda din, sadece �slâm'd�r."(Al-i �mran: 19)

Demek ki, din, sadece �slâm'd�r.

Bu durumda din, �lâhî egemenli�e mutlak teslimiyetten ibarettir. Hayat�n her �eyi için sadece bu kaynaktan bilgi almak ve bu kayna��n yap�s� olan Allah'�n Kitab�n� hakem k�lmakt�r.

Öyleyse din, soyut bir dava, belirsiz bir bayrak ve sadece dille söylenen bir kelime de�ildir.Kalbin hareketsizce bar�nd�rd��� bir dü�ünceden veya ki�ilerin namaz hac ve oruç gibi vesilelerle yerine getirdikleri alâmet türünden ibadetler de demek de�ildir. Hay�r!..

Bu, Allah'�n insanlardan din diye sadece kendisine teslim olmalar�n� diledi�i �slâm de�ildir. Çünkü �slâm, teslimiyet demektir.

�slâm, itaat ve ba�l�l�kt�r. �slâm, kullar�n i�inde Allah'�n hakem k�l�nmas�d�r.

"Din" kelimesinin muhtevas�, en duyarl� biçimiyle a�a��daki ayeti kerimede belirlenmi�tir.

"��te bu plan� Yusuf'a biz ö�rettik. Çünkü o, kral�n dinine göre karde�ini al�koyamazd�."(Yusuf:76)

Yani kral�n kanun ve nizam�na göre...

Görülüyor ki, Kur'an-� Kerim, kanun ve nizamdan "din" diye söz etmektedir.

��te yirminci yüzy�l cahiliyesin de tüm insanlardan gizli kalan apaç�k Kur'anî muhteva budur.

Hem kendisine "Müslüman" ad�n� takan kimselerin, hem de di�er cahillerin bilmedi�i bir muhtevad�r bu.

Çünkü dini, inanç ve alâmet türü ibadetlerden ibaret gören bu insanlara göre; Allah'�n vahdaniyetine, peygamberlerine, meleklerine, kitaplar�na, ahiret gününe, kaderin hayr ve �errine inanan bir kimse, Allah'� b�rak�p itaat; ba�l�l�k ve hakimiyet hakk� aç�s�ndan ayr� ayr� rablere tedeyyün etse (boyun e�ip, itaatetse)bile Allah'�n dinindendir.

Oysa bu ayete göre "kral�n dini" demek, kral�n kanun ve nizam� demektir. Öyleyse "Allah'�n dini" de, Allah'�n kanun ve nizam� demektir...

Ne var ki as�l muhtevas� sönükle�ip donukla�an"Allah'�n dini", cahiliye kitlelerinin nazar�nda inanç ve alamet türü ibadetlerden ba�ka bir �ey ifade etmemektedir. Ama Hz. Âdem, ve Hz. Nuh'tan, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e de�in gelen Allah' in dinine göre gerçek böyle de�ildir.

Çünkü tevhid tarihî boyunca dinin de�i�mez anlam�; sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat)etmek, ba�kas�n�n koydu�u kanunlar� reddetmek, ilâhl��� göklerde oldu�u gibi yerde de Allah'a tahsis etmek ve sadece O'nun insanlara Rabb’l���n� kabullenmektir.

Yani sadece Allah'�n, �eriatinin egemenli�ini ve emrinin hakimiyetini tan�makt�r.

��te "Allah'�n dininden" olanlarla "kral�n dininden" olanlar�n ayr�l�� noktas� da budur. Çünkü:

- birinciler sadece Allah'�n nizam ve kanununu din bilirler.

- Di�erleri ise kral�n nizam ve kanununu din diye tan�rlar veya Allah'a sadece inanç ve alâmet türü ibadetlerde, ba�kas�na da nizam ve kanunlar konusunda tedeyyün (boyun e�ip, itaat)ederek �irke dü�erler.

Din konusunda besbelli olan gerçek budur. �slâm akidesinin apaç�k gere�i de budur.

Halka ac�ma iddias�nda olan kimi insanlar ise bu cehalete mazeret bulma pe�indedirler. Sözde onlar "Allah'�n dini" kelimesinin gerçek muhtevas�n� bilmedikleri için ilahi kanunu hakem k�lm�yorlar.

�eriâti "din" olarak bilmedikleri için direnmiyorlar. Sanki dinin gerçek muhtevas�n� bilmemeleri, kendilerinin cahil mü�rikler olmalar�na mazeret te�kil edecekmi� türünden bir iddia...

Sonra ben, bu dinin gerçek anlam�n� esas�ndan bilmeyen kimselerin bu dinden olabileceklerini dü�ünemiyorum. Asl�nda bir gerçe�e inanmak, o gerçe�i tan�man�n bir parças�d�r. Buna göre e�er halk bir inanc�n hakikatini bilmiyorsa nas�l olur da onu benimsemi� olabilir?

Muhtevas�n� temelinden bilmedikleri halde nas�l olur da bu dinden san�labilirler?

Bu bilmezlik, olur ki onlar� ahiret hesab�ndan kurtar�r. Yahut azaplar�n�n hafiflemesine neden olabilir. Bu durumda onlar�n günah ve kusurlar�; kendilerine bu dinin hakikatini ö�retmeyen âlim kimselerin boynuna at�labilir. Ama bu da, tamamen Allah'a kalm�� gaybani bir meseledir.

Cahiliye halk�n�n uhrevi cezas� konusundaki tart��ma genel bir �eydir. Bunda büyütülecek bir �ey de yoktur. Sonra bu konu, yeryüzünde �slâm davetini yapan biz insanlar� da ilgilendirmemektedir.

Bizi ilgilendiren as�l mesele, bugün için insanlar�n üzerinde bulundu�u dinin gerçe�ini tan�mlamakt�r. Ve bu din de kesinlikle Allah'�n dini de�ildir. Çünkü Allah'�n dini, apaç�k Kur'an ayetlerinin de ifade etti�i gibi Allah'�n nizam ve kanunlar�d�r.

- Kim Allah'�n nizam� ve �eriâti üzereyse o, Allah'�n dinindendir.

- Kim de kral�n nizam ve �eriâti üzereyse o da kral�n dinindendir.

Bunda hiç bir tart��ma yoktur.

Dinin anlam�n� bilmeyen kimselerin, bu dine inanm�� olmalar� mümkün de�ildir. Çünkü buradaki cehalet, dinin temel hakikatiyle (asl�yla)ilgilidir. Bu dinin temel hakikatini bilmeyen bir kimsenin, aklen de, vak'â olarak da bu dine inanm�� olmas� imkans�zd�r. Çünkü inanç; kavray�� ve bilginin bir dal�d�r. Bu apaç�kt�r.

Bizim için en iyisi, Allah'�n dininde olmayan kimseleri çe�itli mazeretlerle savunup, dinin muhteva ve boyutlar�n� tan�mlayan Allah'tan daha ac�mal� olma çabas�n� b�rakarak, insanlara "Allah'�n dinini" gerçek muhtevas�yla tan�tmaya ba�lamakt�r. Ki bundan sonra onlar da bu dine ya girsin, ya da reddetsinler...

Evet hem bizim, hem de insanlar için en iyisi budur.

Bizim için en iyisidir; çünkü cehaletleri yüzünden bu dini hakikatte benimsemeyen bu bilmez kimselerin vebalinden kurtuluruz. �nsanlar için en iyisi budur.

Çünkü onlar� "Allah'�n de�il, kral�n dini üzerinde bulunduklar�na" ili�kin somut gerçekle kar�� kar��ya getirmek laz�md�r. Çünkü �slâm'dan habersiz olarak benimsedikleri "kral�n dinini" b�rak�p "Allah'�n dinini" kabullenmeye yönelik bir harekete geçmeleri böylece mümkündür.

Allah'�n dini davetçilerinin her zaman ve her yerde yapmalar� gereken de budur. Çünkü tüm peygamberlerin de yapt��� buydu.

Hiç �üphesiz, �slâm Dini, be�erin arzular�n� de�il, Allah'�n �eriat�n� insanlara hakim k�lar. Mesele de böylece netli�e kavu�ur.

- Yani ya Allah'�n �eriat�,

- ya da bilmezlerin arzular�.

Üçüncü bir varsay�m yok.

Gerçekte �eriat ile kaypak arzular� birle�tiren bir orta yol da yok.

Allah'�n �eriat�n� b�rakan kimse, meydan� arzular�n hakimiyetine b�rakm�� demektir. Allah'�n �eriâti d���nda kalan her �ey, bilmez kimselerin sar�ld��� heveslerden ba�ka bir �ey de�ildir:

"Sonra biz seni, dinde bir �eriat sahibi k�ld�k. Ona uy. Bilmezlerin heva - heveslerine sak�n uyma!" (el-Casiye: 17)

Demek ki, ilâhî �eriat, uymay� hakk eden biricik kanundur. Onun d���nda kalan her �ey, cehaletten kaynaklanan heva-heveslerdir.

Davetçi kimsenin görevi, tüm heva-hevesleri b�rak�p sadece bu �eriâte uymakt�r. Heva-heveslere az�c�k bile sapmadan �eriat� ya�amakt�r.

Sonra heva  perestlerin anti �eriâtçi bir cephede birle�meleri muhakkakt�r. Bundan dolay� �eriat davetçisi, bunlar�n kimisinden kendisine yard�m bekleyemez. Ya da onlar� birbirine ba�layan hevaperestli�e bir umut ba�layamaz.

Bu din, ciddiyetle çal��ma dinidir.

Hayata hükmetmek için gelmi�tir. �nsanlar�, Allah'�n egemenli�ini gasp etmi� kimselerden kurtar�p, sadece Allah'a kul etmek için gelmi�tir. Her �eyin - ba�ka birinin de�il - Allah'�n �eriâtine dönmesi, ancak böylece gerçekle�ir.

Evet bu �eriat, hayat�n tümüne egemen olmak, insan�n günlük ihtiyaç ve sorunlar�n� Allah'�n hükümleriyle gidermek, Allah'�n hükmünü her vak'âya hacmine biçimine ve konumuna göre uygulamak için gelmi�tir.

Yoksa bu din, soyut bir biçim veya alamet türü bir ibadet olmak için gelmemi�tir.Hayat�n gerçeklerinden kopuk, teorik incelemelere kalm�� bir �eriat olmak için de gelmemi�tir, �slâm, ne sözde kalan bir kelime, ne de pratiksiz bir dua ve ibaredir...

�slâm, dört ba�� mamur bir hayat sistemidir. Zorluk ve engelleri olan bir sistem...

O, hayat düzenini tevhid kelimeleri üzerinde kuran bir sistemdir.

Bunun da yolu, insanlar�n Hak Rablerinin ubudiyyetine dönü�üdür. Toplumun �lâhî hakimiyet ve �eriâte dönü�üdür.

Allah'�n ilahl�k ve egemenli�ine sald�ran ta�utlar�n, azg�nl�k ve hak sald�rganl���n�n önlenmesidir.

Hak ve adaleti tüm insanlara da��tmakt�r. Halk�n aras�nda sabit ölçülü adaleti ikame etmektir.

Dünyay� onarmak ve yeryüzü hilafetini Allah'�n ad�na - Allah'�n nizam�yla - yüklenmektir.

Sonra bunlar�n tümü emanettir. Bu emaneti yerine getirmeyen kimse, ihanet etmi� demektir. Allah'a vermi� oldu�u söze ihanet etmi�, Peygamberine verdi�i biati bozmu� demektir:

"Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine ve emanetlerinize (vebalini)bile bile ihanet etmeyin." (el-Enfâl: 27)

3- D�N KAVRAMI

�irk veya �slâm'�n niteliklerini belirleme aç�s�ndan, bu dinin �eriatiyle itikad� aras�nda hiç bir fark yoktur.Hatta bu anlamda �eriat, itikattan bir parçad�r. Daha k�sa ifadesiyle �eriat, itikat demektir. Çünkü �eriat, itikad�n pratikteki tercümesidir. Bu gerçek Kur'an-� Kerim'de böylece tecelli etmi�tir.

Gerçek �u ki,"din kavram�", bu dinden kimselerin gönlünden uzakla�m�� bulunmaktad�r.Düzenli olarak gerçekle�en bu kopu�, çirkin ve barbarca pek çok yöntemin kullan�ld��� uzun ça�lar�n ürünüdür.

Bugün "hakimiyet" sorunu - b�rak bu dine hiç bir de�er vermeyen sap�tm�� dü�manlar� - bizzat �slâm'� savunan kimseler taraf�ndan bile itikattan ay�rt edilmi�tir. Akideden ayr� bir �ey olarak dü�ünülmektedir. Hakimiyete, akideye duyduklar� ölçüde ilgi duymayan bu insanlar, hakimiyeti tan�mamay�, dinden ç�k�� saymamaktad�rlar. Oysaki bir itikat veya ibadeti tan�mayan kimseleri din d��� sayanlar da ayn� kimselerdir.

Gerçekte bu din; itikat, ibadet ve �eriati birbirinden ay�rmay� reddetmektedir.

E�itilmi� odaklar�n ça�lar boyu süren çal��malar� sonunda "hakimiyet" sorunu, ne oldu�u belirsiz bir biçime girmi�tir. Bu dinin en yaman savunucular� bilinen kimselerin bile kabullendikleri bir biçime...

Oysa ki bu sorun, Kur'an'�n pek çok ayetiyle üzerinde durdu�u sorundur...

Bir putpereste hiç bir sak�nca görmeden "mü�rik" diyenler, ta�utun hükmüne ba�vuran kimseye "mü�rik" diye hüküm vermekten sak�nca duyuyorlarsa Kur'an okumuyorlar ve bu dinin özelli�ini bilmiyorlar, demektir, öyleyse bu kimseler Kur'an'�n tümünü okusun ve;

"Onlara uydunuz mu, muhakkak ki mü�riklersiniz." (el-En'am: 121)ayetini enine boyuna dü�ünsünler.

�slâm'� savunan baz� gayretke�ler - fark�nda olmadan - bu dine eziyet veriyorlar asl�nda.

Bundan da öte, bu türden anlams�z çabalar�yla �slâm'a büyük bir zarar veriyorlar.

Çünkü insanlar�n kalbinde artakalan inanç enerjisini bo�a harcayan bu kimseler, bu cahili �artlara z�mnen de olsa �ahidlik ediyorlar.

Yani "bu cahili �artlarda da din vard�r" diye bir �ahidlik...

Sanki baz� terslikleri gidermekten ba�ka, dinî bir eksik yokmu� gibi...

Oysa ki, bu cahili toplumda din, temelinden hayat d��� b�rak�lm��t�r.

Çünkü hakimiyetin - kullara de�il - sadece Allah'a ait oldu�u toplumsal düzen ve �artlarda ya�amayan din, temelinden kald�r�lm�� demektir.

Bu dinin varl���, Allah'�n hakimiyetinin varl��� demektir.

Bu temel bulunmad� m�, din de var olmaz.

Günümüzde bu dinin yeryüzündeki problemi, Allah' in ilâhl���na göz dikip egemenli�ini gasb ettikten sonra kendi kendine yasama hakk�n� tan�yan; mal, evlad ve canlar hakk�nda mubahlar ve yasaklar koyan ta�utlar�n varl���d�r.

Kur'an'�n tan�m, aç�klama ve etkileme yönleriyle bunca üzerinde durdu�u, ilahl�k ve kulluk sorununa ba�lad���, iman veya küfre, cahiliyye veya �slâm'a dayanak ve ölçü k�ld��� as�l problem i�te budur.

�slâm'�n içine girdi�i "varolu�" sava��, sadece dinsizli�e kar�� aç�lan bir sava� de�ildirÖyleyse maksat, gayretke� kimselerin mücadelesini verdi�i mücerred bir dindarl�k meselesi de�ildir.

Gene bu dinin sava��, toplumsal veya ahlaki fesada kar�� yap�lan bir sava� da de�ildir. Çünkü bunlar, varolu� sava��n�n geri planlardaki parçalar�d�r.

�slâm'�n varolu� için sürdürdü�ü as�l sava�, hakimiyet sava��d�r. Kimin hakim olaca�� sava��d�r.

Bu dinin Mekke'deyken sürdürdü�ü sava� buydu. Nizam ve kanunlar� koymakla ilgilenmeden sadece akideyi in�a etme sava��yd� bu. Akidenin gönüllerde kök salmas� sava��yd� bu. Çünkü �u hususun gönüllerde iyice yer etmesi gerekiyordu. Hakimiyet, bir tek Allah'a mahsustur. Hiç bir Müslüman bunu kendisine iddia edemez. Hiç bir Müslüman bu iddiada bulunanlara izin veremez. Bu inanc�n Medine'deki pratik uygulamas�na, Mekke'deki bir avuç Müslüman’�n gönlünde kök salmas�ndan sonra geçilebilmi�tir.

Öyleyse bu dini savunan kimseler, gerçek din kavram�n� anlad�ktan sonra hem üzerinde bulunduklar� konumu, hem de bu konumun ne olmas� gerekti�ini anlamak zorundad�rlar.

Din kavram�, öylesine bir karma�aya girmi� ki, Müslümanlardan pek çok kimse dinden ç�kt�klar�n� fark bile edememektedir:

"... Bu, onlar� helake u�ratmak ve dinlerini karmakar���k bir hale getirmek içindi."(el-En'am: 137)

Evet, bu dinden kopu� da böyle gerçekle�mi�tir. Din, karmakar���k ve belirsiz bir hale girmi�tir. Çünkü insanlar�n belirgin ve net bir dini dü�üncesi kalmam��t�r.

Halk kitlelerini ezici bask�s� alt�nda tutan bu belirsiz ve kapal� dü�üncelerden do�an toplumsal gelenek; klasik cahiliyenin tan�d��� biçimleri bile geri plana itmi�tir. Bu toplumsal gelene�i, bugünkü modern cahiliye de en aç�k yönleriyle izleyebiliyoruz.

�nsanlar�n hayat�n�, tüm kaç�� yollar�n� t�kamak suretiyle amans�z bir zora ko�an �u adet ve geleneklerden söz ediyoruz.

�nsanlar� kendisine esir eden, zaman , zaman güç yetirilmez mali harcamalara sokan, ya�am ve vakitlerini tüketen, en son da ahlak ve hayatlar�n� bozan merasim ve giysiler; her �eye ra�men boyun e�ilen birer gelenek haline gelmi�lerdir. 

Sabah, ö�len sonras� ve ak�am giysileri ayr� ayr�d�r. K�sac�k, darac�k ve gülünç bir sürü giysi...

Alçalt�c� incelik türünden çe�it çe�it süs, güzellik ve saç taray�� biçimleri...

Kimdir bunlar� imal eden?

Kimdir tüm bunlar�n perde gerisindekiler?...

Modaevleri, üretim �irketleri, sermaye kurumlar� ve banka sermayedarlar�ndan ba�kas� m�?

Bu sanayi kollar�na mal verip insanlar�n eme�ini sömüren faizcilerden ba�kas� m�?

Tüm insanl��� kendilerine kukla etmeyi planlayan yahudilerdir, her �eyi perde gerisinden yöneten...

Sonra bu alanlarda "toplumsal örf (moda)ad�yla boyutlar�n� çizip icat ettikleri teori ve kültürel anlay��larla halk� bask� alt�nda tutan yahudiler, silahl� güç ve asker kullanmaya bile gerek görmüyorlar. ï¿½ktidar mekanizmas� ve toplumsal �artlar� etkilemeyen teorilerin yetersiz kalaca��n� bildikleri içindir ki moda anlay���n� harekete geçiriyorlar. Do�rusu �eytanlar�n; insan ve cin �eytanlar�n�n i�idir bu...

Görünü� ve �ekil aç�s�ndan farkl�; ama kökü, kayna�� ve temel dayanaklar� aç�s�ndan eski cahiliyyeye t�pa t�p benzeyen bir cahiliye...

Biz, hiç ku�kusuz Kur'an'�n de�erini bilmiyoruz. Kur'an okudu�umuz zaman sadece geçmi�te kalan cahiliyeler den söz etti�ini san�yoruz. Ama gerçekte o, tüm hayat ça�lar�nda bulunabilen cahiliyeleri anlatmaktad�r. Bozulmaya yüz tutmu� pratik hayat�, Allah'�n dosdo�ru yoluna koyma gere�ini dile getirmektedir.

Ça��m�z modern cahiliyesin de ki ta�utlar�n büyük kesimi, - komünistlerin yapt��� gibi övüne övüne - Allah'�n varl���n� reddedip dini de kökünden inkar etmemektedirler. Bunu yapamad�klar� için de bir tak�m düzenbazca ve hileli yöntemlere ba�vuruyorlar. Koyduklar� kanunlar�n �slâmi bir temele dayand���n� iddia edip bu dine sayg� (!) duyduklar�n� söylüyorlar. Gerçekte bu, dinsiz komünistlerin yönteminden çok daha i�renç ve çok daha baya�� bir taktiktir. Çünkü gönüllerin derinliklerinden henüz ç�kmam�� - �slâm d��� olsa bile - belirsiz dinî duygular� bile uyu�turuyor bu ta�utlar.

Bununla beraber �slâm, karma��k ve belirsiz dini duygular de�il, apaç�k, pratik ve gerçekçi bir nizamd�r. ï¿½nsan�n f�trat�nda var olan din güdüsünü, �slâm'dan kopuk cahili kal�plara dökmek, düzenbazl���n en baya��s� ve yöntemlerin en çirkinidir.

Tüm bunlar olup biterken �slâm'� savunan kimseler de geliyor, dinimizin gerçekleri yan�nda anmaya de�er bir özelli�i bulunmayan ufak tefek kötülüklerin reddinde güçlerini harc�yorlar.Üstelik Allah'�n hem egemenlik, hem de ilahl���n� gasp eden mü�rik cahiliyye �artlar�n� hiç bir de�i�ikli�e u�ratmadan bunu yap�yorlar. Mü�rik cahiliyye hayat�na �slâm damgas�n� vurmalar�n�n nedeni, i�te bu aptalca gayretleridir.

"�u ufak tefek ayk�r�l�klar�na ra�men dini bir temele dayand���na"dair cahiliyye sistemine z�mnen de olsa tehlikeli bir �ahidlik yapmak da bu gayretin sonucudur.

Bu konuyu hiç ihmal etmeden dü�ünmek zorunday�z.

Çünkü �slâm'�, temel kavramlar�ndan uzakla�t�rmaya yönelik �eytani çabalar, -maalesef - meyvelerini vermi�tir.

Bir itikadî konu olmaktan ç�kar�lan hakimiyet meselesi, dü�ünce plan�nda bile akideden ayr�lm��t�r. Hakimiyetten ve hakimiyetin �slâm inanc�ndaki yerinden hiç söz etmeyen baz� gayretke� (sözde) Müslümanlar�n, alamet türü bir ibadeti anlat�rken, ahlâkî bir çökü�ü k�narken veya ayk�r� bir yasay� ele�tirirken görüyorsak, nedeni budur.

K�y�da kö�ede kalm�� münkerleri reddeden bu kimseler, en büyük münker olan tevhid d��� hayat�; yani hakimiyet hakk�n� tamamen Allah'a vermeyen bir düzeni red etmiyorlarsa bu yüzdendir.

Oysa ki Yüce Allah, her tavsiyeden önce Allah'a hiç bir �eyin ortak, ko�ulmamas�n� insanlara emretmi�tir. Çünkü temel ilke budur.

Bireyi sa�duyusuyla; cemaati her zaman ba�vurabilece�i ölçü ve insan hayat�na hükmeden de�i�mez de�er yarg�s�yla Allah'a ba�layan temel ilkedir bu.

Bu temel kurulmad�kça �ehvet ve arzu rüzgarlar� esmeye devam edecektir. �ehvet ve arzulara göre seyreden be�eri kanaatler devam edecektir.

Bundan dolay� Müslüman’�n �slâm d��� her inanca kar�� tak�naca�� ilk tav�r; ilk andan itibaren red ve ayr�l�� olmal�d�r.

Hakimiyet hakk�n� Allah'a ait k�lmayan kanun, sosyal düzen ve yönetimleri kabullenip �slâmla aralar�nda küçük-büyük bir benzerlik veya ayk�r�l�k aramadan önce ilk andan itibaren red ve uzakla�ma tavr�n� tak�nmak zorundad�r.

Bilinmelidir ki, be�erden kanun al�p ona itaat eden herkes, ayn� zamanda ona tap�nm�� / ibadet etmi�de demektir.

Bu, Hz. Peygamber'in yahudi ve hiristiyanlar hakk�ndaki;

"Onlar, Allah'� b�rak�p bilginlerini, rahiplerini ve Meryem o�lu �sa'y� rabler edindiler."(et-Tevbe: 31)ayetine getirdi�i tefsirdir.

Henüz h�ristiyan olup da Müslüman olma�a gelen Adiy b. Hatem bunu i�itince:"Ey Allah'�n Resulü, hiristiyanlar onlara tap�nm�yorlar / ibadet etmiyorlarki", dedi.

Ama Hz. Peygamber (s.a.s.) :   "Hay�r, tap�n�yorlar / ibadet ediyorlar. Çünkü onlar, kendilerine haram� helal, helali de haram k�lan (rahiplerine)uyuyorlar. ��te bu da onlara tap�nmalar�d�r / ibadet etmeleridir." (Tirmizi - Sünen 5/278)

4- D�NDEN KOPU�

Ça��m�zda Allah'� birleyip O'na teslim olduklar�n� iddia eden kimselerde �irkin de�i�ik tür ve renklerini görüyoruz.

�irk basamaklar�ndan olu�an bir görünüm var önümüzde.

Bugünkü insanlar, "millet", "vatan", "halk" v.s. isimler alt�nda de�i�ik ilahlar türetmi�lerdir.

Yarat�klar�n i�inde Allah'a ortak ko�ulan birer ilah haline getirilen bu modern putlar�n eski cahiliyyenin tap�nd��� putlardan tek fark�, mücessem olmay��lar�d�r. Çünkü bu putlara da adaklar adan�p o�ullar kurban edilmektedir.

T�pk� eski ça� cahiliyesin de oldu�u gibi...

Yayg�n bir gelenek olarak mabetlerde ilahlar�na o�ullar adayan eski cahiliyye gibi...

Asl�nda tüm insanlar Allah'� rab olarak tan�maktad�r. Tan�makta ama, bu düzmece ilahlar�n emir ve arzular�n� tam bir kutsall�kla benimseyip Allah'�n emir ve kanunlar�n� hiç dinlemeden bir kenara atanlar da ayn� insanlard�r. Hem de Allah'�n emir ve kanunlar�na muhalefet pahas�na...

E�er modern cahiliyyenin tap�nd��� bu putlara ilah denilmezse, ilahlar daha nas�l olacak?

�irk, daha nas�l olacak, ortaklar�n çocuklardaki pay� daha nas�l olacak?

"Allah, onlar�n ortak ko�tuklar�ndan elbette ki münezzehtir." (el-A'raf: 190)

Klasik cahiliyye, hiç ku�kusuz Allah'a kar�� daha edepliydi.Çünkü o zaman�n insanlar�, kurbanl�klar�n�, çocuklar�n� ve ürünlerini Allah'a daha da yak�n olabilmek için ilahlar�na sunuyorlard�. Yani çocuk, ürün ve hayvanlar�ndan bu amaçla putlar�na pay ay�r�p �irke dü�üyorlard�.

Görülüyor ki klasik cahiliye de en büyük olan gene Allah idi. Modern cahiliye ise di�er ilahlar� Allah'tan üstün tutmaktad�r.Çünkü bu ilahlar�n emirlerini kutsal bilip Allah'�n emirlerini de bir kenara b�rakmaktad�r.

E�er biz putperestli�i sadece ilkel tipteki heykel ve klasik putlardan, insanlar�n bunlara kar�� sürdürdü�ü alamet türü ibadetlerden ve Allah kat�nda onlar� �efaatçi tan�maktan ibaret görürsek, kendi kendimizi aldatm�� oluruz.

Asl�nda de�i�en tek �ey, putperestlik ve putlar�n �eklidir. Çünkü modern putperestlikte de alamet türü tap�nmalar vard�r. Tek fark bunlara yeni isimler tak�lmas�d�r. �irkin özellik ve gerçek niteli�i ise, de�i�en �ekil ve tap�nmalar�n gerisinde varl���n� sürdürmektedir.

Bununla aldanmamak ve gerçeklerden sapmamak zorunday�z. Yüce Allah, iffet, sayg�nl��� ve fazileti emrediyor. "Vatan" veya "üretim" ilahlar� ise, kad�n�n aç�l�p saç�lmas�n�, insanlar� e�lendirmesini - Budist Japonya'daki gibi - otellerde konuk sever bir gay�a olarak çal��mas�n� emrediyor. Bu durumda emirlerine uyulan ilah kim?

Yüce Allah m�, yoksa bu düzmece ilahlar m�?

Yüce Allah, insanlar� birle�tiren ba��n "akide" olmas�n� emrediyor. "Millet" veya "vatan" ilahlar� ise, akidenin toplumsal ba� olmaktan ç�kar�l�p onun yerine yurtta�l���n veya milliyetçili�in temel olmas�n� emrediyor. Evet emirlerine uyulan ilah kim?

Yüce Allah m�?

Yoksa düzmece ilahlar m�?

Yüce Allah, kendi kanunlar�n�n egemen olmas�n� istiyor. Ama herhangi bir kul veya halktan bir grup, buna "Hay�r!" diyor. Kanun koyan kullar ve egemen olan da kendi icat ettikleri kanunlar ise, emirlerine uyulan kim?

Yüce Allah m�?

Yoksa düzmece ilahlar m�?

Hiç ku�kusuz bunlar, günümüzde tüm dünyada bulunan, �a�k�n insanl���n iyice bildi�i örneklerdir. Günümüzde egemen olan putperestli�i, ilkel ve gözle görünen putlar�n yerini alan kutsal putlar� olanca gerçe�iyle ortaya koyan örnekler Gerçek niteli�i hiç de�i�meyen �irk ve putperestli�in de�i�en �ekillerine aldanmamak zorunday�z.

�nsan akl� - e�er kendisiyle pratik hayat�n aras�na engel konulmazsa -  bu cahiliye ye kesinlikle r�za ve kabul göstermez. Ama �ehvetler, keyfi arzular, azg�nl�k ve aldatmacalar bu insan�, bin dört yüz sene sonra sapt�r�p tekrar cahiliye ye; ama modern bir cahiliye ye döndermi�tir. Aciz yarat�klar olup hiç bir �ey yaratamayan ve ne yanda�lar�na ne de kendi kendilerine hiçbir yard�mlar� dokunamayan (modern putlar�) Allah'a ortak ko�malar�n�n nedeni budur.

"Onlar, birer yarat�k olup da hiç bir �ey yaratamayan, onlara da, kendi kendilerine de hiç bir yard�m yapamayan (putlar�) ï¿½irk ko�arlar ha!?" (el-A'raf: 191-192)

Hiç ku�kusuz bu insanl�k, tekrar Kur'an'a  muhatab olmaya muhtaçt�r. T�pk� dün muhtaç oldu�u gibi...

Kendisini cahiliye den kurtar�p �slâm'a götürecek, karanl�klardan ayd�nl��a ç�karacak, ak�l ve kalbini bu modern putlardan; bu içine dü�tü�ü yeni bataktan kurtaracak bir rehbere...

T�pk� bu dinin kendisini ilk kez kurtard��� gibi...

Yüreklerin tevhid gerçe�ine inanmas�n�n yolu budur.

Bu dünya üzerinde bilerek ya�aman�n yolu budur.

Çünkü gözünü ufuktaki biricik y�ld�zdan ay�rmayan�n yolunu �a��rmas� mümkün de�ildir.

Gücü, hayat� ve r�zk� kimin verdi�ini, yarar veya zarar�n kimden gelebilece�ini, alma ve verme yetkisine kimin sahip oldu�unu bilen bir insan, bu kaynaktan ba�kas�na yönelmeyecektir.

Hayat yasalar�n� sadece bu kaynaktan alan, bu kayna��n kopmaz ipinden ba�kas�na sar�lmayan, onun gösterdi�i hedeften gözünü ay�rmadan yürüyen, bununla huzur duyan, sadece bir tek efendiye hizmet eden ve bu efendisini raz� edecek i�ler yap�p, k�zaca�� bir i� yapmaktan sak�nan bir insan�n yetenek ve gücü, bir noktada odakla�acakt�r.

Olanca güç ve yeteneklerini ortaya koyarak üretecektir. Çünkü ayaklar� yere sa�lam basan bu insan, gözü göklerde, bir tek ilahtan emir beklemektedir:

"Allah, örnek olarak, çeki�ip duran ortaklar�n elindeki köleyle, sadece bir ki�iye ait olan köleyi veriyor. Bu ikisinin durumu ayn� olur mu hiç? Allah'a hamd olsun; ama onlar�n ço�u (gene de durumlar�n�)bilmiyorlar." (ez-Zumer: 29)

Burada Allah, mü�rik ve muvvahid kimseleri, üzerinde birbiriyle çeki�ilen, arada kalan, her birinden ayr� emir ve görevler alan, �a�k�nl��a dü�üp yol bilmez yordam tan�maz hale gelen, yetenek ve gücü zedelenen, çeli�ik ve çeki�meli arzular� bir türlü raz� edilemeyen efendilerin elindeki köleyle bir tek efendinin emrindeki, görevini ve kendisinden isteneni bilen, apaç�k ve belirli bir yolda rahatça hareket edebilen köle örne�iyle tan�tmaktad�r.

(�n�aallah 10 Günlük Periyodlarla Devam Edecek)

YORUMLAR
  • HUSEY�N SASMAZ   05-11-2013 10:13

    SEYY�T KUTUP K�MD�R http://3.bp.blogspot.com/-MEqkl8rFXe4/Tx1gRF-f24I/AAAAAAAACmk/vW2-oPwk51U/s400/seyyid-kutub.jpg http://huseyinsasmaz.com/images/resimler/seyyt%20kutup%20kmdr-1.jpg http://huseyinsasmaz.com/images/resimler/seyyt%20kutup%20kmdr-2.jpg http://huseyinsasmaz.com/images/resimler/seyyt%20kutup%20kmdr-3.jpg http://huseyinsasmaz.com/images/resimler/seyyt%20kutup%20kmdr-4.jpg

  • HUSEY�N SASMAZ   01-11-2013 10:57

    �SLAM DEVLET�N�N �NCEL��� Muhammed (S.A.) e inananlar, onunla birlikte hicret edip ilk olarak birlikte sava�anlar, �nce Allah'�n �eriat� ile h�kmeden bir m�sl�man devletin kurulmas� ve �eriat�n buyruklar�na uyan m�sl�man toplumun in�as� i�in �al��m��lard�. Ancak bu hususlar� yerine getirdikten sonrad�r ki, itaat ve isyan ile ilgili ve teferruat say�lacak konulardaki emri bilmaruf ve nehyi anil m�nker vazifesini yerine getirmeye ba�lad�lar. Hi� bir zaman as�l enerjilerini b�yle basit �eyler i�in harcamad�lar. �sl�m devleti kurulmadan ve m�sl�man toplumun yap�s� in�a edilmeden �nce, �abalar�n� ancak b�t�n esaslar�n esas� durumunda olan bu temelin in�as�na harcad�lar. �yili�i emretmek, k�t�l�kten al�koymak prensibinin mefhumu da realitelerin icab�na g�re de�erlendirilmelidir. B�y�k k�t�l�kler nehyedilmeden ve b�y�k iyilikler emredilmeden �nce ikinci veya ���nc� derecedeki k�t�l�klere veya iyiliklere ge�mek olmaz, ilk isl�m cemiyetinin yap�s� kurulurken bu husus �zerinde dikkatle durulmu�tur. http://huseyinsasmaz.com/index.php/hueseyin-sasmaz/2194-islam-devletinin-oenceligi#.UnOG5a3aY_w.facebook https://scontent-b-ams.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/1426480_650944638259684_201518274_n.jpg

  • Fatma Ceren   28-10-2013 12:26

    �ok faydal� bir �al��ma olaca��n� d���n�yorum. Eme�i ge�enlere Allah yard�m etsin. Seyyid Kutub'un hep vurgulad��� �slam ilkelerini, toplumsalla�t�rmama y�n�nde, hepimizde derin tefekk�rlere vesile olan bir �al��ma olmas�n� temenni ediyorum. �slam ve Hayat sitesine ayr�ca te�ekk�r ederiz.

  • R�dvan din�er   26-10-2013 14:43

    HUSEY�N SASMAZ karde�imizin, fizilalil kur'an metinleri i�in istedi�i yard�ma cevaben ; elimizde indirilmi� bir metin var ,16 ciltlikten mi ? tekrarlar ��kar�lm�� olan 10 ciltlik metin mi? bilmiyorum.inceleme sonras� bakabilirsiniz.kullanmaya haz�r program �eklinde elimizde mevcut.�ayet e-mail adresinizi ileti�im k�sm�ndan bize bildirirseniz.g�nderme �abas�nda olaca��z in�allah.

  • Mehmet Pamak   25-10-2013 19:36

    Allah raz� olsun R�dvan ve ��kr� karde�lerim! Hidayetimizin vesilesi olan �ehidimiz Seyyid Kutub'un, tam da M�sl�manlar�n fevc fevc istikamet krizine girdikleri bu de�i�im ve d�n���m s�recinde g�ndem yap�lmas� takdire ve duaya lay�k bir �aba, Allah kabul etsin. Hele de onun do�ru �slam ve Kur'an alg�s�n�n yeniden okunup anla��lmas�na zemin haz�rlanmas� bu s�re�te �ok daha �nemli ve gerekli. Rabbimiz kabul etsin ve ecrinizi versin in�aallah.

  • Kemal Song�r   25-10-2013 17:05

    Kitab� terc�me eden merhum Ubeydullah Dalar'a ve m�ellifi �ehid Seyyid Kutub'a Rabbimizin rahmetiyle muamele etmesi duas�yla, ya�ad��� asra ve �mmetin zihin d�nyas�na damgas�n� vurmu� ve de �ehadetiyle ta�land�rm�� ve dahi yollar�/caddeleri ayd�nlatan kandillerden bir kandil olan Seyyid Kutub'u konu edinmek, mesajlar�n� g�ndemle�tirmek ve yararlan�lmas�na vesile olmak �ok �nemli bir �abad�r, bunun i�in site y�netimini ve sayfa edit�r� R�dvan Din�er karde�imi takdir/tebrik ediyoruz.

  • HUSEY�N SASMAZ   25-10-2013 14:18

    Tarih boyunca hi� bir zaman i�in cahiliyetle isl�m, Hak ila Ta�ut aras�ndaki sava� Allah'�n ul�hiyeti konusunda olmam��t�r ve olmaz da. K�inat kanunlar�na h�kmeden g�c�n Allah� Z�lcelalin g��� olup olmamas� hususunda bir �at��ma olmam��t�r ve olamaz da. Birle�mesi m�mk�n olmayan ve as�l �at��man�n c�kt��� nokta kimin insanlara Rab olac��d�r Koydu�u kanunlarla insanl��a h�kmedip her t�rl� i�lerine tasarruf etme yetkisine sahip olan tanr�n�n kim olaca�� konusunda olmu�tur ihtil�f... Ger�ekten de g�nahk�r putcular bu hakk� gaspetmekte ve insanlar�n hayat�na kendileri hak�m olmak istemektedirler Ve Allah'�n bu hakk�n� gasbederek kullar� al�ak�a zillete du�ar k�lmaktad�rlar. Allah'� b�rakt�r�p insanlar� kendilerine kul etmektedirler. ��te gerek peygamberler, gerekse peygamberl�k m�essesesi ve be�eriyyet tarihi boyunca ak�p gelen isl�m d�vas� hep bu gasbedilen saltanat� putlar�n ve put�ular�n elinden alarak me�ru sahibine iade etmek i�in sava�m��lard�r. Allah�te�l�ya vermek i�in m�cadele etmi�lerdir... ' -� . ��phesiz ki Allah� te�l� insanlardan ve b�t�n �lemlerden m�sta�nidir. Asilerin isyan�, put�ular�n putperestli�i O'nun m�lk�nden hi� b�r �eyi azaltamaz ve yok etmez. Allah'a itaat edenlerin itaati ve ibadet edenlerin ibadeti de yine O'nun m�lk�nden bi� Bir �eyi fazlala�t�rmaz. �u kadar var ki, insanlar do�rudan do�ruya kend� dilerine yaparlar itaat veya isyan etmekle. Allah'tan ba�ka kullara kulluk etmekle d��en, al�alan ve ezilen yine kullar�n kendileridir. Yaln�z ve yaln�z Allah'�n dinine ba�anarak kullara kul olmaktan kurtulup ger�ek h�rrryetlerini elde etmekle de �erefyab olan y�celen ve izzet bulan yine kullar�n kendileridir... Cenab� Allah kullar�n�n y�celmesini, �erefli olmas�n� ve izzete ermesini irade buyurdu�u i�in peygamberlerini g�ndermi� ve insanlar� do�ru yola d�nd�rmelerini, her ne �ekilde olursa olsun kullara kulluktan kurtulmalar�n� buyurmu�tur... Bu, do�rudan do�ruya kendilerinin faydas� i�indir. Ve Allah b�t�n �lemlerden m�sta�nidir. insanl�k Allah'�n dinine ba�lanmad�k�a ve boyunlar�ndan Allah'tan ba�kalar�na kulluk zincirini k�r�p atmad�k�a hi� bir zaman Allah'�n irade buyurdu�u ger�ek insanl�k ve efendilik seviyesine ula�amaz. Ne �ekilde olusa olsun insan� insanl�ktan ��karan ve insanl�k �eref ve haysiyetini rencide eden; o a�a��l�k k�lelik zinciridir. 8-cilt-109-110

  • HUSEY�N SASMAZ   25-10-2013 14:10

    KUR'AN'IN g�lgesinde hayat bir nimettir. Bu nimeti ancak tadanlar bilir.. �mr� y�kselten, safiyete ula�t�ran va m�barek k�lan bir nimet...Hamd olsun Allah'a. Bana Kur'an'�n g�lgesinde bir m�ddet ya�ama-y� l�tfetti. Orada hayat�mda hi� tatmad���m nimetleri tatt�m. Hayat� y�kselten, onu sadele�tiren ve m�barek hale getiren bu nimetin lezze-tini orada hissettim �u Kur'an-� M� bini vas�ta k�l�p benimle konu�an Allah (Tebareke veTaala'n�n) s�zlerini duyarak, i�iterek ya�ad�m orada... Ben kl. basit ve aciz bir kul... insana yap�lan bu ulvi ve y�ce �kram, ne l�tuftur' Haya-t�n bu kitap vas�tal�yla vard��� o y�kseklik ne y�ksekliktir. Kerem sa-hibi Hil�k'�n insano�luna bah�etti�i bu k�ymetli makam ne makamd�r?!..Kur'an'�n g�lgesinde yery�z�nde dalgalanan cahiliyyeti y�ksekler-den seyrederek, yer ehlinin �nem verdi�i k���k ve de�ersiz �eyleri te-masa �denk ya�ad�m Bir b�y���n �ocuklar�n oyunlar�n�, �ocuklar�n davran��lar�n�, �ocuklar�n k�r�k d�k�k konu�malar�n� seyretti�i gibi, bende, bu cahiliyyet mensuplar�n�n �ocuk�a bilgileriyle, �ocuk�a d���ncele-riyle ve ellerindeki bu oyuncaklara g�sterdikleri ihtimamlar�yla nas�l sevindiklerini seyr ede ede ya�ad�m...Hayret ediyorum 1. Ne oluyor bu insanlara? Ne oluyor bunlara da,kokmu� batakl�kta yuvarlan�p duruyorlar ve o y�ce, ulvi daveti duymu-yorlar!. Hayat� y�kselten, m�barek k�lan ve berrakla�t�ran daveti!..-Kur'an'�n g�lgelinde� insan varl���n�n gayesi ve b�t�n mevcudat�n hedefi olan o m�kemmel, o ��mull�, o y�ce. o temiz tasavvurla dola dola ya�ad�m... Burada Seyyit kutupun 16 ciltlik tefsiri mevcut olmamakla beraber tamam�n� scanlamaya �al���yorum. ��nk� googlede yok m�sl�manlar�n bili�lenmesini istedi�imden scan yap�p yay�nl�yorum. Sizlerde yard�mc� olursan�z iyi olur. https://www.facebook.com/huseyin.sasmaz.75/media_set?set=a.535306803156802.113908.100000324607185&type=3

  • ebubekir   25-10-2013 11:11

    bu sitede nebevi yola lak�tr� diyebilenlere, hat�rlamalar� gereken �eyler bunlar.siteyi tebrik ediyorum karde�im. derslerimizde kullanaca��m�z kaynak olucak bu �al��man�z in�allah. R�dvan beye hayra veile olan eme�inden dolay� minettar�m. a.r.o.

  • ilepetadA   25-10-2013 09:09

    ...hayirli olsun, cok g�zel d�s�n�lm�s, bu konulara tekrar tekrar ihityacimiz var, Kuran bile �nemli konulari bir cok kere tekrarlayarak insanlarin zihnine nakis ediyor ...selam ve dua