5. B�l�m: Dinin afeti
Bu afet, sadece kitap ehliyle ilgili olan bir afet de�ildir. Allah dinini hafife alan her �mmetin ba��na gelen bir afettir bu. D�nyev� bir menfaat u�runa y�z suyu d�kerek be�eri arzular� raz� etmeye �al��mak bu afetin bir sonucudur, ilmi d�r�stl���n yozla��p kalbin g�nahla dolmas�; yani Allah`�n �zerine yalan s�yleme g�nah�n�n y�klenilmesi de bunun sonucudur.

Niçin Seyyid Kutub?
�üphesiz ki Seyyid Kutub (Rabbimizin rahmeti üzerine olsun), ortaya yeni bir dü�ünce sistemi veya hayat nizam� atan bir filozof de�ildi. O, yol ve yöntem üreten bir ideolog de�il, Âlemlerin Rabbi'nin belirledi�i ve Muhammed (a.s.) ile insanlara bildirdi�i yol ve hayat nizam�n�n yeniden hat�rlanmas� ve gündem olmas� konusunda çaba gösteren duyarl�, gayretli, yürekli bir mü'mindi.
O, seküler/laik ideolojilerin yeryüzünde galebe çald���, yegane hak din olan �slam'�n hayat alanlar�ndan kopar�larak büyük ölçüde vicdanlara ve mabetlere hapsedildi�i (ki mabetlerde dahi vesayet alt�nda tutuldu�u) bir zaman diliminde ya�am�� bir mü'min olarak, Allah'�n dininin maruz b�rak�ld��� bu ku�atmaya ve bu ku�atmay� da kolayla�t�ran temel faktör olarak as�rlara dayal� Kur'an'dan uzakla�ma sürecine itiraz etmi� ve yeniden Kur'an'a dönü� ça�r�s�n� yükseltmi�tir.
Bir k�s�m Müslümanlar�n "ümmet birli�i"nden söz etti�i bir vasatta O, do�ru bir tesbit ve te�hisle "ümmetin yeniden in�as�"na vurgu yapm��, geleneksel ve modern cahiliyeyi sorgulamaktan ve �slam'� öncelikle ilk neslin anlad��� kaynaktan, Kur'an'dan ö�renmekten söz etmi�, "cahiliyeden ilkesel kopu�" ve "�slam - cahiliye uzla�mazl���" vurgular�yla Kur'ani-Nebevi hareket çizgisini yeniden Müslümanlar�n gündemine ta��m��t�r.
Bugün içimizden kimileri Kutub'un eserlerini kastederek "O gün için okunmas�nda fayda bulunan eserlerdi" gibi ifadelerle Kutub'a ve eserlerine müzelik muamelesi yapsa da, bizler Kutub'un Kur'an ve ondan ne�et eden Nebevi sünneti esas alan temel tesbitlerinin, �slam'�n evrensel ilkelerinin o güne ve bugüne tercümesinden ibaret oldu�unu görüyor ve �ayet Seyyid Kutub'un a��lmas� gere�inden söz edilecekse (ki evet Kur'ani-Nebevi ilkelerin bugüne tercüme edilmesi anlam�nda a��lmal�, onun yeniden söz konusu etti�i temel ilkelerin hayatla bulu�turulmas�na yönelik çözümler üretilmeli), bu Kutub'un alt�n� çizdi�i temel Kur'ani-Nebevi ilkelerimizden geriye dönü�ü de�il, bu ilkeler üzerinde sebat edip yeni sözler ve eylemlilikler üreten bir cehdi ifade etmeli.
Bu dü�üncelerle "Yeniden Seyyid Kutub" bölümümüzün faydal� olaca��n� umuyoruz. Rabbimiz hay�rlara vesile k�ls�n. (�slam ve Hayat)
D�N�N AFET�
Genellikle bu dinin afeti, bu dinin adamlar� olan gruptan ileri gelmektedir. Din adamlar�n�n afeti ise, fesada u�rad�klar� s�ralarda sözü konusundan yani gerçekleri, "din adaml���" ad� alt�nda sapt�rmaya yarayan baya�� bir araç haline dönü�tükleri s�ralarda...
Kur'an-� Kerim, kitap ehlinden bir grubu anlat�rken bu hali dile getirmektedir:
"Onlardan bir grup var ki, kitapta olmad��� halde kitaptand�r sanas�n�z diye dillerini e�ip tahrifat yaparlar ve "Bu, Allah kat�ndand�r" derler. Halbuki o, Allah kat�ndan de�ildir. Ve onlar bile, bile Allah ad�na yalan söylerler." (Al-i �mran: 78)
Bu kimseler, kendi kitaplar�nda bulunan ayetleri sapt�r�yorlard�. Belirli bir tak�m kararlara varmak için dil oyunlar�yla tahrifat yapmaya kalk���yorlard�. Üstelik bu tahrifat�n, ayetlerin gerçek anlam�n� ifade etti�ini ileri sürüyorlard�. Allah'�n kast�n�n böyle oldu�unu iddia ediyorlard�. Gerçekte ise bu kararlar�, Allah'�n diniyle temelinden çat���yordu.
Bu davran��lar�yla onlar, pek çok dinleyicinin gerçek dini ve ayetlerin gerçek anlam�n�; yeltendikleri bu yalanc� ve sahte kararlardan ay�ramayaca��n� hesapl�yorlard�.
Günümüzde biz, baz� din adamlar� aras�ndaki bu tip kimseleri çok iyi tan�yoruz.
Yani bu dine zulmen nisbet edilen kimseleri...
Dini, ç�karlar� u�runda kullanan kimseleri...
Dini, her tür keyfili�e amade k�lan kimseleri...
Ayetleri keyfice yönlendirenleri...
Naslar� heva ve heveslerin pe�inde sürükleyenleri...
Maslahat ve ç�kar gördükleri her yerde, elde edilecek bir dünyevi hedefin söz konusu oldu�u her zaman, bu dinin nasslar�n� ba�ka yönlere çekenleri...
Havai arzular�n pe�inde ko�a, ko�a yorulan ve bu nasslar� egemen olan havailiklere uydurabilmek için e�ip büken kimseleri...
Kelimeleri; bu dinle ve bu dinin gerçekleriyle çat��an dü�üncelere uydurabilmek için as�l yerinden sapt�ranlar�...
Her hangi bir Kur'an ayetini, u�runda yüz suyu döktükleri egemen bat�l görü�lere uydurabilmek için çaba harcay�p en ufak bir lafzi ilginin pe�inde ko�anlar�...
"Bu, Allah'�n kat�ndand�r" derler.
Halbuki o, Allah'�n kat�ndan de�ildir. Ve onlar bile, bile Allah ad�na yalan söylerler.
Bu afet, sadece kitap ehliyle ilgili olan bir afet de�ildir. Allah dinini hafife alan her ümmetin ba��na gelen bir afettir bu.
Dünyevî bir menfaat u�runa yüz suyu dökerek be�eri arzular� raz� etmeye çal��mak bu afetin bir sonucudur, ilmi dürüstlü�ün yozla��p kalbin günahla dolmas�; yani Allah'�n üzerine yalan söyleme günah�n�n yüklenilmesi de bunun sonucudur.
Çünkü hak kelimeler; Allah'�n kullar�na yaranabilmek için, Allah'�n diniyle çat��an serseri zevklere uydurabilmek için as�l yerlerinden sapt�r�lmaktad�r.
��te bu din adam� örnekleri; yani Allah'�n kitab�n� dil oyunlar�yla bir sapt�rma maddesi haline getiren, kelimeleri as�l yerlerinden kayd�ran, Allah'�n ayetlerini bir dünyal�k ç�kar u�runa keyfi görü�lerin do�rultusunda yorumlayan bu tür din adamlar�; hiç ku�kusuz e�ri yolda yürüyenlerdir. S�rat-� müstakimi istemeyen kimselerdir. �stikametten kopup e�rilikten yana olanlard�r.
�stikametin, yani dosdo�ru yolun, bir tek biçimi vard�r. O da Allah'�n gösterdi�i yolda yürümektir. Allah'�n metod ve �eriat�n� izlemektir.
Bunun d���ndaki her �ey, hiç ku�kusuz e�riliktir. E�rilikten yana olmakt�r. Ve Ahiret hayat�n� inkârla sonuçlanan tav�r da budur. Çünkü Ahiret ve inan�p Rabbine dönece�ini bilen bir kimse, Allah yolunda bir engel olamaz. Allah'�n metod ve �eriatinden ayr�lamaz.
"�nsanlar� Allah'�n yolundan (�slâm'dan) önleyip onu e�ri olarak (halka göstermek) isteyen kimselerdir, (o melun zalimler.) Ve onlar kesinlikle Ahireti de inkar ediyorlar." (Hûd: 19)
Allah'�n �eriatini be�erî zevklerin do�rultusunda yorumlayan kimselerin gerçek tasviri (tan�m�), i�te budur.
Bu tür kimselerin gerçek niteliklerini ve içlerindeki as�l niyetleri ortaya koyan bir tan�mlamad�r, bu...
Din adamlar�n�n afeti, hiç ku�kusuz dinin bir ç�kar ve kazanç arac� haline gelmesiyle gerçekle�ir. �ticili�i ve s�cakl��� üzerinde olan bir inanç olmaktan ç�k�nca ba� gösterir.
Dini bir kazanç arac� olarak gördükleri içindir ki, kalblerinde olmayan� dilleriyle söylerler.
Hay�r yapmay� emreder; ama kendileri yapmazlar.
�yili�e davet eder; ama kendilerini unuturlar.
Böylece hak kelimeleri, as�l yerlerinden sapt�r�rlar.
Be�erin zevk ve arzular�na uysun diye ayetleri yorumlarlar.
D�� görünümüyle nasslara uygun, ama gerçekte dinin hakikat�yla çeli�ir fetva ve teviller ç�kar�rlar.
Ve tüm bunlar� ellerinde mal veya iktidar bulunan kimselerin zevk ve amaçlar�na gerekçe bulmak için yaparlar.
��te afet de budur. Ki�inin, davet etti�i iyili�e davran��lar�yla ters dü�mesidir, afet...
Gönüllere ku�ku dü�üren afet budur..
Sonra bu yaln�z davetçi için de�il, dava için de bir afettir. �nsanlar�n kalb ve dü�üncelerini bozan afettir. Çünkü güzel bir söz duyup da çirkin bir davran��la kar��la�an insanlar�n, "söz-davran�� çeli�kisinden" hayrete dü�memelerine imkan yoktur. Ruhlar�n akideyle canlanan �����n� ve gönüllerin imanla yanan nurunu kaybeden insanlar�, - din adamlar�na güvenlerini kaybettikten sonra - dine güven duymaya devam etmeleri zor bir �eydir.
E�er bir kelime tüm cazibesine, tüm güzellik ve t�nlamas�na ra�men ona inanan kimsenin kalbinde bir hareket meydana getirmiyorsa; ölmeye ve kaybolup gitmeye mahkumdur.
E�er bir insan söyledi�i �eyin canl� bir örne�i ve ya�ayan bir tercümesi haline gelmemi�se, en ba�ta kendisi onun hakkaniyetine inanmam�� demektir.
�nsanlar�n bu kimseye inan�p güvenmesi de buna ba�l�d�r.
Çünkü e�er bir kelime, ki�inin fiili hayat�nda yerini bulmu�sa, parlakl�k ve güzelli�i olmasa da insanlar� etkiler. Zira o kelime, as�l gücünü, güzelli�inden de�il realitesinden alm��t�r. Güzelli�ini, parlakl���ndan de�il, do�rulu�undan alm��t�r. Çünkü hayat�n içinden f��k�ran o kelime, bir hayat kayna�� haline dönü�mü�tür.
Ama her �eye ra�men sözle - eylem inançla - davran�� aras�nda uyum sa�lanmas�, kolay bir i� de�ildir. Basit bir yol da de�ildir.
Çünkü bunun e�itime, çabaya ve çal��maya ihtiyac� vard�r.
Allah'a ba�l� olmaya, Allah'tan yard�m ve hidayet bekleme�e ihtiyac� vard�r.
Hayat�n �art, gerek ve zorunluluklar�, bir bireyi güçten dü�ürecek kadar çoktur. Gönülden inan�p ça�r�s�n� yapt��� davaya k�yasla pratik hayat�n pek çok zorluklar�yla kar��la��r.
Fani olan bir fert e�er sonsuz bir güçle ili�kide de�ilse zay�f kalmaya mahkûmdur. Ne kadar güçlü olursa olsun zay�f kalma�a mahkumdur.
Çünkü �errin, ta�utun ve i�van�n güçleri ondan daha büyüktür. Bu güçleri bir, iki, üç yenebilir; ama onun da bir zaaf an�na yakalanmas� kaç�n�lmazd�r. O zaman da yenilgiye u�ray�p uçuruma yuvarlan�r, geçmi�ini de, gelece�ini de, mevcut halini de elden kaç�r�r. Ama e�er o, sonsuz ve öncesiz bir güce dayanm��sa hep güçlü kalacakt�r. Tüm güçlerden daha güçlü...
Arzu ve zaaf�na kar�� güçlü...
S�k�nt� ve zaruretlere kar�� güçlü...
Kendisine kar�� koyan tüm güç sahiplerine kar�� güçlü...
Allah'�n dinini hakikaten bilipte buna ra�men sap�t�p ba�kalar�ndan yana tav�r koyan nice âlimler gördük. �lmini geçici dünya iktidarlar�n�n isteklerine amade edip, kas�tl� tahrifat ve bozuk fetvalar yönünde kullanan pek çok âlim...
Allah'�n yeryüzü egemenli�i ve hürmetlerine (dokunulmaz de�erlerine) sald�ran bu iktidarlar� ayakta tutmaya çal��an nice âlim...
"Onlara, kendisine verdi�imiz ayetlerden (ilimden) uzakla��p �eytan� pe�ine takan ve sonuçta sapt�ranlar�n saff�na giren ki�inin olay�n� anlat. E�er dileseydik onu bu ayetlerimizle yüceltirdik. Ama o, alçalmay� istedi. Heva-heveslerine uydu. Onun durumu, kendisini uyarsan da uyarmasan da dilini ç�kar�p soluyan bir köpe�in durumu gibidir. ��te ayetlerimizi yalanlayan kimselerin durumu da böyledir. Bu olay� anlat ki, üzerinde dü�ünebilsinler. Ayetlerimizi yalanlay�p nefislerine zulmeden kimselerin bu durumu ne de kötü bir örnektir." (el-A'raf: 175-177)
Bu olay, Allah'�n ayetlerini bile, bile yalanlayan, bildikleri halde istikamette yürümeyen herkesi kapsamaktad�r. Be�er hayat�nda ne s�k görülen bir olaym�� bu !?
Allah'�n dinini bildikleri halde do�ruya yönelmeyen kimseler ne de çokmu� !?
Bir dünyal�k ç�kar u�runa ilimlerini, hak kelimeleri sapt�rmaya araç yapan, heva-heveslerine uyan ve böylece kendilerine sahip sand�klar� hevaperest zorba hükümdarlar� memnun etmeye çal��an kimseler ne kadar da çokmu� !?
Çok gördük böylelerini.
"Yasama hakk� sadece Allah'�nd�r. Bunu, kendisi için iddia eden kimse ilahl�k iddias�ndad�r, ilahl�k iddia eden kimse kafir olmu�tur. Onun bu iddias�n� kabul edip kendisine uyan kimseler de kafir olmu�tur" diye söyleyen "bilenleri" gördük.
Ama bu ilmine ra�men, yani dinin bu zorunlu gerçe�ini bilmesine ra�men, yasama hakk�n� iddia eden ve bu iddias�yla da ilahl�k davas� pe�inde ko�an ta�utlar� destekleyen "bilenleri"...
Yani kendisinin haklar�nda küfür hükmünü verdi�i ta�utlar� destekleyen kimseleri...
Bu tipten kimisinin, bir zamanlar faizin tümüyle haraml���, ba�ka bir zaman da faizin helalli�i konusunda yaz�lar yazd���n� gördük.
Kimisini, fuhu�u ve fuhu�un halk aras�nda yay�lmas�n� överken gördük. Bu ahlaks�zl�k bata��n� dini giysisiyle, dini unvan ve kariyeriyle örtmeye çal��anlar� gördük.
Acaba bu, "Kendisine verdi�imiz ayetlerden uzakla��p �eytan� pe�ine takarak sapt�ran ki�inin olay�n�" en aç�k temsil eden bir örnek de�il midir?
Acaba bu Yüce Allah'�n söz konusu adamla ilgili olarak:
"E�er dileseydik onu yüceltirdik. Ama o, heva-heveslerine uyarak alçalmay� seçti. Onun durumu, üzerine varsan da varmasan da dilini ç�kar�p soluyaduran bir köpe�in durumu gibidir" diye ifade etti�i bünye bozuklu�u de�il midir?
Evet e�er Allah dileseydi, kendisine verdi�i ayetlerin ilmiyle onu yüceltirdi. Ama �an� yüce olan Allah, bunu dilememi�tir. Çünkü ayetleri bilen bu kimse alçalmaktan yana tavr�n� koymu�tur. Heveslerine uyup ayetleri b�rakm��t�r.
Bu, Allah'�n kendisine verdi�i ayetler ilminden yararlanmayan, iman yolunun istikametinden ayr�lan, iman nimetinden s�yr�l�p �eytan�n alçalm�� bir u�a�� olan ve sonuçta hayvan derecesindeki bir "mesh " durumuna dü�en herkes için geçerli bir örnektir.
Sonra bu sonu gelmez soluma da ne?
Bu, dünyal�k ç�kar u�runda tüketilen nefeslerden ba�ka bir �ey mi?
Allah'�n verdi�i ilimden s�yr�lma pahas�na dünyal�k pe�inde ko�ma...
Bu u�urda nefes tüketme...
Hiç bir zaman sükuna kavu�mayan endi�e dolu bir nefes tüketi�idir bu...
Ki�iyi; uyarsan da uyarmasan da ö�üt almaz hale getiren bir nefes tüketi�idir bu...
Tüm uyanlara ra�men kendi bildi�ini okuyanlar�n nefes tüketi�idir, bu...
�nsanl�k hayat� her zaman, her yerde ve her ortamda bu tip örnekleri önümüze ç�kar�p durmaktad�r. Bu tipteki alimlerin göze çarpmas� bir an meselesidir. Fazla, bir zaman geçmeden görülebilen alim tipleridir bu kimseler. Tabi ki Allah'�n korudu�u pek az ki�iler müstesnad�r.
Yani Allah'�n kendisine verdi�i ayetlerden s�yr�lmayan, yeryüzüne yap���p kalmayan, heveslerine uymayan, �eytana u�ak olmayan ve iktidar sahiplerinin ellerindeki dünyal�k ç�karlar pe�inde nefes tüketmeyen kimseler...
Ama her �eye ra�men varl��� hiç eksilmeyen bir örnektir bu tip alimler...
Bu, sadece belirli bir zamanda ya�an�p gitmi� bir örnek tip de�ildir. Yüce Allah, Hz. Peygamber (s.a.s.)'e bu örnek tipi, Allah'�n inen ayetlerine muhatap olan kavmine anlatmas�n� emretmi�tir. Ta ki, kendilerine verilen ayetleri bir kenara atmas�nlar. Ta ki hep okuna gelsin bu olay...
O zaman için ve daha sonralar� için okuna gelsin...
Amaç, Allah'�n ilminden bir �eyler bilen kimselerin, bu umutsuz sondan sak�nmas�d�r. Bu tükenmez nefes tüketi�lerine mahkum kal�nmamas�d�r. Kendilerine - dü�man�n dü�mana yapamayaca�� - bu zulmü yapmamalar�d�r. Çünkü bu korkunç sona yakalananlar, sadece kendi nefislerine zulüm etmi� olurlar. Biz de zaman�m�zda - el-iyazu billah - bu tip kimseler gördük. Nefsine zulmetmek için amans�zca çaba gösteren, ba�ka bir deyi�le cehennemdeki yerinden kopmamak için ter döküp direnen kimseler...
Hem de bu yar��a kat�lanlar�n kendisini geçece�inden korkarcas�na...
��i gücü bu u�ra�� vermektir bu tip âlimin. Cehennemdeki yerini koruyabilmek içindir her sabah i�e ku�anmas�...
Bu dünya hayat�ndan kopaca�� ana de�in tükenmek bilmez bir nefes harcamakt�r bu aç gözlü âlimin i�i.
Allah'�m! Sen bizi koru. Ayaklar�m�z� sabit k�l. Üzerimize sab�r ya�d�r ve Müslüman olarak can�m�z� al.
Hiç ku�kusuz Kur'an-� Kerim, Müslüman toplumun vazgeçilmez hayat rehberidir.
Böyle kalma�a devam da edecektir. Çünkü o, Müslüman toplumu yeti�tiren, yönlendiren ve büyük göreve haz�rlayan bir hayat kayna��d�r.
Bu Kur'an'�n, hareketli davet alan� olmadan anla��lmas� mümkün de�ildir. Bu Kur'an'�, hareket halindeki insanlardan ba�kas�n�n anlamas� mümkün de�ildir.
Ve i�te bu Kur'an-� Kerim, as�l amac� �slâm'a zarar vermek olan �slâmî perdeyle gizlenmi� fitne örgütüne kat�lmaktan sak�nd�rmaktad�r:
"Zarar vermek, küfür (getirmek), mü'minleri parçalamak, Allah ve Resulüne sava� açan (dü�manlara) gözcülük yapmak için önceden planlayarak bir mescid açanlar ki, "Bunu açmakla sadece iyilik yapmak istedik" diye yemin de edeceklerdir. Oysa ki, Allah, bu kimselerin kesinlikle yalanc�lar oldu�una �ehadet etmektedir." (et-Tevbe: 107)
Evet Hz. Peygamber'in zaman�nda s�rf Müslümanlara bir tuzak olsun diye bir "D�rar Mescidi" aç�lm��t�. Açanlar�n gerçek amac� Müslümanlara zarar vermek, Allah'� inkâr etmek, �slâm cemaatine perde gerisinden tuzak haz�rlayan dü�manlar� korumak ve bu dinin dü�manlar�yla din perdesi alt�nda i�birli�i yapmak idi.
Her zaman ve her yerdeki davetçiler �unu bilsin ki:
D�rar mescidi planlar� kurulmaya devam edecektir. Ama de�i�ik �ekillerde. Bu din dü�manlar�n�n ba�vurdu�u baya�� yöntemlerin tekamülüne uygun �ekillerde...
D�� görünü�üyle �slâm, as�l maksad�yla da �slâm'�n y�k�lmas� için giri�ilen faaliyetler biçiminde...
�slâm'�n çarp�t�lmas�, buland�r�lmas� ve sapt�r�lmas� biçimlerinde...
Dini bir etiketi olan yönetimler biçiminde...
Arkas�na gizlenen dini bir etiket...
�slâm'�n bo�azland���n�, ortadan kald�r�ld���n�, görüp de endi�e duyan kimseleri uyar�p yat��t�ran örgütler, kurulu�lar, kitaplar ve ara�t�rmalar biçiminde...
�slâm'�n iyi bir halde bulundu�unu, korku ve huzursuzlu�un gereksiz oldu�unu anlatan kurulu� ve ara�t�rmalar...
Ve daha nice "d�rar" örnekleri...
��te böylesine çok olan "d�rar mescitlerine" kar�� davetçilere dü�en zorunlu görev; bu "d�rar" Iar�n iç yüzünü ortaya koymakt�r.
Sahte etiketleri ala�a�� edip insanlara bunlar�n gerçek niteli�ini, geride saklanan kötü niyetleri aç�klamakt�r.
Çünkü Peygamber (s.a.s.)'in zaman�ndaki "dirar mescidinin" iç yüzünü ortaya ç�karan bir örnek ve Yüce Allah'�n güçlü ve apaç�k buyru�u elimizin alt�nda bulunmaktad�r.
(Kaynak: Fi Zilâl-il Kur’an'da Davet Yolu / Ahmed Faiz / Çeviri; Ubeydullah Dalar / Seçkin Yay�nc�l�k, �slam ve Hayat için yay�na haz�rlayan: R�dvan Dinçer)
-
HUSEY�N SASMAZ 19-12-2013 10:13
Seyyid Kutub'un kendi sesinden ''ALLAH YOLUNA DAVET'' T�rk�e altyaz�l� http://youtu.be/cBHcZsq1pb0
-
HUSEY�N SASMAZ 11-12-2013 18:52
Zarar vermek, ink�r ermek, m�'m inlerin aras�n� ay�rmak, Allah ve peygamberine kar�� sava�anlara daha �nceden g�zc�l�k yapmak i�in bir mescid kurup, "biz sadece iyilik yapmak istedik" diye yemin edenlerin yalanc� olduklar�na ��phesiz ki Allah �ahiddir. Orada asla durma, ilk g�n�nden beri takva �zerine kurulan mescidde bulunman daha uygundur. Orada tertemiz olmay� arzulayan insanlar vard�r. Allah, tertemiz olanlar� sever. Binas�n� Allah korkusu ve r�zas� �zerine kuran kimse mi hay�rl�d�r, yoksa yap�s�n� y�k�lacak bir yar�n kenar�na kurup da bununla beraber cehennem ate�ine g��en kimse mi? Allah, z�limler g�ruhuna hidayet vermez. Yapt�klar� bina, kalplerinde b�r ��phe ve �zd�rap kayna�� olarak kalpleri paralanana kadar devam edecektir. Allah, Al�m 'dir. Hakim 'dir.