27-11-2013 21:43

4. B�l�m: Bu Dinin F�kh�

S�zl� davet ve h�k�mleri a��klama yoluyla halk�n �sl�m`a ge�i�inin sa�lanmas�ndan daha kolay bir yol yoktur. Yani ilk bak��ta en kolay g�r�nen yol budur. Ne var ki bu d���nce sadece bir kuruntudur. ��nk� �sl�m`�n her defas�nda ba�vura geldi�i yava� ve s�reli davet yolu olmadan halk y���nlar�n�n cahiliyeden ve ta�utlar�n boyunduru�undan �sl�m� bir hayata ge�i�i asla m�mk�n de�ildir.

4. Bölüm: Bu Dinin Fýkhý

BU D�N�N FIKHI

Bu dinin f�kh�, �slâmî pratikten yoksun bir bo�lu�un ürünü de�ildir.

Ayn� �ekilde bu f�kh�n �slâmî bir pratik olmadan ya�an�p anla��lmas� da mümkün de�ildir. Çünkü �slâm f�kh�, �slâm’� uygulayan bir toplumun içinden do�ar. Bu toplumun hareketi içinden...

Yani  pratik �slâmî hayat�n gere�i olan davran��lardan. Hiç ku�kusuz �slâm f�kh�, �slâm toplumunu do�urmam��t�r. Çünkü - tam tersine - hareket halindeki �slâm toplumunun eseridir, �slâm f�kh�...

Yani Müslüman’ca bir hayat�n ihtiyaçlar�ndan do�an hareketlenmenin bir ürünüdür. Bu iki tarihsel gerçe�i bilmenin büyük önemi vard�r.

Zira �slâm f�kh�n�n özgün yap�s�n� ve f�khî hükümlerin hareketlilik niteli�ini anlamak bu iki gerçe�i bilmeye ba�l�d�r.

Ça��m�zda derlenmi� halde bulunan delil ve hükümleri; bu iki gerçe�i kavramadan, delillerin nazil olup hükümlerin ortaya ç�kt��� konum ve �artlar� bilmeden, bu delillerin cevaplay�p yönlendirdi�i ve bu hükümlerin �ekillenip içinde uyguland��� hava, ortam ve durumu dü�ünmeden ele alan kimseler...

Evet bunu yapan kimseler, kesinlikle fakih olamazlar. Sanki bu hükümleri, prati�i olmayan bir hayat�n ürünüymü� gibi, pratiksiz bir ortamda ya�amas� mümkünmü� gibi uygulamaya çal��an günümüzün bu insanlar�, fakih olamazlar.

Bu dinin de, f�kh�n da özgün yap�lar�n� kesinlikle kavrayamazlar. Çünkü hareket f�kh�, ölçü olarak pratik hayat� ele al�r. Nasslar�n indi�i ve hükümlerin içinde biçimlendi�i pratik hayat�...

Sonra hareket f�kh�n�n gere�i olarak bu pratik hayat, ilgili delil ve hükümlerle uyum içinde bulunan bir bütündür. Parçalar� birbirinden kopmaz bir bütün...

Yani bir tek parçan�n kopmas�yla özellik ve ayr�lmazl��� kaybolan bir bütün...

��te bundan dolay�, ilk do�du�u andaki ortam�n, havan�n, durumun ve �artlar�n temel ö�elerini yans�tmayan, yani pratiksiz bir ortamda ba�l� ba��na ya�ayan bir tek f�k�h hükmüne rastlanamaz.

Kesin olan �u ki, f�kh� hükümler prati�i olmayan hayat�n ürünü de�ildir. Pratiksiz bir ortamda ya�amas� da mümkün de�ildir. Çünkü hareket f�kh�, evrak üzerinde kalan f�k�htan tamam�yla ayr�lmaktad�r. Evrak f�kh�yla ayn� kayna�a ve ayn� dini nasslara dayand��� halde ayr�lmaktad�r...

Deneyler �unu kesinlikle gösteriyor ki; bu dinin gerektirdi�i harekete kat�lmayan kimseler, bu dini anlayamazlar.

Kitaplar üzerinde ne kadar ara�t�rma yaparlarsa yaps�nlar, gene de anlayamazlar. Çünkü tüm bunlar, so�uk ve donuk ara�t�rmalard�r.

Çünkü bu dinin apaç�k gerçekleri, bu dinin insan hayat�na girmesi u�runda cihad hareketi içinde olan kimselere görünüyor. Kitaplar�n aras�nda bo�ulup evraka ba�lanm�� kimselerin bu gerçekleri görmesine imkân yoktur.

Bu dinin f�kh�, hareketli ortamlar�n ürünüdür.

Bu dinin f�kh� hareketin zorunlu oldu�u bir ortamda yerinde çak�l�p kalm�� bir fakihten al�namaz.

Hiç ku�ku yoktur ki, �slâm f�kh�, �slâmî bir hareketle ortaya ç�kar, önce din bulunacak ki, f�k�h bulunsun. Bunun tersi mümkün de�ildir, do�ru de�ildir.

Yani en ba�ta bulunmas� gereken �art, sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etmektir.

Bundan sonra s�ra bunu kabullenen toplumun bulunmas�ndad�r.

Allah'tan ba�kas�na tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etmeyen, cahiliyenin kanun, adet ve geleneklerini bir yana atan ve be�er kanunlar�n�n hiç bir hayat alan�nda egemen olmas�n� kabullenmeyen bir toplum...

Bu toplum var olduktan sonra hiç ku�kusuz fiilen ya�amaya ba�layacakt�r, �slâm �eriatinin genel ilkeleri do�rultusunda bir ya�ama...

Bunun yan�nda �eriatin asl�nda var olan cüz'i hükümlere de uyulacakt�r. Ve sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat etmek) esas�yla ve bu tedeyyünü (boyun e�ip, itaat etmeyi) sa�layan �slâm �eriatinin uygulanmas�yla fiilen hayata ba�land��� anda bir tak�m hukukî sorunlar ortaya ç�kacakt�r. Yeni pratik hayat�n gere�i olan yeni durumlara kar�� bir tak�m cüz'i sorunlar...

��te burada, sadece burada f�kh� hükümler ç�kar�lmaya ba�lan�r. Ve sadece burada �slâm f�kh� geli�meye ba�lar.

Demek ki bu dinin gere�i olan hareket olmadan f�k�h da olamaz.

F�kh�n geli�mesini sa�layan tek �ey, bu dinle harekete geçmektir. Görülüyor ki, bu dinin f�kh�, pratik hayat�n s�cak havas�ndan tamamen uzak olan so�uk ve donuk ka��t y���nlar�ndan ç�kmam��t�r...

Bu dini anlayan gerçek fakihlerin, tüm bilgilerini bu dinle hareket etmelerinden edindiklerini görüyorsak, nedeni budur.

Bu dini anlayan fakihlerin, toplumsal bir fiili hareket kayna�� olan �slâm dininden f�k�h ald�klar�n� görüyorsak, nedeni budur.

Çünkü �slâmî bir hayat ya�amak, �slâm yolunda sava�mak ve f�kh�, pratik bir hayat hareketinin gere�i olarak uygulamak; söz konusu hareketin varl���na ba�l�d�r.

Ya bugünümüzde olan ne?

Hani Allah'tan ba�kas�na tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etmeyi reddeden Müslüman toplum?

Hani hiç bir kula fiilen tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etmeyen toplum?

Hani sadece Allah'�n �eriatini kendisine kanun alan toplum?

Hani bu temel �eriat kayna�� d���ndan herhangi bir kanun almay� fiilen reddeden toplum?

Böyle bir �slâm toplumunun fiilen var oldu�unu hiç kimse iddia edemez. Bu bak�mdan �slâm'�n metodunu ve tarihini anlayan hiç bir Müslüman, �slâm f�kh�n�n biricik ya�am kanunu olmas�n� pe�inen kabullenmeyen toplumlar�n gölgesindeyken "�slâm F�kh�n�n Geli�imi" çabalar�na kat�lamaz.

Çünkü ciddi Müslüman’�n as�l görevi, en ba�ta sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat) edilmesini sa�lamakt�r.

" Hakimiyet  sadece Allah'�nd�r" ve

"Allah'�n �eriatine dayanmayan bir yasama tan�nmaz" ilkelerini yerle�tirmektir.

Çünkü Allah'�n �eriati olmadan, Allah'a dindarl�k yap�lamaz. Baz� kimselerin, �slâm f�kh�n� uygulay�p hayat�na esas yapmayan bir toplumun gölgesinde "�slâm F�kh�n�n geli�imiyle" u�ra�malar� gerçekten bo�, anlams�z ve bu dinin ciddiyetiyle ba�da�mayan bir �eydir.

Kitap ve so�uk evrak y���nlar� içinde bo�ulmu� bir kimsenin bu dinde fakih olaca��n� beklemek, bu dinin tabiat�yla hiç ba�da�mayan yüz k�zart�c� bir cehalettir. Çünkü olanca dinamizmiyle akan hayattan ve bu dinin pratik ya�amdaki hareketlili�inden d��lanm�� bir �eriatten f�k�h kurallar�n� ç�karmaya imkan yoktur.

- Müslüman toplum, sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etmenin bir ürünüdür.

- �slâm f�kh� ise, bu �slâm toplumunun bir ürünüdür.

Bu s�ralaman�n bulunmas�, bir zorunluluktur.

- Yani en ba�ta sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat) edip sadece Allah'�n �eriatini uygulamaya azmeden bir müslüman toplum bulunacak.

- Bu yeni do�an toplumun durumuna uygun olan ayr�nt�l� bir �slâm f�kh� ise, bundan sonra - önce de�il - bulunacakt�r. Yani önceden haz�rlanm�� bekleyen bir �slâm f�kh� söz konusu de�ildir.

Bunun nedeni �u: Özgün yap�s� gere�i olarak her bir f�k�h hükmü, genel �eriat kanunlar�n�n uygulamas� demektir. Belirli bir yap�daki ve belirli �artlardaki pratik bir vakaya uygulan���...

Bu vakalar� do�uran �ey ise, �slâmi çerçevenin - d���nda de�il - içindeki hayat hareketidir. Bu vakan�n durumunu, �eklini ve biçimini de belirleyen bu harekettir. Dolay�s�yla bulunan hüküm de bu vak'aya göreydi. Kitaplar�n içinde haz�r halde bulunan hükümler, ilahî �eriatin fiili egemenli�ine dayal� Müslüman’ca bir hayat�n ya�and��� zamanlar için konulmu�tur. Yani o gün için var olan vakalar için...

Bu hükümler o zaman için so�uk ve donuk de�ildi. Tam tersine diri ve canl�l�k dolu hükümlerdi, öyleyse bugün bize dü�en görev, ayn� yola bu tür vakalar için ba�vurmakt�r.

Buysa en ba�ta, Müslüman bir toplumun bulunmas�n� gerektiriyor.

Yani kanunlar�nda Allah'tan ba�kas�na tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etmeyen ve - ba�kas�ndan de�il - sadece Allah'�n �eriat�ndan hükümler ç�karan bir toplumun...

Bu dinin ciddiyetiyle ba�da�an ciddi ve verimli çabalar o zaman gerçekle�ir. Basiretleri açan cihad, o zaman gerçekle�ir. Bu dinin gerçek fakihi olmak, o zaman gerçekle�ir. Bunun d���nda yap�lacak bir �ey, �slâm'�n do�al özelli�iyle çeli�en bir ciddiyetsizlikten öteye geçmiyecektir.

"�slâm F�kh�n�n Geli�imi" perdesi alt�nda gerçek cihad görevinden kaç��tan öteye gidemeyecektir. Evet gerçek cihaddan bir kaç��...

Oysa ki, bunun yerine yap�lmas� gereken �ey, kusur ve zaaflar�n itiraf edilmesidir. Cihattan geri kalanlarla yan yana oturuldu�u için Allah'tan af dilemektir.

�imdiki görevin Allah yolunda cihad oldu�unu bilmektir.

Allah'�n tüm yeryüzünde �lahl���n�n yerle�mesi ve Allah'�n egemenli�ini gasb eden ta�utlar�n uzakla�t�r�lmas� için cihad...

�slâm f�kh�, kesinlikle pratiksiz bir hayattan do�maz.

Prati�i olmayan bir ortamda ya�ayamaz. Evrak ve beyinlerden do�amaz. Çünkü o, pratik bir hayat�n ürünüdür. Ama herhangi bir hayat�n da de�il...

Kesinlikle Müslüman’ca ya�ayan bir toplum hayat�n�n ürünüdür, öyleyse en ba�ta bu Müslüman toplum bulunmal�d�r. Do�al nitelikteki yap�s�yla var olan bir Müslüman toplum...

��te �slâm f�kh�n�n içinde do�up geli�ti�i ortam budur. Bu toplumun olu�tu�u durumda ise i�ler tamamen de�i�iktir.

Günümüz ara�t�rmac�lar�n�n as�l talihsizli�i; mevcut cahili ya�am�, Allah dininin kendisini uydurmak zorunda oldu�u bir esas olarak dü�ünmeleridir.

Gerçekte ise durum böyle de�ildir. Çünkü as�l olan, Allah'�n dinidir, �nsan, kendisini ona uydurmak zorundad�r. Cahiliye hayat�n� y�k�p de�i�tirmek zorundad�r. Çünkü ba�ka türlü kendisini bu dine uyduramaz.

Ne var ki bu devirip y�kman�n da - tabii olarak - bir tek yolu vard�r. O da cahiliyeye kar�� harekete geçmektir. Allah'�n yeryüzündeki ilâhl�k ve alemlere Rab'li�ini gerçekle�tirmek ve insanlar�, sadece ilahi �eriat� egemen k�lmak suretiyle ta�utlar�n kullu�undan kurtarmak için harekete geçmek...

Bu hareketin bela, çile ve s�navlarla kar��la�mas� kaç�n�lmaz bir �eydir. Bunun sonucunda kimileri fitneye kap�l�p gider, kimileri dinden döner, kimileri Allah'a verdi�i sözünde durup görevini yaparak �ehid olur, kimileri de sab�rla yoluna devam eder. Allah, kendileriyle kavimleri aras�nda hakla hükmedinceye de�in ve yeryüzünde dininin hükümranl���n� sa�lay�ncaya kadar sürecek bir deneyim ve s�navd�r bu...

��te �slâm nizam�n�n hayata geçmesinin tek yolu budur. Bu nizam� kurmak için harekete geçen kimselerin �slâmî özellik ve ölçülerle bezenmelerinin yolu budur. Bu nizam kurulduktan sonra ise elbette ki, bu insanlar�n de�i�ik nitelikteki hayati ihtiyaçlar� olacakt�r. Cahiliyye toplumlar�n�n ihtiyaçlar�ndan - özü itibar�yla - farkl� olan ihtiyaç ve arzular�...

Ve bunlar� farkl� �ekillerde giderme yollar�...

��te f�khî hükümler, böyle bir ortamdaki Müslüman toplumun hayat� �����nda ç�kar�labilir. Diri ve hareketli bir �slâm f�kh� böyle bir toplumda do�maya ba�lar. �slâm'dan yoksun bir ortamda de�il...

�stekleri, ihtiyaçlar� ve problemleri belirlenmi� olan bir ortamda...

Yukar�da de�indi�imiz gibi günümüz insanlar�n�n as�l aldanma noktas�, mevcut toplumlar�, �slâm toplumlar� diye varsaymakt�r.

Evrak y���nlar�ndan edindikleri �slâm f�k�h hükümlerini bu toplumlara uygulamak istemeleridir. Yani söz konusu cahiliye toplumlar� bu organik yap�lar�yla, bu dü�ünce, bu duygu, bu de�er ölçü ve yarg�lar�yla ayaktayken evrak f�kh�yla u�ra�malar�d�r.

Bu talihsizli�in bir di�er nedeni de mevcut cahiliye toplumlar�n�n pratik ve yap�sal durumlar�n� esas olarak kabullenmektir. Yani Allah dininin kendisini ona uyarlamak, ona göre de�i�tirmek, geli�tirmek ve dönü�türmek zorunda oldu�u bir esas olarak...

Bu toplumlar�n, �slâm d��� ya�am�ndan ve �slâmî çerçeveyi b�rak���ndan do�an ihtiyaç ve problemlerini gidermek için, "�slâmî hükümlerin de�i�mesi gerekir " diyor bu kimseler.

Öyle san�yoruz ki, �slâm'�n; davetçilerin gönlünde en yüce makam� i�gal etme zaman� gelmi�tir. Bu bak�mdan onu, cahiliye hayat �artlar�na, cahiliye toplumlar� ve cahiliye ihtiyaçlar�na u�ak yapamazlar, insanlara ve kendilerinden fetva isteyen kimselere özellikle;

"Önce siz �slâm'a gelin, her �eyden önce onun hükümlerine siz boyun e�in!" demeleri zaman� gelmi�tir.

Yahut ba�ka bir ifadeyle:

"En ba�ta siz Allah'�n dinine girin. Allah'tan ba�kas�na kulluk etmeyece�inizi ilan edin. Allah'tan ba�ka ibadete lay�k hiçbir ilâh�n bulunmad���na en ba�ta siz �ehadet edin" demek zorundad�rlar.

Ama bu �ahidli�in de gerçek muhtevas�na uygun olmas� laz�md�r.

Yani iman ve �slâm'�n vazgeçilmez dayana�� olarak: "La ilahe illallah (Allah'tan ba�ka ibadete lay�k hiçbir ilâh yoktur)" �ehâdetini getirmek...

Bu da gerek yeryüzündeki ve gerekse gökyüzündeki ilahl��� sadece Allah'a ait k�lmakt�r.

�nsanl�k hayat�nda sadece onun rabli�ini, yani sadece O'nun hakimiyetini gerçekle�tirmektir, insanl�k hayat�n�, kula kulluk esas�ndan kurtarmakt�r. Bunun da yolu, kulun kullu�una son vermek ve kulun kula koydu�u kanunlar� kald�rmakt�r.

E�er insanlar veya insanlardan bir grup bu daveti kabul ederlerse, Müslüman topluma do�ru ilk ad�m at�lm�� demektir.

Varl�k alemine ilk ad�mlar�n� atm�� demektir, �slâm f�kh�n�n tüm dirili�iyle ortaya ç�kaca��, Allah'�n �eriatine fiilen teslim olmu� Müslüman toplumun ihtiyaçlar� nisbetinde geli�ecek bir uygulama alan� meydana gelmi� demektir.

Böyle bir toplum kurulmadan önce f�k�h ve düzenleyici hükümler alan�nda da çal��mak ise kendi kendini aldatmaktan ba�ka bir �ey de�ildir.

Havaya tohum atmaktan ba�ka bir �ey de�ildir.

Çünkü �slâm f�kh�, �slâms�z bir alan�n ürünü de�ildir. T�pk� havaya at�lan tohumun üreyemeyece�i gibi...

�slâm f�kh�yla sadece dü�ünce plan�nda u�ra�maya gelince:

Bu, yap�labilir. Çünkü bir tehlikesi yoktur. Bununla beraber bu, �slâm yolunda bir çal��ma say�lamaz. Çünkü bu i�, bu dinin metodu ve do�al yap�s� gere�i olan bir i� de�ildir.

Asl�nda rahatl�k ve selamet taraftar� olan kimseler için en iyi yol, edebiyat, sanat veya ticaretle u�ra�makt�r. Böylesine �slâms�z bir ortamda bu kimselerin yapt��� gibi - ï¿½slâmî bir i�tir gerekçesiyle - f�k�hla u�ra�mak; Allah en iyi bilir ya öyle san�yorum ki, ömrü ve ahiret sevab�n� bo�a harcamaktan ba�ka bir �ey de�ildir.

Çünkü Allah'�n dini, a�a��l�k bir hizmet arac�, cahiliye toplumunun ihtiyaçlar�n� kar��lamaya amade bir u�ak de�ildir.

�slâm'dan kaçan, onu red eden, �eriate ve �eriatin egemenli�ine boyun e�medi�i halde kimi sorun ve ihtiyaçlar� için zaman zaman hükmüne ba�vurmakla onu alaya alan bir cahiliye toplumunun...

Çünkü bu dinin f�k�h ve hükümleri �slâms�z bir ortamda do�amaz ve ya�ayamaz.

Çünkü �slâm'�n do�u�u ve do�u� a�amalar�, sürekli olarak ayn�d�r.

Cahiliyeden �slâm'a geçi�, hiç �üphesiz kolay ve rahat de�ildir. Hiç, bir zaman da böyle olmam��t�r. Bo� bir ortamda f�kh� kal�plardan hükümler ç�karmakla ba�lang�ç yap�lamaz.

"�slâm'�n toplumsal düzeni kuruldu�u zaman bu hükümler uygulan�r" diye bu tür hükümler haz�rlamakla cahiliyeden ç�k�lamaz.

Sonra pratiksiz bir ortamda pe�inen haz�rlanan bu hükümler, hiç bir zaman ba�lang�ç noktas� olamaz. Cahiliyeden �slâm'a geçi�in ba�lang�c� olamaz.

�slâm'a geçi�i istenen bu cahiliye toplumlar�n�n tek eksi�i elde haz�r bekletilen f�khî hükümler de�ildir.

Bu geçi�teki zorlu�un nedeni, �slâm'�n mevcut f�k�h hükümlerindeki yetersizlik de�ildir ki bu, "kalk�nm�� toplumlar�n ihtiyaçlar�na uyarlamak" gibi bir sorun ortaya ç�ks�n. Kimilerini aldatan ve kimilerinin aldanmas�na neden olan buna benzer daha nice oyalamaca söz konusudur.

Hay�r!...

- Çünkü cahiliye toplumlar�n�n �slama geçi�lerini engelleyen as�l sorun, Allah'�n hakimiyetini reddeden ta�utlar�n varl���d�r. �nsan�n yeryüzü hayat�nda Allah'�n rabl�k ve �lahl���n� tan�mayan ve - dinin zaruri ve bilinen hükümleri dolay�s�yla - �slâm'dan tamamen kopmu� ta�utlar�n varl���d�r.

- �kinci sorun ise Allah'� b�rak�p bu ta�utlara tap�nan baz� halk y���nlar�n�n varl���d�r. Yani bu ta�utlar�, ba�l�l�k, tabiiyyet ve tedeyyünleriyle itaat edilen birer rab haline getiren y���nlar�n varl���...

Bu tap�nmalar�yla tevhidi b�rak�p �irke giren y���nlar�n varl���...

�slâm'a göre �irkin en belirgin muhteval�s�, bu tür �irktir.

Çünkü cahiliye bu tür yollarla yeryüzünde düzenini kurmaktad�r. Cahiliyenin, maddî güçten çok, dü�ünce gücüne dayanmas� da bundan ileri gelmektedir.

�u halde f�khi hükümlerle u�ra�mak, cahiliyeye yeterli bir güçle kar�� koymay� sa�lamaz.

Cahiliyeye kar�� ortaya konacak yeterli güç, yeniden �slâm'a davet etmektir.

Bunun yan� s�ra da harekete geçmektir. Cahiliyenin dayanak noktalar�na kar�� yeterli olan bir hareket...

Bundan sonra da cahiliyeye kar�� yap�lan �slâm davetinin gerek ve sonuçlar� neyse o, gerçekle�ecektir. Bunu da Allah'�n hak hükmü izleyecektir. Allah'a teslim olmu� kimselerle kavimleri aras�nda verilecek hak hükmü...

��te f�k�h hükümlerinin geli�i bu hükmün gerçekle�mesinden sonrad�r. Bu hareketli ve diri ortamda yeni do�mu� bu toplumun günlük ihtiyaçlar�n� - o günkü durumun gerektirdi�i - ölçü, biçim ve nitelikte kar��layacak bir do�al f�k�h...

Bu toplumla beraber do�al olarak ortaya ç�kan bir f�k�h...

Ki bu da hiç ku�kusuz gayb� ilgilendiren, pe�inen kehanette bulunmay� imkans�z k�lan ve günümüz �artlar�nda bu dinin ciddiyetine yak���r tarzda bir çal��maya el vermeyen bir husustur.

Yaln�z bu, "Kitab ve Sünnet'te yer alan �eriat hükümleri �u anda hiç yoktur" demek de�ildirBu hükümlerin �er'i yönüyle fiilen mevcut olmad��� demek de�ildir. Çünkü demek istedi�imiz �udur:

"Kendisi için bu hükümlerin konuldu�u toplum" mevcut de�ildir. Yani bu hükümlerin sadece orada uygulanaca��, ba�ka bir ortamda ya�amayaca�� �slâm toplumu �u anda - bilfiil - mevcut de�ildir.

Öyleyse bu hükümlerin fiilen varl���, do�rudan do�ruya bu toplumun var olmas�na ba�l�d�r.

Bu hükümlere ba�l� kalmak, cahiliye toplumundan ayr�larak yeryüzünde �slâm Nizam�n� kurmak için cahiliyeye kar�� harekete geçen herkesin boynunda bir yükümlülüktür.

Cahiliyeye ve cahiliyenin ilahl�k iddias�ndaki ta�utlar�na ve ta�utlara boyun e�ip rabl�k konusunda �irk ko�maya r�za gösteren y���nlara kar��, bu dinle harekete geçen herkesin boynunda bir borçtur. Bu, böyle devam edecektir.

�slâm'�n, de�i�mez do�u� özelli�ini bu �ekliyle kavramak, bir ba�lang�çt�r. Var olan cahiliye toplumlar�na kar�� �slami bir harekete giri�menin, gerçek ba�lang�ç noktas� budurVarl�k aleminden kald�r�lan bu dini, tekrar fiili hayata geçirmenin ba�lang�ç noktas�...

Çünkü bu dinin, son iki as�r içinde be�er kanunlar�n�n yerini i�gal etmesiyle fiili varl��� kesilmi�tir.

�slâm'�n gerçek varl��� yeryüzünden o zamandan beri silinmi�tir, öyle ki, �slâm'dan geriye, bu dine duygusal yak�nl��� olan kimseleri uyu�turmaya yarayan cami ve minarelerden öte, dua ve alamet türü ibadetlerden ba�ka bir �ey kalmam��t�r.

Çünkü bu kimseler, �slâm'�n kesinlikle ortadan kald�r�ld��� bir ortamda kendilerini hay�r içinde sanmaktad�rlar.

Gerçekte ise; ï¿½slâm toplumu, camiler bulunmadan önce, alamet türü ibadetler bulunmadan önce bulunur.

Yani bu toplum (�slâm toplumu), insanlara:

"Sadece Allah'a kulluk/ibadet ediniz; sizin ondan ba�ka ibadete lay�k bir ilah�n�z yoktur" denildi�i gün varolmu�, demektir.

Bu ilanla, Allah'a kulluk edildi�i gün bulunmu� demektir.

Bu kulluk (o an için) alamet türü ibadetlerle temsil olunmasa da var olmu�tur. Çünkü alamet türü ibadetler, Allah'a kulluk esas� kabul edildikten sonra farz k�l�nm��t�r. Çünkü bu tür ibadetlerin, ilke olarak sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat) etme esas�na dayanmas� gerekiyor.

Kanunî hükümlerin ini�i, hep bu ilkeden sonra olmu�tur. Sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�ip, itaat) eden kimseler, ne zaman ki yeryüzünde maddi bir egemenlik sahibi olurlarsa, kanunî hükümler, i�te o zaman inmeye ba�lam��t�r.

Bizzat kendilerinin ya�ad�klar� hayat�n ihtiyaçlar�na göre fikhî hükümler ç�kar�lm��t�r. Kimisi do�rudan kitap ve sünnet'le gelen, kimisi de bu iki kayna�a dayal� olarak ç�kar�lan hükümler...

��te biricik yol budur. Bunun d���nda ba�ka bir yol da yoktur.

Sözlü davet ve hükümleri aç�klama yoluyla halk�n �slâm'a geçi�inin sa�lanmas�ndan daha kolay bir yol yoktur.

Yani ilk bak��ta en kolay görünen yol budur. Ne var ki bu dü�ünce sadece bir kuruntudur.

Çünkü �slâm'�n her defas�nda ba�vura geldi�i yava� ve süreli davet yolu olmadan halk y���nlar�n�n cahiliyeden ve ta�utlar�n boyunduru�undan �slâmî bir hayata geçi�i asla mümkün de�ildir. Yani bu geçi�in tabii olan yolu �udur:

Davay� bir ki�i ba�lat�r. Bilahare bir öncü kadro bu ki�iyi izler. Daha sonra bu öncü kadro da cahiliyeye kar�� harekete geçer. Bu hareket ise Allah, kavimleriyle kendileri aras�nda hakla hükmedip yeryüzünde hükümran olmalar�n� sa�lay�ncaya kadar devam eder.

Bundan sonra da insanlar, ak�n ak�n Allah'�n dinine girerler. Allah'�n dini ise Allah'�n �eriat, nizam ve hayat program�d�r. Allah'�n, insanlardan bundan ba�kas�n� kabul etmedi�i dinidir:

"Kim �slam'dan ba�ka bir din ararsa, bu, hiç �üphesiz kendisinden kabul olunmayacakt�r." (Al-i �mran: 85)

(Kaynak:  Fi Zilâl-il Kur’an'da Davet Yolu /  Ahmed Faiz / Çeviri; Ubeydullah Dalar / Seçkin Yay�nc�l�k, ï¿½slam ve Hayat için yay�na haz�rlayan: R�dvan Dinçer)

YORUMLAR
  • Ebubekir   01-12-2013 14:46

    Ger�ekten ila� gibi bir �al��ma. �lk okudu�um eserlerden biriydi Ahmet Faizin Davet Yolu adl� eseri ve bu eserin tekrar bu �ekilde g�ndeme gelmesine inan�n �ok sevindim. Ne yaz�k ki bu g�n bu t�r kitaplara rastlanm�yor veya �ok az rastlan�yor. Umar�m sizin bu �al��man�z da ilgili eserin okunmas�na vesile olur. Yaz� dizinizin bu b�l�m�nde de�indi�inz hususlar�n da kitab�n ve �al��man�n can damar�n� te�kil etti�ini d���n�yorum.