04-11-2013 04:32

2. B�l�m: Din ve Ta�ut

Allah, Alemlerin Rabbidir. Bu, ba�l� ba��na insan�n kurtulu� ilan� demektir. Allah`tan ba�kas�na kulluktan, ita�ttan, ba�l�l�ktan ve boyun e�mi�likten kurtulu�... Be�eri kanunlardan kurtulu�... Be�erin heva - hevesinden kurtulu�... Be�erin geleneklerinden ve egemenli�inden kurtulu�...

2. Bölüm: Din ve Taðut

Ahmed Faiz taraf�ndan, Seyyid Kutub'un Fi Zilâl-il Kur’an adl� tefsirinden temel �slami davetle ilgili temel meselelerin özeti �eklinde kaleme al�nm�� olan, "Fi Zilâl-il Kur’an'da Davet Yolu" adl� eseri, ba�l�klar halinde istifadeye sunmaya devam ediyoruz. Bu 2. bölümde "Tebli� ve Uyar�" ve "Din ve Ta�ut" bölümleri var. 

TEBL�� VE UYARI

"Bu Kur'an, insanlara tebli� olunmak, kendisiyle uyar�lmak, Allah'�n ortaks�z bir tek ilah oldu�unu bilmek için ve ak�l sahiplerinin ö�üt almas� için indirilmi�tir." (�brahim: 32)

Demek ki, as�l amaç, tebli� ve uyar�d�r,insanlar�n "Allah'�, bir tek ilah" diye tan�mas�d�r. Allah'�n dini, hayat sisteminin dayana��d�r. Temel ilke budur.

Güdülen amaç, hiç �üphesiz soyut bir ilim de�ildir. As�l istenen �ey, insan hayat�n�n bu ilmi temele dayanmas�d�r. Yani amaç, sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�mek, itaat)etmektir. Çünkü kendisinden ba�ka ibadete lay�k bir ilah yoktur.

"�lah", "rab" olmay�, yani hakimli�i, efendili�i mutasarr�fl���, kanun koyuculu�u ve yönlendiricili�i hakkeden, demektir.

Bu temele dayanan insan hayat�, kula kullu�a dayal� temellere; yani kulun kula egemenli�i ve dindarl���na dayanan tüm hayat biçimleriyle kökünden çeli�mektedir. Bu çeli�ki akide ve dü�üncede söz konusu oldu�u gibi, alamet türü ibadet ve adablarda, ahlâk ve davran��larda, ölçü ve de�er yarg�lar�nda, ekonomik ve siyasal yönetimlerde ve k�saca bireysel veya toplumsal tüm hayat alanlar�nda - ayn� ölçüde - söz konusudur.

Ortaks�z bir tek ilah inanc�, dört ba�� mamur bir hayat sisteminin esas�d�r.Yani bu, vicdanlarda donup kalan mücerred bir inanç de�ildir. Akide, dura�an tipte mücerred bir inanç çerçevesine s��mayacak kadar kapsaml�d�r. Akidenin geli�en ve büyüyen s�n�r�, hayat�n tüm alanlar�n� kapsayacak geni�liktedir. �slâm'da egemenlik sorunu tüm yönleriyle akidevî bir sorundur. Ayn� �ekilde ahlâkî sorun da akidenin konusudur. Hayat sistemi kapsad��� tüm k�ymet ve ahlakla beraber, akidenin bir ürünüdür.

Bu hayat sistemi, kanuni ve siyasal �artlar� da ayn� ölçüde kapsamaktad�r.

Bu dinin akidevi hududunu (akideden as�l kastetti�ini, kapsad��� alan�) ve "La ilahe illallah  Muhammedun Resulullah"kelimelerinin (Allah'dan ba�ka ibadete lay�k ilah olmad���na ve Muhammed (s.a.v)'in Allah'�n Kulu ve Rasulü oldu�una �ahitlik etmenin) gerçek muhtevas�n�, ilgili oldu�u geni� alan içinde bilipkavramadan, Kur'an'� da anlayamay�z. (içerdi�i mesajlar� kavrayamay�z.)

Sadece Allah'a tap�nmak(kulluk yapmak, ibadet etmek)demek; sadece O'na tedeyyün yapmak (boyun e�mek, itaat etmek)demektir.

Bunu(Bu durumun) sadece namaz anlar�nda de�il, hayat�m�z�n tümünde (hayatta kar��la��lan her mesele için) geçerli oldu�unu bilip, kavray�p kabullenmedi�imiz sürece, Kur'an'� da anlayamayaca��z. (Kur'an'�n içerdi�i mesaj� kavrayamayaca��z.)

Hz. �brahim'in, "Beni ve çocuklar�m� ibadetlerinden uzak tut" duas�yla reddetti�i putlar, cahiliye ça�� Araplar�n�n düze durduklar� ilkel putlardan ibaret de�ildir. Çe�itli devirlerdeki puta tap�c�lar�n yonttuklar� ta� veya a�açlardan, kutsad�klar� hayvan veya ku�lardan, ate� veya y�ld�zlardan, ruh veya hayaletlerden de ibaret de�ildir. Bu basit ve ilkel �ekiller, hiç ku�kusuz Allah'a ortak ko�ma biçimlerinin tümü demek de�ildir. Ba�ka bir deyi�le Allah d��� varl�klara yap�lan kullu�un tümü de�ildir.

�irki, sadece bu ilkel biçimlerden ibaret saymak, mü�rikli�in sonu gelmez di�er biçimlerini görmemizi önleyecektir.�nsanl���n sar�ld��� modern �irk ve cahiliye türlerini do�ru bir �ekilde tan�mam�z� engelleyecektir. Bu bak�mdan �irkin özelli�ini ve putlarla ili�kisini, putun gerçek anlam�n� ve yeni türeme cahiliyyenin getirdi�i modern �irk biçimlerini derinlemesine ara�t�rmak zorunday�z.

"La ilahe ilIallah (Allah'dan ba�ka ibadete lay�k ilah yoktur.)" �ehadetiyle çeli�en mü�riklik,tedeyyünün (boyun e�menin, itaat etmenin) tüm hayat alanlar�nda sadece Allah'a ait olmad��� her yönetim ve her durumda mevcuttur.

�irkin gerçekle�mesi için ki�inin herhangi bir hayat meselesinde Allah'a, di�er konularda da Allah'tan ba�kas�na tedeyyün etmesi (boyun e�mesi, itaat etmesi) kafidir. Çünkü alamet türü ibadetlerle yetinmek, dindarl���n pek çok biçiminden sadece biridir. Bugünkü insanl���n hayat�nda izledi�imiz somut örnekler, ruhlar�n derinliklerinde kök salan mü�rikli�i daha net görmemizi sa�lamaktad�r.

Abdest, namaz, taharet, oruç, hac ve di�er ibadetlerde sadece ilahl�k yönüyle kendisine inand��� Allah'a itaat edip de ekonomik, siyasal ve toplumsal hayat�nda Allah'tan gelmeyen kanunlara sosyal ölçü ve de�er yarg�lar�nda Allah yap�s� olmayan dü�ünce ve kavramlara...

Ahlak, adet, gelenek ve giyim konusunda kendisine tüm bunlar� - ilahi emir ve kanunlarla çeli�mek pahas�na - reva gören be�erî baz� Rablere...

Evet Allah'�n ilâhl���na inand��� halde bu �eylere tedeyyün yapan (boyun e�en, itaat eden)bir kimse, asl�nda en belirgin anlam�yla �irke girmi� ve "La ilahe illallah - Muhammedeun Resulullah" �ahitli�inin özüyle çeli�mi�tir.

Mü�riklerin her zaman ve her yerde i�leyebilece�i �irk türleridir, bunlar. ��te günümüz insan�n�n "malum �irk'e" girmez zann�yla kolayca benimsedi�i �irk budur. Putun, ilkel ve basit bir heykel �eklinde olmas� �art de�ildir. Putlar, ta�utlar�n arkalar�na gizlendikleri belirli �ekillerden ba�ka ne ki?

Bu �ekillerin gerisindeki ta�utlar�n as�l amac�, insanlar� kölele�tirmektir. Putun ad�n� kullanarak kölele�tirmek...

Putun ad�yla kendisine itaat ettirmek...

Put, hiç �üphesiz konu�amaz, i�itemez ve göremez. Putlar�n gerisinde onlar�n ad�na konu�an; efsun ve nazarl�k yapan kahinler bak�c�lar ve yöneticiler vard�r. Putun ad�na diledi�ini söyleyen, kitleleri alçalt�p kölele�tirmek için konu�an, as�l bu kimselerdir.

Nerede ve hangi zamanda olursa olsun kahin veya idarecilerin gölgesine s���n�p konu�tuklar� kavramlar bulunuyor ve Allah'�n izin vermedi�i kanunlar, yetkiler, i�ler ve ölçüler bu tür kavramlar�n ad�na konuluyorsa; putla�t�rma meydana gelmi� demektir.

Yani bu kavramlar; hem özellik ve gerçek nitelikleri, hem de i�levleri yönünden putla�m�� demektir.

Yani insanlardan - Allah'� b�rakma pahas�na - uyulmas�, izlenmesi ve yolunda mal, can, evlad, ahlak ve namusun feda edilmesi istenecek ölçüde kutsanan "millet", "vatan", "halk" veya"s�n�f" ilah durumuna geçen birer puta dönü�mü� demektir.Çünkü Allah'�n �eriatiyle, kanun ve buyruklar�yla bu bayrakla�t�r�lan putlar çeli�ti�i zaman Allah'�n de�il, bu düzmece putlar�n iradesine uyulmaktad�r.

Yani Allah'�n �eriat, kanun, emir ve direktifleri bir kenara at�l�p onun yerine bu putlar�n; daha ince ve yerinde bir ifadeyle; bu putlar�n gerisindeki ta�utlar�n iradesi yürürlü�e girmektedir.

��te Allah'� b�rak�p putlara tap�nmak budur.

Putun, ille de bir ta� veya tahta parças� olmas� �art de�ildir. Herhangi bir doktrin veya bayrakla�t�r�lan bir kavram da put olabilir.

�slâm Dini, sadece ta�tan veya tahtadan putlar� y�kmak için gelmemi�tir. Peygamberler kervan�n�n bunca s�k� çal��mas�, katland�klar� bunca fedakârl�klar, çektikleri bunca ac� ve i�kenceler; sadece ta� veya tahta putlar� y�kmak için de�ildi.

�slâm'�n geli� nedeni, her �eyde ve her konuda sadece Allah'a tedeyyün (boyun e�mek, itaat)etmektir.

Tüm biçim ve nitelikleriyle Allah'tan ba�kas�na tedeyyün (boyun e�meyi, itaat) etmeyi ortadan kald�rmakt�r.

Kurulu düzen ve sistemlerin niteli�ini tan�yabilmek için biçim ve konumlar� tüm boyut ve süreçleriyle izlemek gerekiyor. Tevhidin mi, yoksa �irkin mi egemen oldu�unu; sadece Allah'a m�, yoksa çe�it çe�it ta�ut, rab ve putlara m� itaat edildi�ini ancak bundan sonra tesbit edebiliriz.

Diliyle "La ilahe illallah Muhammedun Resulullah" �ehadetini getirdikten sonra alamet türü ibadetlerde, taharette, evlenmede, bo�anma ve miras hukukunda Allah'a, bunun d���ndaki konulardaysa Allah'tan ba�kas�na itaat eden kimseler, e�er bu halleriyle kendilerini "Allah'�n dininden" san�yorlarsa uyanmak zorundad�rlar.

Bu darac�k çerçevenin d���nda, ço�unlu�uyla ilahi �eriâtle aç�kça çeli�en kanunlara, yani Allah'�n asla izin vermedi�i kanunlara itaat eden, canlar�n�, mallar�n�, namuslar�n� ve ahlaklar�n� isteseler de istemeseler de modern putlar�n arzular� u�runa feda eden bu kimselerin uyanmas� gerekiyor.

Çünkü putlar�n arzusuyla çeli�en her tür namus, ahlak ve dini de�erleri bir kenara atarak, yani Allah'�n emirlerini çi�neyerek bu putlar�n emirlerini uygulad�klar� halde kendilerini Müslüman ve Allah'�n dininden sayan bu kimselerin durumu budur.

��te bu kimselere dü�en �ey, içinde bulunduklar� bu büyük �irkten ç�k�p kurtulmakt�r, Allah'�n dini, hiç ku�kusuz dünyan�n do�u ve bat�s�nda kendilerini Müslüman sayan kimselerin dü�ündü�ü gibi bir e�lence ve �aka de�ildir.

Allah'�n dini, mükemmel bir hayat nizam�d�r. Günlük hayat�n tüm parça ve ayr�nt�lar�n� içine alan bir nizam..

Günlük hayat�n temel ve ana çizgilerine ek olarak tüm parça ve ayr�nt�lar�nda sadece Allah'a itaat edilen bir nizam...

Çünkü o, Allah'�n dinidir. O, Allah' in hiç bir insandan ba�kas�n� kabul etmedi�i �slâm' d�r.

Allah'a �irk ko�mak, Allah'�n ilahl���na ba�kalar�n� katmaktan ibaret de�ildir. Çünkü Allah'la beraber ba�ka rableri hakem k�lmak da �irktir.

�uras� kesin ki, putperestlik; ta� veya tahtadan yontulmu� put tap�c�l���ndan çok, bu putlarla ayn� nüfuz hakk�na sahip k�l�nan modern kavramlarda söz konusudur.

Her ülkede ya�ayan insanlar bir dü�ünsünler. Acaba hayatlar�n�n en üstün makam� kimindir?

Tam tedeyyün (boyun e�mek, itaat) kime yap�lmaktad�r?

�taat, tabiiyyet ve ba�l�l�k kimedir?

��te e�er tüm bunlar Allah'a aitse, o insanlar Allah'�n dinindendirler. Yok e�er bunlar - ya ortakl� veya tamamen - Allah'tan ba�kas�na aitse o insanlar da Allah'�n dininden de�ildir. Yani o insanlar, put ve ta�utlar�n dinindendirler. Bundan da Allah'a s���n�yoruz...

"Bu Kur'an, insanlara tebli� olunmak, kendisiyle uyar�lmak, Allah'�n ortaks�z bir tek ilah oldu�unu bilmek için ve ak�l sahiplerinin ak�llanmas� için indirilmi�tir."(�brahim: 32)

D�N VE TA�UT

Ta�ut, tu�yandan (yani azmaktan) türeyen bir kelimedir. T�pk�"Melekût, âzamût ve Rahamût" kelimelerindeki gibi çokluk ve mübala�a ifade etmektedir. Azg�nla�an ve haddini a�an her �ey ve herkes ta�uttur.

Ta�uta kulluk etmekten kaç�nan kimseler, Allah'tan ba�kas�na hiç bir �ekilde ibadet etmeyenlerdir. Rablerine yönelenlerdir. Rablerine dönüp, sadece O'nun için tap�nma (kulluk etme) konumuna geçen kimselerdir.

"Ta�uta tap�nmaktan kaç�n�p Allah'a yönelen kimselere müjde vard�r. Sen de söz dinleyip en güzeline uyan kullar�m� müjdele. Allah'�n hidayete erdirdi�i kimseler onlard�r. Ak�l sahibi olanlar da onlard�r." (ez-Zümer: 17)

Hiç ku�kusuz Allah'�n egemenlik ve �eriâtine dayanmayan tüm iktidar ve otoriteler ta�uttur.

Hakka yönelik her dü�manl�k da ta�uttur.

Allah'�n egemenlik, ilahl�k ve hakimiyetine sald�rmak; dü�manl���n en i�renci ve azg�nl���n en �iddetlisidir. Bu durum ise tam anlam� ve net ifadesiyle ta�utluktur.

Kitab ehli olanlar, bilgin ve rahiplerinin �ahs�na de�il onlar�n koyduklar� kanunlara uyup tap�n�yorlard�. Allah'�n onlar� mü�rik diye anmas�n�n nedeni buydu:

"Onlar Allah'� b�rakarak bilgin ve rahiplerini rabler edindiler." (et-Tevbe: 31)

Demek ki, kitap ehli olanlar da ta�uta yani hak sald�rgan�, azg�n otoritelere tap�nm��lard�r. Bu tap�nmada secde ve rüku yoktu, ama itaat ve tabiiyet anlam�ndaki ibadet vard�. Ki�iyi Allah'�n kullu�undan ve Allah'�n dininden ç�karan bir ibadet...

Alemlerin Rabbi Allah'�n dinine davetin sadece bir tek anlam� vard�r. O da Ta�utla�m�� insanlar�n elindeki egemenli�i, tekrar Allah'a; yani as�l sahibine iade etmektir. Ama bu davet, yani Allah'�n dinine davet yap�l�nca ta�utlar�n suçlamas� haz�rd�r:

"Bunlar yeryüzünü fesada veriyor"yahut bugünkü cahiliyenin bütün davetlere takt��� isimler;

"Bu, bir hükümet darbesi te�ebbüsüdür."

"Musa dedi ki: Ey Firavn, ben Alemlerin Rabbinin elçisiyim..." (el-Araf: 104)

"Firavn kavminin kafir önderleri dediler ki: (Ey Firavn!)Sen Musa ve kavminin, yeryüzünü fesada verip seni ve ilahlar�n� b�rakmalar�na izin mi vereceksin?" (el-A'raf: 127)

Cahiliyyenin hakimiyet düzeni,bir kulun tüm kullara rablik etmesi esas�na dayanmaktad�r.

Alemlerin Rabbine davet ise,tüm kullara yaratan�n, rablik etmesi esas�na dayan�r.

Alemlerin Rabbine inanarak Yüce Allah'a teslim olup Rabli�i ve Rububiyet özelliklerini gasp eden temelsiz ta�utun u�akl���n� b�rakt�klar�n� söyleyen sihirbazlar, hiç ku�kusuz kendileriyle ta�utun aras�ndaki kavgan�n bir inanç kavgas� oldu�unu biliyorlard�. Çünkü bu inanç, ta�utlar�n egemenli�ini tehdit ediyordu. Bunun için de bu inanç sahibi kimselerin Alemlerin Rabbinden ba�kas�na tap�nmayacaklar�n� (kulluk yapmayacaklar�n�) ilan etmeleri yeterliydi. Hatta Allah'�n, Alemlerin Rabbi oldu�unu ilan etmeleri bile yeterliydi.

��te "Halk� yurtlar�ndan ç�karmak için plan haz�rlad�n�z" suçlamas�n� yapan Firavn'a böyle cevap vermelerinin nedeni, buydu. Asl�nda Firavn'un bu suçlamas�yla modern cahiliyedeki  ta�utlar�n suçlamas� aras�nda bir fark yoktur. Çünkü gerçek manas�yla Allah'�n, Alemlerin Rabbi oldu�unu söyleyen kimselere "hükümeti devirmeye çal���yor" diyorlar. Bu tüm islah davetçilerine müfsid ta�utlar�n verdi�i geleneksel cevapt�r.

"Onun dininizi de�i�tirmesinden veya yeryüzünü fesada vermesinden korkar�m." (Gafir: 26)

��renç bat�l, güzelim hak davay� hep bu kelimelerle kar��l�yor, de�il mi?

Huzur vadeden iman davetine kar�� hep böyle uyar�yorlar insanlar�, de�il mi?

Evet bu, ta�utlar�n vazgeçilmez mant���d�r. �yilik-azg�nl�k, iman-küfür ve hakla bat�l�n sava�� nerede ve ne zaman görülürse ba�vurulan de�i�mez mant�k budur. �bret almaya ça�r�lan; ama ibret alaca��na günah i�leme gururuyla ortaya ç�kan ve samimi ö�ütleri:

"Size kendi görü�ümden ba�ka bir görü� tavsiye etmem ve ben do�ru yoldan ba�kas�n� size göstermem."(Gafir: 29) diyerek kar��layan her ta�utun anlay���d�r.

Demek öyleymi�! Ta�utlar, do�ru, yararl� ve iyi olandan ba�kas�n� dü�ünmezmi�!..

Acaba bu ta�utlar, yan�ld�klar�n�, bir kimsenin zannetmesini bile affediyorlar m�?

Kendi görü�lerinden ba�ka do�ru görü�lerin de olabilece�ini kabul ediyorlar m�?

Asla!..

Yoksa niye ta�ut olsunlar ki?

Hakka kar�� direnen ta�ut bat�l�ndan asla vazgeçmez. Alemlerin Rabbine yap�lan daveti asla rahat b�rakmaz. Çünkü o, kesinlikle biliyor ki bu davet, kendisine kar�� aç�lan bir sava�t�r. Egemenli�ine dayanak olan kanunlar� kökünden reddeden bir sava�t�r.

Bu bak�mdan bir ta�utun,"La ilahe illallah" veya "Alemlerin Rabbi Allah't�r" ilan�na müsaade etmesi mümkün de�ildir.

Ama e�er bu kelimeler gerçek anlam�n� kaybedip muhtevas�z ve mücerred birer kelime haline dönü�mü�se buna kar��maz.

Çünkü bu kelime bu haliyle ona hiç bir s�k�nt� vermez. Onu ilgilendirmez. Yok e�er bir grup insan bu kelimeleri gerçek anlamlar�yla yüklenmi�se ta�ut o zaman duruma el atar.

Çünkü Allah'a �erâtinden kopuk bir hakimiyet sürdüren ve insanlar� Allah'a yöneltmekten uzak tutarak kendi iktidar�na kul yapan ta�ut; bu insan grubuna mümkün de�il tahammül etmez.

Bat�l, ço�u kere yeni davetin gerisinde gizli bir tak�m oyunlar�n bulundu�unu san�r. Her �eyin içyüzünü bilen büyük alimler olarak yeni davetin gerisindeki gizli güçleri sadece kendilerinin anlayabilece�ini zanneder bat�l�n adamlar�:

"Kâfir önderler(toplant�dan)ç�kt�ktan sonra birbirlerine; "yürüyün ve ilahlar�n�za tap�nma�a (kulluk etmeye)devam� edin," dediler. Bu, hiç �üphesiz bizden istenen bir �eydir." (Sad: 6)

Yani davet olunan bu �ey, din de�ildir, inanç de�ildir, diyorlar. Bu, olsa olsa ba�ka bir �eydir. Bu davetin arkas�nda (gizli tutularak) istenen bir �ey...

Halk�n bunu erbab�na b�rakmas�, tuzak ve gizli planlar� anlamada uzmanla�an kimselere havale etmesi gereken bir �ey...

Halk, geleneksel i�ine ve bilinen ilahlar�na yönelsin de bu yeni planlar�n içyüzüyle u�ra�mas�n...

Nas�l olsa bu i�i bilen, kar�� durmas�n� beceren uzmanlar vard�r...

Halk buna inans�n... Diyorlar.

Do�rusu müstekbirler uyan�kt�r. Ç�karlar�n�, inançlar�n� ve düzmece ilahlar�n� korumas�n� biliyorlar.

Bu, ta�utlar�n s�k s�k ba�vurduklar� geleneksel yöntemdir. Amaçlar�, halk�n gerçekleri ara�t�rmamas�, kamu i�leriyle ilgilenmemesi ve önem arz eden gerçekleri dü�ünmeden ya�amas�d�r.

Çünkü kitlelerin gerçeklerle yüz yüze gelmesi, ta�utlar için de tehlikelidir. Müstekbirler için de tehlikelidir.

Kitleleri bat�l inançlar�n bata��na sürmekle ya�ayabilen ta�utlar, halk�n bu bat�llar� Ö�renmesini elbette ki istemezler.

Ama bast�klar� yerin sars�lmaya ba�lad���n� gördükleri zamanise, yumu�ama yoluna ba�vururlar. �iddetin kâr etmedi�ini gördükten sonraki bir yumu�ama...

"(Firavn)etraf�ndaki ileri gelenlere; "Bu adam, hiç �üphesiz bilgin bir sihirbazd�r. Maksad�, yapt��� sihirle sizi yurdunuzdan ç�karmakt�r. Söyleyin görü�ünüz nedir?" (e�-�uara: 35)

Bir ta�ut, ne zamandan beri yardakç�lar�ndan görü� istemi� ki?

Kendisine secde edenlerin görü�ü!!

Asl�nda bu, ta�utlar�n geleneksel kaypakl���d�r. Ayaklar� alt�nda ezdikleri halk�n görü�ü ha!!

Ta�utlar�n keyfi istibdatlar� alt�ndaki insanlar�n konu�mu� olmak için görü� bildirmesinden ba�ka bir �ey mi ki bu?!

Neden?

Çünkü durum, tehlikeli bir hal alm��t�r. Bundan sonra m�?

Onlar gene ayn� zorba, ayn� müstebid ve ayn� zalimlerdir.

Allah, Alemlerin Rabbidir. Bu, ba�l� ba��na insan�n kurtulu� ilan� demektir. Allah'tan ba�kas�na kulluktan, itaâttan, ba�l�l�ktan ve boyun e�mi�likten kurtulu�...

Be�eri kanunlardan kurtulu�...

Be�erin heva - hevesinden kurtulu�...

Be�erin geleneklerinden ve egemenli�inden kurtulu�...

Allah, Alemlerin Rabbidir.

Hem bu ilan, hem de Allah'tan ba�kas�na kulluk bir arada bulunamaz.

Hem bu ilan, hem de kendi kat�ndan kanunlar ç�karanlar�n iktidar� bir arada bar�namaz.

Be�er yap�s� kanunlara, yani Allah'�n ki d���nda bir rabli�e, boyun e�dikleri halde kendilerini müslüman sanan kimseler, hayal dünyas�nda ya�amaktad�rlar. Bir an için bile olsa Müslüman olduklar�n� sanmalar�, sadece bir vehimdir. Hakimleri Allah'tan ba�kas�yken, kanunlar� Allah'�n �eriati de�ilken bir an için bile olsa Allah'�n dininden olamazlar. Onlar, olsa olsa kendilerine hükmedenin dinindendirler...

Allah'�n de�il, kral�n dinindendirler.

Ta�ut, bu davan�n kendisi için tehlikeli oldu�unu elbette ki, bilmektedir.

Arap insan�, Hz. Peygamber (s.a.s)'in halk� "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah (Allah'dan ba�ka ibadete lay�k ilah yoktur ve Muhammed (s.a.v) Allah'�n Kulu ve Rasulüdür.)"�ahidli�ine davet etti�ini i�itince f�trî anlay�� ve zekas�yla:

"Bu, krallar�n ho�lanmad��� bir i�tir" demi�tir.

Ba�ka bir Arap insan� da gene ayn� f�trat ve zekayla:

"Öyleyse Arap olan da olmayan da seninle sava�acakt�r"demi�tir.

Hiç ku�kusuz bu her iki Arap insan� da kendi dilinin muhtevas�n� biliyordu. �ehadet kelimelerinin Arap olsun olmas�n Allah'�n �eriatiyle hükmetmeyen kimselere kar�� bir ink�lâb oldu�unu biliyordu. Arap insan�, bu kelimelerin ciddiyetini hiç ku�kusuz biliyordu. Çünkü onlar, dillerinin ifade etti�i manalar� çok iyi anl�yorlard�.

�uras� kesindir ki, �ehadet kelimesiyle Allah'�n �eriat� d���ndaki hükmün, yani Allahla beraber ba�ka ilahlar�n bir kalbde veya bir yerde ayn� anda bar�namayaca��n� her Arap biliyordu.

Yani onlar, �ehadet kelimelerini, bugün kendisine "Müslüman’�m" diyen kimselerin �u bozuk ve niteliksiz anlay��lar� gibi anlam�yorlard�.

�nsanlar�n Allah'tan ba�kas�na tap�nmas�, gönüllerde zillet do�uran hayat� da zulüm ve azg�nl��a veren bir �eydir. Oysa ki Yüce Allah insanlar�n ba�� dik olmas�n� hayat�n da hak ve adaletle geçmesini dilemi�tir.

Çünkü insanlar�n eme�i, yeryüzü rablerinin ilahla�t�r�lmas� u�runda bo�u bo�una harcan�p gidiyor.

Bir kere sahte ilahlar, yanlar�ndan saz�, caz�, davul ve borazanlar� eksik etmezler.

Küçüklüklerini, baya��l�k ve zavall�l�klar�n� etraflar�ndaki borazanlarla kapatmak istiyorlar.

Gerçek rablermi� gibi kendilerini göstermek istiyorlar. �nsanlar� bu i� için kullan�yorlar. Bu zavall� ve s�radan yarat�klar�n gerçek rab olmalar� mümkün olmad��� için etraflar�ndaki insanlar hep yorgun - arg�n kal�yorlar. Sürekli tasalar�n içindedirler. Çünkü gece - gündüz borazanl�k yap�yorlar, i�leri - güçleri ta�utlar�n üzerine dikkat çekmektir. Ta�utu büyütmek için övgüler düzüyor, destanlar üretiyor, borazanl�k yap�yor, def ve zurnalar çal�yorlar.

Böylece bunca insan eme�i bo�una ak�p gidiyor. Hayat için gerekli olan verimli bir üretim gücü olaca��na, böylesine güdük, hay�rs�z ve tasa dolu bir u�ra� içinde eriyip tükeniyor.

Yüce Allah, hiç �üphesiz yaratt��� insan�n karakterini ve gücünün s�n�rlar�n� da bilmektedir. Tüm insanl�k için gönderdi�i dinde herkese kolayl�k sa�layacak kurallar koymu�tur. E�er i�lere ciddiyetle sar�lmak varsa, f�trat bozulmam��sa ve kul itaat etmeye niyet etmi�se, üstesinden gelemeyece�i görev kalmaz.Sap�tmadan ve horlanmadan görevini yapar. Bu hakikati kavraman�n büyük ve kendisine has bir önemi vard�r. Ta�utlar�n yönlendirdi�i y�k�c� propagandalar kar��s�nda bu hakikatin iyice bilinmesi gerekiyor. Çünkü ta�utlar durmadan çökü�e, hayvanla�maya ve çamurda bo�u�maya yöneltirler. T�pk� solucanlar�n ya�ad��� bir hayat gibi...

Çünkü ta�utlara göre bu, insan realitesinin bir gere�idir. �nsan�n tabiat ve f�trat� böyledir. Yetenekleri bu kadard�r. Din ise, ideler aleminin bir davas�d�r. Dünyada bir varl�k olu�turmak için gelmemi�tir. Dinin her emri yerine getirilmeye kalk���l�rsa bunu bin ki�i bir araya gelse bile ba�aramaz. Ama bu iddialar�n tümü yaland�r. �kincisi aldatmacad�r. Üçüncüsü olarak da cahilce sözlerdir.

Çünkü bu ta�utlar, insan� anlayamaz. Kendisini var eden ve bu dinin kurallar�yla yükümlü tutan yarat�c�s� kadar - mümkün de�il - bilemez. Çünkü bilen O'dur. Noksanl�klardan münezzeh olan Allah; bu dinin normal bir insan�n gücü dahilin de oldu�unu bilmektedir.

Sonra bu din seçkin ve dahi az�nl�klar için gönderilmemi�tir.Bu din, - s�radan bir insan için bile - bir azim, bir samimi niyet ve bir ba�lang�ç noktas�d�r sadece. E�er bunlar varsa, Allah'�n, amil kimseler için haz�rlad��� nimetler de vard�r:

"E�er onlar, ö�ütlendikleri �eyleri yapsalar, hiç �üphesiz kendileri için daha iyi ve daha sars�lmazca olur. O takdirde de onlara kendi kat�m�zdan büyük bir mükafat veririz. Ve onlar� dosdo�ru bir yola koruz." (en-Nisa: 66-68)

Ba�lang�ç yap�ld� m�, bunu hiç �üphesiz Yüce Allah'�n yard�m� izler. Bunu da yola devam etme kararl�l���n�, daha sonra büyük mükafat ve en son da dosdo�ru bir yola girme takip eder. Allah, elbette ki do�ruyu söylemi�tir.

(Kaynak:  Fi Zilâl-il Kur’an'da Davet Yolu /  Ahmed Faiz / Çeviri; Ubeydullah Dalar / Seçkin Yay�nc�l�k, �slam ve Hayat için yay�na haz�rlayan: R�dvan Dinçer)

YORUMLAR
  • HUSEY�N SASMAZ   04-11-2013 18:19

    Allah'a ve Ahiret g�n�ne inanan b�r m�llet� �babalar� veya o�ullar� veya karde�leri ya da akrabalar� olsa bile � Allah'a ve peygamberine kar�� gelenlere, sevgi beslediklerini g�rmezsin. ��te Allah, iman� bunlar�n kalblerine yazm��, kat�ndan bir nur ile onlar� desteklemi�tir. Onlar�, i�lerinden �rmaklar akan, i�inde temelli kalacaklar� cennetlere koyar. Allah onlardan ho�nut olmu�tur. ��te bunlar, Allah'tan yana olanlard�r. �yi bilin ki, saaddete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlard�r." "M�cadele-22 Ey �nananlar! Benim de d��man�m sizin de d��man�n�z olanlar� dost edinmeyin. Onlar size gelen ger�e�i ink�r etmi�ken onlara sevgi g�steriyorsunuz, oysa onlar Rabbiniz olan Allah'a inand���n�zdan �t�r� ve peygamberi yurdundan ��kar�yorlar. E�er siz de benim yolumda sava�mak ve r�zam� kazanmak i�in ��km��san�z onlara nas�l sevgi g�sterirsiniz? Ben sizin gizledi�inizi de a���a vurdu�unuzu da bilirim. i�inizden onlara sevgi g�steren kimse ��phesiz do�ru yoldan sapm��t�r. E�er sizi ele ge�irirlerse sizin onlara g�sterdi�iniz sevgiyi g�stermezler, size d��man olurlar ellerini ve dillerini fenal�k etmek i�in uzat�rlar ke�ki ink�r etseniz isterler. Yak�nlar�n�z ve �ocuklar�n�z size k�yamet g�n�nde b�r fayda veremezler. Allah onlarla sizi ay�r�r. Allah i�lediklerinizi g�rendir. �brahim ve onunla beraber olanlarda sizin i�in uyulacak g�zel bir �rnek vard�r. Onlar milletlerine ��yle demi�lerdi: "Biz sizden ve Allah'tan ba�ka tapt�klar�n�zdan uza��z, sizin dininizi ink�r ediyoruz. Bizimle sizin aran�zda yaln�z Allah'a inanman�za kadar ebedi d��manl�k ve �fke ba�g�stermi�tir." Yaln�z �brahim'in babas�na : "Andolsun ki, senin i�in ma�firet dileyece�im fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir �eyi savmaya g�c�m yetmez." s�z� bu �rne�in d���ndad�r. Ey inananlar deyin ki: "Rabbimiz sana g�vendik, sana y�neldik, d�n�� sanad�r." 13 "Ey iman edenler! Babalar�n�z, karde�leriniz �k�fr� imana tercih ediyorlarsa� dost edinmeyin. Sizden kim onlar� dost edinirse do�rusu kendisine yaz�k etmi� olur." 14 Ey iman edenler, Yahudi ve H�ristiyanlar! dost olarak benimsemeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardand�r. Allah zulmeden kimseleri do�ru yola eri�tirmez."... 25 ��te b�ylece isl�m cemiyetinin m�nasebetindeki o kesin ve asil kaide yerle�mi� oluyordu. Ayr�ca bu kaide isl�m cemiyetinin yap�s�nda, oganik b�nyesinde de yerini al�yor ve onu eski ve yeni cahiliyet cemiyetlerinin hepsinden ay�r�yordu. B�ylece bir daha isl�m ile cemiyeti isl�m d��� ba�ka esaslar �zerine istinat ettirip Allah'�n istedi�i temelden ba�ka temellere dayand�rma aras�nda birle�tirici hi� bir alan kalmam�� oluyordu. �sl�m s�fat�n� ta��y�p ta cemiyeti isl�m�n d�zeltmek �zere geldi�i il�hi esaslar�n d���nda her hangi bir esasa g�re tanzim etmek isteyenler ya isl�m� bilmiyorlar veya bile bile onu terk ediyorlar. Her iki durumda da isl�m onlara iddia ettikleri s�fat� vermez ve musl�man�z demelerine itibar etmez. ��nk� onlar isl�m � tatbik etmiyorlar, aksine onun yerine cahiliyet esaslar�ndan istinatgah ar�yorlar... 13. M�mlahine : 1-4. 14. Tevbe: 23. 15. M �ide: 51. cilt-8-say-183-184 https://scontent-a-ams.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/s261x260/1394073_652805541406927_1173212763_n.jpg https://scontent-a-ams.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/s261x260/1441541_652806334740181_1297493368_n.jpg

  • HUSEY�N SASMAZ   04-11-2013 12:41

    Selamaleyk�m karde�lerim sait kutupun 16 ciltlik Tefsirinin googlede olmad���n� g�rd�m onun i�in onu scan yap�p yay�nl�yorum ki di�er m�sl�man karde�lerim faydalans�n.Kendi sitemdede var ama t�rkiyeden a��lm�yor �u an onu n i�in blogtan g�nderiyorum. Allah yard�mc�n�z olsun. http://seyyitkutubtefsiri.blogspot.nl/2013/11/seyyit-kutup-tefsiri-cilt-7_3.html