

"sonun" Arama Sonuçları

ABD’de gözaltına alınırken polis şiddeti sonucu George Floyd'un ölümü, ırkçılık karşıtı protestoların başlamasına sebep oldu. İşte başından sonuna tüm gelişmeler...

Evet, koşmamız gerekiyorsa koşmamız lazım. Sonra geç olabilir, Habibi Neccar hem koşmuştu, hem de hak yolda Resullere destek olmuştu. Ve sonunda Allah’ın rahmetiyle cennete uçtu. Mümin şahsiyetin güzel bir örneği.

İyad Kuneybi “Mursi’nin ölümünün ardından, ona yönelik sempatinin demokratik yönteme yönelik bir sempatiye dönüşmemesi gerektiğini” de dile getirdi. Ürdünlü dâvetçi, konuşmasının sonunda Mursi’ye yeniden rahmet diledi.

Soruyu ilk soran Merryl oldu: “Şeytan İmparatorluğu dağıldığına göre, yerini kim veya ne alacak?” Hiç kimse cevap veremedi. Tam bir şaşkınlık içinde birbirimize baktık. Cevap yerine, bir yığın muhtemel kehaneti mırıldandık. Sonunda Merryl kendi sorusuna cevap verdi: “Biz olacağız. Bir sonraki umacı, yeni şeytan imparatorluğu İslâm olacaktır. Batı’nın, özellikle sınai ve askerî işbirliğinin kendi kimliğini korumak, işleyişini sürdürmek için hâlâ bir şeytana ihtiyacı var."

Hamas'ın Siyasi Büro üyesi Musa Ebu Merzuk, Suudi Arabistan'ın Ramazan ayı sonunda 3 önde gelen din adamını idam etmeye hazırlandığını ifade etti.

Kalem-Der'in bu haftaki Cuma Vaazında A. Turgut Ulucak, İslami Hareketin Sonunları ve Çözüm Önerileri" başlıklı bir sunun gerçekleştirirken, Cuma Hutbesinde de Ahmed Kalkan hoca, "Yaratılış Gayemizi" konu alan bir hutbe okudu!

Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz "ne kadar çabuk geçti!" olacaktır.

Hayat, mü’minler için bir imtihan alanıdır. Çeşitli şekillerde denendiğimiz bu alanı, imanın gereğine göre değiştirmek, ıslah etmek, dönüştürmekle yükümlüyüz. Bu görevin başarısı toplu bir eylemliliği de içerir. İslâm’ın ferdî veya toplu şâhidliğini yapmak, gerçek anlamda Müslümanca bir hayat sürdürmek, öyle kolay bir iş değildir. Bu zorlu, çileli ama sonunda ferahlığa (dünyada fethe, âhirette cennete) çıkan yolda, zulme, şirke, tuğyana bulaşmadan yürüyebilmek

İktibas Aylık Sohbetleri’nin konuğu “Türkiye’de Değişimin Yönü”konusuyla dergimiz yazarlarından Şükrü Hüseyinoğlu idi. İktibas dergisi lokalindeki sohbette konuşmacı, Eski Türkiye ile Yeni Türkiye nerede farklılaşıyor, bir İslamlaşma sürecinden söz etmek mümkün mü soruları üzerinde durdu. Salonu dolduran misafirlerce ilgiyle takip edilen sohbetin sonunda soru-cevap ve karşılıklı hasbihal bölümü yer aldı.

Kur’an nasları ve siyer bilgisinden öğreniyoruz ki, bu anlamda Mekke’de de bir “yerlilik ve millilik” anlayışı ve dayatması söz konusuydu. Darun Nedve merkezli müşrik Mekke oligarşisi, Mekke’deki yerleşik değer yargıları ve işleyişi “yerli ve milli” değerler olarak sonuna kadar savunmairadesi ortaya koyuyor ve şirke, sömürüye, tuğyana dayalı bu değer yargılarını esastan reddederek kendilerini yalnızca Âlemlerin Rabbi’nin ilahlığı ve rabliğine, yani göklerin olduğu gibi yerlerin de hükümranı olduğu hakikatine dâvet eden, dini (dünya görüşü ve hayat tarzı) ancak O’na has kılmaya çağıran Rasulullah (a.s.)’a karşı amansız bir mücadeleye girişiyorlardı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan ödenek bu yıl da yetmedi. Yıla 7.7 milyarlık ödenekle başlayan Diyanet, altı ay sonunda bütçesini 8.3 milyar olarak güncelledi

Ahmed Kalkan'la “BİZİ DİRİLTEN AYETLER” sohbetlerinin bu sezonki sonuncusu inşallah, Bakara Suresi 185. ayetinde gündeme getirilen “Ramazan ve Kur’an” konusuyla gerçekleştirilecek.

Kalem-Der’in organize ettiği paneller serisinin sonuncusu yapıldı. Dernek binasındaki panel, Kur’an tilavetiyle başladı. Akabinde Ahmed Kalkan kısa bir giriş ve selamlama konuşması yaptı. “Teknolojik Aletleri Müslümanca Kullanmak” üst başlığını taşıyan panelde Şükrü Hüseyinoğlu ve Ahmet Turgut Ulucak birer sunum yaptılar. Panelde özellikle sosyal medyanın günümüz insanı üzerindeki etkileri üzerinde duruldu. Teknolojik aletlerden tamamen uzak durmamızın mümkün olmadığını ancak bu aletleri de ölçüsüz bir şekilde kullanmamız gerektiğini hatırlatıldı. Müslümanın sosyal medyayı kullanırken uyması gereken ölçülerin neler olduğu ifade edildi ve sonra sorulan sorulara verilen cevaplarla birlikte panel sona erdi. Panelin video kaydını istifadesine sunuyoruz:

Davetçi, davasından biraz taviz verirse egemenlik taslayanların adamlarını yani mele’ ve mürtefîni kazanacağı zannına götürüyor ve bu işin dava hayrına olacağı düşüncesine kaptırıyor. Unutulmamalıdır ki, yolun başlangıcında kopardıkları en küçük bir taviz; yolun sonunda tamtamına bir sapıtmaya dönüşecektir.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

İşgalcilerin Filistin topraklarında kalıcı olmadıklarını belirten Filistin Alimleri Birliği, ABD Başkanı'nın Kudüs kararının Siyonist çetelerin Filistin topraklarını işgalinin sona ermesinin başlangıcı olduğunu ifade etti.

"Kürt Sonunu, Kürt Ulusalcılığı ve Kürt Ulus Devlet Hedefi" başlıklı panel, 19 Kasım 2017 Pazar günü inşallah Saat:20:00'da dernek binasında gerçekleşecektir. Kadın-erkek bütün kardeşlerimiz davetlidir.

Dünyaca meşhur bir yayın grubu olan bbc.com, “Medeniyet 30 yıl içinde çökebilir” başlığıyla duyurduğu haberine bir soru ile giriş yapmış ve şöyle demiş: “Neden bir insan yıllarca teknolojik gelişmelerin kalbi Silikon Vadisi’nde çalıştıktan sonra bir anda her şeyi bırakıp, inzivaya çekilir ve ‘dünyanın sonunu’ beklemeye başlar?

Arakan’lıları savunmak amacıyla gençlerin bir araya gelipte oluşturduğu ”Arakan Kurtuluş Ordusu” adını verdikleri oluşumun komutanı Abu Ammar Arakan topraklarından dünyaya seslendi, bütün STK ve devletleri bu katliamı durdurmaya çağırdı, ve Arakanlıların haklarını geri almak zulmü durdurmak için sonuna kadar mücadele edeceklerini bildirdi.

Fedaîlerin İmamlarına/liderlerine sorgusuz sualsiz teslimiyetleri gerekiyordu. Seyduna her şeyi bilen, her konuda en doğru kararı veren, yanılmaz bir imamdı. O, bilgileri doğrudan Allah’tan almaktaydı. Bu uğurda Hasan Sabbah’ın, geleneksel şii (ve sünnî) kültürdeki mehdî/Mesih/kurtarıcı figürünü sonuna kadar kullandığı anlaşılmaktadır. Geleceğe dönük bir kurtarıcı/Mesih bekleme telakkisi, bunun tamamen uydurma boş bir söylenti olduğunu bilen insanlar için oldukça abes, insanın havsalası almayan bir inanış ise de, bir kez olabilirliğini kabul edenler açısından, haşhaştan beter bir uyuşturucu olduğunda kuşku yoktur. Dolayısıyla haşhaştan önce mehdi/Mesih/müceddid ve bunların karşı kutbunda yer alan deccal gibi kavramların asılsız ve uydurma olduğunu anlatmak, haşhaşîliğin önünü almak için önerilebilecek en somut adımlardan biridir.
Makaleler
Hava Durumu