Pazartesi akşamları 20.30'da gerçekleştirilen İslami bilinç derslerimizde bu hafta Ahmed Kalkan'la Hicret Bilinci konusunu işlendi

Konuşmacı, sohbetine başlarken İnsanlık tarihinin üç ana dönem olduğunu, İlk insandan, Hz. Musanın Mısardan kavmiyle bereber göç edişine kadar ki dönemi birinci dönem. Hz. Muhammed'in Medine'ye hicret etmesine kadar ki döneme orta dönem ve hicretten sonra ki günümüze ve kıyamete kadar sürecek zamana ise son dönem (ahir zaman) diyebileceğimizi söyledi.

Göç etmek ile Hicret etmenin anlı manaları içermediğini söyleyen hocamız, Hicret etmenin bir mekan değişikliği olmadığını ancak bir süreliğine konum değiştirmek anlamına geldiğini, kaçmak, korkmak veya terketmek amacı taşımadığını, daha güçlü bir şekilde geri dönmek için bir adım geriye gitmek manasına geldiğini söyledi ve örneklendirerek bir uzun atlamacını daha uzağa atlayabilmek için bir kaç adım gerilemesinden örnek vererek anlatımına devam etti.

Hicretin, Allah için terkedilemiyecek hiçbir şeyin olmadığının ıspatı olduğu üzerinde duran Kalkan, gerektiğinde doğduğumuz, doyduğumuz ve ailelerimizin yaşadığı yurtlarımızı sadece Allah için terk edebileceğimiz anlamına geldiğini söyledi. Hicretin, kulluğun önündeki bütün engellerin üzerine basarak geçmek olduğunu ve bir müslümanın tedbirlerini aldıktan sonra Allah'a teslim olarak hicret etmesi gerektiğini anlattı.

Kişi veya topluluların bulundukları beldelerde mücadelelerini sürdürmelerini, bir kaçış olmayan hicret gerçekleşmeden yaşanılan beldelerde mücadelenin son noktaya kadar zorlanması gerektiğine, ancak son çare olarak hicret edilmesi gerektiğine değindi.

Konuşmacı sohbetine, ümmetlerin peygambersiz hicret edebileceği gibi, peygamberlerinde tek başlarına ümmetsiz hicret ettiklerini anlatarak devam etti.

Olumlu hicretler yapıldığı gibi, olumsuz hicretlerinde yaşanabileceğini söyleyen hocamız, olumlu hicret'in; Namazla sufli dünyadan, ulvi dünyaya, orucla tokluktan, açlığa., zekatla malı kendinden bilmekten, Rabbin emaneti olduğunu bilmeye, hacc ile yaşanılan yurttan, Allah'a misafir olmaya geleceğini, Efendimizin "Muhacir, Allah'ın yasaklarından kaçandır" hadisinde buyurduğu gibi, kısacası bütün ibadetlerin içinde Allah'a karşı bir hicret olduğuna değindi.

Olumsuz hicretlerin ise, Kuran okumak ve anlamak yerine, dizi-film ve faydasız uğraşılara. İslamın mutlak doğrusu Tevhid inancından, seküler ve demokratik anşayışları benimsemeye. İslam devleti talepleri ve Allahı'ın hükmüyle hükmedilmekten, adaletli insanların yönetimleri antında yönetilmeye. Kısacası Allah'tan ve Allah'ın razı olacağı bir yaşantıdan akıl, nefis ve şeytanın razı olacağı hayatlara yönelmekle örneklendirdi. Hicretin insanın hem iç dünyası hemde davranışlarına etki etmesinin gerektiğine değinen Kalkan. İmanımızı, ahlakımızı, ibadetlerimizi sulandıracak hallerden, duygu ve amel olarak Rabbimize sadakatimizi arttıracak hallere hicret etmemiz gerektiğine değindi

Sohbetinin son döneminde hicretin iyi niyetle de olsa yapılan hicretlerin bazen muradına ermeyen ve yanlış hicretler olabileceğine değinen hocamız Yunus'un (a.s.) hicretinden örnek vererek konuyu anlattı. Rabbinin emri ile halkını Tevhide çağıran Yunus'un (a.s.) Tevhidi kabul etmeyen halkına tebliğden vazgeçip, başka kavimlerede tevhidi anlatayım belki onlar iman ederler hüsnü niyetiyle hareket etmesini, görev bölgesini terkederek hicret etmesi anlamında değerlendirilmesi gerektiğini. Rabbimizinde bu davranışı kabul etmeyerek Yunus'u (a.s.) balığın karnında hapsederek hatasını anlamaya yönentmiş ve Yunus'ta (a.s.) hatasını anlayarak görev bölgesine dönmüştür. dedi ve son olarak ekledi.

Bizlerde yaşadığımız bölgeleri terketmeden mücadelelerimizi etmeliyiz. Hicretlerimiz ancak daha kuvetli bir şekilde geri dönüşlerimiz olmalıdır diyerek sohbetini tamamladı.

HAY-DER'de önümüzde ki Pazartesi akşamı Hamza Er, Nifak kavramı üzerine sohbet verecektir.

(Habr: Atilla Aksu / İslam ve Hayat)