
�smail Hakk� G�LE�
TA�UTLAR PEYGAMBERLERE N���N KAR�I �IKTILAR?
�nsanlar� yaratan Rabbimiz(cc) onlar�, ikaz ve inzar etmeleri i�in bir �ok Peygamberler g�ndermi�tir...Bu Peygamberlerin (as) uyar� ve ikazlar�n�, �nsanlar�n �o�u kale almam��, onlarla alay edip ve getirdikleri �lahi mesaj� reddetmi�lerdir...
�zellikle de, o toplumlar�n mele, m�tref, zengin, g�� ve iktidar sahibi kimseleri, bu Peygamber'lere kar�� �ok sert bir muhalefette bulunmu�lar, onlar�n davet ve davas�n� rahat bir �ekilde anlat�p, yay�p ve ya�amas�n�n �n�ne setler �ekmi�ler ve onlar� susturup, mesajlar�n�n da kitleler taraf�ndan kabul edilip ve anla��lmas�n� engellemeye �al��m��lard�r...
��nk� t�m Peygamberler;
1.�nk�lap��, de�i�imci bir ruha sahiptiler
2. Mevcut stat�koyu red ile i�e ba�lad�lar,
3. Hakimiyet ve otoritenin, t�m�yle Allah'a ait bir hak oldu�u ger�e�ini daha ilk ba�ta, �srarla vurgulad�lar,
4. Toplumlar�n ancak tevhidi bir inan�, kimlik ve ya�ay��la �zg�rle�ebileceklerine vurgu yapt�lar.
5. �nsanlar� ba�kalar�na de�il, sadece Allah'a halis manada kul olmaya davet ettiler,
6. Me�ruiyetin kayna��n�n Allah (cc) oldu�unu ifade ettiler
7. B�t�n bunlar�n ger�ekle�mesi i�nde yeni bir ruh, toplum ve nizam�n in�a edilmesi i�in m�cadele ettiler...(�mmet)
T�m bu sayd���m�z akide ve d���ncelerden dolay�, hi�bir oligar�ik rejim, otorite kendi sistemlerini k�k�nden sars�p ve de yok edecek olan bu davete seyirci kalamazd� ve kalmad�lar da...
Bir toplum iyice ����r�ndan ��kt���, haddi a�t���, t�m k�t�l�kleri i�ledi�i zaman, Allah(cc) o topluma uyar� ve ikazlarda bulunmas� ve tebli� davetini yapmas� i�in Peygamberler (as) g�ndermi�tir...
Andolsun ki biz her �mmet aras�nda: “Allah’a ibadet/kulluk edin ve ta�uttan ka��n�n.” (diye tebli� etmesi i�in) resûl g�ndermi�izdir...(Nahl 36)
Tabi ki bu peygamberler, �nsanlar� sadece Allah'�n (cc) varl���na davet etmemi�lerdir...
Zaten tarihte �ok az� istisna, �nsanlar�n �o�u, Allah'�n var oldu�una, hatta bir oldu�una da inan�yorlard�...
Ancak, Allah'a �o�u zaman "ortaklar ko�arak" inan�yorlard�...
"�man eden ve imanlar�na zul�m/�irk bula�t�rmayanlar (var ya); i�te bunlara (Allah’�n azab�ndan) emin olma vard�r. Ve onlar hidayete erenlerdir." (6/En'âm, 82)
Allah'�n (cc) yetkilerini ki;. yasa, yasak, s�n�r, �izgi, kanun, emretme, yasaklama, helal ve haram belirleme, dua etme, istimdat, istiane ve istiazede bulunma, yard�m talep etme, gaybi yard�mlar, rab�ta yapma vb...gibi...
Allah (cc)'�n baz� �zellik ve s�fatlar�n� ya da Allah'a (cc) yap�lmas� gereken bir tak�m ibadet rit�ellerini ya da "Uluhiyet, Rububiyet ya da Ubudiyet" tevhidini Allah'tan ba�kalar�na veriyorlard�...
T�m peygamberler, tebli� ile g�revli olduklar� toplumlara, sadece Allah'a g�re bir hayat ya�amalar�n�, O'na g�re bir toplum olu�turmalar�n�, me�ruiyetini ve makbuliyetini Allah'tan ve Allah'�n kitab�ndan alan bir idare, sistem, nizam ve y�netim olu�turmalar�n� istemi�ler ve bunun ger�ekle�mesi i�in m�cadele etmi�lerdir...
Allah'�n egemenlik, hakimiyet, te�ri, yasa ve kanun koyma, emir ve yasaklama, helal ve haram s�n�rlar� belirleme yetkisini, Allah'tan ba�ka hi� kimseye vermemeleri gerekti�i inanc�n� benimsemelerini onlardan talep etmi�lerdir...
Ayr�ca da; Peygamberler inanm�� olduklar� ilke, de�er, prensip, �eriat, kanun, yasa, ilahi emir ve hayat d�sturlar�ndan hi� bir �ekilde, meri ve cari (y�r�rl�kte) olan yani; o d�nemde y�r�rl�kte olan her t�rl� gelenek, g�renek, adet, al��kanl�k, t�re, sistem, nizam, idare ve y�netimlere inade, ittiba, itaat ve icabet etmediler...
Kendi getirmi� olduklar� ve Rab'lerinin tebli� edilmesini istedi�i inan�, ilke, prensip, kural, kanun, emir ve de yasak ve kitaba g�re bir hayat idame etmeye �al��t�lar...
Ve kendi inan�lar�ndan, asla �d�n vermediler ve kar�� tarafa da boyun e�mediler... Onlarla, orta yolda bulu�ma, onlar�n bat�l olan inan�, k�lt�r, de�er, d���nce, ilke, ibadet, put, sistem ve nizamlar�na icabet edip y�nelmediler...
Onlar� ulula�t�r�p, y�celtmediler... Onlara hizmet etmediler... Onlar�n ortaya koymu� oldu�u, t�m de�erleri ellerinin tersiyle itip, kendi inanm�� ve getirmi� olduklar� de�erlere s�ms�k� sar�ld�lar...
Peygamberler ve M�'minlerin bu �ekilde tavizsiz ve ink�lap��, ba��ms�z bir inanca sahip olmalar�, zalimleri �ok �fkelendirmi�ti.
Tarih boyunca t�m zalimlerin el�ilere, tevhid ehline kar�� s�ylemi� olduklar� ve ilahi bir s�nnetullah olan �u c�mleleri �ok manidard�r;
Kâfirler, Resûllerine, “��phesiz ki ya dinimize d�nersiniz ya da sizi yurdumuzdan ��kar�r atar�z.” demi�lerdi. Rableri onlara ��yle vahyetti:
“Kesinlikle o zalimleri helak edece�iz.” (14/�brahîm, 13)
��nk�, Rabbimizin g�ndermi� oldu�u b�t�n peygamberlerin dini, temelde ayn� inanca haizdi...O da kat���ks�z olan tevhid inanc� idi... �nan� esaslar� hi� bir peygamberde ve d�nemde de�i�miyordu...
��te bu Rabbani, tevhidi, inan� ve akide esaslar�ndan hi� bir �ekilde taviz verme veya orta yolda bulu�ma yoktu...
Ta�utlara, tamam efendim, olur efendim, tabii ki, biraz da sizin bat�l inan�, sistem, rejim, ilke, d���nce ve putlar�n�zdan istifade edelim...
�slam akidesinde, siyah ve beyaz s�zkonusu idi... Hi� bir �ekilde grilik, bulan�kl�k, m�phemlik yoktu...
Yani, saflar olabildi�ince ayr�, net, belirgin, kat���ks�z, kar���ks�z olmal�yd�...
Tevhid akidesi, kendine g�n�lden imam eden M�'minlere, net bir inan� ve duru� ortaya koymalar�n� ��retiyordu ve o zalim, ta�utlara �u �ekilde hayk�rmalar�n� emrediyodu;
Ey zalim, kafir, m�stekbir ve ta�utlar bizler ehli tevhid ve Muvahhidler olarak; daha yolun ba��nda, asla size tapm�yor, sizi me�ru g�rm�yor, tan�m�yor ve size meydan okuyoruz...
Sizin t�m d���nce, inan�, ilke, gelenek, t�re ve nizamlar�n�za ba� kald�r�yoruz...
Bizim Rabbimiz (cc) bizden; sizi inkar etmemizi, reddetmemizi istemektedir...
Kim ta�utu reddedip sonra g�n�lden t�m�yle Allaha'a tam anlam�yla �man edrse i�te o kimse kopmak bilmeyen bir (tevhid ipine, urvetul vusga) tutunmu� olur...(Bakara 256)
�man demek; sadece Allah'ta karar k�lmak, sadece O'nun ilke, prensip, yasa ve yasaklar�na, kitab�na ve de Peygamberine icabet ve itaat etmeyi ve g�n�lden tam bir teslimiyeti gerekli k�lar...
Sizler ey ta�ut ve m�stekbirler, Allah'�n yetkilerini gasbeden birer zalim ve ta�utsunuz, Sizinle bizim dostluk ve velayetimiz asla m�mk�n de�ildir...
Ayr�ca da, biz M�'minlerin, hayat�m�z�n t�m saha ve safhalar�nda neyi sevip, sevmeyece�imize, dost ya da d��man edip etmece�imize, neye ve kime itaat edip etmememiz gerekti�ine de, sadece Alemlerin Rabbi olan Allah karar verir...
Yine ger�ek M�'minler ��yle derler; sizinle bizim aram�zda bir d��manl�k vard�r...
Bu d��manl�k, siz bu bat�l olan, tevhide ayk�r�; de�er, ilke, sistem, rejim, y�netim, adet ve put ve putla�t�rd�klar�n�z� terk edip, tek olan Allah'a, Allah�n e�siz tevhid daveti ve nizam�na boyun e�ip, gelinceye kadar devam edecektir...
Sizin i�in �brahim’de ve onunla birlikte olan (m�minlerde/resûllerde) g�zel bir �rneklik vard�r. Hani onlar, kavimlerine demi�lerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’�n d���nda ibadet ettiklerinizden berîyiz/uza��z. Sizi tekfir ettik (�zerinde bulundu�unuz yolu ve sizi reddettik). Bizimle sizin aran�zda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir d��manl�k ve ebedî bir kin ba� g�stermi�tir.”( M�mtehine 4)
��nk� saha ve sahne'de, tevhid m�cadelesi veren, Peygamberler ve ger�ek M�minler, �nsanlar�n be�enisini, �vg�s�n�, sevgisini, alk��lamas�n�, takdirini, taltifini, te�ekk�r�n� beklemeden veya tepkilerine ald�r�� etmeden m�cadelelerini s�rd�rd�ler...
Ve bu m�cadele esnas�nda; �nsanlar�n r�zas�n� ve tevacc�h�n� de�il, sadece Rablerinin (cc) r�zas�n� kazanmak i�in saha ve sahne'de m�cadele ettiler...
Saha ve sahne'de akide ve davalar�ndan bir ad�m bile geri ad�m atmad�lar...
Bug�n d�nyan�n neresinde olursa olsun; Tevhid m�cadelesi veren m�minlerin de, ayn� �ekilde akide ve imanlar�ndan, ilke ve duru�lar�ndan, Rablerine tam bir ba�l�l�k ve teslimiyetle, g�n�llerindeki iman a�k� ve yakini iman, g�n�l zenginli�i ve her t�rl� a��r�l�klardan uzak bir �ekilde bu tevhid m�cadelelerini s�rd�rmeleri gerekmektedir...
�slami m�cadele, me�ru zeminlerde ve ikna metodu g�d�lerek yap�lmal�d�r...
Her t�rl� �iddet ve ter�r metodunu �slami m�cadele kullanmamal�d�r ve reddetmelidir...
�ncelikle ve �zellikle bu m�cadele'de, davet�i karde�in, �ok iyi bir donan�ma sahip olmas�, her t�rl� hamaset ve a��r�kl�ktan ve de fevrilikten uzak durmas� �nemlidir...
Davet�i karde�in ayr�ca; hem ruhen zengin, kalben mutmain, ve aklen, ilmen ve bedenen de sa�l�kl�, zinde ve haz�r olmas� gerekiyor...
Bunun i�in de, gece ibadetleri, Kur'an okumalar�, virdler, zikirler, dualar, tefekk�r, tedebb�r, tefekkuh ve infak etmeli ve s�rekli kendisini murakabe, muhasebe edecek bir altyap�n�n olu�turulmas� icap eder...
Cemiyet ve cemaat i�erisindeki karde�lerin, birbirlerini iyili�i emretme, k�t�l�kten de nehyetme g�revlerini de eksiksiz yerine getirmeleri gerekiyor...
Ayr�ca m�minlerin, birlikte ibadet, seyahat etmeleri, okuma yapmalar� ve ya�am�� olduklar� b�lgesindeki toplumun sorun ve s�k�nt�lar�yla da ilgilenmeleri gerekiyor...
Kim ne kadar engellerse engellesin, biz M�'minler olarak, bu noktada zaferden de�il, seferden sorumlu insanlar�z...
Ayr�ca da; imkan, gayret ve de niyetimizden sorumluyuz...
Yani bir �eyleri, illa da bir yerlere getirip, ba�armak tek ama� de�ildir. �nemli olan me�ru �er�evede, bu u�urda m�cadele etmektir...
K�rmadan, d�kmeden usul, adab ve metoduna uygun bir �ekilde davet, inzar ve in�a vazifesini, lay�k� vechile yerine getirmektir...
Gayret bizden, tevfik Allah'tand�r...
Selam ve dua ile...