27-11-2008 11:37

Periyodik kitap tan�t�mlar�na ba�l�yoruz: �lk kitap Ali �eriati`den `Hacc`

�slam ve Hayat�ta in�allah bundan sonra d�zenli olarak kitap tan�t�mlar� yapmaya �al��aca��z. Siz karde�lerimize ilk olarak tan�tmaya �al��aca��m�z kitap, Ali �eriati�nin �Hacc� adl� eseri.

Periyodik kitap tanýtýmlarýna baþlýyoruz: Ýlk kitap Ali Þeriati`den `Hacc`

Sitemizde zaman zaman kitap tan�t�mlar�na yer vermekteyiz. Lakin bugüne kadar bunu belli bir sistematik çal��ma olarak gerçekle�tirememi�tik.

 

Hikmet Ertürk karde�imiz bu yükü üstlendi ve biiznilllah art�k sitemizde düzenli aral�klarla kitap tan�t�mlar� yer alacak. Hikmet karde�imizin sizlere tan�taca�� ilk kitap Ali �eriati'nin manifesto niteli�indeki eseri, "Hacc".

 

Hacc ibadetinin yakla�t��� günlere denk gelmesi bu kitab�n tan�t�m�n� daha da önemli hale getirmektedir.

 

Hikmet Ertürk / �slam ve Hayat

 

Rahman ve Rahim Allah’�n ad�yla.

 

�slam ve Hayat’ta in�allah bundan sonra düzenli olarak kitap tan�t�mlar� yapmaya çal��aca��z. Siz karde�lerimize ilk olarak tan�tmaya çal��aca��m�z kitap, Ali �eriati’nin “Hacc” adl� eseri. Elimizdeki bu kitab�n Özgün Yay�nc�l�k’tan 1999 y�l�nda yap�lm�� ikinci bask�s� var. Çevirisini ise Farsça asl�ndan Mustafa Çoban yapm��.

 

�üphesiz Ali �eriati, ya�ad���m�z yüzy�l�n en çok dikkat çeken Müslüman ayd�nlar�ndan birisidir. Tüm eselerinde anlatmaya çal��t��� gibi o, halk�n �slam’�n çehresini kavray�� yetene�inin çok eksik oldu�unu söylemi�tir. Yapmaya çal��t��� �ey ise, özellikle genç kesimi dikkate alarak �slam’�n anla��lmakta sönük kalm��/hayatiyetini yitirmi� kavramlar�na yeni ve canl� bir ruh üflemekti.

 

Ali �eriati kavramlar�n hayatiyetini yitirmesi meselesini çok tesadüfî ya da basit kendili�inden olan bir mesele olarak görmüyor. Bu konuyu Hacc kitab�nda �öyle aktarmaktad�r.

 

"Sanki bütün maddi, manevi etkenler ve imkânlara sahip bir güç; bazen gizli, bazen aç�k bir biçimde, de�i�ik kesimlerden insanlar görevlendirmi�tir. En mahir, en da�arc�kl� tarih felsefecilerini, sosyolo�lar�, antropololar�, felsefecileri, teolo�lar�, sosyal psikolo�lar�, politikac�lar�, oryantalistleri, �slam bilimcileri, Kuran bilimcilerini, fakihleri, �slami edebiyat, irfan ve hikmet uzmanlar�n�, Ortado�u halklar�n�n gelenek ve göreneklerini en iyi bilen ara�t�rmac�lar�, bunlar�n zay�f noktalar�n� ve duyarl�l�klar�n�, davran�� de�erlerini, sosyal sembollerini, �ah�slar�n rollerini, güç sahiplerini en iyi analiz edenleri bir amaç do�rultusunda istihdam ettirmi�ler. Ne için? �slam'�, halk�n� ve çevresini en ince ayr�nt�s�na kadar çözümleyecek, �slam'� kelimenin tam anlam�yla, "ters yüz olmu� posta" dönü�türmek için!

 

Zira, apaç�kt�r ki konu, bir dinin tabii de�i�imi veya zay�flamas� de�ildir. Belki �slam'da ortaya ç�kan �ey "ters yüz olma" d�r. Bu öy­lesine ince ayarl� ve yan�lt�c�d�r ki, bir rastlant� olmas� imkâns�zd�r. Bu, geçmi�teki bilinçsiz tabii etkenlerin ve ya­banc� kültürlerle etkile�imin getirdi�i bir ters yüz olma de­ï¿½ildir. �slam'a giren milletlere özgü s�n�fsal, geleneksel ve milli görü�lerin ve bak�� aç�lar�n�n �slam'a mal edilmesin­den kaynaklanan bir mesele de de�ildir. Normalde bir dü­ï¿½ünce okulu veya dini inanç üzere eser ortaya koyup onu de�i�tiren, amac�ndan sapt�ran di�er tarihi, toplumsal ve kültürel sebeplerin, �artlar�n gerektirdi�i bir durum da de­ï¿½ildir.

 

Tam tersine, öyle görülüyor ki, �slam'daki bu "ters çevrilmi�lik", çok bilinçlice, ustaca ve ince ayarl� olarak ç�km��t�r. Onun en geli�imci itikadi ve ameli esaslar�, en geriletici anti sosyal amillere dönü�mü�tür.

 

�eriati, bu ba�lamda �u tespitte bulunuyor. "Her hakikatin sapma ve bozulma derecesini, o hakikatin kendi öz mecras�yla ve ba�lang�ç noktas�yla de�erlendirmek gerekir. Oysa Dinlerin ‘’hakikati’’ ile ‘’prati�i’’ aras�nda bir kar��la�t�rmaya gidilecek olsa, ‘’ihtilaf’’ sözcü�ü kullan�labilir. Fakat böyle bir kelime, �slam’�n ve mezheplerin serüvenleriyle �slam ve ekollerinin kayna��n�n kar��la�t�r�lmas�nda pek i�e yaramaz. Çünkü ihtilaf kelimesi yerine, çeli�ki, tezat, tenakuz sözcükleri daha uygundur."

 

 Ali �eriati’nin Hacc ibadetinin tan�m�na yapt��� vurgular kitab�n�n da ana vurgusunu olu�turmaktad�r. Hacc nedir sorusuna; ‘’ Bu sorunun cevab� belki Hac�lar�n say�s� kadard�r. De�i­ï¿½ik de�i�iktir. Hacc hangi manas�yla anla��l�rsa anla��l­s�n kendinden Allah'a do�ru toplu halde harekettir. Hacc, müte�abih bir harekettir. Müte�abih ayet gibidir! Diye cevap veriyor ve devam�nda ise ‘’Benim gö­zümde hükümler de ayetler gibi ikiye ayr�l�r; muhkem hü­kümler, müte�abih hükümler. Cihad, bir muhkem(sabit bir manas� olan) hükümdür, Hacc ise bir müte�abih(birkaç manal�) hükümdür. Bu müte�abih hükmün kavranmas�n� zorla�t�ran sebep �udur: Bu hükmü anlatmak için kullan�lan dil! Remizlerle dolu bir dil, moda terimle; sembolik bir lisan. Anla��lmas�n� daha da zorla�t�ran �ey ise, bu sembolik dilin bir "laf�z" olmay�p, bir "hareket" olmas�d�r.’’ �eklinde bir aktar�mda bulunuyor.

 

�eriati, Hacc� tan�mlarken, çok anlaml�/müte�abih hükmüne uygun dü�ecek �ekilde �u ifadelere yer veriyor; "Bu felsefenin muhtevas�n�n, somuta dökülmesidir. Tek kelimeyle Hacc, bir "yarat�l�� tiyatrosu"dur. Ayn� zamanda bir "mektep temsili"dir, "ümmet piyesi"dir. �tikad� toplum, �slam'�n insanlar aras�nda olu�turmak istedi�i toplum modelidir.

 

Hacc, "insan�n yarat�l���n�n" tiyatrosudur, "�slam mektebi" sahnesinin bir gösterisidir. Bu sahnenin yönetmeni Allah, lisan�ysa harekettir.

 

Asli karakterler: Adem, �brahim, Hacer ve �blis

 

Sahneler: Harem, Mescid-i Haram, Sa'y alan�, Arafat, Me�'ar ve Mina.

 

Semboller: Kabe, Safa, Merve, gündüz, gece, gün do�u­mu, gün bat�m�, kurban.

 

Elbise ve tra�: �hram, namaz k�saltma.

 

Oyuncular?

 

�a��rt�c�!

 

Yanl�zca bir ki�i; sen!

 

Kim olursan ol, kad�n, erkek, genç-ya�l�, kara-beyaz. Bu sahneye kat�ld���na göre, ba�rol senin.

 

Allah-�blis z�tla�mas�nda, hem Adem, hem �brahim, hem de Hacer karakterini oynayacaks�n. Burada fert ve cinsiyet yoktur. Yaln�zca bir kahraman vard�r, o da insan! Tek ki�inin tüm rolleri oynad��� bir tiyatrodur. Sahne, yer­yüzündeki aç�k havada cereyan eder. Her y�l, tüm �brahimî insanlar bu enfes tiyatroya kat�lmaya ça�r�l�r. Dünyan�n dört buca��ndan her kim mevsiminde ula��rsa, sahneye da­lar ve ba�rolü üstlenir. Gösterinin kahraman� olur ve tüm rolleri kendisi oynar.

 

Burada ayr�mc�l�k, fertçilik, derecelendirme yoktur. Hepsi birisidir, birisi de hepsi. �slam insanlar� böyle görür!’’

 

Asaf Hüseyin de, Ali �eraiti’nin Hacc kitab�nda hacc�n as�l muhtevas�na dönü�türmeye dair çabalar�n� çok güzel özetlemi�tir. "�slamiyet’ten önce de Arap’lar, içi putlarla dolu Kâbe etraf�nda tavaf edi­yorlard�. Hz.Muhammed, Hac olay�n�n formunu oldu�u gibi korurken, manas�n� de�i�tirdi. Hac olay�n�n yeni manas�, eski manas� ile taban tabana z�tt�. Hz.Muhammed, Hac olay�n�, Allah’�n birli�i ve insan­lar�n bütünlü�ü esas�na istinat eden muhte�em bir di­ni merasim haline getirdi. Bu durumda iman edenler, ebedi geleneklerinin ya�ama�a devam etti�ini, do�rulu�unu ve ruhlar� y�kay�c� vasf�na hala sa­hip oldu�unu hissetmektedirler. D�� formu mu­hafaza ederken, muhtevan�n de�i�tirilmesini öngören bu yöntemle, bir kimse, bir devrimin zorunlu k�ld��� cebri yöntemlere ba�vurmaks�z�n, büyük halk kitlelerini kar��s�na almaks�z�n devrimci amaçlar�n� gerçek­le�tirebilir. �eriati bu �slami metodolojiyi �ran’a uygulamak suretiyle, halk�n�n inanc�n�n temelini ve toplumun kendi ki�ili�ini alg�lama tarz�n� yeniden be­lirleme�e muktedir oldu. �eriati, Hac farizas�n�n her safhas�n� Hz.Muhammed’in yöntemine göre yeni­den belirledi. Hac� adaylar�n�n üç putu ta�lad�klar� olay; Müslümanlar�n kapitalizm, despotizm ve münaf�kl��� ta�lad�klar� bir olay olarak sembolize edildi.

 

Hacc esnas�nda, Hz.�brahim’in makam�n�n önünde: �nsanlar�; zulüm, gericilik ve cehalet ate�inden kurtaraca��n�za yemin edersiniz, insanlar� kurtarabilmek için gözünüzü k�rpmadan kendinizi ate�e atma­ï¿½a haz�r oldu�unuzu beyan edersiniz. Hz.�brahim’in ya­ï¿½ad��� �ekilde ya�ayaca��n�za, kendi zaman�n�z�n inanç Kabesinin mimar� olaca��n�za söz verirsiniz. Faydas�z, koku�mu� bir hayat tarz�n�n içerisinde bo�ulan insan­lar�n üzerindeki uyu�ukluklar� atmalar�na, dolay�s�y­la zulme ba�kald�r�r hale gelmelerine yard�mc� olaca­ï¿½ï¿½n�za söz verirsiniz. Faydas�z, koku�mu� bir hayat tarz�n�n içerisinde bo�ulan insanlar�n üzerindeki uyu­ï¿½ukluklar� atmalar�na, dolay�s�yla zulme ba�kald�r�r hale gelmelerine yard�mc� olaca��n�z� ifade edersi­niz.

 

�eriati’ye göre, Hacc farizas�n�n tamam�, Hac� aday�n�n tüm insanlar�n problemlerine çözüm arayan bir fedai haline kendisini dönü�türmek suretiyle takva ehlinden olman�n yolunu aramas�d�r. Takva sahibi olmak dervi� münzevi olmakla, kendi r�zas�yla kendisini in­sanlardan tecrit etmek suretiyle gerçekle�ebilecek bir i� de�ildir. Allah’�n r�zas�n� kazanmak için ç�k�­lan yolda bir kimsenin kendi arzular�ndan vazgeçme­den, esarete, i�kenceye, sürgüne, ac�ya, bitmek tüken­mek bilmez tehlikelere gö�üs germeden ilerleyebilme �ans� yoktur. Bu nedenle de, takva sahibi olabilmek kolayca gerçekle�iverecek bir i� de�ildir. Takva sahi­bi olabilmek, insanlarla birlikte, insanlar için her tür­lü s�k�nt�y� gö�üsleyerek, Allah’�n hak yolunda ad�m ad�m yürümekle kabildir.’’

 

 ï¿½ï¿½te bu bir hacc tahsilidir diyor Ali �eiati. “Böylece elinden gelip yapabilmi� az�nl�k "pratik" olarak, yapamam�� ço�unluk da "teorik" olarak Hacc'a kat�lm�� olur.

 

Günümüz Müslümanlar�n�n hacc etmekten ne anlad�klar�n� görünce Ali �eraiti bu konularla ilgili �öyle serzeni�lerde bulunuyor.’’Ke�ke, ba�ka �eylere dikkat edildi�i kadar ihtimam gösterilseydi. Uyku, yemek, sa�l�k, hediyelikler, e�rafç�l�k ve ekabircilik, lükse dü�künlük gibi... Hacc kar��t� amiller kadar dikkat gösterilseydi. Dünyan�n her yerinden, ücra köy­lerden, en geri kalm�� toplumlardan Hacc'a gelen milyon­larca Müslüman� e�itmekle mükellef ki�iler gerekli itinay� gösterebilselerdi. Hacc amellerindeki formel kal�plara gösterilen titizli�in, vesvesecili�in, k�l� k�rk yarman�n, fanatiz­min binde biri kadar da olsa bir mana ve muhteva anlay��� sergilenebilseydi! O zaman Hacc, her y�l, gerçek bir e�itim kursu haline gelebilirdi.

 

Bir ayl�k nazarî ve amelî �slamî ilim kursundan sonra, yüzbinlerce hür ve azimli temsilci, Hacc’�n ruhuyla, �slam misyonuyla, tevhid mektebiyle ve Müslüman milletlerin

kaderiyle a�ina olabilirdi.

 

Elleri ve kalpleri dolu olarak ülkelerine dönüp, ö�ren­diklerini kendi halklar�na ö�retirlerdi. Bu �ekilde Hacc, kaynayan bir zemzem olacak ve her y�l, �slam ümmetini, kendi iman ve fikir zülaliyle sulayacakt�r. Bir Hac�, öpmü� oldu�u ta�a yemin etmekten ba�ka, halk aras�nda, bir nur ta��y�c�s� olarak ömrünün sonuna kadar ���k saça saça, ka­ranl��a gömülmü� muhitini ayd�nlatacakt�r.

 

Hiç de�ilse e�-dostun ziyarete geldi�i zaman oturdukla­r�nda herkes kendi anlad��� kadar, etraf�ndaki ki�ilere tek­rarlan�p duran, insanlar� bezdiren yolculuk hat�ralar�na ek olarak Hacc okulunu anlatsa... Böylece Dünya Müslüman­lar�n�n tamam� da, yüz binlerce Hacc ö�retmeni vas�tas�yla kurs görmü� olur. Bir Müslüman, yaln�zca iki konuda ken­dini ziyaret etmeleri için ba�kalar�n� ça��rabilir:

 

“Birisi Hacc, di�eri ölüm!”

 

Kitab�n son bölümünde Ali �eriaiti, dönü� haz�rl���ndaki Hac�lara e�siz ama çok farkl� hat�rlatmalarda bulunuyor.

 

Ey Hac�!

 

�imdi nereye gidiyorsun? Eve do�ru mu? Hayata do�ru mu? Dünyaya m�? Hacc'dan aynen geldi�in gibi mi dönü­yorsun?

 

Asla!

 

Ey bu sahnede sembollerle �brahim rolünü oynam�� ki�i

�yi bir sanatç�, kendini oynad��� karakterin ki�ili�inde eritir, onunla �ekillenir. E�er rolünü iyi oynam��sa, sahne i�i biter ama onun eseri bitmez. Öyle sanatç�lar var olmu�­tur ki oynad�klar� rolden s�yr�lmam��lar, ç�kmam��lar ve o rol üzere ölmü�lerdir!

 

Sen, ey �brahim rolünü bir oyunla de�il; ibadetle, a�kla üstlenmi� ki�i! Allah'�n evinden kendi evine dönme, girdi­ï¿½in �brahim rolünden ç�k�p kendi rolüne dönme!

 

�nsanlar�n evini terk etme, kendi dünyana tekrar ayak basma, ihram�m ç�karma, kendi kaftan�na bürünme!

 

�smail'inle birlikte Mina'dan Mekkeye dön!

 

Sen bir �brahimsin. Tarihin büyük putk�r�c�s�, dünyada tevhidin kurucusu, kavminin hidayet elçisi, sab�rl� bir ba� kald�r�c�, isyankâr bir k�lavuz. Öyle bir peygamber ki; yü­re�inde dert, kalbinde a�k, yüzünde nur ve... elinde balta!

 

Küfrün merkezinden yükselen iman, �irk batakl���n­dan f��k�ran tevhid.

 

�nsan neslinin putk�r�c�s� �brahim, kendi kabilesinin put yontucusu Azer'in evinden ç�kt�! Put k�rd�. Nemrut'u yendi. Cehalet ve zulmü ezdi, uyu�uklu�a sava� açt�. Zillet rahatl���na ba� kald�rd�. Zulmün güvenli�ine isyan etti.

 

Kavminin önderi, hareketin lideri, ya�am ve eylemin, amaç ve umudun, iman ve tevhidin öncüsü �brahimsin sen!

 

Ate�in ortas�na yürü! Zulüm ve cehalet ate�inin... Hal­k�, zulüm ve cehalet ate�inden kurtarmak için yürü. Mesu­liyet sahibi her insan�n al�n yaz�s�nda bu ate� vard�r. Nur ve kurtulu�tan sorumlu insan�n kaderinde...

 

Fakat... �brahim'in ilah�, Nemrut'lar�n �brahimler üze­rine sald��� ate�i, k�rm�z� güle dönü�türür!

 

Yanmazs�n, kül olmazs�n. Maksat, cihad yolunda senin, "ate�"e kadar ilerleyebilmendir.

 

�nsanlar� ate�ten kurtara­bilmek için kendini ate�e atmand�r.

 

En ac� verici �ehadete ula�abilmek için!

 

�brahim'le�tin! �smail'ini kurban et. Kendi ellerinle b�­ça�� bo�az�na daya.

 

�nsanlar�n bo�azlar�ndaki b�ça�� kald�rabilmek için... �ktidar saraylar�n�n basamaklar�nda, ya�mac� yuvalar�n�n e�iklerinde, zillet ve D�rar mabetlerinin avlusunda kurban edilmekte olan insanlar�n bo�azlar�ndaki k�l�c� al�p, kendi �smail'inin bo�az�na daya ki; k�l�c� cellat�n elinden alabil­me gücünü kendinde bulabilesin!

 

Ama, �smail'lerin fidyesini bizzat �brahim'in ilah� öder.

 

Öldürmezsin, �smail'ini yitirmezsin. Maksat iman yo­lunda, �smail'ini kendi ellerinle bo�azlama derecesine ka­dar ilerleyebilmendi.

 

�ehidlikten daha ac� verici dereceye kadar!

 

A�k tavaf�ndan ç�kt�n, �brahim'in makam�nda durdun ve onun makam�na ula�t�n!

 

�brahim buraya geldi�inde fele�in çemberinden geçmi�­ti. Putk�r�c�l�k, Nemrut'la sava�, manc�n�kla ate�e at�l��, �blisle kavga,.�smail'i bo�azlay��... Hicretler, yurtsuzluk-lar, yaln�zl�klar, i�kenceler... Hepsini tepti ve nübüvvetten imamete geçti. "Fertl�kten" "toplulu�a", put yontucusu Azer'in evinden, tevhid evinin yap�c�l���na!

 

��te �imdi burada duruyor. Saçlar� a�arm��, ömrünün sonuna koca bir tarih s��m��. Allah'�n evini yapm��, Ha-cer'ul Esved'i yerle�tirmi�... Yard�mc�s� ise, �smail! Ta� çe­kiyor, ta�� babas�na veriyor, babas� da bu ta��n üstüne ç�­k�p Ev'in duvarlar�m çekiyor, Ev'i yap�yor!

 

Hayret! �brahim ve �smail, Kabe yap�s�n�n ta�eronlar�! Birisi ate�ten kurtulmu�, di�eri ise kurbanl�ktan! �imdi her ikisi de Allah'�n memuru, halk�n mesulü. Tarihin, ilk halk evinin, özgür evin, özgürlük evinin, a�k, ibadet ve Ha­rem Kabe'sinin, yeryüzünün en eski tevhid mabedinin mi­marlar�! �lahi melekutun, iffetin ve mahremiyetin bir sem­bolü.

 

Sen, �imdi �brahim'in makam�nda, �brahim'in ayak iz­lerine bas�yorsun. �brahim'in yükseli� merdiveninin en üst basama��nda, �brahim'in mirac�n�n en tepe noktas�nda, �b­rahim'in Allah'a en yak�n oldu�u mesafedesin:

 

Makam-� �brahim'desin!

 

Sen, Kabe'nin banisi, özgürlük evinin mimar�, tevhidin kurucusu, bilinçli, a��k, putk�r�c�, kavmine önder, Nem­rut'un despotizmine ba� kald�r�c�, �irk cehaletiyle sava��c�, �blis'in vesvesesine "Hannas"â kar�� cihad edici ki�i! O Hannas, insanlar�n içlerine vesvese atar!

 

Avareli�e, eziyetlere, tehlikelere, ate�e ve... �smail'inin bo�azlan���na tahammül göster!

 

Art�k ne kendin için bir ev, ne de �smail'in için bir bar�­nak yap. �nsanlar için bir ev, s��mmas�zlar için bir çat�, ta kip edilenler, kaçaklar ve kanlar� aka aka, korkmu� bir �e­kilde s���nacak yer arayan yaral� avlar için bir kap� meyda­na getir. Çünkü Nemrut her yerde onlar� takip ediyor.

 

Zulmetin �eb-i yeldasmda bir me�ale yak,

 

Karanl�k gecede bir hayk�r��ta bulun!

 

Her yerin emniyetsiz ve utanç dolu oldu�u bir dünyada, Allah'�n ailesi -insanlar- için temiz, serbest, güven dolu ha-rimdesin, haremdesin. Yeryüzü, hürmeti kalmam��, itibar­s�z kocaman bir kerhaneye dönü�tü!

 

�çinde, tecavüz ve bölüp parçalamaktan ba�ka her hareketin yasakland��� bir mezbaha haline geldi!

 

Ey ibrahim rolüne soyunmu�, ibrahim'in makam�na geçmi�, �brahim'in ayak izlerine basm��, �brahim'in ilan�y­la biatle�mi� ki�i:

 

�brahim gibi ya�a, kendi ça��nda, iman Kabe'sinin mimar� ol. Kavmini, uyu�uk hayat batakl���ndan, sakin, ölü bir ya�amdan, zulüm zilletinden ve cehalet karanl���ndan kurtar�p hareket ver, yön ver. Hacc'a ça��r, tavafa getir.

 

Sen, ey Allah'�n müttefiki, �brahim'in izleyicisi. Tavaf eden insanlar�n anaforunda, kendini fena ettin ve �brahim suretinde ç�kt�n. Kâbe mimar�n�n, Harem �ehrin, Mescid-i Haram'�n kurucusunun yerinde durdun, müttefiklerinle -Allah- yüz yüze görü�tün.

 

Kendi topra��n� Harem bir bölge yap!

 

Çünkü Harem bölgedesin,

 

Kendi zaman�n� Haram bir zaman yap!

 

Çünkü Haram vakittesin,

 

Yeryüzünü bir Mescid'ul Haram yap!

 

 Zira Mescidul Haram'das�n

 

Çünkü tüm yeryüzü, Allah'�n mescididir

 

Ama görüyorsun ki, �imdi öyle görünmüyor.

 

Evet, son cümleler bunlar: “Ama görüyorsun ki, �imdi öyle görünmüyor.”

 

Kitab�n orta k�s�mlar�nda hacc�n sembolik yönüne a��rl�k verilmi�. Giri� ve sonuç bölümlerinde anlat�lanlar �����nda, yazar�n sonuç bölümünde hac�lar�n nas�l bir fedaiye dönü�mesi gerekti�ini kitab�n orta bölümlerinde ayr�nt�l� bir �ekilde okuyacaks�n�z. Bu �ekilde son bölümü de daha iyi anlam�� oluruz. Bu ba�lamda Kitab� okuduktan sonra hacca gidip dönen yak�n akraba, e�-dost hac�lar�m�za Hacc’dan sonra ülkelerinin nas�l göründü�ünü, kendi al��kanl�klar�nda bir de�i�iklik olup olmad���n� sorabiliriz. O zaman bakal�m Ali �eraiti’nin gördü�ü hususlar� görebilmi�ler, onun arzulad��� de�i�imi yakalayabilmi�ler mi?

 

Umar�m tan�tmaya çal��t���m�z kitapla ilgili sizlerde merak uyand�rm���zd�r. E�er böyle bir merak�n�z olu�tu ise hemen bu kitab� tedarik edip ertelemeden okumakla i�e ba�layabilirsiniz. Sizlere kolay gelsin. Allaha emanet olun.

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !