25-02-2010 15:25

Hz. Peygamber ne zaman do�du?

Hz. Peygamber`in, �zerinde durulmas�, an�lmas� gereken `do�umu`, bir bebek olarak d�nyaya geldi�i tarih midir, yoksa vahye muhatap olarak Peygamberlikle g�revlendirildi�i tarih midir?

Hz. Peygamber ne zaman do�du?

"Kutlu do�um" ne zaman?

 

�ükrü Hüseyino�lu

 

�lk olarak Hicri 357-567 (Miladi 910-1171) y�llar� aras�nda M�s�r’da hüküm süren Fatimiler’de olmak üzere �ii Müslümanlar aras�nda Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Hz. Fatma’n�n do�um y�ldönümlerinde yap�lan kutlamalarla ortaya ç�kan ve Fatimileri takip eden Eyyubiler döneminde Sünni Müslümanlara da sirayet eden Mevlid kutlamalar� giderek yayg�n ve yerle�ik bir hal alm��t�r.

 

Osmanl�larda ise 2. Selim döneminde camilerde yak�lan kandillerden mülhem “Mevlid Kandili” ad�yla an�lmaya ba�lanan Mevlid kutlamalar�, 2. Selim’in o�lu olan 3. Murad döneminde resmile�tirilmi�tir.

 

Yüzy�llard�r, olu�turulan geleneksel bir form dahilinde uygulanagelen “Mevlid Kandili”ne ek olarak son y�llarda Türkiye’de “Kutlu Do�um Haftas�” ad�yla Hz. Peygamber’in do�um y�ldönümü kutlamalar� gerçekle�tirilmektedir.

 

“Mevlid Kandili” ve bu formda üretilmi� olan di�er özel gün ve geceler, bir merasim dini de�il hayat dini olan, hayat�n içinden konu�an ve hayat�n bütününe hitap eden �slam’a ait olmad��� bilinmesine ra�men pragmatist mülahazalarla savunulmakta ve sürdürülmektedir. Söz konusu özel gün ve gecelerin, toplumlar�n �slam’la ba� kurmas�na vesile oldu�u, insanlar�n bu vesilelerle unuttuklar� baz� de�erleri hat�rlad�klar� gibi gerekçelerle, Kur’ani ve Nebevi bir referanstan yoksun olan bu gelenekler muhafaza edilmektedir.

 

Âlemlere rahmet olan Hz. Peygamber'in an�lmas� ve anla��lmas�na yönelik programlar düzenlenmesi tabii ki çok güzeldir, gereklidir. Lakin bunun "mübarek gün ve geceler" ihdas edilerek, bir ritüele dönü�türülerek yap�lmas� yanl��t�r, dine ekleme yapmakt�r.

 

Meselenin en önemli yönünü olu�turan referans k�sm� bir yana, sadece kâr-zarar ekseninde ele al�nmas� durumunda bile asl�nda “kandil” gelene�inin hiç de hay�rl� olmad���n� söyleyebiliriz.

 

�ddia olundu�u gibi kandiller toplumlar� �slam'a ba�layan bir ba� m�d�r, yoksa toplumlar�n �slam’la sahici ba�lar kurmas�n� engelleyen birer aldat�c� tatmin arac� m�d�r? �nsanlar� �slami hayata yönelten bir ar�nma vesilesi midir, yoksa �slami sorumluluklar�n yerine ihdas edilmi� günah ç�karma seanslar� m�d�r?

 

“Kandil”lerin bizim toplumumuzda daha çok, �slami bir hayat tasavvurunun yerine ihdas edilmi� birer aldat�c� ar�nma seanslar� i�levi gördü�ünü ve öylece sahiplenildi�ini görmek zor olmasa gerek. K�sacas� “kandil”ler insanlar�n �slam’a yöneli�inde bir köprü olmaktan çok, �slami hayat�n yerine ikame olunan birer günahlardan ar�nma ve sevap toplama seanslar� i�levi görüyor. Bu anlamda kandillere “halk�n afyonu” demek yanl�� olmaz.

 

Bu genel çerçeveye ek olarak,  bu yaz�da, “Mevlid Kandili” ve “Kutlu Do�um Haftas�” konusunda gözden kaç�r�lan, üzerinde durulmayan önemli bir hususa dikkat çekmek istiyoruz.

 

Hz. Peygamber'in, üzerinde durulmas�, an�lmas� gereken "do�umu", bir bebek olarak dünyaya geldi�i tarih midir, yoksa vahye muhatap olarak Peygamberlikle görevlendirildi�i tarih midir? Bunu da dü�ünmemiz gerekir. Kur'an'�n belirtti�i üzere kendisine vahiy indirilmeye ba�lanmadan önce "kitab nedir, iman nedir bilmeyen"[1], "�a�k�nl�k içerisinde bulunan"[2] Abdullah o�lu Muhammed'in do�umuyla de�il, Hira'da bir Ramazan günü vahyin inzal olmaya ba�lanmas�yla birlikte gerçekle�en do�umla ilgilenmemiz gerekir diye dü�ünüyorum. Çünkü, Hz. Peygamber'in as�l "do�umu" o gün olmu�tur.

 

Mekke’deki cahiliye toplumu içinde ya�ayan bir fert olarak Muhammed b. Abdullah’�n, toplumunda yerle�ik olan �irke bula�mad���, haks�zl�k ve zulümlere kar�� adaletin yan�nda yer ald���, bu sebeplerle Hilful Fudul (Faziletliler Birli�i) kurumunda aktif görev ald���, güvenilen ve sevilen bir insan oldu�u ve bu sebeple de Muhammedu’l Emin s�fat�yla an�ld��� bilinmektedir. Bu özelliklere sahip biri olarak toplumdaki puta tap�c�l�ktan, zulümlerden, faize dayal� sömürüden rahats�zd�, fakat bu durum kar��s�nda bir çözüm bilmiyordu, yürüyecek bir yoldan mahrumdu.

 

Rabbimiz, “Seni �a��rm�� bulup, do�ru yolu göstermedi mi?” ve “��te böylece sana da emrimizle Kur'an'� vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin…” beyanlar�yla bu gerçe�i bildirmektedir.

 

Bu durum, bir aray�� içinde olan ve bu sebeple 35 ya��ndan itibaren Ramazan aylar�n� t�pk� dedesi Abdulmuttalib’in yapt��� gibi Hira ma�aras�nda geçirmeyi tercih eden Muhammed b. Abdullah’�n 5. defa konu�u oldu�u ma�arada bir gece vahye muhatap olmaya ba�lamas�na kadar sürdü.

 

O art�k kendisine vahyedilen kelimelerle insanlar� uyar�p Allah’�n yoluna davet etmekle görevlendirilmi� olan Allah’�n Rasulü (s.a.v.) idi. Yeryüzü o gece büyük bir do�uma tan�kl�k etmi�ti. “Kutlu do�um” Hira’da gerçekle�mi�ti.

 

Hz. Peygamber, âlemlere rahmet k�l�nm�� olarak büyük bir ink�lab�n öncülü�ü için Hira’dan Mekke’ye do�ru yola koyuldu�unda yeryüzünde bugüne kadar aral�ks�z süren ve k�yamete kadar da sürecek olan kutlu yürüyü� ba�lam�� oluyordu.

 

Bizlere dü�en, Hira’da gerçekle�en bu “kutlu do�um”un izini sürmek, onu gündemle�tirmek, insanl���n gündemine bu büyük do�umu ta��makt�r. Nitekim Hz. Peygamber’in ve ilk Kur’an neslinin gündeminde olan do�um da Hira’da gerçekle�en do�umdan ba�kas� de�ildi. Rabbimiz de Kitab-� Keriminde bu büyük do�uma dikkat çekiyordu zaten.[3]

Dipnotlar:

1 ��te böylece sana da emrimizle Kur'an'� vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullar�m�zdan diledi�imizi kendisiyle do�ru yola eri�tirdi�imiz bir nur k�ld�k. �üphesiz ki sen do�ru bir yolu göstermektesin. (�ura 42/52)

 

2 Seni �a��rm�� bulup, do�ru yolu göstermedi mi? (Duha 93/7)

 

3 Duhan 44/3; Kadir 97/1

YORUMLAR
  • mozgulnar   28-02-2010 11:07

    Allah raz� olsun

  • ilyas metin   25-02-2010 17:34

    aynen dedigin gibi karde�im ,bu yaz�n�n alt�na imzam� atar�m. ibrahim sarm�� hocan�n hz muhammedi nas�l anlamal�y�z kitab�nda fazlas�yla bu konuda bilgi var.yararlanmak isteyenlere,selamlar