Hicret, cahil� inan� ve d���ncelerden uzakla�ma ile ba�lar

Her Son, Yeni Bir Ba�lang�c� Müjdeler…

Ramazan Yazçiçek

Amaç için hedefe yönelmek niyet ile ba�lar. Niyet, umutsuzlu�a inat topra�a dü�en ilk tohumdur. Her son, yeni bir ba�lang�c� müjdeler. ‘Hicret’ bunu temsil eden ders yüklü bir ibadettir.

Hicret, birçok amele öncelik arz eden eylemdir.

Hicrette hayat vard�r.

Hicret, karamsarl��a teslim olmamak; diri kalmak, ruhlar� diri tutmak için gerçekle�tirilen bir ibadet; bir nimettir!

Karanl��� delerek ayd�nl��a yürümektir hicret.

�nsan�n dünyaya geli�i bir hicret oldu�u gibi, bu fâni dünyadan ebedî âleme intikali de özünde bir hicrettir. Yine insan�n, yarat�l�� maddesi olan topraktan geli�i ilk hicreti oldu�u gibi, ölüm vesilesiyle topra�a dönmesi de bir ba�ka hicretidir. Varl�k âleminde her �ey, her ân, bir �eyden bir ba�ka �eye; bir hâlden bir ba�ka hâle hicret etmektedir.

Dü�üncede, inançta hicret, fiili hicrete niyet hükmündedir. Kezâ hicret, içe dönük yolculukla ba�lar. Bu yolculuk, haramlardan helâle, günahlardan sevaba, ataletten k�yama yürüme amaçl� olmal�d�r. Gerçek hicretler, inançlar�n, dü�üncelerin yanl��tan do�ruya yönelik de�i�mesiyle gerçekle�ir.

Hicret, dâvete, dâvâya dar gelen mekânlardan, Allah’�n geni� arz�na yöneli�tir. Muhâcir, önce terk edendir! Terk edilen mekân de�il asl�nda, mekân� kal�nmaz k�lan anlams�zla�mad�r. Muhâcirin yönü her ân anlama, de�ere dönüktür.

Hemen her Peygamber, “Biz sizden ve Allah’� b�rak�p tapt�klar�n�zdan uza��z. Sizi tan�m�yoruz.”[1] dedi�inde, �irkten ve mü�riklerden ayr��may� öncelikle hicrette görmü�, insanl�k için rehberli�i bu noktadan ba�latm��lard�. Burada ayr��man�n önce itikadî, ard�ndan fizikî alanda gerçekle�ti�i dikkate �ayand�r.

Muhâcir, daralt�lan dünyay� geni�letme; salt dünyaya ba�l� bir alg�y� uhrevî olanla anlamland�rma iradesini ortaya koyand�r. Bu iradenin ortaya konulmas�, toprak ve �rk kutsay�c�l���n�n reddedilmesiyle ba�lar, de�erleri as�l merkezine yerle�tirme ile sürdürülür. ��te bu yolculu�un ad� Hicret’tir.

Yeniden dirili� için ölüm nas�l ki kaç�n�lmaz bir gerçek ise; öyle bir zaman gelir ki; fikrî ve zihnî dirili� için, köprüleri yak�p geriden umudu kesmek yani hicret etmek de kaç�n�lmaz olur. Bebe�in dünyaya gelme müjdesi, analar�n do�um sanc�s�ndan sonrad�r! Dâvâ için dâveti müjdeleyen her sanc�, hicret ile çekmeye de�er hicrân sanc�s�d�r.

Hicrî takvim, vahiy eksenli tarih yaz�m�n�n milâd�d�r.

Hicret, öncelikle muhatap olunan bütün cahilî inanç ve dü�üncelerden uzakla�ma ile ba�lar. Rasûlullah’�n (s) hicreti, bu anlamda mücadele ve dâvetin bütün a�amalar�na renk ve yön veren mesajlar� muhtevîdir. Hicret, Mekke’nin darl���ndan Medînet’ül-�slâm’a yol al��t�r. Medînet’ül-�slâm, öncelikle inançta tevhid ümmette vahdet zemini üzerine in�â edilmi�tir. Bu zeminin varl��� veya yoklu�u sonraki sosyolojileri aç�klayan öneme sahip bir husustur. Hicret, �slâm’a dâvet, te�riî faaliyeti ve �slâmî siyaset aç�s�ndan bir dönüm noktas�d�r.

Ya�an�lan her mesele akidevî olmayabilir, ancak hiçbir mesele yoktur ki akideyle münasebeti kopar�larak ele al�nabilsin. Bu yönüyle hicret, hem akidevî hem de amelî boyutu olan bir ibadettir.

Müslümanlar için ahlâk�n ask�ya al�nd��� bir zaman ve mekân dilimi yoktur. Müslümanlar için geri dönüldü�ünde ya�anacak de�il, gidilen her yerde ifa edilmesi gereken mükellefiyetler vard�r. Bunu teminin imkân� hicrettir. Müslüman, ya�ad��� zaman ve mekânla bütünle�ir. Müslüman, zaman�n çocu�u (�bnuzzaman) olmak yani gerçek zamanl� ya�amakla mükelleftir. Zaman�n esiri olmak, içinde bulundu�u zamana uymak ise, bozulmaya raz� olmakt�r. ‘Zamane çocu�u’ olmay�p ‘zaman�n çocu�u’ olmak! Mes’ûliyetin idrâkinde olup zaman� diri tutmakt�r.

Hicret, sabredenlerin amelidir.

Hicret, tekrarlanabilir bir ibadet; dârü’l-küfr’den darü’l-emân’a her dem yürüyü�tür.

Hicret, hâs�las� bal olan zahmet; ki�inin kendisiyle günahlar� aras�na hicrân perdesi çekmesidir.

Hicret, ar�n�n bal yapmak için kovandan ç�kma karar�d�r.

Ve hâs�l� hicret, yeniden uyan��� müjdeleyen bir ibadettir.*

....................

[1] Mümteh�ne, 60/4.

* Ramazan Yazçiçek’in “Bilgiden Bilince” kitab�ndan özetlenmi�tir.