16-07-2007 14:50

M�tevatir hadis yoktur, m�tevatir s�nnet vard�r

Kendisi de m�tevatir olan Kur`an-� Kerim`de yer almayan birtak�m hususlar, mesela ezan, kamet getirilmesi, bayram namazlar�, namaz vakitleri ve rekatlar�, gibi �slam toplumunda, bireyin ve toplumun nesilden nesile daima uygulayarak nakletti�i pek�ok uygulamay�, m�tevatire �rnek olarak vermek m�mk�nd�r. Bunun d���nda kitaplarda isnadlarla nakledilen hadislere gelince, bunlar�n herbiri ahadd�r ve binlercesi dahi biraraya gelse -m�tevatirin �artlar�n� haiz olmad�klar�ndan- bunlara m�tevatir demek m�mk�n de�ildir.

M�tevatir hadis yoktur, m�tevatir s�nnet vard�r

Prof. Dr. Hayri KIRBA�O�LU / �slam D���ncesinde Hadis Metodolojisi

Klasik hadis usul�n�n, hadisleri isnadda yer alan ravilerin say�lar�na, bir ba�ka ifadeyle yayg�nl�k durumuna g�re iki ana b�l�m�ne ay�rd��� malumdur: M�tevatir ve Ahad.

Ahad haberlerin, l�gat bak�m�ndan "tek ki�i(ler)nin nakletti�i haber" anlam�na geldi�i, hadis ilmindeki terim anlam�n�n ise "m�tevatir d�zeyine ula�mayan hadis" oldu�u da ayn� �ekilde bilinmektedir.

M�tevatirin klasik tan�m� ise sudur: "Yalan �zerinde birle�meleri pratik bak�mdan imkans�z olan kalabal�k bir toplulu�un, yine bu nitelikleri haiz bir topluluktan naklettikleri haberdir." (123)

Bir haber(hadis)in m�tevatir olabilmesi i�in gerekli �artlar bu tan�ma g�re �unlard�r:

1. Yalan �zerinde birle�meleri pratikte m�mk�n olmayacak bir topluluk. Ancak b�yle bir toplulu�un asgari say�s�n�n ka� oldu�u konusu ihtilafl� olup, ��ten ba�lay�p, bir beldeye s��mayacak �l��de s�n�rs�z say�ya kadar de�i�mektedir. Fakat m�tevatir i�in gerekli ravi say�s�na dair iddialar�n hi�birinin bir delili yoktur. K�sacas� tevat�r�n tesbiti, ravilere, haberin kendilerine ula�t��� kimselere ve haber verilen �eyin kendisine g�re de�i�kenlik g�stermektedir ki, bu da m�tevatirin tesbitinin s�bjektif (izafi, g�receli, nisbi) oldu�unu g�sterir.

2 Tevat�r�n ikinci �art�, nakledilenin g�r�lm�� veya i�itilmi� bir olay olmas�d�r. Do�ruluk ve yanl��l��� spek�lasyona, mant�ki delil ve ��kar�mlara dayanan h�k�mler i�in tevat�rden s�z edilemez.

3. ���nc� �art ise, m�tevatir i�in gerekli kalabal�k ravi grubunun her tabakada (nesilde) e�it d�zeyde bulunmas�, en az�ndan azalmay�p, artmas�d�r. Dolay�s�yla bir rivayet ilk tabakada m�tevatir de�ilse, bilahare o d�zeye ula�sa da m�tevatir olamaz. Yahut ba�ta m�tevatir olan bir olay, orta veya son tabakadaki ravilerinin azalmas�yla m�tevatir olmaktan ��kar. (124)

Yine klasik hadis us�l�nde kabul edildi�i �zere tevat�r lafz� ve manev� olmak �zere ikiye ayr�l�r. �lkinde raviler bir olay� ayn� kelimelerle ifade etmekte birle�irler; ikincisinde ise anlat�mlar�n ifadeleri farkl� olsa da, hepsinin ortak bir paydas�n� bulmak m�mk�nd�r. (125)

M�tevatir konusunda ele almak isledi�imiz ilk husus, hadisler i�erisinde lafzen m�tevatir olanlar�n bulunup bulunmad��� meselesidir.

Bu konuda m�tevatir hadisler a) �oktur, b) yoktur, c) �ok azd�r, �eklinde g�r��ler varsa da,. Babanzade'nin de i�aret etti�i gibi, bilhassa lafz� m�tevatir hadislerin -az da olsa -bulundu�u ifade edilerek, m�tevatir-i lafz�nin �ok olmad��� kabul edilmi� bulunmaktad�r. (126)
Biz ilk olarak -az da olsa- lafz� m�tevatirin bulunup bulunmad���n�, ikinci olarak da, m�tevatir hadislerin �ok oldu�u iddias�n� tart��aca��z.

Lafz� M�tevatir var m�d�r?

Lafz� m�tevatire �rnek olmak �zere klasik hadis us�l�nde g�sterilebilen en sa�lam hadis "men kezebe..." hadisidir.

Hadis�ilerden baz�lar�na g�re bu hadisi rivayet eden sahabe say�s� (40) baz�lar�na g�re (62), kimine g�re (100)den fazla, Nevevi'nin dedi�ine g�re (200) den fazlad�r. Zeynuddin el-Iraki'ye g�re bu rivayetlerin �o�u mutlak olarak yalan (kizb) hakk�nda olup, bu laf�zla rivayet eden sahabenin say�s� (70) k�surdur. (127)

Bu a��klamalar�n �����nda bu hadisin tedkikine ge�elim:

Evvela bu hadisi (70) k�sur sahabenin nakletmi� olmas� tevat�r i�in yeterli midir? sorusunu sormak gerekir. Zira az �nce de ifade edildi�i gibi, mesela m�tevatirin ravi say�s�n�n bir beldeye s��mayacak kadar �ok ve say�lamaz olmas� �art�n� ko�anlara g�re, bu hadisin m�tevatir olmas� elbette m�mk�n de�ildir. Demek ki bu hadisin m�tevatir oldu�u g�r���, sadece baz�lar�nca kabul edilebilir olan, ama baz�lar�nca asla kabul� m�mk�n olmayan bir iddiad�r. O y�zden bu hadisin, herkesin �zerinde ittifak etti�i bir �rnek olarak g�sterilmesi de isabetli de�ildir.

�kinci olarak tevat�rde bu say�n�n her tabakada ayn� olmas� veya azalmay�p, artmas� gerekir. Bu hadisin ise sadece ilk tabakas�ndan s�zedilmi�, daha sonraki nesillerde bu hadisin ravilerinin (70) k�sur veya daha fazla oldu�u da ortaya konmu� de�ildir. Dolay�s�yla bu husus ortaya konmadan, bizim bu hadisin m�tevatir oldu�unu ileri s�rmemiz ilmen do�ru olamaz.

Bu yetmi� k�sur sahabinin rivayeti d���nda kalan ve genel olarak Hz. Peygamber'e yalan isnad etmeyi yasaklayan rivayetleri birarada de�erlendirmek de sonucu pek de�i�tirmeyecektir. Zira el-Iraki'nin de az �nce i�aret etti�i gibi, bunlar�n ifade �ekli farkl�d�r ve bu sebeple lafz� bir levat�rden s�z etmek imkans�z g�r�nmektedir.

B�t�n bunlar�n hepsinden �nemlisi, "m�tevatir" oldu�u iddia edilen bu hadislerin teker teker birer isnad ile bize ula�m�� olmas�d�r. Bu hadislerin her birinin birer isnad ile nakledilmi� olmas�, isnadlardaki ravilerin de teker teker cerh ve ta'dilinin yap�labilece�i anlam�na gelir. Bu nokta uzun as�rlar boyunca hadis us�l�nde nas�lsa g�zden ka��r�lm�� ve isnad�, isnad�nda ravileri olan ve bu ravilerin cerh ve ta'dile tabi tutulmas� da m�mk�n olan hadisler, gayet rahat bir �ekilde "m�tevatir" olarak sunulabilmi�tir.

�stelik b�t�n bunlar yap�l�rken, Ehl-i Hadis ciddi bir �eli�ki i�ine d��t���n�n de fark�na varamam��t�r. Zira klasik hadis us�l�nde ittifakla kabul edildi�ine g�re m�tevatir yakini (kesin) bilgi ifade eder ve bu y�zden asl�nda isnad ilminin d���nda kal�r. Yine bu y�zden Babanzade'nin ifadesiyle "Tevat�r i�in sened aranmaz." (128). Bu husus a��k�a ifade edildi�i halde, ba�lang��tan bug�ne -Babanzade de dahil- hadis ulemas�n�n ve hadis ilmiyle u�ra�anlar�n veya bu konuda s�z s�yleyenlerin, nas�l olup da "men kezebe..." hadisi dahil, kitaplarda isnadlarla nakledildiklerini g�r�p durduklar� hadislerin m�tevatir olduklar�n� iddia edebildiklerini anlamak do�rusu hi� de kolay de�ildir. Hatta birtak�m hadis, tefsir, f�k�h v.b. kaynaklar�ndan derleyip toplad�klar�, hepsi de birer isnad ile rivayet edilmi� olan baz� hadisleri bir kitapta toplay�p, bunlar�n m�tevatir oldu�unu iddia eden es-Suyuti ve el-Kettani gibi �slam alimlerinin bu yapt�klar�n� anlamak neredeyse imkans�zd�r.

�imdi bu konuyu m�tev�tir hadisleri toplad���n� iddia eden birka� eserden biri olan, el-Kett�n�'nin Nazmu�l-Muten�sir mine'l-Hadisi'l-Mutev�tir (Beyrut, 1980) adl� eseri �����nda, �rnekleriyle daha yak�ndan inceleyelim:

Kesin bilgi ifade etmesi beklenilen m�tev�tirin tan�m�na dikkatlice bak�lacak olursa, bu beklentiye mukabil, ortada birtak�m mu�lak ve m�phem noktalar�n bulundu�u, bunun ise birtak�m ihtilaflara yol a�t��� da g�r�lecektir. Bu mu�lak ve m�phem noktalar�n ba��nda, ka� ki�inin haberinin m�tev�tir say�laca�� meselesi gelmektedir.

Bir-iki ki�inin haberinin m�tev�tir say�lamayaca��n� ba�ar�yla (!) tespit edebilen baz� �slam alimlerimiz, �� ki�inin durumunu s�k�tla ge�i�tirdikten sonra, s�rayla bize �u rakamlar� vermektedirler:

4 ki�inin haberi m�tev�tirdir (zina �ahitli�i i�in gerekli �ahit say�s�na k�yasla).

4 ki�inin haberi m�tev�tir olamaz. 5 ki�inin haberinde ise karars�z�m (el-Bak�ll�ni).

5 ki�inin haberi m�tevatir i�in yeterlidir (Li�n'a k�yasla).

7 ki�inin haberi m�tev�tirdir.

10 ki�inin haberi m�tev�tirdir ( 2, el-Bakara, 196'ya k�yasla).

12 ki�inin haberi m�tev�tirdir (�srailo�ullar�n�n nakiplerinin say�s� 12 oldu�u i�in).

20 ki�inin haberi m�tev�tirdir (8, el-Enfal, 65'e k�yasla).

40 ki�inin haberi m�tev�tirdir (En hay�rl� askeri birlik k�rk ki�ilik olan�d�r, hadisine(!) k�yasla).

50 ki�inin haberi m�tev�tirdir (Kas�me'ye k�yasla).

70 ki�inin haberi m�tev�tirdir (Allah'�n kelam�n� i�itmeleri i�in Hz. Musa'n�n kavminden 70 ki�iyi se�mi� olmas�na k�yasla).

310 ki�inin haberi m�tevatirdir (Talut�un ve Bedir'e kat�lanlar�n say�s�na k�yasla).

1400 ki�inin haberi m�tev�tirdir (R�dvan bey'at�na kat�lanlar�n say�s�na k�yasla).

1500 ki�inin haberi m�tev�tirdir (R�dvan bey'at�na kat�lanlar�n say�s�na k�yasla).

Bunlar�n hepsi yanl��t�r, s�z�n� etme�e bile de�mez iddialard�r. (129)

Herhalde bu son g�r�� ger�e�e en yak�n ve en isabetli g�r�� olsa gerektir. Zira, m�tev�tirin genel kabul g�ren tan�m�nda, bu konuda herhangi bir say� belirlenmi� olmay�p sadece "yalan �zerine ittifak etmeleri pratikte m�mk�n olmayan kalabal�k bir grup"tan s�zedilmi�tir.

Baz� alimlerin yukar�da verdikleri say�lara gelince, bunlardan baz�lar�n�n tevat�r i�in yeterli olamayaca�� gayet a��kt�r. 4,5,7,10, 12,20,40, hatta 50 ve 70 say�lar�n�n "yalan �zere ittifak etmesi m�mk�n olmayan kalabal�k" nitelemesine giremeyece�ini s�radan insanlar bile bilir. Buna ra�men bu say�lar�n s�radan insanlar de�il, �stelik �lim s�fat�n� h�iz kimseler taraf�ndan m�tev�tir i�in yeterli say� olarak nas�l sunulabildi�i anla��l�r gibi de�ildir. 1400-1500 say�lar�n�n ciddiye al�nmas� gerekti�i ku�kusuzdur. Ama en do�rusu bu konuda muayyen bir say�n�n olmad���d�r. Fakat bu asla 4,5,7 v.b. gibi az say�daki ravilerin rivayetinin m�tev�tir olabilece�i anlam�na da gelmez.

Meselenin dikkati �eken di�er bir y�n� ise, 4,5,7,10,12 v.s. say�lar�n� tevat�r i�in yeterli g�renlerin, bu g�r��lerini temellendirmek i�in ba�vurduklar� delillerin arzetti�i manzarad�r. B�rak�n ulem�y�, akl� ba��nda herhangi bir kimsenin bile, konuyla hi� ilgisi olmayan ayetlerde ge�en baz� say�lar�, s�rf ayetlerde ge�iyor diye, tevat�r i�in gerekli veya yeterli say� olarak sunmas� d���n�lemez. ��nk� bu ayetlerdeki say�lar veya �u veya bu sava�a kat�lanlar say�lar�, m�tev�tir haberlerin ka� ki�i ile sabit olabilece�ini bildirmek i�in zikredilmi� de�ildir. Bilakis �o�unun bir tesad�f sonucu oldu�u rahatl�kla s�ylenebilir.

B�t�n bunlara ra�men, ulem�n�n bu say�lar konusundaki yukar�da ele�tirilen tavr� sergilemi� olmalar�, hadislerin ve hadis ilminin kendilerine emanet edildi�i bu insanlar�n i�erisinde, bu derece s�� ve ilim d��� bir zihniyetin zeb�nu olanlar�n da bulundu�unu g�zler �n�ne sermektedir. B�ylesi ilim d��� tav�rlar� sergileyebilen ve ge�mi�te �lim diye g�r��leri ciddiye (!) al�nabilen bu gibi kimselerin, hadisler konusunda yapacaklar� �al��malar�n ve verecekleri h�k�mlerin ne kadar sa�l�kl� olaca�� da san�r�z ortadad�r.

Maalesef, m�tev�tir hadisler konusunda eser veren ulem� i�erisinde yukar�da ele�tirdi�imiz yakla��mlar�n benzerini savunanlara rastlanabilmektedir. Mesel� el-Kett�ni, es-Suy�ti'nin (�. 911/1505) on sahabinin rivayet etti�i hadisi m�tev�tir sayd���n�, �stelik bunun Ehl-i Hadis'in g�r��� oldu�unu s�yledi�ini ileri s�rer (130) ki, bunun daha �nce ele�tiri konusu olan g�r��lerden hi�bir fark� yoktur. �imdi on ki�inin rivayetleriyle tevat�r�n sabit olabilecegini(!) iddia eden birinin, m�tev�tir hadisleri tespit yolunda ula�t��� sonu�lar�n tatminkar olmas� d���n�lebilir mi ?

Tabiat�yla ulem� i�erisinde tevat�r i�in belli bir say� belirlemenin gerekli olmad���n� savunanlar da olmu�tur ve bu bilgiler �zetle "�nemli olan bir konuda insanda kesin bilginin (el-ilm el-kati) olu�mas�d�r; dolay�s�yla bir�eyi kalabal�k bir grup bile nakletse, kesin bilgi olu�mad�k�a bu kalabal�k grubun haberi m�tev�tir olamaz; ama az say�da insandan olu�an bir grup bile nakletse, bizde kesin bilgi olu�abiliyorsa, onlar�n haberi m�tev�tir olur" diyerek kanaatlerini dile getirmektedirler. (131)

As�l �nemli olan bizde kesin bilginin olu�mas� ise de, buna dayanarak az say�da insandan olu�an bir grubun (mesel�, 4,5,7,12,20,30,40,50 ...gibi) verdi�i haberin de m�tev�tir olabilece�ini iddia etmek, pek isabetli g�r�nmemektedir. ��nk� bu say�da insan�n yalan �zere ittifak etmeleri imkans�z de�ildir.

Ger�ek m�tev�tirde ise -namaz�n k�l�n�� �ekli, vakitleri, ezan, bayram namazlar�, hacc�n yap�l�� �ekli gibi- uygulamalara dair bilgiler, daha ilk tabakada -yani Hz. Peygamber d�neminden hemen sonra- bile binlerce, onbinlerce sahabe taraf�ndan sonraki nesle aktar�lm��, ondan sonra say�lar� giderek artan her nesil bu uygulamalar� kendisinden sonraki nesle aktarm��lard�r. ��te m�tev�tir denilen de zaten budur.

Bu bak�mdan az say�da insan�n verdikleri habere m�tevatir denilebilece�i iddias� bir zorlamadan ibarettir. Nitekim baz� ulem�n�n, anlatt���m�z ger�ek m�tev�tir �eklinde bize ula�an hi�bir hadis olmad���n� s�ylemesi de dedi�imizi do�rulamaktad�r. el-Kett�n�, �bn H�bb�n'�n (�.354/965) ve el-H�ris'in (b. Muhammed (�.282/295) bu anlamda ger�ek hi�bir m�tevatir hadis bulunmad���n� savunduklar�n�, en-Nevev� (�.671/1272) ile �bnu's-Salah'�n (�.643 /l245) ise son derece nadir oldu�unu ileri s�rd�klerini kaydetmektedir. (132)

�bn H�bban ve el-H�ris gibilerinin m�tev�tir olan hi�bir hadis yoktur iddias�na kar��, �bnu's-Sal�h "men kezebe.... (Her kim bana yalan isnad ederse ...)" hadisini 60 sahabi rivayet etti�i i�in; el-Iraki mestlere meshetme hadisini 60'dan fazla sahabi rivayet etti�i i�in; namazda ellerin kald�r�lmas�na dair hadisi 50'ye yak�n sahabi rivayet etti�i i�in; cinsel organ�na dokunan erke�in abdest almas� gerekti�ine dair hadis 60'dan fazla sahabi taraf�ndan rivayet edildi�i i�in; ate�te k�zart�lm�� et yemekten dolay� abdest almak gerekti�ine -keza gerekmedi�ine- d�ir rivayeti de ayn� �ekilde m�tevatir olarak takdim etmi�tir. (133)

Gerek �bn H�bb�n'�n ve en-Nevev�'nin, m�tev�tirin son derece n�dir oldu�una dair iddialar�n�, gerek hi� m�tev�tir bulunmad��� iddias�n� reddeden �bn Hacer (�.852/1448), her iki iddian�n da hadislerin geli� yollar�n�n �oklu�unu, ravilerin -yalan �zere ittifaklar�n� imk�ns�z k�lan- �zelliklerini bilmemekten kaynakland���n� ileri s�rerek, �arkta ve garpta ellerde dola�an ve m�elliflerine aidiyetinde ��phe bulunmayan hadis kaynaklar�n�n m��tereken rivayet ettikleri hadisleri m�tevatire �rnek olarak zikretmekte, bu gibi m�tev�tir hadislerin me�hur eserlerde bol miktarda mevcut oldu�unu s�ylemektedir. (134)

Daha sonra gelen es-Suyuti (�. 911/1505) �bn Hacer'i desteklemi�; bilahare kendisi de bu konuda "Benzerini benden ba�kas�n�n yazmad��� bir eser" diyerek kendini methetmeyi (!) ihmal etmedi�i bir eser -el-Ezh�ru'l-Mutenasira- yazm�� ve 20,27,30,50 ve 70 sahabiden geldi�ini ve lafz� m�tevatir oldu�unu s�yledi�i birtak�m rivayetleri bu eserinde zikretmi�tir. (135)
Ayn� �ekilde es-Sehav� de �bn Hacer'in ve ba�kalar�n�n m�tev�tir oldu�unu s�yledi�i hadisleri -�efaat, havz, r�'yetullah, imamlar�n Kurey�ten olmas� gerekti�i, hurma k�t���n�n inlemesi, deve a��llar�nda namaz k�l�nmas�n� yasaklayan hadisler, Mehdi, �sr�, Deccal, ay�n yar�lmas�, abdestte ayaklar�n y�kanmas�, v.b.- zikretmekte, kendisinin de ayn� kanaatte oldu�unu ifade etmektedir. (136)

�bn Teymiyye'nin ise el-F'urk�n beyne'l-Hakk� ve'l Bat�l eserinde, Haric�lerle sava��lmas�n� emreden hadislerin m�tevatir oldu�unu ileri s�rd��� kaydedilmektedir. (137)

G�r�ld��� gibi hadis kaynaklar�m�zda pek�ok m�tevatir hadis bulundu�unu iddia eden bir�ok �slam �limi vard�r. Ancak �unu hemen belirtelim ki, onlar�n bu g�r��leri sadece birer iddiadan ibaret olup, her iddia ise mutlaka ger�ekleri yans�tmayabilir. Nitekim m�tevatir oldu�u iddia edilen bu hadislerin �stelik manev� de�il "lafz� m�tevatir" oldu�u da -yukar�da g�r�ld��� �zere- iddia edilmi�se de; ba�ka �limlerin bu iddiay� kabul etmedikleri ve m�tev�tire �rnek verilen hadislerin lafz� de�il manev� m�tev�tir olduklar�; zira lafz� m�tevatir oldu�u s�ylenen pek�ok hadisin, incelendi�inde manevi tevat�r oldu�unun ortaya ��kt���n� ifade ettikleri de kaydedilmektedir (138) ki, biz de yap�lan bu itiraz ve ele�tiriye kat�l�yoruz.

Peki ister lafz� ister manevi oldu�u ileri s�r�ls�n, ger�ekten kaynaklar�m�zda yer alan hadisler i�erisinde m�tevatir olanlar var m�d�r ? Ge�mi� ulem�m�z�n g�r��lerine ve bu konuda yazd�klar� eserlere bak�lacak olursa, kaynaklar�m�zda az�msanmayacak say�da m�tevatir hadis -ister manevi, ister lafz� m�tevatir oldu�u s�ylensin- yer alm�� g�r�nmektedir.

�imdi bu tespitin do�ru olup olmad��� �zerinde biraz dural�m:

M�tev�lir hadisin belli bir ravi veya isnad(lar)� olmad��� i�in, ne ravilerinin ne de isnadlar�n�n tedkiki s�zkonusudur. Bu y�zden de m�tevatir hadis, hadis ilminin kapsam� d���nda b�rak�lm��t�r, ��nk� hadis ilminin temel amac� hadislerin hangisinin sahih (sa�lam) hangisinin sak�m (��r�k) oldu�unu tespit etmektir. M�tev�tirin do�rulu�unda ��phe olmad��� i�in, herhangi bir incelemeye -ki zaten m�tev�tirin ne ravileri ne isnadlar� bellidir- gerek kalmamaktad�r.

Kaynaklarda yer al�p, m�tevatir oldu�u ileri s�r�len hadislere bu a��dan bak�l�nca, 10, 20, 50, 70 hatta 100 kanaldan (tarikten) da gelseler, bunlar�n hepsinin hem isnadlar� hem de isnadlarda yer alan belli ravileri oldu�u kolayl�kla g�r�l�r. Ortada birtak�m raviler ve ravilerin olu�turdu�u isnadlar s�zkosunu olunca, art�k bu ravilerin cerh ve ta'dili ile bu isnadlar�n muttas�l veya munkat� olup olmad�klar�n�n tedkiki zarureti de kendili�inden ortaya ��kmaktad�r. Bu �ekilde gerek raviler gerek isnad� a��s�ndan tedkiki m�mk�n olan hadislerin ise "ah�d" hadisler kategorisine girdikleri malumdur. Buradan hareketle, m�tevatir hadis konusunda -bir teklif olarak- �u �ekilde a��klay�c� bir kural konulmas� bizce do�ru g�r�nmektedir:

M�tevatir hadis, muayyen bir ravisi/ravileri ve isnad�/isnadlar� olmayan ve kitlesel olarak nesilden nesile aktar�lan haberlerdir. �ayet bir hadis (veya hadisler) bize r�vi(ler) ve isnad(lar) arac�l���yla geliyorsa, art�k o rivayetlerin m�tev�tir olmas� m�mk�n de�ildir.

Burada genellikle -�bn Hacer'in de yapt��� gibi- herhangi bir hadisin pek �ok kanaldan gelmesine ve pek �ok hadis�inin bu hadisi rivayet etmi� olmas�na aldan�larak, bu kadar �ok kanaldan gelen bir hadisin m�tevatir olmas� gerekti�i d���n�lmektedir.

Peki ger�ekten bir hadisin onlarca, hatta y�zlerce kanaldan gelmesi onun m�tevatir oldu�unu g�sterir mi? Bu konuda s�z� fazla uzatmamak i�in, sorunun cevab�n�, m�tevatir oldu�u ileri s�r�len baz� hadisleri incelemek suretiyle bulmaya �al��al�m.

M�tevatir oldu�u iddia edilen hadislerin topland��� en geni� eserlerin ba��nda gelen el-Kett�ni'nin Nazmu'l-M��ten�sir eserine bu a��dan bir g�z att���m�zda g�r�r�z ki:

Bu eserde m�tevatir olacak g�sterilen hadislerden:

3. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (16)

4. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (9)

7. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (10)

11.12. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (10)

13- hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adetli (8)

19. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adetli (7)

44. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (9)

45. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (8)

49. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (9)

54. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adetli (4)

57. hadisin sahabe tabakas�ndaki ravi adedi (6) d�r.

Eserin ba� taraf�ndan derledi�imiz bu listeyi daha da uzatmak m�mk�nd�r. �imdi burada sorulmas� gereken �udur: 16, 10, 9, 7,6 ve nihayet 4 ki�i, acaba yalan �zere ittifak etmeleri aklen imkans�z olan say� m�d�r? Bu soruya, b�rak�n hadis ilmiyle i�tigal edenleri, herhangi bir insan�n bile olumlu cevap vermesi d���n�lemez.

Di�er yandan bu eserde m�tev�tir olarak nitelendirilen hadislere bakt���m�z zaman, neredeyse f�k�h, akaid vb. eserleri dolduran hadislerin hepsinin m�tev�tir oldu�una insan�n inanas� gelmektedir. Mesel�:

�lim talep etmek her m�sl�mana farzd�r (s. 25).
Kim bir ilmi (insanlardan) gizlerse, kendisine k�yamette ate�ten bir gem tak�l�r (s. 27).
M�sl�man, di�er m�sl�manlar�n kendisinin elinden ve dilinden emin oldu�u kimsedir (s. 29).
Haya imandand�r (s. 30).
Zina eden zina ederken m�min olarak zina etmez (s. 30).
�man Yemen'lidir (s. 31).
M�minlerin en k�mili, ahlak� en g�zel olan�d�r (s. 31).
�mmetim yetmi��� f�rkaya ayr�lacakt�r (s. 32).
Derinin tabaklanmas�, onun temizlenmesi demektir (s. 35).
Denizin suyu temiz, �l�s� helaldir, (s. 36)
Besmele �ekmeyenin abdesti yoktur, (s. 36)
Abdest �ncesi ve abdest d���nda di�lerin f�r�alanmas� (s. 37)
Abdestte sakal�n parmaklarla aralanmas� (s. 39).
Kulaklar da (abdestte) ba�'a dahildir (s. 39).
C�n�b olan uyumak isterse abdest als�n (s. 49).
Kad�n�n kulland��� sudan arta kalan ile gusletmek (s. 49).
M�ezzinler K�yamet g�n� insanlar�n en uzun boylular� olacaklard�r.
M�ezzinin g�nahlar�, sesinin ula�t��� yer �l��s�nde ba���lan�r (s. 50).
Hz. Peygamber'in Ka'be i�inde namaz k�ld��� (s. 52).
Bald�r da avretten say�l�r (s. 53).
Kim bu k�t� kokulu a�a�lar� (sar�msak) yerse, bizim mescidimize yakla�mas�n (s. 53).
Yery�z� bana mescit ve temiz k�l�nd� (s. 54).
Sabah namaz�n� erken k�l�n, sevab� daha �oktur (s. 55).
Erkeklerin saflar�n�n en hay�rl�s� ilki, kad�nlar�n saflar�n�n en hay�rl�s� ise sonuncular�d�r (s. 56).
Namaz�n anahtar� abdest, tahrimi tekbir almak, tahlili (biti�i) de sel�m iledir (s. 57).
Namazda besmele okumak ve bunu a��ktan yapmak (s. 60).
Namazda besmele �ekmemek gerekti�i (?) (s. 62).
Fatiha'y� okumayan�n namaz� yoklur (s. 62).
Te�ehh�dde i�aret parma��n� kald�rmak (s. 65).
Namaz�n sonunda sa�a-sola iki selam vermek (s. 66).
Hz. Peygamber'in sandaletleriyle namaz k�ld��� (s. 68).
Sabah ve ikindi namaz�ndan sonra (nafile) namaz k�lman�n yasaklanmas� (s. 68).
Kim �� cuma namaz�n� �z�rs�z terkederse, Allah onun kalbini m�h�rler (s. 74).
Cuma g�n� olunca guslediniz (s. 74).
[Hz. Peygamber] Bayramlarda giderken ayr� yoldan gider, gelirken de ayr� yoldan gelirdi (s. 76).
�l�lerinize "Lail�he illallah"� telkin ediniz (s. 77).
M�sl�manlar�n (k���kken �len) �ocuklar� Cennete girecektir (s. 79).
Sizi kabir ziyaretinden menetmi�tim, art�k ziyaret edin (s. 80).
Allah Yahudilere ve Hristiyanlara lanet etsin, peygamberlerinin kabirlerini mescidlere �evirdiler (s. 81).
Kabir azab�na dair hadisler (s. 84).
Peygamberlerin kabirlerinde diri olduklar� (s. 84).
�zerinden bir y�l ge�meden malda zekat yoktur (s. 85).
Her iyilik sadakad�r (s. 86).
Hilali g�r�nce oru� tutun, tekrar g�r�nce de bayram yap�n (s. 86).
�ftar� erken, sahuru ge� yapmak (s. 86) .
Hz. Peygamber oru�lu oldu�u halde (han�mlar�n�) �perdi (s. 87).
Benim ismimi kullan�n, ama k�nyemi kullanmay�n (s. 93).
Harp hiledir (s. 94).
Harpte kad�nlar�n ve �ocuklar�n �ld�r�lmesinin yasaklanmas� (s. 94).
Kim mal� u�runda �ld�r�l�rse �ehittir (s. 96).
Velisinin izni olmayan birinin nikah akdi ge�ersizdir (s.96).
Y�rt�c� ku�lar�n etlerinin yenmesinin yasaklanmas� (s. 98).
�o�u sarho� edenin az� da haramd�r (s. 100)).
Bizi aldatan bizden de�ildir (s. 101).
�mmetin hata �zerinde birle�meyece�i (s. 104).
Hakim i�tihad eder de isabet ederse ona iki, hata ederse bir sevap verilir (105).
Vela hakk� k�leyi azad edene aittir (s. 108).
Varis'e vasiyyet edilmez (s. 108).
Delil iddia sahibine, yemin de inkar edene d��er (s. 109).
"Kulhuvallahu ahad" s�resi Kur'an'�n ��te birine denktir (s. 112).
Sirayetin ve u�ursuzlu�un olmad���na dair hadisler (s. 116).
Merhamet etmeyene merhamet olunmaz (s. 116).
Adem o�lunun bir vadi dolusu mal� olsa ikincisini de ... ���nc�s�n� de ister (s. 117).
G�vercinle oynayan�n, �eytan�n pe�inden giden bir ba�ka �eytan oldu�u (s. 119).
Biriniz bir yaz� yazd���nda, �nce kendisinden ba�las�n (s. 121)
Rabbimden ba�ka bir dost edinecek olsayd�m Ebubekr'i edinirdim (s. 123).
Ben kimin mevl�s� isem, Ali de onun mevl�s�d�r (s. 124).
Hasan ve H�seyn, Cennetlik gen�lerin efendisidirler (s. 125).
Muaz'�n �l�m�nden dolay� ar� titremi�tir (s. 126).
En hay�rl� d�nem benimki, sonra ard�ndan gelen, sonra da onu takip edendir (s. l28).
Evimle minberimin aras� Cennet bah�elerinden bir bah�edir (s. 128).
Uhud da�� bizi sever, biz de onu severiz (s . 128).
Ki�i sevdi�iyle beraberdir (s. 129).
�sra k�ssas� (s. 132).
Ay�n yar�lmas� (s. 135).
Fetihten sonra hicret yoktur (s. 140).

gibi, hemen hemen pek �ok din� eserde rastlanabilecek olan ve �o�umuzun malumu olan bu hadisler, m�tev�tir olarak sunulmaktad�r. Halbuki bunlar�n hadis, f�k�h, akaid siyer v.s. literat�r�nde yer alan �h�d hadisler olduklar�n�, ilim ehlinden olan herkes bilir. Bunlar�n bir k�sm� ge� d�nemlerde yayg�nla�t��� i�in, olsa olsa "me�hur" veya "m�stefiz" olabilir ki, her iki hadis t�r� de m�tevatirin d���ndad�r. Muhtemelen bu hadislerin bilahare yayg�nla�mas�na aldand�klar� i�in olsa gerek, el-Kettan� de dahil bir�ok m�ellif bunlar�n m�tev�tir olduklar�n� zannetmi�lerdir. Mesel� s�rat, havz, kevser, kabir azab� vb. konulardaki hadisler bu duruma �rnek verilebilir.

Halbuki es-Serahsi (�.490/1096) kabir azab� ve benzeri konulardaki hadislerin me�hur-�h�d olduklar�n� s�ylemek suretiyle (139) bunlar�n m�tev�tir olduklar� iddias�n� reddetmi� olmaktad�r.

Di�er yandan m�tev�tir oldu�u s�ylenen bu hadislerden baz�lar�, m�tev�tir olmak s�yle dursun, bilakis f�kh� ve itikadi mezhepler aras�nda tart��ma konusu olan hadislerdir.

Yine, r�k�ya giderken ve r�k�dan kalkarken ellerin kald�r�laca��na dair hadis de, b�rak�n m�tev�tir olmay�, Hanefiler taraf�ndan delil olarak dahi kabul edilmemi�tir.

Ama hepsinden �nemlisi m�tev�tir oldu�u ileri s�r�len hadisler i�erisinde hatal�, mevzu (uydurma) veya mevzu olma ihtimali y�ksek hadislerin bulunmas�, buna ra�men bunlar�n m�tev�tir hadislere dair bir eserde yer alabilmi� olmas�d�r.

Mesel� Haricileri k�tiileyen ve onlarla sava��lmas�n� emreden hadisler (s. 34), avret yerine dokunan�n abdest almas� gerekti�ine dair hadisler (s. 46), ate�te pi�en etten dolay� abdest almak gerekti�ine dair hadisler (s. 47), �l�, arkas�ndaki dirilerin kendisine a�lamas�ndan dolay� azaba u�rar, hadisi (s. 79); oru�lu iken hacamat yapan�n da yapt�ran�n da orucu bozulur, hadisi (s. 87); a�ure g�n� oru� tutmak bir senelik g�nahlara; arefe g�n� oru� tutmak da iki senelik g�nahlara keffarettir, hadisi (s. 89); imamlar Kurey�'tendir, hadisi (s. 103); Bir kimse i�ki i�erse ona sopa vurun, ikinci, ���nc�, defada da sopa vurun, d�rd�nc� defa yine i�erse onu �ld�r�n(!) hadisi (s. 106); Allah'�n ilk yaratt��� �eyin a) ak�l b) ar�, c) kalem, d) levh-i mahfuz, e) kam��, f) nur-� Muhammedi g) su, h) ruh, oldu�una dair hadisler, (s. 111); Hz. Peygamber'in b�t�n �ba ve ecdad�n�n tevhid �zere �ld�klerine dair hadisler (s. 121); Ebd�l hadisleri (s. 140); Mehdi'ye dair hadisler (s. 144) ve Cennet'e sorgusuz-sualsiz (!) 70.000 ki�inin girece�ine dair hadisler (s. 155), burada zikredilebilir.

Bu hadislerin bir k�sm� mevzuat kitaplar�nda yer alan hadislerden olup, di�er bir k�sm� da mevzu hadisleri belirlemede ba�vurulan, metne y�nelik prensiplere -ki bunlar� �bn Kayy�m el-Cevziyye'nin el-Men�ru'l-Munif eserinde g�rmek m�mk�nd�r- ayk�r� d��t��� i�in b�rak�n tevat�r�, s�hhati dahi ��phelidir. Bilhassa �slam'�n, �hiretin, hesab�n ve ilahi adaletin ne demek oldu�unu bilen birisinin 70.000 ki�inin sorgusuz-sualsiz Cennet'e girece�ini ileri s�ren bir rivayetin, Hz. Peygamber'in a�z�ndan ��kt���n� kabul etmesi d���n�lemez.

G�r�ld��� gibi, �o�u �sl�m �limlerinin m�tev�tiri tespit �l��leri hi� de hassas ve titiz olmay�p, son derece indi ve keyfi bir g�r�n�m a�zetmektedir. Bu ise, onlar�n m�tev�tir hadislerin tespiti konusunda pek de ba�ar�l� olamad�klar�n�, tart��maya mahal b�rakmayacak �ekilde, a��k�a g�zler �n�ne sermekledir.

Sahih olmak ��yle dursun a��k�a mevzu veya mevzu olma ihtimali y�ksek hadislere miitev�tir damgas� basmaktan �ekinmeyen baz� �slam �limlerimiz (!), bununla da yetinmeyerek, �had olduklar�n� bile bile, baz� hadisleri m�tev�tir kategorisine dahil etmenin ��relerini aram��lard�r:

"Buhari-Muslim'in m��tereken veya ayr� ayr� olmak �zere Hz. Peygambere varan muttas�l bir isnadla eserlerinde rivayet ettikleri hadislerden m�tev�tir derecesine varmayanlar, s�hhatinin kesin olu�u ve kesin bilgi vermesi a��s�ndan miitev�tir gibidir. Buhari-Muslim'de veya bunlardan birinde yer alan bir hadisi i�iten, bunu Hz. Peygamberin a�z�ndan i�itmi� demektir." (140)

Bu iddian�n do�rulu�una gerek�e olarak g�sterilen ise �udur:

"Bu iki eserin musann�flar� b�y�k ve y�ce imamlard�r. Haraml�k ifade eden hadisleri (di�erlerinden) �st�nd�r. Bir konuda icma etti�inde hatadan korunmu� olan masum (hatas�z) �mmet, her iki eseri kabul ile kar��lam��, onlar� tasdik edip, onlarla amel etmi�tir. M�tev�tir derecesine ula�mayan bir haberi �mmetin kabul etmesi, nazar� ilmi zorunlu k�lar." (141)

Hem yukar�daki iddian�n, hem de gerek�elerinin son derece tart��mal�, dolay�s�yla kabul�n�n de zorunlu olmad���; bilakis reddedilmesinin daha isabetli oldu�u rahatl�kla ifade edilebilir. Zira akl� ba��nda hi�bir kimse Buhari-Muslim hadislerini i�itenlerin, Hz. Peygamber'in a�z�ndan bu hadisleri bizzat i�itmi� gibi olacaklar�n� iddia etmemi�tir. Bilakis bu, ilm� zihniyete son derece ayk�r�, duygusal ve b�y�k �l��de ideolojik bir tavr�n sonucudur. Allah'tan, ba�ka �slam �limleri -mesel� en-Nevev�'ye g�re muhakkik ve �o�unluk ulem�- bu iddiay� reddetmi�, Buhar�-Muslim hadislerinin olsa olsa zann-� �alib ifade edebileceklerini s�ylemi�lerdir. (142)

Yine �bn Burhan ve �bn Abdissel�m gibi �limler, yukar�daki g�r��� savunan �bnu's-Salah'� sert bi�imde ele�tirmi�ler ve m�tevatir konusundaki bu gevsek tutumundan dolay� onu k�nam��lard�r. (143)

Ancak baz� Buhari-Muslim hadislerini m�tev�tir derecesine y�kseltmeyi kafas�na koyduklar� anla��lan birtak�m a��r� muhafazak�r ulem�, bu itiraz� da savu�turmak i�temi�lerdir. Bunlardan biri olan �bn Hacer, en-Nevev�nin itiraz�n�n ulem�n�n �o�unlu�u a��s�ndan do�ru oldu�unu, ancak muhakkik ulema a��s�ndan do�ru olmad���n�, zira �bnu's-Salah'� destekleyen -mesel� Eb� �shak el-lsfer�ini, Eb� Abdillah el-Humeyd� ve Ebu'l-Fadl b. Tahir gibi- muhakkik �limlerin bulundu�unu s�yleyerek itirazda bulunur. (144)

Siracudd�n el-Bulk�n� (�.805/1042), �bn Kesir (�.774/1343) ve es-Suy�ti (�.911/1505) de bu konuda �bnu's-Sal�h'� desteklemi�lerdir. Ancak hem bu g�r��� ortaya atan �bnu's-Salah'�n, hem de onu destekleyenlerin bu tav�rlar�n�n ilm� olmaktan ziyade ideolojik oldu�unu tekrar s�ylemek gerekir. Zira tek tek raviler taraf�ndan rivayet edilen ve hata ihtimali daima mevcut olan �h�d hadislerin -ne t�rl� karineyle ku�at�l�rsa ku�at�ls�n- m�tev�tir derecesine y�kselmesi s�zkonusu olamaz. Olsa olsa bu hadislere olan a��r� g�venden dolay�, sahihlerin en sahihi veya daha iyimser bir bak�� a��s�yla me�hur veya m�stefiz derecesinde nisb� bir kesinlikten s�zedilebilir.

�mmetin bu iki kitaptaki hadisleri kabul etti�i iddias�na gelince, bu da ilim d��� bir iddiad�r. Bu konuda sadece Hanefilerin bir�ok Buhari-Muslim hadisiyle amel etmeyi reddettiklerini, bunlar�n yerine ba�ka hadisleri delil olarak ald�klar�n� hat�rlamak bile yeterli olur. Ayr�ca Mehmed S. Hatiboglu hocam�z�n M�sl�man �limlerin Buhari ve M�slim'e Y�nelik Ele�tirileri ba�l�kl� makalesi de, bu s�k s�k tekrarlanan icm� iddias�n�n ne kadar bo� bir iddia oldu�unu ortaya koyan delilleri toplayan ilm� bir inceleme olarak burada g�z�n�nde bulundurulmal�d�r.

el-Kettani m�teahhir�n ulemas�ndan olup, �bnu's-Salah'a kar�� en-Nevev�'yi destekleyenlerden bahsederken, onlar�n "Esas al�nmas� gereken do�ru g�r�� [Buhari-Muslim hadislerinin kesin bilgi ifade etmeyip, zann-� �alib ifade etti�idir!"] dediklerini nakleder ve ke�if ehlinden baz�lar�n�n -�briz adl� eserin m�ellifi gibi- baz� Sahihayn hadislerini -mesel� �sra'da Hz. Peygamber'in g���s�n�n yar�lmas�na dair rivayeti- reddettiklerini de s�zlerine ilave eder. (145) Bu ise tevat�r tart��malar�n� sonu�land�rmaktan ziyade, ona yeni boyutlar kazand�rmaya yarar. Nitekim el-Kettan� de meseleyi sonu�land�rmadan muallakta b�rakmak zorunda kalm��, ama nihai tahlilde mutevatir hadislerin varl��� g�r���n� benimseyerek ad� ge�en eserini telif etmi�tir.

Bu durum, tekrar ifade edelim ki, hadis us�l�n�n ve bu us�l�n esaslar� dahilinde s�rd�r�len �al��malar�n, oldu�u gibi, hi�bir tenkide tabi tutulmaks�z�n s�rd�r�l�p savunulmas�n�n ne kadar vahim sonu�lar do�urdu�unu a��k�a g�zler �n�ne sermektedir.

Yine bu durum sonu� itibariyle her t�rl� ilm� faaliyetin temel ta�lar�ndan biri olan "tenkit zihniyeti"nin bizim d�nyam�zdan �ekilmesinin bize nelere maloldu�unu g�sterdi�i gibi; bu yap�c� tenkit zihniyetini yeniden �slam d�nyas�na a��lay�p, onu tekrar yayg�nla�t�rman�n ne kadar �nemli oldu�unu da, tart��maya mahal b�rakmayacak kadar a��k bir �ekilde hepimizin g�zleri �n�ne sermektedir.

O halde, bu b�l�m�n sonucu olarak s�ylenebilecek olanlar �unlard�r:

1. M�tevatir hadisin tan�m� ile uleman�n m�tevatir oldu�unu s�yledi�i hadislerin �artlar� aras�nda a��k bir �eli�ki bulunmaktad�r.
2. M�tevatir hadis -lafz� anlamda- �ok az de�il, hi� yoktur. Zira m�tevatir oldu�u s�ylenen hadislerin hepsi de, kitaplarda isnadlarla zikredilen ve ravilerinin cerh ve ta'dile tabi tutulmas� m�mk�n olan ahad hadislerin biraraya getirilmesinden ba�ka bir�ey de�ildir.

3. Bu, m�tevatirin hi� olmad��� anlam�na gelmez. Bilakis kendisi de m�tevatir olan Kur'an-� Kerim'de yer almayan birtak�m hususlar, mesela ezan, kamet getirilmesi, bayram namazlar�, namaz vakitleri ve rekatlar�, gibi �slam toplumunda, bireyin ve toplumun nesilden nesile daima uygulayarak nakletti�i pek�ok uygulamay�, m�tevatire �rnek olarak vermek m�mk�nd�r. Bunun d���nda kitaplarda isnadlarla nakledilen hadislere gelince, bunlar�n herbiri ahadd�r ve binlercesi dahi biraraya gelse -m�tevatirin �artlar�n� haiz olmad�klar�ndan- bunlara m�tevatir demek m�mk�n de�ildir.

4. B�t�n bunlara ra�men Babanzade "Varis'e vasiyyet edilmez" hadisinin sadece Cabir'den gelen m�rsel bir hadis oldu�unu s�yledi�i halde, icma ile gere�ince amel olunmas�nda m��tehidlerin hepsinin birbirine nesilden nesile nakletmesine bakarak, onun bu suretle m�tevatir olaca��n� ima etmesi, "tenkit zihniyetinden" ne kadar uzakla�t���m�z�n bir ba�ka �rne�idir. Yine baz� kaynaklarda sozkonusu hadise i�aretle "Bu gibi hadislerin isnada ihtiyac� olmad���" -hadis ilminin kriterleri hi�e say�larak- �ekinmeden savunulabilmi�tir. (146) Halbuki m�tevatir oldu�u s�ylenen bu hadisi �mam e�-�afii (�. 204/819) herhangi bir muttas�l isnad ile dahi elde edemedi�inden, er-Risale'de onu munkat� bir isnad ile zikretmek zorunda kalm��t�r. (147)

Dipnotlar:

123 Tecrid-i Sarih Tercemesi, I. 102.
124. Ay.
125 A.g.e. I.103
126. A.g.e. I.103 ve 105.
127. A.g.e. I. 103.
128. A.g.e. I. 104.
129. el-Kettani. Nazmu�l-M�tenasir. S. 9-10.
130. A.g.e., s. 10
131. A.y.
132. A.g.e., s. 11.
133. A.y.
134. �bn Hacer, N��zhetu'n-Nazar (D�ru M�sr,?; ne�reden: el-Mektebetu'l-�lmiyye Medine), s. 23.
135. el-Kettani, a.g.e., s. 11-12.
136. A.g.e., s. 12-13.
137. A.g.e., s. 13.
138. A.g.e., s. 14
139. es-Serahs�. el-Us�l, I. 329.
140. el-Kett�n�, a.g.e., s. 15
141. A.y.
142. A.y.
143. A.g.e., s. 15-16.
144. A.g.e., s. 16
145. A.g.e., s. 17
146. Bkz. el-�midli, el-�hkam, III. 70. 192; el-Leknev�. -el-Ecvihetu'l-F�d�la: s. 229, 232, 231: Tahir el-Cezairi, Tevcihu'n-Naz�r. I. 141, 210.
147. e�-�afii. er-Risal, s. 139.
148. Tecrid-i Sarih Tercemesi, I. 202.

 

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !