
Ve Kemalistlerin İlahı Atatürk ölür
Mustafa Kemal’in ölümü zamanın basınında geniş yer alır. Faruk Şükrü Yersel, “Atamız İçin” şiirinde “Bırakın gökleri, topraktaki mabuda tapın” diye yazar. Hasan Ali Yücel “Güneş Battı” der, “Allah’tan geldik ve yine O’na gideceğiz” ifadesini, Allah yerine Atatürk’ü koyarak, “Ondan geldik ona gitmekteyiz… O bizim için bir yarı ilahtır… Onun için doğmuşuz, onun izinde öleceğiz” diye değiştirerek söyler.
11-11-2025

Yakup Döğer / İktibas Dergisi
Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938’de ölür. Ölümü kendisini ilah gibi görenlere ve ölümsüz olduğuna inananlara çok ağır gelmiştir. Sevenleri, “Atatürk” ve “Ölüm” kelimelerinin bir gün yan yana kullanılabileceğine hiç ihtimal vermemiş, tasavvur etmemiştir. Lakin ölmüştür. Atatürk’ü sevenler, onu daima muzaffer vaziyette görmeye alıştıklarından, onun için “öldü” denildiğinde inanmamışlardır. Fakat heyhat ki ölmüştür.
Ülkü Dergisinde Ekrem Talu, “O İçimizde Yaşıyor, Yaşayacak” der ve: “Peki, böyleleri hakkında öldü demek doğru mudur?” diye sorar.
İlah yapıcıların canı sıkkındır, Atatürk’ün ölmesine tahammülleri yoktur fakat o ölmüştür. Nihat Sami Banarlı, Ülkü Dergisinin aynı sayısında, “Atatürk’e Yanışlar”la, “Türk Milleti ölümden de intikam almasını bilecektir” der.
Şükrü Kurgan da Atatürk’ün ölümü üzerine bir şiir yazar. Atatürk yeryüzünde Tanrının en büyük gücüdür ve Tanrı O’nu kendisinden ışık diye kıskanmıştır. Kurgan, şiirinde dine ve din büyüklerine de, “Bunak din büyükleri, nerede mahşeriz” sözleriyle hakaret edercesine seslenir.
Hikmet Turhan Dağlıoğlu da bir ağıt yakar.
“Bir güneş batar mı ölür mü Atam
Gösterin Tanrıyı sorup da çatam.”Atatürk, şarkın peygamberi olarak da zikredilir.
Mustafa Kemal’in ölümü basında geniş yer alır, yer almakla da kalmaz Kemalist neşriyat, yayınlarını tamamen Atatürk’ün ölümü üzerine yas ve matem havasında sürdürür.
Hasan Ali Yücel 11 Kasım tarihli Ulus Gazetesinde “Güneş Battı” der. Ardında karanlık bırakmadan batan tek güneş Atatürk’tür. Ali Yücel biraz daha ileri gider, Müslümanların teslimiyet ifade eden “Allah’tan geldik ve yine O’na gideceğiz” ifadesini, Allah yerine Atatürk’ü koyarak, “Ondan geldik ona gitmekteyiz… O bizim için bir yarı ilahtır… Onun için doğmuşuz, onun izinde öleceğiz” diye değiştirerek söyler.
Nurettin Artam, Atatürk’ün ölümünü Tanrının gökyüzüne dönüşü şeklinde anlatır. Artam şiirinde şöyle demektedir:
“Millete can veren, vatan yaratan
Tanrının göklere dönüşü gibi
…
Her zaman ırkıma büyük Baş Atam
Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam”Nurettin Artam, Atatürk’ün ölümünden sonra da kendi sevgili milleti ve yurdu için hala ebedi bir tanrı gibi mucizeler yaratmakta devam ettiğine inanmak isteyenlere, yedi kat ellerin onun için yazdıklarına bakmalarını ister. “Tarih öncesinin tanrıları ve yarı tanrılarını masal kahramanı gibi dinleyebiliriz belki fakat hayatında ve hayatından sonra gösterdiği mucizeler karşısında bu tarihin ve tarih sonrasının tanrısını kim inkâr edebilir?” diye sorar.
Yine aynı tarihli Ulus Gazetesinde İbrahim Alaettin Gövsa‘nın “Tavaf” adlı şiiri yer alır. Şiirde Kabe’ye atıf vardır.
Edip Ayel, Atatürk için yazdığı “Ölmez” adlı şiirinde şunları demektedir:
“Ölüm bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez.”Kemalistler için “Atatürk” ve “ölüm” yan yana gelecek şeyler değildir. Türk Milleti için Sivas’taki, Ankara’daki, İstanbul’daki Atatürk’le “ahretteki Atatürk aynı varlık olarak yaşayacaktır.”
Faruk Şükrü Yersel, “Atamız İçin” şiirinde “Bırakın gökleri, topraktaki mabuda tapın” diye yazar.
Mustafa Kemal Atatürk artık Tanrılaşmıştır. İnsanın kutsallaşması ve tanrılaşması O’nun şahsında somutlaşmıştır.
Vehbi Evinç, Türk Sözü gazetesinde “O ölmedi, Ölmeyecek” der ve şöyle devam eder:
“Ölüm! O korkunç ve müthiş yokluk! Yine mi kendini gösterdin, yine mi pençelerini açmış sırıtıyorsun? Fakat O’nu aramızdan alamazsın. O, on yedi milyonun kalbidir imanıdır. O yok olamaz, o daima vardır. Yer çökmedikçe, gökler yıkılmadıkça o da milletle birlikte yaşayacak ve ruhu Peygamber ruhu gibi en kutsi bir varlık olarak Türk benliğini ebedi imanı olacaktır… Ulu Tanrı! Türk Milletine bu derin acıyı tattırdığın için sen de memnun değilsin değil mi?”
15 Kasım 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Atatürk’ün Cenaze Merasimini haber yapar.
“Dolmabahçe Sarayı, Atatürk’ün mübarek naşını kolları arasında tuttuğu günden beri hakiki bir türbe halini almıştır. Bu türbeyi her gün on binlerce kişi tavaf edip etrafında ağlaşmaktadır.”
Türbeleri kapatıp türbedarlığı kaldıranlar, kendi ilahları için türbe ve türbedarlık kurumunu yeniden canlandırır.
Atatürk’ün cenaze namazı ailesinin talebi üzerine kılınmış, tekbirler Türkçe yapılmış, cenaze namazı İslam Tetkikleri Enstitüsü Direktörü Ordinaryüs Profesör Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır.
Not: Bu yazı İktibas Dergisinde yayınlanan, “Mustafa Kemal Kültü ve Ölümlü İlah Yapıcılar” adlı yazının son kısmıdır. Yazının tamamını okumak isteyenler, https://iktibasdergisi.com/2023/08/04/mustafa-kemal-kultu-ve-olumlu-ilah-yapicilar/ bu linkten yazıya erişim sağlayabilirler.
Ve Kemalistlerin İlahı Atatürk ölür
TANRISALLAŞTIRMA, M.KEMAL'E RAĞMEN Mİ YAPILDI?
Şirk ritüellerine hayır: Kemalizm'in değil Rabbimizin kuluyuz
KEMALİZMİN YUNAN AŞKI BAĞLAMINDA KIBRIS SEÇİMLERİ
Bugün günlerden Ahmed Kalkan
SAPKIN GURU TRUMP VE MÜRİTLERİNİN BARIŞ (!) TİYATROSU
İktibas’ın yeni sayısı: Gazze’ye Haramiler Hükmedemez
Siyonistlerin filo baskınında 497 kişi gözaltında
Makaleler
Hava Durumu






























































