
Gazeteci, Yalın Gerçeklikle Muhatap ve Mükellef Olan Kişidir
Bir iletişim fakültesi öğrencisi, editörümüz Şükrü Hüseyinoğlu ile gazetecilik üzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdi.
10-05-2025

Bize kendinizden ve gazetecilik serüveninizden söz edebilir misiniz?1973 yılı Gümüşhane doğumluyum. İlkokul ve ortaokul birinci sınıfı memleketmde okuduktan sonra ailecek İstanbul’a göç ettik. Ortaokul devamı, lise ve üniversiteyi İstanbul’da okudum. İstanbul Üniverstitesi İletişim Fakültesi mezunuyum.Gazeteciliğe fiilen 1996 yılında başladım. 2005 yılına kadar çeşitli yayın organlarında muhabir ve editör olarak çalıştım. Sonrasında ise mesleğimi daha amatörce ve özgün olarak internet gazeteciliği alanında icra etmeye devam etmekle birlikte, geçimimi ticari faaliyetlerle temin etmeye gayret ettim.Üniversite yıllarımda başladığım kitap yazma faaliyeti, Rabbimin inayetiyle bugüne kadar 15 kitap olarak meyvesini verdi. “Evlerimizdeki Truva Atı: Televizyon” kitabımda medyanın mevcut egemenlik ilişkilerindeki konumunu ve işlevini sorgulamaya çalıştım.Halen 44 yıldır yayınını istikrarla sürdüren İktibas Dergisi’nde düzenli yazılar yazmakta, zaman zaman röportajlar yaparak gazeteciliği yazılı olarak da sürdürmeye gayret ediyorum.Gazetecilik okuduğunuz için hiç pişman oldunuz mu?Gazetecilik aslında çok sevdiğim ve önemsediğinm bir meslek. O sebeple de fiilen bırakmış olsam da az önce belirttiğim gibi internet mecrasında ve İktibas Dergisi’nde kısmen sürdürmeye çalışıyorum.Zira gazetecilik, tanıklık etmek demektir. İnsanın, insan olarak yaratılmış olmaktan doğan sorumlulukları vardır. Bunlardan biri de gerçeğe tanıklık etmek, gerçeklerden yana olmaktır. Bu anlamıyla gazeteci olmaktan hiçbir zaman pişmanlık duymadım.Lakin mevcut dünya konjonktüründe gazetecilik mesleğinin güç ilişkileri çerçevesinde, tanıklıktan ziyade güç odaklarına angaje ve entegre bir embedded (iliştirilmiş) faaliyet niteliğinin ağır basması sebebiyle fiili gazeteciliği devam ettiremedim.Çalıştığım bir gazetede, yazı işleri müdürü tarafından haber çalışması yapmam için verilen bir dosyaya, bu dosyanın konusunun gazetecilik faaliyeti alanına girmediğini, gazete sahibi firmanın iktisadi çıkarlarıyla ilgili bir çıkar çatışmasına dair olduğunu söyleyip haberi yapmayı reddettiğimde, gazetede ciddi bir kaos yaşanmış, yöneticiler toplanarak benim üzerimden tüm gazetecilere herhangi bir haberi yapmayı reddetme hakkımız olmadığı yönünde muhtıra vermişlerdi.Gazetecilik, mafyanın tetikçisinin eline silah vermesi gibi, herhangi bir siyasi veya iktisadi odağın gazetecinin eline kalem/klavye vermesi faaliyeti değildir. Dediğim gibi, gazetecilik tanıklık etmektir.Tanıklık yerine tetikçiliğin başladığı yerde gazetecilik bitmiş demektir. Ben gazeteci kalmayı tercih ettim ve kendimi mevcut işleyişin dışında buldum. Bundan da pişman değilim.Biz gençlere gazetecilik mesleği hakkında neler tavsiye edersiniz?İyi bir gazeteci olmayı ve “gazeteci kalmayı” tavsiye ederim. Gazetecilik, gerçeği görme ve gördüğü üzere kamuoyuna iletme mesleğidir. Gerçeği herhangi bir çıkar grubu adına yeniden kurgulamak, gerçeğin yarısını söylemekle iktifa etmek, gazetecilik faaliyeti değildir.Unutmamalıdır ki, en büyük yalan, gerçeğin yarısını söylemektir. Gazeteci, maaş/ücret aldığı için gazetecilik yapmamalı, gazetecilik yaptığı için emeğinin karşılığı, hakkı olarak ücret almalı ve bunun için de minnet duymamalı.Bu yönüyle gazetecilik, bir onur mesleğidir, vicdan işi, ahlaki bir faaliyettir. İyi bir gazeteci, embedded (herhangi bir güç odağına iliştirilmiş) olmayan gazetecidir. Evet gazeteci başıboş, sorumsuz insan değildir. O, yalın gerçeklikle muhatap ve mükellef olan, güce değil gerçeğe göre hareket eden çok önemli bir toplumsal sorumluluğun sahibidir.Medya çalışanları çoktur, ihtiyacımız olansa gazetecilerdir. Siz gençler gazeteci olmaya bakın.(Söyleşi: Emine Delibaş / Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler
Gazeteci, Yalın Gerçeklikle Muhatap ve Mükellef Olan Kişidir
"Boykot bir kampanyanın parçası olmalı ve hedefleri açıkça belirtilmeli"
“Hak İle Dalâlet Arasında Ara Form Yoktur”
Ercümend Özkan'la, Ehl-i Sünnet üzerine söyleşi
Akif Emre: Müslümanlar hiç Kur'an okumuyorlar mı?
Ramazan Yazçiçek ile Ahlâk üzerine
Hristiyan misyoner nasıl Müslüman oldu?
Kürşad Atalar: Tarihte savrulan, dönüşen bir Peygamber olmamıştır
Makaleler
Hava Durumu