

ŞEYTAN'DAN ALLAH'A SIĞINIRIZ
Nihat GÜÇ
09-07-2025 14:34
“Kovulmuş şeytanın şerrinden Yüce Allah’a sığınırız.” diyerek başlarız tüm iş ve işlemlerimize.Şeytan, insanoğlu için pis ve necis bir vesveseci, aynı zamanda amansız bir düşmandır. İnsanoğluna fısıldadığı nahoş vesveseler sebebiyle ayetleri bile yanlış anlamaya sebebiyet verebilir. Şeytanın şerrinden ve verdiği vesveselerinden emin olmadan ayetleri doğru anlamak, olması gerektiği vechiyle Sırat-ı Müstakimde yürümeye çalışmak her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumun bugüne has bir durum olmadığını, imtihanı hakkıyla başarmak üzere var edilen ilk insan ile başladığını yani geçmişten gelen bir uygulama olduğunu da unutmamamız gerekir.Anlamaya çalıştığımız her ayetin arasına şeytan, yanlış anlaşılmasını sağlamak adına kendince bir şeyler katmak isteyebilir. Bu durum peygamberler için de geçerlidir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Yaratanımız bizi şöyle uyarmaktadır: “Senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Hac/52)Şeytan, bitmeyen kin ve düşmanlık duygusuyla Peygamberlere bile vesvese vermek üzere sinsi yaklaşımlarını sürdürmüş ve vahyin yanlış anlaşılması için elinden geleni yapmıştır. Yüce Allah (c.c.) bu azılı düşmandan kendisine sığınan elçilerini temize çıkardığı gibi bizleri de hakkıyla kendisine sığındığımız, ihlas ve samimiyetle teslim olduğumuz ve bunu sürdürdüğümüz oranda bizi de temize çıkarmakla kalmayacak vermeye çalıştığı vesveselerinden de emin kılacağına olan inancımız tamdır.Allah-u Teala’ya sığındığımız, Peygamberine benzediğimiz, gösterdiği yolda yürüdüğümüz, ayetlerini anladığımız oranda şeytanın vesveselerinden kurtulmanın ya da telkinleri minimize etmenin yolu daha da kolaylaşacaktır. İyi biliyoruz ki şeytanın vesveseleri Yüce Allah’ın ihlaslı kullarının üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır: “İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.” (Hicr/39-40) Sağlam bir kalp ile Allah-u Taala’ya yönelmek isteyen insanlar için şeytanın verebileceği herhangi bir etki söz konusu olmayacaktır. Vermek istediği vesvese ve yanlış anlama durumu başarıya ulaşmayacaktır.Şeytan, insanoğluna öncelikli olarak yaptırmak istediklerini vesveseler sayesinde güzel ve hoş göstermeye çalışır. Daha sonra kötülükleri güzel, haramları şirin, ibadetleri gereksiz, yürüdüğü yolun doğru olduğunu göstermeye başlar. Bunun için de okunan ayetleri yanlış anlamaya sebebiyet verecek ortamları hazırlamak ile uğraşır. Çünkü vesvese olmadan kişiyi ayetlerin yanlışlığına, dini emirlerin gereksizliğine, olmadık fikirlerin doğruluğuna inandıramaz.Mel’unun elinde var olan, sürekli kullandığı tek silah, vesvesedir. Bir de insanoğlu vesvesenin ardına düştü mü, bu iş tamamıyla bitmiş demektir. Vesvesenin ardına düşen kişiler zamanla ayetleri yanlış anlamaya hatta inkâr etmeye de başlayabilirler. İnsanın hayatı ayetleri yanlış anlamaya başladığı noktada değişime başlar. Vesvesenin ardına düşen insanda kuşkular oluşur. Bu kuşkular zamanla mesai harcanacak bir konuya evrilir. Nahoş fikirlerin bakımı yapıldığı müddetçe iman ile ilgili bir duruma evrilmesi mümkündür. Kişinin kalbinde var olan imanında meydana gelecek bir zedelenme onarılmaz yaralara yol açar. İşte o vakit ibadetler kendiliğinden askıya alınır, haramlara balıklama dalma olayları ulu orta gerçekleşmeye başlar.Telkin ve vesveseler sadece cinni şeytanlardan geleceği düşüncesi doğru değildir. Yüce Allah (c.c.) bu konuda da: “Cinlerden ve insanlardan.” (Nas/6) olan vesveseciler üzerinden dikkatimizi çekmektedir. İnsanlardan müteşekkil şeytanlar her zaman vardır ve olmaya da devam edeceklerdir.İnsanların yaptıkları yanlış telkinler şeytanın verdiği vesveselerden çoğu zaman farksızdır. Hatta bazen daha etkili olduğunu söylememiz de mümkündür. Nitekim Mekke’li müşrikler Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in karşısına çıkarak dini telkinlerinden vazgeçmesi adına birçok öneride bulundular. Mekke’nin liderliği dâhil olmak üzere istediği kadar mal ve mülk verebileceklerini teklif ettiler. Şayet hasta olduğunu kabul edecek olursa kendisini tedavi edebileceklerini ileri sürdüler. İstediği kadın ile evlenmesine ön ayak olacaklarını da ilave ettiler. Zaman ilerledikçe Peygamber Efendimiz (s.a.v.) davasından geri adım atmayınca uyguladıkları boykotun şiddetini arttırmaya, kimi Müslümanı şehit etmeye, kimi Müslümana aklın sınırlarını zorlayan işkenceler uygulamaya başladılar. Bu minvalde dini bırakma veya uygun hale getirmek üzere günübirlik yapılan yanlış telkinler Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hayatında netice vermek üzereyken Yüce Allah (c.c.) elçisini bu durum karşısında şöyle uyarmıştır: “Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.” (İsra/74)Allah muhafaza buyursun!Şeytan, her ne kadar vesvese vermeye devam ediyor olsa da verdiği bu vesveseler kalplerinde hastalık olan insanlar üzerinde etkili olacağını bilmemiz gerekmektedir. Kapıyı açık bırakan kişinin evine hırsızın dadanması gibi bir durumdan bahsediyoruz: “Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler, derin bir ayrılık içindedirler.” (Hac/53)Kim bu vesveselere takılıp kalır, kim bu vesveseler daha gelmeden önce önlemini alır, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınır?Şeytan daima pusuda bekler. Bir insan dahi olsa yoldan saptırmak adına ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışır. Bütün plan ve projelerini bir insanı kandırmak veya kalbine vesvese tohumlarını ekerek ayetlerden uzaklaşmasına vesile olmak üzere yapar. Bunun için de günlerce, aylarca, yıllarca hatta bir ömür boyu tetikte beklediğini söylememiz yanlış değildir. Ha bugün kandırırım ha yarın ayaklarını kaydırırım ha bu adamın neslinden birini kendime benzetirim diyerek işini sürdürmeye devam eder.Şeytanın tetikte beklediği yerlerden biri de kuşkusuz Kur’an’ın okunacağı zamanlar ve mekânlardır. Şayet şeytan, Kur’an okunacak zamanlarda veya mekânlarda bir gedik açacak olursa kalbe nifak tohumlarının girişleri ve çıkışları kolaylaşacaktır. Hatta insanın kalbine, bir ayetin doğru ve olması gerektiği şekilde akmasına engel olabildiği oranda arkası çorap söküğü gibi gelecektir.İnsanın yoldan sapmasını engelleyen en önemli yol işaretleri kuşkusuz ayetlerdir. Ayetleri kendisine düstur edinen insanı hangi şeytan yoldan çıkarabilir ki? Okuduğu ayeti yanlış anlamayı kendisine şiar edinmiş bir insanı da kim, hangi güç ile doğru yola çıkarabilir ki?Şeytan, ayetleri yanlış anlayan veya eğri olduğunu ortaya koymaya çalışan, bu minvalde fikirler ileri süren bir o insana dilediği şeyleri fısıldar. Surda istenilen bir gedik açılmıştır, her türlü vesvesenin giriş ve çıkışı serbest hale gelmiştir. O yüzde Yüce Allah (c.c.) bizlere: “Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl/98) diyerek uyarıda bulunmaktadır.Şeytanın var olduğu bir ortamda yaptığı vesveseler neticesinde ayetlerin yanlış anlaşılması her zaman mümkündür. O yüzden kişi Yüce Allah’a sığındığı oranda güvendedir, Allah-u Taala’nın yardımını dilediği oranda güçlüdür, Allah (c.c.)’ın emirleri doğrultusunda bir hayat sürdürmeye çalıştığı oranda da sağlam adımlarla ilerleyebilir zorlu süreçleri.Bu ayetler bize göstermiştir ki Kur’an okuyacağımız zamanlarda dahi kovulmuş olan o mel’undan Yüce Allah’a sığınacağız. Yüce Allah’ın ayetlerini okurken bile şeytanın vereceği vesveselere maruz kalabiliyoruz. Eksiği ve fazlalığı olmayan ayetleri doğru ve olması gerektiği vechiyle anlayabilmemizin yeğane yolu şeytandan, onun vereceği vesveselerden, şeytanlaşmış insanların şerrinden Allah-u Taala’ya sığınmakla mümkün olacaktır.Buradan şu soruyu da sormadan geçmek istemiyorum. Bu ayetler vesilesiyle Kur’an ayetlerini okurken bile şeytanın vesvesesinden Yüce Allah’a sığınmamız gerektiğini öğrendiğimize göre ayetlerin dışında dünyevi bir iş ve işlem icra ederken, bir düşünceyi, bir fikri kafamızda şekillendirirken, farklı bir kitap mütalaa ederken, kevni ayetler üzerinde tefekküre dalarken neler yapmamız gerektiğini de varın siz düşünün. Şeytanın şerrinden Allah’a sığınmayı gereksiz gördüğümüz her işin sonu çıkmaz sokak olacaktır.Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini okurken bile insanoğlunun kalbi üzerinde kötü bir duygu meydana getirmek adına şeytan, fitne ve fesat iklimini ilmik ilmik işler, hasta kalpler üzerinde çadır kurmaya devam eder. O başarılı olacağını varsayarak sürdürür mücadelesini.Şeytan insanı vereceği vesveseler sayesinde kandırmak ve yoldan alıkoymak için sadece ayetler okunurken yaklaşmaz. Kişi hangi durumda olursa olsun vesvese vermeye devam eder. Hata bu işi kendisine meslek edindiğini de söyleyebiliriz. O halde bize düşen iş ve işlemlerimizin başında Yüce Allah’a sığınmaktır. Yardımını ve inayetini istemektir. Her daim uyanık olmamız ve tetikte beklememiz gerekmektedir. Suyun uyuduğunu ancak şeytanın hiçbir zaman uyumak istemediğini kabul etmek durumundayız. Buradan hareketle şeytanın vereceği vesveseden; bizi kollayan ve koruyan Yüce Allah’a her daim yalvarmaktan, O’na sığınmaktan, O’nun yardımını istemekten vazgeçmemiz mümkün değildir.Her işin başında “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.” dememiz gerektiği gibi her işi nihayete erdirdiğimiz zaman da “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.” dememiz gerekmektedir.Şeytanı kendimizden uzaklaştırdığımız vakit, Yüce Allah’ın izni ve inayetiyle, gönül rahatlığıyla ayetleri okumaya, okuduklarımızı hakkıyla anlamaya, anladıklarımızı isteyerek içselleştirmeye, içselleştirdiklerimizi var gücümüzle çevremizdeki insanlara da anlatmaya ve aktarmaya başlayabiliriz.İnsanoğlu iyilik ve güzellik adına her ne yaparsa yapsın kendisini yoktan var eden Rabbinin adıyla başlamalıdır. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Yüce besmele ile (Allah’ı anarak) başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir / sonuçsuzdur.” (İbn Hanbel, Müsned, 2/360) Yapılan iş ve işlemlere Yüce Allah’ın adıyla başlamak Müslümanın en önemli şiarlarından biridir. Allah (c.c.)’ın adıyla başlanmayan sözler, fiiller, okumalar, yemeler, içmeler, gezmeler boştur. Allah (c.c.)’ın ismi anılmadan icra edilen ticaretten, sürdürülen eğitimden hayır beklenmez. Biz Müslümanlar ağzımızdan boş ve hayırsız bir söz çıkmasın diye Yüce Allah’ın adıyla başlıyoruz sözlerimize, işlerimize.YORUMLARHenüz Yorum Yok !Diğer Yazıları
- 09-07-2025 ŞEYTAN'DAN ALLAH'A SIĞINIRIZ
- 13-04-2025 Sİ(S)TEMSEL BİR ELEŞTİRİ
- 13-03-2025 NİYET -II-
- 11-02-2025 NİYET-I-
- 14-01-2025 SÜRÜ PSİKOLOJİSİ -II-
- 29-12-2024 SÜRÜ PSİKOLOJİSİ -I-
- 30-10-2023 FİLİSTİN'İ KONUŞMAK -I-
- 26-09-2023 HAC İBADETİ VE BİZE KAZANDIRDIĞI HASLETLER -III-
- 29-08-2023 HAC İBADETİ VE BİZE KAZANDIRDIĞI HASLETLER -II-
- 09-08-2023 HAC İBADETİ VE BİZE KAZANDIRDIĞI HASLETLER -I-
- 26-07-2023 İNSANOĞLU BU
- 20-05-2023 PEYGAMBER(LER)İ ÖLDÜRMEK
- 17-03-2023 KADER ÜZERİNE
- 24-01-2023 KUR’AN-I KERİM'İ YAKMA GİRİŞİMİ ÜZERİNE BİRKAÇ KELAM
- 09-01-2023 KİME BENZİYORUZ!
- 26-11-2022 HAYDİ KURTULUŞA!
- 19-10-2022 GELECEK KAYGISI
- 20-09-2022 İSİM VE KİMLİK
- 10-08-2022 "KENDİMİ KAYBETTİM, HÜKÜMSÜZDÜR"
- 19-07-2022 FÂSIK: GÜNAH İÇİNDE YÜZEN KİMSE
- 18-06-2022 NE OLDU BİZE?
- 12-05-2022 DUA DUA DUA -III-
- 21-04-2022 KUR’AN İLE ARAMIZDA GÖRÜNMEYEN BİR PERDE VAR MI?
- 09-03-2022 DUA DUA DUA -II-
- 12-02-2022 DUA DUA DUA -ı-
- 16-01-2022 İBADETİMİZ ALLAH'A MI, YOKSA ŞEYTANA MI? -II-
- 14-12-2021 İBADETİMİZ ALLAH'A MI, YOKSA ŞEYTANA MI? -I-
- 24-11-2021 UZLAŞI KÜLTÜRÜ
- 23-10-2021 AKLIMA YATMIYOR
- 21-09-2021 KABULLERİMİZ VE RETLERİMİZ
- 12-08-2021 NİYE ANLAŞAMIYORUZ?
- 29-06-2021 HRISTİYANLARIN İSTİLASI
- 14-05-2021 BİR "MÜSLÜMAN" NİÇİN NAMAZ KILMAZ
- 08-04-2021 İSLAMİ BİR EĞİTİM
- 14-03-2021 HZ. ÖMER Mİ DEDİNİZ?
- 21-02-2021 İNSANOĞLU BU OLMAMALI!
- 28-01-2021 İSLAMÎ OKUMALARIMIZ
- 13-12-2020 İBADETLERİMİZDE OLMASI GEREKEN İKİ GAYE: "NASIL VE NİÇİN?"
- 16-11-2020 KUR'AN-I KERİMİ DOĞRU ANLAMAK -III-
- 20-10-2020 KUR'AN-I KERİM'İ DOĞRU ANLAMAK -II-
- 30-09-2020 KUR'AN-I KERİM'İ DOĞRU ANLAMAK -1-
- 06-09-2020 HZ. MUSA'YI ANLAMAK
- 13-08-2020 İNSANIN KARANLIĞI VE AYDINLIĞI
- 21-07-2020 HER ŞEY KAYIT ALTINDA!
- 13-07-2020 İSLAMİ DÜŞÜNCE VE İNSANIN ÇEVRESİ -II-
- 22-06-2020 İSLAMİ DÜŞÜNCE VE İNSANIN ÇEVRESİ -I-
- 06-06-2020 ADEMLEŞMEK VEYA ŞEYTANLAŞMAK
- 17-05-2020 BOŞ SÖZ (LEHVEL HADİS)
- 03-05-2020 AKLI VAHYE TESLİM KILMAK
Makaleler
Hava Durumu