Yazarı, Guantanamo-Pakistan'ı anlattı

Habbab Çetin Akdeniz, Hay-Der'de gerçekleştirilen analiz programında son kitabı Guantanamo-Pakistan'ı anlattı.

01-03-2012


 

Habbab Çetin Akdeniz, Türkiyeli bir araştırmacı yazar. Doğu bilgeliği üzerine yazacağı kitabı için araştırma yapmak için gittiği Pakistan'da Amerikan kontrolündeki Pakistan İstihbaratı tarafından tutuklanır, yaklaşık altı ay sürecek tutukluluğu boyunca defalarca işkence ve kötü muamelelere maruz bırakılır. Ve aynı hapishaneyi paylaşan müslümanların yaşadıklarına şahit olur, onların hayatlarını dinler ve tutukluluğu sonrasında yaşatılan insanlık dışı uygulamaları anlatan bir kitap çıkartır: PAKİSTAN-GUANTANAMO.

Hay-Der'deki program Kur'an ve mealinin okunmasının ardından Seyyid Kutub'un 'Kardeşim sen özgürsün' isimli şiirinin sinevizyon gösterimi ile başladı. Daha sonra Habbab Akdeniz, Pakistan'da yaşadıklarını ve müslümanlara yaşatılanları aktardı.

Habbab Akdeniz'in konuşmada öne çıkan başlıklar şöyle:

*Pakistan istihbaratının tamamiyle Amerikan/Cia kontrolünde, tutululara giydirilen turuncu elbiselerde bunun bir delili. Burada ki uygulamalar Küba'da bulunan Guantanamo üssünde yapılanlara benziyor. Pakistan'daki hapishaneler de birer Guantanamo.

*Pakistan istihbaratı ISA tam bir paranoya halinde eğer bir Pakistanlıyı tutuklarlarsa onun Taliban, başka bir devletin vatandaşını tutuklarlarsa El-Kaide mensubu oldukları düşünüyorlar.

*Amerika her bir tutuklu için Pakistan yetkililerine günde 70 dolar ödüyor. Bir tutuklunun günlük masrafı ise 1.5 dolar. Bir tutukludan Pakistanlı yetkililer çok kar ediyorlar. Tutuklu sayısının fazla olmasının sebeblerinden biri de bu.

*Tutuklulardan bir çoğu kendi halinde hayatlarını devam ettirme mücadelesinde olan insanlar. Ülkeleri Amerika işgalinde olduğu için direnişçilere sevgi besleyen insanlar. Böyle olması da çok doğal.

*Tutuklular lüks semtlerde bulunan villa denilen yerlerde, yerin birkaç kat altında tutulmakta. Yukarıda hayat normal seyrinde devam ederken, aşağıda müslümanlara işkencenin her türlüsü yapılmakta.

*Bir aileden bir kişinin Taliban veya El-Kaide diye tutuklanması, bütün ailesinin kötü muamele görmesi için yeterli bir sebep.

*Svat'lı Selim bunlara bir örnek. O Svat'ta yapılan saldırı sonrası evi yıkılmış ailesine bir barınak yapmış hayatta kalma mücadelesi veren bir müslüman. Ekmek almak için girdiği kuyrukta Afgan yetkikiler tarafından tutuklanıp sorguya alınıyor. Sorgu esnasında hamile olan eşi defalarca dövülüyor. Karnına aldığı tekmeler sonucu çocuğunu düşürüyor. Selim bir daha ne çocuklarını ne de hanımını görememiş bir tutuklu.

*Mekki de böyle bir tutuklu. Sorgu esnasında dayısının kızı timsahlar tarafından gözleri önünde parçalanmış bir müslüman.

*Dayanılmaz işkencelere karşı oradaki tek dayanak Allah. Aşırı derecede işkenceye maruz bırakılmış tutukluların dışında bütün mahkumlar geceleri namaz kılarak, Kur'an okuyarak ve Allah'a dua ederek geçiriyor.

*Tutuklanan insanlara işkencenin her türlüsü yapılırken, bazen bu insanlar bahis konusu bile yapılabiliyor. Örneğin kafasına poşet geçirilen tutukluların kaç saniye dayanabileceği üzerine iddiaya giren gardiyanlar, bu eğlencelerini(!) aynı mahkuma defalarca yapabiliyorlar.

*Pakistan'da yaklaşık 17 bin kadın mahkum var. Bunlar sistematik olarak her gün tecavüze uğrayıp, işkence gören kadınlarımız. Bir çoğu bu hapishanelerde kirletilmiş kızlarımız.

*Mahkumların konsolosluklarıyla görüşme talepleri hep geçiştiriliyor. Mahkumlar da açlık grevi yapıyorlar. Tüm hapishanenin açlık grevine girmesinden korkan gardiyanlar onları açlık grevinden vazgeçirmek için mücadele ediyorlardı.

*Alman asıllı tutuklu müslümanın tahliyesi yaklaştığında günlerce bir çok mahkumun telefon numaralarını ezberlemeye çalıştı. Onun tahliyesinden kısa bir süre sonra numaralarını aldığı birçok tutuklu serbest kaldı. Bu kanaatimce O'nun çabalarının sonucu oldu.

*Hiçbir kişisel eşyamız yoktu. Sadece Kur'an, Pakistan dilinde yazılmış meal v.s. onun dışında su içmek için bir pet şişe ve gece tuvalet ihtiyacını giermek için ikinci bir şişe.

*Hava ve ışığın hiçbir şekilde bulunmadığı hapishanede, genel temizlik günleri tam bir işkence gibiydi. Çalı süpürgelerle süpürülen hücrelerde toz dumana katılırdı. Duvarların küfleri temizlenir acak temizlikten sonra bizler temizlenemez, saçımız sakalımız keçe gibi olurdu. Haftada bir gün gelen sabun mahkumların yarısına bir gün dahi yetmez. Yıkanacaksak sabunsuz ve soğuk suyla yıkanmak zorunda kalırdık. Bu da bizi temizlemezdi.

*Saçımız sakalımıza karışırdı. Tırnaklarımızı duvara sürterek veya dişlerimizle keserdik. Arada bir tırnak makası verirlerse onunla bıyıklarımızı kesmeye çalışırdık.

*Bir gardiyan, tutuklunun okuduğu Kur'an'ı tekmelemekten çekinmeyecek kadar zalimleşirken. Kişisel işleri için mahkumlardan gelip dua isteme yüzsüzlüğünü gösteriyorlardı. Tekme attıkları kitabın Rabbin'e dua edecek aracılar arayan müşrikler...

*Pakistan'da yasa gereği bir eyalet Kur'an'la yönetilmek istiyorsa genel hükümetin o bölgeye karışma hakkı yok. Svat doğal güzellikleriyle ve İslami yaşantısıyla müslümanların yoğunlukta olduğu bir bölge. Lal mescidi de gerçek anlamda müslümanların yetiştirildiği bir mescid. Amerika destekli Pakistan ordusu hem Svat'ta, hem de Lal mescidinde katliamlar yaparak bölgedeki İslami hareketin önüne geçmek istiyor. Sadece Lal mescidinde yarısı kız 4500 genç katledilmiştir.

Program soru-cevap bölümüyle devam etti. Yapılan duadan sonra program tamamlandı.

Habbab Çetin Akdeniz hitabetinde bir arada olduğu daha bir çok mahkum müslümandan örnekler verdi. Hapishanenin durumu, gardiyanlar ve mahkukların yaşadıklarını detaylı bir şekilde öğreneceğiniz Guantanamo-Pakistan kitabını okumanızı tavsiye ediyoruz.

(Haber: Atilla Aksu / İslam ve Hayat)

Etiketler : #Yazarı   #   #GuantanamoPakistan'ı   #anlattı   
YORUMLAR
  • O.DURGUN   02-03-2012 09:24

    pakistan da yaşadıklarını anlatmasına şahidlik ettik ELHAMDÜLİLLAH, orada yaşadıkları, günahlarına kefaret olur İNŞAALLAH,programın video kaydıda eklenecek sanırım onuda paylaşırsanız hayırlı olur

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN