İmtihan bilinci

İnsanlar olarak en büyük yanılgımız, bu dünya hayatının geçici olduğunu unutmamız ve aslında bir imtihandan geçmekte olduğumuzu unutmamızdır. Dünyada insanları etkileyebilecek, akıllarını çelebilecek pek çok güzellik ve süs vardır. Ahretin unutulduğu toplumlarda insanlar, doğdukları andan itibaren kendilerine süslü görünen bu değerleri elde etme hırsına kapılırlar

30-12-2015


İmtihan kelimesine; Türkçe sözlüklerde deneme, denetleme, inceleme, ölçüp biçme, sınav, test, yoklama gibi anlamlar verilmiştir.
 
Fitne kelimesi Arapçada maden kaynatmak kirlerinden arınmak demektir.
 
Bela kavramının sözlük anlamı denemek, sıkıntı vermek ve bitkin hale getirmektir.
 
Musibet kelimesi ‘isabet eden şey’ demektir.
 
Allah,(cc.) “iman ettim” diyen kulunu dünya hayatında imtihan edeceğini bildirir. İnsanların yalnızca diliyle“ben inanıyorum” demesi yeterli değildir. Dünya imtihan mekânı olarak yaratılmıştır. Yaşadığımız olaylarla sınandığımız, imtihan olunduğumuz bir alandır.
 
Mümin  imtihan edildiğinin bilinci ile sürekli uyanık ve  diri olmak zorundadır. Misal vererek açıklarsak, okul derslerinin sonunda imtihan ediliriz, imtihanı atlattıktan sonra 1 ay veya 2 ay rahat ederiz imtihan yoktur. Üniversite sınavını vermişsek oh. Sıkıntı bitti. Rahatız. Ehliyet sınavını geçtim yetmiş yaşına kadar bir daha kimse ehliyet sınavı sormaz. Ama müminin imtihanı akıl baliğ olduktan sonra her an her dakika ruhunu teslim edene kadar devam eden bir imtihandır. Sürekli başarılı olmak yada olamamak arasında, ahireti kazanmak ya da kazanamamak arasında geçecek bir ömür, sürekli bir imtihan hali. Bu bilinçte olmalıyız. Çünkü Rabbim bizlere bazen nimet verip şımarıp şımarmadığımıza, bazen yokluk verip tahammül gösterip göstermediğimize, bazen makam verip emrimiz altındakilere davranışımıza, bezende çalışan olup işverenin malını emanet olarak mı gördüğümüze bakmaktadır.
 
Bizler farkında olalım ya da olmayalım sürekli bir imtihan halindeyiz ve her hareketimiz kayıt altına alınmaktadır. Zorluk yaşamadan ve o zorluk anlarında Rabbimize sadakatimizi, sabrımızı, tevekkül ve teslimiyetimizi göstermeden imtihanda başarılı olamayız ve ebedi mutluluğa ulaşamayız.
 
İnsanoğlunun imtihan edileceği ile ilgili ayetler
 
İnsanoğlu daha yeryüzüne inmeden, cennete yerleştirildiği gün yasak meyve ile imtihanı başlamıştı. Kıyametin kopuşuna kadar da her insan kendi zamanına özgü imtihanlardan geçirileceklerdir. Kuran nazarında hayat bir imtihanlar silsilesidir.
 
Cennete talip olanların, iman iddiasında olanların iddialarını denemek, inkâr edenlerin bize bildirilmedi dememeleri için,  iman etmelerini sağlamak veya küfürlerini arttırmak için, iman edenlerle etmeyenleri ayırt etmek için tüm insanlık imtihana tabi tutulmaktadırlar.
 
Ankebut Suresi 2- “İnsanlar sırf `inandık’ demekle; hiçbir sınavdan geçirilmeksizin bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar?”
 
Müminun Suresi 115- ” Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız.”
 
Al-i İmran Suresi 142- “Yoksa siz, Allah(cc.) içinizden çaba harcayanları ve sabredenleri belirtip, ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız”
 
Al-i İmran Suresi 186– “Mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle deneyden geçirileceksiniz, gerek kitap ehlinden ve gerekse müşriklerden birçok incitici söz işiteceksiniz. Eğer (bunlara karşı) sabreder ve Allah’tan korkarsanız, bu tutum azimliliğinizin, kesin kararlılığınızın bir belirtisidir.”
 
Bakara Suresi 155-156-“Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele. İşte o sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman ‘Biz Allah için varız ve biz sonunda O’na döneceğiz’ derler.”
 
Bakara Suresi 214-“Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda peygamber ve beraberindeki müminlerle “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır denildi.”
 
Allah (cc) Amelimizin güzelliğine bakacak
 
Kehf Suresi 7- “Biz, insanların hangisinin daha güzel amel işleyeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi, dünyanın kendine mahsus bir ziynet/süs yaptık.”
Hûd Suresi 7- “O, hanginizin amel bakımından daha güzel olduğu hususunda sizi imtihan etmek için Arş’ı su üzerinde iken gökleri ve yeri altı günde yaratandır.”
 
Mülk Suresi 2- O hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için, ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.
 
Bizler dünyaya imtihan için gönderildik
 
Buraya kadar aktardığımız ayetlerden anlaşılacağı gibi bizler dünyaya denenmek, sınanmak için, nasıl davranacağımıza bakılmak için gönderildik. Yani dünya nimetlerinden faydalanalım, yiyip içip gezelim diye yeryüzüne gönderilmedik.
 
Farklı zamanlarda bir veya birkaç çeşit imtihanlara muhatap olacağız. Bu imtihanlarda bizler  son nefesimizi verene kadar devam edecektir.  Bizlerde müminler olarak bu bilinci kavrayabilirsek, karşılaştığımız bela ve musibetler (imtihanlar) karşısında daha sabırlı, metanetli ve hazırlıklı oluruz. İmtihanlar karşısında hemen yılgınlığa düşmeyiz.
 
Anlaşılacağı üzere imtihanlardan kaçış veya kurtuluş yok, peki bizler nasıl bir imtihana talip olmalıyız. Nasıl bir imtihanın üstesinden gelebiliriz. İnşaallah biraz da bunlara değinmeye çalışalım.
 
Bizlere verilen nimetler (mal, mülk) ancak bir imtihandır
 
Zümer Suresi 49-52– “İnsana bir zarar dokunduğu zaman Bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, ‘Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir’ der. Hayır!  O bir imtihandır, fakat çokları bilmezler.”
 
Kasas Suresi 78- Karun ise “O servet bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi” demişti.
 
Bizlere verilen nimetler (para, araba, ev, ürünler, sürüler, iyi bir eş, hayırlı bir anne baba, hayırlı evlatlar,) Ancak Rabbimizin bize verdiği bir imtihan vesilesidir.
 
Enam165- Sizi yeryüzünde halife yapan ve verdiği nimetler hakkında sınavdan geçirmek için bazılarınızın derecesini diğer bazılarınızdan üstün kılan O dur. Hiç şüphesiz Rabbinin cezalandırması gecikmesizdir, aynı zamanda O, bağışlayıcı ve merhametlidir.
 
Allah (cc) insanları eşit olarak yaratmamış (bilgi, beceri, kabiliyet, güzellik) ve eşit nimetlerde vermemiştir (zenginlik, ilim, soy nesep). Adil bir dağıtım yokmuş gibi  görünse de Allah (cc) Bakara Suresi 286. Ayette; “Allah kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla sorumlu tutmaz” ve devamında “Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize de ağır yük yükleme, Ey Rabbimiz bizim gücümüzün yetmediği şeylerden bizi sorumlu tutma.” diye de dua etmemizi tavsiye ediyor. Yani herkesin gücünün yettiği kadar yük veriyor, verilen nimetler kadar külfet ve  sorumluluk yükleniyor.
 
Dünya metaı süslü kılınmıştır
 
İnsanlar olarak en büyük yanılgımız, bu dünya hayatının geçici olduğunu unutmamız ve aslında bir imtihandan geçmekte olduğumuzu unutmamızdır. Dünyada insanları etkileyebilecek, akıllarını çelebilecek pek çok güzellik ve süs vardır. Ahretin unutulduğu toplumlarda insanlar, doğdukları andan itibaren kendilerine süslü görünen bu değerleri elde etme hırsına kapılırlar.
 
Allah (cc)  insanları dünyaya hırsla bağlayan bu süsleri şöyle belirtir:
 
Âl-i İmran Suresi 14-15- “Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet, insanlara süslü ve çekici kılındı. Bunlar dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır. De ki: ‘Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde ebedî kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kullarını hakkıyla görendir.”
 
Müminler olarak bizlerin yapması gereken dünya nimetlerinin albenisine kendimizi kaptırmamak ve birbirimizi din nasihattir hadisi gereğince uyarmaktır.
 
Varlıkla nimetlerle imtihan nefsimize hoş gelir  
 
Müslümanlar olarak zengin olmayı ve  fakirlere yardım etmeyi, hayır yapmayı, cömert Müslüman olmayı istemişizdir. Ebetteki böyle düşünülmesi, istenmesi güzeldir. Benim anlatmak istediğim varlıkla imtihanın yoklukla olan imtihandan daha zor olduğudur. Rabbim bizlere  varlık vermemişse İnşallah bizim hayrımızadır. Belki de taşıyamayacağımız için vermemiştir. En doğrusunu Allah (cc) bilir.
 
Rasulullah’ın (sav) terbiyesinde yetişmiş mescit kuşu Salebe’nin durumunu hepimiz biliyoruz.
 
Varlık, afiyet ve iyiliklere karşı verilen imtihan, belâ ve musibetlere karşı verilen sabır imtihanından daha güçtür. Para ile zenginlikle imtihan, fakirlikle imtihandan daha zordur. Ashâb-ı kiramdan bazılarının şöyle söyledikleri rivayet edilir: “Sıkıntı ve güçlüklerle imtihan edildik, sabrettik; ama bolluk ve genişliğe müptelâ olduğumuzda, rahatla denendiğimizde sabredemedik.” Bu sözün Hz. Ömer’e ait olduğu da rivayet edilir. (Râgıp el-İsfahanî, el-Müfredât, s. 61)
 
Bugün Türkiye olarak açlıkla imtihanımız yoktur. Lüks’le imtihanımız vardır. Onun var benim neden olmasın. Obezite de dünya sıralamasında ilk onlara giriyoruz.
 
Abdurrahman bin Avf
 
Hazreti Abdurrahmân bin Avf, Resûlullahın sağlığında Allah yolunda çok mal harcadı. Üç kere malının yarısını verdi. Birinci defa 4000 dirhem, (4000=400 DİNAR =1760 GR altın=176,000 eski para ile 176 milyar), ikincide 40 000 dirhem (17 600 gr altın=eski para ile 1 trilyon 760 milyon) ve üçüncüde de 40 000 altın sadaka olarak Allah yolunda dağıttı. Uhud savaşı esirlerinden 30 tanesini azad ettirdi ve her birine 1000 altın dağıttı. Tebük seferi için 500 at ve 500 yüklü deve verdi.
 
Bizans altın para  birimi dinar = 4.4 gr.,   İran gümüş para birimi dirhem =2.8 veya 3.36 gr, ortalama 3 gr)
 
Hz. Ömer devrinde 1 dinar=10 dirhem olarak kullanılmıştır.
 
Harun reşit zamanında 1 dinar=20 dirhem olarak kullanılmıştır.
 
Hz. Peygamber’in vefatından sonra bir gün Medine’de bir heyecan ve kalabalık meydana gelmişti. Bunun sebebini soran Hz. Âişe (r.a)’ya Abdurrahman b. Avf’ın (r.a) kervanının buğday, un ve çeşitli zahire yüklüyedi yüz devesi ile (500 olduğu rivayeti de var, Ahmet AĞIRAKÇA), şehre yaklaştığı söylenince Hz. Âişe (r.a) söyle demişti Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştu, “Abdurrahman sırattan geçerken düşer gibi oldu ama düşmedi.”  Bir başka rivayette de  Rasûlullah (sav) efendimizin, “Abdurrahmân bin Avf, Cennete diz üstü girer.” buyurduğunu bildirince,  develerin hepsini yükleriyle birlikte Allah yolunda dağıtmıştır.  Bedir harbinde bulunup da sağ kalanların her birine, kendi malından 400 dirhem (2 kg civarında) altın para verilmesini vasiyet etti. Vasiyeti hemen yerine getirildi.
 
Müminler olarak yoklukla, hastalıkla, imtihana razı değiliz varlıkla imtihan kolay mı? zannediyoruz. Bu imtihandan kaç yiğit galip çıkabilmiş?  O mübarek sahabe bile sıratta tökezlemişken, kim Abdurrahman bin avf (r.a) olabilir?
 
İmtihanın ağırsa şükret
 
Sahabelerden Sa’d (r.a) rivayet ediyor: Dedim ki: ‘Ya Rasulallah, insanların belâsı, imtihanı en çetin olanı kimdir? Buyurdu ki: “Peygamberler ve sonra da derece derece müminlerdir. Kişi, dini oranında belâ görür, imtihan edilir. Dini kuvvetli ve sağlam ise imtihanı ağır olur. Dininde zayıflık söz konusu ise, dini kadar imtihana tâbi tutulur. Belâ insanın yakasına öylesine yapışır ki, günahsız gezene kadar peşini bırakmaz.” (Tirmizî, c. 7, s. 78-79; Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, c. 1, s. 136; Ahmed bin Hanbel) Bela ve musibetler ne kadar büyükse bizim imanımızın büyüklüğüne delildir. Asıl korkmamız gereken imtihan edilmediğimiz zaman olmalıdır. Doktorlar ümitsiz vakanın canını yakmazlar. Gönlünce yesin içsin, gezsin derler. Allah (cc.) bizi imtihan ediyor canımızı acıtıyorsa ne mutlu bize. Hala bizde ümit var demektir. İmtihan edildiğimiz duruma sabır göstermeliyiz. İmtihan edildiğimiz durumdan şikâyetçi isek kendimize bir soralım biz nasıl bir imtihan istiyoruz? Diğer imtihanlar daha mı kolay?
 
“Sevabın çokluğu, belânın büyüklüğüyle beraberdir. Allah, bir toplumu sevdiği zaman şüphesiz onları (sıkıntı, musibet ve belâlarla) imtihan eder. Artık kim bir (imtihan edildiği belâ ve musibetlere) rızâ gösterirse, Allah’ın rızâsı (ve sevabı) o kimseyedir. Kim de (imtihan edildiği belâ ve musibetlere) öfkelenir (ilâhî hükme rızâ göstermez) ise, Allah’ın gazabı (ve azâbı) o kimseyedir.” ( İbn Mâce, Fiten 23, hadis no: 4034)
 
Derdin, imtihanın yoksa o zaman kork
 
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:  “Firavun 400 yıl yaşamıştı. Bir kere başı ağrımamış, ateşi olmamıştı. Bir kere başı ağrısaydı, herkesin kendine tapınmasını istemesi hatırına gelmezdi.” Kimya ı Saadet.
 
“Firavun dört yüz yıl boyunca asla baş ağrısını görmemiştir” (Suyuti,ed-dürrül mensur- Araf 103 ün tefsirinde)
 
Allah (cc.) buyuruyor ki;  “İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine süre vermemiz kendileri için hayırlıdır. Sadece günahlarını artırmaları için onlara mühlet veriyoruz. Ve onlar için alçaltıcı azap vardır” Ali İmran 178.  Başımıza bela gelmiyorsa bilinmelidir ki bu bizim hayrımıza bir durum değildir. Bazı kimselerin sağlıklı, hali vakti yerinde, işlerinin yolunda olması bizleri aldatmamalıdır. Allah’ın (cc.) onlara sadece mühlet vermesinden dolayıdır.
 
Herkes cennetin en güzelini ama imtihanın en hafifini ister, öyle bir piyango yok
 
“Sevabın çokluğu, belânın büyüklüğüyle beraberdir. Allah, bir toplumu sevdiği zaman şüphesiz onları sıkıntı, musibet ve belâlarla imtihan eder. Artık kim imtihan edildiği belâ ve musibetlere rıza gösterirse, Allah’ın rızası ve sevabı o kimseyedir. Kim de imtihan edildiği belâ ve musibetlere öfkelenir, ilâhî hükme rıza göstermez ise, Allah’ın gazabı ve azabı o kimseyedir.”  ( İbn Mâce, Fiten 23, hadis no: 4034.)
 
Müminler olarak bilmeliyiz ki bela ve musibetler bizlerin mertebesinin yükselmesi içindir. Büyük bela ve musibetlere uğrayanlar peygamberlerdir. Öyleyse bizlerde belaların bizlere mertebemizin yükselmesi için gönderildiğini bilerek sabredeceğiz.
 
Müminun Suresi, 111- “Bugün ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar, ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenlerdir.”
 
Hastalıklarla imtihan
 
Hadis:  “Yüce Allah buyuruyor ki: ‘Mü’min bir kulumu bir hastalığa müptelâ ettiğim zaman Bana hamd ederse anasından doğduğu günkü gibi günahlarından temiz olarak yatağından kalkar. Yüce Allah buyuruyor ki: Ben kulumu bağladım, sınadım (şimdi ey meleklerim:) sağlam iken ona yazdığınız sevaplar gibi hastalık zamanı için de aynı sevapları yazın.” ( Ahmed bin Hanbel, Müsned IV/123)
 
Sahabelerden Abdullah diyor ki: “Rasûlullah’ın huzuruna girdim; Yâ Rasûlallah, dedim, çok ateşin var. Evet dedi, Ben sizden iki kişinin hastalığı kadar hastalanırım. Ben: Şu halde, senin için ecir vardır deyince buyurdu ki: Evet, aynen öyle. Hiçbir Müslüman yoktur ki, ona bir diken ve daha küçük bir şey de olsa eziyet veren bir şey isâbet etsin de, Allah o şeyi, ağacın yapraklarını dökmesi gibi, o Müslüman’ın günahlarına keffâret kılarak günahları ondan dökmesin.”  ( Buhâri; Askalânî, S. Buhâri Şerhi, c. 10, s. 111)
 
Mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır
 
Mala ve çocuklara karşı olan tutku, onları ve aileyi koruma ve kollama duygusu insanı bazen adaletten uzaklaştırabilir, haddi aşıp haksızlık yapmaya sürükleyebilir. Böyle yapmak da ilâhî ölçülerden sapma sonucunu doğurur. Bu da insan için bir imtihan sebebidir.
 
Enfâl, 28- “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir. Allah’a gelince; büyük mükâfat O’nun yanındadır.” Ayrıca bkz.  Teğâbûn 15.
 
Tegabün 14. ” Ey iman edenler, Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlarda vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
 
Rabbim evlatları süslü gösterir, nimet olarak verir, bizlere destek olurlar, bizleri sevindirirler. Bezen de hayırsız evlat olarak verir bizlere, zarar verirler. Her iki şekilde de evlatlarla, eşle bizleri imtihan eder.
 
Evlatla imtihan edilmek ister misiniz?
 
Kendi imtihanımızın ağır olduğunu mu düşünüyoruz? Diğer imtihanların kolay olduğunu mu düşünüyoruz? Hiç zannetmeyelim.   İnsanoğlu olarak, güzel olanla, iyi olanla, akıllı olanla, uyumlu olanla, yardımcı olanla beraber olmayı seviyoruz. Fakat yardıma muhtaç olanla, bize yük olacakla beraber olmayı sevmiyoruz. Zor olanla imtihan edilmeyi sevmiyoruz. Zor olandan kaçıyoruz.
 
Ne güzel ki, bizler ne kadar hatalı, kusurlu, özürlü olsak da bizleri bırakmayan bir Allah (cc.) var.Bizler ne kadar suçlu da olsak o affetmeye hazır, dualarımıza icabet eden bir Allah (cc) var. Dua edelim, ondan imtihanlarımız için yardım dileyelim. O yardıma muhtaç olanlara hiçbir zaman sırtını dönmez.
 
Bakara  155– “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.”     Müminler olarak mutlaka imtihan olacağız. Bazı kardeşlerim yoksulluktan, bazılarımız sağlıktan şikâyetçi olabiliriz. Kendimize bir soralım nasıl olsa imtihan olacağım, neyle imtihan olmak isterim? Evlatla imtihan edilmek daha mı kolay? Canla imtihan edilmek daha mı kolay
 
Peygamberler de imtihan edilir
 
İmtihan kuralı herkes için geçerlidir. Yani, bütün insanlar imtihan edilmektedir. İnsanın imtihana tâbi tutulması Allah’ın bir sünnetidir. Peygamberler bile imtihan edildiler. Meselâ Hz. Zekeriya ve Yahya canları ile imtihan oldular. Hz. İbrahim, oğlunu kurban etmesi için emredildiği rüyayla imtihan edildi.  Hz. Yusuf Züleyha ile imtihan edildi. Hz. Eyüp hastalıkla imtihan edildi.  İmtihanı başaranların imanı daha da güçlenir, başaramayanlar ise sapkınlıklarında daha da ileri giderler.
 
Sahabelerden Sa’d rivayet ediyor: Dedim ki: ‘Ya Rasûlallah, insanların belâsı/imtihanı en çetin olanı kimdir? Buyurdu ki: “Peygamberler ve sonra da derece derece müminlerdir. Kişi, dini oranında belâ görür/imtihan edilir. Dini kuvvetli ve sağlam ise belâsı ağır olur. Dininde zayıflık söz konusu ise, dini kadar belâ görür/imtihana tâbi tutulur. Belâ insanın yakasına öylesine yapışır ki, günahsız gezene kadar peşini bırakmaz.”  (Tirmizî, c. 7, s. 78-79; Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, c. 1, s. 136; Ahmed bin Hanbel)
 
“İnsanların belâ/imtihan yönünden en şiddetlisi, en çok belâya müptela olanları peygamberlerdir, sonra Salihler, sonra da derece derece iyi hal sahibi diğer mü’minlerdir.”  (Dârimî, c. 2, s. 320; Sabuni, Muhtasaru Tefsir-i İbn Kesir, III/28; Taberânî, Mu’cemu’l-Kebir; Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr c. 1, s. 136; Keşfü’l-Hafâ, I/144)
“Allah, sevdiği kavmi daha çok belâya/sınava uğratır.” (Keşfü’l-Hafâ, I/80)
 
Sonuç olarak bir imtihan dünyasında olan bizlerde sıkıntılarla, dertlerle, geçim sıkıntılarıyla karşılaştığımızda, evlatlarımızla, eşlerimizle sorunlar yaşadığımızda, sağlıkla ilgili şikâyetlerimiz olduğunda, neden bunlar benim başıma geliyor demeyelim. Dünya bir imtihan dünyası ve bunlar benim de başıma gelecek diyelim ve sabredelim.
 
Biz  sabretmeyi bilelim, istemeyi bilelim. Dua ediyorum ama kabul olmuyor diyorsak, henüz vaktinin gelmediğini bilelim veya bizim için hayırlı olmadığını bilelim, bunun imtihan vesilesi olduğunu bilelim ve ona günahsız ağızlarla dua edelim.
 
İmtihanlarımıza sabretmek, Allah (cc)’dan dua ile yardım istemek ve sonucun hayırla bitmesi temennisiyle esen kalın.
 
Cefai Demirel/Genç Birikim

Etiketler : #İmtihan   #bilinci   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN