

FIKIH

Yahudi ve Hıristiyanlar başta olmak üzere, İslam dininin dışındaki bütün Din, Örf ve Adetlere karşı Müslümanların inanç, düşünce ve tutumları nasıl olmalı? Bu mühim soruya verilecek en doğru ve güzel cevap Kur’an’ı Kerim'den ve Rasulullah'ın (sav) sahih hadislerinden olacaktır.

"Kur'an'dan Hayata Dersler" programında geçen haftanın canlı yayın sohbet konusu "İletişim Araçları Karşısında Nesne Değil Özne Olmak" idi.

Çabanın başlangıcı eve; zevceye, anaya, çocuklara ve bundan sonra da tüm aileye yönelik olmalıdır. Müslüman kadın yetiştirmeye fazlasıyla önem verilmelidir. Çünkü bu, “Müslüman bir yuva” oluşturmanın vazgeçilmez bir gereğidir. “Müslüman bir yuva” kurmak isteyen kimse, öncelikle Müslüman bir hanım bulmak zorundadır. Aksi takdirde Müslüman cemaatin kuruluşu gecikip uzayacaktır. Çünkü Müslüman hanımı olmayan bir evin, pek çok boşluk ve gediği olacaktır.

Tüm bu kesimler, ölüm gelmeden önce hallerini, sorduğumuz sorular çerçevesinde sorgulayarak kendilerini hesaba çekmeli ve ıslah ederek Kur’an merkezli ve sünnet eksenli sahih İslam’a ulaşmalı ve tevhidi bir iman üzere hayatlarını salih amellerle ibadet kılarak Allah’ı razı etmek suretiyle, Müslim olarak yaşayıp Müslim olarak ölmeye çalışmalıdırlar.

İslâmî mücadelenin öncüleri tek tek fertlere ve topluma yönelik tebliğlerinde nasıl söz söyleyeceklerine dikkat etmek zorundadırlar. Söz ile amel arasındaki ilişkiyi de doğru kurmak elzemdir. Meselâ, pratik üretmeden proje üretmeye kalkmak, kitleler adına söz söyleyip aktif bir mücadele içinde bulunmamak “hariçten gazel okumak” anlamına gelecektir.

Yüce Yaratıcının bizlerden istemiş olduğu ibadetlerde aramamız gereken iki önemli soru var. Biri niçin, diğeri de nasıl sorusudur. İbadetlerde olması gereken bu iki sorunun cevabı vücuttaki beden ve ruh gibi hayati öneme sahiptir.

Bugün İslam'ın “Luther'i” ve özellikle de “Calvin’i” olmaya hevesli birçok kimse türemiş durumdadır. Bu türler, İslam'da Katoliklik veya Ortodoksluk’ta olduğu gibi bir “din adamı sınıfı olmadığını” ve dolayısıyla Kur’an’ı/İslam’ı anlamanın kimselerin tekelinde olmadığını haklı olarak söylerken, kendileri ise “dini anlamayı tekelinde gören din adamlığı”nın ötesinde, Kur’an’ı bağlamlarından koparıp kimi temel emir ve nehiylerini keyfi/subjektif yorumlara açık hale getirerek, İslam’ı temel iddiaları ve ahkâmından soyutlamaya kalkışabiliyor ve böylece tam anlamıyla içimizdeki "Protestan papazları" gibi hareket edebiliyorlar.

İslâm’a göre hayat, ne bir ferdin, ne bir insan neslinin ve ne de bütün insanlığın sadece bu dünyadaki ömürlerini temsil eden şu kısacık, sınırlı ve görünen dönemden ibaretir.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV, bir Eğitim Konferansını daha online olarak youtube sayfasından gerçekleştirdi. Online Eğitim Konferanslarının bu seferki konuğu, "Nebiler (a.s.), Mücadele Sürecinde Hangi Tutumlarıyla Ma'rûf İdiler?" başlıklı sunumu ile Şükrü Hüseyinoğlu oldu.

Adalet; insan-eşya ilişkilerini, insanların birbirleriyle olan münasebetlerini ve insanın devletle olan alâkasını, Allah Teâlâ’nın indirdiği hükümlere göre düzenlemeye denir. Bu bir anlamda, Allahu Teâlâ’nın emrini, emrettiği şekilde yerine getirmektir.
Makaleler
Hava Durumu