
Nekbe’nin 77. yıl dönümünde
Bu olayın Nekbe olarak isimlendirilmesinin tek sebebi, siyonist işgal rejiminin kuruluş ilanı değildir. Bu da başlı başına bir felaket olmakla birlikte asıl büyük felaket işgal rejiminin ilanının hemen ardından siyonist terörün büyük katliamlar gerçekleştirmesi ve yaklaşık 800 bin Filistinlinin yurdunu terk etmeye zorlanması yüzünden yaşanmıştır. Bunun sebebi de Filistin topraklarında gayrimeşru siyonist işgal rejiminin kurulması olduğundan bu olay da bizatihi büyük felaket niteliği taşımaktadır.
17-05-2025

Filistin topraklarında siyonist işgal devletinin kuruluşunun ilan edilmesi olayı Nekbe yani Büyük Felaket olarak anılmaktadır. 14 Mayıs 1948’de gerçekleşen bu olayın 77. yıl dönümünü idrak ettik. Katil siyonistlerin özelde Gazze’de, genelde tüm Filistin topraklarında soykırım savaşlarını en şiddetli bir şekilde sürdürdükleri bu günlerde, aşırı ırkçı ve vahşi siyonizmin Filistin topraklarında gayrimeşru bir işgal rejimi kurmasının gerçekten ne kadar büyük bir felaket, Filistinlilerin adlandırmasıyla Nekbe olduğunu daha net bir şekilde anlıyoruz.
Bu olayın Nekbe olarak isimlendirilmesinin tek sebebi, siyonist işgal rejiminin kuruluş ilanı değildir. Bu da başlı başına bir felaket olmakla birlikte asıl büyük felaket işgal rejiminin ilanının hemen ardından siyonist terörün büyük katliamlar gerçekleştirmesi ve yaklaşık 800 bin Filistinlinin yurdunu terk etmeye zorlanması yüzünden yaşanmıştır. Bunun sebebi de Filistin topraklarında gayrimeşru siyonist işgal rejiminin kurulması olduğundan bu olay da bizatihi büyük felaket niteliği taşımaktadır.
Nekbe sebebiyle yurtlarından çıkarılan Filistinliler evlerinin anahtarlarını, bütün mülklerinin tapularını yanlarında götürdü. Yani kimse evini ve arazisini satmamıştı. Yurtlarını temelli terk etmek üzere de çıkmamışlardı. Tıpkı Suriye, Irak, Bosna-Hersek, Çeçenistan ve daha başka yerlerde olduğu gibi çatışmalara iştirak etme kabiliyetinden yoksun sivilleriın, özellikle yaşlıların, kadınların, çocukların ve onların işlerini takip edecek erkeklerin çatışma alanı dışına çıkarılması için bu göç gerçekleşti. Evlerine ve yurtlarına dönme ideallerinden vazgeçmediklerini ortaya koymak amacıyla, Filistinli mültecilerin davasında anahtar bir sembol haline getirilmiştir.
Siyonist çeteler, ele geçirdikleri bölgelerde yaşayan Filistinlileri göçe zorlamak için aynen Nazilerin taktiklerini uyguladı. Öldürdükleri Filistinlilerin cesetlerini kamyonetlere yükleyip köy köy dolaştırarak Filistinlilere, oraları terk etmemeleri durumunda kendilerinin de sonlarının böyle olacağına dair hoparlörlerle ilanlarda bulunuyorlardı.
O zaman fiili mücadeleye iştirak etme imkanından yoksun olanların büyük bir kısmının bölgeden tamamen uzaklaştırılmasında hadiselere dışarıdan müdahale eden Arap ordularının, özellikle de Glop Paşa adında bir İngiliz generalinin komuta ettiği Ürdün ordusunun oynadığı oyunların da önemli rolü oldu. Bu ordular sivillerden, hayatlarının güvenceye alınması için, savaş sonrasında dönmek üzere geçici olarak bölge dışına çıkmalarını isterken, işgalcilere karşı gerilla savaşı veren mücahit gruplarına da; “Biz düzenli ordularla işgale karşı savaş başlattık, siz kontrol altına aldığınız bölgeleri bu ordulara teslim edin” diye talimat veriyorlardı. Bu yöndeki talepleri reddedenlere de kendileri silahla müdahale ederek kontrol altında tuttukları yerleri zorla alıyor, sonra da buraları işgalci siyonistlere çatışmasız bir şekilde teslim ediyorlardı. Yani IŞİD militanlarının Suriye’de uyguladığı taktiğin resmileştirilmiş şekli.
1948’deki savaş bittikten sonra maalesef, küresel emperyalizmin ve bölgedeki ihanetçi rejimlerin oyunlarıyla, yurtlarından çıkarılmış olan Filistinlilerin geriye dönüş kapıları tamamen kapatıldı. İşgal rejimi de onların arazilerine ve evlerine, “sahipsiz mülkler yasası” çıkararak el koydu.
İşgalcilerin ırkçı tasfiye politikaları sonraki dönemlerde de devam etti. Bugünkü soykırım savaşının amacı da ırkçı tasfiyedir. Ancak Filistin halkı, herhangi bir siyasi projeye güvenerek yurdunu terk etmesi durumunda geriye dönüş yollarının tamamen kapatılacağının farkındadır ve o yüzden ne pahasına olursa olsun vatanında kalarak mücadeleyi tercih etmektedir.
Siyonist işgalin vahşette sınır tanımaması ve küresel emperyalizmin ona sınırsız destek vermesine rağmen Filistin’de özgürlük mücadelesi kesintisiz bir şekilde sürmüştür ve Filistin özgürlüğüne kavuşuncaya kadar da sürecek; yurtlarından çıkarılan Filistinliler ise yurda dönüş haklarından vazgeçmeyecektir.
(Ahmet Varol / Akit)
Nekbe’nin 77. yıl dönümünde
Gece boyunca Gazze’ye yapılan saldırılarda en az 51 maktul
Ahmed Yasin’in davası yaşıyor ve yaşayacak
"Bir Arap-Yahudi’nin Anıları"
Bir toplumu dışarıdaki değil içerideki düşman yıkar
Gazze’deki hükümetten “toplu ölüm” uyarısı: Derhal koridor açılsın çağrısı
BM: Gazze’de savaşın başından bu yana en kötü insani durum yaşanıyor
Hiba, kız kardeşinin dört çocuğuna nasıl anne oldu?
Makaleler
Hava Durumu