Filistin'e Yürüyüş Platformu: İki Devletli Çözüm Söylemi, Çözüm Değil Siyonist İşgalin Meşrulaştırılmasıdır

Filistin'e Yürüyüş Platformu, Türkiye dahil bölge ülkelerinin de imza koydukları ve Filistin halkı ve direnişine "1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözüm" adı altında siyonist işgali meşrulaştırma dayatmasında bulunan "New York Deklerasyonu"na dair bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada, "Filistin meselesine çözüm diye ortaya konulan bu yaklaşım, tamamen bir gasp ve işgal varlığı olan siyonist çetenin meşrulaştırılması ve Doğu Kudüs dahil Filistin’in 4’te 3’ünün bu işgal çetesine peşkeş çekilmesi anlamına gelmektedir" ifadelerine yer verildi.

02-08-2025


İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM SÖYLEMİ, ÇÖZÜM DEĞİL SİYONİST İŞGALİN MEŞRULAŞTIRILMASIDIR

FİLİSTİN İSLAM TOPRAĞIDIR, TEK KARIŞI İŞGALCİYE PEŞKEŞ ÇEKİLEMEZ

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla

Bilindiği gibi Filistin bir asır önce dönemin başat emperyalist gücü İngiltere tarafından işgal edilmiş ve bu işgal, Rabbimizin arz-i mukaddes olarak nitelendirdiği (Bkz: Maide, 21), insanlık tarihinde tevhid davasına beşiklik etmiş merkezi bir İslam toprağı olan Filistin’de siyonist bir işgal devleti kurulmasına giden yolda temel dönüm noktası olmuştur.

1917 yılındaki “Belfour Deklarasyonu”yla Filistin’de emperyalizmin ileri karakolu, işgal aparatı olarak işlev görecek bir siyonist devlet hedefini dünyaya ilan eden İngiliz emperyalizmi, bu hedefin gerçekleştirilmesi yolunda 1897 yılında İsviçre Basel’de toplanan Dünya Siyonist Kongresi’yle eşgüdümlü adımlar atmış ve başta Doğu Avrupa olmak üzere Avrupa ülkelerinden Filistin’e yerleşimci göçünü teşvik ve organize etmiştir.

Filistin’de siyonist yerleşim ve işgal devletinin kurulması önündeki en büyük engeli teşkil eden Osmanlı devleti, İngiliz emperyalizmi ve siyonist hareketle işbirliği yapan Batılılaşmış kadrolarca içeriden yıkılmış, böylece siyonist yerleşim politikaları ve işgal rejiminin kurulmasına giden yolda tüm engeller ortadan kaldırılmıştır.

1917’nin sonundaki İngiliz işgali ve 1918 itibariyle kurulan İngiliz manda yönetimi himayesinde Filistin’e yerleşimci siyonist göçü furyası başlamış, bu süreçte kurulan Haganah, İrgun ve Stern gibi siyonist tedhiş örgütleri de Filistin köylerine saldırılar başlatarak Filistinlileri topraklarından tehcir politikasına yönelmişlerdir.

1948’e kadar İngiliz işgali altında adım adım genişleyen siyonist yerleşim ve işgal süreci, bu yıl içinde İngiltere ve 2. Dünya Savaşı sonrasının başat emperyalist gücü haline gelen ABD’nin himayesinde BM’de siyonist işgal devletinin kuruluşunun ilanıyla hedefine ulaşmıştır.

1917 öncesi sürece de uzanmakla birlikte, resmi ve etkin biçimiyle bu yıl itibariyle başlayan yerleşim ve işgal süreci, 1948 yılında uluslararası sistemin bir parçası olarak kabul gördüğü gibi, sonrasında da Filistin topraklarının sürekli işgaliyle genişleyerek devam etmiştir.

1967 yılı, siyonist işgal rejiminin gasp ettiği Filistin topraklarının 1948’deki kuruluş sınırlarının çok ötesine geçtiği bir tarih olmakla birlikte, işgal burada da kalmamış, bugüne kadar sürgit devam eden yerleşimci politikaları ve işgal planlarıyla Filistin coğrafyasını adeta kemirerek yüzde 90’lık kısmını yutmuştur.

Gelinen noktada siyonist işgal rejimi, Filistinlilere kalan yüzde 10’luk toprak parçasını da reva görmemekte, Gazze ve Batı Şeria’da birbirinden kopuk parça parça kalan Filistin topraklarını da işgal ve ilhak etmek istemektedir.

İşte 22 aya yaklaşan Gazze direnişi, Filistin halkının bu adım adım yok oluşa yönelik haklı ve güçlü tepkisini ifade etmektedir. Filistin halkından teslimiyet ve işgale rıza talep eden siyonist çete, teslimiyet yerine Filistin halkının izzet timsali direnişiyle sarsılmış ve hıncını çocuklardan, kadın ve yaşlılardan almaya yönelmiştir. Gazze soykırımı bu hıncın neticesidir ve siyonistlerin çaresizliğini ortaya koymaktadır.

Gazze’ye ve eş zamanlı olarak Batı Şeria’ya yönelik devam eden kanlı saldırılar, Filistin'i tamamen yok edip yutmaya yönelik emperyalist-siyonist politikaların son aşamasıdır.

ABD emperyalizmi ve Batılı müttefiklerinin himaye ve desteğiyle Gazze’de aleni bir soykırım gerçekleştirerek Filistin halkının iradesini kırmaya, Filistinlileri diz çöktürerek teslim almaya çalışan siyonist çetenin bu soykırım politikasına karşılık bölge ülkelerinin, karşıt bir pozisyon almayı bir tarafa bırakalım, soykırım sürecinin fiili işbirlikçisi ve paydaşı konumunda olduklarını görmekteyiz.

Bu işbirlikçi politikalar, son olarak ABD’de düzenlenen ve Türkiye dahil bölge ülkeleri, çeşitli Avrupa ülkeleri ile Brezilya, Kanada, Endonezya, Japonya, Meksika, Senegal gibi ülkelerin katıldığı “Filistin Meselesine Barışçıl Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Birleşmiş Milletler (BM) Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansı”nda yayınlanıp katılımcı ülkelerce imzalanan bildiride kendini göstermiştir.

Bölge ülkeleri ve “Filistin meselesine görece duyarlı” ülkeler olarak görülen imzacı devletler, bu bildiriyle, Filistin konusunda emperyalizm ve siyonizmin işgal ajandasına paydaşlık ve taşeronluk dışında gerçek bir pozisyona sahip olmadıklarını ortaya koymuşlardır.

İmza altına alınıp deklare edilen metinde, Gazze direnişinden silah bırakma ve Gazze’yi terk etme şeklinde, başından beri ABD emperyalizmi ve siyonist çetenin ajandasını ifade eden talepler yer almıştır.

İçinde Mısır, Katar, Suud-i Arabistan, Endonezya gibi çeşitli “İslam ülkeleri”nin de bulunduğu imzacılar, bu bildiriyle Filistin direnişinin tasfiyesi noktasında aleni bir şekilde emperyalizm ve siyonizmin sözcülüğüne ve ötesinde taşeronluğuna soyunmuş bulunmaktadırlar.

İmzacı ülkeler arasında yer alan Türkiye, silah bırakma talebine “1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözümün gerçekleşmesi şartı” şerhini koymuş bulunmaktadır. Silah bırakma talebi konusunda diğer imzacı ülkelerden farklılaşan bir tavır olmakla birlikte, bildirinin asıl konu ve talebini ifade eden “1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözüm” ve emperyalizm ve siyonizmin kuklası durumundaki mevcut “Filistin yönetimi”nin Filistin’in temsilcisi olarak kabul edilmesi yaklaşım ve dayatması konusunda aynı noktada buluşulduğu görülmektedir.

Oysa Filistin meselesine çözüm diye ortaya konulan “1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözüm” yaklaşımı, tamamen bir gasp ve işgal varlığı olan siyonist çetenin meşrulaştırılması ve Doğu Kudüs dahil Filistin’in 4’te 3’ünün bu işgal çetesine peşkeş çekilmesi anlamına gelmektedir.

Dolaysıyla çözüm adı altında imzalanıp deklare edilen metin, bir coğrafya meselesi olmaktan öte iman ve akide davası olan Filistin davasına, arz-ı mukaddes Filistin’e ve bir asırdır işgale direnen Filistin halkına açık bir ihanettir.

Bu metne imza koyup emperyalizm ve siyonizmin taleplerini, kendi talepleriymiş gibi dünya kamuoyuna deklare eden bölge rejimleri, emperyalizm ve siyonizmin bölgedeki uydu ve aparatları olduklarını bir kez daha fiilen itiraf etmişlerdir.

Biz müminler, “iki devletli çözüm” adı altında siyonist işgalin meşrulaştırılıp normalleştirilmesinin kabul edilemez olduğunu bir defa daha tekrar ediyoruz. Filistin davası bir iman davasıdır, İslam davasıdır. Filistin davasından bir adım dahi geri atılamaz, en ufak bir ödün verilemez.

Filistin'in tek karışı dahi emperyalizme ve siyonizme peşkeş çekilemez. Filistin bir bütün olarak İslam toprağıdır, İslam toprağını çözüm adı altında işgalci emperyalizm ve siyonizme peşkeş çekmeye kalkışmak İslam'a ve Ümmete ihanettir, bölgeye ihanettir, insanlığa ihanettir.

Emperyalizm ve siyonizmin sözcülüğünü, taşeronluğunu yapanlar, bu dünyada zillete, âhirette çetin azaba düçar olmaya mahkûmdur.

Bizler, emperyalizm ve siyonizmden olduğu gibi onların bölgesel uydusu işbirlikçi rejimlerden de beriyiz.

Filistin bir bütün olarak özgürlüğüne kavuşana ve Filistin’de İslam sancağı dalgalandırılana kadar mücadele devam edecektir. İşgalle uzlaşmakta zillet, işgale karşı direnişte izzet vardır.

Yaşasın Filistin direnişimiz, yaşasın Müslüman halkların İslami dayanışması.

FİLİSTİN’E YÜRÜYÜŞ PLATFORMU

Etiketler : #Filistin'e   #Yürüyüş   #Platformu:   #İki   #Devletli   #Çözüm   #Söylemi   #   #Çözüm   #Değil   #Siyonist   #İşgalin   #Meşrulaştırılmasıdır   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN