Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edilmesinin yıl dönümünde...

Mehmet Pamak'ın ''HZ. HÜSEYİN’İN KERBELÂ’DA ŞEHİD EDİLMESİNİN YIL DÖNÜMÜNDE ONLARA DUA EDERKEN ÜMMETİN HALİNİ SORGULAYIP ÇIKIŞ YOLU BULMALIYIZ'' isimli makalesini istifadenize sunarız.

11-09-2019


Kerbelâ’da yaşanan ve yüzyıllardan beri yüreklerimizi yakmaya devam eden Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin (Allah onlardan razı olsun) hunharca şehid edilmelerinin yıl dönümünde, bir yandan onlar için dua ederken, diğer yandan yüzyıllardır yapıla geldiği gibi beyhude dövünmeler ve ümmetin vahdetine engel olan yeni husumetler üretmek yerine, bu elim hadiseyi ve sonraki süreçte cereyan eden gelişmeleri ibretle değerlendirip günümüz için hayırlı düşünceler ve yeni açılımlar üretmeliyiz.

Şiisiyle Sünnisiyle Bütün Ekoller, Büyük Oranda Tarihsel Süreçte Üretilenleri Dinleştirmişlerdir

Batılı ve Doğulu emperyalist devletler, emperyalist katil demokrasiler, ABD, AB, Rusya ve Çin, hepsi birden vahşi hayvanlardan aşağı bir saldırganlıkla ve vahşet kusan her türlü katliam silahlarıyla ümmet coğrafyasına üşüşmüş vaziyetteler. Bölgedeki, kimisi doğrudan uşakları konumunda, kimi de stratejik ortakları, işbirlikçileri olan ülkelerin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Bahreyn, Türkiye, İran ve Irak vb. devletlerin yönetimlerini kullanıp yönlendirerek bölgeye müdahale ettiler. Emperyalist katil demokrasiler, uşak olarak kullandıkları diktatörleri, tetikçi ve bahane olarak kullandıkları PKK ve PYD, IŞİD ve Haşdişâbi gibi maşa örgütleri de emperyalist projeleri istikametinde seferber ederek bölgeyi kan gölüne çevirmiş bulunuyorlar. Yaptıkları ya da destekledikleri büyük katliamlarla kaosa sürükledikleri bölgeyi, kendi emperyalist çıkarları için ve en önemlisi de Ortadoğu’daki temsilcileri olan terör devleti İsrail’in güvenliğini, çıkarlarını korumak ve arz-ı mev’ud hayaline ulaşmasına zemin hazırlamak için bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışıyorlar. Böylesine bir durumda, ümmet coğrafyasında bölgenin mazlum halklarının istiklâl ve istikbâlini koruma çabası gösterecek, bağımsız ve istikamet üzere hiçbir irade ortaya çıkamıyor.

Nasıl bu hâle geldik, tarihte neler yaşandı ve bu yanlış gidişi nasıl durdurabiliriz? Şüphesiz ki bu konu, üzerinde derinlemesine çalışmayı, tefekkür etmeyi ve farklı kesimlerden gelen mü’minlerin el ele verip birlikte çözüm üretmesini gerektiren çok önemli bir konudur. Ancak bilmeliyiz ki, sonuçta Hablullah olan Kur’an’a topluca sarılmadan bu hâlden çıkış mümkün değildir. Rabbimiz Kitabında, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” (Al-i İmran, 3/103) buyurmaktadır. Rabbimiz aynı zamanda, “Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider.…” (Enfal, 8/46) uyarısında bulunmuştur. Ancak bu uyarıları zamanla unutan ve Kur’an’dan uzaklaşan, “Hablullah”a topluca sarılmayı bırakıp başka ipler üreten ve her grubun kendi ürettiği ipine tutunup insanları da bu üretilmiş iplere çağırması sonucunda Allah’ın uyardığı zelil âkıbet kaçınılmaz olmuş, ümmet tevhidi niteliğini ve vahdetini kaybederek parçalanmış, gücünü yitirmiş ve bugünkü zillete sürüklenmiştir.

Hz. Hüseyin’in, şehadete yürüyüş yolunda karşılaştığı, Irak’tan Mekke’ye gitmekte olan şair Ferezdak’tan Irak halkının durumunu sorduğunda şu cevabı aldığı ifade edilir: Onları kalpleri seninle, kılıçları ise senin üzerine çevrilmiş olduğu halde bıraktım…” Hz. Hüseyin ise, bu kadar ağır şartlara, uğradığı ihanete ve yalnız bırakılmaya rağmen, “Kılıçlar yarınlarda Kur’an’ımızı delik deşik edecekse, ben gövdemi bugünden siper yaparım” diyerek Hak yolda direnişin en onurlu örnekliğini tarihe geçirmiştir. Allah ondan razı olsun, cennetindeki makamını yüceltsin ve bizlere de onun gibi Kur’an yolunda can vermeyi nasip etsin inşaAllah.

Bugün ise, İslam’a ve Müslüman halklara yönelik saldırılar, zulümler, katliamlar, hakaret, tecavüz ve işkenceler, emperyalist güçler ve yerli işbirlikçi yönetimlerce bütün İslam coğrafyasına yayılmışken, bu büyük vahşet soykırım boyutlarında bütün İslam coğrafyasını kuşatmışken, her gün ve her an Kur’an ve İslam saldırıya uğrarken, Şiisiyle Sünnisiyle Hz. Hüseyin için ağlayanlar, ağıt yakanlar, onu sevdiklerini söyleyenler, kendilerini dövenler zelil bir biçimde birbirlerini öldürmekten çekinmiyorlar. Büyük ekseriyet, tarihsel süreçte ürettikleri hurafeleri sorgulamayı, Kur’an’ı belirleyici kılıp tarihsel birikimi ıslah etmeyi bir türlü kabullenmiyorlar. Çoğu da zalimlerin, emperyalistlerin işbirlikçiliğini üstlenmekten çeşitli maslahatlar adına çekinmiyorlar.

Mehmet Pamak'ın makalesinin tamamını okumak için tıklayın...

Etiketler : #Hz.   #Hüseyin’in   #Kerbelâ’da   #şehid   #edilmesinin   #yıl   #dönümünde...   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN