Cami görevlisine medya linci

İzmir Bergama'da bir camide görev yapan Mustafa Talha Çoğaş, yaşarken İslam'ın ölçülerine tâbi olmadığını düşündüğü kişilerin cenaze namazını kılmayı reddettiği gerekçesiyle medya lincine maruz kaldı. Doğan medyasına ait DHA haber ajansının servis ettiği linç haberi, çeşitli yayın organları tarafından da paylaşılarak cami görevlisinin imani tercihine saldırıda bulunuldu.

10-04-2015


İslam ve Hayat
 
İzmir Bergama'da bir camide görev yapan Mustafa Talha Çoğaş, yaşarken İslam'ın ölçülerine tâbi olmadığını düşündüğü kişilerin cenaze namazını kılmayı reddettiği gerekçesiyle medya lincine maruz kaldı. Doğan medyasına ait DHA haber ajansının servis ettiği linç haberi, çeşitli yayın organları tarafından da paylaşılarak cami görevlisinin imani tercihine saldırıda bulunuldu.
 
İşte DHA'nın servis ettiği linç maksatlı haber metni:
 
"Köylüler imamı şikayet etti!
 
Camiye gelmeyenin cenaze namazını kıldırmıyor
 
İZMİR’in Bergama İlçesi’nin Örlemiş Mahallesi Camisi imamı 33 yaşındaki Mustafa Talha Çoğaş’ın sağlığında camiye gelmeyenlerin cenaze namazını kıldırmadığını ileri süren köylüler, kaymakamlığa dilekçeyle başvurup, şikayetçi oldu. Kendisinden rahatsız olanların camiye gelmeyen kişiler olduğunu iddia eden İmam Çoğaş, "Bu durum manidar. Allah kitabında neyi vahiy ettiyse, neyi bildir dediyse, Resulullah da hayatında neyi uyguladıysa ben onların izinden gidiyorum" diyerek, kendini savundu.
 
Bergama’ya 33 kilometre uzaklıktaki, Büyükşehir Yasası’yla mahalleye dönüştürülen 350 nüfuslu Örlemiş Mahallesi Camisi’nde 7 yıldır imam olarak görev yapan Mustafa Talha Çoğaş’ın camiye gelmeyen kişilerin cenaze namazlarını kıldırmayarak, köylüler arasında ayrımcılık yaptığı ileri sürüldü. Bu durumdan rahatsız olan köylüler, evli iki çocuk babası imam Çoğaş’ı köylerinde istemediklerini belirtip, imza topladı. Toplanan 81 imza, geçen 7 Nisan’da Bergama Kaymakamlığı’na teslim edildi. İmza kampanyası sürerken bugün de muhtarlık binası önünde toplanan köylüler, tepkilerini dile getirdi.
 
’ÖLENİN MÜSLÜMAN OLDUĞUNA KEFİL İSTİYOR’
 
Köylülerden Yaşar Yaşa, imam Çoğaş’ın cemaat arasında ayrım yapması nedeniyle mahallerinde huzur kalmadığını öne sürerek şöyle dedi:
 
"Ölen kişinin camiye gelip gelmediğini sorguluyor. Kişinin Müslüman olduğunun ispatlanmasını, buna kefil gösterilmesini istiyor. Ölenler için mezarlıkta da Kur’an-ı Kerim okunması isteklerini geri çeviriyor. Mevlit okunmasına karşı çıkıyor. Mahalleli, bu durumdan rahatsız olduğu için cuma ve bayram namazlarını için civar mahallelerdeki camilere gidiyor."
 
ESKİ MUHTARIN CENAZE NAMAZINI KILDIRMAMIŞ
 
İmam Çoğaş’ın mahallenin eski muhtarı olan babası Hüseyin Yaşa’nın cenaze namazını da kıldırmadığını belirten Yaşar Yaşa, "Oysa babam bu köyün 20 yıllık muhtarıydı. Köyün camisi onun sayesinde yapıldı. Çocuklarını Kur’an-Kerim kursuna gönderdi. Böyle bir kişiye nasıl olur da ’imansız’ denilip, cenaze namazı kıldırılmaz? Bu iftiradır" diye konuştu.
 
İMAM: ÖLÜLERE KURAN OKUNMAZ
 
Hakkındaki iddialara yanıt veren imam Mustafa Talha Çoğaş, kendisinden rahatsız olan kişilerin camiye gelmeyenler olduğunu söyledi.
 
Bu durumu ’manidar’ olarak niteleyen imam Çoğaş şöyle konuştu:
 
"Allah neyi vahiy ettiyse, kitabında neyi bildir dediyse, Resulullah da hayatında neyi uyguladıysa ben onların izinden gidiyorum. Allah, ’Kur’an-ı Kerim diriler için bir uyarıdır’ diyor. Ölülere Kur’an-ı Kerim okunmaz. Yaşamınızda Kur’an-ı Kerim okumadıktan, ayetlerin gereğini uygulamadıktan sonra, isterseniz her gece ruhlarınıza Kur’an okunsun, hiçbir fayda sağlamaz. Peygamberimizin hayatında ölmüşlere Kur’an-ı Kerim okunduğuna şahit olmuyoruz. Fatiha okumak sonradan adet olmuş. Mevlit okunmasına karşıyım. İnsanları ses tınıları ile büyülüyor. Mevlit, SüleymanÇelebi’nin peygamber efendimize duyduğu sevgisi nedeni ile yazdığı bir şiirdir. Bu şiirin bir ibadet haline getirilmesi beni rahatsız ediyor."
 
’ESKİ MUHTAR ALLAH’IN VAR OLMADIĞINI İDDİA EDERDİ’
 
Mahallenin eski muhtarı Hüseyin Yaşa’nın cenaze namazını kıldırmadığını da doğrulayan imam Mustafa Talha Çoğaş şunları söyledi:
 
"Allah, ’Onlardan biri öldüğü zaman onların cenazesinin başında durma ve namazları kıldırma’ diye emreder. Yakın zamanda vefat eden cenaze namazını kıldırmadığım kişi eski muhtar Hüseyin Yaş ile çok sohbet etmişliğim var. Allah’ın var olmadığını iddia ederdi. Öldüğü zaman cenaze namazını kıldırmayacağımı ona söylemiştim. Zaten o gün resmi olarak izinliydim." 
 
’BU ŞİKAYET NEDENİ İLE ALLAH’A HAMD ETTİM’ 
 
"Hakkımdaki bu şikayet nedeni ile oturdum Allah’a hamd ettim" diyen İmam Çoğaş, şöyle devam etti:
 
"’Bu senin yolunda yaptığım şeylerin şahitlik belgesidir’ dedim. Savundukları görüş İslamkarşıtıdır ve yok olmaya mahkumdur. Şu ayeti örnek vermek istiyorum: ’Onlar bir tuzak kurdular, fakat farkında değillerken Allah da onlara tuzak kuruyordu.’ Korktuğum hiçbir makam, mevkii, kurum, kul yok. Benim korktuğum tek merci Allah’tır. Ben sırtımı Allah’a dayıyorum."
 
BABASI MAVİ Marmara’DA YARALANMIŞ
 
İmam Mustafa Talha Çoğaş, kendisi gibi imam olan ve İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nda (İHH) görev yapan babası Musa Çoğaş’ın, İsrail askerlerinin baskın yaptığı Mavi Marmara gemisinde yaralanan kişiler arasında olduğunu da söyledi."

Etiketler : #Cami   #görevlisine   #medya   #linci   
YORUMLAR
  • HUSEYİN ŞAŞMAZ   13-04-2015 16:35

    ALİ-İMRAN-185-186 incitici söz işiteceksiniz.Kİ DOĞRU YOLDA OLDUĞUNUZUN BİR İŞARETİDİR...... 185- Herkes kesinlikle ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılıkları, kıyamet günü, size eksiksiz olarak verilecektir. O zaman kim Céhennem ateşinden uzak tutulur da Cennet'e konursa gerçekten başarıya ulaşmıştır. Dünya hayatı aldatıcı bir hazdan başka birşey değildir. 186- Mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle deneyden geçirileceksiniz, gerek kitap ehlinden ve gerekse müşriklerden birçok incitici söz işiteceksiniz. Eğer (bunlara karşı) sabreder ve Allah tan korkarsanız, bu tutum azimliliğinizin, kesin kararlılığınızın bir belirtisidir. Şu gerçeğin ruhlarda iyice yer etmesi gerekir. Yeryüzündeki hayatın geçici olduğu, ecelle sınırlı olduğu, kesinlikle sonunun geleceği gerçeği.. Salihler de ölür, bozguncular da ölür. Cihad edenler öldüğü gibi geride kalanlar da ölür. Akide sayesinde yücelenler gibi kullara boyun eğenler de ölür. Haksızlık yapmaktan kaçınan cesurlar öldüğü gibi ne pahasına olursa olsun hayata sarılan korkaklar da ölür. Büyük değerlere, üstün hedeflere sahip olanlar gibi ucuz bir meta için yaşayan ahmaklar da ölür. Herkes ölecektir... "Herkes kesinlikle ölümü tadacaktır." Her nefis bu şerbeti tadacak ve bu hayattan ayrılacaktır. Bu şerbeti ve elden ele dolaşan bu kadehi içmede nefisler arasında bir fark yoktur. Fark başka bir şeydedir. Değişik bir değerde söz konusudur farklılık. Sonuçta varılacak yerde fark vardır. "Yaptıklarınızın karşılığı, kıyamet günü, size eksiksiz olarak verilecektir. O zaman kim ateşten uzaklaştırılırsa... O, başarıya ulaşmıştır." Budur üzerinde ayrılık söz konusu olan "değer". Falana falandan farklı muamele yapılması gereken korkunç "sonuç" budur.. "...Kim Cehennem ateşinden uzak tutulur da Cennet'e konursa o, başarıya ulaşmıştır." Ayet-i kerimede geçen "Zuhziha" kelimesi, vurgusu, kelime yapısı ve kalıcı etkisiyle bizzat anlamını somutlaştırmaktadır. Sanki ateşin yaklaşanı yutacak ve girdabına alacak bir cazibesi varmış da onu azar azar bu azgın cazibeden çekip uzaklaştıracak birine ihtiyaç duymaktadır. Kim ateşin bu girdabından uzaklaştırma imkanına sahip olur, ateşin çekiciliğinden kurtarılıp Cennet'e sokulursa kuşkusuz o insan kurtulmuştur. Güçlü bir tablo... aksine, canlı bir sahne... İçinde hareket, alem ve çekicilik yok mu? Nefis, kendisini günahın çekiciliğinden çekip uzaklaştıracak birine muhtaç değil midir? Kesinlikle evet. İşte onun ateşten uzaklaştırılması budur. İnsan -sürekli çalışmasına ve daimi uyanıklık içinde bulunmasına rağmen- Allah'ın lütfu olmadan amellerinde hep kusur etmez mi? Evet, işte onun ateşten uzaklaştırılması budur. Allah'ın lütfu insana ulaşınca ateşten uzaklaştırılmış olur böylece. "...Dünya hayatı aldatıcı bir metadan başka birşey değildir." Dünya hayatı bir metadır. Ancak gerçek bir meta değil, uyanıklık ve intibah metaı değil, aldatıcı bir metadır. İnsanı aldatıp gerçek bir metâ olduğunu vehmettiren bir metâ. Ya da aldanma ve hileye sebep olan bir meta. Gerçek meta ise, elde etmek için çaba sarf etmeyi hakeden metadır. İşte orada! Ateşten uzaklaştırıldaktan sonra Cennet'le kurtuluştur. Bu gerçek, nefiste yeredince, nefis, hayata sarılma hikayesini hesabından çıkarınca, -her halukârda her nefis ölümü tadacağından- aldatıcı ve geçici meta hikayesini bir kenara atınca... Bu esnada yüce Allah, müminlere kendilerini bekleyen mal ve can hususundaki sınamadan söz etmektedir. Çünkü artık ruhları imtihana hazırlanmıştır. "Mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle deneneceksiniz. Gerek kitap ehlinden, gerekse müşriklerden birçok incitici söz işiteceksiniz. Eğer (bunlara karşı) sabreder ve Allah'tan korkarsanız bu tutum azimliliğinizin, kesin kararlılığınızın bir belirtisidir." Akidelerin ve davetlerin kuralı budur. İmtihan kaçınılmazdır. Mal ve can hususunda eziyet çekmek zorunludur. Sabır, direnç ve kararlılıktan başka seçenek yoktur. Cennet'e giden yol budur. Kuşkusuz Cennet tuzaklarla çevrilmiştir, nitekim ateş de şehvetlerle... Bu davayı yüklenip gereklerini yerine getirecek bir kitle oluşturmak için başka yol da söz konusu değildir. Bu kitleyi eğitmek, iyilik, kuvvet ve dayanıklılık gibi gizli yönlerini ortaya çıkarmak için başvurulacak yol budur. Bu sorumlulukları pratik olaràk uygulamak insan ve hayatın hakikatini öğrenmek için tek çıkar yol budur. Bunun nedeni, davaya inananların kararlılıklarını tesbit etmektir. Çünkü davayı yüklenip ondan dolayı sabredecek güvenilir kişiler onlardır. Bu uğurda çektikleri işkence ve imtihanlar, onun yolunda verdikleri şerefli ve saygın kurbanlar, davanın şerefli ve saygın olması içindir.. Çünkü durum ne olursa olsun bundan sonra ondan sapmaları söz konusu olmaz. Bir de dava ve davetçinin temelinin sağlam olması içindir bu. Çünkü gizli güçleri ortaya çıkaran, geliştiren, bir noktada yoğunlaştırıp yönlendiren dirençtir. Yeni davalar, köklerinin sağlamlaşıp derinleşmesi ve fıtratın derinliklerinde ki mümbit toprağa ulaşması için böylesi güçleri edinmek zorundadır. Hayatı ve cihadı pratik olarak uygulamayan davetçilerin bizzat kendi hakikatlerini, beşer nefsinin gizliliklerini kitle ve toplumların hakikatini öğrenmeleri için de bir araçtır bu. Böylece onlar davalarının ilkeleriyle, kendi nefislerinde ve tüm insanların nefislerindeki şehvetlerinin nasıl dolaştığını görürler. Nefislerde şeytanın etkilediği açıkları, yolun kaygan kısımlarını ve sapıklığın izlerini öğrenirler. Sonra Allah'a... O'na karşı çıkanların en sonunda bunda bir iyiliğin bulunduğunu, O'na inananların bunca eziyetlerle karşılaşmalarına rağmen direnmelerini sağlayan bir sırrın varlığını kavramaları da amaçlanmaktadır. Çünkü böyle bir durumda, O'na karşı çıkanlar dalga dalga O'na döneceklerdir sonunda. Davaların kuralı budur.. Kararlı ve güçlü kimselerden başlıcası, zorluklara sabretmek, acı sarsıntılar esnasında Allah'tan korkmayı sürdürmek. Haksızlık edip haktan uzaklaşmaktan yüz çevirmek, Allah'ın rahmeti hususunda ümitsizliğe kapılmamak, zorluklarla karşılaşırken Allah'ın yardımından ümitsiz olmamak... Bütün bunları kararlı ve güçlü kimselerden başkası gerçekleştiremez. "Allah'tan korkarsanız bu tutum azimliliğinizin, kesin kararlılığınızın bir belirtisidir." Medine'deki müslüman kitle, kendisini bekleyen fedakârlık ve acıları çevrelerindeki ehl-i kitaptan ve düşmanları müşriklerden görecekleri can ve mala gelecek musibeti böyle öğreniyordu. Buna rağmen yoluna devam ediyordu. Dağılmadan, kararsızlık göstermeden, ökçelerinin üzerinden geriye dönmeden... Çünkü onlar her nefisin ölümü tadacağını ve ücretlerin ödeneceği zamanın kıyamet günü olduğunu, o gün ateşten uzaklaştırılıp Cennet'e sokulanın kurtulacağını, üzerinde durdukları şu katı ve belirgin yeryüzündeki ve yürüdükleri şu amaca ulaştırıcı ve açık yoldaki `hayatın aldatıcı bir metadan başka birşey olmadığını, çok iyi biliyorlardı. Yeryüzü dava adamlarının gözünde her zaman katı ve belirgindir. Amaca ulaşmak için tutulacak yol, her insanın görebileceği şekilde açıktır. Bu davanın düşmanları asırlar ve nesiller boyu süregelen düşmanlardır. Asırlar ve nesillerden beri ona karşı tuzaklarını kurmaya devam ediyorlar. Kur'an da o Kur'an'dır. Zamanın değişmesiyle, imtihan ve fitne araçları, müslüman kitleye karşı başlatılan propaganda yöntemleri, kişiliklerine, hedeflerine ve gayelerine ilişkin duyup çektikleri eziyetlerin şekli değişir, ancak, kural birdir: "Mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle deneneceksiniz. Gerek kitap ehlinden gerekse müşriklerden birçok incitici söz işiteceksiniz." Sure, ehl-i kitap ve müşriklerin birçok tuzaklarını ve bazan davanın temelleri ve hakikati bazan da inananlar ve önderlerine ilişkin karışıklık ve kuşkulandırma amacıyla yaydıkları birçok propaganda şekillerini içermektedir. Bu propaganda şekilleri zamanla değişir. Yeni propaganda araçlarının icadıyla renklenir. Ancak hepsi de İslâm'a, inanç temellerine, müslüman kitleye ve onun önderliğine yöneltilir. Yüce Allah'ın ilk müslüman kitleye gösterdiği ve onlar için yolun özelliğini ve yolda pusuya yatmış düşmanlarının niteliklerini ortaya çıkardığı bu kuralın dışına çıkmamıştır hiç biri. Bu Kur'anî direktif; bu akideyle hareket etmeye ve yeryüzünde Allah'ın metodunu gerçekleştirmek için çaba sarf etmeye başlayan ve böylece hedeflerini şaşırtmak ve bağlarını koparmak için aleyhlerinde hile, fitne ve propaganda yöntemleri ile biraraya gelenleri öğretmek ve müslümana fonksiyonunu nasıl yerine getireceğini öğretmektedir. Bu Kur'anî direktif, davanın, davayı gerçekleştirme yönteminin ve yol boyunca pusuda bekleyen düşmanlarının tabiatını, gözler önüne getirmeye ve Allah'ın bu vaadleriyle yüzyüze geldiklerinde kalplerine güven duygusunu serpmeye devam etmektedir. Böylece eziyet etmek için üzerine kurtların üşüştüğü, propagandalarıyla havladıkları ve imtihan ve fitneye maruz bıraktıkları zaman bu yolu takip ettiklerinin belirtisi ve gördükleri şeylerin yoldaki işaretler olduğunu bilirler. Bu yüzden müslümanlar aleyhlerindeki imtihan, fitne, boş iddia, hoşlanılmayan ve eziyet verici şeyler işittikçe sevinirler... Bunlarla sevinirler; çünkü, önceden yüceAllah'ın kendilerine vasfettiği yolu takip ettiklerine iyice inanırlar. Sabır ve takvanın, yol azığı olduğunu da bilirler. O zaman tüm hile ve kargaşalar onların yanında boşa çıkar. İmtihan ve işkenceler çok küçük kalır. Vaadedilen yolda belirlenen hedefe doğru yol alırlar. Sabır ve takva ile... Kararlılık ve sebat ile... Bundan sonra Kur'an'ın akışı ehl-i kitabın kendilerine kitap verildiği gün Allah'la yaptıkları ahde karşı çıkmaları, kitabı ihmal etmeleri, istedikleri zaman kendilerine emanet edilen şeyi saklamalarındaki tavırlarını ifşa etmektedir. YUSUF-SURESİ 103- "Sen insanların iman etmesini ne kadar ısrarla istersen iste, onların çoğu iman etmeyecektir. " 104- "Oysa sen bu çabama karşılık onlardan herhangi bir ücret istemiyorsun. Kur'an, tüm insanlara seslenèn bir hatırlatmadır sadece. " 105- "Göklerde ve yerde nice ayetler, nice ibret içerikli belgeler vardır, yanlarından geçtikleri halde onları umursamazlar. " 106- "Onların çoğu, Allah'a ortak koşmaksızın O'na inanmazlar. " 107- "Acaba onlar, hepsini birlikte çarpacak, yaygın bir ilahi azaba uğramayacaklarından ya da hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın kıyametin başlarına kopmayacağından emin midirler?" KENDİNİ SAĞLAMA,MUHASEBE ETMEN İÇİN "Böylece Biz her peygambere suçlulardan bir düşman peydah ettik. Doğruyu gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter." En yüce hikmet Allah'ındır. Peygamberlere ve onların dâvalarına karşı bir takım suçluların ve günahkarların karşı çıkması şüphesiz ki onların dâvalarını daha da güçlendirir ve dâvanın tabiatına uygun düşen bir ciddiyet havası verir. Ne kadar meşakkatlerle yüz yüze getirirse getirsin, dâvanın önüne nasıl engeller dikerlerse diksinler dâva adamlarının dâvanın önüne engel olmak isteyen suçlulara karşı verecekleri savaş gerçek dâva ile sahte davaları birbirinden ayıran en değerli ölçüdür. Dâvaya bağlananlarla sahtekarları birbirinden tefrik etmeye yarar. Samimî dâva adamlarını ayırır ve sahtekarları eler. Böylece dâva çemberinin içinde her fedakârlığı göze alan basit menfaatler peşinde koşmayan inançlı, güçlü unsurlar kalır. Ve bunlar sırf davaya hizmetten başka bir şey düşünmezler. Yalnız ve yalnız Allah'ın rızasını arzu ederler. Bir takım suçluların peygamberlerin yoluna dikilmesi normal bir şeydir. Zira hak dâvası bir toplumdaki bozukluktan veya insanlar arasındaki bir cemaatin infisah etmesinden dolayı onu tedavi etmek üzere gelir. Bu bozukluk kalblerde olabilir, cemiyet nizamında olabilir, hâkim sistemle de olabilir. Suçlular bu bozukluğun gerisine saklanırlar, bir yandan bozukluğu daha da artırmak isterler. Bir yandan da onu istismar ederler. Meşrebleri bu bozuk havaya uyanlar, bu iğrenç sahada teneffüs etme imkânı bulanlar ve varlıkları bu tefessüh etmiş muhitte sahte değerlerine dayanmak zorunda olanlar normal olarak peygamberlerin karşısına dikilecekler, kendi varlıklarını devam ettirebilmek için dâvalara karşı koyacaklar, teneffüs edebildikleri havanın sürüp gitmesini isteyeceklerdir. Bir takım haşereler vardır ki ancak pisliklerde yaşarlar ve gül kokularına dayanamayarak boğulurlar. Bir takım kurtçuklar da vardır ki tertemiz akan sularda hemen oluverirler. Çünkü temiz ortamda onlar yaşayamazlar. Mutlaka bir bataklık ve bir pislik bulunması lâzımdır onların yaşayabilmesi için. İşte günahkârlar da bunlar gibidirler. Şu halde onların hak dâvasına karşı düşman olmaları gayet normaldir. Çünkü hak dâvasını önleyerek ancak yaşayacak ortamı bulabilirler. Hak dâvasının da en sonunda muzaffer olması gayet normaldir. Çünkü o hayat çizgisine uyar ve insanı Allah'a bağlayan yüce ve aydınlık ufka yönelmesini temin eder. Ve ancak orada Allah'ın irade buyurduğu mukadder kemal noktasına ulaşabilir: "Doğruyu gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.".

  • Derya Yılmaz   13-04-2015 07:21

    Rabbime hamdolsun ki Yasin suresindeki gibi 'şehrin öbür ucundan koşarak gelip haykıran' birileri de var bu ülkede. Kemikleşmiş bazı adetlerin değişebilmesi, hakkın doğabilmesi için her zaman sancılı bir dönem geçmeli. Şu anda da böyle bir dönem yaşanıyor. Bir süre sonra, eğer olursa, arkasından gelen başka bir örneklik bu şekilde tepki almayacak. Bazıları da, ' aslında soğru söylüyor' demeye başlayacak, inşallah. Bu vesile ile hayır olan başka kapıları Rabbimin bu kardeşimize açması duasıyla...

  • kemal songür   12-04-2015 18:25

    Sevgili gençlerimizden yeğenim/kardeşim Talha Çoğaş kendine yakışanı yapmış ve gerekli mesajı vermiştir, dahası bulunduğu kuruma değil Allah'a ait/kul olduğunu müslümanca dile getirmiştir. selam ve dua ile.

  • Fatma Ceren   12-04-2015 13:14

    Müslümanın nerede duracağı ve hangi kapıları açıp açmadığı ile ilgili ibretlik bir haber olmuş. Allah'ın açmadığı bu kapıdan girenler elbette bu tepkileri göze almışlardır diye düşünüyorum. Alışkın oldukları bir kurumdan alışkın olmadıkları şeyleri görenlerden ne beklenebilir ki! Bu olumsuz kisveli olaylar umarım her muhatabı için hayırlara vesile olur. Selamlar.

  • mehmed CAN   10-04-2015 17:44

    SELAMUN ALEYKÜM... KOVULMUŞ OLAN ŞEYTANDAN VE ONUNLA BİRLİKTE HAREKET EDENLERDEN RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'A SIĞINIR VE O'NUN ADIYLA BAŞLARIM... KARDEŞLERİM! HAKKIMDA ÇIKAN HABERLERLE İLGİLİ DÜZELTMELERİM OLACAK, İNŞAALLAH HAYRA VESİLE OLUR... MUHABİR HAKKIMDA BAZI ŞİKAYET VE ELEŞTİRİLER OLDUĞUNU SÖYLEDİ VE YAŞIMI SORMAKLA BAŞLADI... (ONUDA SALLAMIŞ) ARDINDAN ELEŞTİRİLERİ TEKER TEKER YÖNELTTİ VE CEVAPLADIM. BU ARADA YANIMIZDA KÖYDEN İKİ KALİTELİ ADAM DAHA VARDI. İKİSİNİNDE ADI MEHMED... SORU : İNSANLARI MÜSLÜMAN DEĞİLSİN DİYE AYIRDIĞINIZ SÖYLENİYOR NE DİYORSUNUZ? CAMİYE GELMEYENLERİN NAMAZINI KILDIRMAYACAĞINIZI SÖYLÜYORMUŞSUNUZ... CEVAP : BU DURUM MANİDAR. ALLAH KİTABINDA NEYİ VAHYETTİYSE, NEYİ BİLDİR DEDİYSE, RESULULLAH DA HAYATINDA NEYİ UYGULADIYSA ONA BAKARIM. ÇÜNKÜ BEN ONLARIN İZİNDEN GİDİYORUM.KİMSEYE MÜSLÜMANSIN YA DA DEĞİLSİN DEMEM, BU BENİM HADDİME DE DEĞİL, İŞİM DE DEĞİL, ZİRA KALPLERİ ANCAK ALLAH BİLİR. ANCAK AÇIKÇA İNKAR EDENLER BAŞKA. BEN KURANDAKİ MÜ'MİN VE MÜSLÜMAN KİMDİR TANIMLAMALARINI YAPAR BUNDAN GAYRISINI SİZ DÜŞÜNÜN DERİM. BİR KİMSEYE SEN KAFİRSİN DEMEK BANA BİŞEY KAZANDIRMAZ. BEN SADECE MÜSLÜMAN KİMDİR TANIMINI YAPMAKLA VE UYARMAKLA MÜKELLEFİM. NAMAZ KILDIRMA MESELESİNE GELİNCE ÖYLE DEMEDİM. NAMAZ KILDIĞINA HİÇ ŞAHİT OLMADIĞIM VE OLUNMAYAN, AÇIKTAN MEYDAN OKURCASINA İÇKİ İÇTİĞİNE VE HELAL OLDUĞUNU SAVUNDUĞUNA ŞAHİT OLDUĞUM, ALLAHIN DİNİNE DİL UZATIP ALLAHA VE RASULÜNE İNANMAYANIN NAMAZINI KILDIRMAM DEDİM. ( MÜSLÜMAN OLDUKLARINA KEFİL İSTİYORUM FALAN DEMEDİM!!! ) SORU : PEKİ YAKINLARDA ÖLEN HÜSEYİN YAŞA'NIN NAMAZINI KILDIRMADIĞINIZ SÖYLENDİ, BUNU NEYE DAYANARAK YAPTINIZ? CEVAP : RABBİMİZ TEVBE SURESİNDE BUYURUYOR, ONLARDAN ÖLENİN NAMAZINI KILMA VE KABRİ BAŞINDA DURMA DİYE. BUDA ALLAH VE RASULÜNÜ İNKAR EDİP FISKA DÜŞMELERİ SEBEBİYLE DENİYOR. HÜSEYİN YAŞA'YLA SAĞLIĞINDA BİR KAÇ KEZ SOHBET ETMİŞLİĞİMİZ VAR. ALLAHA İNANMADIĞINI SÖYLEMİŞ VE BEN DE ONA SORMUŞTUM HER SEFERİNDE, NEDEN İNKAR EDİYOSUN ALLAHIN VARLIĞININ İSPATI OLARAK ONCA DELİL VARKEN DİYE... GENELDE SİYASİ CEVAPLAR VERİRDİ. Bİ GÖRÜŞMEMİZDE EĞER BU HAL ÜZERE ÖLÜRSEN NAMAZINI KILDIRMAM VE CENAZENİ YIKAMAM DEMİŞTİM. ODA İSTEMEM Kİ ZATEN, CESEDİMİ YAKIP KÜLÜMÜ ÖRLEMİŞ DERESİNE SAVURSUNLAR DEMİŞTİ VE BENDE YAŞAR ABİYE VASİYET BIRAKMASINI BÖYLELİKLE PEŞİNDEN GELENLERİN BU KONUDA DA PEŞİNDEN GELMELERİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM. BIRAKACAM DİYEREK KAPANMIŞTI BU MEVZU. İŞTE BU YÜZDEN KILDIRAMAZDIM NAMAZINI. AMA O GÜN ZATEN KÖYDE DEĞİLDİM VE İZNİM VARDI, OLSAYDIM YİNE KILDIRMAZDIM. SORU : HALKIN BİR DİĞER ELEŞTİRİSİ MEZARLIKTA KURAN OKUMAK YERİNE SOHBET EDİYOMUŞSUNUZ VE ÖLÜLERİN ARKASINDAN KURAN OKUNMAYACAĞINI DİLE GETİRİYORMUŞSUNUZ HER SEFERİNDE... CEVAP : EVET... ÇÜNKÜ KURAN ÖLÜLER KİTABI DEĞİL DİRİLER İÇİN İNDİRİLMİŞ BİR KİTAPTIR. YAŞAMINIZDA KUR’AN-I KERİM OKUMADIKTAN, AYETLERİN GEREĞİNİ UYGULAMADIKTAN SONRA, İSTERSENİZ HER GECE RUHLARINIZA KUR’AN OKUNSUN, HİÇBİR FAYDA SAĞLAMAZ. PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDA ÖLMÜŞLERE KUR’AN-I KERİM OKUNDUĞUNA ŞAHİT OLMUYORUZ.ÖLÜLER İÇİN EN ÇOK OKUDUKLARI YASİN SURESİNİN BİR ANLAMINA BAKIVERSELER GÖRECEKLER BU AYETİ APAÇIK BİR ŞEKİLDE. O, DİRİLER İÇİN BİR UYARIDIR DİYE... FAKAT MAALESEF BİZİM İNSANLARIMIZ BUNA ALIŞTIRILMIŞ. BU KONUDA GÜZEL Bİ BENZETME VAR. ÖLÜLERE KURAN OKUMAK TRAFİK KAZASI GEÇİRMİŞ VE ÖLMÜŞ BİRİNİN YANINA VARIP KULAĞINA TRAFİK KURALLARINI FISILDAMAYA BENZETMİŞLER. KIRMIZI IŞIKTA GEÇİLMEZ NEDEN GEÇTİN DER GİBİ...ÇOKTA İSABETLİ OLMUŞ BENCE. SORU : NASIL YANİ? FATİHA OKUYORUZ YA MESELA O DA MI OKUNMAZ? CEVAP : BEN NE ALLAHIN KİTABINDA NE DE PAYGAMBERİMİZİN HAYATINDA DUYMADIM BUNUN ÖRNEĞİNİ. ZANNIMCA BU SONRADAN ADETLEŞMİŞ. OKUNSA BİLE BU YİNE ÖLÜ İÇİN DEĞİL KALANLAR İÇİN OKUNMALI DİYE DÜŞÜNÜYORUM. BU YÜZDEN SÜREKLİ OKUYORUZ FATİHA SURESİNİ. ANLAMINI BİLEREK OKUDUĞUMUZ ZAMAN BİZE AÇIYOR HAYIRLARIN KAPISINI VE DURUŞUMUZUN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ ANLATIYOR BİZE. ANLAMINI BİLMEDEN KURAN OKUMANIN VE HAYATA YANSITMAMANIN REÇETEDE YAZILAN İLAÇLARIN İSMİNİ OKUYARAK İYİLEŞMEK İSTEMEYLE AYNI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. SORU : MEVLİDE DE KARŞI OLDUĞUNUZ VE HİÇ OKUMADIĞINIZ DİLE GETİRİLDİ. CEVAP : ELHAMDÜLİLLAH... KARŞIYIM EVET. İNSANLARI BÜYÜLEYEN VE HAKKA KARŞI KÖRLEŞTİREN HERŞEYE KARŞIYIM. SES TINISIYLA İNSANLARI BÜYÜLEYEREK DİNLETTİRİYORLAR. SÜLEYMAN ÇELEBİ PEYGAMBERİMİZE DUYDUĞU SEVGİYLE YAZMIŞ BU ŞİİRİ. DİĞER ŞİİRLERDEN NE FARKI VAR? İNSANLARIN BUNU İBADET HALİNE GETİRMESİ VE BUNUN TİCARİ BİR META HALİNE GELMİŞ OLMASI BENİ RAHATSIZ EDİYOR, HAZMEDEMİYORUM. SORU : ŞUNU DA SÖYLEDİLER, BU CESARETİNİZİ ARKANIZDAKİ BAZI MAKAM SAHİBİ KİMSELERDEN ALIYOMUŞSUNUZ. YANİ ARKANIZ SAĞLAM OLDUĞU İÇİN İSTEDİĞİNİZ YERE ŞİKAYET EDEBİLİRSİNİZ DEDİĞİNİZİ SÖYLEYİP TORPİLLİ OLDUĞUNUZU İDDİA ETTİLER. CEVAP : (((BEN SÖZE BAŞLAMADAN YANIMDA DURAN MEHMET KARDEŞİM DEDİ Kİ: " EĞER TORPİLİ OLSAYDI VE KULLANSAYDI BURDA OLMAZDI, Kİ ANKARA'DAN TEKLİF ALMIŞTI DEDİ. BENDE DOĞRULADIM VE SÖZÜ FAZLA UZATMADAN ŞÖYLE DEDİM))) SİZCE SIRTINI ALLAHA DAYAYANDAN DAHA SAĞLAM ARKASI OLAN KİMDİR? HİÇ KİMSEDEN DESTEK YA DA GÜÇ ALMIYORUM. YALNIZCA ALLAH'A GÜVENİYORUM. HAKKIMDAKİ ŞİKAYETLERİ DUYUNCA OTURUP ALLAHA HAMDETTİM VE DEDİM Kİ RABBİM ŞAHİD OL, BU SENİN İÇİN YAPTIKLARIMIN ŞAHİTLİK BELGESİDİR. ONLARIN SAVUNDUKLARI GÖRÜŞ BATILDIR VE YOK OLMAYA MAHKUMDUR. ŞU AYETİ ÖRNEK VERMEK İSTİYORUM: ’ONLAR BİR TUZAK KURDULAR, FAKAT FARKINDA DEĞİLLERKEN ALLAH DA ONLARA TUZAK KURUYORDU.’ KORKTUĞUM HİÇBİR MAKAM, MEVKİİ, KURUM, KUL YOK. BENİM KORKTUĞUM TEK MERCİ ALLAH’TIR. BEN SIRTIMI ALLAH’A DAYIYORUM." SORU : BU ARADA BABANIZDA MAVİ MARMARA'DA YARALANMIŞTI GALİBA? CEVAP : EVET AMA KONUYLA... SORU : SAĞLIĞI NASIL NELER YAPIYOR? CEVAP : ELHAMDÜLİLLAH. RABBİM SELAMET VERSİN, HİDAYETTEN MAHRUM BIRAKMASIN İYİ İNŞAALLAH. İHH İLE BİRLİKTE GEZİYOR, ÇALIŞIYOR, KOŞTURUYOR. (BABAMIN İMAM OLDUĞUNU SALLAMIŞLAR YİNE MESELA) PEKİ TEŞEKKÜR EDERİM DEDİ VE BENCE ARANIZDA İLETİŞİM SORUNU VAR FALAN DEDİ. BENDE EVET PEK YÜZE KARŞI KONUŞMAZLAR, ARKADAN KONUŞURLAR BUDA MAALESEF İLETİŞİMİ KOPARIYOR, HALBUKİ BEN DEFALARCA ANLATMA ÇABASI İÇERİSİNE GİRMİŞTİM DEDİM.BU ARADA KONUŞMALARI KIRPMADAN ÇARPITMADAN YAZARSANIZ GÜZEL OLUR DEDİM. BİZİM MEDYA BU TÜR OLAYLARA ELEŞTİREL BAKAR AMA İFADELERİNİZİ ANA HATLARIYLA ÖZETLEYEREK, Kİ TAKDİR EDERSİNİZ BU KADAR UZUN VERİLMEZ HABER, AYNEN YAZACAĞIMA SÖZ VERİYORUM DEDİ UĞURLADIK GİTTİ... ŞİMDİ, ÖNEMLE BELİRTMEK İSTERİM Kİ: BEN NE O'CUYUM NE BU'CUYUM... NE VAHHABİ, NE SELEFİ, NE MEALCİ, NE DE BAŞKA İSİMLERLE ÇAĞIRILAN GRUPLARDAN DEĞİLİM. BEN MÜSLÜMAN OLDUĞUNU İDDİA EDEN VE TESLİM OLDUĞU ZAT'IN EMİRLERİNE BOYUN EĞMEK ZORUNDA OLAN BİR MUVAHHİDİM İNŞAALLAH. DOLAYISIYLA BENİ KİMSE BİR YERE ÇEKMEYE VE BİR GRUBA DAHİL ETMEYE ÇALIŞMASIN. HELE Kİ HERHANGİ SİYASİ BİR OLUŞUMUN İÇERİSİNE. ÇÜNKÜ OY KULLANMAYIP TÜM SİYASİ DÜŞÜNCE VE GRUPLARDAN UZAK DURAN, BU BOZUK DÜZENE BOYUN EĞMİŞ HER GRUPTAN UZAK DURAN VE ALLAH'A SIĞINAN BİR KULUM. ZİRA HÜKÜMDE ALLAH'A ORTAK KOŞMAYA VE O'NUN HÜKÜMLERİNİN ZIDDIYLA HÜKMETMEYE MAHKUM EDİLMİŞ HİÇ BİR KİMSEYLE BİRLİKTE HAREKET EDEMEM VE YAPTIĞI İŞLERİ ONAYLAYAMAM. DOLAYISIYLA SADECE BİR MÜSLÜMAN OLARAK ANILMAK İSTERİM!!! BU YAPTIĞIMIN DA ÇOK FAZLA BÜYÜTÜLÜP ÖVÜLMESİNE ANLAM VEREMİYOR, ŞOVA DÖNÜŞMESİNDEN VE FARKLI ŞEYLERE VESİLE OLMASINDAN KORKUYOR VE YİNE ALLAH'A SIĞINIYORUM. BUNUN YAPILMASI GEREKEN DİĞER KULLUK BORÇLARINDAN BİR FARKI YOK. BUNUDA TEVAZUDAN SÖYLEMİYORUM. DİYORUM YA KORKUYORUM... YILLARDIR KENDİMCE HASSASİYETLE YAPMAYA ÇALIŞTIĞIM AMELLERİN , SERGİLEMEYE ÇALIŞTIĞIM AMA ÇOĞU ZAMAN BECEREMEDİĞİM MÜSLÜMANCA DURUŞUN BOŞA GİTMESİNDEN VE AYAĞIMI KAYDIRMASINDAN KORKUYORUM. BANA SADECE ŞAHİD OLUN VE DUA EDİN. İNŞAALLAH HAYIRLARA VESİLE OLUR... ÖVGÜLER YALNIZCA ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH'A MAHSUSTUR...!!! VESSELAM...

  • mehmed CAN   10-04-2015 15:58

    İmam kardeşimizin geçmişini ve bugün için eylem ve söylem boyutuyla geldiği bu noktayı çok iyi bilen birisiyim. İnsanların vicdanlarına hitap ederek dinin özüne Kur'an'a davet ettiğine şahitimdir. Tevhidi gerçekliklerle karşılaştıktan sonra içinde bulunduğu kurumdan oldukça rahatsız olmasına rağmen,şartlar gereği Allah hayırlı bir kapı açıncaya kadar,hak bilip iman ettiği gerçekleri hem hayatında gücü nisbetince yaşıyor,aynı zamanda insanlara bu hak dine davet etmeye devam ediyordu. Kısacası o kuruma aidiyet hissetmediğine ben çok yakından şahitimdir. Sanırım ilk fırsatta ya atılacak,yada Rabbim hayırlı bir yol gösterecek kendisi ayrılacaktır. Dua edelim hayırlısı i.n.ş.

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN