
"tek" Arama Sonuçları

Kolon, bilindiği üzere bir yapının taşıyıcı unsurudur. Dolayısıyla yapı için olmazsa olmazdır. Bir binayı belli sayıdaki kolonlar ayakta tutar ve kolonlar birbirini tamamlar. Birinin yokluğunda diğer kolonlar da işlevini tam olarak yerine getiremez, bu itibarla yapı için hayati risk ortaya çıkar. İşte cihad yükümlülüğü de İslam binası için, herhangi bir yapıdaki ana kolonlardan birine tekabül etmektedir. Kendisi olmadan binanın ayakta kalamayacağı bir ana direk…

Yıllardır siyonist ablukası altındaki Gazze’ye ablukayı kırma gayesiyle denizden yaklaşan Sumud filosuna İsrail askeri saldırdı, gemilerde bulunan 47 farklı ülkeden 497 eylemciyi gözaltına aldı. Sadece Marinette gemisinin yoluna devam ettiği bildiriliyor ancak konumu henüz bilinmiyor. Öte yandan İspanya’nın filoya destek için gönderdiği fırkateyninin nerede olduğu da bilinmiyor.

Erdal dostumuz hayatla barışıktı, kendisiyle barışıktı, ailesiyle ve dostlarıyla barışıktı. Çünkü Erdal Allah’la barışıktı. Allah’a imanı tamdı. Hastalıklarından çektiği ızdırap yüzüne aksetse de onu asık suratlı olarak hiç görmedik. Tebessümünü dostlarından hiç esirgemedi. Tekerlekli sandalyeye mecbur bir hayat onun psikolojisini bozmadı. Nice sağlam insanları demokratik uçurumlara atan ‘şartlar’ onu savuramadı, istikametini bozmadı. Sözün özü, Allah’ın Erdal Bayraktar kulu sahih bir akide, temiz bir yaşam ve nebevî çizgiye uygun bir duruşla Rabbinin katına gitti. Kendisine zaman zaman “sen bizim Şeyh Ahmet Yasin’imizsin” derdim. Narin bedeni toprağa verilirken dua eden hocanın aynı sözleri tekrar etmesini, aklın yolu birdir sözünün tecellisi olarak anladım.

Gazze’deki ablukayı kırmak için tarihin en geniş katılımlı deniz misyonu olan Küresel Sumud Filosu’na İtalya’dan katılan gazeteci Ersin Çelik, dün tüm hazırlıkların tamamlandığını ve gemilerin Sicilya’dan ayrıldığını duyurdu. Günler süren eğitimlerin ve fırtına riskinin ardından Sicilya’da buluşan tekneler artık açık denizde ilerleyerek Gazze’ye doğru ilerliyor.

Bugün küresel bir mücadele ve ayrışma sahası haline gelen Gazze sahasında Hüseyin (r.a.) ve sâdık yârenleri de sahadadır, Muaviye b. Süfyanlar, Yezid b. Muaviyeler, Ubeydullah b. Ziyadlar da sahadadır, Ömer b. Sadlar da, Kufeliler de… En çok göze batanlar da, kalpleriyle izzet timsali Gazze halkı ve direnişinin yanında, lakin kılıçlarıyla Amerikan emperyalizmi ve onun bölgemizdeki, arz-ı mukaddesteki işgal aparatı siyonizmden yana olanlar ile, kalpleri ve dilleri Gazzelilerden yana olmakla birlikte, fiiliyatta dünyevi endişe, korku ve beklentiler sebebiyle onları çağın Firavunlarıyla, Yezidleriyle başbaşa bırakan Kufelilerdir.

Hükümetler soykırımı ve sömürgeleştirmeyi durdurma konusundaki yasal yükümlülüklerini ortadan kaldırırken, etkili eylemler için tabandan hareketin harekete geçmesi İsrail'in sömürgecilik faaliyetlerini durdurmanın tek yoludur.

Faruk Köse: Videoda iki sorunun cevabını araştırıyorum: 1- İsrail-İran savaşı danışıklı dövüş veya tiyatro mu? 2- Sünni Müslümanlar İsrail’e karşı İran desteklemeli mi? Ayrıca bu kapsama giren başka hususları da derinlemesine ele alıyorum.

Hamas, siyonazi rejiminin silahlandırdığı Yaser Ebu Şebab liderliğindeki çeteye operasyon gerçekleştirdi. Çatışmalarda 50 çete üyesi öldürüldü. İşgal ordusuna ait İHA’lar ise çeteye destek için 4 Hamas mensubunu katletti.

Bu olayın Nekbe olarak isimlendirilmesinin tek sebebi, siyonist işgal rejiminin kuruluş ilanı değildir. Bu da başlı başına bir felaket olmakla birlikte asıl büyük felaket işgal rejiminin ilanının hemen ardından siyonist terörün büyük katliamlar gerçekleştirmesi ve yaklaşık 800 bin Filistinlinin yurdunu terk etmeye zorlanması yüzünden yaşanmıştır. Bunun sebebi de Filistin topraklarında gayrimeşru siyonist işgal rejiminin kurulması olduğundan bu olay da bizatihi büyük felaket niteliği taşımaktadır.

İşgal ve savaş konusunda ABD, Batı, Arap ülkeleri ve diğer sözüm ona tüm İslam ülkelerinin arka planda Siyonistleri desteklemeleri, ikiyüzlü açıklamaları ve vurdumduymaz tavırlarına karşı çıkması, eleştirmesi beklenen Mahmut Abbas, hedef tahtasına Hamas’ı oturttu ve verdi veriştirdi. Tabi ki itaatkar bir uşaktan beklenen de buydu.

İktibas’ın yeni sayısı “Siz Kiminle Müttefiksiniz?” manşeti ile çıktı. Müstekbir güçlerin küresel çatışmaları arasında Türkiye’nin aldığı pozisyonun değerlendirildiği derginin bu yeni sayısında, Müslümanların kendine dönük bir iç muhasebe yapma zamanının gelip geçmekte olduğuna dikkat çekiliyor.

Akaid Dersi: Yirmi İkinci Ders: Tekfir Konusu 1. Bölüm | Ahmed Kalkan

Yazar Mücahit Gültekin, insanlığın bugün travmatik boyutta bir kültürel saldırı ile karşı karşıya olduğunu ve bu saldırının insanın yaratılış itibariyle sahip olduğu temel özellikleri hedef aldığına dikkati çekti. Gültekin, bu travmanın, anlam dünyamızda yaşadığımız yapısal sarsıntıların da ana nedeni olduğunu belirtti.

İktibas Dergisi’nde aylık olarak düzenlenen sohbet programlarında, 26 Nisan Cumartesi günü inşallah "Travma Düzeni: İnsanın, Ailenin ve Toplumun Dönüşümü" konusuyla yazar Mücahit Gültekin konuk olacak.

Cuma hutbesi: Tevhid, Tek Görmektir I Yasin Aydoğan I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Kur’an bütünüyle hayatı Allah'a has kılmanın rehberi, kılavuzu, haritasıdır. Kur’an, kulların kullara kulluktan kurtulup, sadece tek Allah'a kul olmalarını istemektedir. Tek Allah'a kulluk, tek bir akide, tek bir tasavvur, tek ahlak, tek siyaset, tek iktisat, tek hukuk, tek hüküm demektir.

Avrupa'da neşet eden ulus-devlet anlayışı, zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış, teker teker bütün toplumlar bu yola bile isteye girmişlerdir. Çünkü uluslararası düzende bir devlet olarak kabul edilebilmek için başta BM'nin onayından geçmek, bunun için de ön şart olarak, bir ulusa dayanmak, laiklik ve demokrasiyi kabul etmek, insan hakları, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etmek gibi ‘amentü’ye katılmak gerekmektedir. Yola çıkan veya çıkmayı düşünen her toplumun önderleri ya bunun farkında olarak işe başlamakta ya da bir şekilde kendilerine öğretilmektedir.

Müsaadenizle tekrarlayacağım, sıralamanın karışmaması şartıyla. Yani öncelik namazı eda etmektir. Çocukların gençlerin eğlenmesi değil. Her Ramazan şahit olduğum durumları görmekten, yazmaktan yoruldum. Gönlüm yoruldu.

Bu ayette müminlere duâ adabı öğretilmektedir. Allah’ın öğrettiği birinci adap kul olarak O’na duâ etmemizin zaruretidir. Ayet “üd’û rabbekum” diye başlamaktadır. “De ki, duânız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki!” (Furkan, 77) ayeti de bu zarurete işaret buyurmaktadır. Allah’a duâ etmek kulluğun gereğidir. Duâdan kaçınmak ya cehaletten ya da tekebbürden kaynaklanır ki, her iki halde de tevhide aykırıdır.
Makaleler
Hava Durumu