"olan;" Arama Sonuçları
Elyevm baskın olan; dinlerle uyumlu kapitalizm değil, kapitalizmle uyumlulaştırılmış dinlerdir
Süleyman S. Öğün, "Virüs Tarihi Değiştirir mi?" başlıklı yazısında kapitalizme dair önemli çözümlemelerde bulunuyor. "Lâikleşmenin ve sekülerleşmenin feriştahı evvel emirde ekonomidir. Ekonominin lâikleşmesi, yâni dinlerin icaplarından kopması mutaddır ve bu hudutsuz bir eksende cereyan eder" ifadelerini kullanan Öğün, "Dindarlık ile kapitalizmin harmanlanması, kapitalizmin gerekleriyle uyumlu dinsel sekteryen yorumların tutkallarıyla yapıştırılmıştır. Hâsılı, elyevm baskın olan, dinlerle uyumlu kapitalizm değil; kapitalizm ile uyumlu, değilse uyumlulaştırılmış dinlerdir" diyor.
Süleyman S. Öğün, "Virüs Tarihi Değiştirir mi?" başlıklı yazısında kapitalizme dair önemli çözümlemelerde bulunuyor. "Lâikleşmenin ve sekülerleşmenin feriştahı evvel emirde ekonomidir. Ekonominin lâikleşmesi, yâni dinlerin icaplarından kopması mutaddır ve bu hudutsuz bir eksende cereyan eder" ifadelerini kullanan Öğün, "Dindarlık ile kapitalizmin harmanlanması, kapitalizmin gerekleriyle uyumlu dinsel sekteryen yorumların tutkallarıyla yapıştırılmıştır. Hâsılı, elyevm baskın olan, dinlerle uyumlu kapitalizm değil; kapitalizm ile uyumlu, değilse uyumlulaştırılmış dinlerdir" diyor.
Ramazan Yazçiçek, "Tevhidsiz adalet" sapmasını yazdı
Tevhid, İslam inancının beynidir. Tevhitsiz bir adalet Kur’anî manada adalet değildir. İslam'ın vaad ettiği adalet, her bilenin üstünde mutlak bir bilen; mülkün gerçek sahibi olan; her an her yerde iradesinin önünde hiç bir engel olmayan Allah’a dayanır. Allah’ın koymuş olduğu hükümler muvacehesinde bir uygulama, beşerin koyduğu hükümler gibi olur mu hiç? İslamsız adalet anlayışında insan Allah gibi konumlanmakta; salt aklına, heva-hevesine terk edilmektedir. İşte bu büyük bir zulümdür. Bu eksende adaletin tecelli imkânı yoktur. Böyle bir beklenti, aklen muhal, tecrübî marufa ters ve dahası varoluş hakikati cihetiyle de imkânsızdır.
Tevhid, İslam inancının beynidir. Tevhitsiz bir adalet Kur’anî manada adalet değildir. İslam'ın vaad ettiği adalet, her bilenin üstünde mutlak bir bilen; mülkün gerçek sahibi olan; her an her yerde iradesinin önünde hiç bir engel olmayan Allah’a dayanır. Allah’ın koymuş olduğu hükümler muvacehesinde bir uygulama, beşerin koyduğu hükümler gibi olur mu hiç? İslamsız adalet anlayışında insan Allah gibi konumlanmakta; salt aklına, heva-hevesine terk edilmektedir. İşte bu büyük bir zulümdür. Bu eksende adaletin tecelli imkânı yoktur. Böyle bir beklenti, aklen muhal, tecrübî marufa ters ve dahası varoluş hakikati cihetiyle de imkânsızdır.
Makaleler
Hava Durumu