

"dini" Arama Sonuçları

Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz "ne kadar çabuk geçti!" olacaktır.

Türkiye'nin NATO üyeliğinin 67. yılı sebebiyle yetkililer memnuniyet mesajları yayınlıyor, NATO üyeliğinin Türkiye için ne kadar önemli olduğu propagandası yapıyorlar. NATO, yani AmeriKAN emperyalizminin halen Afganistan'da, Suriye'de ve Irak'ta Müslüman kanı dökmeyi sürdüren savaş, işgal ve katliam örgütü. 17 yıl öncesine kadar Türkiyeli Müslümanlar bu konuda da bir duyarlılığa sahipti. Şimdi birkaç istisna çevre dışında kimselerden ses çıkmıyor.

Her şeyi erteleriz bu hayatta. En basit işlerimizden, en ağır sorumluluklarımıza kadar yapacağımız her işi, atacağımız her adımı o veya bu bahanelerle hep bekletiriz. Daha iyi bir kul olmak için Rabbimize uygun zamanı bir türlü yakalayamayız. O’nun dinine hizmet etmek isteriz ama hizmet için yeterli imkânları bir türlü bulamayız. Maddi destek vermek isteriz inandığımız davaya ama kendi önceliklerimizden sıra gelip de cebimize elimizi bir türlü atamayız. Daha çok çalışmak, daha çok işte ehil olmak isteriz ama çalışmak için gerekli motiveyi engelleyen nefsi kovalayamayız.

Rasulullahın davasına olan imanını iyi anlamalıyız. Onu başarılı kılan evveliyetle o imanıdır. Ardından, imanının gereğini yapmasıdır. Kırk senedir kendi toplumunda ‘müddessir’ ve ‘müzzemmil’ halde yaşayan Muhammed (a.s), Allah’tan aldığı vahiyle birlikte, birden tarihin ender kaydettiği o cevvaliyetle işine koyulmuş, bir anda bütünüyle gündemi belirleyen kişi olmuştur. Muhammed (a.s)’ın İslam davasındaki başarısını anlamamıza perde olan hususlardan biri, müddessir ve müzzemmil kelimeleriyle onu battaniyeye sarıp sedirine yatırmamız (uyutmamız)dır. Oysa müddessir ve müzzemmil buna değil, adeta ‘yok’ hükmünde olan bir insanın artık ‘var’ ve hem de en belirleyici olarak var olmasına denmektedir.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), ABD öncülüğündeki koalisyon savaş uçaklarının Irak sınırına yakın Deyrizor kırsalının güneydoğu kırsalındaki el Bağuz köyüne düzenlediği hava saldırında 70 sivilin katledildiğini duyurdu.

Şeytanın insanı etkilemesi için en etkili silahı, vesvesesi, sesi ve dilidir. O, insanın sinesine konuşur, sine de onun konuşmasını anlar, insan eğer arzu, ihtiras ve hevasına uyarsa şeytanın bu iğvâsından etkilenir ve onunla yönlendirilir. Bu sebeple Rabbimiz, şeytanın vesvesesini hissettiğimizde ne yapmamız gerektiğini âyetlerinde bize bildirmektedir:

Mutluluk nedir? İslâm dini mutluluğa nasıl bakar? Psikoloji mutluluğa nasıl bakar? Din psikolojisi alanında çalışmalar yapan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Sevde Düzgüner ile mutluluk üzerine konuştuk.

Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.

Mürşid-i kâmil sembolü sayılan Hüd Hüd’ün vatanı Kudüs’te, her taş, her zeytin ağacı, her murabıt bir mürşid-i kamil gibi kendinizle yüzleştirip kalbinize etki eder

İktibas, Şubat sayısında kapak konusu olarak D.Trump'ın Türkiye'ye yönelik ekonomik yıkım tehdidini kapağına taşımış. Dergide bu ay, derginin kurucusu Ercümend Özkan’ın oğlu ile yapılmış uzun bir röportaj da bulunuyor. Bir baba, eş, aile reisi, iş sahibi ve tabii ki dava adamı olarak Ercümend Özkan’ın konuşulduğu röportaj iki bölüm halinde okuyucuya sunuluyor.

Kalam'Der de bu haftaki Cuma Vaazının konusu "Dini Allah'a Has Kılmak", Cuma Hutbesinin konusu da "Nefsimizi Tezkiye Etmek/Ahlâk" konusu idi.

İblis’in insanlar içinden devşirdiği işbirlikçileri; bazen aileden birisi; anne, baba ya da evlat olur ve bu tuzağa düşüp şeytanın işbirlikçisi hâline dönüşerek ailenin ifsadına sebep olur ya da ailenin huzurunu ve birliğini sarsar. Bazen anne ya da baba olur; evladını Allah’a itaatten alıkoyup şeytana itaate yönlendirir ve hatta zorlar.

İktibas dergisinde 15 günde bir düzenlenen konferansların bu haftaki konuğu, ‘yapay zekâ’ konulu sunumu ile Doç.Dr. Murat Kirişçi oldu. Endüstri devriminin bir uzantısı olarak bugün dijital dönüşümün hayatı nasıl değiştirdiğini değerlendiren Kirişçi, Peygamberin (a.s.) hayatın her alanına hakim olduğunu belirterek, peygamberin örnekliğinde hayatı yaşamak zorunda olduğumuzu vurguladı.

Suriye İnsan Hakları Ağı, Suriye'de geçen ay 197 sivilin katledildiğini açıkladı.

Kudüs'ün doğusundaki Z’ayyem askeri kontrol noktasında görevli işgal askerlerinin dün sabah (30 Ocak Çarşamba) bıçaklama eylemi girişiminde bulunduğu iddiasıyla ateş açtığı Filistinli 16 yaşındaki Semah Züheyr Mübarek adlı genç kız şehit oldu. Filistin Kızılayı, ilk yardım ekiplerinin yaralı genç kıza müdahalesinin ve genç kızın hastaneye kaldırılmasının işgal güçlerince engellendiğini bildirdi.

Bütün bu âyetlerden de anlaşılacağı üzere, Allah (c), bâtıl yoldan, yani şeytana, tağuta ve hevaya kulluk yapmaktan kurtulup Hak yoluna dönsünler, akılları başlarına gelsin, Allah’a sığınıp tevbe etsinler, hâllerini sorgulayıp Allah’a yalvarsınlar diye onlara belâlar, sıkıntılar gönderdiğini bildiriyor.

Atasoy Müftüoğlu, İktibas dergisinde konuştu: Düşüncesizleştirildiğiniz andan itibaren muhakeme yeteneğinizi kaybedersiniz, çünkü vesayet aynı zamanda muhakeme yeteneğinizi de yok eder...

Haklı olarak “ Ey bana iman ettiğini söyleyenler neden benim getirdiğim şeriati tatbik etmiyorsunuz” dediğinde acaba O’na iman ettiğini, O’nun canlarından çok sevdiğini söyleyen insanların bir kısmı, meclisin sıralarına vurarak onun protesto mu ederlerdi? Kimileri de; “çıkarın bunu buradan burası devlete meydan okunacak yer değil” der ve O’nu meclisten mi kovarlardı? Kimileri de; “efendim konjonktür böyle biz sizin getirdiğiniz şeriati tatbik edemeyiz, sizin getirdiğini şeriat çağımızın gereksimlerine uygun değil” mi derlerdi? “Biz devletin nasıl yönetileceğini sizden ve Allah’tan daha iyi biliriz” mi derlerdi?

Demokrasi ‘halk yönetimi’ diye bilinir. Ama bu, tarihte icad edilmiş en büyük yalandır. Hiçbir halk kendi kendini yönetmez. Kendi yönetimini vekaleten birisine devretmenin adı Demokrasi değildir. Ayrıca, halkın verdiği kararları kim belirliyor? Kim etkiliyor?
Makaleler
Hava Durumu