AK Parti’ye karşı İslami muhalefet şart!

SAGİR Başörtüsü Platformu sözcülerinden Kadrican Mendi, son günlerde İslami camianın, başörtüsü meselesini tamamen AK Parti’nin eline bırakması ve çözüme ilişkin irade sergileyememiş olmasının, başörtüsünü mütegallibenin sembolü olmaya doğru götürdüğünü kaydederek, AKP'ye karşı İslami muhalefetin şart olduğunu söyledi.

26-10-2010


İslam ve Hayat

Kur’an Nesli Kültür Merkezi güz dönemi seminer programlarında bu hafta Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu sözcülerinden Kadrican Mendi, başörtüsü yasağı ve İslami direniş üzerine bir konuşma yaptı. Başörtüsünün sembolik anlamı üzerinde durarak konuşmasına başlayan Mendi, “Başörtüsü siyasi bir simgeyse, bunu simgeleştiren Müslümanlar değil Kemalist sistemin bizatihi kendisidir. Müslüman kadınları tesettüre getirdiği yasak üzerinden dönüştürmeye çalışan sistem, izlediği politikayla başörtüsünü siyasal bir sembol haline getirmiştir. Bu sembol, halk nezdinde de, AK Parti ile birlikte son yaşanan güncel gelişmeleri bir kenarda tutarak konuşursak; meşrudur. Bir mağduriyet ve mazlumiyet ifade eder. Halk tabanında yasağa karşı her kesimden destek bulmak mümkündür.

Fakat belirttiğim gibi son günlerde İslami camianın sorunu tamamen AK Parti’nin eline bırakması ve çözüme ilişkin irade sergileyememiş olması, başörtüsünü mütegallibenin sembolü olmaya doğru götürmektedir ki; bu gidişat ayrıca değerlendirmeyi hak ediyor.” dedi.

Direniş bir mekteptir

Başörtüsünün dün ve bugün taşıdığı sembolik anlam ve değer hakkındaki girişten sonra 6 yıl önce Kocaeli’de başlayan ve şu an itibariyle 10 farklı platformun tecrübesiyle devam haftalık ve aylık paralel eylemler hakkında genel bir değerlendirme yapan Kadrican Mendi, eylemleri bir irade beyanı olarak gösterdi.

“Kesintisiz bir süreklilik halinde devam etmesi itibariyle daha önce örnekliği görülmeyen bu tecrübe bizim açımızdan önemlidir. Bu örneklik, herhangi bir siyasi partiyi ya da mevkiyi değil bizatihi toplumun kendisini muhatap alan ve irade inşasında toplumu işaret etmesi açısından dikkate değerdir. Sorumluluklarını başkasına havale etmek yerine birlikte iş yapma becerisi kazanmaya çalışan farklı ekollerdeki yapıların, altı yıl boyunca sürdürdüğü bu direniş; aynı zamanda bir okul işlevi görmektedir. Buna direniş mektebi diyoruz.

Bu mektepte masa başında kalan mükemmeliyetçilik ya da ilkelilik tutumları yerine ilkelerin mücadele sahasında farklı sorunlar karşısında sınandığı ve tecrübeyle geliştirildiği bir formasyon alıyoruz. Siyasal mücadeleyi pratikten uzak okuyarak ya da konuşarak değil yaşayarak öğreniyoruz. Meseleyi görmek ve beraber direnmek için teoride kalan çözüm arayışları yerine meydanları işaret ediyoruz. Kazanım elde etmek ya da olgunlaşmak için pratik mücadelenin gerekliliğini anlıyoruz.” dedi.

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi İslamcılığı

Konuşmasının devamında İslami uyanış ve direniş süreçleri hakkında kısa bir bilgi veren Kadrican Mendi, Türkiye’deki mevcut İslamcılığın halini Osmanlı dönemindeki İslamcıların pratikleriyle karşılaştırarak özetle şunları ifade etti:

“Osmanlı dönemi İslamcılığının iktidara karşı net bir tavrı vardır. Abdülhamit’e karşı İslamcı aydınların muhalefeti açıktır. Bu dönemin İslamcılığı ümmetten kopuk değildir, bağlantıları dinamiktir. Ve öze dönü, Kur’an’a dönüş çağrısı vardır.

Cumhuriyet dönemi İslamcılığı’nın ise devlete karşı bir tavrından pek söz edemeyiz. Tepkisi daha çok CHP’ye, sola yada Alevilere karşıdır. Ümmetle irtibatı hiç yok gibidir. Bunun yansımalarını 28 Şubat sonrası süreçte iyice popülerleşen “Biz bize benzeriz. Mısır’dan, Pakistan’dan tercüme eserler bize uymaz.” Tezlerinde de açıkça görebiliyoruz. AKP sürecinde ise bu algı daha çok “büyük abi” pozisyonundadır. Son olarak Cumhuriyet dönemi İslamcılığı’nın öze dönüş çağrısında ana gövdeyi kuramadığını söyleyebiliriz.” dedi.



Referandum süreci ve sonrası

Konuşmasına İslami faaliyet ve İslami direniş yöntemleri arasındaki farkları izah ederek devam eden Kadrican Mendi, İslami camianın bugün itibariyle tercihini eğitim ve yardım faaliyetlerinden yana kullandığını; siyasal muhalefet sorumluluğunu ise tamamen AK Parti’ye terk ettiğini belirtti.

Referandum sürecinde İslami camianın yekpare bir blok halinde AK Parti’yle birlikte verdiği görüntünün hiçbir şekilde kritik edilmediğini, sürecin orta ve uzun vadedeki yansımalarının hesaba dahi katılmadığını söyleyen Kadrican Mendi, bugüne kadar zor süreçlerden geçerek elde edilen iradelerin de referandumla birlikte AK Parti’ye teslim edildiğini vurguladı. Bunun İslami mücadele açısından bir dönüm noktası olacağını iddia eden Kadrican Mendi, “Şu an AK Parti Hükümeti’nin izlediği siyaset ortadadır. Toplumsal sorunlara yaklaşımı bellidir. Peki bu saatten sonra Türkiye’de İslami bir hareket göğsünü gere gere “Ben ezilenlerin safındayım” diyebilir mi? Hadi desin, inandırıcı olabilir mi? Kürt meselesinde, işçi-emek meselesinde, Alevi meselesinde ezilenlerin yanında yer aldığını nasıl iddia edecek? Başörtüsü meselesi de öyle… İslami camia bu meseleyi de AKP’ye bıraktı ve şimdi onlar da bunu tepe tepe kullanıyor” dedi.

AK Partiye karşı İslami muhalefet

Kadrican Mendi, konuşmasını “Bugün Müslüman yazarlar, köşelerinde Türkiye’de sahici bir sol muhalefet eksikliğinden bahsediyor. Bu kendi iradesini hiçe saymaktan başka bir anlam ifade etmez. Bizim için asıl mesele bağımsız İslami bir muhalif çizgiyi netleştirmektir. Artık bunu daha önceki çizginin üstünden geçerek mi yaparız, yeni bir çizgi çekerek mi; tabanda kamuoyu oluşturarak iyice tartışmak lazım. Fakat bu netlik için, AK Parti’ye karşı cepheden direkt bir muhalefet yürütmek dışında pek fazla alternatif olmadığını düşünüyorum. Başka türlü tüm taşların yerinden oynadığı bir süreçte kendi muhalif İslami duruşumuzu ortaya koymamız mümkün değil.” diyerek tamamladı.

Etiketler : #AK   #Parti’ye   #karşı   #İslami   #muhalefet   #şart!   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN