16-11-2019 10:47

�en: Suriye halk�n�n devrimini ABD �nledi, fakat dip dalga devam edecek

2011 Mart ay�ndaki halk hareketinden bu yana Suriye�de ya�ananlar� ve F�rat��n do�usuna y�nelik T�rkiye�nin son hamlesi �er�evesinde yeni geli�meleri konu�tu�umuz Dr. Abdurrahim �en, Suriye�de Baas diktas� kar��s�ndaki halk direni�inin, Bat�l� ve Do�ulu emperyalistler ve b�lgedeki i�birlik�isi �lkelerce uzun s�re�te uygulanan havu� ve sopa politikalar� neticesinde ray�ndan ��kar�l�p engellendi�ini belirtiyor ve ekliyor: �Lakin her hal�k�rda dip dalga devam ediyor, edecek� Hile ve ceberrut y�ntemlerle Suriyeli mazlumlar�n devrimlerinin �imdilik �al�nmas�yla bu hareketlilik son bulmayacak.�

Þen: Suriye halkýnýn devrimini ABD önledi, fakat dip dalga devam edecek

Siyasi analist Dr. Abdurrahim �en’le, 2011 Mart ay�ndaki halk hareketinden bu yana Suriye’de ya�ananlar� ve F�rat’�n do�usuna yönelik Türkiye’nin son hamlesi çerçevesinde yeni geli�meleri konu�tuk. �en, Suriye’de Baas diktas� kar��s�ndaki halk direni�inin, Bat�l� ve Do�ulu emperyalistler ve bölgedeki i�birlikçisi ülkelerce uzun süreçte uygulanan havuç ve sopa politikalar� neticesinde ray�ndan türk porno ç�kar�l�p engellendi�ini belirtiyor ve ekliyor: “Lakin her halükârda dip dalga devam ediyor, edecek… Hile ve ceberrut yöntemlerle Suriyeli mazlumlar�n devrimlerinin �imdilik çal�nmas�yla bu hareketlilik son bulmayacak.”

�en: Suriye halk�n�n devrimini ABD önledi, fakat dip dalga devam edecek

Söyle�i: �ükrü Hüseyino�lu

Suriye’de bugüne kadar temelde ne oldu, 2011 y�l�nda ba�layan ayaklanma sizce bir halk direni�i miydi, yoksa baz� mahfillerce iddia edildi�i üzere bir emperyalist komplodan m� ibaretti?

Trump’�n bir süre önce Kral Selman’la ilgili söyledikleriyle ba�layal�m isterseniz. Ne demi�ti? “Koltu�unu bize borçlusun, deste�imizi çeksek iki hafta o koltukta oturamazs�n.” Bat�l� emperyalist devletler özellikle bu bölgede jeopolitik konumlar�n� bu �ekilde dikta rejimlerle sürdürüyorlar. Bu konumu tehdit eden kontrol d��� her hareketlilik “komplo” �eklinde etiketleniyor. Suriye veya Arap Bahar� olarak adland�r�lan sürecin komplo olmad���na dair gösterge, bu sürecin ya�and��� ülkelerde Amerika veya �ngiltere’nin “kar�� devrim” veya “devrimleri çalma” yönünde hamleler yapm�� olmas�d�r. Örne�in ba�ar�l� bir model olarak sunulan Tunus’ta yap�lan ilk seçimlerden sonra Zeynel b. Ali’nin adamlar� iktidar�n önemli mevkilerine geldiler. M�s�r’da hakeza, Mübarek’in yerini nihayetinde Sisi ald�. Yani Amerika Sisi’yi getirmek için her istedi�ini harfiyen yerine getiren Mübarek’e kar�� bir ayaklanma m� planlad�? Bunun gerçekli�i yok. Kanaatimce ayaklanmalar do�al olarak ba�lad�. Ancak süreç içerisinde Amerika veya Avrupa her biri arka bahçesindeki bu devrimleri çalmak, yönlendirmek ve en az zararla atlatmak için politik manevralara giri�tiler. Güç dengeleri ile oynad�lar. Mesela �unu sormak laz�m: �ayet komplo ise Amerika neden YPG/PYD’ye 60 bin t�rl�k silah yard�m� yaparken ayaklanmalar�n ya�and��� bu ülkelerde tüm di�er gruplara vermedi? Bu da önemli bir göstergedir. Do�al olarak ba�layan bu ayaklanmalar� Amerika rejim de�i�ikli�ine mahal vermeden sadece vitrin de�i�iklikleri ile atlatmaya çal��t�. Bunun için ayaklanman�n ya�and��� her ülkede alternatif profilleri sahaya sürdü. Böylece rejimleri bir elinden öteki eline aktarmay� ba�ard�lar. Bu ayaklanmalar� bu �ekilde okumak daha do�ru olur.

Sonra, �u komplo diyenler ne demi� oluyorlar? Biraz irkilip dü�ünelim. Yani onlar emperyalizmin bu bölgedeki jeopolitik konumlar�n� sayesinde koruduklar� dikta rejimlere kar�� ayaklanmalar�n komplo oldu�unu söylüyorlar! Bence bu yakla��m�n bizatihi kendisi komploya kurban dü�mektir. Zira emperyalistler kurulu düzenlerine kar�� olas� her tür hareketlili�e ku�kuyla bak�lmas�n� sa�lamak ve �eytanla�t�rmak için bu ayaklanmalar�n arkas�nda kendilerinin oldu�una dair gerçekten bir “komplo” tertip etmi� de olabilirler. Neden olmas�n? Bat�, �slam ümmetinin kendilerine hiçbir �ekilde güvenmedi�ini bildikleri için güvensizlik olu�turmak istedikleri �eyin kendileri ile ili�kilendirilmesini sa�larlar.

Suriye’de ayaklanma süreci ba�lad���nda Humus’ta, Hama’da “Ne Avrupa’dan, ne Amerika’dan, ne Erdo�an’dan yard�m bekliyoruz. Biz sadece Rabbimize güveniyoruz” nidâlar�n� duyuyorduk. Halen bu özgün �slami yakla��m üzerinde olan aktörler var mutlaka. Fakat farkl� aktörlere angaje olarak özgünlüklerini kaybeden çevreler de çok oldu. Sürecin bu özgünlük ve sâfiyetini zaafa u�ratan etkenler neler oldu sizce?

Siyasi ve fikri uyan�kl���n olmay��� ba�l�ca önemli bir etken. Evet bu devrimler az önce de ifade etti�imiz gibi y�llard�r süren bir bask�lama, zulüm, a�a��lama ve kötü yönetilmenin do�al bir sonucu olarak ortaya ç�kt�. Ancak yerine neyi koyaca�� ve süreci nas�l yönetece�i konusunda zihinler berrak de�ildi ve en önemlisi bölge ülkelerinin hangi büyük devletin ekseninde hareket eden ülkeler olduklar� hususunda siyasi uyan�kl�ktan yoksundu. �lk grup liderleri böyle de�ildi. Örne�in en büyük gruplardan birisi olan Ahraru’r-�am’�n lideri Hasan Abbud, Amerika’n�n yoklamak için birtak�m arac�larla diplomatik görü�me dedikodular�n� yay-�nla-d��� s�rada twetter hesab�ndan “Allah bizi �ereflendirdikten sonra dinimizi satacak de�iliz” demi�ti. Yine Amerika'n�n devrimi çalma ve liderlerini sonu kendi siyasi çözümüne ç�kacak olan diplomasi koridoruna sokmak için tertip etti�i toplant�lar�n birincisi olan Cenevre-I- toplant�s�na aç�k davette bulundu�unda, büyük gruplar�n liderleri ortak bir bas�n toplant�s� düzenlediler ve Cenevre’ye kat�lmayacaklar�n�, kat�lanlar� da devrim ba�ar�ya ula��rsa ihanet suçundan mahkemelerde yarg�layacaklar�n� aç�kça deklare etmi�lerdi. Bu sebeple Amerika bu ilk nesil liderleri diplomasi kapan�na s�k��t�ramayaca��n� anlad���nda tasfiye etti. Bir sald�r� ile hat�rlarsan�z Hasan Abbud’un da içinde oldu�u Ahraru’r-�am’�n 45 liderini �ehid etti. Daha sonra bu gruplar�n üst düzey kademelerine “dü�ük profilli” ki�iler geldi. Mesela bu olaylar sonras�nda Ahraru’r-�am’�n d�� ili�kiler sorumlusu Labib El Nahhas Wahshington Post’da yazd��� bir makalede aç�kça “Gözünüzü aç�p bizi görün” diyordu. ��te bu d��a ba��ml�l�kta heveskâr olma hali birçok grubun Türkiye, Katar ve Suud gibi bölge ülkeleri üzerinden Amerika’ya zeytin dal� uzatmalar� ve sonuçta entegre olmalar�; Cenevre, Astana ve Soçi’de rejimle masaya oturmalar� yani bizatihi Esed’i himaye eden Amerika'n�n siyasi çözümüne eklemlenmeleri bu noktaya getirdi. Dü�ünün devrimin hemen ikinci y�l�nda muhalifler daha az say�da ve daha az donan�ma sahip olmalar�na ra�men Suriye’nin yüzde yetmi�ini kontrollerinde bulunduruyorlard�. �imdi ise �dlib’e s�k��t�lar. Neden? Siyasi basiretsizlik. Ate�kes anla�malar�, çat��mas�zl�k bölgeleri vb. adlarla önce bu gruplar�n ilerleyi�ini durdular. Bu noktada son derece kritik politik ad�mlardan birisi Zebedâni anla�mas�yd�. Dü�ünün mensuplar�n�n say�lar� binlerle ifade edilen gruplar� bu önemli stratejik bölgeden ar�nd�rmak için tasarlanm�� bu anla�man�n ard�ndan ba�kent �am’�n (rejimin) güvenli�ini sa�lad�ktan sonra BM Genel Sekreter Yard�mc�s� Yan Elliason, Suriye’de siyasi çözüm için Zebedâni'de oldu�u gibi kritik üç dört bölgede ate�kesin temin edilmesi gerekti�ini itiraf ederken, Muhaysini bu anla�may� “büyük zafer” olarak niteliyordu. Sonra di�er bölgeler geldi, Hama, Humus, �uta, bütün bu bölgelerden gruplar ç�kart�ld�. Hep ayn� senaryo tekrar etti.

Müslümanlardan gelen nasihatlara “ayakta olanlar oturanlardan nasihat almaz” diyenler, Bat�l�lar�n siyasi müzakere koridorunda kulislerde dü�manlar�ndan nasihat ald�lar, liderliklerini tümden onlara teslim ettiler. Ad�na "maslahat" dedikleri o diplomasi koridorunda yürürken bile, o koridoru açanlar halklar�n� katletmeye devam ediyorlard�. Muhaliflerin, bu politik k�skaçlar� görememeleri siyasi geli�melere gözünü k�s�p di�er gözlerini de sadece silah�n gez ve arpac���ndan bakmaya ayarlam�� olmalar�ndand�.

Suriye’deki sürecin bundan sonras� için öngörünüz nedir?

Süreç tamamland� denilebilir. Nedir bu, tüm bölgelerin tek tek rejimin kanatlar� alt�na döndürülmesi. Bu da oldu. �imdi son ad�mlar yap�l�yor. Lakin her halükârda dip dalga devam ediyor, edecek… Hile ve ceberrut yöntemlerle Suriyeli mazlumlar�n devrimlerinin �imdilik çal�nmas�yla bu hareketlilik son bulmayacak. Zira ayaklanmalara neden olan kronik sorunlar, tiyatro sahnesini and�ran basit ayak oyunlar� ile çözülemeyecek kadar derin..

“Direni� cephesi”, “Kudüs” gibi söylemlerle Suriye’de zalim dikta rejiminin yan�nda pozisyon alan �ran ve ona ba��ml� çevrelerin iddia ve söylemlerinin aksine, Siyonist rejim ve hâmisi ABD’nin en kritik zamanlarda bile Esed rejiminin ayakta kalmas�ndan yana tav�r ald�klar�n� gördük. Hatta Rusya’n�n Suriye’ye fiili müdahalesinin bile ABD’nin dâvetiyle oldu�u ortaya ç�kt�. Buna ra�men halen “direni� cephesi” ezberlerini sürdürenler var. Bu konudaki yorumunuz nedir?

Bu bir dü�, bundan uyanmak istemeyenler var. Ayn� çevreler “büyümemizi istemiyorlar”, “d�� güçler”, “ekonomik ku�atma” vb. Türkiye’nin kulland��� benzer retori�e gülüp geçiyorlar… Siyasi olaylar bu �ekilde ezberlerle analiz edilemez. Dünyada güç dengeleri alt üst oluyor, so�uk sava� bitiyor, k�yametler kopuyor, siz bütün olup bitenleri bir kelime ile yorumluyorsunuz, “direni� hatt�.” Tamam… Bu nas�l bir direni� hatt� ki, k�rk y�ld�r topraklar�n� (Golan Tepeleri) i�gal alt�nda tutan Siyonist i�gal rejimine bir tek kur�un s�kmam��… Asl�nda tam tersi, �srail k�rk y�ld�r do�u s�n�r�n�n güvenli�ini Suriye rejimi sayesinde sa�l�yor. Devletlerin siyasi ba�ar�lar� hedeflerini gizleyebilmelerindedir. Ne kadar gerçek hedeflerini gizleyebilirlerse o oranda ba�ar�l�d�rlar demektir. Bu sebeple en ba�ar�l� politikalar�n� dü�man görünümlü dostlarla gerçekle�tirirler. �ran Amerika'n�n politikalar�n� kamufle edebilece�i bölgedeki en uygun müttefiklerinden biridir. Sahte kar��tl�k s�k� dostluktan daha çok hedefleri örtücü bir sütre i�levi görür. Bir defa �er‘î aç�dan �ran �slami bir rejim olamaz. Çok basit bir örnek Cumhurba�kan� ve meclis üyesi olacak ki�ilerde aranan �artlardan birisi olarak �ranl� olma �art� anayasal zorunluluk haline getirmesi bile tek ba��na bu devletin di�er devletler gibi ulus devlet oldu�u manas�na gelir ki, bu �slam’�n ümmet fikrine ayk�r�d�r. Tiraj�-komik bir �ekilde bu yasaya göre Hz. Ali hayatta olsa �ran Cumhurba�kanl���na aday olamaz. Zira Hz. Ali Farisi de�ildir. Ayr�ca �ran BM üyesi bir ülkedir. Bir �slam devleti ümmetin kaderini, küresel bir kuruma teslim edebilir mi. Allah “kafirlerin müminler üzerinde bir otorite-vesayet olu�turmalar�na izin vermez” Nisâ Suresi 141. Nas�l oluyor… Çok aç�k �ran bir �slam devleti de�ildi. Ancak Müslümanlar�n Kudüs’ü dava edinen her kimseye gönlünü kapt�rd�klar�n� bildi�i için Ortado�u’da bu meseleyi nüfuz arac� olarak kulland�. �ngiliz kuklas� Arap Krallar�, Amerikan politikalar�n� baltalamak, Amerikan uydusu devletler �ngiliz politikalar�n� baltalamak, bunlar�n her ikisi de halklar�n� nezdinde me�ruiyet kazanmak için hep Kudüs davas�n� kullanm��lard�r. Bu bilinmeyen bir mesele de�il. Peki, realite nerede? Hani �srail haritadan silinecekti? B�rak�n onu, konu�tu�umuz konuyla ilgili olarak �ran D��i�leri Bakan Yard�mc�s� Hüseyin Abdullahiyan, "Esad dü�erse �srail'in güvenli�i tehlikeye girer" diyor. Yani sözüm ona direni� hatt�n�n ba� mimar�, �srail’in güvenli�ini tasa ediniyor. Güvenlik ne kelime 1 milyon Müslüman�n can�na k�ym�� bir devlet. Bak�n Rusya D��i�leri Bakan Yard�mc�s� Mihail Bogdanov “�ran'�n Suriye'deki varl��� �srail'in maslahat�nad�r. Bu sebeple �srail bunlar�n Suriye'ye giri�ine ve s�n�rlar�na yakla�mas�na mani olmad�” diyor. Buyurun. Bir ba�ka ve daha çarp�c� bir örnek CIA’nin Eski Ba�kan� Michael Hayden bir konu�mas�nda, Suriye'de mevcut seçenekler aras�nda ‘en iyisinin sava�� Esad rejiminin kazanmas�’ oldu�unu söylüyor: Bak�n "1916′da �ngiliz ve Frans�zlar taraf�ndan var�lan Sykes-Picot Antla�mas�’yla s�n�rlar� çizilen bir tek devletin ortadan kalkmas� I. Dünya Sava��’ndan sonra çizilen bütün yapay s�n�rlar�n ortadan kalkmas� anlam�na gelecektir. Bu durumda ise medeniyetlerin kesi�me noktas�nda (Ortado�u’da) yönetilmeyen bir alan ortaya ç�kacakt�r.” ��te tam da bu sebeple Amerika BM Suriye Özel Temsilcisi Ahtar �brahimi’nin a�z�ndan Suriye halk�n� “Suriye’yi cehenneme çevirmekle” tehdit ettiler. Ve yapt�lar. Yüzy�ll�k jeopoliti�i altüst edecek bir domino etkisi yapaca��ndan korktular.

Bak�n Rusya konusu da ilginç. Dikkat ederseniz kamuoyunda Rus-Amerikan ili�kisi de bir hesapla�ma zeminine oturtuluyor. Baz�lar� hala so�uk sava� dü�ünden uyanamam��. Oysa Amerika Rusya’y� da sütre olarak kullan�yor.  Amerika Esed’i devirecek herhangi bir uluslararas� müdahaleyi engellemek için daima BMGK’da Rusya’n�n vetosunu kulland�. Esed kimyasal silah kulland���nda dahi, k�rm�z� çizgimiz dedi�i halde müdahaleyi Rus ve Çin veto kart�yla engellemi� oldu. Sonra Suriye ordusu yetersiz kal�nca kuklas� Esed rejimini kurtarmak için Rusya’y� sahaya sürdü. Bak�n Rus Genelkurmay Ba�kan�: “�ayet Suriye’ye müdahale etmeseydik rejim 2015 y�l�nda y�k�lm��t�” diyor. Tabii Rusya kendi güvenlik kayg�lar� gere�i de bunu yap�yordu. Zira Suriye'de böyle bir devrimin ba�ar�yla sonuçlanmas� do�rudan kendi hinterland�na, patlamaya haz�r balon gibi �i�mi� Orta Asya’ya bir s�çrarsa onun için bir y�k�m olacakt�. Bak�n bunu Putin net bir �ekilde ifade ediyor. “Suriye'deki müslümanlar�n devlet kurup Rusya'ya gelmesine izin veremezdik, bu yüzden Suriye'ye girdik” diyor.

Amerika Rus sald�r�lar�n� siyasi çözümü kabule zorlamak için bir sopa gibi kulland�. BM Genel Sekreter Yard�mc�s� Yan Elliason ve ba�kalar� �u jargonu çok kulland�lar.“…sald�r�lar�n yo�unla�mas� taraflar�n masaya oturmalar�n�n gereklili�ini hat�rlataca��n� umuyoruz.” Ne demek bu? Ya da yukar�da geçti�i üzere “Suriye halk� ya siyasi çözüm ya da cehennem seçeneklerinden birini tercih etmek zorunda.” Bu Ahtar �brahimi’ye ait. ��te Amerika Rusya ve �ran’la Suriye halk�na cehennemi ya�atm��t�r. Ortada dü�manl�k, direni� hatt� falan yoktur. Tekrar �unu hat�rlatmal�y�z. Devletlerin d�� politikadaki ba�ar�lar� hedeflerini gizleyebildikleri orandand�r. Bunun için gizlemeye müsait sütreler/dü�man görünümlü dostlar gerek…

Türkiye ilk y�llarda Suriye’deki süreci de zehirleyecek �ekilde ABD ile girdi�i angajman�n giderek kendi aleyhine de i�ledi�ini fark etti ve fakat bu yanl���n�n telafisini de di�er i�galci güçler Rusya ve �ran’la i� tutarak gerçekle�tirmeye çal��t�. Türkiye’nin süreçteki ve bugünkü pozisyonu konusunda de�erlendirmenizi alabilir miyiz?

Türkiye’nin Suriye politikas�ndaki de�i�ikle ilgili olarak baz� analistler, Türkiye’nin yanl��lar�n� fark etti�i ve bunu revize etmek üzere ad�mlar att��� �eklinde yorumlar yap�yor. Ben buna kat�lm�yorum. Evet, bir de�i�iklik var. Bu gözle görülür bir �ey. Lakin bu, yap�lanlar�n yanl��l���n�n idrak edilip de gidilen bir de�i�iklik de�ildir. Bu öyle basit bir mesele de�il… Türkiye ba��ndan beri bilinçli bir �ekilde, Amerika'n�n çizdi�i rotada ilerliyor. Türkiye’nin bir döneme kadar Esed’i sert bir dille ele�tiren, üst perdeden konu�malar�, hat�rlarsan�z Suudi Arabistan da “�slam �ttifak� Ordusu” kurmu�tu. O dönemde haberlerde “Art�k kimse Müslümana kem gözle bakamayacak” �eklinde veriliyordu. Lakin bütün bunlar muhalifleri manipüle etmek içindi. Sonuçta Türkiye, Katar ve Suud arac�l���yla diasporada bir muhalefet üretildi. Suriye Ulusal Konseyi, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu, Suriye Geçici Hükümeti vs. Hepsi bu ülkelerde kuruldu ve muhaliflerin temsilcisi imi� gibi uluslararas� taraflara sunuldu. Bunlar içeride etki olu�turamad�lar. Hatta içerideki muhalifler diasporadakilere “Amerikan rahminde yeti�mi� otel devrimcileri” gözüyle bak�yorlard�. Bunu meydanlardaki sloganlara bakarsan�z görürsünüz. Neticede bizatihi içeriyi manipüle etmek gerekti�i anla��ld�. Bunun için ba�ta e�it-donat gibi projelerle gruplar birtak�m programlara dahil oldular. Bu gruplar yava� yava� isimlerini, flamalar�n�, söylemlerini de�i�tirmeye ba�lad�lar. Kom�u ülkelerde ofisler açt�lar. Ve büyüleyici bir izzet, ikram ve ihti�amla sarho� oldular. Sonunda ad�m ad�m Amerika'n�n istedi�i siyasi sürece eklemlendiler. Bütün bunlar�n olabilmesi için önce onlara kucak açmak gerekiyordu. Sonuçta Amerika kimisine havuç kimisine sopa rolü verdi.

Sorunuzun ikinci k�sm�na gelince; Türkiye muhaliflere kucak açarak fakat onlar� Amerika'n�n siyasi çözüm için olu�turdu�u Astana ve Soçi süreçlerine ta��y�nca birinci perdedeki rolü tamamland�. Art�k ikinci perdeyi görüyoruz. O da Rusya ve �ran’la birlikte Esed’in me�ruiyetinin sa�lanmas�, gelecek için ortak anayasa komisyonunun çal��malar�n�n yürütülmesi vs.

DAE�, Suriye’deki süreci ters-yüz eden bir faktör oldu. DAE�’in gerek Irak’ta ortaya ç�k��� ve faaliyetleri, gerekse Suriye sürecine zalim Esed rejimi ve PKK-PYD gibi aktörleri me�rula�t�ran bir unsur olarak dahil olu�u tamamen küresel bir mühendislik olarak m� görülmeli? �imdiki ABD Ba�kan� bu konuda selefi Obama’y� “DAE�’in kurucusu” olarak bile itham etti…

Evet, tamamen öyledir. Amerika Esed’e rahmet okutacak bir terminatör üretmek istedi. Bu, hem kuklas� Esed hakk�nda dünya kamuoyundaki alg�lar� de�i�tirecek �ekilde dikkatleri ba�ka yere odaklamak hem de Suriye meselesinde çat��man�n seyrini rejimden gruplar�n kendi aras�ndaki çat��maya dönü�türmek içindi. DAE�’in ortaya ç�kmas�yla birlikte mesele devrilmesi gerek rejim meselesinden, ba� edilmesi gereken bir terör meselesine evrildi. Kolayca tekfir edip insanlar�n kanlar�n� helal gören bir yap�y� sald���n�zda di�erlerine sald�racakt�r. Böylece Amerika muhalifleri DAE� ile oyalarken bir taraftan da “teröre” kar�� koalisyon olu�turarak 60 devleti Suriye konusunda kendi politikas�n�n pe�ine takm�� oldu. O zamanlar “Demir M�knat�s Doktrini” ba�l�kl� bir yaz� kaleme alm��t�m. Tabii ki burada uzun uzun tüm detaylara giremiyoruz. Hat�rlayal�m bu örgüt Musul’a girip hilafeti ilan�nda bulunmu�tu. Musul neresi? Irak’�n Ba�dat’tan sonra ikinci büyük kenti. Irak neresi? Hali haz�rda Amerikan i�gali ve �ran’�n nüfuzu alt�nda. Ve Musul’da 130 bin �rak askeri bulunuyordu. Ve bir tek kur�un s�kmadan, hem de tüm silahlar�n� b�rakarak çat��madan elleri ile bu �ehri DAE�’e teslim ettiler. Bu askerlerin b�rakt��� silahlar�n Irak Ordusunun envanterindeki silahlar�n 1/3’ünü olu�turdu�u söyleniyor. Böylece DAE� bir anda dünyan�n en büyük örgütü oluverdi. Bunu kim yapt�, Irak ve �ran arac�l���yla Amerika. Evet, tekrar hat�rlatmakta fayda var, devletlerin d�� politikadaki ba�ar�s� hedeflerini gizleyebildikleri kadard�r. En ba�ar�l� politikalar hiç kimsenin ummad��� müttefiklerle birlikte yürütülür. Bak�n �ran, Esed ve koro �efi Amerika'n�n söylemlerine, DAE� Suriye'de var edildikten sonra mesele devlet teröründen kanl� bir örgütün terörüne döndü. Bu retorik üzerinde Amerika m�knat�s gibi 60 devleti kendi liderli�ine çekti. Tabii ki muhalifleri de. Gruplar panik içinde Amerika'n�n siyasi çözümüne daha bir h�zla kanalize oldular. Keza dünyada Suriye devrimi hakk�nda “karde� karde�i katlediyor” ezberini dola��ma sokmu� oldu. Sokakta kavga eden iki karde�ten hangisinin hakl� oldu�una kimse bakmaz. Karde� kavgas�n�n kendisi irrite edici bir �eydir. Psikolojik olarak alg�lar� altüst etti. Amerika bir ta�la bin ku� vurdu.

ABD’nin Irak’ta Barzani grubundan sonra Suriye’de uzun süredir kara kuvvetleri olarak tepe tepe kulland��� PKK-YPG’yi bir ç�rp�da ortada b�rakmas� tarihin tekerrürü de�il mi?

Evet, Amerika pragmatist devlet, kullan�yor, sonra tarihi geçince çöpe at�yor. Suriye'de ayaklanma ba�lad���nda Suriye ordusundan asker, subay hatta general düzeyinde kopmalar oldu. Bu insanlar rejimin sistematik sald�r�lar� kar��s�nda halk� korumak için devrim saflar�na kat�ld�lar. Böylece zay�flayan ve ayaklanmay� bast�rmakta aciz kalan Esed rejiminin yard�m�na ABD yeti�ti. Amerika Lübnan Hizbullah’�ndan Irak Ha�di �a’bi örgütüne, �ran devrim muhaf�zlar�ndan Afganistan ve Yemen’den getirilen �ii milislere ve muhalifleri birbiri ile sava�arak oyalanacaklar� tekfirci gruplara kadar bölgede ne kadar paramiliter grup varsa hepsini sahaya sürdü. Suriye topraklar�n�n geneline yay�lm�� ayaklanmayla ba� etmekte aciz kalan Esed rejimi, Kürtlere özerklik vererek di�er bölgelere a��rl�k verdi. Bununla iki �eyi amaçl�yordu. Birincisi o güne kadar insanca ya�ama hakk� tan�mad���, kimlik dahi vermedi�i Kürtlerin devrim saflar�na kat�lmalar�n� önlemek. Kürt halk�n� manipüle etmeleri için Marksist, Sosyalist gruplara bu bölgelerde özerklik verdi. �kincisi: Büyük ölçüde araziye hakim olan �slami gruplar� dengelemek: Birincisi, bunu PYD/YPG örgütlerini bölge ülkelerinin ve uluslararas� taraflar�n muhataplar� olduklar� diplomatik bir sarmal�n içine sokarak yapt�. PYD lideri Salih Müslim’in Ankara’da üst düzey protokolle a��rland��� dönemleri hat�rlay�n. Kuzey Suriye’de hiçbir nüfuza sahip olmayan bu örgütler bir anda koca koca devletlerin muhataplar� ve uluslararas� arenada taraf konumuna yükseltilerek itibar kazand�r�ld�. �kincisi, Amerika Suriye’nin genelinde yapt��� gibi özelde Kuzey Suriye'ye kom�u ülkelerden transfer edebilece�i PKK, Pe�merge vb ne kadar paramiliter grup varsa hepsini transfer etti. Pe�merge’nin Türkiye topraklar�ndan geçerek Kobani’ye geçi�i bu minvaldeydi. Üçüncüsü, Amerika 60 bin t�rl�k silahla destekleyerek PYD/YPG'den bir ordu kurdu. Neredeyse her bir YPG militan�na bir t�r silah dü�ecek ölçüde a��r silahlar verdi.

Amerika'n�n araziye büyük ölçüde hakim �slami gruplar� dengelemek, stratejik olarak onlar� ba�kent �am’dan uzak tutarak k�y�-kö�ede oyalanmalar�n� sa�lamak ve böylece Esed rejiminin devrilmesini engellemek için sahaya sürdü�ü bu güçlere, gelinen noktada (muhaliflerin Cenevre, Astana ve Soçi süreçlerinde Amerika'n�n diplomasi koridoruna sokulmas�, birbirlerine dü�ürülmeleri, çat��mas�zl�k ve ate�kes anla�malar� ile cephelerin dondurulmas� ve nihayetinde Esed rejimiyle anayasa komisyonda toplay�p rejimin bekas�n� güvence alt�na ald�ktan sonra) ihtiyaç kalmam��t�r. Bu sebeple kartlar�n yeniden kar�l�p herkesin ba�lang�çtaki pozisyonuna dönmesi gerekir. Bunun için PYD/YPG’ye b�rak�lan bölgenin tekrar rejime teslimi gerekiyordu. Art�k evli evine köylü köyüne… D��ardan sahaya sokulan tüm paramiliter güçlerin evine, içeride birbirinin aleyhine konumland�r�lan güçlerin tümünün de rejimin kanatlar� alt�na toplanma zaman� geldi…

Türkiye ve ABD aras�ndaki son geli�meleri nas�l de�erlendiriyorsunuz? Bar�� P�nar� Harekât� ve sonras�nda ABD ve Rusya’yla yap�lan anla�malar�n do�uraca�� muhtemel sonuçlar neler olabilir?

Bar�� P�nar� Harekat� tamda bu a�amada gündeme geldi. Her ne kadar zahirde ABD ve Rusya Bar�� P�nar� Harekat�na kar�� gibi görünseler de AB ülkelerinin Türkiye’nin k�nanmas� için BMGK'da verdikleri teklifin her iki ülke taraf�ndan veto edilmesi harekat� desteklediklerini gösterir. Onun d���ndaki tepkiler her ülkenin iç kamuoyuna yönelik popülizmden ba�ka bir anlam ifade etmez.

Harekat�n sonuçlar�na gelince… En önemlisi PYD’nin tekrar Suriye ordu hiyerar�isi içine döndürülmesidir. Zaten PYD Lideri Salih Müslim “Suriye ordusunun Rojava’ya dönü�üne izin verece�iz. Bu durumda YPG de ordunun bir parças� olacak” dedi. Di�er önemli bir sonucu da bununla ilintili olarak Suriye’nin toprak bütünlü�ünün ve bu bütünlük içinde Esed’in egemenli�inin sa�lanmas� ve me�ruiyetinin kabul edilmesidir. Nitekim bu harekat sonras�nda Esed Münbiç ve Ayn el Arab’� (Kobani’yi) kontrolü alt�na alm��t�r.

Bak�n Soçi Mutabakat� sonras�nda �imdi bir harita dola��yor. Türkiye’nin kontrolünde Irak s�n�r�na bir güvenli bölge kurulaca�� söyleniyordu. Bu haritaya göre böyle bir �ey yok. Türkiye sadece Bar�� P�nar� harekat� s�ras�nda elde etti�i 120 km’lik s�n�rda bulunuyor. Irak’a kadar s�n�r hatt� boyunca geri kalan bütün bölgede Esed güçleri bulunuyor. Hatta burada Esed’in PYD’den devrald��� güvenlik noktalar�na i�aret ediliyor.

Türkiye’nin i�galci Rusya ve �ran’la ba�latt��� Astana sürecinin ac� ve zehirli bir meyvesi olarak Halep’in Esed rejiminin eline dü�mesine tan�kl�k ettik. �dlib’in de i�gal güçleri ve himayelerindeki dikta rejiminin hedefinde oldu�unu biliyoruz. �dlib’le ilgili öngörünüz nedir?

Evet, muhaliflerin elinde sadece �dlip kald�. Di�er bölgeler tek tek rejimin eline geçti. Özellikle PYD’nin Suriye ordusuna dahil edilmesi ile birlikte Amerika'n�n verdi�i 60 bin t�r silah da Suriye ordusu envanterine geçirilecek. Böylece Amerika “Direni� Hatt�”n� desteklemi� olacak! Sonras�nda bütün güçleri ile �dlib’e yo�unla�acaklar. Esed, bu günlerde �dlib k�rsal�ndan görüntüler veriyor. Tabii ki �imdiden bir sald�r� olaca��n� söylemek mümkün de�il. Belki de anla��lm��t�r. Muhaliflerde de bir sessizlik var. Güvenli bölgeye 1, 2 milyon insan�n yerle�tirilece�inden söz ediliyor. Bu kadar insan nereden gelecek? �dlib’ten mi? görece�iz.

�slam co�rafyas� bat� ve do�u emperyalizminin a��r sald�r�lar�, ku�atma ve i�galleri alt�nda kan a�lamakta ve emperyalizm, bölgedeki laik-dikta ve laik-demokratik rejimler üzerinde fiili ve sosyo-kültürel i�gallerini kal�c� hale getirirken, oryantalist söyleme teslim olmu� baz� ki�i ve çevrelerin “�slam’�n devlet gibi bir hedefi yoktur” gibi yakla��mlarla mevcut zillet halini durumu me�rula�t�rma ve kal�c�la�t�rma misyonunu üstlenmesini nas�l yorumlamal�?

Bütün bu röportaj boyunca konu�tu�umuz yürek yak�c� hadiseler vicdan sahibi her insan için Müslümanlar� ve beldelerini koruyucu bir devletin, bir kalkan�n zorunlulu�unu hissettirmiyor mu? Neden �slam co�rafyas�, emperyalist devletlerin ç�kar çat��malar�n�, sömürme u�runa kanl� sava�lar�n� kolayl�kla sahneleyebildikleri bir saha haline geldi? Bu nas�l oluyor? Çünkü bu kirli ve kanl� oyunlar�n� oynamalar�na izin vermeyecek, koruyucu bir devlet yok. Müslümanlar�n en �eni katliamlar sonras�nda çaresizce duaya s���nmalar� dahi böyle bir çaresizli�i ortaya koyuyor. Evet, bu oryantalist söyleme teslim olmu� ki�iler, normal i�lerinde Müslümanlar�n sadece duaya yeltenmeleri konusunda ak�llar�n� harekete geçirerek “fiili dua, fiili dua” diyorlar. Ama kendileri �u mezalimler kar��s�nda dua ediyorlar, en iyi söz ustalar�, Allah için, bunun duas� bir �slam devletinizin olmas�d�r, demiyorlar. Dü�ünün bu insanlardan birinin bacas�n� alev sard���nda 110’u,evine h�rs�z girdi�inde 155’i, herhangi bir yak�n�na t�bbi müdahale gerekti�inde 112’yi aram�yor mu, ar�yor. Yani devlet kap�s�na gidiyor. Müslümanlar�n kanlar� oluk oluk ak�t�l�rken, servetleri ya�malan�rken, iffetleri kirletilirken, ar�� titreten imdat ç��l�klar�n� ula�t�rabilecekleri bir devlet, bir acil hat yok. �u pespaye mant��a bak�n, �u mezalimi ya�arken bile koruyucu kalkan�n gerekli olmad���n� �ehvetle savunabiliyorlar. Dünyada bugün 2 milyara yak�n ümmet kendi co�rafyas�nda sürgünde ya�at�l�yor. Kendi co�rafyas�nda, fakat yabanc� hukuk ve siyasi vesayet alt�nda... Bundan daha a�a��lay�c� bir sürgün olabilir mi? Bunlar bu ümmetin ayd�n�, alimi olamazlar. Ümmetle ba��n� kopartm��, hislerini kaybetti�i için ümmetinin ac�lar�n� anlam�yorlar. Bak�n, Gazali, Ebû Bekir el-Esam d���nda �slam mezhepleri içerisinden hilafetin farz yani devletin zorunlu olmad���n� söyleyen bir tek ki�inin dahi ç�kmad���n� söylüyor. Cürcani Hilafet hakk�nda “dinin maksatlar�n�n en mühim olan�d�r. Zira be� temel maksad� temin edecek olan ahkâm ancak onun sayesinde uygulanabilir” diyor.

(Söyle�i: �ükrü Hüseyino�lu / �ktibas Dergisi - Kas�m 2019)

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !