22-11-2010 10:06

Pamak: Ta�uta ta�ut demek, baz� M�sl�manlarca hor g�r�l�r oldu

Pamak bu b�l�mde, `dini �o�ulculuk`, `din ve ideolojiden ar�nd�r�lm�� kamu alan�` gibi hak-b�t�l sentezine dayal� yakla��mlar� ve son d�nemlerde T�rkiye`de ger�ekle�en sistem i�i de�i�im ve d�n���mler konusunda M�sl�manlar aras�nda ortaya ��kan farkl� y�nelimleri ele al�yor ve bu s�re�lerde konjonkt�rel kazan�mlar u�runa �slami reflekslerinden uzakla�ma e�ilimi g�steren M�sl�manlara �nemli uyar�larda bulunuyor.

Pamak: Ta�uta ta�ut demek, baz� M�sl�manlarca hor g�r�l�r oldu

�slam ve Hayat

 

Yazar Mehmet Pamak'la gerçekle�tirdi�imiz ve neticede on bölümlük bir yaz� dizisi halini alan söyle�imizin be�inci bölümünü dikkatlerinize sunuyoruz. Üzerinde dikkatle durulmas� gereken önemli tesbitler içeren yaz� dizisini on günlük periyodlarla yay�nlamaktay�z. Lakin Kurban Bayram� sebebiyle bu bölümü bir haftal�k gecikmeyle yay�nlam�� bulunuyoruz.

 

Pamak bu bölümde, "dini ço�ulculuk", "din ve ideolojiden ar�nd�r�lm�� kamu alan�" gibi hak-bât�l sentezine dayal� yakla��mlar� ve son dönemlerde Türkiye'de gerçekle�en sistem içi de�i�im ve dönü�ümler konusunda Müslümanlar aras�nda ortaya ç�kan farkl� yönelimleri ele al�yor ve bu süreçlerde konjonktürel kazan�mlar u�runa �slami reflekslerinden uzakla�ma e�ilimi gösteren Müslümanlara önemli uyar�larda bulunuyor.

 

Müslümanlar�n söylem ve eylemlerinin giderek artan oranda sekülerle�ti�ini kaydeden Pamak, t�pk� Tanzimat'ta gâvura gâvur demenin hor görülmesi gibi, görece özgürlükçü yeni statükoya angaje olan Müslümanlarca, ta�uta ta�ut demenin hor görülür oldu�u�nu kaydediyor ve "Sistem içi demokratikle�meyi benimseme ya da aktif desteklemede o kadar ileriye gidilebilmektedir ki, baz� Müslümanlar bu gidi�e sessiz kalmay�p, tevhidi ilkeleri, vahyi ölçüleri, Peygamberi örnekli�i hat�rlatarak “emri bil maruf” sorumlulu�unun gere�ini yerine getirmeye kalkt���nda, kimileri bu �slami uyar�lar� yapanlar� tahfif edici, karalay�c�, itham ve iftiralarla mahkum edici tutumlar sergilemekten bile çekinmemi�lerdir. Hatta “tevhid, �irk, küfür, bât�l, tagut, cahiliye, cihad” gibi Kur’ani kavramlar� gündemle�tirmeyi küçümseyip alay konusu yapanlar bile ç�kabilmektedir. Bunlar, tevhidi mesaj� bugünün insanlar�na ula�t�rmak için, bu kavramlar�n bugünkü toplumdaki kar��l�klar�n� göstermek, tabiri caizse ete kemi�e büründürmek zaruretini bile görmezden gelebilmektedirler. Bunlar, bugün gerçekle�tirilmek istenen, rasyonalizme, liberalizme, dini ço�ulculu�a ve laik demokratik sistemle uyumlu din alg�s�na dayal� sistem içi görece özgürlükçü de�i�ime zarar verece�i kayg�s�yla, �slami kimlik ve kavramlar� geriye çekmekten, gündeme getirmemekten yana görünmektedirler. ��te bu endi�eyle, bu tür Kur’ani kavramlar�,  günümüzde somut kar��l�klar�n� göstererek kullanmaktan (adeta tarihe gömmek istercesine) imtina ettikleri gibi, bu kavramlar� gündemle�tirenleri de cayd�r�c� tepkiler verebilmektedirler." tesbitlerinde bulunuyor.

 

��TE MEHMET PAMAK'LA SÖYLE�� D�Z�M�Z�N 5. BÖLÜMÜ: 

 

�edit Zalim Eski Statüko ile Görece Özgürlükçü Yeni Statüko Aras�nda Müslümanlar

 

Görece özgürlük vaadeden yeni statükoya, statükonun demokratikle�me çabalar�n�n do�rudan içinde yer al�p taraf olan, �l�ml� laiklik ve liberal demokrasiyi içselle�tirdikleri halde kendini �slam’a nispet eden kesimlerle, bu de�i�imi Müslümanlar�n maslahat� bak�m�ndan olumlu bularak aktif destek karar� alan kimi tevhidi uyan�� öbeklerinin tutumlar�n�n analizini yapmak önemli bir sorumluluktur.

 

Bu analiz, gidi�at� do�ru okuyup tedbirler almak; emri bil maruf ba�lam�nda uyar�larda bulunmam�z; �slami toplum olu�turma, ümmeti vahiy ekseninde yeniden in�a etme sorumlulu�umuz; gelecek tasavvurumuz ve bu istikametteki tevhidi mücadelemizin istikrar ve süreklili�i ile içinden geçmekte oldu�umuz yozla�t�r�c�, çözücü, sisteme eklemleyici de�i�im sürecinden en az kay�pla ç�kabilmemiz, gibi ba�l�klar alt�nda zikredebilece�imiz çok önemli sorumluluklar�m�z bak�m�ndan büyük önem arz etmektedir.

 

Bundan önceki bölümlerde daha çok de�i�imin do�rudan içinde olan kesimleri ve sistem içi de�i�im çabalar�n� dini referanslarla me�rula�t�rmaya çal��an farkl� kesimlerin yakla��mlar�n� ele almaya çal��m��t�k. Bu bölümden itibaren ise, daha çok, görece farkl� boyutlarda da olsa kendilerini �irk sistemiyle ayr��t�rmada ve taguti sisteme kar�� tav�rlar�nda daha net olan tevhidi uyan�� öbeklerinin, de�i�imi abartarak, sahiplenip aktif destek vererek ortaya koyduklar� söylem ve eylemlerini ve bunlar� �slami referanslara dayand�rma çabalar�n� analiz etmeye çal��aca��z.

 

Ak�lc�l�k, Hak-Bât�l Sentezcili�i ve Dini Ço�ulculuk Gibi Anlay��larla Türkiye’deki Sistem �çi De�i�ime Teolojik Me�ruiyet Zemini mi Haz�rlan�yor?

 

Ya�anan sistem içi de�i�im ve dönü�üm sürecinde, vahye tabi akl�n yerini, kimileri için vahyin üzerinde konum biçilen ve vahyi belirleyerek reel �artlara uyumlu hale getirmeye çal��an ak�l, kimileri aç�s�ndan da vahiyden ba��ms�z seküler ak�l almakta, sonuçta ak�lc�l�k/rasyonalizm giderek yayg�nla�maktad�r. Vahyi belirlemeye kalk��an ak�lc�l���n ürünü projelerin de, vahiyden ba��ms�z akl�n üretti�i hukuk sistemlerinin ve seküler temel haklar anlay���n�n da Allah’�n murad�na uygun olabilece�i ve insanlar� kurtulu�a ta��yabilece�i iddialar� gündemle�tirilmektedir. Bu tür eklektik anlay��lar�n önünü açmak üzere, mevcut cahili toplum �artlar�, uyum sa�lanmas� gereken do�al durum olarak kabul edilerek, bu cahiliye toplumunu de�i�tirip vahiyle yeniden in�ay� esas alan ink�lâbî yöntem terk edilmekte ve verili �artlarda, hak-bat�l sentezi yönetimlere ve “birlikte ya�am ve ortak yönetim” ad� alt�nda eklektik proje aray��lar�na yönelinmektedir.

 

Tevhid dininin mesaj�, ister Peygamberler, isterse onlar�n yolunu takip eden muvahhidler arac�l���yla olsun, hep Allah’�n tarihe ve topluma  müdahalesi anlam�n� ta��m�� ve köklü bir tevhidi dönü�ümü sa�lay�p, ahiret-kulluk eksenli bir hayat tasavvurunu in�a ve adaleti ikame etmeye yönelik bir ink�lap meydana getirmeyi hedeflemi�tir. Bugünün Kur’an davetçileri ise, genelde, tarihe ve topluma, tevhidi ink�lap hedefli bir müdahale hedef ve iradesini terk edip, daha çok var olan modern cahiliye modelini ve hayat tarz�n�, uzla��lmas� gereken veri kabul etmektedirler. Sonuçta, var olan�, ayn� kodlar içinde kalarak yenilemeye, “sistemin yeniden in�as�” ad� alt�nda, bu cahiliye de�erleriyle �slam’� uzla�t�rarak tarihe ve toplumun cahili de�erlerine teslim olmaya yönelmektedirler.

 

Bu tür yakla��mlar�n sahipleri nazar�nda, muhtemelen, Ashab-� Kehf misali onurlu, ilkeli tutumlar; var olanla uzla�arak, hak-bat�l sentezi yaparak, statükoya eklemlenerek saraylarda ya�amak, iktidar ve ranttan pay�n� almak yerine; uzla�may� reddedip, bat�la itiraz ederek, zalim imparatorlar�n yüzüne hakk� hayk�rarak, ma�araya s���nmay� tercih eden, güzel örnekler, tarihte kalm�� marjinal tutumlar olmaktan öte geçememektedir. �brahim (as) misali, en büyük tehditlere kar�� hakk� hayk�rmaktan vazgeçmeyen, Nemrud’un ate�inden de�il Allah’�n azab�ndan korktu�u için, yak�lma tehdidine ra�men tavize, i�birli�ine yana�mayan, bask�, zulüm ve ölüm tehdidi alt�nda tek ba��na ümmet olmay�, kalabal�klarla uzla�arak birlikte iktidar ve ranta ortak olmaya tercih eden onurlu marjinallikleri, muhtemelen sadece tarihte kalan bir hat�ra olarak okuyup geçmektedirler. Bu örnekler de, bugün kolayca yap�ld��� gibi, hak bat�l sentezi birlikte yönetimler öneren ço�ulculuklara raz� olsayd�lar ve Hakk� hakim k�lmak için bat�la kar�� tavizsiz bir mücadele sürdürmeseydiler, �üphesiz cahiliye kitlelerini de arkalar�na alarak, ya da egemen cahili güç ve sistemlerle hak-bat�l kar���m� sentezlerde uzla�arak, kitlele�ebilir, iktidar ve ranta ula�abilirlerdi.

 

Evet bugünün hak-bat�l sentezcileri, ço�ulcular�, uzla�mac�lar� nazar�nda, bu onurlu örnekler günümüze hitap etmemektedirler; Bu yüzden de, Nuh (as) misali tevhidi daveti 950 y�l sürdürdü�ü halde, uzla�mad���, tavize yana�mad���, hak ile bat�l� kar��t�rmad���, egemen güçlerle i�birli�i yapmad��� için, iktidar ve ranta ula�amayan ve davetine icabet edenlerle bir gemi dolduramayan örnekler de, bugüne ���k tutamayan tarihi hikayeler olmaktan ç�kamamaktad�rlar. Resulullah (s)’in, “Ya bu Kur’an’� de�i�tir, ya da yeni bir Kur’an getir” tekliflerine kar��, “Ben ancak bana vahyolunana uyar�m, onu kendi arzuma göre de�i�tirmem mümkün de�ildir, Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azab�ndan korkar�m”[1] tavizsizli�i, uzla�mazl��� da, büyük i�kencelere ve ekonomik-sosyal boykotlara ra�men, iktidar ve rant tekliflerini reddeden onurlu duru�u da, muhtemelen O’na ait ve tarihte kalan, bugünün �artlar�nda örnek olamayacak bir tercih olarak alg�lanmaktad�r.

 

��te bu sebeple de, vahyî nasslara ba�l�l�k ve teslimiyet yerine onlar� verili �artlara uydurmak için e�ip-büken, de�i�tirmeye kalk��an a��r� yorumlar�yla “ak�lc�l�k” ve hak ile bât�l� e�de�er konuma oturtarak birlikteli�e, uzla�maya, ülkeyi birlikte yönetmeye yönlendiren “dini ço�ulculuk” eksenli dü�ünceler yayg�nla�t�r�lmaya çal���lmaktad�r. Bir önceki bölümde al�nt�lanan beyanlarda ortaya kondu�u üzere, “Allah’�n indirdikleriyle hükmetmek” konusu dahi tart��maya aç�larak, Allah’�n emrini sapt�r�p, hükmü de�i�tiren yorumlar yap�labilmektedir. Ve böylece laik cahiliye yasalar�n�n ayr�m yap�lmadan uygulanmas�n�n bile Allah’�n hükmüyle hükmetmek kapsam�na girebilece�i gibi sapt�r�c� a��r� yorumlara tevessül, daha do�rusu hükmü de�i�tirmeye cür’et edilebilmektedir. Buradan kalkarak da, bütün dinlere e�it uzakl�kta devlet ve kamu alan� tasavvuru olu�turulmakta, laik-demokratik olan hak-bât�l sentezli ortak yönetimlerin de Allah’�n murad�na uygun oldu�una dair mesnetsiz dü�ünceler yayg�nla�t�r�lmaya çal���lmaktad�r.

 

Bir daha dikkat çekmek isterim ki, yukar�da ifade edilen hak-bat�l sentezli aray��lar, giderek çok yak�n�m�za kadar ula�arak ve daha geni� çevreleri ku�atarak yayg�nla��yor. Türkiye prati�inde, bir yandan AKP-Gülen öncülü�ünde geli�en ve sistemi ayn� seküler paradigma içinde kalarak de�i�tirme/yenileme/bat� standartlar�nda güncelleme ile ülkedeki ve bölgedeki Müslüman halklar� dönü�türme, küresel liberal - kapitalist sisteme uyumlula�t�rma / �l�ml�la�t�rma projesi sürdürülmektedir. Di�er yandan da, bu projeye bilinçli ve do�rudan ya da birtak�m maslahatlar güderek dolayl� destek veren pek çok Müslüman, sistem içi görece özgürle�tirici de�i�ime teolojik alt yap� olu�turma, din zaviyesinden de me�ruiyet kazand�rma anlam�na gelebilecek ya da bu gidi�e dolayl� da olsa katk� sunacak, ama tevhidi ilkeleri ise zay�flatacak içerikte aç�klamalar ve ameller yapmaktan çekinmemektedirler.

 

Halbuki, Türkiye’yi “Il�ml� laiklik” ile “Il�ml� �slam”� uzla�t�rarak, bölge halklar�na raz� olacaklar� de�i�imin istikametini gösterecek bir “model” olarak sunmak isteyen yerel ve küresel güçler, bölgeyi bu model üzerinden dönü�türmeyi hedefliyorlar. Bölgenin Müslüman halklar�n� dönü�türmeye yönelik olarak, Türkiye’deki AKP modeliyle, siyasi, ekonomik, hukuki iddialar�ndan vazgeçip, daha çok bireysel ibadetler alan�na çekilmi�, liberal laik demokratik sistemlere raz� olmu� bir din alg�s� olu�turmak istiyorlar. Bölge halklar�n�, seküler modern paradigman�n ç�karc�, sömürücü üretim ve tüketim azg�nl���na entegre olmu� bir “�slam alg�s�” etraf�nda Protestanla�t�r�p, küresel kapitalist sisteme eklemlemek istiyorlar. �slam co�rafyas�ndaki iyi niyetli Müslümanlar, Türkiye’deki bu modeli, kadrolar�n� ve onlar�n din alg�lar�n�n ne oldu�unu, içinde rol almak zorunda kald�klar� küresel projeleri ve TC sisteminin nereye do�ru ve ne kadar de�i�meye müsait oldu�unu bizim kadar bilemezler. Sonuçta bölge insanlar�n� nereye sürüklemeye ya da eklemlemeye sebep olabilece�ini ve emperyal güçlerin neyi hedeflendiklerini, modelin olu�turulmaya çal���ld��� bu ülkenin Müslümanlar� kadar bilmeleri ve takip etmeleri de mümkün de�ildir. Çünkü model burada do�uyor ve bizler bu modelin öncülerini çok daha iyi tan�yoruz, de�i�imin nereye do�ru gitti�ini de çok daha yak�ndan gözlemleyebiliyoruz.

 

��te bu sebeple de, hem bu ülke insanlar�n�, hem de bölgenin Müslümanlar�n� bu konuda uyarmak bak�m�nda büyük sorumluluk alt�nday�z. Bundan dolay�, bölgeyi emperyal projelerle paralel bir istikamette dönü�türüp, küresel kapitalist sisteme eklemleme riski ta��yan model bu ülkeden ç�kt��� için, bu modeli apaç�k tan�t�p riskleri konusunda ülke ve bölge halklar�n� uyaracak, ümmetin vahiyle yeniden in�a edilmesi mücadelesinde uyar�c� �ahidlik yapacak alternatif Kur’an toplumu nüvesi  olu�turmak da bu ülke Müslümanlar�n�n önemli ve öncelikli sorumlu�udur.

 

Türkiye’de olu�turmam�z gereken ve “Kur’an Toplumu �ûras�” misali özgün adland�rmalarla ifade edebilece�imiz bu alternatif model, ku�at�c� yap�s�, ilkeli tavizsiz mücadelesi, Kur’an ile büyük cihad� ikame edi�i, ezilenlerden yana �slami bir muhalefet olu�turarak tevhidî adaleti ikame mücadelesi vermesiyle mustaz’af halklara örnek ve önder olmal�d�r. Bölgeyi küresel laik kapitalist sisteme eklemlenmek üzere dönü�türme hedefli “laik-liberal demokrat-�l�ml� Müslüman” Türkiye modeli, süslü kaplarda sunulan bir zehir konumundad�r. Bunun panzehiri ise, “Kur’an Toplumu” modelinin örnekli�iyle, bu tuzaktan kurtulu�un do�ru istikametini göstermek ve bölge halklar�n� uyaracak �ahidli�i yapmakt�r. ��te bu önemli sorumluluk da, bu zehrin nas�l kar�ld���n� bizzat mü�ahede ederek yak�ndan takip eden ve bilen Türkiye Müslümanlar�n�nd�r. Yani bütün Müslüman halklar� etkileme riski olan bu dönü�türücü zehir Türkiye’de olu�turuldu�una göre, bu tehlikeye kar�� uyar�c�l�k ve �ahidlik/örneklik anlam�nda panzehirini bir an önce haz�rlay�p, bütün Müslümanlara sunmak da bu ülke Müslümanlar� olarak bizim sorumlulu�umuzdur.

 

Bu sebeple, bizim, söz konusu Kur’an toplumu modelini olu�turmak ve onun ya�anan örnekli�iyle gerçekle�tirilecek vahye �ahidlik yan�nda, bölgeyi dönü�türmeyi hedefleyen “�l�ml� laiklik - liberal demokrasi - �l�ml� �slam” sentezi modelin tehlikeleri hakk�nda yapaca��m�z uyar�larla, hem ülke hem de bölge Müslümanlar�na kar�� sorumlulu�umuzu yerine getirmemiz gerekmektedir. Üstelik bu Kur’an toplumu modeli, ya�anan bu sistem içi de�i�im sürecinde yap�lan�p, bu fonksiyonunu yerine getirmek üzere bir an önce harekete geçmek zorundad�r. Ancak ne yaz�k ki, bu sorumlulu�u yerine getirmesi gereken tevhidi birikim, büyük ölçüde sistem içi de�i�imi hakk�yla de�erlendiremeyerek, ya da çok abart�p duygusal ba�lar kurarak, cazibesine kap�larak bu de�i�im sürecinin pe�ine dü�mü�, ona eklemlenme e�ilimine girmi� bulunmaktad�r. Bu iki yönden vebal getirmektedir. Birincisi, bizatihi Türkiye tevhidi uyan�� sürecini yozla�t�rmaya sebep olmak, di�eri ise, bölge ve ülke halklar�na kar�� uyar� ve �ahidlik görevini yerine getirmemek, tam tersine tehlikenin büyüyüp yayg�nla�mas�na katk�da bulunmak vebalidir.

 

Mesela, daha çok yak�ndaki referandum sürecinde, �lahi vahyi esas almayan, laik sistemi restore eden sistem içi de�i�ime, sistem içi taraflardan birinde fiilen yer alarak aktif destek vermek, �slami aç�dan da do�al bir durummu� gibi benimsenmi� ve me�ru say�lm��t�r. Taguti anayasan�n k�smi de�i�ikli�iyle, �lahi vahyi dü�man sayan görevler ifa etmek üzere var olan taguti kurumlar�n, �irke dayal� bu niteliklerini koruyarak yeniden yap�land�r�lmas�na “evet” oyu ile i�tirak etmek, kolayca kabullenilmi�tir. Ayr�ca, birçok tevhidi uyan�� süreci öncüsü �ahsiyet bile, sistemin de�i�ik laik partilerine üye olmu� ve çe�itli görevler üstlenmi� bulunmaktad�rlar.

 

Laik sistemin taguti anayasas�nda yap�lacak, içerik olarak yine vahye ayk�r� olan de�i�ikli�e aktif destek verme ça�r�s� gibi gayri �slami bir amel, kimilerince bir “devrim” ve “yenilenen hareket f�kh�” gere�i ciddi bir ictihâdi aç�l�m, despotizmi geriletmeye yönelik çok önemli bir ad�m olarak takdim edilebilmi�tir. Kimilerince, “Müslümanlar�n referanduma kat�lmalar� itikâdî de�il, tamamen içtihâdî bir konudur” denilip, me�ru bir amel olarak gösterilebilmi�tir. Kimilerince, “Allah’a teslimiyetin, takval� olman�n önemli bir gere�i ve ibadet”, kimilerince de f�trat sözle�mesindeki “kâlu belâ” beyan�yla özde� derecede hakk� ifade eden bir ahidle�me kabul edilebilmi� ve hatta Umre ibâdetinden daha anlaml� ve önemli bir “ibâdet” ve “cihâd” olarak nitelenebilmi�tir.

 

 

 

Müslümanlar�n Söylem ve Eylemleri, Giderek Seküler Bir �çerik Kazanmakta Yeni Statükoda, “Taguta, Tagut Denmeyecek” Yakla��m� Sergilenmektedir

 

Sistem içi demokratikle�meyi benimseme ya da aktif desteklemede o kadar ileriye gidilebilmektedir ki, baz� Müslümanlar bu gidi�e sessiz kalmay�p, tevhidi ilkeleri, vahyi ölçüleri, Peygamberi örnekli�i hat�rlatarak “emri bil maruf” sorumlulu�unun gere�ini yerine getirmeye kalkt���nda, kimileri bu �slami uyar�lar� yapanlar� tahfif edici, karalay�c�, itham ve iftiralarla mahkum edici tutumlar sergilemekten bile çekinmemi�lerdir. Hatta “tevhid, �irk, küfür, bât�l, tagut, cahiliye, cihad” gibi Kur’ani kavramlar� gündemle�tirmeyi küçümseyip alay konusu yapanlar bile ç�kabilmektedir. Bunlar, tevhidi mesaj� bugünün insanlar�na ula�t�rmak için, bu kavramlar�n bugünkü toplumdaki kar��l�klar�n� göstermek, tabiri caizse ete kemi�e büründürmek zaruretini bile görmezden gelebilmektedirler. Bunlar, bugün gerçekle�tirilmek istenen, rasyonalizme, liberalizme, dini ço�ulculu�a ve laik demokratik sistemle uyumlu din alg�s�na dayal� sistem içi görece özgürlükçü de�i�ime zarar verece�i kayg�s�yla, �slami kimlik ve kavramlar� geriye çekmekten, gündeme getirmemekten yana görünmektedirler. ��te bu endi�eyle, bu tür Kur’ani kavramlar�,  günümüzde somut kar��l�klar�n� göstererek kullanmaktan (adeta tarihe gömmek istercesine) imtina ettikleri gibi, bu kavramlar� gündemle�tirenleri de cayd�r�c� tepkiler verebilmektedirler.

 

Bu ba�lamda, baz� karde�lerimiz on y�llarca birlikte tagut dedi�imiz sisteme ve anayasas�na, kendileri bu taguti anayasada k�smi de�i�ikli�e oy vermeleri ve sistem içi de�i�ime a��r� ba�lanmalar� sebebiyle, bundan böyle adeta bu taguti sistemin anayasas�n� "taguti" olarak nitelemekten vazgeçmemizi istercesine bir tutum tak�nmaktad�rlar. Yani mademki baz� karde�lerimiz anayasa de�i�ikli�ine "evet" oyu ile i�tirak ediyorlar ve madem ki, darbeci bürokratik vesayeti sona erdirip, bunlar yerine e�leri örtülü, kendileri de namaz k�lan, halka ve de�erlerine daha yak�n ki�iler, art�k Cumhurba�kan�, Ba�bakan, Meclis Ba�kan� ve Anayasa Mahkemesi Ba�kan� oluyorlar, o halde art�k bu laik anayasa için, bu �slam kar��t� laik sistem için, bu sistemin tu�yan� sürdüren kurumlar� için "taguti" denmemelidir, der gibi tepki gösteriyorlar. Sistem ve kurumlar� Allah’�n hükümlerine isyan�, itaatsizli�i, Allah’�n hükümlerine mugayir heva ürünü hükümlerle hükmetmeyi sürdürdükleri halde, art�k onlara “tagut” denmesi baz� Müslümanlar� rahats�z ediyor. T�pk� Tanzimat’taki "Bundan böyle art�k gâvura gâvur denilmeyecek" dayatmas� gibi, bundan böyle "taguta tagut denilmeyecek" der gibi davran�yorlar. 

 

Halbuki, kendini �slam’a nispet edip, baz� bireysel ibadetlerini yerine getiren kimi �ahsiyetler yönetime geldiler ve baz� karde�lerimiz de, kendilerince baz� maslahatlarla (bize göre yanl�� yaparak) onlar�n sistem içi de�i�imine oy verip kat�ld�lar ve görece özgürlük umuduna a��r� kap�ld�lar diye, taguti �irk sistemi ve ilahi vahye dayanmayan anayasas� ve ayn� nitelikteki k�smi de�i�ikli�i ile taguti kurumlar� bu taguti niteliklerini kaybetmezler. Kanaatimizce, bu karde�lerimizin konumu ise, ancak niyet, gerekçe ve te'villeri ile güttükleri maslahat vb hususlar sebebiyle "taguti anayasan�n k�smi de�i�ikli�ine oyla destek vererek" yanl�� bir amel i�leyen karde�lerimiz olmaktan ibarettir. En az�ndan Kur'an ve sünnetten bizim ç�kard���m�z sonuç budur. 

 

Aksi durum ise, bu anayasa de�i�ikli�inin ve sistem içi de�i�imin �slami oldu�u iddias�d�r ki, bunu demeye hiç kimsenin yetkisi de yoktur, haddi de de�ildir. Hepimiz bilmekteyiz ki, kimi Müslümanlar�n oylar�yla yeniden kurulan/yap�land�r�lan AYM ve HSYK, “Tevhidi Duyarl�l�k Ça�r�s�” bildirisinde de ifade edildi�i gibi, Allah'�n hükmüyle hükmetmeyecek ve mevcut anayasadaki taguti ve �slam dü�man� laik hükümlerle hükmetmeye devam edecektir. O halde, k�smi anayasa de�i�ikli�i de tagutidir. Taguti kurumlar�, �irke dayal� ayn� niteliklerini koruyarak ve laikli�i koruma görevlerini muhafaza ederek yeniden yap�land�rmaktan ibarettir. Ne yapal�m yani, baz� karde�lerimizin oy vermesi hat�r�na, bu ideolojik gerçe�i yok mu sayal�m, onlar�n oylar�yla yeniden olu�turulan bu taguti kurumlar�, �slami mi kabul edelim?

 

Halbuki, zulümat�n daha bask�c�, daha zalim koyu karanl�klar�ndan, görece özgürlükçü gri tonlar�na do�ru geçi�, görece bir rahatlama getirse ve zulmü bir miktar geriletse de, en büyük zulüm olan �irk devam etmekte ve Allah’�n hükmüyle, adaletle hükmedilmeyen yeni statüko da taguti olmaya devam etmektedir. Çünkü, Allah’�n hükümlerini, hudutlar�n� tan�may�p, kendisi mugayir hükümler, hudutlar ihdas edip, Allah’�n kullar�na heva ürünü bu hükümlerle hükmetmeye kalkan her tüzel ve gerçek ki�i taguttur. Bu yüzden, görece özgürlükçü �l�ml� laik, liberal, demokratik sistemde de, taguti olma niteli�i sürmekte, �irke dayal� adaletsizlik, haks�zl�k ve sömürü devam etmektedir. Yönetimdekiler, e�leri örtülü, bireysel ibadetlerini yapan ve kendilerini Müslüman olarak tan�mlayan ki�iler olsalar bile,  sistem, anayasas� ve kurumlar� taguti niteliklerini sürdürmektedirler. Bu sebeple, mü’min olabilmek için öncelikle �art olan, “tagutu red sorumlulu�u” eski tagutun yerine ikame edilen görece özgürlükçü yeni tagutu da reddetmeyi gerektirmektedir.

         

Ancak maalesef, Müslümanlarca yay�nlanan kimi bildiriler ve yaz�lar, giderek bu tür kavramlar�, vahyi ölçüleri ve �slami kimli�i aç�kça ibraz eden bir muhtevadan ar�nm��, daha seküler bir içerik kazanmaya ba�lam�� bulunmaktad�r. “�slami kurulu�lar” ad� alt�nda yay�nlanan referandumla ilgili son “aktif destek” bildirisi de bunun en bariz örneklerinden birisi olarak henüz göz önünde durmaktad�r. Kur’ani kavramlar�n ve vahyi ölçülerin/hükümlerin, tarihte b�rak�lmay�p günümüze ta��nmalar� ve günümüzdeki somut kar��l�klar� gösterilerek güncelle�tirilmeleri, konjonktürü/realiteyi a��r� abartarak belirleyici k�lanlar� ve mevcut �artlar�, uyum sa�lanmas� gereken veriler olarak kabul edenleri rahats�z etmektedir.

 

Bugün egemen olan �edit zalim eski statükonun tasfiyesi sevinciyle gözleri kama��p önünü göremez hale gelen tevhidi uyan�� süreci bakiyesi ço�u çevre ve �ahsiyetler, eskinin yerine ikame edilmek istenen yeni statükoyu ve ta��d��� potansiyel riskleri, gerçekçi bir biçimde okuyamamakta ve yeterince do�ru de�erlendirememektedirler. Bunun sonucu olarak da, “Il�ml� laik - liberal demokrat - �l�ml� Müslüman” olan, bireysel ibadetlerini yapan yöneticilerin yönetiminde olu�turulan, zulmü azalan ama taguti niteli�i süren, gönüllü modernle�tirme/sekülerle�tirme rolü üstlenmi� görece özgürlükçü yeni statükoya eklemlenme ve ondan ba��ms�z tevhidi kimlik ve istikameti yitirme tehlikesiyle kar�� kar��ya gelmi� bulunmaktad�rlar. Bu sebeple, bugün zulümat�n gri tonlar�ndaki bu yeni statükoyu, bu derece abartarak sahiplenenler, aktif destek vererek eklemlenenler, hem kendi çevrelerindeki Müslümanlar�, hem de tevhidi davetin muhatab� olan kitleleri, yan�ltm�� olmuyorlar m�?

 

Çevrelerini ve kitleleri, bu sistem içi demokratikle�meye ve yeni statükoya destek vermeye davet edenler, yar�n yeni statükoya kar�� tevhidi mücadele sorumluluklar� olmayacakm�� gibi davranm�� olmuyorlar m�? Üstelik, görece özgürlükçü yeni taguti statükoya verilen bu aktif deste�i, “takva”, “ibadet” ve “Allah’a teslimiyet” olarak takdim edenler, yar�n yeni taguti statükoya kar�� tevhid ve adalet mücadelesini nas�l sürdüreceklerdir?  Daha do�rusu böyle bir mücadeleye gerek duyacaklar m�d�r? Yoksa iktidar ve ranttan paylar�n� al�p, �slami mücadele ve daveti, Kur’an’�n siyasal, ekonomik, hukuki hükümlerini tarihe gömüp, namaz platformu misali bireysel ibadetleri yayg�nla�t�rmaya ve hay�r faaliyetlerine mi indirgeyeceklerdir? Böyle yapmay�p, tevhidi ve adaleti ikame etme mücadelesini yeni taguti statükoya kar�� da sürdürmeye kalk��salar, kendilerinde bu ruh, nitelik ve gücü bulabilecekler midir? Bu çabay� gösterebilseler bile, içine dü�tükleri çeli�kiyi, nas�l izah edeceklerdir? Olu�umu için bu derece aktif destek verdikleri, olumluluklar�n� çok abart�p sahiplendikleri yeni statükonun taguti oldu�unu, Allah’�n hükümleriyle hükmedilen adalet sistemine ula�mak için, bu sisteme ve topyekûn cahiliyeye kar�� tevhidi bir toplumsal dönü�üm ve ink�lab�n gereklili�ini, kendilerine, çevrelerine ve davetin muhataplar�na nas�l anlatacaklard�r?

 

Tevhidi Uyan�� Süreci Öbeklerinin Ço�unu da �çinde Bar�nd�ran

Demokratik Laik Platformlar, Demokratikle�menin Öznesi Durumundalar

 

Verili cahiliye toplumu �artlar�na müdahale ederek, onu, kendi özgün kavram ve ölçüleriyle �slah ve ink�laba u�ratmay� hedefleyen uzun soluklu ve zorlu �slami/tevhidi mücadele yerine, k�sa vadede birtak�m dünyevi sonuçlara ula�t�racak yeni aray��lara giriliyor. Bu sebeple, mevcut �artlarda bir arada ya�ama, hak-bât�l uzla�mas�yla ülkeyi birlikte yönetme, laiklik ve demokrasiyle �slam’� sentez etme aray��lar� ve buna yo�unla�an e�ilimler, giderek daha çok taraftar bulmakta ve bu istikamette h�zl� bir dönü�üm ya�anmaktad�r. Pek çok “tevhidi grup” ve öncü “�slami �ahsiyet” de art�k demokratikle�menin nimetlerini abartarak gündeme ta��makta, �slami referanslarla destek verip demokratikle�meye taraf olmakta, hatta bir k�sm� bat� standard�ndaki “demokratik laikli�in” bile savunucu�unu yapmaktan ve �slam’la uyumlu oldu�unu iddia etmekten çekinmemektedirler.

 

Di�er yandan, çok az say�da istisna haricinde neredeyse bütün tevhidi uyan�� süreci öbeklerinin de, sa�c� muhafazakâr, “milliyetçi,” dernek ve vak�flar ile birlikte üyesi olduklar� TGTV’nin Genel Ba�kan�, hepsini temsilen yapt��� konu�mada, “Totaliter, yasakç� bir anayasa istemiyoruz. Darbe anayasas� istemiyoruz. Demokratik irade ile yap�lm��, ayr�mc�l�k yapmayan, yeni demokratik sivil anayasa istiyoruz”[2] diyebilmekte ve aç�kça demokratik laikli�i ve halk iradesinin mutlak egemenli�i anlam�nda demokrasiyi savunabilmektedir. Cahiliye toplumunun iradesini yans�tacak sivil anayasa da, cahili ve taguti bir anayasa olmaktan kurtulamayaca��na göre, demek ki, son referandumdaki gibi k�smi de�il de, bu de�i�iklikten görece daha iyi, daha özgürlükçü bir cahiliye anayasas� sivil toplumca yap�lsa yine aktif destek verecekleri anla��lmaktad�r.

 

Bile�enleri aras�nda, tevhidi uyan�� süreci bakiyesi öbeklerin büyük ekseriyetinin ve “öncü �slami �ahsiyetler”in önemli k�sm�n�n da yer ald���, toplumu ve sistemi demokratikle�tirmeye, Müslüman camiay�, �l�ml� laiklik ve demokrasi ile bütünle�tirmeye, demokratik laikli�i tesis etmeye endekslenmi� çal��malar� bütün illerde gerçekle�tirmeye çal��an SDP (Sivil Dayan��ma Platformu)’nun temel hedefi de kendi sitesinde �öyle vurgulanmaktad�r: “Ya�ad���m�z bu tarihi süreçte, demokrasi ve hukuk ekseninde ülkemizi yeniden yap�land�rma sürecine katk� sa�lamak, huzur ve bar���, birlik ve beraberli�i koruyarak yeni demokratik ve sivil bir anayasa talebini toplumda canl� tutmak”.

 

TGTV’nin ba�� çekti�i ve birçok tevhidi uyan�� süreci öbe�inin de aç�kça içinde yer al�p destekledi�i “Ortak Ak�l” hareketinin temel slogan�: Kay�t Yok, �art Yok, Egemenlik Milletin!”, “Türkiye, Laik, Demokratik, Sosyal, Hukuk Devletidir, Ne Bir Eksik, Ne Bir Fazla” olarak belirlenmi� ve her tarafa bu sloganlar� ta��yan afi�ler as�lm��t�r. Ayn� platformun güttü�ü amaç ise: ''Türkiye'de ya�anan demokrasi ve özgürlük mücadelesine aktif kat�l�m sa�lamak,… yeni bir anayasa talebini diri ve canl� tutmak" �eklinde aç�klanm��t�r.

 

Referanduma “evet” oyu vererek aktif destek ça�r�s� yapan “�slami kurulu�lar” ad� alt�ndaki platform da (ki bunlar�n da bir ya da iki istisna d���nda tamam�, ayn� zamanda “TGTV”, “SDP”, “Ortak Ak�l” gibi demokratik platformlar�n üyeleri durumundad�rlar, ayr�ca bunlar�n içinde bizzat genel ba�kanlar�n�n a�z�ndan aç�kça “bizim derne�imizin �slami kimli�i yoktur” diyen kurulu�lar bile vard�r)[3] yay�nlad�klar� ortak bildiri metninde “Tüm toplum kesimlerinin taleplerini kar��layan, sivil, özgürlükçü ve adaleti tesisi önceleyen toplumsal sözle�me niteli�inde bir anayasa talebimizi tekrarl�yoruz” demi�lerdir. T�pk� daha önce yay�nlad�klar� bir ba�ka bildiride de, ayn� kurulu�lar�n “�lahi iradeyi ve vahyi esas alan bir anayasa talep ediyoruz” demek yerine, “Halk�n iradesini esas alan yeni bir anayasa haz�rlanmas�n� talep ediyoruz” dedikleri gibi.[4]

 

Di�er taraftan, yine referanduma “evet” çabas� içinde yer alan ve �irk anayasas�nda yap�lacak k�smi de�i�iklikle gerçekle�tirilmek istenen sistem içi demokratikle�meye, “aktif destek” ça�r�s�nda bulunan, kendimize çok yak�n buldu�umuz tevhidi kesimden baz� karde�lerimizin de kimi liberallerle birlikte içinde yer ald�klar� bir kurulu�un öncüleri ise aç�kça �unlar� söyleyebilmi�lerdir: “Tek derdimiz ülkemizin siville�mesi, özgürle�mesi ve AB standartlar�nda bir ülke olmas� yolunda sivil toplum olarak üzerimize dü�eni yapmak!”. Bu Müslümanlar, internet sitelerinde yer verdikleri “Demokratlara ça�r�” metninde ise: “Önceli�ini hukukun, evrensel insan haklar�n�n, demokrasinin, dü�ünce ve ifade özgürlüklerinin geni�letilmesinden yana koyan, … bu anlamda … demokrasiye olan ba�l�l�klar�ndan ba�ka hiçbir �eyleri olmayan ba��ms�z bir sivil toplum örgütüyüz” diyebilmi�lerdir.

 

Bu Tür Eklemlenmi� “�slami Kurulu�lar”, Tevhidi Uyan��a,

Demokratik De�i�imci AKP’den Daha Fazla Zarar Vermektedirler

 

�ahsen, AKP’yi ve bilinen öncü kadrolar�n�, onlara ve politikalar�na eklemlenen tevhidi uyan�� süreci öbek ve öncülerine nazaran, daha tutarl� ve dürüst görenlerdenim. Çünkü AKP öncüleri �slam alg�lar� ve pratikleri bak�m�ndan hep bu konumda bulunmakta ve sürekli bu yöntemi takip etmekteydiler. Onlar zaten, sistem içi laik-demokratik çizgide, halk�n biraz daha özgürle�mesi, iktidar ve ranttan pay�n� almas� amaçl� bir çaba içindeydiler. Bugün pragmatizmle onlara eklemlenen �slami grup ve �ahsiyetler ise, eskiden, do�rudan tekfir etmeseler de, bu konuma ve yönteme olumlu bakmayan, bu yakla��m� �slami ve me�ru bulmayan bir dü�ünceye sahiptiler.

 

Üstelik, AKP ve öncüleri, �slami bir yap� olduklar� iddias�nda da de�ildirler. Ayr�ca, bu laik-demokratik konumlar�n�, en az�ndan eklemlenenler kadar �slami göstermek çabas� içinde de de�ildirler. Halbuki pragmatizmle onlara sonradan eklemlenenler ise, bir yandan �slami kurulu� olduklar�n� söylüyor ve halk� Kur’an’a ça��rma çabas� da gösteriyorlar. Di�er yandan da, bir süredir, ayn� zamanda Kur’ani davetle asla uyu�mayacak olan, sistem içi demokratikle�meye de ça��rmaktad�rlar. Üstelik bu bat�l ça�r�y� da, �slami ve me�ru göstererek, hatta ibadet ve takva olarak tan�mlayarak, sistem içi de�i�ime teolojik alt yap� haz�rlama vebalini de üstlenerek bunu yapmaktad�rlar.

 

Tevhidi uyan�� süreci öbeklerinin önemli bir k�sm�, nedense halk�n geleneksel bid’at ve hurafelerine gösterdikleri ele�tirel, d��lay�c� yakla��m�, kesinlikle (demokrasi, liberalizm ve laikli�i �slam ile sentez eden dü�ünceler dahil olmak üzere), modern hurafelere kar�� göstermemektedirler. ��te modern hurafelere bula�m�� ya da bu hurafeleri kan�ksama ve me�ru görme yakla��m� içindeki “tevhidi”(!) kesimlerin bu önemli zaaf�, kendilerinin de zamanla demokratikle�me riskini artt�ran ve onlar� me�ru gördükleri tarafa do�ru savuran bir rol oynayabilmektedir

 

��te bu sebeple, bu eklemlenen gruplar�n, bu ikili ça�r� ve hak-bat�l kar���m� davetle zihinleri kar��t�rarak, �slami mücadeleye, tevhidi bilincin olu�umuna ve �slami dönü�üme verecekleri zarar, AKP ile mukayese bile edilemeyecek kadar büyük olmaktad�r. Halbuki bunlar, ilkeli bir duru�la, sistem içi de�i�im politikalar�na eklemlenmeden, sadece Kur’an’a davet fonksiyonu görmekte �srar etselerdi, sistemi AB ölçüleriyle yeniden in�a etmek yerine, toplumu ve ümmeti vahiyle in�a etmeye yo�unla��p, sadece bu sorumlulu�u yerine getirmeye yo�unla�salard�, AKP politikalar� ve emperyal dönü�türme projeleri, Müslümanlara ve �slami mücadeleye, kesinlikle bu kadar büyük bir zarar� veremezdi.

 

 “Ne �eriat, Ne Darbe” Slogan�n� Laikler Söylüyor

“Müslümanlar” ise, Gere�ini Yerine Getiriyor

 

Bir daha özetleyerek ifade edelim, herkes bilmekte ve aç�kça gözlemlemektedir ki, liberal kesim ile Bat�n�n da deste�ini alan AKP-Gülen koalisyonu öncülü�ünde ve “Ortak Ak�l”, “TGTV”, SDP” ve en son da bu üç kurulu�un içinde yer ald�klar� halde, hâlen ilkelerini belli ölçüde korumaya çal��an gruplardan bir iki ilaveyle olu�an “�slami Kurulu�lar” adl� platformun da aktif deste�iyle, bir demokratik de�i�im gerçekle�mektedir. ��te ya�anan bu sistem içi de�i�imle, Türkiye’de muhtemel bir “sivil demokratik laik anayasa” yap�larak, ba�ta �slami kimlik ve Kürt kimli�ine yönelik bask� ve yasaklar alan�nda ya�ananlar olmak üzere, egemen zulmü geriletilmek arzu edilmektedir.

 

Böylece, hem genel anlamda temel haklar alan�nda görece bir iyile�me, hem de bireysel ibâdetler alan�nda görece bir özgürle�me gerçekle�tirilmek hedeflenirken, asl�nda AB kriterlerine uyumlu, liberal, �l�ml� laik, demokratik bir sistem ortaya ç�kar�lmak istenmektedir. Yani Kemalist resmi ideolojisiyle Bat�n�n fa�ist dönemine tak�l� kalan, kendini bat�daki geli�melere paralel olarak yenileyemeyen bat�c� laik sistem, Avrupa’n�n son ula�t��� AB kriterlerine göre güncellenmeye ve ba�ta Müslümanlar olmak üzere farkl� tüm toplumsal kesimler de, bu sürece eklemlenmeye, bu düzenlemelerden raz� edilip uzla�t�r�lmaya çal���lmaktad�r.

 

Bir yandan sistem, darbeci despotizmin vesayetinden kurtar�l�rken, di�er yandan ülkenin bir gün �slam ahkâm�n�n hükmü alt�na girmesini de engelleyecek, kapitalizme uyumlu “�l�ml� �slam” alg�s� yayg�nla�t�r�lmaya ve �l�ml� laik demokratik sistem Müslümanlara kabul ettirilmeye çal���lmaktad�r. Anla��lan odur ki, “ne �eriat, ne darbe” slogan�n� laikler söylüyorken, Müslümanlar ise, bunun gere�ini yerine getirmektedirler. Maalesef, bu sonucu sa�lamak isteyen sistem içi �l�ml� laik demokratikle�meye öncü ve destek olmak üzere, pek çok Müslüman grup ve �ahsiyet seferber olmu� bulunmaktad�rlar.

 

Böylece, sistem içi de�i�imle sa�lanacak görece özgürle�meden istifade edecek, iktidar ve ranttan pay alma imkân�na sahip olacak kimi “�slami gruplar” ve öncüleri, bu sistem içi geli�meyi abartarak, bu de�i�imin sonucunda te�ekkül edecek demokratik sistemin sa�layaca�� görece olumlu hukuki vasat� sahiplenip destekleyerek, bütün Müslümanlar nezdinde me�rula�t�rmaya katk� sunacaklard�r. ��te bu süreç i�lemekte ve sistem içi zulmün azal���n�, sanki Allah’�n murad� olan adaletin tecellisi gibi takdim ederek demokrasiyle �slam’� sentez etmeye kalk��anlar; yazd�klar� makaleler, yapt�klar� faaliyet, aç�klama ve yay�nlarla, yeni olu�acak görece özgürlükçü statükoya teolojik me�ruiyet kazand�rmak ister gibi davranmaktad�rlar.



[1] 10/Yunus 15

[2] Sivil Dayan��ma Platformunun, 11 May�s 2010’da Pendik’te düzenledi�i, Sivil ve Demokratik Anayasa Forumunda birçok tevhidi grubun da üyesi oldu�u TGTV Ba�kan�n�n hepsi ad�na yapt��� konu�madan.  

[3] TGTV, SDP ve Ortak Ak�l platformlar�n�n internet sitelerine girerek, tevhidi kesim ve bu kesimlerin öncüleri olarak bilinen kurulu� ve �ahsiyetlerin, neredeyse tamam�na yak�n k�sm�n�n bu demokratik platformlar�n üyeleri konumunda olduklar�n� ibretle göreceksiniz. Yine bu çevrelerin görevli temsilcilerinin, ayn� zamanda AKP, HAS Parti, Saadet Partisi vb sistem partilerinde de kolayca yer ald�klar�n� ve üye, kurucu, milletvekili, belediye ba�kan� ya da meclis üyesi konumlar�nda bulunduklar�n� da göreceksiniz.

[4] http://haksozhaber.net/news_detail.php?id=10655. “Halk�n iradesini esas alan yeni bir anayasa talebi” hakk�nda, “... anayasay� yapacak Kur'an toplumu de�ilse, Anayasa hangi ölçülere göre yap�lacakt�r ve sonucunda oligar�inin despotlu�undan, ço�unlu�un despotlu�una ad�m at�lmayacak m�d�r? Ço�unlu�un tevhidi ilkelerden kopuklu�unu görüp bu hali me�rula�t�rmamak gerekir” diyerek hakl� tepki gösteren karde�lerimiz bile sonraki süreçte, �irk anayasas�nda yap�lacak k�smi de�i�ikli�e aktif destek ça�r�s� yapanlar�n saf�nda yer al�p, bu ça�r�y� bizzat dillendirerek öncülük yapabilmi�lerdir. 

 

SÖYLE��M�Z�N 4. BÖLÜMÜNÜ OKUMAK �Ç�N TIKLAYINIZ

YORUMLAR
  • hasant   20-08-2011 23:55

    GE�M��TE VE G�N�M�ZDE Bulunan, de�i�ik guruplara mensup olan kimselerin ortaya s�rd�kleri deliller, kar��t guruplar� ikna etmek, ir�ad etmek ve do�ru yolu g�stermek i�in de�ildi. Hi� bir faydas� olmayan fikir kavgas�, kalplerdeki d��manl���n alevlenmesi ve �slam Milletinin da��lmas�ndan ba�ka bir fayda sa�lamad�. Nihayet m�sl�manlar, de�i�ik gurup ve partilere ayr�ld�lar- ve her gurup kendi fikirleriyle ���n�p sevindi 9 saat �nce � Gizlilik: � Be�enmekten Vazge� � Sen, Y�cel �zmercan, Cengiz Sarsmazelsoy, Yasin Karag�z ve 4 ki�i daha bunu be�endiniz.. Can Dost ‎" Bu ac� tabloyu b�t�n renklili�iyle" Bu gibi s�� bak��lardan do�ma g�r�� ayr�l�klar� s�rf �a��m�za �zg� bir olaym�yd� acaba? meseleye bu a��dan bakt���m�zda bunun s�rf bug�n�n s�k�nt�s� olmad���, ge�mi�tede buna benzer s�� yakla��mlar�n ve fikir ayr�l�klar�na yol a�t��� g�r�lmektedir. Form�l �udur: Kur'an-� Ker'im'de buyurdu�u gibi ". Kur'an'da m�sl�man ad�n� Allah vermi�tir..." : Hacc,78: " ... Ve onun nimeti sayesinde karde�ler oldunuz." : Al-i �mran, 103: �slam'a �nand���m�za g�re do�ru y�ntemi se�ip onu dosdo�ru ��renmeliyiz. Allah'u Teala'n�n bah�etti�i m�sl�man ferasetiyle meselelere bakmal�y�z. �slam, her�eyden �nce bir nizamd�r - �st�n �zellikleri bulunan hayat nizam�- Allah'�n Kitab-� ve Peygamberimizin s�nnetinde belirtti�i gibi hayat�n b�t�n y�nlerine sadece Allah'�n kanunlar�n� hakim k�lma esas�na dayal� bir nizam. Baz� M�sl�manlar�n sand�klar� gibi, biz etiket eklemeyi kabul etmiyoruz. ��nk� her �eyden �nce �slam, kendi halinde tam ve eksiksiz dir. M�sl�man kafas�nda ve g�nl�nde ise bu bilgi ve anlay��, bir istikamet duygusu olu�turacakt�r. Do�ru bir d���nce sistemine ba�l� olunmaktan ve do�ru hareket etmekten do�an, do�ru bir istikamet... Her zaman belirtti�imiz gibi, ad�m�z yaln�zca m�sl�man tek kimli�e b�r�n�r�z, bu kimlikle hareket ederiz. Bu kimli�in yan�nda ba�ka etiket kabullenmeyiz. ��nk� Y�ce Rabbimiz bize m�sl�man ad�n� bah�etmi�tir. M�sl�manl���n yan�nda ba�ka kimlik ismi hi� bir alanda kabul etmeyiz... Netice itibariyle �unu s�ylemek isterim. Bu �u veya bu ay�r�m yapmaktan �teye t�m m�sl�man�m diyenlerin islam olmalar�n�n ve islam kalmalar�n�n olmazsa olmaz cinsinden zorunlu bir gere�idir. Bu sebepledirki herkes m�sl�manl���na bakmaya bakmal�, ve daha iyi m�sl�man olman�n yolunu tutmal�d�r 9 saat �nce � Be�enmekten Vazge� � 4 ki�i. Can Dost Do�ru d���nce olmadan do�ru bilgi, do�ru bilgi olmadan da inan� olmaz.E�er ortaya at�lan fikirler,�slam inan� esaslar�na ters d���yorsa veya �slami nasslar� reddediyorsa bu fikir bat�ld�r,ve savunucusu bat�l bir g�r���n temsilcisidir. ".Nas�l islami bir hareketi gayr-� islami olarak tan�tmak, karalamak b�y�k bir z�l�mse, gayri islami olan bir hareketi de islami olarak tan�tmak, lanse etmek, o derece b�y�k ve korkun� bir z�l�md�r." Dilden daha fasih olan fiil, idoloji em...rine g�re hareket ederken, dille islam veya iman davas�n� ortaya atman�n ne k�ymeti olur.? E�er �slam'la uzaktan yak�ndan alakas� bulunmayan, ( �slam dairesinin i�inde olmayan) fikirlerimizi atmaz, tav�rlar�m�z� yeniden g�zden ge�irerek terk etmez, kendimize �slam'la hayatiyet kazand�rmaz, isek; bilelim ki, bizde mevcut fikirleri...n, ba�ka ideolojilerin esiri olmaktan kurtulamay�z. M�sl�man�n hayat�nda tek ba��na hakim olan g�� Allah'�n birli�ine dayal� g��t�r. Allah'�n se�ti�i nizamdan ba�ka nizamlar arayan insandan daha zavall� ve daha ahmak kim vard�r? �uras� kesinlikle bilinmelidirki; Akaid sahih olmadan, hi� bir amel makbul olmaz. Bir kimse; ALLAH`u teala (cc) nin indirdi�i h�k�mleri tastik edecek, Resul-i ekrem (sav) �n din hususundaki her emrine boyun e�ecek ve ta�uti g��lerle cihad edecek ki;di�er amelleri sahih olsun! Yoksa hem ALLAH`u teala (cc) ya hem ta�uta inan�rsa; ne kadar amel ederse etsin, bo�tur. ��nk� akaid sahih olmay�nca, hi� bir amelin k�ymeti yoktur. Amelsiz ilim, meyvesiz a�a� gibidir." Burada amelden kas�t, kalbin ameli, yani (kalbin) ALLAH`a teslim olmas� ve ondan korkmas�d�r ki, b�ylelikle kalp ALLAH`a ibadet eder hale gelir. �slam ile �ereflenen ba�ka �ereflere iltifat etmeyecektir, zira bir sisteme inan�rken, ba�ka sisteme hizmet etmek en k�t� bir harekettir. Ak�l b�yle bir hareketin sahibini do�ru bir insan olarak kabul etmez, keza inand���, sistemi ba�ka bir sisteme adapte etmek onu istismar etmektir. b�yle bir mahluk Hakk�n nurundan uzakla�m�� olur. Bizim i�in kurtulu�un tek yolu islam d�r. �slam nizam�n� kabul etmek, bizim i�in en b�y�k mutluluktur. �slam ` �n hem din hemde nizam oldu�una iman etmi�izdir. M�sl�manlar�n yolu kuran ve s�net, saadet devrine bak�� ve ehli s�net yolunda bulunmakt�r. Resul� Ekrem (S.A.V.) ve Hulafa-i Ra�idinin yolunu dosdo�ru takip edenlere (ehl-i s�net ve cemaat)ismi verilmi�tir. M�sl�manlar�n kayna�mas� ve ida...eleri, tek bir yol, yanl�z bir hedefe do�ru yol al�r. Yol ise ��phesiz o (s�rat-� m�stakim) dir . �slamla �ereflenen ba�ka �ereflere iltifat etmeyecektir.. Ta�ut'un �izgisinde olan t�m parlamenter demokrasi ilkelerini ve be�eri ideolojileri reddediyorum. Be�eri Sistemlere U�akl�k etmekden, cahiliyeye yama olmakdan Allah'a s��n�r�m. Ancak bunlara inan�yoruz diyorsan�z size sadece �unu s�yleye bilirim: "Lekun Dinukum Veliyediyn". ��te do�ru yol, �slam'�n g�sterdi�i yoldur. Bu k�sa c�mle iyi anla��lmas� gereken b�y�k bir ger�e�i ifade etmektedir. M�minlerin tutumu budur, �tesini var sen d���n. D���ncelerimi ve Ara�t�rmalar�m� sizinle payla�t�m.Nacizane dilimizin d�nd���nce Ger�ekleri M�sl�man karde�lerime ula�t�ramaya �al��t�m.Bir Hatam ,yanl���m Varsa Allah'�n Rahmetine S���n�r�m.Yaz�m� Yazmaya Ba�lad�gm� s�re Zarf�nda D���ncele...rimi takip eden Bay Bayan T�m Dostlar�ma Te�ekk�rlerimi �letirim." ," D���nceleriyle ufkumu geni�leten rahmetli "Cemalettin kablan" hocam ve "H�sn� Akta�" Hocama sonsuz te�ekk�rlerimi ve dualar�m� iletirim. " Karde�lerime her�eyin en g�zeli sizlerin olsun der Allah (c.c)'den Sagl�k,Sihat ,afiyet Niyaz eyler iman�n�z�n Halis, Amelinizin g�zel, G�nl�n�z�n Huzurlu olmas�n� Dilerim.. Sayg� Ve H�rmetlerimi Yollar iki Cihanda saddetler dilerim.Hakk�n�z� Helal edin.Can Dost HASAN TAYGAR ..Selam ve Dua ile 9 saat �nce � Be�enmekten Vazge� � 3 ki�i.

  • polat   25-12-2010 15:35

    B�SM�LLAH�RRAHMAN�RRAH�M (en ba�ta pamak'�n ya�l�l��� de�il sorun olan.ya��na uygun davranmamas�.) Anla��lan psikolojik sorunlar�n�z var,Mehmet pamak horanm� tepiyor,yoksa �ayda ��ram� oynuyor be karde�im.�nsan tevhidi hakikatleri anlad�k�a,ya�ad�k�a olgunla��r gen�le�ir,siz nas�l vard�n�z bu kan�ya.E�er yaz�lanlar sizi rahats�z ettiyse, vard�r sizde bunun bir kar��l��� herhalde.Bir karde�imizde �irkten ve ta�uttan devaml� bahsetmesi neden rahats�z ediyor.Osmanl�da oldu�u gibi gavura gavur demeyin anlay���n�n yerle�tirilme�e �al���ld��� gibi,bug�nde,ta�uta ta�ut demeyinki z�lm�n� devam ettirsin,zalimlikleri,s�m�r�s�,insanlar� ���tmesi yan�na kar kals�n.Tevhdin ger�ek anlam�na vak�f olmadan,ta�utun hillelerini if�a etmeden,Kuran�n yery�z�ne hakimiyeti m�mk�n de�ildir.Ku'ran'� anlayarak okuma�a devam edelim hep birlikte in�aallah.

  • h�seyin alan   05-12-2010 14:53

    EDEP YA HUU! Risaletin ilk y�llar�, hen�z gelen vahiy fazla de�il, on, onbe� k�sa s�re, bel ki y�z ayet. Badiyeden bir Arap gelir, bedevidir, d��ardand�r. Muhammed diye bir adam�n yeni bir din getirdi�ini duymu�, i�in asl�n� ��renmek istemektedir. �ehirli olmad���na g�re, hayat� standart, ilgi d�nyas� s�n�rl�, u�ra�� alan� ve me�guliyeti sabittir. Bir ka� arkada�� ile oturan Peygamberi bulur, ondan, yeni getirdi�i dini kendisine anlatmas�n� ister. Kim oldu�unu, nereden geldi�ini ��rendikten sonra Muhammed (s)anlat�r ona. Muhtemel bir ka� ayet okudu, biraz da a��klama yapt�. G�r��me k�sa s�rd�... �imdi mesele adam�n verdi�i tepki de: "Vallahi muhammed, senin anlatt�klar�ndan, krallar asla ho�lanmayacak"!!! Biraz tefekk�r edelim, kimilerimizin y�llard�r okumaya hatta gruplar halinde ders yapmaya devam etti�i kuran okumalar�ndan, habire okuyup durdu�umuz onca ayetlerden sonra, k�sa bir g�r��me ile �u adam�n verdi�i tepkiyi anlayabildik, benzer kavray��� g�sterebildik mi? Evet diyenlerimiz, o halde nerede durduklar�n�, kimden yana taraf olduklar�n� kendilerine sorsunlar yahut bir g�zden ge�irsinler! S�yle�iye yorum yapan arkada�lar�n bir k�sm�n�n yazd�klar�na, s�yle�ide dikkat �ekilen hususlara bak�yorum da, acaba diyorum, acaba biz neden bu kadar s��, tefekk�rs�z ve "uydum kalabal�klara" dercesine de�i�ken, tutars�z olabildik? Nedir bu ba��m�za gelen hastal�k? Bir insan� M�sl�man k�lan temel ilkeler vard�r, o ilkelerdir ki bizi ba�ka bir dinli olmaktan ay�r�r. �slam ise o ilkelerle �slam'd�r, onlars�z �slam olmaz yani. Bu ilkeleri biz belirlemiyoruz, i�eri�ini de bizler doldurmuyoruz, �ari'i koyuyor. Bizden �nceki salihler de o ilkelerle salihle�tiler, �rneklik ve rehberlik yap�p gittiler. Bizler de ayn� yola ba� koymad�k m�yd�? Be�enmeyebilir, o ilkelere tutunmayabilir, o salihlerin yolunu da takip etmeyebilirsiniz, hatta bu i�ler " bizlerden sorulabilir ancak" havalar�na da girebilirsiniz! Ama, ondan sonra kalk�p da o din hakk�nda, o dini sana bana ula�t�ran salihler hakk�nda, yahut o dinin ilkeleri hakk�nda "ucuza" ka�an, belden a�a�� vuru�lar yapamazs�n�z! bunun ad� ba�ka bir �ey olur o zaman! Birileri de ��kar, "hop hem�erim, ne oluyor, bu din bu de�il" diye cevab�n� verir, dinin ilkelerini hat�rlat�r. Bunda garip bir �ey yok da, o tepkinin alt�nda yatan ne �yle? A���a m� d��t�n, nedir? Hani, �a� d��� kalm��, d�nyay� y�zy�l geriden takip eden pozitivist, Kemalist laiklerin yapt�klar� gibi, dine ve dindarlaradair "tan�mlay�c�", "a�a��lay�c�" yorum yapan geri zekal�lar vard�r ya, bir de o gibilerle kar��la��nca, Allah'dan �ok kullar�ndan korktuklar�n� hemen a��k edenler, iki dakikada inanc�n� pazarlayan ve "dut yemi� b�lb�le" d�n�p a�a��la�anlar vard�r ya... Kendini M�sl�man hisseden birisi, yapt�klar�n�n hesab�n� bir g�n mutlak verece�i korkusu ile ya edebini tak�n�r ve i�erden konu�ur, bu durumda s�n�rlar bellidir, yahut laik�ilerin ve yardak��lar�n�n d��t��� pozisyona d��mez, bu bir ahlaki tutumdur, �yle de�il mi? S�yle�ide anlat�lanlara bir cevab�n varsa, edebin de yeterli ise, delilli ve a��klay�c� tarzda yazars�n, yanl��l��� d�zeltirsin, bizler de bir ders ��kart�r�z. Yok s�yleyeceklerin bitti, t�kand� isen kendine bak, s�ylem ve duru�lar�n� bir daha g�zden ge�ir. Bundan iyi f�rsat m� olur? Ola ki, uyar�lar seni beni d��ebilece�imiz b�y�k yanl��lardan sak�nd�r�r da, ahiretten �nce hay�r buluruz. Bir dokunma ile y�k�lacak hayallere dald�nsa, uyanmaya bak! Ba�ka ne diyelim ki?

  • OKYUCU   03-12-2010 19:39

    Y�REG�NE SAGLIK AB� ALLAH RAZI OLSUN

  • M�CAH�T S   03-12-2010 19:29

    SAYIN AHMETBEY BUNAMI� DEDE OLARAK G�STERD�G�N O �NSANIN KALEM�NDEN �IKANELE�T�R�S� B�LE ALLAH RIZASINI G�ZET�RKEN SAYGINLIKTA YAPARKEN SEN�N G�B� GEN� OLAN ARKADA�IMIZIN KALEM�NDEN �IKAN ELE�TR�N�N HANG� SATIRI ALLAH RIZASINI G�ZETMEKTED�R HEM B�LMEZM�S�N BU D�N�N �NSANA HAYAT VEREN B�R D�N OLDUGUNU ALLAHA KAR�I SORUMLUGUNU LAYIKIYLA YER�NE GET�REN�N YA�I �LERLED�K�E F�Z�KSEL OLARAK DEG���ME UGRASADA BUAK�DEN�N �NSANIN AKLINI VEKALB�N� D�PD�R� TUTDUGUNU

  • ahmet haksever   02-12-2010 13:13

    �artlar� daha fazla zorlamamak laz�m herhalde.gizlili�i gizemli�i benden daha iyi bilir baz�lar�.anlayan anlam��t�r. "rum ordusuna asker yaz�lmay� reddedenlere" ve zeki bey'e ve tepeyurt'a selamlar.

  • zeki   01-12-2010 16:18

    Acayip bir durum, konunun i�eri�inin, tespitlerin hakl�l��� ya da haks�zl���n�n, ilmi �l�� ve delillerle tart���lmas� yerine, bu sefer de yazar�n ya�� sorun edilmi�. Merak ediyorum do�rusu, bu s�yle�i dizsinin sonuna kadar daha neler olacak. Acaba bir kere de hi� de�ilse ayn� �slupla ve ilmi �l��lerle meselenin asl�n� tart��an ve bizim de konu hakk�nda ufkumuzu a�acak kar��t g�r��ler serdedilebilecek mi? T�rkiye'deki de�i�im ve M�sl�manlar�n tutumu hakk�nda f�khetme �abas�n� bereketlendirecek karde��e bir tart��ma yap�labilecek mi? Sonra �u ya� tak�nt�s� ve ya��na uygun davranman�n �l��s� nedir ve kim belirlemektedir? Resulullah (s) ve yan�ndaki ya�l�lar, taviz mi veriyorlard�, yoksa taviz verenlerin, uzla�anlar�n, temel ilkeleri ve istikameti korumada zaaf g�sterenlerin yapt�klar�n� ho� g�r�p, "o da �yle yaps�n" m� diyorlard�? Yoksa Allah onlar� b�yle bir ihtmale kar�� "dosdo�ru olun" ikaz�yla uyar�yor muydu? Allah ve Resulullah da "emri bil maruf yapmay"� emredip yapmayanlar� tehdit mi ediyorlard�? B�yle gizli gizemli mesajlar verip, �ahsyetlere y�nelip esas konuyu ilmi olarak tart��maktan uzak durmak yak��m�yor do�rusu?

  • ahmet haksever   01-12-2010 13:44

    en ba�ta pamak'�n ya�l�l��� de�il sorun olan.ya��na uygun davranmamas�. ikinci olarak �irk tarihte kals�n diyen falan da yok�konuyu istedi�iniz tarafa �ekmeyin. ���nc� olarak pamak mazlumderi kurdu�unda onu ilk ziyarete gidenlerdeniz.seneyi siz daha iyi bilirsiniz.

  • Ahmet Tepeyurt   01-12-2010 01:00

    Pamak art�k ya�land�. dolay�s�yla bence de, gen� gibi tevhid-�irk merkezli bak�� a��s� ona yak��m�yor. art�k bunlar� a�mal�. hala tevhide tak�l� kalmas�, taguta tagut demesi sivri ka��yor. bence de isim taklidi yaparak ortaya ��kan sahte haksever hakl�, tevhid, tagut, �irk tarihte kalmal�. Pamak sentezci m�sl�manlara ele�tiri yapaca��na, b�yle ilke ve tutarl�l�k pe�inde ko�aca��na, art�k ya�l� biri olarak �l�ml� �slam yolunda yumu�amal�. M�sl�manlar� samimiyet testine falan tabi tuttu�u yok ama,Allah'�n dini babas�n�n mal� m� b�raks�n isteyen istedi�i tarafa �eksin, ona da ne oluyor? Ya��na ba��na baks�n, otursun yerinde. ona m� kalm�� "emri bil maruf" g�revi yapmak. Bak yahudiler emri bil maruf g�revini nas�l da savsaklam��lard�. ne olur yani o da yapmasa. Abdulmuttalip ne g�zel s�ylemi�ti. �Kabe Allah'�n Allah kabesini korur, develer benim ben develerimi korurum" diye. Pamak da, "Din Allah'�n Allah dinini korur, ben d�nyevi ��karlar�m� korurum" desin ve ahir �mr�nde kendisini bu kadar �z�p y�prataca��na, rehavete y�nelsin, gitsin tatil beldelerinde ya�as�n ve emeklili�in tad�n� ��kars�n. Allah dinini korur, ona m� kalm�� Allah'�n dini ad�na bat�lla sentezlere s�r�klenenlere, sisteme eklemlenenlere kar�� ��kmak. ona m� kalm�� yeni stat�konun M�sl�manlar� ku�atacak tehlikelerini anlat�p uyarmak. Pamak dede, �slami m�cadelede ilke ve tevhidi duyarl�l�k �a�r�s� yapmaktan vazge� ve torunlar�nla oyna sana yeter. Mutedil kavram�n�n, vasat �mmet olmak, insanlara emri bil maruf yapmak, istikamet �zere olmak ve istikameti bozanlara yoldaki i�aretleri hat�rlatmak yerine, �l�ml�l�k anlam�nda kullan�lmaya ba�land���n� anla ve �l�ml� ol. Selametle kal Pamak dede.

  • ahmet haksever   30-11-2010 15:46

    Pamak ya��ndan beklenmeyen tepkilerle m�sl�manlar�n kar��s�na ��kan Pamak bence daha mutedil yerlerde olmal�. Samimiyet testinin tokma�� kimsenin elinde olmamal�.

  • HUSEYIN SASMAZ   29-11-2010 20:58

    19- De ki; "En b�y�k �ahitlik kiminkidir?" De ki; "Benimle sizin aran�zda Allah �ahittir. Bu Kur'an, gerek sizi gerekse ula�t��� herkesi uyaray�m diye bana vahyedildi, sizler Allah ile birlikte ba�ka il�hlar oldu�una m� �ahadet ediyorsunuz?" De ki; "Ben buna �ahadet etmem; 'De ki; "O tek bir ilaht�r ve ben sizin O'na ko�tu�unuz ortaklardan uza��m " Bu tek ayette bu kadar kesitin ve imaj�n birbirini izlemesi, ardarda s�ralanmas� �a��rt�c� bir �ey! Bu izleme ve s�ralanma an-be-an, tablo tablo bu sahneyi canland�r�yor. �yle ki, neredeyse sahnede yer alan insanlar�n mimikleri dile gelecek ve nefes al�p vermelerinin sesi duyulacak. Mesel� i�te �u Peygamberimiz! Rabbinden bu emri al�yor. Arkas�ndan m��riklerin kar��s�na dikiliyor. Y�ce Allah'�n d���nda ba�ka il�hlar edinen, il�hl���n baz� vazge�ilmez karakteristiklerini bu d�zmece il�hlar�na yak��t�ran ve Peygamberimizin getirip kendilerine tan�tt��� �sl�m'a girmelerinin kar��l���nda O'ndan bu tutumlar�n� onaylamas�n� isteyen m��rikler ile y�zy�ze geliyor. Sanki onlar�n istedikleri olabilirmi� gibi! Sanki onlar�n d���nd��� tarzda m�sl�manl�k ile m��riklik birbirleri ile ba�da�abilir, ayn� kalbde bulu�abilirmi� gibi! Ger�i �imdi de b�yle d���nenler, m��riklerin o g�nk� zihniyetini devam ettirenler var! B�ylelerine g�re hayat�n y�nlendirmesine ili�kin konularda yabanc� kaynaklardan mesajlar al�n�rken, y�ce Allah'tan ba�kas�na boyun e�ilirken, y�ce Allah'dan ba�kas� dost ve dayanak edinilirken, b�t�n bunlar yap�l�rken bir yandan da m�sl�man olmak m�mk�nd�r! ��te Peygamber Efendimiz, �u m��riklerin kar��lar�na dikilerek onlara tan�t�m�n� �stlendi�i kendi dini ile dinleri aras�nda, kendi inand��� Allah'�n birli�i ile onlar�n m��rikli�i aras�nda, kendi �sl�m� ile onlar�n cahiliye zihniyeti aras�nda yol ayr�m� oldu�unu a��kl�yor. Onlar sap�k dinlerinden ��k�p kendi dinine girmedik�e aralar�nda hi� ortak nokta bulunamayaca��n� anlat�yor, bu konuda uzla�man�n s�z konusu olamayaca��n� belirtiyor. ��nk� daha i�in ba��nda yollar� birbirinden ayr�l�yor. Aha i�te, Peygamberimiz ile m��rikler aras�ndaki "tan�k getirme" sahnesinin herkese a��k perdesi g�zler �n�ne geliyor: "De ki; `En b�y�k �ahitlik' kimindir?" Yani �u evren b�t�n�nde tan�kl��� en b�y�k olan �ahit kimdir? Tan�kl��� b�t�n tan�kl�klara bask�n gelen �ahitlik kiminkidir? Kimin tan�kl��� meseleyi k�kl� ��z�me ba�lar ve ba�kas�n�n tan�kl���na yer b�rakmaz? T�m evrende �ahitli�inin a��rl��� olabilecek ba�ka hi�bir "�ey" olmad���n� vurgulamak, mutlakl���n yayg�nl���n� ifade edebilmek i�in b�ylesine bir soru �slubuna ba�vuruluyor: "En b�y�k �ahitlik kiminkidir?" Peygamberimize nas�l bu soruyu sormas� emrediliyorsa cevab�n� kendisinin vermesi emrediliyor. ��nk� bu sorunun ba�ka bir cevab� yoktur. Bu hem sorunun muhataplar�n�n Hiraf� ile hem de asl�nda b�yledir: "De ki; `Allah'�nkidir." Evet. En b�y�k �ahitlik Allah'�nkidir. Ger�e�i O a��klar, meseleyi en iyi o ��z�me ba�lar. O'nun �ahitli�inden sonra ba�ka bir �ahitli�e, O'nun s�z�nden sonra ba�ka bir s�ze yer yoktur. O bir �ey s�yleyince s�ylenecek ba�ka bir �ey kalmaz, mesele bitmi� olur. Bu ger�ek, yani y�ce Allah'�n �ahitli�inin en a��rl�kl� �ahitlik oldu�u ger�e�i a��klan�r-a��klanmaz hemen arkas�ndan kendilerine bildiriliyor ki, Peygamberimiz ile aralar�nda bizzat y�ce Allah �ahittir: "Benimle sizin aran�zda Allah �ahittir." Yani "Aram�zdaki davada �ahidimiz Allah'd�r." �barede g�rd���m�z bu kesiklik, baz� s�zlerin d��m��l��� sahnenin heyecanl� havas�na son derece uygun d���yor. Bu ifade tarz� gizli kelimeleri a���a ��karmak sureti ile "Allah sizinle benim aramda �ahittir." �eklinde bir c�mle kurmaktan �ok daha etkileyicidir. Peygamberimiz temel ilkeyi, yani bu meselede y�ce Allah'�n karar mercii oldu�u ilkesini ortaya koyduktan sonra m��riklere a��kl�yor ki, y�ce Allah'�n �ahitli�ini �u Kur'an i�eriyor, y�ce Allah ona kendisine m��rikleri uyars�n diye indirdi, gerek Peygamber'in sa�l���nda ve gerekse �l�m�nden sonra bu Kur'an ula�abildi�i herkes i�in bir uyar�c� g�revi yapacakt�r. O gerek o g�nk� m��rikler ve gerekse bilgisine ula�abildi�i di�er herkes aleyhine kan�tt�r. ��nk� y�ce Allah'�n bu temel konuya ili�kin �ahitli�ini i�eriyor. Gerek d�nya ve Ahiret, gerekse evrenin ve insan�n varolu�u bu temel meseleye dayan�r. Okuyoruz: "Bu Kur'an gerek sizi ve gerekse ula�t��� herkesi uyaray�m diye bana vahyedildi." O halde �u Kur'an, kime anlayabilece�i bir dille anlat�l�r da adam onun i�eri�ini anlayabilirse art�k o aleyhine delil olmaya ba�lar, uyar� mesaj�n� alm�� olur, e�er bu mesaj� ald�ktan sonra ger�e�i yalanlarsa azaba �arp�lmay� hakkeder. (Fakat e�er bir kimse Arap�a bilmedi�i i�in Kur'an'� anlayam�yorsa, araya giren dil yabanc�l��� engeli y�z�nden Kur'an'�n i�eri�inden haberdar olam�yorsa Kur'an o kimsenin aleyhinde tan�k olma i�levini y�klenmez. Bu durumda bu �ahitli�in i�eri�ini, yani Kur'an'�n anlam�n� o kimseye anlayabilece�i bir dil arac�l��� ile tan�tmam�� olan m�sl�manlar sorumludur. Tabii ki, e�er Kur'an-� Kerim adam�n ana diline �evrilmemi� ise bu b�yledir.) Peygamberimiz m��riklere Kur'an'�n il�hi tan�kl��� i�erdi�ini a��klad�ktan sonra bu �ahitli�in i�eri�inin ne oldu�unu a��kl�yor. Bu a��klamay� yaparken meydan okuyucu ve onlar�n ters do�rultudaki �ahitliklerini, y�ce Allah'�n �ahitli�ine taban tabana z�t nitelikteki �ahitliklerini k�kten reddedici bir dil kullan�yor. Onlara a��k a��k s�yl�yor ki, kar��t �ahitliklerini reddediyor, oldu�u gibi geri �eviriyor, onun tersini il�n ediyor, z�dd�n� a��kl�yor, a��k�a Rabbinin mutlak birli�ine ve ortaks�z-rakipsiz il�hl���na �ahitlik ediyor, bu yol ayr�m�nda onlarla aras�ndaki b�t�n ipleri kopar�yor, vurgulamal� ve peki�tirici bir dille onlar�n m��rikliklerinden uzak oldu�unu, bu a��r g�nahlar�n�n sorumlulu�una kat�lmaktan ka��nd���n� hayk�r�yor. Okuyoruz: "Yoksa siz Allah ile birlikte ba�ka il�hlar oldu�una m� tan�kl�k ediyorsunuz?" De ki; `Ben buna �ahitlik etmem.' De ki; `O tek bir il�ht�r ve ben sizin O'na ko�tu�unuz ortaklardan uza��m." Kur'an'�n ayetleri bu canl� kesitleri ile ve bu imajlar� ile kalblere �ylesine deh�etli bir �rperti sal�yor ki, insan s�z�n�n bunu yapabilmesi s�z konusu de�ildir. Bu y�zden herhangi bir yorumla araya girerek bu ayetlerin kalblere ak�y�, f��k�r���n� durdurmak istemiyorum. Yaln�z bu ayetler kesitin i�erdi�i ve bu dalgan�n k�p�klerinde somutla�an meseleden s�z etmek istiyorum. Bu ayetlerin dikkatlerimize sundu�u mesele dost edinme, Allah'� birleme ve m��rikler ile ili�ki kesme meselesidir. Bu mesele bu inan� sisteminin temel meselesi, onun i�erdi�i en b�y�k ger�ektir. G�n�m�z�n m�sl�man camias� bu il�hi dersin �zerinde uzun uzun durmak zorundad�r. ��nk� bu ayetlerin ini�ine muhatap olan o g�n�n m�sl�man camias� ne t�r bir cahiliye zihniyeti ile kar�� kar��ya idi ise bu g�n�n m�sl�man camias� da ayn� t�r cahiliye zihniyeti, ayn� cinsten olan bir cahiliye tutumu ile kar�� kar��yad�r. Bu y�zden g�n�m�z�n m�sl�manlar� tutumlar�n� bu ayetlerin �����nda belirlemekle, bu ayetlerin g�sterdi�i yoldan gitmekle y�k�ml�d�rler. Bu gerek�e ile bu ayetler �zerinde uzun uzun durup rotalar�n� onlar�n k�lavuzlu�u alt�nda �izmelidirler. Zaman d�nd�, dola�t� ve bu dinin insanl��a geldi�i ilk g�nk� noktaya geldi. �nsanl�k, �u Kur'an'�n Peygamberimize indi�i g�nlerdeki durumunun bir benzerine d�nd�. �sl�miyet'in, en b�y�k temel kural� olan "l�il�he illellah (Allah'dan ba�ka il�h yoktur)" ilkesini yerle�tirmek �zere geldi�i g�nlerin ve sosyal �artlar�n benzerlerini ya��yoruz neredeyse. Yaln�z bu �ahadet c�mlesinin anlam�n� �sl�m ordular� ba�komutan�n�n el�isi Rebii b. Amir'in anlad��� ve anlatt��� gibi anlamak gerekir. Bilindi�i gibi Rebii b. Amir, Pers ordular� ba�komutan� R�stem ile g�r��mesi s�ras�nda komutan�n "Sizi buralara getiren sebep nedir?" �eklindeki sorusuna �u cevab� veriyordu; "Bizi buralara g�nderen y�ce Allah'd�r. �steyenleri kula kulluk boyunduru�undan kurtar�p y�ce Allah' a kul olma d�zeyine, d�nyan�n dar kal�plar� i�inde tutsak olmaktan kurtar�p d�nya ve Ahiret enginli�ine ve �arp�k dinlerin bask�s�ndan kurtar�p �sl�m'�n adaletine kavu�turmak i�in geldik." Rebii b. Amir bu s�zleri s�ylerken R�stem ile soyda�lar�n�n imparator Kisra'ya tapmad�klar�n�, onu evrenin yarat�c�s� ve il�h� olarak g�rmediklerini, bilenin ibadet ama�l� davran��lar� kendisine sunmad�klar�n� biliyordu. Yaln�z imparatorun yasa koyma yetkisin. onayl�yorlar, bu anlamda ona tap�yorlard� ki. bu tutum �sl�m'a ayk�r� idi, hatta onunla �eli�iyordu. Bu y�zden R�stem'e bildirdi ki, y�ce Allah kendilerini insanlar� kulun kula kulluk etti�i, rejimlerin ve sosyal d�zenlerin pen�esinden kurtar�p ortaks�z Allah'a kul olma d�zeyine ve �sl�m adaletinin dirli�ine ��karmaya g�ndermi�ti. Bu rejimlerin ve d�zenlerin savunucular� il�hl���n belli-ba�l� �zelliklerini olu�turan egemenli�i, yasa koymay�, s�z konusu ayr�cal�kl� kullara yak��t�r�yor ve halktan bu egemenli�e boyun e�mesini ve bu yasalara uymas�n� istiyorlard� ki, bunlar �arp�k dinlerin s�zc�leri idiler. Zaman d�nd�, dola�t� ve bu dinin insanl��a "lail�he illellah" ilkesini getirdi�i g�nk� noktaya geldi. �nsanl�k tekrar kulun kula kul oldu�u d�neme geri d�nd�, tekrar �arp�k dinlerin bask�s� alt�na d��t�, "lail�he illellah" (Allah'dan ba�ka il�h yoktur)" ilkesini �i�nedi. Ger�i baz� kimseler minarelerden "lail�he illellah" c�mlelerini seslendirmekte devam ediyorlar. Fakat bu seslendirmeyi s�z konusu c�mlenin anlam�n� kavramadan ve a��zlar�ndan d�k�len bu kelimelerin bilincinde olmadan ve birtak�m ayr�cal�kl� kullar�n kendilerine yak��t�rd�klar� "egemenli�in" me�rulu�unu reddetmeden yap�yorlar. Oysa egemenlik, il�hl�kla e�-anlaml�d�r. Buna g�re gerek baz� ayr�cal�kl� fertlerin gerek yasa koymakla g�revlendirilmi� kurumlar�n ve gerekse haklar�n bu yetkiyi kendilerine yak��t�rmalar� gayri me�rudur. ��nk� ne bu imtiyazl� fertler ne yasama kurumlar� ve ne de halklar il�h de�ildirler ve buna g�re egemenlik yetkisini kullanma haklar� yoktur. Ne var ki, insanl�k tekrar cahiliye d�nemine d�nd�, "lail�he illellah" ilkesine s�rt �evirdi ve bunun sonucu olarak s�z� ge�en kimselere il�hl�k �zelliklerini yak��t�rd�, art�k y�ce Allah'�n birli�ini unutuverdi, s�rf O'nu dost edinme, s�rf O'na dayanma ilkesinden uzakla��verdi. �nsanl�k t�m� ile b�yle oldu. Bu h�k�m, yery�z�n�n do�usunun ve bat�s�n�n minarelerine ��k�p oralarda "lail�he illellah" c�mlelerini hayk�ranlar i�in, bu kelimeleri anlams�z ve pratik uygulamas�z olarak seslendirmekle yetinenler i�in de ge�erlidir. Asl�nda bunlar�n g�nah� daha b�y�kt�r ve K�yamet g�n� �arp�lacaklar� azap daha a��rd�r. ��nk� onlar do�ru yolu tan�d�ktan ve uzun bir s�re m�sl�man olarak ya�ad�ktan sonra kula kul olma sap�kl���na geri d�nd�ler. ��te bu y�zden g�n�m�z�n m�sl�man toplulu�u bu a��k anlaml� ayetler �zerinde uzun uzun durmaya ne kadar �ok muhta�t�r! Mesel� bu kitle, ba�l�l�k ve dost edinme ilkesini belirten �u ayet �zerinde durmaya ne kadar �ok muhta�t�r!: "De ki; `Allah'dan ba�kas�n� m� dost edineyim ki, o g�klerin ve yerin yoktan var edicisidir, yedirir, fakat yedireni yoktur." De ki; `M�sl�manlar�n ilki olmam emredildi, bana `sak�n Allah'a ortak ko�anlardan olma' denildi." G�n�m�z�n m�sl�manlar� bu ayet �zerinde uzun uzun durup d���nmelidirler ki, �u ger�ekler kafalar�na iyice yerle�ebilsin: �ster boyun e�me ve itaat etme, ister yard�m isteme ve medet umma anlam�nda olsun, y�ce Allah'dan ba�kas�n� dost ve dayanak edinmek �sl�m'a taban tabana z�dd�r. ��nk� bu tutum �sl�m'�n insanlar� pen�esinden kurtarmaya geldi�i m��rikli�in ta kendisidir. Y�ce Allah'dan ba�kas�n� dost edinmenin ilk somut uygulamas�, ilk a��k belirtisi gerek vicdanda ve gerekse pratik hayatta y�ce Allah'dan ba�kas�n�n egemenli�ini kabul etmektir. Oysa g�n�m�z�n insanl��� istisnas�z olarak t�m� ile bu tutumu benimsemi�tir. G�n�m�zde m�sl�man�n ana amac� t�m insanl��� kula kulluk boyunduru�undan kurtar�p y�ce Allah'a kul olma �zg�rl���ne kavu�turmakt�r. G�n�m�z�n m�sl�man� bu u�urda m�cadele ederken t�pk� Peygamberimizin ve bu ayetlere muhatap olan ilk m�sl�man cemaat�n kar�� kar��ya bulundu�u cahiliye zihniyetinin ayn�s� ile kar�� kar��yad�r. G�n�m�z�n m�sl�manlar� cahiliye zihniyetine kar�� m�cadele verirken a�a��daki ayetlerin m�min kalblere kazand�racaklar� ger�eklere ve duygulara sahip olmaya ne kadar �ok muhta�t�rlar! "De ki; `E�er Rabbimin buyruklar�na kar�� gelirsem b�y�k g�n�n azab�ndan korkar�m.' `O g�n kim azaptan uzak tutulursa Allah onu kay�rm�� olur. ��te kesin kurtulu� budur. E�er Allah ba��na bir musibet verirse onu O'ndan ba�ka hi� kimse gideremez. E�er sana bir iyilik verirse, ku�kusuz O'nun g�c� her �eye yeter. O kullar� �zerinde kesin egemendir. O'nun yapt��� her �ey yerindedir ve O her �eyden haberdard�r." G�n�m�z�n m�sl�man� cahiliyeye kar�� verece�i sava�ta bu zihniyetin ac�mas�zl���n�, zorbal���n�, bask�s�n�, s�rt �evirmesini, inat��l���n�, bozulmu�lu�unu, koku�mu�lu�unu t�m� ile kar��s�nda bulur. M�sl�man b�t�n bu i�ren�liklere kar�� dururken bu ger�eklerin ve bu duygular�n kalbinde yerle�mi� bulunmas�na ne kadar �ok muhta�t�r! Bu ger�ekleri ve bu duygular� bir kere daha hat�rlayal�m: Y�ce Allah'�n buyruklar�n� �i�nemekten ve O'ndan ba�kas�n� dost-dayanak edinmekten korkmak. Y�ce Allah'�n buyruklar�n� �i�neyenleri bekleyen korkun� azaptan �ekinmek. Zarar ve fayda dokunduran�n sadece Allah oldu�una kesinlikle inanmak. Y�ce Allah'�n kullar� �zerinde kesinkes egemen oldu�unun, O'nun h�km�n� hi� kimsenin geriye atamayaca��n�n, karar�n� hi� kimsenin �nleyemeyece�inin her zaman bilincinde olmak. Bu duygular� ve bu ger�ekleri i�inde bar�nd�rmayan kalb, �u azg�n cahiliye zihniyeti kar��s�nda �sl�m� yeniden "kurma"n�n gerektirece�i y�k�ml�l�kleri omuzlar�nda ta��yamaz. Bu y�k�ml�l�kler da�lar�n bile ta��yamayaca�� kadar a��rd�r! Bu g�n�n m�sl�man� �nce yery�z�ndeki g�revini ger�ek anlam� ile ve kesin olarak bilecek, insanlara benimsetmeye �al��t��� inan� sisteminin mahiyetini kavrayacak, y�ce Allah'� -dostlu�un her anlam� ile- yaln�z ba��na dost edinmeyi inanc�n�n gere�i bilecek ve bu zor g�revi s�ras�nda hangi ger�ekleri ve duygular� kalbinde ta��mas� gerekti�inin bilincinde olacakt�r. B�t�n bunlardan sonra �iddetle muhta� oldu�u bir tutum vard�r ki, o da �udur. Eski zamanlar�n cahiliye zihniyeti gibi g�n�m�z�n cahiliye zihniyetinin de pen�esinde k�vrand��� m��riklik hastal��� ile aradaki b�t�n ba�lar� koparacak, b�t�n ipleri kesecek, onunla hi�bir anlamda ili�i�i kalmayacak, ona kar�� y�ce Allah'�n �ahidli�ine s���nacakt�r. Bunlar�n yan�s�ra Peygamberimizin s�ylemekle emredildi�i s�z�n ayn�s�n� s�yleyecek, bu s�z� t�pk� Peygamberimizin yapt��� gibi cahiliye zihniyetinin surat�na �arpacak ve b�ylece Peygamberimizi izleyerek y�ce Allah'�n bu konudaki buyru�unu yerine getirecektir. Tekrarl�yoruz: "De ki; `En b�y�k �ahidlik kiminkidir?' De ki; `Benimle sizin aran�zda Allah �ahiddir, bu Kur'an gerek sizi ve gerekse ula�t��� herkesi uyaray�m diye bana vahyedildi, sizler Allah ile birlikte ba�ka il�hlar oldu�una m� �ahidlik ediyorsunuz?' De ki; `Ben buna �ahidlik etmem' De ki; `O tek bir il�ht�r ve ben sizin O'na ko�tu�unuz ortaklardan uza��m." G�n�m�z�n m�sl�man camias� yery�z�n� �epe�evre saran cahiliye zihniyetine kar�� bu tutumu tak�nmak zorundad�r. Bu ger�ek s�zleri bu zihniyetin y�z�ne kar�� mert�e, erkek�e, dobra dobra, kesin, hi�bir pazarl�k beklentisine yer b�rakmayan, y�ksek frekansl�, titretici ve �rk�t�c� bir ses tonu ile hayk�rmal�d�r. Sonra y�ce Allah'a s���nmal�d�rlar. O'nun her �eye g�c�n�n yetti�ini, kullar� �zerinde kesinkes egemen oldu�unu, zorba ve diktat�r taslaklar� da dahil olmak �zere �u insanlar�n sineklerden bile g��s�z olduklar�n�, sinek �zerlerinden bir par�a koparacak olsa o par�ay� ondan geri alamayacaklar�n�, onlar�n y�ce Allah'�n izni olmad�k�a hi� kimseye zarar veremeyeceklerini ve Allah'dan izinsiz olarak hi� kimseye fayda sa�layamayacaklar�n�, y�ce Allah'�n diledi�ini �st�n iradesi ile �n�nde-sonunda y�r�tece�ini, fakat �o�u kimsenin bunun fark�nda olmad���n� bilmenin rahatl���nda huzur bulmal�d�rlar. Yine g�n�m�z�n m�sl�manlar� kesinlikle bilmelidirler ki, bu yol ayr�m� noktas�nda cahiliye zihniyetinden tamamen ayr�l�p hakka sar�lmad�k�a; do�ru s�z� ta�utlar�n, zorbalar�n y�z�ne kar�� a��k�a hayk�rmad�k�a, cahiliye zihniyetine kar�� yukardaki ayetin ��retti�i gibi y�ce Allah'� �ahit tutmad�k�a, cahiliye savunucular�na burada dile gelen uyar�y� y�neltmedik�e, onlara bu ger�ekleri a��k a��k s�ylemedik�e, onlarla bu derece kesin bir bi�imde ili�kiyi kesmedik�e ve bu oranda onlar�n tutumundan uzakla�mad�k�a m�sl�manlar�n zafere ula�malar�, yery�z�nde egemen olacaklar�na ili�kin il�hi vaadin ellerinde ger�ekle�mesi m�mk�n de�ildir. Bu Kur'an, tarihe kar��m�� belirli bir durumun �artlar�na cevap olsun diye gelmedi. Tersine o zaman ve yer kay�tlar�ndan ba��ms�z, s�rekli ge�erli�e sahip bir sistem olarak geldi. Herhangi bir d�nemin m�sl�man toplumu Kur'an'�n indi�i �artlar�n benzeri olan �artlarla kar��la��nca bu sisteme ba�vuracak, bu y�ntemi kullanacakt�r. G�n�m�zde tamamen Kur'an'�n indi�i g�nlerin �artlar� ile kar�� kar��yay�z. Zaman d�nd�, dola�t� ve �u Kur'an'�n yepyeni bir �sl�m toplumu kurmak i�in indi�i g�nlerdeki noktaya d�nd�. O halde bu dinin ger�ek oldu�una ili�kin kesin inan�, y�ce Allah'�n takdirinin ve �st�n iradesinin ge�erli�ine' ili�kin derin bilin�, e�ri yol ve e�ri yol taraflar� ile araya konmu� kesin mesafe bu sava�ta m�sl�man cemaatin cephane birikimi olmal�d�r. Hi� ku�kusuz y�ce Allah en etkili koruyucudur ve merhametlilerin en merhametlisidir. A�a��da okuyaca��m�z ayetler grubu -ya bu surede kullanmay� uygun g�rd���m�z deyimle ayetler dalgas�- Kur'an-� Kerim'i yalan sayan, �ld�kten sonraki dirili�i ve Ahireti ink�r eden m��riklerle yeni bir kar��la�maya giri�iyor. Fakat bu defa daha �nceki ayetler grubunda oldu�u gibi onlar�n ��mar�kl�klar�, k�r inat��l�klar� tasvir edilmiyor, eski yolda�lar� olan yalanlay�c�lar�n ba�lar�na gelen toplu k�r�m sahneleri g�ndeme getirilmiyor. Bu kar��la�mada m��rikler yalanlad�klar� yeniden dirili� g�n� kendilerini bekleyen ak�betle, ink�r ettikleri Ahirette �arp�lacaklar� ceza ile y�zy�ze getiriliyorlar. Bu ak�bet ve bu ceza elle tutulur, canl� sahneler halinde kar��lar�na getiriliyor. Bu sahnelerde kendilerini hep biraraya toplanm��; susturucu, azarlay�c�, te�hir edici ve hayrete d���r�c� sorular kar��s�nda ter d�kerlerken g�r�l�yor: "Hani nerede Allah'�n ortaklar� olduklar�n� sand�klar�n�z?" M��rikler b�y�k bir korku, deh�et, eziklik ve yaltaklanma i�inde y�ce Allah'a yemin ederek ortaks�z il�hl���n� itiraf ediyorlar: "Vallahi, ey Rabbimiz, biz m��rik de�ildik." Yine bu sahnelerde onlar� cehennem ate�i ba��nda durdurulmu�, ba�ka tarafa do�ru ad�m atamaman�n �aresizli�i i�inde korku, deh�et, pi�manl�k ve hay�flanma dolu bir ifade ile ��yle dediklerini izliyoruz: "Ah, ne olayd�, d�nyaya geri g�nderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve m�minlerden olsak." Yine bu sahnelerde onlar� y�ce Allah'�n kar��s�na dikilmi� olarak seyrediyoruz. Adamlar duyduklar� utan�, pi�manl�k, korku ve deh�et kar��s�nda eriye eriye ufal�rlarken y�ce Allah kendilerine "Yeniden dirilmek ger�ek de�il miymi�!" diye soruyor, onlar da b�y�k zavall�l�k ve yerin dibine ge�mi�lik i�in de bu soruya "Rabbimiz hakk� i�in, evet" diye cevap verirler. Fakat bu itiraf onlara hi�bir �ey kazand�rmaz. "O halde ink�rc�l���n�zdan dolay� azab� �ekiniz." Yine bu sahnelerde onlar �z benliklerine k�ym�� ve bu y�zden sahip olduklar� her �eyi kaybetmi� olarak kendilerini g�zl�yorlar. Adamlar g�nahlar�n� s�rtlam��lar, bu a��r y�kleri alt�nda sendeleye sendeleye ilerlemeye �al���rlarken Ahirete bo� vermi�, bu konuda zararl� bir de�i�-toku�a giri�mi� olmalar�ndan dolay� hay�flanarak inliyorlar! Ardarda gelen sahneler kar��s�nday�z. Sahnelerin hepsi de kalbleri �rpertici, v�cudun eklemlerini yuvalar�ndan d��ar�ya u�rat�c�, insan varl���n� sars�c�, y�ce Allah'�n diledi�i kimseler hesab�na g�zleri ve kalbi a��c�, Peygamberimizin tan�tt��� ger�ekleri ve m��riklerin yalanlad�klar� kutsal kitab� benimsetici bir nitelik ta��r. Zaten bu m��riklerden �nceki kitap ehli, bu kutsal kitab� �ocuklar�n� tan�d�klar� kadar kesin bir berrakl�kla tan�yorlar.

  • hikmet erturk   27-11-2010 14:57

    B�ylece, sistem i�i de�i�imle sa�lanacak g�rece �zg�rle�meden istifade edecek, iktidar ve ranttan pay alma imk�n�na sahip olacak kimi ��slami gruplar� ve �nc�leri, bu sistem i�i geli�meyi abartarak, bu de�i�imin sonucunda te�ekk�l edecek demokratik sistemin sa�layaca�� g�rece olumlu hukuki vasat� sahiplenip destekleyerek, b�t�n M�sl�manlar nezdinde me�rula�t�rmaya katk� sunacaklard�r.Bu c�mlelere aynen kat�l�yorum.S�re�te �yle devam ediyor zaten.�n�allah tekrar tekrar ayn� hatalara d��meyiz.yaz�lar�n�z� ilgi ile takip ediyoruz abi.Allah raz� olsun.�n�allah bu yaz� dizileri kitapla�t�r�l�rsa kal�c� olur.

  • hattab   26-11-2010 14:47

    allah raz� olsun.bizleri bukonuda ayd�nlatt�n�z.bizlere ���k oldunuz.

  • cetin   26-11-2010 10:18

    Bu asra gelse ,�brahim(a.s) Kur'an da ge�en haliyle ne yapm��sa ayn�s�n� yine yapard�.��nk� Kur'an her asra hitab eder. ''be�erin b�yle dalaleti var, Putunu kendi yapar kendi tapar''

  • ADEMO�LU   25-11-2010 19:08

    Rabbim sizin gibi muvahitlrin eksikli�ini vermesin. amin. kymetli mehmet a�abey sizin pencerenizden y�m karde�lere seslenmek istiyorum. de�erli m�sl�manlar: anlat�lan konular ya�an�lan hayat�n vazge�ilmezleri fakat �mmet bilinci ve kazan�m noktas�nda genel bir eksiklik var ilki m�sl�man karde�lik boyutu onlar�n haklar� sorunlar� i�inde bulunduklar� durum sorma ��renme yard�mc� olam alg�lama ve ya�am noktas�nda neredeyiz onlar nas�l durumda onlar� i�inde bulunduklar� durumdan ellerinden tutup kald�rmaya �al��mak aray��lar�na yard�mc� olma nktas� onlar�n nas�l ayakta tutar�z ,onlara nas�l destek oluruz maddi manevi destek yan� s�cak ve dayimi il�kiler omazsa s�zler yeri geldi�inde i�ri�ini kaybeder . Allah aray�p soran ve candan ili�kilri �n plana alan ya�amlar�n oldu�u hayatlara.

  • ilyas metin   25-11-2010 17:44

    bize bu g�ne kadar ula�an emevi ve k�lt�r islam�,iman�n �artlar�n�n ba��na ilk olarak Allaha iman� koydular,halbuki kuran �nce tagutun reddini �nceler tagutu retdetmeden iman edilemiyecegini s�yler.Lailaheillallah da �nce reddi sonra kabul� s�yler.tagutu ret ederek iman edilmi� olunsayd� mehmet abinin b�l�m b�l�m bu yaz�lar� yazmas�na gerek olmayacakt�. yaz�n�zla baglant�l� ol�arak mustafa �elik yaz�s�n�n birinde ��yle s�yl�yor.m�sl�mana kafir demek tevhidi bozdugu gibi,kafire kafir dememekte tevhidi bozar. Allah emeginin ecrini versin abi,selamlar

  • �brahim Sediyani   24-11-2010 22:14

    All�h raz� olsun, Mehmet a�abey. All�h �abalar�n�z� bereketli k�ls�n.

  • yusuf   23-11-2010 18:43

    yaz�lar�n� ilgi ve sayg�yla takip etti�imiz mehmet a�abeyden allah raz� olsun

  • fikret   23-11-2010 17:25

    sizlerin Allah yolundaki dik duru�lar�n�z,birleri heyacanland�r�yor.�ayet bu t�r s�ylemler s�k s�k g�ndeme gelmez ise nefsimde baz� gev�eklikler oluyor.Rabbim in�allah sizin gibileri bizlere �nder k�lar.�ne ��kamasak bile o yolda �l�r�z in�allah.Allah raz� olsun.yaz�lar�n�z�n takip�iyiz,olmayada devem edece�iz.in�allah.

  • nuri   23-11-2010 17:06

    Ad�n� demokrasi ve laiklik gibi, kendince yasal dayanaklara s��d�r�p siyaset yapanlar,okyanus �tesindeki �ahs�n; 'mavi marmarada 'bu mevcut otoriteye sayg�s�zl�kt�r's�z�ne �lke y�netimi i�inde de �u s�zlerle destek bulmu�tur 'hoca her zamanki gibi do�rular� s�yl�yor'. Ayn� y�netim i�inde bir ba� ��k�yor israil cumhur ba�kan�na van m�nit ��k��� ile orta do�uda liderlik vasf�na oturu veriyor. Ve ayn� ba�, her t�r ticari ili�kiyi ilgin�tir israille devam ediyor.��in garibi bunlar�n Kur'an bilgileri baya�� iyi.�rne�in kabineden bir bakan Devlet Bah�elinin Cuma namaz�nda ki a��l�m�na;Kalk�p MAUN Suresini hat�rlat�veriyor.Dahada ilginci Bah�elinin yard�mc�s� �yle bir ayet buluyor ki san�rs�n�z Alim oda �u: ''Yahudi ve h�ristiyanlar� dost edinmeyin''.Kendimden utand�m desem olur, bak�yorum ayetleri yerli yerine kullan�yorlar.Anla��lan �u, bunlar her �eyi bizden iyi olmasada en az bizim kadar biliyorlar.Diyecek tek�ey madem okadar bilginiz var MA�DE SURES� 44....ALLAH raz� olsun abi iyi bir noktaya de�indin.

  • mehmet maksut   23-11-2010 16:09

    islam ve hayat sitesinden bu s�yle�ileri ve mehmet agabeyin �e�itli zamanlarda yapt�g� s�yle�ileri kitapla�t�rmas�n�n m�sl�manlara faydal� olacag�n� d���n�yor, kendisini ve kendisi gibi dogru bildi�i yolda sebat edenleri selaml�yorum.Allah raz� olsun hocam Sabah yak�n de�il mi?( Hud 81) H�zne kap�lma Allah bizimle beraberdir( Tevbe 40) Bizden h�zn� gideren Allaha hamd olsun( Fat�r 34) Selam-Sebat-Umut ile�

  • ABD�L CABBAR   23-11-2010 15:07

    Allah raz� olsun...

  • h�seyin alan   22-11-2010 13:45

    B�R PROJEN�N PAR�ASI OLMAK A�z�na sa�l�k abi, tevhidi uyan�� s�recine katk� sa�lamay� ana hedef edinenlerin d��t�kleri durumlara getirdi�in a��kl�ktan dolay�. S�rece katk� sa�lamak m� yoksa i�in kendisini ortaya koyup ona davet etmek mi konusunda bazen kafalar kar���yor da! Bir s�redir cari olan �u "tevhidi s�re� duyarl�l���", "kendilerini islama nispet eden" ki�i ya da gruplar nitelemesi, ne hikmetse �slam ad�na yap�lan ciddi hatalar�n �rt�lmesinde mazarete d�n��t� de bat�la dalanlar�n tevhidi buland�rmas� ameliyesine anlay��la yakla��lmas� gerekti�i dillendirilir oldu! �nzal edilene teslimiyeti getiren zihin kodlay�c� temel islami kavramlar� kullanmak, ki�iyi m�sl�man k�lan tutum ve davran��lar� disipline eden y�nlendirmeler, bu nedenle olsa gerek rahats�zl��� beslemekte, kendini bilmem nereye nispet edenleri komplekse sokmaktad�r. "�nan�yorsan�z �st�ns�n�z" buyru�u g�n�m�z "m�sl�man�n�" o kadar rahats�z ediyor olmal� ki; �slam dininin inan� temelli olarak kategorize etti�i insanl�k hallleri olan, kafir-m��rik-m�naf�k-m�rted gibi tasnifleri s�yleyemiyor, bundan utan�yorlar! Allah'�n tasnif etti�i �l��ler, onlarla kurulacak ili�kileri esastan belirleyece�i ve m�sl�manlar� s�n�rlayaca�� i�in olsa gerek, bu konuda Allah'a teslimiyet yerine bat�la dalanlarla birlikte dalmak daha ehven geliyor sanki. Nedir bu rahats�zl�k? Niyedir bu fesada ortak olmak? M�sl�man olmak utan�lacak bir �ey midir? Kendi hallerinin sorgulanaca��, hakk�n dolay�s� ile ortaya ��kaca�� ve bat�lla ayr��aca�� bu tasnifler yap�ld���nda, hatalar�n�n esiri olanlar hep birlikte bas�yorlar caz�rty�; sizi gidi "tekfirci"ler! Vay be, kendilerini rahatlatm�� m� oldular �imdi? B�yle yap�nca millet ha babam elde k�l�� kafir �ld�rmeye ��kt� sanki! G�ld�rmesinler insanlar�, tekfircilik ba�ka bir �ey, bat�lla hakk� ay�rmak ba�ka bir �eydir. K�reselli�in dayatt��� evrensel projelere alet olanlar, sermayenin h�k�mranl���nda y�r�t�len s�m��r� ve zulme T�rkiye'de ortak olduklar�n� g�rmeden �yle "tevhid", diye, "adalet" diye �nemli sloganlar�n alt�n� hakk�yla doldurmadan kendilerini rahatlatmas�nlar! Duymak istiyoruz do�rusu bu t�r sloganlar� dillerine pelesenk edenlerden; tevhidin korunmas�, yay�lmas� ve adaletin ikamesi i�in laz�m �art olan ara� nedir, g�� nedir? S�ylene s�ylene t�ketilmeye �al���lan �u "tevhid" inan� ve ilkesi, ba��nda ve sonunda ne gibi bir d�zen talep ediyor, hangi t�r d�zenlere kar�� ��k�yor, bu duru� deklare edilmeden, en az�ndan y�rekte ta��nmadan nas�l bir adalet ve tevhid oluyormu�, bir duyal�m hele! Tevhidi duyarl�l�ktan bir t�rl� kurtulamayan �u bireysel �abalar, ha babam g�r�� ayr�l��� �reten k�lt�rel faliyetler, g�n�ll� kurulu�lar, sosyal dayan��ma hareketleri ya da islami hareketlerin yerine ikame edilen STK'lar la m� olacakt�r nedir? Sosyal sistemden ayr��may�, bunun yolunu yordam�n�, dine has �zg�n bir duru�u ve �rg�tlenmeyi nas�l yapaca��z, ��renmek istiyoruz? Yoksa s�re� herkesi de�i�tirmeye devam ediyor. �zellikle de �ehri d�n��t�rme iddias�n� yitirenleri, �ehir kendisine benzetiyor, g�r�p duruyoruz i�te. Evrensel mesaj�n t�m insanlara ula�t�r�lmas� bak�m�ndan ve ebedi hayat�n kazan�lmas� i�in gereken as�l �abalar�n en az�ndan s�rekli g�ndemde tutulmas� bak�m�ndan s�ylenmesi ve yap�lmas� gerekenler ne zaman g�n y�z�ne ��kacak, do�rusu ��renmek istiyoruz? Ola ki bu sayede bizler de ��renmi� oluruz ms�l�man kim, kafir-m��rik-m�naf�k kimdir? ��renelim ki biz ve onlar ya�am tarz� olarak ayr��abilelim ve hukuki ili�kilerimizi de buna g�re tayin edip kurabilelim. Yoksa bizler de onlara benzeyip duruyoruz, �yle de�il midir? Bu �zg�nl��� g�steremiyor, kendimizi ya�am bi�imi olarak ayr��t�ram�yor, "insanlar aras�ndan se�ilmi� bir �mmet" olam�yorsak, kime neyin davetini ula�t�raca��z ki? Bu �lkede herkes kendisini, bir bi�imde islama nispet ediyorken, hak budur diye kime neyi s�yleyebilecek, bat�l budur diye kimi neyden uyaraca��z ki? Hak olan ne ise onu s�yleyebilen, bat�l da neyse onu ayr��t�r�p hat�rlatan s�yle�inizdeki uyar�lar i�in te�ekk�r ediyorum abi, a�z�n�za sa�l�k.