10-03-2020 11:51

�zcan: �Y�zy�l�n Anla�mas�� diye pazarlanmaya �al��t�klar�, Filistinlilere dayat�lan bir �Bantustan plan��d�r

�slam co�rafyas�ndaki geli�meleri yak�ndan takip eden uluslar aras� ili�kiler uzman� gazeteci-yazar Mustafa �zcan, ABD ve Siyonist i�gal rejiminin �Y�zy�l�n Anla�mas�� ismiyle d�nya kamuoyuna birlikte deklare ettikleri plan�n, tam anlam�yla bir d�nem G�ney Afrika�daki �rk�� beyaz az�nl�k rejiminin �lkenin asli sahipleri olan siyahiler i�in �ng�rd��� ve Edward Said�in �Bantustan� olarak niteledi�i teslimiyet �artlar�na denk geldi�ini ifade ediyor.

Özcan: “Yüzyýlýn Anlaþmasý” diye pazarlanmaya çalýþtýklarý, Filistinlilere dayatýlan bir “Bantustan planý”dýr

�slam co�rafyas�ndaki geli�meleri yak�ndan takip eden uluslar aras� ili�kiler uzman� gazeteci-yazar Mustafa Özcan’la, ABD ve Siyonist i�gal rejiminin “Yüzy�l�n Anla�mas�” ismiyle dünya kamuoyuna birlikte deklare ettikleri Filistin davas�n� tasfiye plan� üzerine bir söyle�i gerçekle�tirdik. Özcan, plan�n tam anlam�yla bir dönem Güney Afrika’daki �rkç� beyaz az�nl�k rejiminin ülkenin asli sahipleri olan siyahiler için öngördü�ü ve Edward Said’in “Bantustan” olarak niteledi�i bornova escort teslimiyet �artlar�na denk geldi�ini ifade ediyor ve ekliyor: “Dolay�s�yla buraya bir devlet, hatta devletçik demek asla mümkün de�il. Devlet alt� bir yap� haline getiriliyor. Özerklikten dahi epeyce geride.”

Söyle�i: �ükrü Hüseyino�lu / �ktibas Dergisi

“Yüzy�l�n Anla�mas�” gibi iddial� bir isimle pazarlanmaya çal���lan, geçti�imiz y�l Ürdün’de düzenlenen toplant�da oldu�u gibi belli bir süre PR çal��mas� da yap�lan Amerikan plan� nihayet dünya kamuoyuna aç�kland�, D.Trump-B.Netanyahu ikilisi taraf�ndan…

Ad� anla�ma fakat ortada anla�ma taraflar� yok, dikte eden taraf var. Dolay�s�yla bir anla�ma zaten söz konusu de�il, sadece isimlendirmesi o �ekilde.

Evet tamamen o �ekilde. “�sviçre peyniri” misali “Filistin haritas�”n� gördü�ünüzde ve di�er maddelere bakt���n�zda ilk elde nas�l bir de�erlendirme yapt�n�z?

Bizim aç�m�zdan bakt���m�z zaman, kellem yekûn, yani olmam�� varsay�lmas� gereken bir durum. Öbür taraf aç�s�ndan bakt���m�z zaman ise, “yüzy�l�n anla�mas�” iddias� da� fare do�urmu� oldu. Yani onlar�n azami olarak gördükleri �ey, Filistinlilerin en asgari taleplerini bile kar��lamaktan çok uzak. Kar��lamad��� için de biliyorsunuz Mahmud Abbas dahil tüm Filistinli taraflar bu plan� reddettiler. Hatta Said Erekat’�n bir ifadesi var bununla ilgili, diyor ki; “Bu plan bize Edward Said’in ‘Bantustan’ tabirini hat�rlatt�.” Asl�nda Edward Said bu tabiri Arafat ve arkada�lar� için kullan�yor. �imdi Arafat’�n arkada�lar� da herhalde kendileri için kullan�yorlar. Yani enteresan bir �ey gelinen nokta, Said Erekat burada referans olarak Edward Said’in sözlerini vermi� oluyor.

Bantustan tabiri ile neyi kastediyordu Edward Said?

Bantustan tabiri, Güney Afrika’daki �rkç� beyaz az�nl�k rejimi s�ras�nda uygulanan bir modele at�ft�r. Bantustan diye, orada Güney Afrika s�n�rlar� içinde yer alan, tabi, edilgen, i�birlikçi bir siyah idareyi veya siyahlardan olu�an bir bölgeyi ifade ediyor, anlat�yor. �talya’da San Marino, yani �ehir devletçileri var biliyorsunuz, Monaco gibi �ehir devletçikleri var Avrupa’da. Bu �ehir devletçikleriyle buray� k�yaslamak da mümkün de�il, Bantustan’�, neden? Çünkü �ehir devletleri, ister Vatikan olsun, ister San Marino olsun, ister Monaco olsun onlar o devletlerle bütünle�mi�ler, hiçbir problemleri yok, ha �talya’das�n, ha oradas�n, yani kar��l�kl� husumet filan yok. Burada ise tam tersine i�birlikçi bir rejim, yani beyazlara hizmet eden…

Onlar� ve i�gallerini me�rula�t�ran...

Onlar� me�rula�t�ran, zulümlerini me�rula�t�ran bir mekanizma. Burada da Mahmud Abbas, hatta Arafat yönetiminde böyle oldu. Bu “Bantustan rejimi”nin en önemli özelliklerinden bir tanesi. 2004 y�l�ndan itibaren, yani Mahmud Abbas iktidara geldikten sonra, dahas� 1994’te Arafat ve arkada�lar�n�n Filistin topraklar�na, Gazze’ye, Bat� �eria’ya dönmelerinden itibaren olu�an “ta�eron” bir yap� var, yani �srail’e hizmet eden. Hatta bu ta�eron ifadesini ilk kullanan Rabin olmu�tur, Arafat’la 93’te Oslo Anla�mas�’n� imzalayan Rabin bu tabiri kullanm��t�r.

Nas�l bir ba�lamda kullan�yor?

�u: Arafat bize hizmet edecek, bizim ta�eronumuz, yani siyasi ta�eronumuz olacak. Yani �srail kendi eliyle de�il ma�ayla, yani ate�i ma�ayla tutacak. Arafat da buna hizmet etti. Hakikaten 94’ten sonra, ki 93 anla�ma, 94 geriye dönü�, yani Tunus’tan geri döndüler Oslo süreciyle birlikte. Ondan sonra hakikaten bu anla�ma rafa kald�r�ld�, uygulanmad�. Neden? 98-99’da asl�nda Filistin meselesine temel-ana bir yeri olan Kudüs’ün statüsü görü�ülecek ve halledilecekti. Fakat 95 y�l�nda Rabin öldürüldükten sonra rafa kald�r�ld�. Biliyorsunuz 96’da seçimler oldu, seçimleri Netanyahu kazand�, 3 y�l iktidarda kald�. Sonra 99’da Ehud Barak iktidara geldi, sonra �kinci �ntifada ba�lad� ve sonra iktidara �aron geldi. �aron, Oslo Anla�mas�’n� tamanen iptal etti. �imdi Oslo Anla�mas�’n� gündeme getiren Filistinliler, �srail de�il.

Evet, enteresan o da…

�srail aç�s�ndan bitmi� bir anla�ma, yani hiç böyle içeri�i olmayan bir metin. Bu “Yüzy�l�n Anla�mas�” nedir? Yüzy�l�n Anla�mas�, asl�nda M�s�r cunta lideri olan Sisi’nin kulland��� bir ifade. Bu ifade Jared Kushner ve Trump taraf�ndan ödünç al�narak böyle bir taslakla dünyaya, Filistinlilere dikte edilen bir plan.

Peki, neler vadediyor, yani bu tasla��n içinde ne var? Biliyorsunuz 1947 y�l�nda Taksim Anla�mas� vard�. Bu Taksim Anla�mas�’na göre �srail’e b�rak�lan topraklar yüzde 53, Filistinlilere b�rak�lan topraklar yüzde 47. Bugün bakt���m�z zaman bu topraklar yüzde 15’e kadar inmi� durumda. Halbuki 5 Haziran 1967’de �srail’in i�gal etti�i ikinci kademede, yani 67 sava��nda, Alt� Gün Sava�lar�’nda i�gal etmi� oldu�u yerleri, topraklar�n yüzde 22’si Filistinlilere devrediliyordu, geriye veriliyordu. Yani daha önceki anla�malar, Oslo Anla�mas� vesaire yüzde 22’lik bir toprak parças�na tekabül ediyordu en az�ndan. Fakat yeni yerle�im merkezleriyle, bölgeleriyle birlikte Filistin içeriden sürekli olarak kemirildi, yutuldu. Dolay�s�yla bugün bakt���m�z zaman yüzde 15’lik bir dilim görüyoruz. Bu dilimde kara, hava, deniz, bütün temas hatlar� �srail’in s�n�rlar� içinde.

Tüneller, köprüler vesaire…

Yani d�� dünyayla temas� �srail üzerinden temin ediliyor. Gazze’de bile öyle, yani Hamas ne oluyor, bir �ekilde silahlardan ar�nd�r�lacak, sonra Gazze �eridi �srail’in ablukas� alt�nda olacak, yani denizden, Gazze’den ç�kmak ancak �srail’in izniyle mümkün. Havadan ç�kmak isterseniz ancak �srail’in izniyle, �srail’in kontrolüyle, dolay�s�yla Filistin Devleti diye bir �ey yok. “Filistin Devleti” silahs�z olacak. �kincisi; kara, hava, deniz bütün s�n�rlar� �srail’in içinde kalacak. Dolay�s�yla buraya bir devlet, hatta devletçik demek asla mümkün de�il. Devlet alt� bir yap� haline getiriliyor. Özerklikten dahi epeyce geride.

Tam olarak bir “Bantustan rejimi” dayat�l�yor k�sacas�…

Evet, i�birlikçi ta�eron bir rejim. Bu i�birlikçi rejim de k�smi özerklik statüsünde bir rejimdir diyebiliriz. Dolay�s�yla 1979’da Camp David Anla�mas� ile bile öngörülenin çok alt�nda. Yani daha önce yap�lan bütün anla�malarda, i�te uluslararas� anla�malarda veya Birle�mi� Milletler’de al�nan kararlarda öngörülenin çok gerisinde bir �ey, yani devlet alt� bir a�amaya dü�ürülmü� durumda. Ondan dolay� hiç kimse taraf�ndan tasvip edilmedi. Fakat Müslümanlar�n geldikleri nokta, Araplar�n geldikleri nokta çok yeni bir nokta oldu�undan dolay� bir vesile �unu söyleyeyim: Osmanl�’n�n y�k�lmas�ndan sonra Müslümanlar en dip noktay� gördüler. Ondan dolay� Filistin meselesine ne Arap canibinden bir destek var, ne de �slam dünyas�ndan hat�r� say�l�r bir destek var. Ondan dolay� Filistinliler kendi hallerinde ve Filistinliler de parçalanm�� durumda. Bir tarafta Gazze’de biliyorsunuz Hamas var, �slami Cihad var, di�erleri var. Ramallah’da da i�birlikçi bir rejim var, onlar birbirlerini de tan�m�yorlar. Bundan dolay� Filistin meselesi tarihteki en dar alan�na hapsolmu� durumda.

Dolay�s�yla bu da kar�� taraf� cesaretlendiriyor. Böyle bir plan� dayatma imkan� sa�l�yor.

Maalesef öylen. Biliyorsunuz �slami aç�dan üç kutsal mekan vard�r; Mekke, Medine ve Kudüs. Kudüs bugün �sraillilerin egemenli�i alt�nda ve Ümmetin asl�nda aynas� Filistin meselesi veya Mescid-i Aksa meselesi.

Kudüs’süz bir Filistin olur mu, Filistinlilere böyle bir �ey kabul ettirilebilir mi?

Kudüs’süz bir Filistin tabii ki olmaz. Aksa meselesine gelelim. Plan�n en odak konular�ndan biri, Kudüs ve Mescid-i Aksa. Neydi daha önceki bütün at�flar? �ki devletli bir yap�, Kudüs Filistinlilerin ba�kenti. Kudüs derken, Do�u Kudüs. Bu yüzy�l�n plan�nda ise Kudüs, �srail’in birle�ik ba�kenti olarak ifade ediliyor. Birle�ik Kudüs. Bu ne demek? Do�usu da, bat�s� da �srail’in tekeli alt�nda. Mescid-i Aksa’n�n statüsü �srail’in hükümranl���nda, egemenli�i alt�nda kalacak. Orada Filistinlilere tan�nan �ey, sadece manevi bir serbestiyet var, Filistinliler Mescid-i Aksa’da serbest olarak ibadet edebilirler, hatta az�nl�klar ifadesi kullan�l�yor. Dolay�s�yla Filistinliler burada az�nl�k olarak ifade ediliyor. Sadece burada Filistinlilere verilen hak ibadet etme hakk�. Bu da �srail’in kontrolü alt�nda, izni alt�nda… Do�u Kudüs, Mescid-i Aksa, �srail’in siyasi hükümranl���-egemenli�i alt�nda kalacak. Yani �srail gelecekte zaman�n olgunla�t���n� gördü�ünde Mescid-i Aksa’y� da y�kabilir. Sonuç itibariyle maddi olarak, Filistinliler onu onaylad��� zaman Mescid-i Aksa’dan siyasi olarak, hukuki olarak feragat etmi� oluyor, sadece ibadet hakk� tan�n�yor. �badete de �srail izin verirse verir, vermezse vermez; dolay�s�yla böyle bir �ey, en tehlikeli maddelerden bir tanesi de bu, yani her �eyiyle tehlike.

Tamamen Filistin meselesini gömen, Mescid-i Aksa’y� bütün kutsal mekanlar�yla �srail’e teslim eden anla�ma bu. Anla�ma de�il bu tek yanl� deklarasyon. Ondan dolay� hiçbir �eye benzemiyor, sadece Balfour dedikleri deklarasyona benziyor. Neydi Balfour? 1917 y�l�nda �ngiliz D��i�leri Bakan� Balfour, Yahudi as�ll� bir adam, �ngiltere Kraliçesi ad�na Yahudi zenginlere, Rothschildlere vesaire bir mektup, name gönderiyor. Namede Filistin’i “�srail’in milli yurdu” olarak onlara vadediyor. O gün de bakt���m�z zaman bu anla�mada Filistinliler var m�? Yok. Kim kime taahhütte bulunuyor? Trump taahhütte bulunuyor. Kiminle birlikte? Damad�yla birlikte. Kime taahhütte bulunuyor? Netanyahu’ya. Dolay�s�yla Rothschild gitmi�, Netanyahu gelmi�. Balfour gitmi�, Trump gelmi�. Dolay�s�yla bu tek yanl� bir deklarasyon, beyanname tamamen. Dedi�im gibi Filistinlilerin yurdu bu plan çerçevesinde �srail’e b�rak�l�yor; i�in muhtevas� bu.

Bakt���m�z zaman böyle bir plan�n pratikte uygulanmas� mümkün de�il. Çünkü Mahmud Abbas ve Arap Birli�i bile buna kar�� durmak zorunda kald�, kamuoylar�n� da gözeterek. Dolay�s�yla �öyle bir �ey ça�r��t�r�yor; ölümü gösterip s�tmaya raz� etmek. Ne dersiniz?

Aynen öyle. Mahmud Abbas’�n veya Arafat’�n ard�llar�n�n, haleflerinin heyecanlar� pörsümü� durumda, ruhlar� sönmü� durumda. Onlar her türlü i�birli�ine yana��rlar. Mesela ne gibi? �imdi Arap Birli�i toplant�s�nda Mahmud Abbas, biz �srail’le güvenlik anla�mas�n� iptal ettik dedi, kendi kabinesinin önünde devam dedi, yani dü�ünüyoruz dedi. Dolay�s�yla dedi�imiz gibi, Filistin’den bahsetti�imiz zaman iki yap�l� bir Filistin var; bir Arafat ve arkada�lar�n�n Oslo’dan sonra 25 y�ll�k süreç sonras�nda ruhlar� çekilmi�, kadavra haline gelmi�…

Filistin diye bir davalar� kalmam�� yani…

Kalmam�� evet. �srail’in vergi iadelerine, ABD’nin zaman zaman yapt��� yard�mlara el açan bir yönetim. ��te 50 milyar dolarl�k biliyorsunuz i�in bir de maddi k�sm� var. Ha onun hepsini Filistinlilere verecek de�iller, sadece koklat�yorlar. Ne var ki siz dört y�l içinde dediklerimizi yaparsan�z, tam teslimiyet bayra��n� çekerseniz i�te 50 milyar dolardan pay�n�z� alabilirsiniz diyorlar. Dolay�s�yla Filistinlileri temsil eden ikili yap�dan bir tanesi, Mahmud Abbas’�n temsil etti�i yap� geldikleri noktada teslimiyet bayra��n� çekmi�ler.

Ehud Olmert’le bir bulu�malar� ve aç�klamalar� oldu Washington’da… 

Olmert diyor ki; Mahmud Abbas’a dokunmay�n, yerine daha sa�lam�n�, iyisini bulamazs�n�z diyor. Eski ba�bakanlardan bir tanesi. Mahmud Abbas’� da en iyi tan�yanlardan bir tanesi, birlikte çal��m�� neticede. Bundan dolay� da Mahmud Abbas’�n �imdilik �srail’in ç�karlar�na hizmet etti�ini, Rabin’in ifadesiyle ta�eron oldu�unu tekrar deklare eden bir ifade kulland�. Maalesef Mahmud Abbas’�n ve onunla birlikte olanlar�n geldi�i nokta bu. Yani müzakere süreçleri teslimiyet sürecine dönmü� durumda.

Peki yeni bir intifada potansiyeli görüyor musunuz Mustafa Bey? Hamas, �slami Cihad vesaire plan� tamamen reddediyor, bunun Filistin davas�n�n tasfiyesi oldu�unu görüyorlar, kar�� ç�kacaklar�n� söylüyorlar…

2005 y�l�ndan itibaren sürekli olarak intifada gündeme geldi. Ben ne demi�tim? Filistin’de �imdi ikili bir yap� var demi�tim. Birisi �srail’e teslim olmu�, Ramallah. �kincisi de Gazze, i�te Hamas, �slami Cihad. Hamas ise çok çeperli bir ku�atma alt�nda, yani bu sadece �srail’den ibaret de�il, i�te M�s�r var, hemen hemen bütün Arap rejimleri Hamas’a kar�� de�il mi? Amerikal�lar kar��, bütün dünya kar��. Dolay�s�yla onlar�n da çok fazla k�p�rdayacak halleri yok. Zaten �srail’le do�rudan kar��la�acak bir konumlar� yok, yani yal�t�lm�� bir s�n�rlar� var. Zaman zaman bu s�n�rlar aras�nda, yani Gazze ile kuzeyinde �srail’in i�gali alt�nda olan topraklar aras�nda gerilimler oluyor, fakat yal�t�lm�� durumda.

Bat� �eria’daki potansiyel üzerinden...

Evet, oradan zaman zaman kar�� duru�lar oluyor, fakat çok da fazla etkili olam�yor. 1948 topraklar�nda da 1 milyon-1 milyon 200 bin civar�nda bir Filistinli var, bunlar da zaman zaman �ntifada’ya kat�labilirler. Raid Salah’� son günlerde tekrar biliyorsunuz içeri ald�lar. Ondan dolay� bir liderlik s�k�nt�s� çekiyorlar. Dolay�s�yla Bat� �eria kal�yor sadece dedi�iniz gibi. Ama Bat� �eria’da da Mahmud Abbas yönetimi zahirde dikleniyor görünüyor, bat�nda ise Ehud Olmert’in söyledi�i gibi onlar�n gündemini icra ediyor.

Olabilir tabii, ileride tabi yap�lardan ba��ms�z olarak halk kendini gösterebilir, o ihtimal her zaman var, ama giderek dedi�imiz gibi ku�at�lm��l�k hali daha da muhkem hale geliyor. �stihbarat�, �usu-busu, yani Filistinliler sadece �srail istihbarat�yla de�il biliyorsunuz ayn� zamanda bu i�birlikçi rejim, yani güvenlik i�birli�inin uygulay�c�s� olan Filistin polisiyle, istihbarat�yla da kar�� kar��ya.

Adamlar potansiyel tehlike olarak gördüklerini derdest ediyorlar; ya kendileri tutukluyorlar, ya �srail’e veriyorlar. Dolay�s�yla kolay de�il, yani durumlar� kolay de�il. Ama bir gün yeniden bir silkelenme olabilir, bu da ihtimal d��� de�il.

�n�allah, umudumuz o... Peki, �slam dünyas�n�, �slam dünyas�n�n soka��n� göz önünde bulundurursak, netice itibariyle rejimler baz�nda çok ciddi anlamda Amerika ve �srail’in istedi�i bir durum var �u an. Fakat neticede �slam dünyas� soka�� diye bir �ey var. Bu konuda yani Filistin meselesi üzerinden bir ç�k�� bekliyor musunuz �slam dünyas�ndan, yeniden ciddi bir itiraz? �u anda olmayan, sönmü� durumda olan, ama bir potansiyel olarak mümkün müdür?

Arap Bahar� patlak verdi�i zaman zay�f noktas� olarak liderli�i gösterilmi�ti, yani Arap dünyas�nda evet halklar ortaya ç�kt�, ama liderlik yok. Liderlik olmay�nca da o zaman hedefe ula�am�yorsunuz tam olarak. Halk evet rahats�zl���n� ortaya koyuyor, bu bir intifada, halk intifadas� veya halk kalk��mas�. Ama sonuç itibariyle bunu organize edecek bir siyasi liderli�e de ihtiyaç var. Organize oldu�u zaman hedefine de ula�abilir. Burada i�te Müslüman Karde�ler, �u-bu vesaire organize olan güçler M�s�r’da, ba�ka yerlerde k�smen ba�ar�l� oldular, fakat kar��t güçler bunlar� da y�kt�lar sonuç itibariyle. Bundan dolay� �öyle bir ifade var: Bir suda iki defa y�kan�lmaz diye. Bunu �una ba�l�yorlar: Halk kendinden beklenmeyen mucizevi bir ç�k�� yapt�. Fakat sonuç itibariyle bu geri tepki. Kendisini toplay�p da tekrar ikinci bir halkada intifada veya ayaklanma gerçekle�mesi biraz zor diyorlar. Olmaz anlam�na gelmez bu, ama zor.

Fakat �u var: �artlar�n zorlamas�yla birlikte halk yeniden dedi�imiz gibi bir ç�k�� yapabilir. Ç�k�� yapt��� zaman da burada eksik nokta da tamamlan�rsa, o eksik nokta nedir? Liderlik, siyasi liderlik. Siyasi liderlik ortaya ç�kt��� zaman o zaman bu halk hareketleri ba�ar�ya ula�abilir, hedefine varabilir, in�allah böyle olur. Çünkü �slam dünyas� çok s�k���kl�k hali, s�k��t�r�lm��l�k hali ya��yor. Bu tazyik mutlaka yeni bir patlamaya yol açacakt�r. ��te burada temennimiz; 2011’deki gibi olmamas�, yani önünde siyasi bir liderli�in de tebarüz etmesi, �ekillenmesi. Bu bölgede yeniden bir �ntifada’y� mümkün görüyorum. Muhammed Muhtar �ankiti, Katar’da ya�ayan Moritanyal� bir Müslüman, bir-iki y�l öncesinde yeni bir �ntifada, yeni bir halk hareketi olabilir diyordu, hakikaten oldu. ��te bakt���m�z zaman Cezayir’de oldu �ubat 2019 tarihinde, beklenmedik bir ç�k�� oldu. Gerçi o da manipülede edildi, tam olarak hedefine ula�mad� do�rusunu söylemek laz�msa. Yeni Cezayir rejimi ba�tan beri Suriye rejimini destekliyordu, �imdi Arap Birli�i’ne Suriye rejiminin geri dönebilmesi için inisiyatif al�yor yeni Cezayir rejimi. O da gösteriyor ki, Cezayir rejimi hala eski noktas�nda.

Cuntac�…

Cuntac�. Yani Buteflika’yla, baz� para babalar�yla mücadele etmi� olabilir fakat bu göstermelik de olabilir. Bu, Putin’in Yahudilerle mücadelesine benzer. Hani bir zamanlar öyle takdim ediliyordu. Halbuki Rusya’da da Yahudiler tak�m tak�m, A tak�m� var, B tak�m� var. Putin A tak�m�yla oynuyor, B tak�m�yla cedelle�iyor. Cezayir’de de öyle. Dolay�s�yla in�allah halk�n tam istedi�i ve �slami esaslara istinaden bir liderlik do�ar, o liderlik halk� beklenilen hedeflere ula�t�r�r.

Onun d���nda, bak�n Ekim ay�nda, hatta Eylül ba��nda Irak’ta, Lübnan’da da Te�rin Devrimi dedikleri, yani Ekim Devrimi dedikleri bir süreç ba�lad�, hala devam ediyor. Bu tür süreçler devam edecektir, çünkü rahats�zl���n kayna��, sebepleri ortadan kalkm�� de�il, ortadan kalkmad�kça da bu ba�kald�rmalar sonuca ula��ncaya kadar devam edecektir.

Bak�n, Sudan’daki geli�meler de dikkat çekici. Geçen y�l Ömer Be�ir 6 Nisan’da devrildi. �slami kesim Sudan’a son y�llarda gereken ehemmiyeti vermedi. Çünkü rejim de art�k inhiraf etmi�ti, yani asli çizgisinin, -asli çizgi neydi o tart���labilir- ama umulan çizgisinin de, beklenen çizgisinin d���na ç�km��t�, 30 y�l sonra devrildi. Biz iyi bir tahlilde bulunmad�k, Sudan’la ilgili iyi analizler yapmad�k. Yap�ld� analizler, kitaplar yaz�ld�, �u-bu filan fakat çok ön plana ç�kmad� Türkiye’de. Oralardan ders almam�z laz�m.

Ömer Be�ir gittikten sonra gördük ki, onunla birlikte çal��an askerler fasit bir tak�mdan olu�uyor, bugün geldikleri nokta �srail’le i�birli�i. Abdülfettah Burhan sonuç itibar�yla Ömer Be�ir’e yak�n bir adam. Di�er bir k�sm� Ömer Be�ir’in milis güçlerinin ba��nda olan adamlar. �imdi Ömer Be�ir Uluslararas� Ceza Mahkemesi’ne tevdi edilecek bir suçlu muamelesi görüyor, kendi adamlar� da, askerleri de onu satt�; bununla kalmay�p, Sudan’� da �srail’e satt�lar.

Gelinen nokta bu, yani yanl�� adamlarla do�ru bir hedefe ula�mak mümkün de�il. Ondan dolay� bizim de kendimizi sürekli gözden geçirmemiz laz�m, sabitelerimizi gözden geçirmemiz laz�m, ona uygunlu�umuzu test etmemiz laz�m. Türkiye’de ve �slam dünyas�nda sa�l�kl� bir kamuoyuna ihtiyaç var. Neyin oldu�unun, dü�manlar�m�z kimdir, onlar�n iyi tayin edilmesi laz�m. Bunu yapabilirsek �slam dünyas�n�n gelece�i, Filistin’in gelece�i sa�lamd�r. Yani ne kadar tökezlersek tökezleyelim bir gün hedefimize ula�aca��m�z� umabiliriz, fakat görevlerimizi yapmak kayd�yla.

Bir tabiriniz var sizin “akide temelli d�� politika” diye. �imdi �u andaki ya�ad���m�z sorunlar�n temelinde bu sizin dedi�iniz akide temelli de�il de, maslahat, ç�kar, ulus-devlet temelli politikalar�n olmas� yat�yor. Filistin meselesini bu ba�lamda de�erlendirirsek, yani �slam dünyas�na akide temelli bir politika hakim olsa Filistin meselesi nas�l bir seyir izler?

Onun aç�l�m�n� �öyle yapabiliriz: Osmanl� �mparatorlu�u ya�asayd�, onun temsil etti�i toplumlar ne yapacakt�? Filistin meselesinde yekpare hareket etmi� olurlard�. Fakat Osmanl�’n�n parçalanmas�yla birlikte mesele Arap meselesi haline dönü�tü, yani �slam meselesi olmaktan ç�k�p Arap meselesi haline geldi, fiiliyatta diyorum tabi ki. Yani teorik olarak elbette biz de Müslüman�z, Filistin meselesiyle ilgileniyoruz. Fakat vak�ada daha çok kim bu meseleyle temas halinde oldu; Araplar. Abdunnas�r döneminde Arap meselesi olmaktan da ç�kt�, Filistin meselesi haline geldi. Sonra Filistin meselesi de olmaktan ç�kt�, Arafat meselesi veya Mahmud Abbas meselesi haline geldi, çünkü Filistinliler de parçaland�, Gazze bir tarafta, Bat� �eria bir tarafta. Dolay�s�yla yeniden meseleyi, davay� geni� zeminine çekmek laz�m, asli zeminine.

Çünkü �öyle bir durum var: �srail �srail’den ibaret de�il, onu olu�turan, i�te 5 büyükler diyoruz, bugün 5 büyüklerden hangisi �srail’e kar��, var m� bir tane? Çin mi kar��? Rusya m� kar��? �ngiltere mi kar��? Hepsi bir. O zaman Filistinliler ne kadar güç sahibi olurlarsa olsunlar �srail’in kar��s�nda yaln�zlar, �srail çünkü kendinden ibaret de�il, �srail’in bir küresel gücü var, arkas�na dayand��� küresel bir güç var. Dolay�s�yla �slam dünyas� da gücünü seferber etti�i zaman, yani akide temelli olarak hareket etti�i zaman, o zaman öncelikli meselemmiz Kudüs meselesi olacak. O zaman i�te karde�lik teessüs edecek. Ülkeler aras�nda ulusal s�n�rlar de�il, imani s�n�rlar geçerli olacak. Buna en iyi temas edenlerden biri Seyyid Kutub. “Yahudi �le Sava��m�z” kitab�nda buna temas ediyor, diyor ki, mesele siyasi de�il, imanidir.

Bugün Mahmud Abbas’a bakt���m�z zaman hala diyor ki, “Mescid-i Aksa meselesi siyasi bir mesele, �srail’le müzakereye tabi.” Ha, �srailliler ne dü�ünüyor burada? �srailler akidevi dü�ünüyorlar. Evet, Netanyahu laik bir adam, fakat sonuç itibar�yla dini gruplarla iç içe geçmi� durumdalar, dini gruplar�n gündemini ülkenin gündemi haline getiriyorlar ve bunun a�ama a�ama kat etti�i mesafeyi de görebiliyoruz. Nas�l görüyoruz? ��te Yahudile�tirme dedikleri, Filistin’i yutmalar�yla, yerle�im merkezlerini geni�letmeleriyle, Kudüs’ü Yahudile�tirmeleriyle bunlar� görüyoruz.

�srail’de siyasi olanla dini olan neredeyse bütünle�mi� durumda. Ama bizde öyle mi? M�s�r Müftülü�ü, Mekke’de veya Medine’de Umre ibadetini ifa eden Türkiye’den gençlerin yüzy�l�n plan�n� telin etmelerini “kutsal mekanlara sayg�s�zl�k, hürmetsizlik” diye niteleyebiliyor.

Suudi Bakan Adil Cubeyr biliyorsunuz, “Bu anla�mada olumlu yönler var” dedi. Yani �imdiden bu dayatmay� me�rula�t�racak aç�klamalar da yap�yorlar...

Evet öyle. Halbuki hiç olumlu yönü yok herkesin de bildi�i, onlar�n da bildi�i gibi. Onlar, Arap Birli�i’nde bu teklifi veya plan� ret etmi� oldular. Fakat arkadan da demi� oluyorlar ki, biz orada tribünlere oynad�k. As�l yakla��m�m�z nedir? Bu anla�man�n olumlu taraflar� da var, halk�m�za kar�� yekten bunu söylemiyoruz, fakat olumlu taraflar� oldu�unu da size deklare ediyoruz. Yani ne derler, karakolda do�ru söyler, mahkemede �a�ar!

Osmanl� y�k�l�rken, �ngilizler yeni kurulacak devletlerin ba��na geçirilecek adamlarla temas ediyorlar, hepsinden �u sözü al�yorlar: Diyorlar ki, gelecekte �srail kuruldu�u zaman ne yapacaks�n�z? Hepsi tan�yaca��z diye söz veriyorlar, ama bu daha ziyade sümen alt�nda kal�yor. Neden? Halklar�n�n tepkisinden korkuyorlar. 1951 y�l�nda Ürdün Kral� Birinci Abdullah halk taraf�ndan linç ediliyor. Nerede? Mescid-i Aksa’da, �srail’le gizli müzakereler yapt���ndan dolay�. Ondan dolay� korkuyor Arap rejimleri. Ondan dolay� kapal� kap�lar ard�ndan �srail’e hulus çekiyorlar, emrindeyiz diyorlar. Halka kar�� da i�te h�k-m�k ediyorlar, müdara siyaseti izliyorlar.

�una kat�l�r m�s�n�z Mustafa Bey, diyorum ki �imdiye kadar Siyonist i�gal rejiminin geni�lemesi, �u son 10 y�ll�k filan süreci de göz önüne al�rsak, o yerle�im yerleri vesaire, hep böyle tabir caizse kurba�an�n �l�k suda yava� yava� al��t�r�lmas�yla, kaynat�lmas�yla oldu. Bu dayatmac� ad�m sanki kendileri aç�s�ndan ba�ar�l� olan politikan�n da asl�nda bir anlamda ihlali, çünkü ani ve �ok bir �eyle �slam dünyas�n� asl�nda aya�a kald�rabilecek, uyand�rabilecek bir hamle yapt�lar. Acaba “kurba�a” uyan�r m�, s�çrar m�, ne dersiniz? Son olarak bunu sormu� olay�m.

Asl�nda bu �srail’in oyalama politikalar�n�n taçland�r�lmas�. Yani geldikleri noktada art�k kendilerine güveniyorlar. Bugün bakt���m�z zaman, �ran sureta �srail’le mücadele ediyormu� gibi davran�yor, Suriye’de �srail’in ajandas�na hizmet ediyor. Öbür tarafta Arap alemi de dedi�imiz gibi �ran’a kar�� oldu�unu söylüyor, �srail’le birlikte hareket ediyor. Ondan dolay� �srail’in kar��s�nda gerçek manada bir güç yok. Halklar var, halklardan da fazla korkmuyor, çünkü haklar� idare edenler kendisiyle i� birli�i içinde olan zümreler. Ondan dolay� da i�te son olarak a��zlar�ndaki baklay�, dillerinin alt�ndaki baklay� ç�karm�� oldular. Bu bir yönüyle iyi bir �ey, ama geldikleri nokta itibar�yla da kötü bir �ey, yani art�k kendilerine güveniyorlar, sonsuz bir güven içindeler. Bu güveni nereden al�yorlar? Müslümanlar�n hareketsizli�inden al�yorlar, bizim güçsüzlü�ümüzden. Yani �srail’in gücü yok, fakat bizim ona atfetti�imiz bir güç var. Kendi ataletimizden dolay�, yani i�imizi yapmam�zdan dolay�, sorumlulu�umuzu yerine getirmemezli�imizden dolay� �srail’e verdi�imiz, atfetti�imiz bir güç var, �srail bu güçle hareket ediyor.

�ntibaha gelecek olursak sonuç bize ba�l�. Cenab� Hakk’�n yard�m� bizim yeniden uyanmam�za ve sorumluluklar�m�z� yerine getirmemize ba�l�.

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !