İSLAMSIZ BAYRAM RUHSUZ KADAVRAYA BENZER

Ahmet DURMUŞ

07-06-2025 10:50


İslam’ın kadim geleneklerinden birisi de hiç şüphesiz Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak sunulan kurban ve kurbanlardır. Kurban bahsi İslam’ın tahrif edilmiş hali olan Kitabı Mukaddes’te de önemli bir yere sahiptir. Fert olarak Müslüman’ın veya genel olarak İslam ümmetinin Allah’a olan bağlılığı, ihlâsı, takvası Allah’a sunacağı kurbanla kendisini gösterir ve yükselişe geçer. Bu önemli ve değerli hadiseyi, ibadet biçimini ilk olarak insanlığın atası olan Adem’in (as) iki oğlunda görüyoruz. (Maide27-31). Adas’in (as) iki oğlundan birisinin sunduğu kurban kabul ediliyor diğeri reddediliyordu.

Ayetlerden anlaşılan o ki, bu iki oğuldan birisi yani kurbanı kabul edilen (Habil), Allah’ı tek ilah olarak tanıyan, bütün hücreleriyle O’na iman eden, samimi, tevazu sahibi takvalı ve masum birisidir. Ama onun bu takvası ve Allah’a olan bağlılığı, bir gün hayatına mal olacaktı ve öylede oldu. Kurbanı reddedilen ve insanlığın ilk katili olma unvanına da sahip olan kardeş (Kabil) ise kıskançlığı, gücü ve kibriyle mazlum olan kardeşini suçsuz yere öldürmek istedi ve sonuçta onu öldürdü. Kur’an’ın, Adem’in (as) iki oğlunun kıssasını bize anlatması, gerçekten çok manidar ve çok anlam yüklü olduğu için ibret alacağımızı umuyorum. Sanki Kur’an bugünün toplumunu ta o günden anlatıyor ve vereceği mesajı veriyor gibi.

Yani Adem’in (as) iki oğlundan birisi şirki ve şirk toplumunu, zalim ve zulmü temsil ederken diğeri hak ve hakikati, tevhid ve tevhide sahip çıkan İslam toplumunu temsil ediyor. Kurbanı kabul edilmeyen oğul (Kabil) karga kadar aklı olmasa da, gücü ve zalimliği nedeniyle kendisine el kaldırmayan mazlum ve takva sahibi kardeşini haksız yere katlederek, aslında tevhide ve tevhid erlerine meydan okumuş ve savaş açmıştır. Verilen savaşın ardından küfrün ve şeytanın takipçileri birbirlerine miras olarak bıraktıkları şirkin sayesinde, tevhidi ve İslam’ı nice asırlardır içi boş bir dindarlığa dönüştürmeye çalışmıştır. Nesilden nesile devredilen bu amansız ve kadim düşmanlık, ne yazık ki hayatlarını birbirine borçludur. Çünkü biri olmadan diğerinin varlığı anlamsızlaşır. Tıpkı cennet ve cehennem, soğuk ve sıcak, siyah ve beyaz zıtlıklarının birbirini tamamladığı gibi birbirini tamamlar. Hasılı bugünün dünyasında yaşananlar ta o günlerin yani ilk insanlığın bir izdüşümüdür desek yeridir. Ancak şunu da asla gözden kaçırmamak lazım, Maide suresinde anlatılan Musa (as) ve İsrâiloğulları kıssası uzun uzun anlatıldıktan sonra, Adem’in (as) iki oğlunun kıssası anlatılıyor, bu da Kur’an’ın dikkat çekici bir üslubu diyebiliriz. Çünkü bugün Gazze’de yaşanan vahşet ve zulüm, bu kıssaya çok benziyor ve birileri gerçekten suçsuz yere vahşice, kafirce katlediliyor.

Çalışmamızı kısa tutmak için daha fazla ayrıntıya girmeden, bugüne yani modern zamanların kurban ve kurban bayramına dönecek olursak, az önce dediğimiz gibi içi boşaltılmış bir bayram geleneğini, enkazını yeni nesle devretmek üzereyiz. Müslüman için Allah’a yakınlaşmak için kesilmesi gereken kurban, seküler devlet yapısının da itelemesiyle artık bir ritüele, bir görsele, olmadı ruhsuz bir kadavraya dönüşmüş durumda. Hiçbir ahlaki kaygı taşımayan modern insan Allah’a giden yolda o büyük nebi İbrahim’in (as) geleneğini de unutmuş gibi. Oysa atamız İbrahim (as) Allah’a olan bağlılığını, takvasını kanıtlamak için gözbebeği biricik İsmail’ini bıçağın altına yatırabilmişti. O’nun yaptığı eylem görsel, şekilsel değildi. Teslimiyetçi, içsel bir bağlılık ve ulvi bir iman şuuruyla en sevdiğini ve en kıymetli varlığını, gözbebeğini Allah’a kurban edebilmeyi tüm insanlığa miras olarak armağan ediyordu. Bugünün kurban edicileri yani bizler bu ruhu anlar mıyız bilemiyorum ama Kur’an anlaşılmasından yana.  

Yani İslam yeteri kadar anlaşılmadan, Kur’an yaşanmadan, Allah Rasulu Muhammed’in (sav) sahih sünneti anlaşılmadan kurban anlaşılır mı? Veya İbrahim’in (as) tevhid ve şirk mücadelesi ve Hac anlaşılmadan Kurban anlaşılır mı? Elbette anlaşılmaz ve geriye sadece İslam’dan koparılmış ama adına kurban bayramı dediğiniz ruhsuz bir gün kalır. Daha açık konuşacak olursak İslam’ın devlet olmasından nefret eden ve bu konuda aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi İslam’dan kaçan ama kaçarken de garip bir şekilde Allah’a sığınan yığınların kurbanı ne durumda acaba! Bir tarafta Kemalizm, demokrasi ve laiklik sevgisi diğer tarafta her an ve her zeminde İslam ve şeriat nefreti, arkasından gelsin kurban ve kabir ziyareti. Ardından kapitalist piyasa ekonomisi, çarşı pazar alış veriş, gürültü patırtı, derken kopuş ve kayboluş. Bu yaşananlar gerçekten Adem’in (as) iki oğlunun modernize edilmiş hayat hikayelerine çok benziyor. Ama bu iki kardeş ucunda ölümde olsa tevhid ve şirkin ayırımını Allah’ın izni ile çok güzel yaptılar ve insanlığa büyük bir miras bıraktılar. Tabi burada büyük pay sahibi bize göre kurbanı kabul edilen kardeştir (habil). Fakat ilahi iradenin muradı bizim asıl ve birinci tercihimizdir. O, ol der olur.

Gerçekten ruhu kabzedilmiş bir kadavra nasıl ki bir varlık gösteremezse bugünlerde tıpkı kadavra gibi İslam’ın ve Müslümanların bir varlık gösteremediğine şahit oluyoruz. Daha doğrusu İslam’a haksızlık etmeyelim, İslam aynı İslam, ama Müslümanlar bir kadavraya dönüştü desek daha dürüstçe olur. Ancak yozlaşmaya rağmen dillerden hiç düşmeyen ve kullanıma müsait olan kıymetli akçe olarak da yine İslam’ın kavramlarını görüyoruz. Bunların en öne çıkanı ise inşallah, maşallah, Allah’a emanet ol, cumanız mübarek olsun, kandiliniz mübarek olsun ve bayramınız mübarek olsun vs. Bunları buraya latife olsun diye sıralamadım elbette. Şunun için sıraladım; Adem’in (as) iki oğlundan biri olarak kurbanı kabul edilmeyen oğul da bu saydığım kutlamaları büyük ihtimalle yapıyordu. Buna delil olarak iki oğulun da Allah’a kurban sunmasını gösterebiliriz. Demek ki müşrik veya kardeşini suçsuz yere öldüren zalim bir insanda Allah’a yakınlaşmak için kurban sunabiliyor. Tam da dikkat kesilmemiz gereken yer burasıdır diye düşünüyorum. Çünkü birisinde teslimiyet, tevazu ve takva var diğerinde görsellik, kendini beğenmişlik, enaniyet ve kibir var.

Bugün modern Müslüman’ın Allah’a giden yolda yalnızlaşmasının ana sebeplerinden bazıları kanaatimce şunlardır: Şeytandaki bir özelliği kendisine ilke edinerek kendi kendine yetme ve hatır gönül tanımaması, yani müstağnileşmesi. Hatır gönül almak yerine hatır gönül kırmada modern dilde ustalaşması. Kur’an ayetlerinden ve Hz. Nebi’nin (as) risaletinden de bihaber olan modern insan, tabiat ayetlerini de hoyratça, küstahça, bencilce kullanarak Allah’ı sosyal hayat dedikleri putçuklarına karıştırmamaları. Faizi ve haramı hiç tereddüt etmeden ve sanki İslam’dan haberi yokmuş gibi yan yatarak, ama yaparak meşruiyet potasında eriterek rahatlıkla tüketmeleri. Tesettür yerine çıplaklığı büyük bir kibirle tercih etmesi. Allah’ın gizlenmesini emrettiği mahrem yerlerini inadına ve Allah’ı yok sayarak tüm insanlığa pazarlaması. Allah’ın emrettiği akrabalık bağlarını koparması ve sıla-i rahim’i terk etmesi. Buraya aldığımız İslam aile geleneğinin bazı başat değerleridir. Bu değerleri yok saymak Allah’a savaş açmanın öteki adıdır diyebiliriz. Gelinen bu nokta ise İslamsızlaşmanın, adım adım kafirleşmenin, asimile olanın, öz olarak başka bir yaşam biçimini seçerek dinsizleşmenin ve laikleşmenin neticesinden başkası değildir.

Bu gidişat bize İslamsız bir bayramı armağan ederken biz tıpkı kadavra gibi hareketsiz duruyoruz. Oysa içi boşaltılan bir İslam’ın bayramı olabilir mi? Neden Kurban bayramına bazı laikler ve bazı şeriat düşmanları sahip çıkıyor ama  Allah’ın tek hüküm koyucu olduğunu kabul etmiyor. Hâlbuki tüm yollar Allah’a çıkar. Tüm işler ona döner. Neden işlerine gelmeyen kısımları karartma yapıyorlar? Çünkü İslam bir yaşam biçimidir ve insandan tercih ister. Ya mümin ol ya da kafir ama birisini mutlaka seç. Demek ki Müslümanlar Kur’an’ı, İslam’ı ve nübüvveti doğru anlamalı, doğru anlaşılan dinin kurbanı da doğru anlaşılır. İşte o zaman kurbanımız İbrahimî bir geleneğe bürünür ve kurbanımız makbul, bir kurban bayramımız da gerçek bayrama dönüşür. Selam hakikate tabi olanların ve Gazze’de küffara karşı direnen mazlum canlarımızın üzerine olsun.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN