
��kr� H�SEY�NO�LU
YA�AR NUR�LE�ME TEMAY�L�
Her insan d�nyada bir iz b�rakarak gider dâr-� bekâya. Kimisi ard�nda kendisinden sonrakiler i�in �rneklik olu�turacak bir hayat hikâyesi b�rak�r, kimisi ise ibret olu�turacak… Kimi insanlar�n b�rakt�klar� iz daha bask�n ve belirgin olur, hatta bir bak�� a��s�n�n, bir mantalitenin, y�nelimin sembol� olurlar.
�brahim (a.s.)’�n yery�z�ndeki tevhid ve adalet m�cadelesinin sembol olmas� bunun olumlu y�ndeki bir misalidir. M�s�r Firavunlar�n�n tu�yan ve zulm�n sembol� olmalar�, Karun’un iktisadi tu�yan ve s�m�r�n�n, Samiri’nin akidevi sapt�rma ve tahrifin sembol� olmas� da olumsuz anlamdaki misallerdir.
Rabbimizin yery�z�ne, fert ve toplum hayat�na m�dahalesinin el�ilik g�revlerinde m��ahhasla�t��� Peygamberler (a.s.) ve onlar�n izini takip eden sâlih kullar yery�z�nde ya�ad�klar� d�nem ve sonraki nesiller i�in �rneklik te�kil ederken, onlar�n bildirdi�i Rabbani hakikatlere tâbiiyet ve teslimiyet yerine inkâr veya nifak zemininde kar��t pozisyon alanlar ibretlik olmu�lard�r.
�nsanl�k tarihinin t�m safhalar�nda oldu�u gibi ya�ad���m�z zaman diliminde de din-i m�bin-i �slam’la ilgili ald�klar� pozisyona g�re �rnek �ahsiyet h�viyet ve niteli�i kazanan m�mtaz insanlara da, hakka tâbi olarak d�nyada izzeti âhirette ise ebedi saadeti kazanmak yerine, hakka kar�� inkârc� veya nifak eksenli bir pozisyon alarak ibretlik hale gelen kimselere de tan�kl�k etmekteyiz.
“Pirincin i�indeki en zararl� ta� beyaz ta�t�r” deyiminde ifadesini buldu�u �zere �zerinde dikkatle durulmas� gereken tutum, nifak eksenli pozisyondur. Nitekim Rabbimizin Kur’an’da hak ve hakikat kar��s�nda inkârdan daha �nemli sorun olarak nifak �zerinde durdu�u bilinmektedir.
Yine nifak�n, sadece iman etmedi�i halde iman etmi� g�r�nen ikiy�zl�lerin hal ve tutumundan ibaret olmad���n�, �slam ile kurulu cahili toplumsal/siyasal d�zen aras�nda, âhiret ile d�nya hayat� aras�nda, m�’minler ile cahiliye taraftarlar� aras�nda net bir tercihte bulunmayan/bulunamayan, bunlar aras�nda bocalayan, hakla bât�l� uzla�t�rmaya, ara yolu bulmaya �al��an insanlar�n durumunu da ifade etti�i Kur’an’la hemhal olanlarca mâlum bir husustur.
��te ba�l�kta ifade etti�imiz ve yaz�m�za konu edinmeye �al��t���m�z temay�l, temelde bu t�r bir bocalaman�n, ne haktan ne de g�ncel cahiliyeden vazge�ememe ve dolay�s�yla aray� bulmak gibi beyhûde ve bât�l bir �aban�n ifadesi ve neticesidir.
“Ya�ar Nurile�me temay�l�” derken kastetti�imiz k�saca; Allah, Rasul� ve m�'minlerden yana net bir tercihte bulunmak yerine, Allah’�n yol g�stericili�i yerine kendi hevalar�na tâbi olan laik-sek�ler kesimlere oynamak, onlara yaranmaya �al��mak, izzeti onlar�n yan�nda aramak, bu sebeple de ad�m ad�m �slam'dan ve M�sl�manlardan uzakla�arak modern tu�yan�n herhangi bir kanad�na teslim olmakt�r. Buna “�hsan Elia��kla�ma temay�l�” demek de m�mk�n.
S�z konusu temay�l�n ortaya ��kmas�n�n temelinde, �slam’a ve �slami de�erlerin yery�z�nde hâkim k�l�nmas� �abas� demek olan �slami m�cadeleye b�t�nc�l yakla�mama sorununun bulundu�unu s�yleyebiliriz. Buradaki kast�m�z� biraz a�acak olursak, bize g�re bir �aban�n �slami m�cadele �er�evesinde de�erlendirilebilmesi i�in, birbirinden ayr� d���n�lemeyecek �u iki temel �zelli�e sahip olmas� gerekir:
1- Dinin yaln�z �lemlerin Rabbi Y�ce Allah’a has/hâlis k�l�nmas� anlay�� ve �abas�. Ki bu anlay��, dinin as�l ve temel kayna�� olan Kur’an’a y�nelerek, Kur’ani-Nebevî sahih gelene�i muharref gelene�in pas�ndan-kirinden ar�nd�rmay� ve ar�-duru bir din anlay���na sahip olmay� gerektirir.
2- Yery�z�n�n sevk ve idaresi, toplum-siyaset-ekonomi ili�kilerinde dinin/h�k�mranl���n �lemlerin Rabbi Y�ce Allah’a has k�l�nmas�.
��te �slami m�cadele, bu her iki alanda s�z ve duru� sahibi olan �abalar�n ad�d�r. Nitekim t�m Rasullerin (a.s.) bu her iki alanda da b�t�nc�l bir m�cadele �rnekli�i sergilediklerini g�rmekteyiz. Ali �eriati de �slami m�cadelenin ta��mas� gerekti�i bu b�t�nc�l karakteri �u �ekilde ifade ediyordu:
“Firavun’a vur ki: ‘H�k�m yaln�zca Allah’a aittir.’ (6/57), Karun’a vur ki: ‘mal Allah’�nd�r.’ (5/120), Bel’am’a vur ki: ‘Hâlis din yaln�z Allah’�nd�r.’ (39/3)”[1]
Bug�n bizim ba�l�ktaki �ekilde olumsuz bir temay�l olarak ifade etti�imiz ve maalesef kimi �evrelerde giderek yayg�nl�k kazand���na tan�k oldu�umuz durum, “indirilmi� din – uydurulmu� din” kar��tl��� s�ylemiyle yola ��k�p, giderek t�m enerji ve mesailerini tarihsel s�re�te �retilmi� hurafeler �zerinde yo�unla�t�ran ve bu arada “uydurulmu� ideolojiler, uydurulmu� anayasalar” gibi �a��n sek�ler hurafeleri ve bu hurafeler �zerine kurulu laik-sek�ler rejimler kar�� kar��s�ndaki �slami duru� ve m�cadeleyi terk ederek, geleneksel hurafelere olan kar��tl�kta yo�unla�ma sonucu modern hurafelere meyletme, onlar� giderek i�selle�tirme, makul ve mazur g�rme, dahas� bunlara eklemlenme s�recine girme halidir.
Bu b�t�n� par�alayan ve bir par�ada a��r� yo�unla�an anlay�� bi�imi, giderek orada da sa�l�ks�z ve �l��s�z tutumlar� do�urmakta, “indirilmi� din – uydurulmu� din” retori�iyle ba�layan s�re�, “Adem (a.s.)’�n da bir anne-babas�n�n oldu�u” gibi bizatihi “indirilmi� din”in temel kayna�� ve sâbite dayana�� olan vahyin s�n�rlar�n� a�an �l��s�z yakla��mlar� beraberinde getirmektedir.
Ayn� �ekilde, Rasulullah (a.s.)’�n s�nnetinin, yani Kur’an merkezli �rnekli�inin tesbiti ve bununla ba�lant�l� olarak onunla ilgili haberlerin sahihini mevzu olanlardan ay�rt etmekle ilgili bir alan olan hadis ilmi konusunda da, �slam’�n temel kayna�� ve hakla bât�l�, do�ruyla yanl��� ay�rt eden Furkan olan Kur’an’a arz s�ylem ve usul ve �slubundan, mevcut hadis usul�ne dair Kur’an merkezli yap�c� ele�tiri �izgisinden uzakla�may� ve hadis ilmini usuls�z ve �slupsuzca, maalesef tam anlam�yla sokak a�z�yla konu edinen bir �l��s�zl��� de netice vermektedir.
B�t�nc�l �slami anlay�� ve m�cadele s�recinden ad�m ad�m uzakla��p, adalet mefhumunu Allah’tan ve O’nun insanlar i�in bildirdi�i ahkâm�ndan ba��ms�zla�t�racak ve modern tu�yana dayal� sek�ler ideolojilere me�ruiyet sa�layacak �ekilde "Devletin iman� adalettir. Adaletli devlet M�'min devlet olur. Kim y�netirse y�netsin. �ster gayri M�slim, ister M�slim y�netsin... Allah adaleti emreder. Dolay�s�yla kim olursa olsun, y�neten ne ile y�netiyor olursa olsun. Y�netenin ideolojisi, dini, inanc� ne olursa olsun. O tali bir hadisedir. Bir numaral� emir, y�neticinin adil olmas�d�r" ifadeleriyle verilen “adalet” konulu hutbelerle ba�layan s�re�, maalesef s�z�n� etti�imiz temay�l�n bir�ok semptomuyla kendini g�sterir oldu�u bir i�ler ac�s� hale d�n��m�� g�r�nmektedir.
Bu temay�l�n ula�t��� nokta; bir taraftan kimi hadis alimlerini, isabet etmedikleri konularda ele�tirmekle, takip ettikleri ve neticede maalesef sened tenkidiyle s�n�rl� tutmakla malul k�ld�klar� hadis usul�n� �slubunca tenkid etmekle ve ortaya koyduklar� k�lliyat� Kur’an’�n �a�maz s�zgecine arz etmekle kalmay�p, onlar� itibars�zla�t�rmaya y�nelen bir propagandaya savrulmak, di�er taraftan ise sek�ler e�lence k�lt�r�n�n kimi sembol isimlerine �l�mleri ard�ndan rahmet okumak! Bu savrulma ve �l��y� ka��rm��l�k kar��s�nda, Rabbimizin �u sorusunu hat�rl�yor ve hat�rlatmak istiyoruz:
"Size ne oluyor? Ne bi�im h�k�m veriyorsunuz?" (Kalem, 36)
Dipnotlar:
[1] Dr. Ali �eriati, Ayet Yorumlar� – 1, Sh. 15, K�yam Yay�nlar�
(Not: Bu makale, �ktibas dergisinin �ubat say�s�nda yay�nlanm��t�r.)