Nihat G��

29 Aral�k 2024

S�R� PS�KOLOJ�S� -I-

“�nsanlar�m�z�n akl� gözünde sakl�d�r.” diye bir söz vard�r. O yüzden gördüklerini taklit etmeye çok heveslidirler, hiç olmad��� kadar da arzulu ve isteklidirler. Helal haram, do�ru yanl��, iyi kötü, hak bat�l demeden her türlü girdab�n içine gözü kapal� hem de bal�klama atlamaya da son derece raz�d�rlar. Bo�ulanlar ile bo�ulur, sevinenler ile sevinir, alk�� çalanlar ile alk�� çalar, halay çekenler ile halay çekmeye bay�l�rlar. Niçin oldu�unu, kimi pohpohlad�klar�n�, neye kar�� diklendiklerini, kimi alk��lad�klar�n� dü�ünmezler, dü�ünmek dahi istemezler. Böyle bir dertleri, böyle bir dü�ünceleri de yok. Özür dileyerek söylemek istiyorum ki; “Akl� k�t” denilen �ey bundan ba�ka bir �ey de�ildir.   

Genel itibariyle insanlar�m�z�n ya�amakta olduklar� dini kurallar, dü�ünce yap�lar�na �ekil vermesi gereken imani esaslar; ayet ve hadislerden dev�irilmi� dini kural ve kaideler oldu�unu söylemek çok zor. Gelinen noktada kar��la�t���m�z ve görünen durum bu. Bilakis insanlar�m�z�n, gördüklerinden müte�ekkil ismi konulmam�� bir dinlerinin var oldu�unu söylersem abart� yapm�� olmayaca��m. Ba�ka bir ifadeyle insanlar�m�z�n akl� gözünde oldu�unu, gördüklerini dini birer de�er olarak kan�ksad�klar�n� ve bu din san�lan i� ve i�lemleri elinden geldi�i kadar ya�amaya çal��t�klar�n� da vurgulamak durumunday�m. O yüzden Yüce Allah bu durumu; “Onlara, “Allah’�n indirdi�ine uyun!” denildi�inde, “Hay�r, biz, atalar�m�z� üzerinde buldu�umuz (yol)a uyar�z!” derler. Peki, ama atalar� bir �ey anlamayan, do�ru yolu bulamayan kimseler olsalar da m� (onlar�n yoluna uyacaklar)?” (Bakara/170) diyerek vuzuhata kavu�turmaktad�r.  

Geçmi�ten gelen örf ve adetler bir yere kadar önemlidir. Yeni nesillere aktar�lmas�nda fayda da vard�r. Ancak aktar�lacak olan unsurlar�n, örf ve adetlerin ay�klanmas�, ayet ve hadislerle uyumlu hale getirilmesi de son derece önemli bir meseledir. 

Ayet ve hadislere ters olan hangi unsur olursa olsun, kime ait olursa olsun, nereden ve kimden geldi�ine bak�lmaks�z�n dikkate de�er görülmemelidir. Yeni nesillere aktar�lamaz bu gibi unsurlar. Yap�lacak i� ve i�lemlerden say�lamaz. Dini bir de�er atfedilerek dört elle sar�lamaz.

Müsaadenizle bir isimlendirme yapmak istiyorum. Geçmi�ten gelen; ayet ve hadislerle uyu�mayan bu uygulamaya “Atalar dini” olarak tarif etmenin yerinde olaca��n� dü�ünüyorum. Geçmi�ten gelen kimi uygulaman�n, do�rulu�una ve yanl��l���na odaklanmadan ifa edilen usul ve esaslar� sürdürmek bu olsa gerek. 

Do�rulu�u ve yanl��l��� atalardan kalan uygulamalar üzerinden de�il de ayet ve hadisler üzerinden yap�lmas� Müslümanlara ait son derece önemli ve gerekli bir uygulamad�r. Ancak sürü psikolojisine sahip ya da atalar�ndan gördüklerini taklit eden insanlar�n dinlerinin �slam oldu�unu söylemek de pek mümkün olmasa gerek.

Ba�ka bir ayeti kerimede Yüce Allah (c.c.) atalar dinine mensubiyeti; “Hay�r, ama biz babalar�m�z� böyle yaparken bulduk” dediler.” (�u’ara/74) �eklinde dile getirmektedir. 

Do�rulu�una veya yanl��l���na bakmadan geçmi�ten gelen, hayatta cari olan uygulamalar dini birer nüvedir. Din dedi�imiz vakit sadece �slam dini anla��lmamal�d�r. �nsan�n de�er verdi�i, pe�inden gitti�i, hayat�nda uygulad��� �eyler sahip oldu�u dinin birer yans�malar�d�r. O yüzden Yüce Allah (c.c.) kat�nda var olan dinin sadece �slam dini oldu�u vurgulanm��t�r. “Allah kat�nda din �üphesiz �slam’d�r” (Al-i �mran/19) 

Bir Müslüman için sosyal hayatta cari olacak, pe�inden gidecek kural ve kaideler sadece �slam dinine ait kural ve kaideler olmal�d�r. �slam dininin d���nda ba�ka dinleri, ba�ka kurallar�, ba�ka kanun ve kaideleri kabul etmek yak��maz bir Müslümana. O yüzden Yüce Allah (c.c.); “Kim �slam’dan ba�ka bir dine yönelirse onun dini kabul edilmeyecektir; o ahirette de kaybedenlerdendir” (Al-i �mran/85) 

Günümüz insanlar� raraf�ndan atalar�ndan kalan davran��lar� taklit etme, fikirlerini onaylay�p tasvir etme, gözü kapal� bir �ekilde kendileri için çizilen patika yollarda yol yürüme faaliyetleri zirveye ç�km�� vaziyettedir. Ancak sorun �urada yatmaktad�r. Atalar�n� ad�m ad�m takip eden insanlar�n; yapt�klar�n� “Atalar�na ait bir din” olarak alg�lamaya yana�mad�klar�n� da hasseten vurgulamak istiyorum. Ho�lar�na gitmez böyle bir tarif, böyle bir niteleme. Ama ya�ant�lar�n�n ve kabullerinin d���nda herhangi bir isimlendirme yapmak da istemezler. 

Yüce Allah (c.c.)’�n ayetleri, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetleri ortada dururken geçmi�ten gelen baz� uygulamalar� neye mal olursa olsun sürdürmeleri (gizli) bir dinin varl���n�n en bariz göstergesi olmad���n� kim iddia edebilir? “Onlara: “Allah’�n indirdi�ine ve Peygamber’e gelin; onlar ne buyuruyorsa onu yap�n” denildi�i zaman: “Atalar�m�z� üzerinde buldu�umuz yol bize yeter” derler. Peki, ya atalar� bir �ey bilmeyen ve do�ru yolu da bulamayan kimseler ise?” (Maide/104) 

Evet, ya atalar� yanl�� yolda yürüyorlarsa… 

Ya atalar� yanl�� i�leri icra ediyorlar ise… 

Ya atalar� S�rat-� Müstakimden sapm�� kimseler idiyseler… 

Yine de mi gözü kapal� olarak atalar�n�n pe�inden gidecekler?   

E�er, ayet ve hadislere göre de�il de çevrede var olan ana unsurlara göre bir hayat sürdürülüyorsa var olan dinin “Atalar dininden” ba�ka bir din oldu�unu söylemek ak�l i�i de�ildir.

Ayet ve hadislere ra�men atalar�n�n pe�inden gidenler ve lider kabul edilenler için �u ayet son derece önemlidir; “�brahim: “Do�rusu siz de, atalar�n�z da apaç�k bir sap�kl�k içine sürüklenmi�siniz” dedi.” (Enbiya/54) Hayatta sergilenen (ba�l� kal�nan) kural ve kaideler ki�inin kalitesini gösterdi�i gibi sap�tm�� olman�n en bariz göstergesi de olacakt�r.

Sürü psikolojisinin taraftarlar� yani atalar dininin müntesipleri geçmi�ten beri var olduklar� gibi günümüzde de var olmaya devam ediyorlar. K�yamete kadar da var olacaklard�r. Bu dine mensup insanlar ne cahiliye döneminde kald�lar ne de medeni toplum ile son bulacaklar. 

Zaman geçse de isimleri de�i�se de mekânlar� farkl�la�sa da bir sürü diplomaya sahip olsalar da savunduklar� dü�ünce, olaylar kar��s�nda gösterdikleri yakla��m de�i�medi bu (dine mensup) insanlar�n. 

Hatta bu tip insanlar�n yapt�klar�n� ve savunduklar�n� Yüce Allah (c.c.)’�n bir emri olarak görmeye devam ettiklerini de söyleyebiliriz. “O imans�zlar çirkin bir i� yapt�klar� zaman: “Biz atalar�m�z�n da böyle yapt���n� gördük; esasen Allah da bize böyle emretti” derler. �öyle de: “Allah, hiçbir zaman kötü ve çirkin i�leri emretmez. Yoksa siz, Allah hakk�nda bilmedi�iniz �eyleri mi söylüyorsunuz?” (A’raf/28) 

Hani vakt-i zaman�nda Avrupa ile entegrasyon ad� alt�nda (belki de halk� kand�rmak için bu ismi kulland�lar) Yüce Allah’�n tüm emirlerini diskalifiye etmekle kalmad�lar her haram� da serbest hale getirdiler. Hatta putçulu�u sosyal ya�am�n zorunlu birer parças� haline dönü�türdüler. Bu vesileyle yepyeni bir atalar dinini türetmekten de geri kalmad�lar.

Bu atalar dininin temel ta�lar�ndan bir de Avrupa’ya uyumlu hale gelmektir. Bundan böyle sahip oldu�umuz do�rular�m�z da yanl��lar�m�z da Hristiyan Avrupa men�eli olacak. Bu do�rular�n veya yanl��lar�n �ekillenmesinde ayet ve hadis olmayacak. Hristiyan âleminin r�zas� ve onay� al�nacak. Onlar gibi olunacak. Onlar gibi bir düzen kurulacak. Yani Avrupal�la�mak bu dinin temel ta�� olacak. Bu vesileyle Hristiyan Avrupa halk� bizden memnun olsun da; Allah m� k�zm��, Peygamber mi dar�lm�� Kur’an’a z�tl�klar m� olu�mu�, Din-i Mübini �slam tarumar m� olmu�, ahiret harap m� olmu�, nesiller elden mi gitmi�, kimin umurunda?

Yüce Allah (c.c.), insan psikolojisini iyi bildi�inden mütevellit ileri sürecekleri mazeretleri de pe�inen dile getirmi�tir Yüce Kitab�m�zda: “Veya: “Çok önceden beri atalar�m�z Allah’a �irk ko�mu�lard�; biz de onlar�n ard�ndan gelip yapabilece�i ba�ka bir �ey olmayan bir nesil idik. �imdi kalk�p, o bat�l �irk yolunu ba�latanlar�n yapt�klar� yüzünden bizi helak mi edeceksin?” �eklinde bir mazerette bulunmayas�n�z.” (A’raf/173) diyerek önlem al�nmas� gerekti�i konusunda tenbihte bulunmaktad�r. 

Atalar dininden vazgeçin. Geçmi�te kalmas� gereken kural ve kaideleri elinizin tersiyle bir kenara itin. S�rt dönün her �eye. Çizik çizin be�eri olan �eylere. Ölmü� ve kendi hesaplar�n� dahi veremeyen insanlar�n düzenledikleri yolda yürümeye, onlar gibi olmaya, onlar�n ortaya koydu�u kanun ve kurallar pe�inde ömür tüketmeye çal��may�n! 

�eytan�n ve �eytanla�m�� insanlar�n ad�mlar�na uymay�n!

Atalar dinine mensup insanlar ya da bir ba�ka ifadeyle sürü psikolojisine sahip olanlar için Yüce Allah; “Rasulüm! Mü�riklerin tapt�klar�n�n bo� �eyler oldu�u ve kendilerini korkunç bir akibete sürükleyece�i konusunda asla �üphen olmas�n. Daha önce atalar� neye nas�l tap�yor idiyse, onlar da ayn� �eylere ayn� �ekilde tapmaktad�rlar. Biz onlar�n hak ettiklerini elbette kendilerine eksiksiz ödeyece�iz.” (Hud/109) �nsanlar�n ekseriyeti atalar�n�n dinini ad�m ad�m takip etmektedirler. Do�rulu�u ve yanl��l��� üzerinde ileri sürebilecekleri mant�kl� bir fikirleri de mevcut olmad��� gibi dini bir dayanaktan da yoksundurlar.

Bir ba�ka ayette �öyle buyurmaktad�r; “Onlar da: “Atalar�m�z� bunlara tapar halde bulduk; biz de onlara uyarak böyle yap�yoruz” diye kar��l�k vermi�lerdi.” (Enbiya/53) Yapt�klar�ndan vazgeçmeyenlerin “Geçmi�ten gelen bir uygulama” diye s���nd�klar� bir bahaneden ba�ka ileri sürecekleri bir argümanlar� da yok ellerinde. Peki, bu uygulama ya do�ru de�ilse ya dini emirler ile uyu�muyorsa ya haram k�l�nan bir davran��� sergilemeye yönelik bir durumu ifade ediyor ise yine de mi icra edecekler bu davran��lar�? Yine de mi sürdürecekleri yanl��lar�? Yine de mi yönelmeyecekler �slam’a? Yine de mi dinlemeyecekler Yüce Allah’�? Yine de mi benzemeyecekler Hz. Muhammed (s.a.v.)’e? Yine de mi sar�lmayacaklar Yüce Kitaba?

Sürü psikolojisine sahip insanlar, geçmi�ten gelen uygulamalara gözü kapal� bir �ekilde s�k� s�k�ya ba�l�d�rlar ve gereklerini de yerine getirmeye devam ederler. Çünkü bu ki�iler sorgulama yetilerini yitirmi�lerdir. Do�ru ile yanl���n aras�nda var olan bariz farklar� görmekten de mahrum kalm��lard�r. Onlar�n atalar�ndan kalma be�eri dinlerine ait mensubiyetleri son derece kuvvetli oldu�u için gözleri de kördür. Bu körlük saplant� haline dönü�türdükleri bu inançlar�n� kuvvetlendirmektedir. Y�llarca u�ra�san�z, sa�dan veya soldan da yana�san�z, bin bir dereden deliller de ileri sürseniz bir k�ym�k dahi alamazs�n�z kendilerinden.  

Yüce �slam dinini Kur’an ve Sünnet dedi�imiz ana kaynaklar�ndan ö�renmeyen insanlar; çevreden dev�irdikleri dü�ünceleri inanca dönü�türmeleri pek kolayd�r. Bu gibi insanlar�n ellerinde hak ve hakikati ölçen bir terazi olmay�nca kefeye konulan her davran���n, zihne sirayet eden her dü�üncenin, yap�lagelen her davran���n do�ru oldu�unu iddia etmekten çekinmeyeceklerdir. Zaten ellerinde ba�ka da bir bilgileri yoktur. “Peki, ilk ba�tan yaratan, sonra yaratmay� (durmaks�z�n) tekrar eden kim? Size hem gökten hem yerden r�z�k veren kim? Allah’tan ba�ka bir tanr� m�? De ki: “E�er do�ru söylüyorsan�z kesin delilinizi getirin bakal�m!” (Neml/64) 

Yap�lan i�lerin do�rulu�u veya yanl��l���; ortaya konulan delilin sa�laml���na ba�l� de�il midir? O yüzden helal ve haram olan i� ve i�lemleri ana kayna��ndan ö�renmek gerekmez mi? 

Çevreden dev�irdi�i her dü�ünceyi, sosyal hayatta icra etti�i her davran���, �irki mucip k�lan her fiili do�ru mu kabul edecek insano�lu?  

Bu dine mensup insanlar�n indinde “Peygamber niye gönderildi, Kitap niye var? �çindeki emir ve yasaklar kime hitap ediyor?” gibi sorular havada kalmaya mâhkumdur. Çünkü niyetleri: “Uydum haz�r olan topluma!” yöneliktir.

Sürü psikolojisi kavram� da bu durumu aç�klamaktad�r. Sürü psikolojisini idrakten yoksun, gözü kapal� bir vaziyette önünde cereyan eden olay ve hadiseleri takip etme durumu olarak tarif edebiliriz. Bilinçsizce ifa edilen i� ve i�lemler için de kullanabiliriz bu kelimeyi. Niye yapt���n� bilmeden, üzerinde dü�ünmeden herkesin yapt���na odaklanarak bir fiili yerine getirmekle u�ra�an ya da geçmi�ten beri sergilenen kimi davran���; do�rulu�una ve yanl��l���na, dini olup olmad���na bakmadan taklit etme durumuna sürü psikolojisi dedi�imizi ve bundan böyle demeye devam edece�imizi bir kez daha belirtmek istiyorum. 

“Sürü” kavram� insanlara ait bir kavram olmad���n� da belirtmeden geçmek hakkaniyete uygun olmazd�. “Sürü psikolojisi” denilince ilk etapta hayvanlar özellikle de koyunlar akla gelir. Bu tabirin insanlar için kullan�l�yor olmas� birbirine benzer davran��lar�, gözü kapal�, akl� devreden ç�karmak suretiyle, dini herhangi bir unsuru referans göstermeden sergiliyor olmalar�ndan kaynakland���n� söylememiz son derece yerinde olacakt�r.

Çokça duymu�sunuzdur veya rastlam��s�n�zd�r. Bir uçurumdan koyunun biri istemsizce aya�� kaysa veya dü�üverse suya, yuvarlansa yardan a�a��ya, yüzlerce metreden çak�l�verse bir kayan�n dibine hatta paramparça da olsa bu olaya �ahit olan di�er koyunlar mevcut durumu görmek istemezler. 

Ak�llar� olmad��� için üzerinde dü�ünemezler de. Gözleri de bu gibi bir durumu görmekten de mahrumdurlar.

Birbirinden farkl� ba�ka ba�ka zamanlarda meydana gelen birbirine benzer olaylar� kast etmiyorum bu söylediklerimle. �ayet farkl� zamanlarda ve farkl� mekânlarda meydana gelmi� birbirinden ba��ms�z olaylar olmu� olsa idi “Sürü psikolojisi” tabirini kullanmak da ��k olmazd�. Görmedi�i ve duymad��� olaylar aras�nda ba�lant� kurmada, birbiriyle ili�kilendirmede s�k�nt� ya�anabilir, olan� oldu�u gibi taklit etme ve sürü psikolojisine sahip olmada da sorunlar ortaya ç�kabilirdi.

Gözlerinin önünde meydana gelen olaylar� kastediyorum. �ahit olduklar�, kar��la�t�klar� olaylardan bahsediyorum.

O yüzden dü�erek paramparça olan bir koyunun ba��na gelen olay hakk�nda ak�llar�n� çal��t�ramazlar sürüde bulunan di�er koyunlar. Ya�anan olay�n üzerinde dü�ünmek de istemezler. Böyle bir yetene�e sahip de de�iller. S�ras� gelen hayvan, nereye gitti�ini dü�ünmeden, tahmin etmeden uçurumdan atlay�verir dü�en arkada��n�n pe�inden. “O gitti ben de gidiyorum.” dercesine atlay�verir yardan a�a��ya.

Evet, ak�llar�n� kullanmazlar/kullanamazlar onlar. Böyle bir yetiden de mahrumdurlar. �steseler de bunu ba�arabilecek yetene�e sahip de�ildirler. Bu yönüyle do�rulu�una ve yanl��l���na bakmadan, üstünkörü bir �ekilde, ba�kalar�n� takip ve taklit eden ki�iler için �ahsen; “Sürü psikolojisi” ya da “Atalar dinine mensup” tabirini kullanmakta bir beis görmüyorum.  

“Sürü psikolojisi” ak�ll� ve en e�refi mâhluk olup güzel bir biçimde yarat�lan (Tin/4) insanlar için kullan�labilecek bir tabir oldu�unu söyleyemem. Böyle bir iddiam da yok zaten. Geriye dönüp bakt���m�z vakit gönderilmi� tüm elçiler, insanlar� sürü olmaktan kurtarmak, atalar dininden uzakla�t�rmak, ak�llar�n� çal��t�rmalar�n�, do�ru ile yanl��� tefrik etmelerini sa�lamak üzere görevlendirildiklerini unutmamam�z gerekir. “Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birço�unu cehennem için yaratt�k. Bunlar�n kalpleri vard�r ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vard�r ama onlarla göremezler; kulaklar� vard�r ama onlarla i�itemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da �a�k�nd�rlar. ��te as�l gafiller onlard�r.” (Araf/179) Hayvanlar gibi önden gidenleri, nereye ve nas�l gittiklerini takip etmemek insan olmam�z�n en tabi bir sonucudur. 

�imdi insan hem ak�ll� olacak hem de yapacaklar� üzerinde dü�ünmekten mahrum kalacak. Hem ak�ll� olacak hem de ak�ls�z varl�klar gibi davran�yor olacak. Hem ak�ll� olacak hem de do�ru ve yanl��� birbirinden tefrik edecek bir yetiden ve yetenekten yoksun olacak. 

Ayn� hataya tekrar tekrar dü�ecek. 

Hem ak�ll� olacak hem de Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.)’nün ileri sürdü�ü do�rular hakk�nda isyan bayra��n� açabilecek. Sürü psikolojisi çerçevesinde yardan aya�� kay�p giden insanlar�n durumunu dü�ünmeden kendisi de ayn� hatay� sergileyebilecek. �mans�z bireyler gibi imans�zl���, ibadetsiz toplumlar gibi ibadetsizli�i, harama dalm�� arkada�lar gibi bo�az�na kadar günaha dalacak. Ç�plaklardan farks�z bir elbise (elbise demeye dilim varm�yor) ortal�kta utanmadan dola�acak. Sonra da ben sürü psikolojisine sahip de�ilim diyecek. 

Olacak �ey mi?