��kr� H�SEY�NO�LU

04 Ocak 2025

SUR�YE�DE DEVR�M �NKILABA D�N��ECEK M�?

Devrim ve ink�lab kelimeleri genellikle e� anlaml� kelimeler olarak kullan�lmaktad�r. Biz bunun do�ru olmad��� ve bu iki kelimenin kesi�en boyutlar� olmakla birlikte neticede çok farkl� anlamlara sahip oldu�u kanaatindeyiz.

“Devirmek” fiilinden türetilmi� Türkçe bir kelime olan devrim, ad� üstünde devirmeyi ifade etmektedir. Bir sosyal-siyasal �st�lah olarak da “devrim” kavram�, bir toplumsal-siyasal otoriteyi ala�a�� etmeyi kar��lamaktad�r.

“�nk�lab” kelimesi ise “dönme, dönü�me” anlam�ndaki “kalb” kökünden türemi� Arapça bir kelime olarak “dönü�üm”ü ifade etmektedir. Sosyal-siyasal bir kavram/terim olarak da mevcut bir toplum ve devlet yap�s�n�n köklü dönü�üme tâbi tutulmas� anlam�na kar��l�k gelmektedir.

Bu anlamlardan yola ç�karak, devrimin �slam’�n “lâ”s�na, ink�lab�n ise “illa”s�na denk geldi�ini söylememiz mümkün olsa gerektir. �nsanl�k tarihinde “lâ” demi� ve fakat “illa”n�n ifade etti�i dönü�üm ve in�ay� gerçekle�tiremedi�i için �slam’�n hidayetine hak kazanamam�� nice fert veya toplumlar olagelmi�tir.

Bu durum, y�k�lan ta�utlar�n yerini yeni ta�utlar�n doldurdu�u bir k�s�r döngüyü beraberinde getirmi�tir. Bu sebeple y�kman�n yan�nda �slam’a göre yapman�n olmad��� süreçler, Rabbimizin murad� olan neticeler vermemekte ve vermeyecektir.

Suriye’de geçti�imiz ay ya�anan geli�melere, yukar�da k�saca izah etmeye çal��t���m�z “devrim” ve “ink�lab” kavramsalla�t�rmalar� aç�s�ndan bakmakta fayda görüyoruz.

Sevinçliyiz, umutluyuz, bununla birlikte ayn� zamanda endi�eliyiz. 63 y�ll�k kâfir Baas diktas�n�n y�k�lm�� olmas�na, mazlum Suriye halk�n�n s�rt�ndaki ta�ut sopas�n�n k�r�lm�� olmas�na sevinmemek elde mi?

Bununla birlikte bundan sonras� için endi�elenmeyi gerektirecek kimi i�aret ve geli�melerin varl��� da bir gerçeklik olarak kar��m�zda durmaktad�r. Suriye’de yeni te�kil edilecek nizam�n �slam’�n ölçülerini ve siyasetini mi esas alaca��, küresel tu�yanizme kar�� tutumu ve laikli�i esas alan bölge ülkeleriyle ili�ki biçiminin �slami siyaset temelinde mi olaca��, yoksa pragmatist bir yakla��mla m� belirlenece�i, Suriye’de Baas diktas�n� deviren kadrolar�n bundan sonraki imtihan alan�n� olu�turacak.

Despotizm tu�yan�ndan kurtar�lan Suriye, demokratik tu�yana teslim edilir mi? Demokrasinin yönetici seçmekten ibaret teknik bir idare yöntemi olman�n çok ötesinde, insan hevas�n� esas alan bir dünya görü�ünü ifade etti�ini tekraren hat�rlam��/hat�rlatm�� olal�m.

Umutluyuz, çünkü bölgenin en bask�c� rejimlerinden biri olan bir dikta yönetimi 63 y�ldan sonra lây�k oldu�u yere, tarihin çö� sepetine at�ld�. Elhamdulillah. Ve kim ne derse desin Rabbimizin inayetiyle bunu, �slam’� bir hayat nizam� olarak kabul eden kadrolar 13 y�ll�k zorlu bir mücadelenin ard�ndan gerçekle�tirdi.

Endi�eliyiz, çünkü devrimi nihayetinde Müslüman gençler gerçekle�tirmi� olsa da, gerek devrim sürecindeki gerekse de sonras�ndaki ve gelecekte Suriye’de hesab� olan küresel ve bölgesel güçlerin yakla��mlar� ve devrimi yönlendirme çabalar�, devrimin bundan sonras� için soru i�aretlerine yol açmaktad�r.

Emperyalizmin ve onun bölgedeki uzant�lar� olmaktan öteye gidemeyen bölge ülkelerinin geçmi�ten bugüne “suyun ak���na engel olunam�yorsa yönünü de�i�tirmeye çal��mak” �eklindeki politikalar� bilinmektedir. Nitekim el’an Suriye devrimi kadrolar� küresel ve bölgesel aktörlerin yo�un bir diplomatik ablukas� alt�nda bulunmaktad�r.

Biladu'� �am… Bugünkü Suriye, i�gal alt�ndaki Filistin, Lübnan ve Ürdün topraklar�na Müslümanlar�n tarihinde verilen isim. Kuzey beldeleri anlam�na gelen bir tan�mlama. Bu co�rafyan�n kalbi ise Suriye ve hassaten D�ma�k/�am �ehri… Ömer (r.a.) döneminde �slam ordusunca fethedilen bu co�rafya o gün bugündür �slam co�rafyas�n�n stratejik bir bölgesi olagelmi�tir.

Özellikle de Ömer (r.a.)’�n ve Selahaddin Eyyubi’nin fetihlerinde �am’�n, Kudüs’ün fethinin anahtar� i�levi görmü� olmas� da �am �ehrinin ve Biladu� �am’�n (Osmanl�ca terkip biçimiyle Bilad-� �am’�n) önemini perçinleyen bir husus olmu�tur.

��te bu önemli co�rafyam�z �imdi yeni bir dönüm noktas�yla kar�� kar��yad�r. Bir as�r önce 1. Dünya Sava�� sonras� bât�l Bat�’n�n bölgede ulus-devlet ad� alt�nda ihdas etti�i  “Genel Valilikler” marifetiyle dipçik zoruyla k�blesi de�i�tirilmi� olan �slam co�rafyas� o gün bugündür k�blesini aramaktad�r.

Suriye’de devrim kadrolar�n�n zihin ve kalplerindeki k�blenin �slam’�n k�blesi oldu�unda ku�ku yoktur. Lakin küresel ve bölgesel �eytani güçlerin f�s�lt�lar� onlara bunun aksini f�s�ldamakta, bunun için de onlar� yo�un bir diplomatik ablukaya tâbi tutmaktad�r. Mesela M�s�r’da �hvan-� Müslimin kadrolar�na laiklik tavsiyesinde bulunan Türkiye’nin muhafazakâr demokrat yöneticilerinin Suriye devrimi kadrolar�na farkl� �eyler söyleyece�ini dü�ünmek safdillik olur.

��in do�rusu, Suriye devriminin ba��ndan bugüne salt Baas diktas�n�n devrilmesiyle s�n�rl� bir perspektif ve söyleme sahip oldu�u ve �slami bir devrim hareketinden beklenen perspektif ve söylemin temel unsurlar� olan, emperyalizm ve siyonizm kar��t� söylemden kaç�nd��� bilinmektedir.

Mesele, onlarla �u veya bu nitelik ve oranda i� tutmaktan kaç�narak salt kar��t söylemlerden kaç�nmakla s�n�rl� kalacak olursa, bunu perspektif darl���yla tevil ederek mazur görmek mümkün olabilir. Ancak emperyalizm ve siyonizmin, bölge ülkelerinin nüfuzunu da kullanarak yeni yönetim üzerinde etki kurmaya çal��aca�� ve el’an bunu da yapmakta olduklar� mü�ahede edilmektedir. Bu noktada devrim kadrolar�n�n tarihi bir s�navdan geçti�ini ifade etmek gerekir.

Bu konuyla ilgili olarak, Amerikan emperyalizminin Suriye’ye hemen bir temsilci gönderip yeni yönetimle irtibat kurdu�u ve bölge ülkelerinin heyet üstüne heyet göndererek devrim kadrolar�na yön tayin etmeye çal��t��� bu süreçte, Türkiye’deki �slami çevrelerin de, �slam üzere sebat etmeleri noktas�nda nasihatle�mek üzere Suriye’ye heyetler göndermesi konusunda bir Müslümanla yapt���m görü�mede ald���m cevap, “akredite olmayan” �slami çevrelerden kimselere Suriye’ye geçi� izni verilmedi�ine dair bir bilginin oldu�u yönündeydi.

Bu iddia, hat�r�m�za merhum Ercümend Özkan’�n 1990’daki �ran gezisi sonras� �ktibas’ta yazd��� (Temmuz 1990 say�s�) �u sat�rlar� getirdi:

“Hasm�n�z da olsa dü�ünen insanlar götürmek, eksikleri gören, yanl��lar�n düzeltilmesi için hasbî tavsiyelerde bulunan, Allah için daha iyi olunmas�n� isteyen kimseler götürmek ve bunlar�n intibalar�n� dinlemekte, yararlanmak aç�s�ndan büyük zaruretler vard�r, olmal�d�r da.”

Yine ayn� yaz�da Özkan �u tesbiti yap�yordu:

“Konu �slâm olunca da �slâmî Devrimler mutlaka �slâm d��� �eylerden esinlenmemi�, etkilenmemi� olmal�d�rlar… Allah, Resulüne ne indirdi ise �slâm odur ve �slâmî Devrim de bunlar�n üzerine bina edilmelidir.”

Putlar, Ba�ka Putlar� Dikmek �çin Y�k�lmamal�

Meram�m�z� anlatmak sadedinde kavramsalla�t�rd���m�z anlamda devrimle ink�lab�n ayr�ld��� temel noktan�n, put mefhumuna ve mevcuttaki putlara yakla��m biçimi oldu�unu söyleyebiliriz. �nk�lab, her türlü putperestli�e ve puta kar�� olmay� ve putsuz bir dünya in�a etmeyi amaçlarken, devrim bir putu veya putperestli�i devirirken onun yerine ba�ka bir put ikame etmekle maluldur.

Tabi put mefhumu ve putperestli�in yaln�zca dikili heykellerden ibaret olmad���n� unutmamak gerekir. �nsanlar�n Allah’�n hidayeti d���nda ba�land�klar�, tabi olunmas� gereken mutlak de�erler olarak görüp ba�l�l�k gösterdikleri dü�ünce, inan�� ve ideolojiler de put ve putperestlik mefhumunun kapsam�na girmektedirler.

Put mefhumunun; temelsiz, dayanaks�z, hevaya dayal� bir isimlendirmeden (anlam yüklemeden) ibaret oldu�unu ö�reniyoruz Kitab-� Kerim’den. Rabbimiz Necm Sûresi 19-22. ayet-i kerimelerde Mekke mü�riklerinin putlar�ndan söz ettikten sonra 23. ayet-i kerimede �öyle buyurmaktad�r:

“Bunlar (bu putlar), sizin ve atalar�n�z�n isimlendirmesinden ba�ka bir �ey de�ildir. Allah onlar hakk�nda hiçbir delil indirmemi�tir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri taraf�ndan yol gösterici gelmi�tir.”

Yine Yusuf Sûresi 37-40. ayet-i kerimlerde de Yusuf (a.s.)’�n zindan arkada�lar�na dâvetini bize bildiren Rabbimiz, 40. ayet-i kerimede onun dilinden ayn� hakikati bize ö�retmektedir:

“Sizin O'nun d���nda tapt�klar�n�z, Allah'�n haklar�nda hiç bir delil indirmedi�i, sizin ve atalar�n�z�n isimlendirmesinden ba�ka �eyler de�ildir. Hüküm ancak Allah'�nd�r. O, kendisinden ba�kas�na kulluk etmemenizi emretti. Dosdo�ru din i�te budur. Fakat insanlar�n ço�u bilmezler.”

Bugün “ulu önder”, gavs-� azam” vs diye isimlendirilip putla�t�r�lanlar� görüyor olmam�z, putperestlik cephesinde dünden bugüne de�i�en bir �ey olmad���n� göstermektedir.

Suriye’de Baas diktas� devrildi�inde muhaliflerin ilk i�i, �ehirlerin meydanlar�na dikilen put heykellerin devrilmesi oldu. Halep’te, Hama’da, Humus’ta, �am’da Haf�z Esed ta�utunun heykelleri yerle bir edildikten sonra, Kürtlerin ya�ad��� Kam��l�’da da PKK/YPG taraf�ndan ayn� eylem gerçekle�tirildi.

Fakat arada bir fark vard�. Kam��l�’da Haf�z Esed ta�utunun heykeli y�k�l�rken, o anda yan� ba��nda, onun yerine ikame edilmek istenen bir ba�ka ta�utun, Abdullah Öcalan’�n büyük bir posteri aç�l�yordu.

��te �slam’la bât�l ideolojilerin fark� burada net bir �ekilde kendini gösteriyor. Bât�l ideolojiler putlardan put be�enmek üzere in�a olunurken, Rabbimizin bize bildirdi�i yegâne hak hayat nizam� �slam, putsuz, �irksiz bir dünya hedefine sahiptir.

Dile�imiz Suriye devriminin, dikili heykel putlar�na kar�� net bir tav�r al�p onlar� yerle yeksan etti�i gibi, bât�l Bat�’n�n laisizm, demokrasi, nasyonalizm, kapitalizm gibi küresel putlar�na da net tav�r almas� ve Suriye’de �slam nizam�n� in�a edecek bir ink�labi yönelimle hareket etmesi yönündedir.

(Not: Bu makale, �ktibas Dergisi'nin Ocak 2025 say�s�nda yay�nlanm��t�r.)