05-07-2008 12:56

Seyyid Kutub`dan `�slam ile cahiliyenin uzla�mazl���` �zerine

Seyyid Kutub: �slam ile cahiliyenin yolun ortas�nda, daha do�rusu herhangi bir yolda bulu�malar� m�mk�n de�ildir. Bu durum �slam ile her zaman ve her �a�daki cahiliye sistemleri aras�nda her zaman ge�erli olan bir kurald�r. Bu kural d�nk� cahiliye i�in oldu�u gibi, bu g�nk� cahiliye i�inde, yar�nki cahiliye i�in de ge�erlidir. �slam ile cahiliye aras�ndaki u�urum a��lmaz niteliktedir. �kisini bir noktada bulu�turmak i�in bu u�urumun �zerine bir k�pr� kurmak imkans�zd�r. Bir �eyi payla�malar�, ileti�im kurmalar� m�mk�n de�ildir. Aralar�nda s�rekli bir �at��ma vard�r ve sonu�ta uyu�malar� s�z konusu de�ildir.

Seyyid Kutub`dan `�slam ile cahiliyenin uzla�mazl���` �zerine

Çizgilerin iyice bulan�kla�t���, sapmalar�n, modern ve geleneksel hufarelerin, putçuluklar�n ve putla�t�rmalar�n ho�görülmeye ba�land���, insanlar�n birbirlerinin yanl���n� görmezden gelme ve idare etme konusunda uzla�m�� göründü�ü, netlik yerine flulu�un, sapmalarla mücadele yerine sapmalar� me�rula�t�rman�n prim yapar oldu�u bir süreçten geçiyoruz. Put deviren �brahimler olmak üzere yola ç�kan nicelerinin birer put dikici olup ç�kt��� ve hatta bu iddiayla yola ç�k�p putla�anlar�n, mutlakla�t�r�lanlar�n, ele�tirilemez, sorgulan�lamaz hale gelenlerin oldu�u bu süreçte imanlar�m�z� dosdo�ru tutma cehdini daha bir kararl�l�kla göstermemiz gerekmekte. En zor zamanlar, insanlar�n iddialar�ndan vaz geçti�i, iddialar�n� yumu�atmaya, kitlelere uyumlu k�lmaya ba�lad��� çözülme dönemleridir. �imdilerde bu tür bir dönemden geçti�imizde ku�ku yok. Bu yüzden dosdo�ru olman�n k�lavuzu Kur'an'la daha fazla hemhal olmal�, Hz. Peygamber'in dosdo�ru mücadele çizgisini her daim hat�r�m�zda tutarak bilincimizi taze tutmal�y�z.

Bu çerçevede, �ehid Seyyid Kutub'un, Kalem Suresi 8 ve 9. ayetlerle ilgili tefsirini Fizilal'il Kur'an'dan iktibas ediyoruz:  

Rahman ve Rahim olan Allah'�n ad�yla

"�u halde yalanlayanlara itaat etme.

Onlar, senin kendilerine yaranman� (uzla�man�) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaran�p-uzla�acaklard�." (Kalem Suresi 68/8-9)

"Onlar t�pk� ticarette oldu�u gibi pazarl�k yapmaya, ortak bir nokta etraf�nda uzla�maya çal���yorlar. Oysa inanç ile ticaret aras�nda büyük fark vard�r. �nanç sahibi bir kimse inanc�n�n hiç bir prensibinden vazgeçmez. Onun gözünde büyük küçük bütün ilkeler ayn� öneme sahiptir. Daha do�rusu inanç sisteminde büyük küçük diye bir ay�r�m olmaz. �nanç sistemi, her bir parças� birbirini bütünleyen bölünmez bir gerçektir. �nanç sistemine ba�l� birisi, bir prensibe uyarken, bir di�erinden asla vazgeçemez.

�slam ile cahiliyenin yolun ortas�nda, daha do�rusu herhangi bir yolda bulu�malar� mümkün de�ildir. Bu durum �slam ile her zaman ve her ça�daki cahiliye sistemleri aras�nda her zaman geçerli olan bir kurald�r. Bu kural dünkü cahiliye için oldu�u gibi, bu günkü cahiliye içinde, yar�nki cahiliye için de geçerlidir. �slam ile cahiliye aras�ndaki uçurum a��lmaz niteliktedir. �kisini bir noktada bulu�turmak için bu uçurumun üzerine bir köprü kurmak imkans�zd�r. Bir �eyi payla�malar�, ileti�im kurmalar� mümkün de�ildir. Aralar�nda sürekli bir çat��ma vard�r ve sonuçta uyu�malar� söz konusu de�ildir.

Peygamber Efendimizin uzla�maya yana�mas�, daha yumu�ak bir tutum içine girmesi, tanr�lar�na küfretmekten ve ibadetlerini saçmal�k olarak nitelendirmekten vazgeçmesi veya baz� konularda kendilerine uymas�, Dolay� siyle kendilerinin de onun dinine uymalar� böylece Arap kitleleri kar��s�nda onurlar�n� kurtarmalar� için mü�riklerin Peygamber Efendimize çe�itli tavizler vermeye çal��t�klar�, uzla�ma önerilerinde bulunduklar� birçok rivayete konu olmu�tur. En uygun çözüm yolunu bulmaya çabalayan pazarl�kç�lar�n her zaman ba�vurduklar� bir yöntemdir bu. Fakat Hz. Peygamber dininde kararl�yd�, dininin ilkelerini pazarl�k konusu yapmaz, taviz vermez bir tutum içindeydi. Ama dinle ilgili olmayan öteki konularda insanlar�n en yumu�ak huylusuydu. �nsanlar aras� ili�kilerde en güzel davranan�yd�. Akrabalar�na en çok iyilikte bulunan, kolayl��� ve kolayla�t�rmay� en çok isteyen bir insand�. Fakat din, dindi. O, bu konuda Rabbinin �u direktifine uymak zorundayd�: "Öyleyse yalanlayanlara itaat etme."

Peygamber Efendimiz Mekke'de en zor �artlarda bile dinini pazarl�k konusu yapmam��t�. Daveti dört bir yandan ku�at�ld��� ve bir avuç arkada�� da Allah yolunda dayan�lmaz eziyetlere, i�kencelere u�rat�lmak üzere yakalan�p zincirlere vurulduklar� halde güçlü zorbalar�n yüzüne kar�� söylenmesi gereken sözü gizlemeye yeltenmemi�ti. Kalplerini �slama �s�nd�rmak veya bask� ve i�kencelerini savmak için böyle bir manevraya gerek görmemi�ti. Ayn� �ekilde inanç sistemi ile uzaktan yak�ndan ilgili bulunan herhangi bir gerçe�i aç�klamaktan da geri durmam��t�.

ibn-i Hi�am siretinde ibn-i �shak'a dayanarak �öyle rivayet eder:

"Peygamber Efendimiz kavmini aç�kça �slama ça��rd���, yüce Allah'�n kendisine emretti�i �ekilde dini oldu�u gibi anlatmaya ba�lad��� ilk s�ralarda, kavmine fazla bir tepki göstermedi, etraf�ndan uzakla�mad�. Fakat -bana ula�an bilgilere göre- Peygamberimiz onlar�n düzmece tanr�lar�n� gündeme getirip, onlara yönelik ibadetlerinden dolay� onlar� k�namaya ba�lay�nca büyük tepki gösterdiler. Böyle bir �eyi kabullenemeyeceklerini çe�itli vesilelerle ortaya koydular. Müslümanl�klar�n� gizleyen Allah'�n korudu�u mümin az�nl�k hariç hep birlikte O'na kar�� ç�kt�lar, dü�manca bir tutum içine girdiler. Mü�riklerin bu tutumu kar��s�nda Amcas� Ebu Talip onu koruyucu kanatlar� alt�na alarak, savundu. Her zaman onun arkas�nda durdu. Peygamber Efendimiz de hiçbir �eye ald�rmadan Allah'�n emretti�i �ekilde O'nun dinini yaymaya çal��t�.

"Kurey�'liler, Peygamber Efendimizin kendilerinden, hayat biçimlerinden ayr�lmak, düzmece tanr�lar�na dil uzatmak gibi ho�lanmad�klar� birtak�m davran��lardan vazgeçmedi�ini, yine Amcas� Ebu Talib'in onu koruyucu kanatlar� alt�na ald���n�, onu destekledi�ini ve kendilerine teslim etmedi�ini görünce Rabia'n�n o�ullar� Utbe ve �eybe, Ebu Süfyan B. Harb B. Ümeyye, Ebu'l Buhteri (As B. Hi�am), Esved B. Muttalip B. Esed, Ebu Cehil (Amr B. Hi�am, künyesi Ebul Hakemdi), Velid B. Mu�ire, Haccac B. Amr'�n o�ullar� Nebih ve Münebbih gibi Kùrey� kabilesinin ileri gelenleri Ebu Talib'e gidip �öyle dediler: "Ey Ebu Talip, ye�enin Tanr�lar�m�za küfrediyor, dinimizi a�a��l�yor, fikirlerimizi saçmal�k olarak nitelendiriyor, geçmi� atalar�m�z� sap�kl�kla suçluyor. Ya onu bu i�ten vazgeçir irsin, ya da aram�zdan çekilirsin. Çünkü sen, ona kar�� bizden farkl� bir konumdas�n. Aksi takdirde biz O'nun hakk�ndan geliriz." Ebu Talip onlara yumu�ak sözler söyledi, onlara güzel kar��l�k verdi, onlar da çekip gittiler.

"Bu arada Peygamber Efendimiz aksatmadan faaliyetlerini sürdürüyordu, Allah'�n dininin öngördü�ü hayat biçimini herkesin görebilece�i �ekilde uyguluyor, insanlar� bu hayat biçimine inanmaya, sonra da uymaya davet ediyordu. Sonra Peygamberimizle Kurey�'liler aras�ndaki ili�kiler gerginle�ti. Gitgide birbirlerinden uzakla�t�lar. K�zg�nl�k ta gittikçe artt�. Peygamber Efendimiz ve yapt�klar� Kurey�lilerin gündeminden ç�km�yordu. O'na yönelik öfkeleri kabar�yor, birbirlerini ona kar�� te�vik ediyorlard�. Kurey�'liler bir ara tekrar Ebu Talib'e gidip �öyle dediler: "Ey Ebu Talib, sen ya�l� ba�l� bir insans�n. Aram�zda sayg�n bir yerin var. Bundan önce ye�enini yapt�klar�ndan vazgeçirmeni istemi�tik, ama sen O'na engel olamad�n. Vallahi art�k, atalar�m�za küfredilmesine, fikirlerimizin saçmal�k olarak nitelendirilmesine, tanr�lar�m�za hakaret edilmesine katlanamay�z. Ya O'na engel olursun, ya da iki gruptan biri helak olana kadar seninle ve onunla her türlü ili�kimizi keseriz". -Veya buna benzer sözler söylediler-. Sonra da çekip gittiler. Kavminin kendisini terk etmesi, dü�manl���n� ilan etmesi Ebu Talib'e a��r geldi. Ama Peygamber Efendimizi onlara teslim etmeye veya O'na verdi�i deste�i çekmeye de gönlü raz� de�ildi. �bn-i ishak diyor ki: Bana Ya'kup B. Ukbe B. Mu�ire B. Ahnes �öyle anlatt�: Kurey�'liler Ebu Talib'e bu sözleri söyleyince, Ebu Talip Peygamberimizi ça��r�p �öyle dedi: "Ey Ye�enim, senin kavmin gelip bana �öyle �öyle diyor (Kurey�lilerin kendisine söyledikleri sözleri bir bir anlatt�.) Bana ve kendine ac�. Alt�ndan kalkamayaca��m bir yükün alt�na salma beni:' Bunun üzerine Peygamber Efendimiz amcas�n�n kendisine kar�� tutum de�i�tirdi�ini, kendisine verdi�i deste�i çekece�ini, kendisini Kurey�lilere teslim edece�ini, art�k kendisine yard�m edecek gücünün kalmad���n� sanarak amcas�na �u kar��l��� verdi: "Amcac���m, Vallahi bu i�ten vazgeçmem için güne�i sa��ma, ay� da soluma koysalar yine de vazgeçmem. Allah bu dini üstün getirene veya ben bu u�urda ölene kadar bir an bile mücadeleden geri kalmam." Daha sonra Peygamberimiz duyguland� ve a�lamaya ba�lad� ve gitmek üzere aya�a kalkt�. Tam gidecekken Ebu Talip; Peygamberimizi ça��rd�. Peygamberimiz dönünce, Ebu Talip �öyle dedi: "Git istedi�ini konu�. Vallahi seni asla kimseye teslim etmeyece�im."

��te, koruyucusu, güvencesi ve hakk�ndan gelmek için pusuda bekleyen, kendisine di� bileyen dü�manlara kar�� dünyadaki tek s���na�� amcas�n�n kendisini yaln�z b�rakt��� bir s�rada Peygamber Efendimizin davas�na �srarl� ba�l�l���n�n somut ifadesi olan bir tablo...

Bu tablo, manzara ve gölgeleri bak�m�ndan, kullan�lan ifade ve sözcükleri bak�m�ndan ve somut gerçekli�i bak�m�ndan kendi türü içinde son derece etkileyici, parlak ve �aheser bir tablodur. T�pk� bu inanç sisteminin parlakl��� gibi. T�pk� bu inanç sisteminin e�sizli�i gibi. T�pk� bu inanç sisteminin etkileyicili�i gibi... Bu tablo yüce Allah'�n �u sözünün somut kan�t�d�r: "Sen yüce bir ahlâka sahipsin."

Tarihçi �bn-i ishak'�n rivayet etti�i bir di�er tablo da do�rudan do�ruya mü�riklerden Peygamber Efendimize gelen uzla�ma önerileri ile ilgilidir. Bu öneri, mü�riklerin Peygamber Efendimizin daveti kar��s�nda çaresiz kalmalar�ndan ve her kabilenin, Müslüman olan bireyini cezaland�rma ve dininden döndürmek için i�kenceye u�ratma i�ini bizzat üstlendi�i bir s�rada gelmi�ti.

�bn-i �shak diyor ki: Bana Yezid B. Ziyad anlatt�. O da Muhammed B. Ka'b el-Kurezi'nin �öyle dedi�ini duymu�: Utbe B. Rabia, lider konumunda bir ki�iydi. Bir gün Kurey�lilerin meclisinde otururken Peygamber Efendimiz de yaln�z ba��na mescitte oturuyordu. Utbe: Ey Kurey� toplulu�u, ne diyorsunuz, Muhammed'e konu�maya gidip ona baz� önerilerde bulunay�m m�? Bakars�n�z baz�lar�n� kabul eder. Biz de ona diledi�ini verir, böylece bizden vazgeçmi� olur dedi. Bu olay Hz. Hamza'n�n Müslüman oldu�u günlere denk geliyor. Peygamber Efendimizin arkada�lar�n�n günden güne artt���n� görüyorlard�. Bu yüzden: Ey Ebu Velid, git ve konu� onunla dediler. Utbe kalkt� Peygamberimizin yan�na gidip oturdu. Ve �öyle dedi: Ey ye�enim, bildi�in gibi bizim aram�zda a�iret ve soy bak�m�ndan sayg�n bir yere sahipsin. Sen kavminin ba��na büyük bir i� açt�n. Birliklerini parçalad�n. Fikirlerini saçmal�k olarak niteledin. Tanr�lar�n�n çoklu�unu ve dinlerini ay�plad�n. Geçmi� atalar�n� tekfir ettin. Beni dinle sana baz� önerilerde bulunaca��m. Bak, belki bir k�sm�n� kabul edersin. Peygamber Efendimiz "Söyle ey Ebu Velid, seni dinliyorum" dedi. Utbe �öyle dedi: "Ey ye�enim, e�er sen bu getirdi�in dini kullanarak mal elde etmek istiyorsan, senin için mal toplar ve en çok mala sahip olan�n�z olursun. E�er bununla �eref kazanmak istiyorsan, seni ba��m�za lider tayin ederiz ve sensiz hiçbir �ey yapmay�z. E�er kral olmak istiyorsan, seni kral yapar�z. Yok e�er bu, sana musallat olmu� bir rüya ise ve sen bunun etkisinden kurtulam�yorsan. Senin için ara�t�r�r doktorlar buluruz ve senin tedavi olman için mallar�m�z� harcar�z. Nitekim ki�inin ba��na baz� dertler musallat olur da tedavi sonucu bundan kurtulabilir -veya buna benzer �eyler söyledi-. Utbe sözlerini tamamlayana kadar, Peygamber Efendimiz onu dinledi. Sonra "Ey Ebu Velid, sözlerini bitirdin mi?" dedi. Utbe "Evet" dedi. "O zaman, beni dinle" dedi. Utbe "Söyle" dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz �öyle buyurdu:

"Ha mim. Bu kitap merhamet eden, merhametli olan Allah kat�ndan indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyar�c� olmak üzere Arapça bir Kur'an olarak ayetleri uzun uzun aç�klanm��t�r. Ama insanlar�n ço�u yüz çevirmi�tir, onlar i�itmezler de; `Ey Muhammed! Bizi ça��rd���n �eye kar�� kalplerimiz kapal�d�r, kulaklar�m�zda a��rl�k, bizimle senin aranda anla�mam�za engel vard�r; istedi�ini yap, biz de yapaca��z' derler. Ey Muhammed! Onlara söyle: `Ben de ancak sizin gibi bir insan�m. Bana tanr�n�z�n tek bir tanr� oldu�u vahyolunuyor. Art�k ona yönelin. O'ndan ba���lanma dileyin; vay mü�riklerin haline!" (Fussilet suresi 1-6)

Sonra Peygamberimiz okumaya devam etti. Utbe bunlar� dinleyince sessizce beklemeye ba�lad�. Ellerini arkas�ndan yere koydu ve onlara yaslanarak dinlemeye koyuldu. Sonra Peygamberimiz secde ayetine geldi ve secdeye gitti. Ard�ndan �öyle buyurdu: "Ey Ebu Velid, dinleyece�ini dinledin, art�k karar�n� sen ver" Bunun üzerine Utbe kalk�p arkada�lar�n�n yan�na gitti. Baz�lar�: Allah'a yemin ederiz Ebu Velid buradan ayr�ld��� yüzle dönmüyor dediler. Utbe gelip yanlar�na oturunca "Geride ne b�rakt�n ey Ebu Velid?" dediler. Utbe: Orada bundan önce bir benzerini duymad���m bir söz dinledim. Allah'a And olsun �iir de�ildi dinledi�im. Sihir veya kehanet de de�il di. Ey Kurey�'liler, beni dinleyin ve benim dedi�imi yap�n. Bu adam� kendi durumuyla ba� ba�a b�rak�n. Kar��may�n ona. Vallahi ondan dinledi�im sözlerde büyük bir haber olmal�. E�er Araplar onun hakk�ndan gelirlerse, eliniz bula�madan ondan kurtulmu� olursunuz. E�er O, Araplar� yen erse onun egemenli�i sizin egemenli�inizdir. Onun üstünlü�ü sizin üstünlü�ünüzdür. Onun sayesinde insanlar�n en mutlusu olursunuz" dedi. "Ey Utbe, O, seni diliyle büyülemi�" dediler. Utbe: Bu, benim görü�ümdü. Siz, istedi�inizi yap�n.

Bir ba�ka rivayete göre Utbe, Peygamber Efendimizi: "E�er yüz çevirirlerse de ki: Ad ve Semud kavminin ba��na gelen kas�rga gibi bir kas�rgayla uyard�m sizi" ayetine kadar dinlemi�, sonra da deh�ete kap�larak eliyle, Peygamber Efendimizin a�z�n� kapatm��t�r. "Allah a�k�na ve akrabal�k hat�r�na sus ey Muhammed" demi�tir. Çünkü uyar�n�n gerçekle�mesinden korkmu�tur. Bundan sonra gidip kavmine duyduklar�n� anlatm��t�r.

Her halükârda bu da bir tür pazarl�k giri�imidir. Yine güzel ahlâk�n somut örneklerinden biridir. Bu ahlâk Peygamber Efendimizin tutumunda belirginle�iyor. Peygamberimiz, Utbe'nin dinlemeye de�mez sözlerini sonuna kadar dinliyor, Hz. Muhammed gibi evrensel de�erlendirmede, hakk�n ölçüsünde, yeryüzünün tüm geni�li�ince bir de�ere sahip bir zat�n Utbe'yi dinlemesi saçma önerilerini sessizce kar��lamas� üstün bir ahlâk örne�idir. Onun üstün ahlâk� onu tutuyor, sözünü kesmesine, acele etmesine, öfkelenmesine, s�k�lmas�na müsaade etmiyor. Sonuna kadar onu dinliyor, sonra da ona soruyor: "Bitti mi ey Ebu Velid?" fazlas�yla süre tan�yor, içindekiler ini döksün istiyor. Hiç ku�kusuz bu, muhatab�n sözünü dinlemede uyulmas� gereken üstün bir edep tavr� oldu�u gibi, gerçe�e duyulan �a�maz güvenin de bir ifadesidir. ikisi birlikte güzel ahlak�n belirtileridirler.

Pazarl�k yapma giri�imlerinin üçüncüsünü de �bn-i �shak �öyle anlat�yor: ' Bana ula�an bilgilere göre, bir gün peygamberimiz Kâbe yi tavaf ederken, Esved B. Muttalip B. Esed B. Abduluzza, Velid B. Mu�ire, Umeyye B. Halef ve As B. Vail es-Sehmi ile kar��la�t�. Bunlar kabileleri aras�nda di�li kimselerdi. "Ya Muhammed, gel biz senin tapt���na tapal�m, sen de bizim tapt���m�za tap. Böylece seninle ortak bir noktada bulu�al�m. E�er senin tapt���n bizimkinden daha hay�rl� ise biz ondan nasibimizi alm�� oluruz. E�er bizim tapt���m�z sizinkinden hay�rl� ise o zaman sen bizimkinden nasibini alm�� olursun. Bunun üzerine yüce Allah �u ayetleri indirdi: "Ey Muhammed de ki: `Ey kafirler. Ben sizin tapt���n�za kulluk sunmam. Benim tapt���ma da siz kulluk sunmazs�n�z. Ben de sizin tapt���n�za kulluk sunacak de�ilim. Benim tapt���ma da sizler kulluk sunacak de�ilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banad�r."(Kâfirun suresi 1-6)

Böylece yüce Allah bu kesin ve net ifadelerle bu komik pazarl�k giri�imini kestirip at�yor."

 

 

YORUMLAR
  • Orhan ALBAYRAK   05-07-2008 14:42

    Sayg�de�er karde�im g�ndeme getirmi� oldugunuz konunun hem zamanlamas� hemde i�eri�i �ok g�zel. Sizin de bildi�iniz gibi Kur'an k�ssalar�nda m�cadelesi zikredilen el�ilerin duru�lar� ve mesajlar� gayet a��kt�r. Bu m�cadelelerde bedellerin ve canlar�n verildigi �dendi�i de a��kt�r. Hz..Adem'den (a.s) Hz.Muhammed'e (a.s) ve g�n�m�ze kadarki s�re� i�inde Tevhidi m�cadelenin yolu ve y�ntemi prensip olarak bellidir .Bunu �arp�tmaya hi� kimsenin g�c� yetmeyecektir. Selam ve Sevgi ile