15-02-2010 09:28

�efaate delil g�sterilen ayetler

Bakara 255�teki �O�nun izni olmadan kim �efaat edebilir?� ayetinden Allah��n birilerine �efaat izni verece�i anlam�n� ��karmak m�mk�n de�ildir. ��nk� bu bir cevap ayetidir.

Þefaate delil gösterilen ayetler

�efaate Delil Gösterilen Ayetler

O’nun izni olmadan kendisinin kat�nda kim �efaat edebilir?” (2:255)

“O gün Rahman�n izin verdi�i ve sözünden raz� oldu�u kimseden ba�kas� için �efaat yarar sa�lamaz.” (20:109) Di�er: 21:28, 34:23, 43:86

Bu ayetlerden yola ç�karak, yüce Allah’�n baz� ki�ilere/varl�klara �efaat yetkisi verece�ini dü�ünenler yan�lg�dad�rlar. Bunlar Kur’an bütünlü�ünü göz önünde bulundurmadan, sadece ayetlerin yal�n olarak ne dedi�ine bakarak, ne demek istedi�ini kavramadan; ayetlerin yal�n kelime anlamlar�n� esas alarak ve atalar diniyle geleneksel kültürün etkisinde de kalarak �efaat hakk�n�n Allahtan ba�ka varl�klarda da olaca�� sonucuna varmaktad�rlar. Halbuki var�lan netice do�ru kabul edildi�inde bu sonuç konuylailgili di�er ayetlerle çeli�mektedir. Bu da anlam�n do�ru verilmedi�ini göstermektedir.

Bakara 255’teki “O’nun izni olmadan kim �efaat edebilir?” ayetinden Allah’�n birilerine �efaat izni verece�i anlam�n� ç�karmak mümkün de�ildir. Çünkü bu bir cevap ayetidir.

“Kendilerine bir tak�m �efaatçi uyduranlara kar��, siz bunu nereden uyduruyorsunuz? Sizin için �efaatçi olarak gördüklerinize, �efaat etme hakk�n�/yetkisini kim verdi? Ba�ka bir ilah daha var da o mu verdi? Bilesiniz ki böyle bir yetkiyi –dilersem- ancak ben veririm. Ben de vermedi�ime göre, yani bu konuda hiç kimseye yetki/izin vermeyece�ime göre; benim izin vermediklerime kim izin verme gücüne sahiptir ki, siz uydurdu�unuz �eylerden �efaat umuyorsunuz. Siz istedi�iniz kadar kendinize �efaatçi uydurun. Ben hiç kimsenin size �efaat etmesine izin verecek de�ilim.”

Delil olarak ileri sürülen ilgili ayetlerin Türkçe meallerdeki çevirilerinde bariz hatalar bulunmaktad�r. Sözgelimi Taha Suresi 108-109'uncu ayetle Sebe' Suresi 23. ayet mevcut meallerin bir ço�unda �u �ekilde anlamland�r�lmaktad�r:

"O gün kendisinden sapma imkan� olmayan ça��r�c�ya uyacaklar. Rahman'a kar�� sesler k�s�lm��t�r; art�k bir h�r�lt�dan ba�ka bir �ey i�itmezsin. O gün Rahman'�n kendisine izin verdi�i ve sözünden ho�nut oldu�u kimseden ba�kas�n�n �efaati bir yarar sa�lamaz." (Taha:108-109)

"O'nun kat�nda izin verdi�inin d���nda (hiç kimsenin) �efaati yarar sa�lamaz." (Sebe:23) (Ali Bulaç Meali)

Ayetleri bu hatal� çevirisiyle okuyan bir ki�i kaç�n�lmaz olarak bu ayetlerden, Yüce Allah'�n hesap gününde birilerine �efaat etme izni verece�i ve sadece bu izin verilen ki�ilerin �efaatinin bir yarar sa�layaca�� sonucunu ç�kartabilir.

Halbuki ilgili ayetlerin �u �ekilde çevrilmesi gerekmektedir;

"O gün kendisinden sapma imkan� olmayan ça��r�c�ya uyacaklar. Rahman'a kar�� SESLER KISILMI�TIR; art�k bir h�r�lt�dan ba�ka bir �ey i�itmezsin. O gün, Rahman'�n kendisine izin verdi�i ve sözünden ho�nut oldu�u K�MSEDEN BA�KASI �Ç�N �efaat bir yarar sa�lamaz." (Taha 108-109)

"O'nun kat�nda izin verdiklerinden ba�kas� ��N �efaat yarar sa�lamaz." (Sebe:23)

Dikkat edilirse bu ayetler do�ru çevirileriyle ve ilgili ba�lam �����nda okundu�unda, hesap gününde verilecek olan '�Z�N'in �efaat etmeyle ilgili de�il, bütün Rahman’a kar�� tüm seslerin k�s�l� oldu�u bir zamanda söz söyleyebilme/konu�abilme ile ilgili oldu�u ve �efaat edenin de izin verilenler de�il ALLAH oldu�u net bir �ekilde anla��labilmektedir.

Dolay�s�yla ilgili ayetlerde kullan�lan "izin"in �efaat etmekle ilgili de�il, Allah kat�nda "tüm seslerin kisili" olacagi bir günde (20:108-109) konu�abilmek/söz söyleyebilmekle ilgili oldu�u tesbitini yapabiliriz. Zira ayetlerin ba�lam� bunu aç�kça gösterdi�i gibi Arapça metinleri gramatik aç�dan irdelendiginde de bu husus daha aç�k bir �ekilde anla��labilmektedir.

"La tenfa'u��efaatu illa Limen ezine lehur-rahmanu..." (Taha:109)

Ayette kullanilan "Li" edat�n�n (harf-i Cerr) anlam�, içinde kullan�ld��� ba�lama ve söz dizimine göre farkl�l�klar göstermektedir. �öyle ki:

1. "Li" edat� aidiyet belirtecek �ekilde kullan�lmaktad�r. Bu anlam Türkçe'de "-nIn" iyelik ekiyle ya da "bir �ey filana aittir" ifadesiyle kar��lanmaktad�r. Örnek: "Lillahi ma fis-semavati ve ma fi'l-ardi..." = "Göklerde ve yerde olan ALLAH'INDIR/ALLAH'A A�TT�R.

2. "�Ç�N" anlam�ndaki kullan�m�. Örnek: "halake LEKUM ma fis-semavati ve ma fi'l-ardi.." = "göklerde ve yerde olan her seyi sizin �Ç�N yaratm��t�r..."

Taha Suresi:109'da ise "Li" edat� birinci manada de�il ikinci anlamda kullan�lmaktad�r. Zira ayetin ba�lam� ve söz dizimi aç�s�ndan birinci anlam mümkün de�ildir. Buna göre ayetteki
"La tenfa'u��efaatu illa Limen ezine lehur-rahmanu..." ifadesinin motamot anlam� �u �ekildedir:

"�efaat fayda sa�lamayacakt�r, kendisine izin verilenden ba�kas�na/ba�kas� ��N..."

Allah’�n izniyle’ ifadesine bir ek:

Bundan böyle sana Kur'ân'� okutaca��z da unutmayacaks�n. Yaln�z ALLAH'IN D�LED��� BA�KADIR. Çünkü o aç��� da bilir, gizliyi de. (A’la suresi 6-7. ayetler)

Görüldü�ü gibi ‘Allah’�n diledi�i ba�ka’ ifadesiyle yine Allah’�n mutlak inisiyatif sahibi oldu�u vurgulanmaktad�r. Yani bir kul unutmamaya ne kadar gayret etse de Allah dilerse unutabilir. Kainatta olup biten her�ey Allah’�n onay�n� ald�ktan sonra cereyan etmektedir.

‘Hiçbir yaprak O’nun izni olmaks�z�n dü�mez’ ayetini hat�rlayal�m.

Demek ki bu ‘Allah’�n diledikleri hariç’ kal�b� Peygamberimizin baz� ayetleri unuttu�u anlam�na gelmemektedir. Allah dilerse unutabilirdi. ‘Allah unutmas�n� dilemi�tir’ �eklinde bir beyan mevcut de�ildir.

T�pk� bunun gibi ‘Allah’�n izni olmadan kimse �efaat edemez.’ cümlesinden Allah’�n birilerine �efaat için izin verece�i anlam� zorunlu olarak ç�kmaz.

Allah’in izniyle ifadesi nas�l anla��lmal�d�r:

Mekke’li müsriklere “... (O’nun) izni olmadan katinda(huzurunda) hiçbir kimse sefaât edemez...” (2/255) buyurulan ayette yine sayet �efaât var ise yalnizca Allah’a aittir ve Allah kime izin verirse ancak o yapabilir denilmektedir. Yoksa bu ayetlerde �efaate izin verilecegi beyan edilmemektedir.

Ayetler Mekke’lilerin �efaat inanc�n�n as�ls�zl���n� vurgulamak için indirilmistir.

‚Allah’in izni’ tabiriyle Allah’�n otoritesinin s�n�rs�zl��� ve bütün inisiyatifin Allah’in elinde oldu�u vurgulanmak suretiyle konuya farkl� bir uslubla, anlat�m tekni�iyle aç�kl�k getirilmektedir. Konuyla ilgili bütün ayetler mü�riklerin iddialar�na cevap olarak gelmi�tir.

Ahirette Allah’�n �efaati vard�r, kullar�n �efaati yoktur:

�efaat Kuran’da iki anlamda kullan�l�r:

Günahlar�n ba���lanmas� için birilerinin arac�l�k yapmas� ve genel anlamda yard�m manas�nda.

Ahirette günahlar�n ba���lanmas� için kullar�n (peygamberler, veliler, meleklerin) �efaat etmesi diye bir �ey �slam akidesinde mevzubahis degildir.

Pratik hayatlar�nda müslümanlar�n Allah’�n �efaâti (yard�m�) konusu üzerinde pek durmad�klar� daha çok da Resulullah’�n ve evliyân�n yard�m� üzerinde durduklar�n�, dillerinde ve ya�amlar�nda daha çok bu iki deyim üzerinde durduklar�na tan�k oluyoruz.

�efaat konusu, Mekke’de Resulullah ile Mekkeliler aras�ndaki konu�malarda geçmis ve mü�rik Mekkeliler elleriyle yapt�klar� putlara neden prestij ettikleri soruldu�unda, Onlar�n �efaâtlari umulur! demi�lerdir.

Bunun üzerine nazil oldu�u belirtilen ayetlerle Allah, �efaât, yani yard�m (var ise) bunun yaln�z Allah’tan oldu�unu belirlemektedir ve bu suretle de Mekkelilerin kuruntular�n�n di�er konularda oldu�u gibi sefaât konusunda da kendi kuruntular� oldu�unu vurgulamaktad�r.

Bu ayetlerden birinde: “... �leride gelecek bir günden korkun ki, o günde hiçbir kimse ba�kas� için herhangi bir ödemede bulunamaz. Hiç bir kimseden sefaât kabul olunmaz ve fidye de al�nmaz. Onlara asla yard�m yap�lmaz. (2/48)

Bir di�er ayette de:Ve bir günden sak�n�n ki, o günde kimse, kimseden yana bir �ey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye �efaât fayda vermez, onlara hiç bir yard�m da gelmez.(2/123).

Bu ve benzeri konu ile ilgili ayetlerde aç�kça, �efaâtin(var ise) yaln�z Allah’tan olabilece�i, O’nun d���nda hiçbir varl���n buna yetkisi ve imkan� bulunmad��� belirtilmektedir.

Meleklerin dünyada �efaati Allah’�n izniyle vardir:

Böyle iken dediler ki: «Rahmân çocuk edindi.» Allah bundan münezzehtir. Do�rusu melekler (Allah'�n çocuklar� de�il.) ikram olunmu� kullard�r. Onlar Allah'�n sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler.

Allah, onlar�n önlerindekini de, arkalar�ndakini de (yapt�klar�n� ve yapacaklar�n�) bilir. Onlar, Allah'�n ho�nud oldu�u kimseden ba�kas�na �efaat etmezler. Hepsi de O'nun korkusundan titrerler. (Enbiya suresi 26-28)

Bu ayetlerde �efaat arac�l�k anlam�nda de�il yard�m anlam�ndad�r ve meleklerin dünyada müminlere mesela sava�larda (Bedir sava��nda oldu�u gibi) yard�m etmelerini konu edinmektedir.

Peki müminlere sefaat yok mudur ?

Bu soruyu da Bakara suresi 254. ayet cevaplamaktadir:

Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir al�� veri�in, hiçbir dostlu�un ve hiçbir �efaatin bulunmad��� bir gün(AH�RET) gelmeden önce, size verdi�imiz r�z�klardan Allah yolunda harcay�n. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir.

Hitap iman edenlere !

Dolay�s�yla �efaâtin bir insan için yaln�zca SAH�H �MANI VE SAL�H AMELLER�(yani kendi kendine �efaat/yard�m etmesi) VE ALLAH’IN BA�I�LAMASI (Allah’�n �efaat�) �eklinde olaca��n� kabul etmek zorunday�z.

Halk aras�nda kullan�lan �st�lahi anlam�yla �efaatin olmad���na hükmedebiliriz.

Yani ba�ka kullar�n bize �efaati yok, Allah’�n �efaati var.

Kim olursa olsun kimsenin kimseye torpili olam�yaca��n�, Allah, Kitab�’nda aç�k aç�k buyurmaktad�r. Ma�firetinin, ba���lay�c�l���n�n da yaln�zca kendini raz� edenler için olaca��n� da buyurmaktad�r. Kim O’nu raz� etmek için sahih iman sahibi ve salih amel sahibi olursa Allah elbette ki bunlar için ba���lay�c�, merhamet edici (yani sefaât-yard�m edici) olacak�ir.

Bunun d���nda Kur’an’da herhangi bir �efaattan bahsedilmemektedir. Halk arasinda geleneksel olarak bilinen sefaâtin Kur’an’da yeri yoktur. Üstelik düsünürseniz Hesab Günü (D�N GÜNÜ)nün tek maliki Allah’t�r ve orada Allah’tan ba�kas�n�n herhangi bir �eyi yoktur. Her �ey O’nun oldu�una göre, O’na ait bir �eyi kim, nas�l kime yard�m (�efaât) olarak verebilecektir! Orada, O’ndan izinsiz herhangi bir �ey olmaz ve olamaz burada oldu�u gibi..

Allah’�n iradesini(verdi�i hükmü) kimse de�i�tiremez:

Hakikaten, biz dilersek sana vahyetti�imizi ortadan kald�r�r�z; sonra bu durumda sen de bize kar�� hiçbir koruyucu bulamazs�n. 17/86

E�er Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan ba�ka giderecek yoktur. E�er sana bir hay�r dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayr�n� kullar�ndan diledi�ine eri�tirir. Ve O ba���layand�r, esirgeyendir.

(Resûlüm!) Hakk�nda azap hükmü gerçekle�mi� kimseyi ve ate�te olan� sen mi kurtaracaks�n! Fakat Rablerinden sak�nanlara, üstüste yap�lm��, altlar�ndan �rmaklar akan kö�kler vard�r. Bu, Allah'�n verdi�i sözdür. Allah, verdi�i sözden caymaz. 39/19-20

Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yard�m edilmez. Siz fark�nda olmadan, ans�z�n ba��n�za azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun. 39/54-55

(Resûlüm!) Sen, onlar�n hidayete ermelerine çok dü�künlük göstersen de bil ki Allah, sapt�rd��� kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onlar�n yard�mc�lar� da yoktur. 16/37

�brahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vard�r. Onlar kavimlerine demi�lerdi ki: "Biz sizden ve Allah'� b�rak�p tapt�klar�n�zdan uza��z. Sizi tan�m�yoruz. Siz bir tek Allah'a inan�ncaya kadar, sizinle bizim aram�zda sürekli bir dü�manl�k ve öfke belirmi�tir." �u kadar var ki, �brahim babas�na: "Andolsun senin için ma�firet dileyece�im. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir �eyi önlemeye gücüm yetmez" demi�ti. (O müminler �öyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayand�k, sana yöneldik. Dönü� de ancak sanad�r. 60/4

(Ömer Karaaslan / kuranislami.com)

 

YORUMLAR
  • MOZGULNAR   27-02-2010 20:12

    Do�rusu bu zaten