Mükerrem BULUT

21 Mart 2012

PUTLARIMIZ VE PUTÇUKLARIMIZ!..

 

Hz. Ömer’in beni çok düşündüren,bir o kadar da üzen,gözlerimin dolmasına sebep olurken acı bir tebessüme sevk eden sözleriyle başlamak istiyorum yazıma.
 
“Cahiliyet devrinde iken yaptığımız iki iş vardı ki, onlar aklıma gelince birine ağlarım, diğerine ise gülerim. Beni ağlatan o acı hatıra şudur: Kız evlatlarımızı diri diri toprağa gömerdik. Hiçbir şeyden haberi olmayan o masum yavruları hangi yürekle bu feci cinayeti işlerdik bilmem. Onu hatırladıkça yüreğim sızlar, ciğerim parçalanır, ağlarım.
 
Beni gülmeye sevk eden gülünç şey ise;
 
Cahiliyet döneminde evlerimizde putlarımız bulunurdu. Bir sefere çıkacağımız zaman yanımızda bulunmak üzere undan, helvadan o putların bir suretini yapardık. Yolculuğumuz esnasında onlara tapardık. Sonra yolda aç kalınca o helvadan yaptığımız putları yerdik.Bunu hatırladıkça ne kadar akılsızca işler yaptığımıza gülmekten kendimi alamam.”
 
Evet. dünya üzerinde yaşayan her birimizin farklı kabiliyetleri, özellikleri ve kaygıları var. Farklı değer yargıları ve bakış açılarına sahibiz.
 
Her bir olaya ayrı pencerelerden bakıp,değişik eleştiriler getirebiliyoruz. Uzlaşabildiğimiz noktalar parmakla sayılabilecek kadar az maalesef.
 
Dünyevi olaylara olan bakışlarımız,tamamen zıt yorumlara sebep olabilir ama ne hazindir ki, biz işi iyice abartıp,Sünnete ve Ayetlere de farklı bakabiliyoruz.
 
Cemaatsel taassuplarımız,Mezhebi farklılıklarımız o kadar içimize işlemiş ki taabi olduğumuz cemaatin gözlükleriyle bakar olduk her gördüğümüze.Sadece sorarak veya dinleyerek bilgi edinme hastalığımız da tuz biber ekti bu olaya.
 
Her birimiz bize yakıştırılan ve dayatılan gözlüklerle baktık gerçeklere.Onların izin verdikleri, görmemize müsaade ettiği kadarını görebildik.Onların çizdiği sınırlardan, yine onların şekillendirdikleri şablonlarla baktık ve algıladık.Onların sınırladığı çerçeveden seyrettik alemi.
 
Ve her birimizin nur topu gibi putu,putçukları oluverdi bir anda.
 
Şekilsel bakan insan oğlu put denildiği zamanda asla üzerine alınmayıp klasik manada tasavvur edilen putları ve putperestleri düşündü.
 
Put, hepimizin de bildiği gibi sadece şekilli,kendi ellerimizle yaptığımız bir mekanda köşede bekletilen objeler olması gerekmiyor.Ona secde etmemiz,tapınmamız ve ya boynumuzda gezdirmemiz de gerekmiyor.Merasim halinde rutin ayinlerde bulunmamız da zorunlu değil.Bizim Allah’a tercih ettiğimiz her şey putumuzdur aslında.
 
Cahiliye dönemine ait putlarla günümüz putlarının en belirgin özelliği,görünür ve elle tutulur olmamaları. Ama cahiliye ile arasındaki bağlantı, putların körü olunması ve onlarla sarhoş hale bürünmemizdir.Cahiliye döneminde putlarını biliyorlar isimlendirecek kadar tanıyorlardı.Oysa şimdi bilmiyor,tanımıyor,ifade edemiyoruz.
 
Kimi puta tapar,kimisi de putu Allah’a yaklaşmak için vesile yapar.
 
Kimisi geniş zamanda Allah’ı unutur da dara düşünce de Allah’ım diye niyazda bulunur.
 
Şekilden ziyade iç dünyamızdaki fırtınalar,duygularımız,ruh halimizle de destekleriz bu olayı.
 
Kimi zaman korkularımız,kiminin karamsarlıkları,dünyevi endişeleri, makamı,mevkisi,statüsü,televizyonu,gazetesi,dergisi,vakfı,derneği v.s.
 
Birçok insanı ekseninde döndüren futbol ve bahisleri,
 
Para, şehvet, iktidar, çocuk, meslek, kumar, kalem ve kelam v.s.
 
Şimdi bizim putlarımız bunlar değil de nedir?
 
Yaratılış itibarlarıyla aslında masum olan olgularda putlarımız olabiliyorlar bir anda.
 
Put; Sevgi ile bağlandığımız dünyevi her eşya, aile efradı dahil olmak üzere Allah cellenin sevgisinin önüne geçen, ona tefekkür ve zikretmekten alıkoyan her şey.
 
Nefsimize, egomuza hizmet edenlerin tümü,
 
Bu dünyada yaratılan her şeyin emanetçisi olduğumuzu unutup ”benim” diye sahiplendiklerimiz.
 
Şimdi bizim putlarımız bunlar değil de nedir?
 
Yeryüzünde böbürlenerek yürüyüp, gururlandıklarımız
 
Başımıza gelen her bir olayda isyan eden benliklerimiz
 
Şimdi bizim putlarımız bunlar değil de nedir?
 
Elimizdeki malı kendi çabalarımız sayesinde kazandık düşüncesi
 
Kardeşi dardayken kendisi huzurla uyuyan vicdanımız,
 
Hayatımızda ki olumlu olanları kendinden,sadece olumsuzları Allah’tan bilen akıllarımız
 
Şimdi bizim putlarımız bunlar değil de nedir?
 
Benliklerin öne çıktığı,tevazudan yoksun,menfaatlerin ön planda olduğu bir yaşam.
 
Tekasür suresi 1. ayetteki gibi mal üstüne mal yığma kuruntularımız
 
Şimdi bizim putlarımız bunlar değil de nedir?
 
İnsan, zaman ve mekan fark etmeksizin kendi kültürüne ve içinde bulunduğu topluma uygun bir put oluşturuvermiştir. Bu putları İslam kılıfına sokma ve ya İman boyasıyla boyama çalışmalarımızda boş ve yersiz bir çalışmadır. Zira buz ile ateşi, ateş ile denizi sarıp izole edemeyeceğimiz gibi putları da İslam’la örtemeyiz, örtüştüremeyiz. Halihazırdaki putları ehlileştiremeyiz, ılımlılaştıramayız..
 
Bunlar aklımızın pranga altına alınması, algılarımızın köreldiğinden ileri gelmektedir.Bu pranga altındaki yaşayış, insanın tevhidi gerçek manada bilmemesinden kaynaklanır. İki zıt kavramı aynı başlıkta zikretmek ne kadar imkansızsa Şirk ve İmanı aynı bünyede barındırmak o denli mümkün değildir.Buna kalkışan insanların gerçek manada şirki bilmediği için esareti daha da kat’ileşir, zarar görmesi fazlalaşarak bataklıktan daha da çıkamaz hale gelecektir.Farklı karakterde olduğumuz için bakış açılarımız her birimizi farklı putlara yönlendirir.
 
Bazılarımızın yaşadıkları din hayatlarına nüfuz etmiş Allah sevgisi, karakterlerine öyle bir işlemiştir ki, değil şirk, hiçbir kötü olgu ve düşünce yanından bile geçemez. Ne düşüncesinde ne de yaşantısında put ve putçukları barındırmaz. İbrahim gibi putları bir bir devirir.
 
Ne mutlu İbrahim gibi putları devirenlere.Ve ne mutlu yüreğindeki putları kırabilen gerçek akıl sahiplerine.Sadece Allah’ın boyasıyla boyananlara.İmanlarına şirk bulaştırmayanlara. Ne mutlu Allah sevgisini her şeyin üstünde tutup, Alla'ın ipine sımsıkı sarılanlara. Emrolunduğu gibi dosdoğru olanlara. İman üstüne İman edenlere. Yürüyen Kur’an olabilenlere ne mutlu…
 
İlim İle Yoğrulup, Amel İle Doğrulmak Duasıyla...