
Nihat G��
N�YET-I-
Bir Müslüman� kâfirlerden ay�ran imandan sonraki önemli konulardan biri de niyettir. �badetleri ifa ederken niyet etmek ki�iyi sevaba, Allah’�n r�zas�na erdirir.
Niyet; Müslümanlar�n yerine getirdikleri ibadetlerde olmazsa olmaz ana konulardan biridir. Ruh ve beden gibi birbirini tamamlayan iki ana etmendir. Biri olmazsa di�eri bir anlam ifade etmeyecektir. Niyet olmad��� zaman davran��, davran�� olmad��� zaman da niyetin bir fonksiyonu kalmaz ortada. Niyet halis ve temiz olmas� gerekti�i gibi icra edilen davran��lar�n da �slam’�n emretti�i do�rultuda olmas� kaç�n�lmaz bir durumdur.
Namaz�n farzlar�ndan birisi de niyettir. Niyet olmazsa de�il namaz, hiçbir ibadet geçerlilik kazanmaz. Çünkü her i�in ba��nda niyet vard�r ve mutlaka olmal�d�r. Niyet, ki�inin yerine getirdi�i amelin amac�n� ve hedefini belirler. �cra etti�i i�i niçin yapt���n�, kimin r�zas�n� kazanmak için ifa etti�ini, hangi sonuca ula�mak için çaba sarf etti�ini, hangi emir ve yasaklar çerçevesinde yerine getirdi�ine vurgu yapmaktad�r.
Namaz k�lan, oruç tutan iki ki�i, sahip olduklar� niyetleri sonucunda farkl� menzillere do�ru yol alacaklard�r. Niyetleri farkl� oldu�u için varacaklar� menzil farkl� oldu�u gibi ayn� sevaba eri�emeleri de mümkün de�ildir. Birisi Allah istedi diye namaz k�l�yor, oruç tutuyor di�eri de çal��t��� i� yerinin sahibi namaz k�lmas�n�, oruç tutmas�n� �art ko�tu�u için bu ibadetleri yerine getiriyorlarsa elbette kar��la�acaklar� sonuç da ayn� olmayacakt�r. Niyeti Allah (c.c.) r�zas� olan ki�inin yerine getirdi�i ibadetin kar��l���n� ancak Yüce Allah’tan al�r. �nsanlar için yerine getirilen davran��lar�n kar��l��� da insanlardan istenecektir. �nsanlar�n ahirette verebilecekleri bir kar��l�klar� olmayaca��na göre insanlar için herhangi bir davran�� sergilemeleri de dinen do�ru olmayacakt�r, hatta sak�ncal�d�r da. O yüzden niyetlerin tamam� Yüce Allah’a olmal�d�r. Allah (c.c.)’�n istedi�i bir �ekilde ve istedi�i fiillerde gerçekle�melidir.
Ayn� renk, ayn� ebat ve ayn� �ekildeki bir örtüyü örtünerek tesettüre girmi� iki kad�n� dü�ünelim. Tesettüre girmi� bu iki kad�n�n alacaklar� sevap, sahip olduklar� niyetlerine göre art�p eksilecektir. Kad�nlardan biri örf adet yerini bulsun, çevredeki dostlar k�zmas�n, kem gözle kendisine bakan olmas�n diye örtünmü� olsun di�eri de Yüce Allah’� raz� etmek üzere emrini, emretti�i �ekilde, kendisine zor gelse de yerine getirmi� olsun. Bu iki kad�n�n ahirette kar��la�acaklar� sonuç hiçbir zaman ayn� olmayacakt�r. Ayn� i�i, ayn� �ekilde ve ayn� zaman diliminde yapm�� olsalar dahi niyetleri farkl� oldu�u için kar��la�acaklar� sonuç, alacaklar� sevap, girecekleri mekan asla ayn� olmayacakt�r.
Niyet konusunda bildi�imiz en önemli hadisimiz �udur: Ömer ibn-i Hattab (r.a.) Resulüllah (s.a.v.)’� �öyle buyururken dinledim, dedi: “Yap�lan i�ler niyetlere göre de�erlenir. Herkes yapt��� i�in kar��l���n� niyetine göre al�r. Kimin niyeti Allah’a ve Resulü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Resulü’ne hicret sevab�d�r. Kim de elde edece�i bir dünyal��a veya evlenece�i bir kad�na kavu�mak için yola ç�km��sa, onun hicreti de hicret etti�i �eye göre de�erlenir.” (Buhari, Bed’ü’l-vahy 1; Müslim, �maret 155; Ebu Davud, Talak 11; Tirmizi, Fezailü’l-cihad 16; Nesai, Taharet 60; �bni Mace, Zühd 26) Bu hadis bizlere, ifa etti�imiz bir ibadeti niçin yapt���m�za önem vermemiz gerekti�ine özellikle vurgu yapmaktad�r.
Bu hadisin, Allah Resulü (s.a.v.)’nden südur olmas�na, hicret sebep oldu�undan, bu hadiste ana konu hicrettir. Ancak di�er konular ile ili�kli olmayaca�� manas�na yorumlayamay�z. Zira rivayete göre bu hadisin sebeb-i vürudu �udur: Mekke’den Medine’ye emir gere�i herkes Allah için hicret ederken ismini bilemedi�imiz bir sahabi, sevdi�i Ümmü Kays ad�ndaki bir kad�n ile evlenmek üzere hicret etmi�ti. �üphesiz bu zat bir mü’mindi ama niyet ve dü�üncesi davran��lar�n�n önünde de�ildi. O da bir muhacirdi ama Ümmü Kays’�n muhaciriydi. Ayn� yolda, ayn� me�akkati ya�ayarak ayn� mekâna hicret etmelerine ra�men farkl� bir son ile kar��la�malar� niyetlerinden kaynaklanmakad�r. Allah (c.c.) için katlan�labilecek bunca me�akkate o, bir kad�n için katlanm��t�. �sim zikredilmeden, bu hadise, Allah Resulü (s.a.v.)’nün yukar�da zikretti�imiz mübarek sözüne konu olmu�tur. Sebebin özel olmas�, hükmün umumi olmas�na mani de�ildir. Onun için bu hadisin hükmü, umumidir, her i�e ve herkese �amildir.
Beraber yürüyen bu iki ki�inin da�, ta�, bay�r ve kumsalda att�klar� her bir ad�ma mana kazand�rm�� olmalar� sahip olduklar� niyet ile yorumlanabilir. Beraber ayn� yolu katetmelerine, ayn� me�akkati çekmelerine, ayn� badireleri, ayn� tehlikeleri atlatmalar�na, açl��a ve susuzlu�a ayn� �ekilde maruz kalmalar�na ra�men biri sevap al�rken di�eri sevaptan mahrum kalmaktad�r. Çünkü bu iki ki�iyi harekete geçiren niyetleri birbirinden çok farkl�d�r.
Ancak bu hadisi toplum olarak do�ru anlad���m�z� söylemek pek mümkün olmayacakt�r. Haramlara sar�l�rken, kötü ortamlarda oyalan�rken, aleni olarak Yüce Allah (c.c.)’a asi olunurken, Kur’an’�n emirleriyle çeli�irken, sünnetten yüz çevirirken sahip oldu�umuz niyetimize göre bir de�er biçiyoruz. Hâlbuki haramlar� i�lerken sahip oldu�umuz niyet sorgulanamaz. Ki�inin sevaba eri�ebilmesi için, i�ledi�i fiilin de iyi olmas�, ibadet nevinden olmas� gerekmektedir.
�öyle örneklendirmek gerekirse �slam’� emredilenler ve nehyedilenler diye iki k�sma ay�rmam�z kaç�n�lmazd�r. Emredilenler yani ibadetlerde niyet son derece önemlidir ve gereklidir. Ancak nehyedilen haramlarda niyet geçersizdir. Haramlar�n i�lenmesinde hiçbir �ekilde sevap aranmamal�d�r. Haram ortamlarda bulunman�n sevaba yol açaca��n� dü�ünmek de günaht�r. Ancak nehyedilen fiillerden “Allah emretti” diye uzak durursa bir insan sevaba eri�ebilir.
Her türlü kötülü�ün, her türlü haram�n içinde bir hayat sürdüren ki�ilerin bile bu hadisi a�z�na sak�z yapt���n� gördü�ümüzde haliyle üzülmekteyiz. Haram i�leyen ki�ilerin i�ledikleri haramlar� bile kendi niyetlerine göre yorumlad�klar�na da zaman zaman �ahit olmaktay�z. Bu vesileyle haramlara k�l�f giydirilmi� olmaktad�rlar.