Kadir gecesi �zerine
��te b�ylesi �erefli, �anl�, de�il sadece o g�nk� Mekke�de, t�m tarihin en m�him g�n� olarak kaydedilecek bir gecede Allah vahyini peygamberine sunuyordu. O peygamber ki o g�ne kadar da kitap nedir, iman nedir bilmiyordu� (42/52) ��te ondan bu gece olduk�a hay�rl�, bin aydan da, bin y�ldan da hay�rl� bir gece idi.

Kur'ân’�n bizzat kendisi yine Kur'ân’� tan�tmaktad�r. Kur'ân’�n ne zaman, nas�l, niçin, hangi dilde indi�ine (vs.) ili�kin aç�klamalar ihtiva eder. Bu aç�klamalardan biri de Mekke’de inen Kadir suresinde bulunmaktad�r.
“Biz o (Kur'ân)� kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne oldu�unu bilirmisin sen? Kadir gecesi bin aydan hay�rl�d�r. Melekler ve ruh o gece Rablerinin izniyle her i� için iner de iner. Esenliktir o; tâ tan yeri a�ar�ncaya kadar.” (Kadir Suresi)
Tam üç ayetinde kadir gecesi (leyletül kadr) ifadesi yer ald��� ve her ayetinde kadir gecesi için kadir ismini alan Mekkî bu sure Kur'ân’�n ini�inden bahsetmektedir. Birinci ayetindeki ‘inna enzelnahu’ ifadesindeki “hu” zamirinin Kur'ân için oldu�u herkesçe kabul edilmi�tir. Özet olarak kadir gecesi, Kur'ân’�n kadir gecesinde indi�ini, kadir gecesinin bin aydan daha hay�rl� oldu�unu ve o gecenin bir selam ve selamet gecesi oldu�unu, meleklerin ve Ruh’un indi�ini bildirmektedir.
Fakat bununla beraber Kur'ân’�n anla��lmas� için elden geldi�ince Kur'ân’�n içeri�ini yoku�a sürenlerin do�rulttuklar�n birtak�m polemikler neticesinde Kadir suresiyle ilgili birkaç problem has�l olmu�tur. Biz bu problemlere de�inip kadir gecesiyle ilgili bildi�imiz ve inand���m�z do�rular� ortaya koyup akabinde kadir gecesinin ihyas�na ili�kin birkaç söz söyleyece�iz.
KUR’ÂN’IN �ND��� GECE
Kadir suresi “Biz o (Kur'ân)� kadir gecesinde indirdik” diye söze ba�lamaktad�r. Kadir suresinden daha sonra (Mekke’de) inen Duhan suresinde de Kadir suresine benzer bir ifade kullan�lm��t�r: “Ha mîm. Apaç�k olan kitaba andolsun. Gerçekten biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten biz uyar�p korkutanlar�z. Ki onda (o gecede) her hikmeti i� ayr�l�r…” (1)
Hem Kadir hem de Duhan surelerinden sonra (Medine’de) inen Bakara Suresinde ise Allah'ü Teâlâ yine ayn� konuya ili�kin olarak �öyle buyurur:
“Ramazan ay�; insanlar için hidayet olan ve do�ru yolu ve hak ile bat�l� birbirinden ay�ran apaç�k belgeleri ( kapsayan) Kur'ân onda indirilmi�tir…” (2)
Bu üç ayet bize birçok müfessirin de belirtti�i gibi Kur'ân’�n Ramazan ay�nda nazil oldu�unu ve ilk nazil oldu�u günün de kadir gecesi oldu�unu anlatmaktad�r. Daha do�rusu üç ayetin anlam� topland���nda bu sonucu ç�karmak mümkündür.
Süleyman Ate�’in dedi�i gibi “Kur'ân” sözü Kur'ân’�n tamam�na dendi�i gibi Kur'ân’�n bir k�sm�na, bir suresine, bir ayetine de denir. (3) Dolay�s�yla “Kur'ân’� kadir gecesinde indirdik” ya da “Biz onu (Kur'ân’�) mübarek bir gecede indirdik” in anlam� “indirmeye ba�lad�k” olarak anla��l�rsa en isabetli anlay�� olur. Çünkü Kur'ân’�n bir gecede indirilmedi�i malumdur. Kur'ân peyderpey, k�s�m k�s�m inmi�tir. Kur'ân’�n sahibi de bunu belirli amaç ve gaye için böyle yapm��t�r.(4) �âbi’nin de “Kur'ân’� kadir gecesinde indirdik” demek “kadir gecesinde indirmeye ba�lad�k” demektir dedi�i bildirilmektedir. Fahreddin Razi de ayn� görü�ü payla�maktad�r.(5) Kur'ân’�n bir defada topluca Allah kat�ndan Levh-i Mahfuz’a indirildi�i ve oradan k�s�m k�s�m, ayet ayet dünyaya, Rasulullah’a indirildi�i tarz�nda bolca rivayetler üretilmi�se de güvendirici de�ildir. Her ne kadar Kur'ân’da Levh-i Mahfuz ifadesi bir ayette (Burûç- 22) bulunmaktaysa da, hiçbir ayette Kur'ân’�n önce Levh-i Mahfuz’a, sonra Rasulullah’a indi�ini anlatan bir cümle bulunmamaktad�r.
Özetle, Kur'ân’�n Rasulullah’a ramazan ay�nda ve Ramazan ay�n�n “Kadir gecesi” denen bir gecesinde inmeye ba�lad��� kanaati Kur'ân’a uygun bir dü�üncedir.
KAD�R GECES� NED�R?
Kadir gecesi konusunda as�l polemik bizzat bu yani kadir gecesinin ne anlama geldi�i, bu gecenin y�l�n hangi ay�n�n hangi gecesine isabet etti�i sorunudur.
Kur'ân’� Kerim bu geceyi bin aydan daha hay�rl�, kendisinde meleklerin ve Ruh’un her i� için çokça indi�i tan yeri a�armas�na kadar bir esenlik vakti olarak tan�mlamaktad�r. ��te Kur'ân da böyle bir gecede indirilmeye ba�lanm��t�r.
Kadir gecesinin hangi gece oldu�u, yukar�da izah etti�imiz gibi, Rasulullah’a vahyin hangi gece ba�lad���n�n cevab�d�r. Yani di�er bir deyi�le, Rasulullah’a vahyin ilk indi�i gece Kadir gecesidir. “Leyletül Gadr” ifadesinin �slam’dan önce de insanlar taraf�ndan bilinebilece�ine dikkat çekilmi�tir. Bilindi�i üzere Rasulullah baz� günler Hira ma�aras�na gidip orada inzivaya çekiliyor, gece tefekkürüne dal�yordu. Araplar buna tahannüs diyorlard�. Muhammed �zzet Derveze Kadir gecesinin, Rasulullah’a vahyin indi�i “birkaç say�l� gece” (el- Leyâli zevatil adad) den birisi oldu�u kan�s�ndad�r. (6)
Kadir gecesiyle ilgili yap�lan polemiklerden birisi “kadir” kelimesinin anlam�, di�eri de “bin aydan daha hay�rl� olu�u”dur.
Arapçadaki ka-de-ra fiili, gücü yetmek, ölçmek, tazim etmek, planlamak, takdir ve hükmetmek, r�zk�n� takdir eylemek gibi anlamlara gelir. Kadir kelimesi de bu anlama binaen kudret, �an, �eref, mertebe, takdir gibi anlamlar yüklenir. Buna göre “kadir gecesi”denmesinin bariz olarak iki özelli�i bulunmaktad�r: Birincisi o geceye hürmeten böyle denmektedir. Yani Kur'ân’�n indi�i, daha do�rusu inmeye ba�lad��� gece oldu�u için bu gecenin �an�na, �erefine, de�erine izafeten “kadir gecesi” denmi�tir. Buradan �u anlam� da ç�karmak olas�d�r: kadir gecesi bizzat y�l�n 365 günüden sadece o gece olarak, bizzat kendisinde bulunan bir de�erden dolay� �erefli k�l�nm�� de�ildir. Fakat Kur'ân indi�i için �erefli bir gece olma payesini hak etmi�tir. T�pk� binlerce, milyonlarca zarftan sadece birinin, içindeki çok önemli bir belgeden/yaz�dan ötürü önem kazanmas� gibi. Veya Rasulullah’�n hicret etti�i günü, ilerdeki büyük geli�melere gebe bir ba�lang�ç, bir start çizgisi oldu�u için önem kazanmas� gibi; �stanbul’un fethedildi�i günün, o günkü olay aç�s�ndan bir de�er kazand��� gibi…
Kadir’in ikinci anlam� ise takdir olarak dü�ünülebilir. Yani o gece Allah’�n baz� �eyler takdir etti�i gece olarak. Daha do�rusu müfessirler kadir gecesini Allahü Teâlâ’n�n, senenin tüm i�lerini, kullar�n r�z�klar�n�, olacak olaylar�, hatta ölecekleri ve do�acaklar� o gece takdir etti�inden ötürü bu ismi ald���n� söylemi�lerdir. (7) Hatta hatta baz�lar�na göre de Kur'ân’�n indi�i san�lan bir di�er gece olan Beraat gecesinde emirler Levh-i Mahfuz’da istinsaha ba�lan�r. Bir senelik i�leri yazan kâtip (melekeler), r�z�klara ait nüshay� Mikail’e; harp, zelzele, çöküntülere ait nüshay� Cebrail’e; amellere ait nüshay� �srafil’e; musibetlere ait nüshay� Azrail’e verirler. (8)
Elbette birazc�k Kur'ân bilgisine sahip müslümanlar bu bilgilerin H�ristiyan ya da Yahudi membal�, hayal gücü geni� ve geveze ki�ilerce müslümanlar aras�na sokulmu� hurafeler oldu�unu derhal fark edeceklerdir. Çünkü Kur'ân bize böyle bir bilgi sunmuyor. Kur'ân her i�in Allah’a ait oldu�unu, r�zk�n O’na ait oldu�unu bildiriyor.
Biz kadir gecesinin böyle bir anlama geldi�ini kabul etmiyoruz. Allah Yunan filozofu Aristo’nun kuram�ndaki gibi, kâinat�n ilk muharriki olup, kâinat� harekete geçirip sonra kenara çekilip seyirci olmu� de�ildir. Ayn� �ekilde O, senenin belirli gecesinde tüm i�leri belirlemi� de�ildir. En az�ndan Kur'ân bunu bildirmiyor. Allah sadece kadir gecesinde bu i�leri yapsayd� di�er geceler ne i� yapard� diye soru geliyor insan�n akl�na.. “Allah her gün bir i�tedir.” (9)
Allah kadir gecesi Kur'ân’�n nüzulünü takdir etti dense, o anlamda takdir gecesidir dense bir dereceye kadar makul bir yorum olurdu.
KAD�R GECES�N�N B�N AYDAN HAYIRLI OLMASIBuna gelince, bu da yukar�daki izah ba�lam�nda dü�ünülerek anla��lmal�d�r. Yani o gece, Allah’�n be�eriyete bir kitap göndermeye ba�lad��� gecedir. Be�eriyetin yine be�er peygamber vas�tas�yla ulûhiyet âlemiyle temasa geçti�i and�r. Cehaletin ve zulmün karanl���nda bo�ulan yeryüzü sakinlerinin (!) Allah’dan, kendilerine hayat iksiri sunulmaya ba�lad���, onlar� hem dünyada hem de ahrette mutlulu�a erdirecek rehber kitab’�n inmeye ba�lad��� gecedir. Onun için bu vasf� kazanm��t�r. (10)
Yani Kur'ân inmeye ba�lad��� gece, Kur'ân’s�z, kitaps�z, peygambersiz, k�saca Allah’�n hükümlerinin ve ad�n�n duyulmad��� bin aydan (ayn� zamanda 30 bin gece) daha hay�rl�, daha de�erlidir. Daha �ereflidir. Elbette bu böyledir. Kim buna itiraz edebilir? O gece insano�lu, yani Abdullah o�lu Muhammed, Allah’�n elçili�i gibi bir misyonla görevlendirilmi�, böyle bir makama yükseltilmi�tir. O makam kolay ve basit bir makam de�ildir. �nananlar�n nazar�nda en de�erli mercidir. Üstelik oldukça zor ve a��r bir i�tir. Bu görev Allah’�n “E�er biz bu Kur'ân’� bir da��n üzerin indirmi� olsayd�k andolsun onu Allah korkusundan sayg� ile ba� e�mi�, parça olmu� görürdün…” (11) dedi�i görev de�imliydi? Bu görev Büyük Mürebbi’nin “Do�rusu biz sana (ta��mas�) a��r biz söz vahyedece�iz” (12) buyurdu�u görev de�imliydi?
��te böylesi �erefli, �anl�, de�il sadece o günkü Mekke’de, tüm tarihin en mühim günü olarak kaydedilecek bir gecede Allah vahyini peygamberine sunuyordu. O peygamber ki o güne kadar da kitap nedir, iman nedir bilmiyordu… (42/52) ��te ondan bu gece oldukça hay�rl�, bin aydan da, bin y�ldan da hay�rl� bir gece idi. Kadir gecesinin hay�rl� olma olgusunu bu �ekilde anlamak bizce Kur’an mant���yla uygun olacakt�r. Biraz sonra üzerinde duraca��m�z gibi, Kur’an’�n yeni yeni indi�i bir ortamda Mekke’de ne Allah Resulüne ne de Ona inanan müminler aras�nda �imdiki zavall� müslümünlar�n kuruntulad�klar� gibi s�rf sevap kazanmak için ibadet etme güdüsü yoktur. Onlar�n yapt�klar� sadece kendilerine verilen görevi yerine getirmektir. Bu görevde �irkin yerine tevhidin hâkim k�l�nmas� idi. Dolay�s�yla Kadir gecesinin bin aydan hay�rl� olu�unu, o gecede yap�lan ibadetin bin aydaki ibadetten daha hay�rl� oldu�unu dü�ünmek ve sanmak sadece bir �a��rma ve kuruntudan ibarettir. Kuran’�n ruhuna terstir.
Kadir gecesinin �erefli olmas�yla ilgili efsanevi söylemler üretilmi�tir. Bunlar küçümsenmeyecek kadar fazlad�r. Bu çok tuhaf söylemlerden birisi de kadir gecesini daha hay�rl� oldu�u bin ay�n Emevilerin iktidarlar� süresi oldu�una ili�kin yak��t�rmad�r. Güya Allah bu �ekilde önceden Emeviler gibi zalim diktatoryan�n gelece�ini haber vermi� oluyor. Yine de bu safsata fazla itibar görmemi�tir.
Bundan daha eksantrik olan� da, Taberi’nin mücahit kanal�yla yapt��� sözüm ona rivayettir. Buna göre, israilo�ullar� aras�nda gece sabaha kadar ibadet edip gündüz ak�ama kadar dü�manla sava�an ve bin y�l (kitapta böyle geçiyorsa da belki bin ay olacakt�) böyle davranan bir adam varm��. Bu demektir ki, o adam gibi bin ay (ya da bin y�l) gece âbid, gündüz mücahid olmaktansa, sadece bir tek kadir gecesini de�erlendirirsen, bu sana yeter. Hatta artar bile, az vakitte çok kar… Bu hurafelere günümüz H�ristiyan ve Yahudilerinin bile inanabileceklerini sanm�yoruz.
MELEKLER�N VE RUHUN �ND��� SELAMET GECES�
Ayette meleklerden ayr� bir de er-Ruh zikredilmesi, O’nun özel bir ki�ilik sahibi oldu�una delildir. Uzun spekülasyonlar bir yana, bunun Cebrail olmas� muhtemeldir. Kuran’�n nazil olmas� ile Cebrail’in ve tabi di�er meleklerin de yeryüzüne nüzulü aras�nda yak�n bir ili�ki vard�r. Gerçi baz� modernist dü�ünürlerce Cebrail terimi farkl� bir �ekilde yorumlanm��t�r. Bunun peygamberdeki vahyi alma melekesi ya da nübüvvet melekesi oldu�u öne sürülmü�tür. Bununla birlikte konuyla ilgili son ve kesin sözü söylemek için temkinli olmak gerekir.
Ama �u var ki, Kuran’�n baz� olaylar� alegorik tarzda ve insanlar�n hele de 7. Yüzy�l Arab�’n�n anlayaca�� düzeyde anlatt���nda �üphe yoktur. Yani “O gece ruh ve melekler yeryüzünde her i� için iner de inerler” derken bizim gözümüzde semadan a�a��ya do�ru inen ruhani varl�klar temessül ediliyor. Oysa meleklerin, gök dedi�imiz dünyan�n bize göre üst taraflar�nda ikamet ettiklerini kimse savunamaz. �u halde inen melekler ve Ruh, Allah�n kendilerine verdi�i görevleri yerine getiren ruhani varl�klard�r demektir.
O gece hem o an için hem de daima Allah’�n lütfü, inayeti ile selam ve selamet gecesidir. Allah’�n esenli�i di�er gün ve gecelerde oldu�u gibi müminlerin üzerinedir.
KAD�R GECES�N�N �HYASI
Kuran� kerim, kadir gecesini ve kadir gecesinde Kuran’�n indi�ini anlat�yor. Bu gecenin kendisinde cereyan eden hadise yüzünden bin aydan daha hay�rl� oldu�unu da bildiriyor. Fakat hiçbir surette bu gecenin ihyas�, yani onda bol bol ibadet edip, f�rsat� de�erlendirme türünde bir uygulamadan bahsetmiyor.
Kuran’�n en sahih �ekilde anla��ld��� saadet asr�ndan yani Rasulullah�n irtihalinden sonra pejmürde bir zühd hayat� sürmeyi �slam zanneden popüler zihniyet Kadir suresinin arka plan�n� unutmu� ve onu ucuz cennetlerin sat�ld���, bitpazar�n� and�ran bir meczuplar pazar�na ta��m��t�r. Bilhassa Emevi ve Abbasi devirlerinde gördükleri zulümler kar��s�nda kabu�una çekilen halk, ayn� yönetimlerin din tacirleri ve tellallar�n�n uydurduklar� masallar� dinlemek zorunda kalm��lard�r.
Bu zihniyet göre kadir gecesi cennet kap�lar� ard�na kadar aç�l�r, cehennem kap�lar� s�k� s�k�ya kapat�l�r. �eytanlar zincire vurulur. Kadir gecesi amel edip gündüz oruç tutman�n bin aydan daha hay�rl� oldu�u; o gece ibadet edenin geçmi� ve gelecek günahlar�n�n ba���lanaca�� anlat�lm��t�r. Kabül Ahbar’dan da bu konuda çok uzun bir masal anlat�lm��, o gece üç kez “la ilahe illallah” diyenin ba���lanaca��, birincisinde Allah’�n affedece�ini, ikincisinde cehennemden kurtulaca��n�, üçüncüsünde de cennete girdilece�ini müjdelemi� Kab’�n masal�.
Bir ba�ka masala göre de, Rasulullah’a ümmetinin ömrü gösterilmi�tir. O ümmetinin ömrünün az olup, di�er milletlerin i�ledikleri sevaba nail olamayacaklar�n� anlad��� için Allah’da O’na ümmetine bin aydan daha hay�rl� olan geceyi ikram etmi�tir.
Bu insanlar ak�llar�n� birazc�k kullanabilselerdi buradaki bin rakam�n�n da esasen mübala�a için kullan�ld���n� anlayabilirlerdi. Bin rakam�n� da bu kadar takmazlard�.
Kadir gecesini bir sevap harman� ve bol-ucuz cennetin pazarland��� pazar zanneden zavall� müslümanlar bu kez oturup kadir gecesinin zaman�n� tayinle u�ra�m��lard�r. Bu babta oldukça gizemci rivayetler yak��t�r�larak Rasulullah’�n onun tam zaman�n� bir türlü söylemedi�i (!) Ebu Zer, Kabul Ahbar vb. �ah�slara dayand�r�lm��t�r. Bilhassa Kadir gecesini Ramazan ay�n�n son on gününde aramak ra�bet görmü�tür. Ehli sünnete göre Ramazan’�n 27. gecesi, �ia'ya göre de ilk üç gününden birisidir. (17) Yani bu gecenin tam yeri tespit edilememi�tir, hâlâ da öyledir. Bu muallâk geceyi müslümanlar as�rlard�r aray�p duruyorlar ve o gündeki ganimetlerden istifade etmeye çaba sarfediyorlar.
Samimi her müslüman �unu iyi bilmelidir ki, Allah kendisine ibadet için hiçbir surette herhangi bir gece, gün, hafta, ay, y�l tahsis etmemi�tir. Allah aç�s�ndan zaten zaman diye bir mefhum dü�ünülemez. �nsan aç�s�ndan ise baz� saatlerin özellikleri olabilir. Mesela seher vakti hem �airlere ilham verir hem müslüman� duyguland�r�r. Kalpler o vakitte yumu�ak olur. Ama bunun ötesinde �slami herhangi bir geceye tahsis edenler Allah’a bunun hesab�n� nas�l vereceklerdir? Kald� ki ibadetin tahsis edildi�i gün sadece kadir gecesi ile kalm�yor. Regaib, Beraat, Miraç, Mevlit vb. karizmatik geceler, üç aylar, be� aylar vs. müslüman halk�n benliklerini olu�turuyor. Art�k �slam’� böyle has gün ve gecelerin dini olmaktan kurtarmal�y�z. Allah’a ibadetin özel günü olamaz. Bizim böyle bir dinimiz yoktur.
Sünnî (yani sünnet mensubu) olduklar�n� söyleyenler Allah Rasulünün hayat�na bir baks�nlar. O’nun böyle ucuz cennetciliklerle u�ra�mad���n� göreceklerdir. �u halde bir müslüman için kadir gecesinin, ibadet ve vulgarik deyimiyle ‘ihya’ aç�s�ndan y�l�n 364 gününden hiçbir fark� yoktur.
Son söz yine Furkan-� Mecid’indir:
“Kullar�m sana beni sordu�u vakit, söyle onlara ki; Ben her halde yak�n�m. Dua edenin duas�n� bana dua etti�i anda i�itir, ona kar��l�k veririm. O halde kullar�m da benim ça�r�ma uysunlar ve bana inans�nlar. Umulur ki do�ru yolu bulurlar.” (18)
D�PNOTLAR
1. Duhan 1 -3
2. Bakara 185
3. Süleyman Ate�, Yüce Kur'ân’�n Ça�da� Tefsiri, 11/23
4. �sra 106, Furkan 32
5. Zemah�eri, Ke��af 4/780; �bni Kesir, Hadislerle Kuran� Kerim Tefsiri, 15/8551 (Razi’nin görü�ü); Ate� a.g.e. 22
6. Ate� a.g.e. s. 26 (�zzet Derveze’nin Tefsirül Hadis isimli tefsirinin 1. Cilt 244. Sayfas�ndan nakletmektedir.)
7. Zemah�eri a.g.e. s. 780; �bni Kesir, a.g.e. 8552 (Razi’nin görü�ü)
8. Prof. Dr. �brahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasar� Tercüme ve �erhi ank. 1988, 4/398-399
9. Rahman 29
10. Seyyid Kutup, Fizilal 16/297
11. Ha�r 21
12. Müzzemmil 5
13. �bni kesir, Tabatabai, Ate� ilgili k�s�mlar
14. �bni kesir a.g.e. s. 8540
15. A.g.e. s. 8540 ve 8549
16. A.g.e. s. 8542
17. Tabatabai Mizan 20/324
18. Bakara 186
(Kaynak: Venhar Haber)