H�seyin ALAN

30 Haziran 2011

�SLAM �NCES� ARAB�STAN CO�RAFYASI -II-

A-ARAB�STAN �EH�RLER� VE MEKKE

M. 7. as�rda Hicaz �ehirleri de günümüz �ehirleri gibidir. �stikrarl�, güvenli, kültürel-ekonomik ve sosyal imkanlar bak�m�ndan iyi durumda, dolay�s� ile d��ar�dan göç de al�yor. �ehirlerin etraf� kasaba ve köylerle çevrili, ula��m ve ileti�im imkanlar� var. Oralarda tar�m, sanayi, ticaret ve beceri isteyen hizmet sektörü gibi geli�mi�, düzenli i�ler var. Hicaz beldesi, genelde s�cak iklimi (Nur 58), kurak beldesi, ekini olmayan tar�ma elveri�siz topraklar� (�brahim 37) ile suyu k�t olarak (Tevbe 19) bilinen bir co�rafya… Kur'an^'da kullan�lan “karye” terimi, kasaba, �ehir veya büyük �ehir (�ehirlerin anas�) olarak da kullan�l�yor (Yunus 82, Muhammed 13).

Ba�l�ca büyük �ehir olarak Mekke, �ehirlinin, köy ve kasabal�lar�n topland���, göç ederek yerle�ti�i bir yer olarak anla��l�yor (Kasas 59, �ura 7). Hicaz �ehirlerinden (Mekke ve Medine) aç�ktan bahsediliyor, Taif, i�aretle an�l�yor), kasabalar ve k�rsal yerle�im yerlerinden bahsediliyor. (Ali �mran 96, Fetih 24, Ahzap 13, Tevbe 12, Zuhruf 31, Araf 97). Peygamber(s) de Mekke’den, bu �ehirden seçiliyor.  

Birçok ayette Yüce Allah’�n Araplar üzerindeki nimetleri, kendilerine yap�lan ikramlar� hat�rlat�l�yor. Bunlar�n hepsine kendileri de bizzat �ahitler. Bu anlat�lanlar onlar�n bilmedikleri veya tan�mad�klar� �eyler de�ildi. Kurak ve verimsiz arazide ya�ad�klar� halde ya�murun ya�d�r�ld���ndan, yerden kaynaklar f��k�rt�ld���ndan bahsedilirken, bundan da ekinlerin, a�açlar�n, hurmal�klar�n, üzümlerin, narlar�n, zeytinlerin ve çe�itli meyvelerin çokça bitirildi�inin ve onlar�n hizmetine sunuldu�unun vurgular�  var (Enam 99-141, Nahl 10-11, Rum 48-51, Kehf 7-11). Onlar, bunun d���nda kendilerine ikram edilen di�er nimetlere de sahipler. Ya�ad�klar�  yerlerde denizcilik, gemicilik, avc�l�k ve dalg�çl�k da yap�yorlar (Enam 97, �sra 66-67, Nur 40, �ura 32-33). Ayetlerde, Kuran’�n ilk muhataplar� olan Arap insanlar�n� dü�ünmeye, fikretmeye ve ibret almaya yönelik uyar�lar var… �nsanlar, herhalde bilmedikleri �eylerden dolay� uyar�lmazlar, dü�ünmeye davet edilmezler.  

Ad, Semud, Lut kavminin mekânlar�, Filistin bölgesi (Saffat 133-138, Ankebut 38, Furkan 40, Rum 9, Fecr 11), Firavun’un M�s�r’� (Zuhruf 51, Duhan 23-27) gibi beldeler, onlar�n çok iyi bildi�i bölgelerdir. Habe�istan, Suriye, �ran, Sind gibi ülkeler, Busra, �am, Petra, Ankara, Kayseri, Gazze gibi merkez �ehirleri ve yol güzergâh�nda bulunan küçük �ehirler ve kasabalar� da biliyorlar. Çünkü kara yolu ile yapt�klar� geni� ölçekli ve uzun menzilli ticari seferleri var. Ayr�ca denizden, yak�n yerlere yap�lan yolculuktan, dalg�çl�ktan, deniz mamulleri için yapt�klar� avc�l�ktan bahsediliyor… Bu bak�mdan onlara, yeryüzünde gezip dola�malar� tavsiye edilirken, oralarda eskiden ya�anm�� hayatlar� dü�ünmeleri, kendilerinden güçlü nice devletlerin ve topluluklar�n da ya�ad�klar�n� ama onlar�n bu gün ne olduklar�n�, onlar�n ak�betlerini tefekkür etmelerini, kendileriyle k�yaslamalar� ve kendi ak�betleriyle ilgili olarak ibret almalar� istenir.  

Hicaz �ehirlerinde evler temeller üzerine kuruluyor, sütunlar üzerinde yükseliyor. Merdivenle ç�k�lan katl�  evler var. Mahalle, ev, oda, kö�k, kâ��t, duvar, çat�, tavan, sütun, merdiven, elbise, süs e�yas�, ev e�yas�, hal�, koltuk, sedir, yatak, yast�k, minder, dö�ek, kazan, kap-kacak, cam-bardak, tencere, lamba, ipek elbise, iç gömlek, örtü, ayakkab�, t�ra� malzemesi, yaz� aletleri, kitap-defter, kalem, mürekkep, içkiler, demir, bak�r, alt�n, gümü�, bilezik, halhal vs (muhtelif ayetlerde bahsedilen) bildikleri ve kulland�klar� e�yan�n ve malzemelerin kaba bir listesini olu�turuyor. Onlar, bu malzemelerin bir k�sm�n� d��ar�dan al�yorlar, bir k�sm� da kendi imalatlar�. Türlü ihtiyaçlar için gerekli günlük tüketim veya süs olarak kullan�lan aletler ve e�yalar�n üretiminin ve ticaretinin yan�nda ayr�ca, yap� i�leri, marangozluk, demircilik, bak�rc�l�k, mefru�atç�l�k, boyac�l�k, dokumac�l�k, terzilik, dericilik, �arapç�l�k, kap kacakç�l�k, tabak ve bardakç�l�k gibi uzmanl�k isteyen imalat i�leri, �ehir hayat�nda ihtiyaç duyulan bildikleri i�lerden ve yapt�klar� mesleklerdendi. 

Hicaz�n �ehirlerinden Yesrib, �am ticaret yolunun üzerinde stratejik konuma sahip bir �ehir. Orada yerle�ik olarak ya�ayan kalabal�k bir topluluk var, toplumsal yap� demografik özellikleriyle farkl�. Yahudi mahalleleri Araplardan ayr� yerlerde kurulu, onlar ya�ad�klar� yerleri kalelerle çevirmi�ler. Kalelerin d���nda bahçeleri, arazileri var, ziraat�n d���nda ticaretle de u�ra��yorlar. E�itim düzeyleri yüksek, asil Arap çocuklar�n�n da gittikleri okullar� var, e�itim veriyorlar. Ticaret, kuyumculuk, kâhinlik ve faizcilik, önemli u�ra� alanlar�ndan. Yesrib pazarlar� onlar�n tekelinde. (Yesrib, hicret sonras� �slam �ehri (Medine) Müslümanlar da siyasi otorite olurken ilk yap�lan i�lerden birisi de Müslüman pazar�n�n kurulmas�d�r. Bu pazarda vergi, özel mülk, özelle�tirilmi� yer yoktur ve pazara girmeyen mal�n al��veri�i yasakt�r. Yahudilerin imtiyaz�n� ve ekonomik üstünlü�ünü bitiren bu uygulamalar nedeniyle ilk dü�manl�k böylece ba�lam��t�) Yahudiler hem zenginler hem de büyük servete sahipler (Ahzap 27, Ha�r 14).  

Yesrib’in di�er sakinleri Evs ve Hazrec kabileleri ve onlar�n alt kollar� olan Araplardan olu�uyor. Bunlar ziraat ve ticaretle u�ra��yorlar. Yahudiler ve Araplar farkl�  guruplar halinde birbirleriyle anla�mal�lar ve iç sava�larda müttefikleri ile birlikte hareket ediyorlar. D�� savunmada hep birlikler. Araplar sava�ç� özelliklere sahipler ve kendi aralar�nda sürdürdükleri iç sava� (Yevm-ül Buas) uzun süredir devam etmektedir. “Hani sizler birbirinize dü�mand�n�z…” (Ali �mran 103). Güçlü, ba��ms�z ve sava�ç� bir topluluk onlar ama Mekkelilerden zay�f durumdalar. Risaletin onuncu y�l�nda Mekke’ye hacca geldikleri zaman onlar, Kurey�’e, aralar�ndaki sava�� bitirmeleri için hakemlik teklif etmeyi de kararla�t�rm��lard�. Allah’�n kuluna bir yard�m�yd� bu (Habe�istan denemesi istenilen sonucu (�ran-Bizans sava�� nedeniyle orada bir iç sava� ç�kacakt� ve bu durum hesapta yoktu) vermeyince, ileriki y�llarda Taif ve önemli di�er kabilelerle yap�lan hicret yurdu arama giri�imlerinin de akamete u�rad��� ve morallerin bozuk oldu�u zamanlarda) ve ilk akabe görü�meleri bu zamanda yap�ld�. Onlar, kom�ular� Yahudilerden de duyup bildikleri son peygamberi tan�maktan ve aralar�ndaki iç sava�� bitirecek birisini bulmaktan dolay� çok memnundular.  

Hicaz�n di�er �ehirlerinden Taif (Zuhruf 31) Mekkelilere yak�n, �am, Gazze ve Anadolu ticaret yolu üzerinde. 1000 metre üzerinde rak�ma sahip. Taif’in tüm çevresine Vec vadisi de deniyor. Güçlü, ba��ms�z, becerikli, zengin ve sava�ç� bir topluluk ama bunlar da Mekkelilerden zay�f durumdalar. Yerle�ik ahalisinin topluca ad� (alt kollar�n toplam�, �ehirli yeni toplum) Sakifo�ullar’�, yönetimde etkili Ben-ü Ahlâf (Amir) ve Ben-ü Malik adl� iki güçlü kavmi var. Bu kavimler kendi aralar�nda t�pk� Kurey�’den Ha�im o�ullar� ve Umeyye o�ullar� gibi, iç siyasette birbirine rakipler. Topraklar�, iklimi, havas� ve co�rafyas� çok elveri�li bir yer. Ziraat i�leri, sanayi ve üretim dallar� geli�mi�, etraf� kalelerle çevrili, verimli arazilere sahipler. Su problemi yok, ye�illik bol, bahçeleri ve serin havas�yla bilinir. Muz, Üzüm, kuru üzüm, nar, zeytinya��, bal gibi birçok meyve çe�idi yeti�ir, hayvanc�l�k, �arapç�l�k, dericilik gibi i�ler ileri düzeydedir, bunlar�n d���nda muhtelif ürünlerin imalatlar� da yap�l�r. Dericilik i�leri çok ilerlemi� durumda, deriden mamul ayakkab�, at eyeri, deve semeri, çad�r, su kovas�, su tulumu, ya� tulumu gibi e�yalar ve debba� (z�rhl� araç) gibi sava� araçlar� da üretilmektedir.  

Geli�mi� ticari ili�kilerin yan�nda do�al olarak Taif’de bankerlik müessesi de vard�r. Kimi rivayetlerde, ta o zamanlar Taif’de hava kirlili�inden bahsedilir, mermer ve deri sanayi üretiminden dolay�. Kurey�’le içli d��l�, ortak i�leri ve arazileri, ortakla�a üretimleri ve ticaretleri var. (Peygamberin amcas� Abbas ve Muaviye’nin babas� Ebu Süfyan, orada mülkleri ve geni� çapl� ortak i�leri olanlar�n en me�hurlar�d�r) Kurey�’le aralar�nda evlilik ba�lar� dolay�s�yla da yak�nl�k kurulmu� durumda… Taif’den devam eden ticari yol bir taraftan Medine, Hicr, Tebük, Maan, Mute, Amman, �am, Gazze, Ankara, Kayseri gibi önemli �ehirlere ve ticaret merkezlerine giderken, tersi istikamette Hire, Bahreyn, �ran, M�s�r, Yemen, Habe�istan gibi büyük merkezlere gider… Araplar�n üç büyük putlar�ndan “Lat” buradad�r. (Di�erleri “Menat” Mekke’de, “Uzza” Medine’de)…

Buna ra�men Kurey�’den çekinirler, onlar�n çok güçlü olmas�n� kendileri için tehlike sayarlard�. Ficar sava�lar�nda benzeri nedenlerle Kurey�’in kar��s�ndaki cephede yer alm��lard�. Onlardan gelebilecek tehlikelere kar�� her zaman tedbirli davran�yorlard�. O nedenle Taif’lilerin ileri gelen iki kavminden Amir o�ullar� Kurey�’le, di�eri Kurey�’in büyük rakiplerinden Huza O�ullar�yla müttefiktir. (Bunlar, Mekke fethinden sonra yap�lan Hevazin sava��nda Müslümanlara kar�� da birlikteydiler) Bunun yan�nda Sakifo�ullar� olarak topluca bir taraftan Medine’den Evs kabilesi ile di�er taraftan da Kurey�’den Umeyye o�ullar� ile müttefikler (askeri ve stratejik anla�ma). Böylece onlar siyasi ve askeri dengeyi korumaya çal���yorlard�… 

Hz. Peygamberin, Habe�istan denemesinden sonra ikinci defa hicret yurdu ararken Taife neden gitti�inin gerçek sebepleri, yukar�da anlat�lanlarda, onlar�n ta��d��� niteliklerde ve �artlarda yatmaktad�r. Bu bak�mdan ne Habe�istan ne de Taif, rastgele veya mecburen yap�lm�� tercihler de�il, ta��d�klar�  özellikleri, Mekke ile olan ili�kileri, alttan alta sürdürülen rekabetleri ve stratejik konumlar� nedeniyle dü�ünülerek ve hesaplanarak yap�lm��t�r. Dolay�s�yla o mekânlar, orada ya�ayan kavimler, oralar�n özellikleriyle hep birlikte hicret yurdu olarak tercih edilmi�ti…(Onlar�n Kurey�’e kar�� var olan çekinceleri ve korkular�, �lginçtir, Kurey�’den ç�kacak peygamberli�e de dü�man olmalar�na neden olacak, sonuna kadar direneceklerdir…)  

Zaten Mekke’de topraks�z bir devlet yani inanç temelli özgün bir topluluk kurulmu�, kendi topluluklar�ndan fiilen de ayr��m��t� ama Mekke içerden de�i�tirilecek ve dönü�türülecek duruma ciddi �ekilde direniyordu. Yani fiziki ayr�l�k henüz tamamlanmam��t�. �lk vahiyden itibaren kurulan stratejiye uygun olarak yürütülen üç y�ll�k özellikli duruma, kurulan ili�kilere, sosyal örgütlenmeye, ekonomik dayan��maya ve siyasi aidiyetin bütünledi�i özgün bir toplulu�un in�a edilmesine ra�men Mekke’de i�ler t�kanm��t�. O nedenle be�inci y�lda Habe�istan hicreti denemesi yap�ld�. D��ar�dan ku�at�laca��n� hisseden Kurey� bu nedenle Müslümanlar�n iadesini sa�lamak için hemen harekete geçti. Ba�ar�l� olamay�nca da iç politikas�nda de�i�ikli�e giderek üç y�ll�k boykot uygulamas�n� gerçekle�tirdi.  

(Bu tarz i�leri ‘�aka’ zanneden, �slam’�n asl�ndan, esas�ndan, hedefinden ve peygamber stratejisinden bi-haberler ve eman meselesi gibi olaylar� sapt�ranlar için burada bir �ey hat�rlat�labilir; Yaz�l� olarak Kabe’nin duvar�na as�lan, boykot �artlar�ndan birisi de, “ya Muhammed(s)’in ölüsü ya da tümünün ölümüne kadar boykotun sürece�i”ydi!...) Bunun için �imdi aranan yer en az�ndan Mekke’ye denk bir yer olmal�, oran�n halk� da Kurey�’le boy ölçü�ebilecek kadar cesur ve sava�ç� olmal�yd�. Mekke’de in�a edilen karde� toplulu�un hicret sonras� yeni mekân�, yeni karde�leri bu özellikleri ta��d��� kadar, �slam’�n üstünlü�ünü, peygamberin siyasi liderli�ini de (elçiye itaat) kabul etmeleri gerekiyordu. Çünkü oras� ayn� zamanda Kurey�’in ve tüm Araplar�n dü�manl���na da kar�� koyabilmeliydi… Tüm bunlar ba�tan dü�ünülmü�, hesaplanm�� �eylerdir…  

Dünyan�n en eski �ehirlerinden birisidir Mekke. Mekke’de su az, topraklar verimsiz, ziraatla u�ra��lm�yor ama yaz k�� kervan ticareti, denizde ve karada sürüyor. Onlar, panay�rlara ve Mekke pazar�na gelen mallar�n naklini yapt�klar� gibi, çe�itli ürünlerin takas� için arac�l�k da yap�yorlar. Yine onlar kervan ticaretlerine ya kat�l�yor, ya ortakl�k ediyor ya da adlar�na vekil gönderiyorlar. Bu i�i sadece zenginler de�il orta s�n�ftan olanlar da yap�yor. Mekkeliler bu özellikleri nedeniyle ticaretten büyük servet edindiler. Sahil, deniz ticaretleri de var. (Bilindi�i gibi Habe�istan’a hicret deniz yolu ile yap�lm��t�. Oras� onlar�n tan�mad�klar�, bilmedikleri bir yer de de�ildi) Habe�istan deniz yolculu�u, denizle ve Habe�istan’la olan di�er ili�kileri de hat�rlatmaktad�r.  

Mekke, tarihinin herhangi bir döneminde bir krall�k idaresini hiç kabul etmedi. Bunu denemek isteyenler, çevre krallarla bu konuda görü�üp destek alanlar da halk taraf�ndan kabul görmedi. Mekke, her dönem siyasal ba��ms�zl���n�  korudu, yabanc� bir toplulu�un i�galine de u�ramad�… M.3. asra kadar Mekke’nin yerle�ik halk� ve yönetimi Curhümi’lerdedir. Onlar�n yerine sonradan Kahtanilerden Benü Huza geçti. Onlar Mekke ve Hicazda hâkimiyet kurdular. Onlar da, M.450’lerde Benû Fihr’in yedi göbek fürû’ndan Kusay taraf�ndan Mekke’den sürüldü ve yerlerine Kusay liderli�inde Benû Kurey� geçti. Kurey�’in as�l isminin Fihr veya Nadr oldu�u da söylenir. Kurey�, Mudari’lerden ve Benü Kinane boylar�ndand�r. Kurey� o zamana kadar yar� göçebe, yar� �ehirli hayat ya��yorlard�.

Da��n�k Kurey� kabilelerini bir araya getiren ve onlar� kabileler federasyonu olarak bir arada toplayan Kusay’d�r. Kusay döneminde Kâbe’nin ve Mekke’nin yeniden in�as�, iskân� ba�lam��t�. Onlar�n, Mekke’de toplan�nca �ehrin çe�itli bölgelerine da��ld�klar�, aralar�nda mahalle ve arazi payla��m�na gittikleri biliniyor. Mekke vadilerinde ikamet edenlere Kurey�’i bitah, çevrede ikamet edenlere Kurey�’i zevahir denmi�tir. Kurey�’den ayr�l�p ba�ka bölgelere giden oymaklara da Kurey�’i arîye veya azibe denildi. Ayr�ca evlilik ve di�er yollarla sonradan Kurey� kabilesine kat�lanlar da vard�r. Mekke yönetimi art�k Kurey�’in elindedir, Peygamber de bu kabileye mensuptur. Kurey� on iki sülaleden olu�uyordu. Mekke’de her sülale bir mahallede (co�rafi özerklik), her birininin ba��nda bir reis, onlar�n yan�nda melesi ve ba��ms�z meclisleri (Darun nedvenin d���nda ve alt�nda, otonom) vard�r.   

Kusay sonras� o�lu Abdümenaf’�n, onun da o�lu Ha�im (Ö524), bu toplumsal yap�y�, sosyal-siyasi ve ekonomik kurumlar� ve düzeni daha da geli�tirecektir. O, Sasani’ler, Himyeriler, Habe�ililer, Gassaniler, Bizans imparatoru 1.Leon ve di�er kabile ve devletlerle diplomatik, ticari ili�kiler kurup anla�malar yaparak, Kurey� ticari kervanlar�n�n serbest seyahat etmelerini sa�lam��t� (�laf anla�malar�). Mekke’nin dini ve ticari önemi dolay�s� ile Mekke’de gözü olan di�er kabileler ve devletlerden korumak için onlar� bir arada tutan, �ehrin güvenli�ini sa�layan siyasi, ticari, askeri ve di�er i�lerini gördükleri, ortakla�a karar ald�klar� bir organizasyon yolu ile (darun nedve, mahalli meclislerden ayr�, hepsinin üstünde, hepsinin temsil edildi�i meclis) bu i�leri garanti alt�na ald�lar. Orada, kendi gücüne dayanarak, hükmü asabiye olu�turarak, bir kabileler konfederasyonu kurdular. Böylece hem Mekke’nin hem de kendilerinin istikrar�n�, güvenli�ini ve huzurunu sa�lam�� oldular.  

Ha�im, Mekke içerisinde silahl�  bir te�kilat kurarak (hafare), çe�itli geli�meler sonras�  kozmopolitle�en ve kalabal�kla�an Mekke’de emniyeti ve güvenli�i de sa�lad�. Kurey�’e dâhil di�er kabileleri de yeni kurdu�u uluslar aras� ticari organizasyona dâhil etti. Ortakl�k, ortak i� yapma (mudarebe) anla�ma kültürünü geli�tirirken Kurey� tüccar�n� hem birle�tirdi hem de onlar�  büyük bir güç yapt�. �flas eden tüccarlar� yeni buldu�u yöntemlerle kurtard�, iflaslar� önledi. Fakirleri tüccarlara hissedar ederek dayan��may�, ba�l�l��� ve birli�i tesis etti.  

Ha�im, ilaf, hafare ve mudarebe yolu ile hem co�rafi olarak pazar� geni�letti, ittifaklar kurdu ve hem de çevrede ekonomi-politik bir üstünlük sa�lad�. Arap ticari kültürüne, ittifak ve ortakl�klardan olu�an konfederasyona dâhil olmayan, d��ar�da kalan di�er kabilelerle h�lf ittifaklar�  (sosyo-ekonomik anla�ma ve dayan��malar) kurarak yeni kazan�mlar katt�. H�lf, geleneksel uygulamalarda vard� ve o bu tür ittifaklar�  yenileyerek ve geli�tirerek yeniden harekete geçirdi, fonksiyonel k�ld�. Böylece tüm yar�madada ya�ayan kabileler, bir �ekilde bu ticari ortakl�k veya ittifaklar zincirine kat�lm��, Kurey�’e ba�lanm�� oldular. Fil olay� ve ficar sava�lar� sonras� olu�turulan ve güçlendirilen “humus” kurumu nedeniyle, Kurey�, ili�kide olduklar� tüm kavimlerle, kavimlerin ileri gelenleriyle özel ili�kiler geli�tirdiler, onlara, Mekke içerisinde imtiyazl� statüler verdiler. Böylece tüm kavimler için Kurey�’in liderli�i kabul edilirken, Mekke’nin güvenli�i ve istikrar� hepsi için önemli hale gelmi�tir. 

Mekke ve çevresi ziraata elveri�li olmayan bir yer olarak �brahim(s)’in (�brahim 37) duas�nda da geçiyor. Orada deniz seyahatlerinden bahsedilir. Bahçe sahipleri k�ssas�, tar�mc�l�k özelli�inden dolay� de�il, onlar�n yaln�zca kendi ç�karlar�n� gözeten bencil tutumlar� nedeniyle, Mekke tacirlerine i�aret ve uyar� olarak verilmektedir (Kalem 17-33). Ticari ortakl���n ve ili�kilerin getirisi, Mekke’nin co�rafi konumunun da etkisiyle kervan yollar�n�n ortas�nda bulunmas�, Irak yolunun ba�lang�c� olmas�ndan da kaynaklan�yordu. Mekke’nin güvenli bir yer olmas�, ayr�ca Hz. �brahim’in duas� ile gerçekle�mi�, o gün bu gündür de sürmektedir. (�brahim 35, 37) Araplar da bunu, bu durumu iyi biliyorlard�. Hacer-ül Esved’i muhafaza etmekteki titizlikleri de bu nedenleydi.  

Beldeye ve �ehre hürmet anlam�nda “Beyt-ül haram” (Neml 91, Kasas 57, Ankebut 67, Kurey�  3-4) herkesçe bilinen k�ymet tescili yap�ld��� için Mekkeliler bu durumdan büyük yarar sa�l�yordu (Maide 97). Bakara 191 de haram bölgede sava��n yasak oldu�u yaz�l�d�r. Bakara 44,149, 150’de, k�ble olarak Kâbe’nin tayini, Araplar�n gönlünde Kâbe’nin üstünlü�üne tekabül ediyor. �nsanlar oraya hacca geliyorlar (Tevbe 17, 28, Enfal 3, 45 ), hacca gelenler ibadet ediyor, orada bir süre ikamet ediyorlar, kar��l�kl� ili�kilere giriyorlar. Bu ili�kiler onlara kültürel oldu�u kadar sosyal ve önemli çapta ekonomik fayda da sa�l�yordu.  

Muhammed (s) vesilesi ile “Ben sadece bu beldenin rabbine kul olmakla emrolundum ki, o buray� kutsal k�ld� ve her �ey ona aittir” (Neml 91) buyrularak oran�n  önemi bir kez daha ve tekrar vurguland�. Kutsall�k, Allah’dan, onun rahmetinden ve dilemesinden gelmektedir; “Görmediler mi, çevrelerindeki insanlar kap�l�p götürülürken biz oras�n� (Mekke) kutsal ve güvenli k�lm���zd�r” (Ankebut 67). Kurey� suresinde de, onlar�n korkudan güven içinde olduklar�, açl��a kar�� doyurulduklar� anlat�l�r ve bildikleri ve �ahit olduklar� bu durum onlara tekrar hat�rlat�l�r. Fil süresinde de Mekke’ye kar�� yap�lan askeri seferi Allah’�n bo�a ç�kartt��� bildirilmektedir. Dolay�s� ile orada güvenlik ve huzur kutsall�ktan geliyor diyebiliriz. 

Kutsal �ehir, surlarla çevrili bir kale içinde de�il, muhkem ve çok güçlü bir savunmas�  da yoktur. Buna ra�men orada kan dökülmüyor, kan davas� güdülemiyor, sava� yap�lm�yor, sürekli güvenlik ve istikrara sahip k�l�nan bir yerdir. Oysa di�er beldeler güvenlik korkular� ile ya��yorlar (Ankebut 67). Araplar�n Kâbe’ye hürmeti, Mekke ve çevresinin harem bölge kabul edilmesinden de dolay�d�r. Mekke’nin kutsal belde olmas� da, Kurey�’in di�erleri nezdinde üstün tutulmalar�na ve otoriter konumuna yard�mc� oluyordu. Fuarlar güvenlik ortam� nedeniyle o çevrede kuruluyor, haram aylar da bar�� zamanlar�na yard�mc� oluyor.  

Mekke’nin birçok bak�mdan bu önemli durumu haram bölge olu�undan kaynaklan�yor ve Mekkeliler de bu durumdan büyük yarar sa�l�yorlar (Maide 97). Dolay�s� ile her türden ürün onlar�n aya��na kadar geliyor, getiriliyor. Mekke, Arabistan yar�madas�nda dini, ticari, sosyal ve kültürel her hareketlili�in merkezi durumunda oldu�u için birçok nedenle insanlar oraya güvenli �ekilde gelip gidiyorlar. Araplar�n gönlünde Kâbe’nin üstünlü�ü vard�r (Bakara 44, 149,150), onlar hacca gidip geliyorlar (Tevbe 17, 28, Enfal 34-35) Böylece onlar�n geçimlerinden ve ticaretlerinden bahsediliyor (Kasas 57, Nahl 112, Bakara 126, Neml 91, Ankebut 67). Bu sebeple Mekkeliler büyük servetlere sahip olmu�lard�r (Kurey� süresi, Kehf 28, Meryem 73, Taha 131, Sebe 35, Müddesir 11-12, Hümeze 1-3)… Ayetlerde Peygambere yap�lan uyar�lar da var; fakirlikleri ve zay�fl�klar�na ra�men onlardan Müslüman olanlarla birlikte olmas� istenirken, servet ve evlat çoklu�undan dolay� üstünlük taslayanlara meyletmemesi hat�rlat�lmaktad�r.  

Arap ticareti, Mekkeliler öncülü�ünde bir taraftan Suriye, Irak, Yemen, Habe�istan gibi uluslar aras�  pazarlara, di�er taraftan K�z�ldeniz yoluyla dünyan�n geri kalan di�er pazarlar�na ula��yordu. (Hamit Daba�i, �slam’da Otorite, �nsan Yay�nlar�) Büyük kervanlar, Mekkeli sermayedar ve tüccarlar�n�n olu�turdu�u bir komisyon taraf�ndan idare edilirdi. Ha�im’le ba�layan bu durum, ondan sonra gelen yöneticilerin haf�zalar�nda kodlanm�� bir al��kanl�k oldu ve bu imtiyaz hep sürdürüldü. Ondan sonra da Mekkeliler, siyasi ve dini otoriteyi temsil hakk�n� kendilerinde gördüler. Bu üstünlük Emevi-Abbasi dönemleri (M1250’ye kadar)’ne kadar da devam ettirildi. (Cabiri) 

Mekke’nin refah� ve güvenli�i, mekân�n kutsall���ndan geldi�i gibi, yerle�iklerin be�eri niteliklerinden de kaynaklan�yor. “Onlar� kutsal, güvenli bir yere yerle�tirmedik mi ki kat�m�zdan bir r�z�k olarak orada her �eyin ürünü  toplan�r.” (Kasas 57) Topraktan elde edilen zirai ürünler orada yoktu ama ticari amaç için çevre ülkelerden getirilen çe�it çe�it ürünler orada toplan�yor, depolan�yor ve onlar taraf�ndan al�n�p sat�l�yordu… Bu ayet, �slam davetini kabul ettiklerinde, zenginli�i, güvenli�i ve dolay�s�yla üstünlüklerini kaybedeceklerini dü�ünen mü�riklerin endi�elerini anlat�yor. Onlar�, Müslüman olurlarsa �ayet, yurtlar�ndan zorla ç�kart�lacaklar�, çevre Araplar�n Mekke’nin kutsall���n� kabul etmekten vazgeçecekleri, orada ikamet edenleri ya�malayacaklar� korkusu kaplam��t�. Ayet, bu endi�eye kar��l�k gelmi�ti.  

Bu anlay�� sadece mü�rikleri de etkilemiyordu. Nitekim M.630 da Mekke fethedildi�i zaman gelen vahiyde, Mü�rik Arap’lar�n Mekkeli olsun ya da olmas�n, Kâbe’den uzak tutulmalar� emredildi�inde ticaretin kesilece�i ve aç kalacaklar� korkusu Müslümanlar�  da sarm��t�. “E�er fakirlikten korkarsan�z…”(Tevbe 28), ayeti bu durumu anlat�rken ayn� zamanda kutsal beldede, ibadet ve ticaret için gelenlerden elde edilen servete de i�aret etmekteydi.  

Nihayetinde Kurey� orada Mekke’nin yüksek dini ve ticari konumunu, di�er Arap kabileler ve soylar�  üzerinde hem bir güç ve tehdit olarak hem de ortak ç�karlar�n�  payla�ma arac� olarak kulland�lar. Orta Arabistan’da ticaret yollar�n�n kav�a�� olmas� nedeniyle jeopolitik konumu ile Mekke, Kurey�’in dehas�, becerisi ile de dönemin Sasani, Bizans aras�ndaki sava��n da neticesi ile k�sa zamanda bütün Arap yar�madas�n�n güven, istikrar ve birlik sa�layan kabileler konfederasyonu haline dönü�en bir �ehir olacakt�r. Dini merkez olmas�n�n yan�nda temeli ticaret, ticaret yollar� ve ticaret kervanlar�n� korumaya dayal� sosyal, ekonomik ve siyasal bir düzen kurularak Mekke, Arabistan’da �öhretli bir merkez, parlayan bir y�ld�z olmu�tur.  

Mekke’de hadari bir ya�am sürse de, bedevi nitelikli davran��lar da görülmektedir. Mekke’nin kenar mahallelerinde bedevi tarz� ya�am sürdüren Araplar�n bulunmas�  da normal kar��lanmal�d�r. Badiyelerde geçici ikamet eden (tatil amaçl� veya i� gere�i) �ehirliler olabilece�i gibi, �ehirlerin banliyölerinde ya�ayan bedeviler de bulunurdu. Mekke’de ticari birikimlerin sonucu olu�an a��r� servet dü�künlü�ü, kabile ba�lar�n� ve ahlaki sorumluluklar� çözerken onun yerine ba� gösteren bireysellik, kozmopolit kültürün ve refah�n tipik özellikleri olarak görülmelidir. Fuhu� sektörü, kumar, tefecilik, e�lence gibi ya�am biçimleri azg�nla�man�n ve sekülerle�menin getirdi�i sosyal sorunlar olarak orada dikkati çekmektedir.

Mekke birçok aç�dan merkezi öneme sahip bir �ehirdi. Kurey� asl�nda �slam davetine kar�� ç�karken sahip olduklar� o büyük avantajlar�n� yitireceklerini dü�ünüyorlard� (Kasas 57). Mekkeliler peygamberi davete kar�� ç�kt�klar� zaman di�er Araplarda onlara uyarak kar�� ç�kacakt�r. Bu durumun tersi de geçerliydi, Mekke fethinden sonra Mekkeliler �slam’a boyun e�ip teslim olunca, di�erleri de teslim olacaklard�r. Nasr Suresinden de anl�yoruz ki, “Ümmü’l Kura”n�n, Mekke’nin konumu ve önemi burada yat�yor.