
��kr� H�SEY�NO�LU
�H�R ZAMANDA ERDEML� OLMAK VE ERDEML� KALMAK
�zellikle de son 20 y�lda kendisini �slam’a nisbet eden ki�i ve kesimler aras�nda �slam’�n ilke ve �l��lerine ittiba hususundaki ciddi gev�eme ve ya�anan b�y�k irtifa kayb� sebebiyle zaman zaman ifade etmeye �al���yoruz ki, pazara kadar de�il mezara kadar devam eden kulluk imtihan�m�z s�recinde temel az���m�z olan ve dolay�s�yla �zerlerinde titizlik g�stermemiz gereken iki hususiyet s�z konusu: �stikamet ve istikrar.
Son yirmi y�lda, �eytani d�zenin sa�dan yana�mas� s�recine ve maalesef bunun kar��s�nda istikamet zaafiyetlerinin ve istikrarda (iman akdi �zere kararl� duru�ta) gev�emelerin ya�and���na tan�kl�k ettik. Ya�anan istikamet krizleri giderek derinle�ti ve “Durun kalabal�klar, bu cadde ��kmak sokak” hayk�r��lar�yla hakk� ve sabr� tavsiye eden m�minlere kulaklar�n t�kanmas� ve bât�l�n her �e�it ve tonundan teberri bilin� ve tutumu yerine “bât�ldan bât�l be�enme ve se�me” yakla��m�n�n �ne ��kar�lmas�yla kal�c� hale geldi. K�sacas� anormal olan, normalle�tirildi.
Oysa biz “Rabbimizin h�km�ne sabretmekle” emrolunmu�tuk.[1] Rabbimizin g�sterdi�i istikametin, Rasulullah (a.s.) ve beraberindeki ilk neslin bu istikamet �zere izledi�i yol ve usul�n bizim d�nya ve ahiret maslahat�m�z i�in yegâne istikamet oldu�una iman etmekle (bundan emin olmakla) emrolunmu�tuk. �mani zaafiyet/eminlikten uzakla�ma, �slam’�n ilke ve �l��leri d���nda maslahat alg� ve aray��lar�n� do�urdu. Bu da ka��n�lmaz olarak “sa�a” – “sola” yalpalamalar� getirdi.
��in ger�e�i �udur ki, istikamet ve istikrar yoksa, �slami kimlik, �ahsiyet ve duru� da yoktur. Dolay�s�yla �nce kaybedilen bu iki temel vasf�n yeniden kazan�lmas� gerekmekte. �man ve �slam’da (�lemlerin Rabbi’ne teslimiyette) istikamet ve istikrar…
S�zl�klere bakt���m�zda “erdem” kelimesinin, Arap�a “fazilet” kelimesinin kar��l��� olarak kullan�ld���n� g�r�r�z. “�nsanda iyilik etmeye ve fenal�ktan �ekinmeye olan devaml� ve de�i�mez istidat, g�zel vas�f, iyi huy” �eklinde tan�mlanan erdemlili�in, bu anlam�yla Kur’ani/Nebevi ahlaka kar��l�k geldi�ini ifade edebiliriz.
Nitekim Kur’an’da Rabbimiz, ilk inzal olan beyanlar� aras�nda bulunan Kalem suresinin ba��nda �slam ahlak�n� “azîm/y�ce ahlak” olarak niteledi�i[2] gibi, Rasulullah (a.s.) da “g�zel ahlak� tamamlamak i�in g�revlendirildi�ini” ifade etmektedir.[3]
Evet, �slam ba�tan sona bir g�zel ahlak ��retisidir. Ferde ve topluma, Hududullah ve Hukukullah’a ittiba �zere, hukukulibada (kullar�n hukukuna) riayetle ya�amay�, bu d�zlemde bir toplumsal/siyasal i�leyi� in�a etmeyi vazeder.
Erdemi ve erdemlili�i, insan�n yarat�l���na i�lenen f�tri ahlak�n �zerine in�a edilerek onu tamamlanm�� ahlaka d�n��t�ren �slam ahlak� �er�evesinde tan�mlad���m�zda, �slam’�n mahza erdemlilik, �slam insan� ve toplumunun da erdemli insan ve toplum oldu�unu ifade etmi� oluruz.
Y�ce Rabbimiz bilindi�i gibi Kitab-� Keriminde m�’min kimlik ve �ahsiyetini �e�itli s�fatlarla tan�mlay�p niteler. M�slim, muttaki, muhsin, muhlis, sâlih, �âkir, zâkir, s�dd�k, �ehid bu s�fatlardan baz�lar�d�r. Ayn� zamanda m�slimlerden, sâlihlerden, iyilerden (ebrar), sabredenlerden olma hedefini bize g�sterir. ��te t�m bu s�fatlar, m�min �ahsiyetin yap� ta�lar�, olmazsa olmaz niteliklerini ifade ederler, ki toplam� m�min ahlak�n�, m�min erdemini te�kil ederler diyebiliriz.
Bu a��dan bakt���m�zda erdemlilik, m�min ve m�slim �ahsiyetin ve toplumun ta��makla m�kellef oldu�u ahlaki nitelikler toplam�n� ifade eder. Varl���yla zenginlik katan bir de�er de�il, m�min �ahsiyet ve toplumun olmazsa olmaz�d�r.
Bunu �u sebeple vurgulama ihtiyac� g�r�yoruz: Kur’an’da m�min �ahsiyetin tan�m� noktas�nda zikredilen bu kavramlar/vas�flar, maalesef tarihsel s�re�te m�min �ahsiyeti meydana getiren ba�lay�c� nitelikler olmaktan uzakla�t�r�l�p, “ba�lay�c�l��� olmayan �st�n nitelikler” olarak alg�lanmaya ba�lanm��t�r. Ki bu son derece ciddi bir yan�lg� ve k�r�lmad�r.
Erdemli �nsan ve Toplum �slam’la M�mk�nd�r
“Birr” ayeti olarak bilinen Bakara suresi 177. ayetteki “birr/iyilik” kavram�n�n baz� meallerde “erdemlilik” olarak kar��land���n� g�rmekteyiz. Bilindi�i gibi bu ayette, “birr”in tan�m� yap�lmakta ve ona dair mevcut alg�lardaki kimi sorunlu yakla��mlar tashih edilmektedir. K�ble de�i�imi ile ilgili Kur’an beyanlar� sonras�nda gelen bu tan�mlamada, �slam’�n k�blesine y�nelmenin beraberinde �slam’� bir b�t�n olarak ahlak edinmeyi de getirmesi gere�ine vurgu yap�lm�� olmaktad�r:
“Birr (iyilik/erdemlilik), y�zlerinizi do�uya veya bat�ya �evirmeniz de�ildir. Ancak birr, Allah’a, ahiret g�n�ne, meleklere, Kitab’a ve Peygamberlere iman eden, mala olan sevgisine ra�men onu yak�nlara, yetimlere, d��k�nlere, yolda kalm�� olana, dilenenlere ve k�lelere infak eden, namaz� ikame edip zekat� veren, s�z verdiklerinde s�zlerini yerine getiren, darl�kta, hastal�kta ve sava��n k�z��t��� anda sabreden kimselerin yapt�klar�d�r. ��te bunlar sâd�k (do�ru) olanlard�r. Takva sahibi olanlar da bunlard�r.” (Bakara, 2/177)
G�r�ld��� �zere ayette birr kavram� ve niteli�inin tan�m�nda sab�r, sadakat ve takva kavramlar�/nitelikleri de onun bir c�z� olarak zikredilmektedir. T�m bu nitelikler, �slam’�n fert ve toplumda in�a etmeyi ama�lad��� ahlak�/erdemi te�kil etmektedirler.
Rabbimiz Kur’an’da bize m�min ve m�slim olmay� ��retti�i gibi, m�min ve m�slim kalmay� ve o hal �zere �lme bilincini de talim etmektedir. Hayat uzun soluklu bir maratondur. Bir s�re iyi ko�u yapmak, maratonu kazanmak i�in yeterli olmamaktad�r. O ko�unun devaml�l���/istikrar� ve o istikrar ve istikameti �zere neticeye ula�mas� gerekmektedir. �stikrarl� olup da maraton g�zergâh�n� �a�an bir ko�u da ba�ar�s�zl��a mahkum olacakt�r.
Rabbimizin Kur’an’da s�k�a g�ndemimize ta��d��� sab�r ve sebat kavramlar� i�te bu noktada b�y�k �nem arz etmektedir. M�min ve m�slim olmay�, m�min ve m�slim kalmakla ve �lmekle ta�land�rma noktas�nda sab�r ve sebat, hava gibi, su gibi yol az�klar�d�r.
Rabbimiz Kur’an’da bu hususa s�k�a vurgu yapmakta, m�min ve m�slimlerden, dolay�s�yla muttakilerden, sâlihlerden, ebrardan olman�n, bu niteliklere haiz olan erdemli insanlarla birlikte bulunmay� gerektirdi�ini bildirmektedir:
“Ey iman edenler! Allah’tan nas�l ittika edilmesi/sak�n�lmas� gerekiyorsa �ylece ittika edin ve siz ancak M�sl�man olmaktan ba�ka bir tutum �zere �lmeyin.” (�l-i �mran, 3/102)
“…Ey Rabbimiz! �zerimize sab�r ya�d�r ve canlar�m�z� M�sl�manlar olarak al.” (A’raf, 7/126)
“(Yusuf dedi ki): Rabbim! Sen bana m�lkten bir pay verdin ve bana r�yalar�n yorumunu ��rettin. Ey g�klerin ve yerin yarat�c�s�! D�nyada da ahirette de benim velim sensin. Benim can�m� M�sl�man olarak al ve beni sâlihler aras�na kat.” (Yusuf, 12/101)
“Ey Rabbimiz! Biz ‘Rabbinize iman edin’ diye imana �a��ran bir davet�iyi duyduk ve iman ettik. Rabbimiz! Art�k bizim g�nahlar�m�z� ba���la, k�t�l�klerimizi �rt ve can�m�z� iyilerle birlikte al.” (�l-i �mran, 3/193)
Evet, d�nyada izzet ve saadet ve ahirette Rabbimizin r�zas� ve cennet i�in ba�armam�z gereken budur: M�slimlerden olmak, �eytan ve dostlar�n�n t�rl� i�valar�na aldanmay�p istikamette sebat ederek m�slim kalmak ve m�slim olarak Rabbimize d�nmek.
M�slim olmak, m�slim kalmak ve m�slim olarak �lmek demek, muttaki olmak, son nefese kadar muttaki olarak ya�amak ve o hal �zere Rabbe kavu�mak demektir. Muhlis ve muhsin olmak, �ylece kalmak ve o hal �zere �lmek demektir. Sâlihlerden olmak, sâd�klardan, ebrardan olmak, �yle kalmak ve �ylece Rabbe kavu�mak demektir…
��te yukar�da da vurgulamaya �al��t���m�z gibi Rabbimizin Kur’an’da zikretti�i t�m bu vas�flar m�slim kimlik ve �ahsiyetinin m�temmim c�zleridir ve erdemlilik bu vas�flar�n toplam�d�r.
�fade etmeye �al��t���m�z bu �er�eve ile, erdemin ve erdemlili�in kâmil mânâda ancak �slam’a ittiba ile s�z konusu olaca��na i�aret etmek istiyoruz. Bir hayat nizam� olarak �slam’�n belirleyici olmad��� fert veya toplum hayat�nda k�smi anlamda bir f�tri erdemlili�in varl��� m�mk�nd�r, lakin bu f�tri erdemlilik �slam’�n erdem ��retisiyle (yani Kitabi erdemlilikle) bulu�mad���nda nâk�s kalmaya mahkûmdur.
Takdir edilece�i gibi erdemlili�in temel c�zlerinden biri adalettir. Bir fert veya toplulu�un f�tri olarak adil olma tercih ve �abas� �nemlidir ve erdemlilik kapsam�ndad�r. Lakin adaletin ve adil olman�n Rabbani �l��leri câri k�l�nmadan, adil olmak, adaleti ger�ekle�tirmek imkân dahilinde de�ildir.
Mesela �slam yasalar�n�n de�il cahiliye yasalar�n�n egemen oldu�u bir �lkede bir cinayet dâvâs�na bakan bir hâkim ki�isel olarak f�traten adil bir insan olma �abas�yla hareket edebilir ve o dâvâda kendince adaleti sa�lamaya �al��abilir. Lakin bu dâvâda adaleti ger�ekle�tirmenin olmazsa olmaz �art� olan Rabbimizin k�sas ilkesini[4] uygulamayaca�� i�in adaleti ger�ekle�tiremeyecek ve dolay�s�yla da kendisi adil bir yarg�� olamayacakt�r.
Bu misalde ifade etmeye �al��t���m�z hâkimin adil bir insan, o mahkemenin adil bir mahkeme ve o d�zenin adil bir d�zen olmas� s�z konusu edilemeyece�ine g�re, o hâkimin erdemli bir insan, o mahkeme ve d�zenin erdemlili�i esas alan kurumlar ve o toplumun erdemli bir toplum olmas�ndan da s�z edilemeyecektir.
Bir ba�ka misal olarak, erdemlili�in yine �nemli bir c�z� olan yard�mseverlikten s�z edebiliriz. Rabbimizin kullar� i�in yaratt��� zenginliklerin O’nun emrine[5] muhalif olarak dar bir kesimin elinde tekelle�tirilmesi ve bu sebeple bir avu� ultra zenginin yan� ba��nda insanlar�n �o�unlu�unun yoksulluk s�k�nt�s�yla ya�amak zorunda kalmas�n� kabullenmeyen ve bu adaletsizli�in giderilmesi i�in gayret eden, yard�m kampanyalar� ger�ekle�tiren bir fert veya topluluk f�tri anlamda erdem sahibi olarak nitelenmeyi hak eder.
Lakin, ayn� fert ve topluluk bu yakla��m ve �abalar�n� �slam’�n bu konudaki ��reti ve �l��leriyle birle�tirmedi�i, tekelle�menin temel sebebi faize dayal� mevcut kapitalist i�leyi�lerin ortadan kald�r�l�p, adil payla��ma dayal� �slam iktisat d�zeninin egemen k�l�nmas� m�cadelesi i�inde olmad��� m�ddet�e, hay�rseverlik hususundaki bu erdemlilik, “k�smi erdemlilik” d�zeyinde kalmaya mahkûm olacakt�r.
Bu husustaki erdemlilik, f�tri hay�rseverlik ve payla��mc�l�k duygu ve d���ncesinin yan�nda, iktisadi alanda adil payla��m� ger�ekle�tirmeye matuf Rabbani �l�� ve yasalara ittiba edilmesini ve onlar�n egemen k�l�nmas�n� gerektirmektedir.
Erdemlilik denilince akla gelen ve gelmesi gereken t�m hasletler/vas�flar i�in bu durum ge�erlidir. Dolay�s�yla ger�ek anlamda bir erdemden ve erdemlilikten s�z edebilmemiz i�in, f�tri erdemlili�in, erdemlili�in Kitabi ilke ve �l��leriyle bulu�turulup b�t�nle�tirilmesi gerekir.
Evet, âhir zamanda ya�amaktay�z. K�yamet ve âhiretin e�i�indeyiz. De�il mi ki Rabbimiz Kitab-� Keriminde “Onlar o saatin (k�yametin) kendilerine ans�z�n gelmesinden ba�ka bir �ey mi bekliyorlar? ��te onun alametleri gelmi�tir. (K�yamet) kendilerine geldikten sonra ���t almalar� onlara ne fayda sa�lar?” (Muhammed, 47/18) buyurmu�tur.
Yine Rabbimiz Kitab-� Keriminde bize, hesap verece�imiz g�n�n yakla�t���n� haber veriyor ve gaflet i�inde y�z �evirenlerden olmamam�z hususunda bizi ikaz ve inzar ediyor.[6]
Rabbimiz bizi d�nyada izzet ve saadete, ahirette r�za ve cennete ula�t�racak yolu g�stermi� bulunuyor. Bu yol, Kitab-� Kerim’in beyanlar� ve Rasulullah (a.s.)’�n buna dayal� �rnekli�i (s�nneti) ile apa��k ortadad�r. Art�k ��kretmek (Rabbimize itaat �zere bir hayat ya�amak) yahut nank�rl�k etmek bizlerin tercihindedir.[7]
Erdemlilik, bizi yaratan ve ya�atan Rabbimize nank�r olmay� de�il, O’na ��kreden kullar olmay� gerektirir. Rabbine vefas� olmayan�n ba�ka hi� kimseye ger�ek anlamda vefas�ndan s�z edilemez. Ki vefal� olmak, erdemli olman�n �ok m�him bir c�z�d�r.
Erdemli olmay�, ba�ta da belirtti�imiz �zere Hududullah’a ve dolay�yla Hukukullah’a ittiba ve bu ittiban�n do�al neticesi olarak hukukulibada (kullar�n hukukuna) riayet bilinciyle ya�amak olarak �zetledi�imizde kavramsal �er�eveyi do�ru bir zemine oturtmu� oluruz ki, kavramlar�n yerli yerine oturtulmas�, bak�� a��lar�n�n, y�neli�lerin ve amellerin �slah�, sâlihata d�n��t�r�lmesinde elzem bir ameliyedir.
Her �eyin tevhid d�zleminden uzakla�t�r�larak sek�lerle�tirilmeye �al���ld��� g�n�m�zde, erdeme ve erdemlili�e dair tan�mlarda da bu ifsat edici yakla��m�n etkisine s�k�a rastlamaktay�z. Oysa sek�ler yakla��m�n bizatihi kendisinin bir erdemsizlik oldu�unu ifade etmemiz gerekir.
De�il mi ki sek�lerizm �lemlerin Rabbi’ne itaatsizliktir, vefas�zl�kt�r, nank�rl�k ve tu�yand�r. Sek�lerizm, Hududullah ve Hukukullah’� tan�mamak, insan hevas�n� ilahla�t�rmak demektir, ki bu durumda “sek�ler erdemlilik”ten s�z etmenin veya erdemlili�i sek�ler bir �er�evede tan�mlamaya �al��man�n anlams�zl��� ortadad�r.
Nitekim Gazze’ye y�nelik i�galci emperyalist/siyonist soyk�r�m sald�r�lar� s�recinde birka� as�rd�r d�nyaya “evrensel de�erler” ambalaj�nda ve “sek�ler ahlak ve erdemlili�in” parametreleri olarak propaganda edilen “insan haklar�”, “sava� hukuku” gibi mefhumlar�n birer helvadan put olduklar�na bir kez daha tan�kl�k ettik.
Rabbimizin bizim i�in se�ip râz� oldu�u yegâne hak hayat nizam�n�n �slam oldu�unun[8] ve ondan ba�ka hi�bir dini (hayat nizam�n�) bizden asla kabul etmeyece�inin[9] bilincinde olarak, erdemli olman�n ve erdemlilik �zere bir hayat in�a etmenin ancak �slam’�n ilke ve �l��lerine ittiba etmek ve bunda sebatkâr olmakla m�mk�n oldu�unu dile getirmemiz gerekir.
[1] Bkz: Tur, 52/48; Kalem, 68/48; �nsan, 76/24
[2] Bkz: Kalem, 68/4
[3] Muvatta, Husn�’l Halk, 8; M�sned, 2/381
[4] Bkz: Bakara, 2/178-179
[5] Bkz: Ha�r, 59/7
[6] Enbiya, 21/1
[7] Bkz: �nsan, 76/3
[8] Bkz: �l-i �mran, 3/19
[9] Bkz: �l-i �mran, 3/85
(Not: Bu makale Vuslat Dergisi'nin Mart 2024 say�s�nda yay�mlanm��t�r.)