
Nihat G��
HAC �BADET� VE B�ZE KAZANDIRDI�I HASLETLER -II-
�slam; bar�� ve selamet dinidir. Bunun en b�y�k g�stergesi ve ni�anesi M�sl�man aleminin ba�kenti Mekke’i M�kerreme ve buraya her zaman ak�n eden M�’minlerdir. Y�l�n her mevsiminde d�nyan�n her yerinden milyonlarca insan bu beldede bir araya gelmektedirler. Bu birliktelik kurban bayram�nda zirve yapmakla beraber y�l boyu devam etmektedir.Kad�n�yla erke�iyle, genciyle ihtiyar�yla g�nlerce ayn� mekan� payla��rlar. Kale al�nabilecek derecede ne bir h�rs�zl�k olay� ger�ekle�ir, ne bir kavga vuku’a gelir, ne de bir sapk�nl�k ortaya ��kar. Mescid-i Haram’�n yan�nda sabahlayan ve saatlerce kendinden ge�erek uyuyan say�s�z insan�n varl���n� d���nd���m�zde h�rs�zl�k olaylar�n�n yok denecek kadar az olmas�n� ilahi taktirin d���nda ba�ka bir saikle a��klayamay�z. ��nk� Y�ce Allah; “Bu g�venli �ehre (Mekke’ye) andolsun ki” (Tin/3) �eklinde yemin etmektedir. Allah; yemin etmi�e bu belde g�venlidir ya da bu belde g�venli oldu�u i�in Y�ce Allah bu beldeye yemin etmi�tir. Her iki durumda da bu belde g�venli bir beldedir.
Buna ra�men kim, hangi hakla; M�sl�manlar�n elinden ve dilinden di�er insanlar�n zarar g�rd���n� iddia edebilir ki? Ha, M�naf�k ve M�l�manlar� l�tfen birbirine kar��t�rmay�n?
Her M�sl�man bu mukaddes beldeyi ziyaret ve tavaf etmekle kendisine bir yol, bir istikamet �izerek Allah’a boyun e�er, ilahi emirlere teslim olur, Muhammed Mutafa (s.a.v.)’n�n yolunda oldu�unu deklare eder t�m cihana.
Bir M�sl�man olarak her ibadetin sonunda oldu�u gibi bu ibadetin sonunda da kendimize sormam�z gereken �nemli bir sorular vard�r. Hangi amellerimizle gittik bu mukaddes beldeye, hangi k�t�l�klerle geri d�nd�k? Ya da hangi k�t�l�klerle gittik, hangi iyiliklerle geri d�nd�k? Hangi yanl��lar� b�rakt�k arkam�zdan? Hangi ibadetlere daha fazla ilgi ve alaka g�sterdik? G�t�rd�klerimiz mi daha �ok veya getirdiklerimiz mi? Terk ettiklerimiz mi daha �ok yeniden ba�lad�klar�m�z m�? Kârda m�y�z yoksa zararda m�? Hayat�m�z�n bir d�n�m noktas�n� olu�turdu mu bu hicret? Yeni bir viraja sevk ve idare etti mi bizi? Bir �m�r devam etti�imiz yoldan, yapt���m�z yanl��lardan, s�regelen k�t�l�klerden geri d�nd�k m�?
�irkin, nesneleri ilahla�t�rman�n, putlara sayg� duyma ad�na ta�tan mamul ucube varl�klar kar��s�nda el pen�e dikilmenin, zulm�n kendisine faydas� olmayan �ah�slardan medet beklemenin, kan d�kmenin, milliyet�ili�in, asabiyet�ili�in, �rk��l���n, kabiliyet�ili�in, her �e�it �irkefin, haks�zl���n, hukuksuzlu�un ve en �nemlisi cahiliye �a��n�n en karanl�k zamanlar�nda Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v); bir ���k huzmesi g�rmek, diri diri topra�a g�m�len k�z �ocuklara �are olmak, zalimin kar��s�nda mazlumun yan�nda durmak, y�r�yemeyene asa, y�k� a��r olana destek olmak, k�le-efendi diye ayr��t�r�larak yolunu kaybetmi� insanl��a bir deva bulmak; �rk�, rengi, dili, mevkisi, kabilesi ne olursa olsun iman eden insanlar�n tamam�n�n karde� oldu�unu t�m d�nyaya ilan etmek i�in Mekke’nin en zirvesine yani Hira Ma�aras�na ��kt�.
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sarp ve dik kayal�klara t�rmanmas�n�n, ku� u�maz, kervan ge�mez, suyu ve ye�illi�i bulunmayan mekanlara ��kmas�n�n as�l sebebi; d�z alanda yolunu kaybetmi�, batakl��a saplanm��, kula kul olmaktan ho�lanan insanlara yol g�stermek, insanl�ktan ��km�� insanl���n elinden tutabilmekti. �nsanl��a yol, insana k�lavuz olabilmekti amac�. A�a�� d��m��, a�a��lara yuvarlanm��, esfeli safiline u�ram�� insanl��� en y�kse�e, olmas� gereken noktaya yani s�rat-� Mustakim’e ��karmaktan ba�ka bir amaca sahip de�ildi Hz. Muhammed (s.a.v.). B�t�n mesaisini bunun i�in harcad�. Hacc ibadeti bu dediklerimize, hem de yerinde �ahit olman�n, yeniden ba�laman�n, yeni �eyler �retmenin en g�zel ifadesidir.
Hz. �brahim (a.s.)’in; �ocuklar�n� burada b�rakmas�n�n sebebi do�ru yolu bulmalar� i�in de�il miydi? Biraz �nce zikretti�imiz ayeti kerimede; “Rabbimiz! Ben �ocuklar�mdan baz�s�n�, senin kutsal evinin (Kabe’nin) yan�nda ekin bitmez bir vadiye yerle�tirdim. Rabbimiz! Namaz� dosdo�ru k�lmalar� i�in (b�yle yapt�m)…" (�brahim/37) demesi yolunu kaybetmemeleri ad�na oldu�unu anl�yoruz. Kabe’de bulunmak, M�sl�manlarla beraber yan yana, omuz omuza durmak, ayn� istikamette tavaf yapmak, say’da y�r�mek, vakfelerde durmak ve ayn� safta namaz k�lmak do�ru yolda olman�n en bariz ifadesidir. Ya da Ka’be’ye do�ru namaz k�lmak s�rat-� Mustakimde durman�n en bariz g�stergesi oldu�unu rahatl�kla s�yleyebiliriz.
Ve yine Hz. Muhammed (s.a.v); nefis tezkiyesi yapmak, insanl���n k�t� gidi�at�na dur demek, toplumsal sorunlara ��z�mler �retmek i�in inzivaya �ekildi�i Hira Ma�aras�, Mekke’nin en zirve noktalar�ndan biridir. Hz. Muhammed (s.a.v.); en tepeden, en y�ksekten, be�eri �aban�n ula�mas�n�n m�mk�n olmad��� zirvelerden ba�lam��t�r i�e.
Ayn� durumu;
M��rikler taraf�ndan hicrete maruz b�rak�ld���nda Hz Ebu Bekir (r.a.) ile beraber gizlendi�i Sevr Ma�aras�nda da mu�ahade edebiliyoruz. Allah’a g�venmenin, Allah’tan istemenin, tevekk�l�n en bariz ifadesidir Sevr. “E�er siz ona (Peygamber’e) yard�m etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkar edenler onu iki ki�iden biri olarak (Mekke’den) ��kard�klar� zaman, ona bizzat Allah yard�m etmi�ti. Hani onlar ma�arada bulunuyorlard�. Hani o arkada��na, “�z�lme, ��nk� Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun �zerine g�ven duygusu ve huzur indirmi�, sizin kendilerini g�rmedi�iniz birtak�m ordularla onu desteklemi�, b�ylece inkar edenlerin s�z�n� al�altm��t�. Allah’�n s�z� ise en y�cedir. Allah, mutlak g�� sahibidir, h�k�m ve hikmet sahibidir.” (Tevbe/40)Sekine'nin ve huzurun indi�i, g�r�nmeyen ordularla muhafaza alt�na al�nd��� beldeleri yak�ndan g�rmek ancak hacc ibadetiyle m�mk�n olmaktad�r. Hemen her da��nda, her ovas�nda, her ta��nda, her cadde ve her soka��nda bir ayetin n�zul�ne �ahit olmak, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir izine rastlamak hacc d���ndaki di�er herhangi bir ibadetlerin verebilece�i bir g�rsel ��len, bir i� doygunluk de�ildir.
Allah’�n Peygamberine ve yan�ndaki (Ebu Bekir)’e yard�m etti�i Sevr ma�aras� da Mekke’nin doruk noktalar�ndan birinde yer ald���n� daha �nce s�yledik. De�il atl� s�varilerin bu noktaya kadar ��kmalar�, y�r�yerek ��kman�n bile �ok zor ve me�akkatli bir b�lgeden bahsediyoruz. Her babayi�idin harc� de�ildir bu da�a t�rmanmak, bu ma�araya ula�mak, bu ma�arada g�nlerce saklanmak.
De�il saatlerce bu ma�araya t�rmanmak, bu b�lgede s�caktan m�tevellit g�n boyu d��ar�ya dahi ��kamazs�n�z. Da�� t�rmanmak i�in gecenin bir vaktini beklemeniz, serinli�i hissetmeniz, dolunay�n her taraf� ayd�nlatmas�na �ahitlik etmeniz son derece gerekli ve �nemli �artlardan bir ka��d�r.
Sevr’in de Hira’n�n da ma�ara dediklerine bile �ahitler laz�m. Kocaman ta�lar�n s�rt s�rta vererek olu�turduklar� iki taraf� a��k birer ma�ara… Saatler alan bir t�rman��. Dinlene dinlene, nefeslene nefeslene… Her iki ma�ara Ka’be’yi g�rm�yor olsa da Mekke’ye ku� bak��� hakim tepelerde yer ald���na �ahit olmak d�nyan�n bulunmaz nimetlerinden biri oldu�una yemin edebilirsiniz. G�z� keskin bir insan�n Mekke’ye girenleri ve Mekke’den ��kanlar� kestirebilecek bir nokta.
Hz. Muhammed (s.a.v.) n�b�vvete ba�larken de Mekke’den ��karken (Hicret) de y�ksekten, en y�ksekten yoluna devam etti�ine vakif olmak g�zel bir duygu. Ancak hicret esnas�nda en de�erli, hayat�n� ve t�m mal varl���n� �slam’a adam�� bir insanla, yani Ebu Bekir (r.a.) ile y�r�m��t�r. Yol arkada�� sa�lam ve g�venilir olan bir insan�n t�rmanmayaca�� bir da�, a�mayaca�� bir badire, s�rtlamayaca�� bir zorluk yoktur. Bu y�n�yle hacc� hacc yapan yan�n�zda bulunan arkada�lar�n�zd�r. Beraber yol ald���n�z arkada�lar�n�z, bu ibadetten azami derecede zevk alman�za da i�kence �ekmenize de sebebiyet verebilirler.
�l�m�ne savundu�unuz, b�t�n de�erlerinizle kendinizi adad���n�z, gerekirse u�runa tebdili mekan etti�iniz kutsal davan�z; beraber y�r�d���n�z, fikir teatisinde bulundu�unuz, el ele tutu�tu�unuz ve yan�n�zdan ay�rmad���n�z insanlar�n de�eri ve ederi kadard�r. Hatta yan�n�zdan ay�rmad���n�z insanlar�n de�eri, sizin de�erimizin ana bile�kesidir.
O halde Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’e iman eden, O’nun yolundan giden M�sl�manlara; al�ak yerlerde bulunmak, d���k yollarda y�r�mek, olmad�k i�lerle u�ra�mak, t�mseklere tak�lmak; densiz, dengesiz ve de�ersiz ki�ilerle fikir teatisi yapmak, isti�arelerde bulunmak ve yol y�r�mek yak��maz. Kutsal davan�n m�ntesipleri de�erli olmak, de�erli olanlarla de�erli yollarda, de�erli i�ler ve de�erler i�in y�r�mek zorundad�rlar. ��nk� de�erler, de�ere mebnidir. Hacc ibadeti de �nemli bir de�erdir.
De�i�im �art.
Ayn� g�zl�kle ayn� nesneye bakmak farkl� sonu�lar do�urmayabilir her zaman. Farkl� sonu�lar i�in farkl� g�zl�kler kullanmak, farkl� mekanlar se�mek, farkl� bak��lara sahip olmak, yeni yollar edinmek, alternatif arkada�lar kazanmak gerek.
Hacc; buraya kadar gelen her insan i�in bir d�n�m noktas�d�r. Ba�ka ibadetlere benzemeyen kendisine has bir yap�s� vard�r. Ge�mi�ten g�n�m�ze dinamikli�ini koruyan bir �zelli�e sahiptir. Belli bir mekanda, belli bir zamana ba�l� olarak ifa edilen ancak t�m d�nyaya sirayet eden yegane ibadettir. Hacc, uzak yak�n demeden d�nyan�n her yerinden ayn� mekana, ayn� zaman �izelgesinde, ayn� ama�la toplanmay� gerekli k�lar.
Hangi dilden, hangi �rktan, hangi renkten, hangi ya�tan, hangi meslekten ve hangi �lkeden olursa olsun ayn� inanca sahip insanlar� ayn� �emsiye alt�nda; ay�r�mlar�, makamlar�, diplomalar� ortadan kald�rarak ayn� hedef do�rultusunda bir araya getirebilen ibadettir hacc. Bu pencereden bak�ld��� vakit hacc ibadeti; �slam dininin bozulmad���n�n ve k�yamete kadar t�m d�nya insanlar�na saadet vaat etti�inin en bariz g�stergesidir. �nsanlar�n atas� �brahim (a.s.)’den bu g�ne ayn� heyecan, ayn� a�k ve ayn� mekanda dur durak demeden devam eden bir ibadettir.
�slam dininin milliyeti yoktur. �slam; �rk�, rengi, dili ne olursa olsun Y�ce Allah’a teslim olanlar�n dinidir.
�slam; milliyet, kavmiyet ve cinsiyet �st� bir dindir. Allah’a iman eden, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberli�ini kabul ederek �mmet bilincine sahip olan her ferdin ortak dinidir. Kur’an’�n bildirimine g�re milliyetine ba�l� yegane varl�k; �eytan ve Yahudilerdir. Kendi �rk�n�, kendi rengini, kendi milliyetini veya kendi dilini �st�n g�renler veya bu gibi s�fli unsurlara �st�nl�k atfedenler ya Yahudile�mi�lerdir ya da �eytanla�m��lard�r.
�hrama b�r�nm��, d�nyan�n her yerinden gelen, farkl� renklerden insanlar�n sergiledikleri ahenk g�r�lmeye de�erdir. Farkl� dillerden yap�lan dualara e�lik etmek, farkl� renklerde akan g�zya�lar�n� izlemek t�m insanlar�n yarat�c�s� Y�ce Allah’�n varl���n� yan� ba��nda hissetmenin en bariz g�stergesidir. Renkleri, dilleri, k�lt�rleri farkl� insanlarla ayn� ortamda bulunmak, ayn� heyecan� hissetmek, ayn� duygular� ta��mak, ayn� Rabbe yalvarmak, ayn� kitab�n emirlerini hem de ayn� �ekilde yerine getirmek, ayn� Peygambere benzemeye �al��mak ayn� hedefe odaklanmak �slam dininden ba�ka bir dinin yapabilece�i bir unsur de�ildir. “G�klerin ve yerin yarat�lmas�, dillerinizin ve renklerinizin farkl� olmas� da O’nun (varl���n�n ve kudretinin) delillerindendir. ��phesiz bunda bilenler i�in elbette ibretler vard�r.” (Rum/22)
Kabe’yi tavaf etmek bir �m�r, bir hayat, bir ya�am, bir insan gibidir. B�y�k bir d�ng�d�r. Ak�l s�r erdirilemeyen b�y�k bir devrimdir. Tavaf esnas�nda arkas�na bakmadan y�r�r insan. S�rekli y�r�r. Y�r�menin de ibadet oldu�u tek mekan ve tek zamand�r hacc. Dur durak demeden y�r�mek... Nefessiz kal�ncaya kadar y�r�mek… Sadece namaz i�in soluklan�r insan. ��nk� namaz soluklanman�n, yapt�klar�n� muhasebe etmenin ifadesidir.
Evet, niyet ve istikamet.
Niyet insandan istikamet Allah ve Rasul� (s.a.v)’n�n �izdi�i y�nden. Hemen her�ey saat ibresi y�n�nde i�lerken tavaf yapan insanlar�n d�n��� d�nyan�n gidi�at�na terstir. D�nya bir yana, tavafta y�r�yen insanlar bir yana… B�t�n bir d�nya tersine y�r�se bile sen Allah’�n emretti�i, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)'n�n d�nd��� gibi d�n der... Bu istikametten �a�ma... Y�n�n� de�i�tirme…
Gece y�r�r, g�nd�z y�r�r, ak�am y�r�r, sabah y�r�r insan, insanl�k. Yak�c� g�ne�te y�r�r, ay �����nda y�r�r, lambalar�n �����nda y�r�r. Ya�murda y�r�r, r�zgarda y�r�r… Terliyken, s�r�ls�klam terleyinceye kadar y�r�r insan.
Yap�lan her bir tavaf bir �mr� temsil eder.
D�nyan�n deveran�n�n bir yerinde hayata i�tirak eden insan y�r�meye ba�lar, yeri ve zaman� geldi�inde, g�revini tamamlad���nda metaf alan�ndan ayr�l�r sessizce d�nya arenas�ndan ayr�ld��� gibi...
Namaz ibadetinin M�sl�manlara kazand�rmak istedi�i �nemli hasletlerden birini, ancak hacc ibadeti sayesinde kavrayabilme ve alg�layabilme imkan�na sahip olabiliriz.
Namaz ve Hacc… Muhte�em ikili… Birbirini tamamlayan iki ana unsur… Biri olmay�nca di�eri eksik kalan et ve kemik gibi…
Uzaktan uza�a y�neldi�imiz Kabe’nin yan� ba��nda namaza durmak, endam�na bakarak �ylece donakalmak… G�n boyu kan ter i�inde devam eden tavafa namaz ile ara vermek ve soluklanmak… Soluklanman�n namaz ile yap�lmas� manidar de�il mi? Bir ibadeti ancak ba�ka bir ibadet kesebilir d���ncesinin en g�zel ispat�.
Mescid-i Haram’da cemaatle namaz k�l�n�rken her zaman oldu�u gibi Kur’an’dan ayetlere kulaklar bir ba�ka kabart�l�r. Ayetler bir ba�ka duyulur burada, bir ba�ka y�kselir ar�� alaya. Ayetler, t�m d�nyaya bir ba�ka ilan edilir buradan. “��te bu (Kur’an) da, bereket kayna��, kendinden �ncekileri (ilahi kitaplar�) tasdik eden ve �ehirler anas�n� (Mekke’yi) ve b�t�n �evresini (t�m insanl���) uyaras�n diye indirdi�imiz bir kitapt�r. Ahirete iman edenler, ona da inan�rlar. Onlar namazlar�n� vaktinde k�larlar.” (En’am/92) Sabah, ak�am ve yats� namazlar�nda tilavetin cehri okunmas� da bu y�zdendir. Say�s�z faydalara mebnidir bu uygulama. �mam okuyor ilahi na�meleri, b�t�n d�nya durup dinliyor. D���nebiliyor musunuz, namaz yirmi d�rt saat durmadan devam eden tavaf� bile durdurmakta…
Her bir ilahi emrin hikmetine odakland���m�z vakit serdedilenlerin tamam�n�n Y�ce Allah taraf�ndan dizayn edildi�ine �ahit olabilirsiniz. Yap�lanlar�n ilahi oldu�unu anlayamayacak hi�bir g�n�l, kavrayamayacak hi�bir kalp yoktur. Uyum ve intibak�n en m�kemmel sahnelerinin canland��� bir ortam…O faydalardan bir tanesi de hangi �lkeden geldiklerine, hangi dili kulland�klar�na, hangi ten rengine sahip olduklar�na; kad�n erkek, k���k b�y�k, emir memur, zengin fakir, okumu� veya cahil olduklar�na bak�lmaks�z�n imam�n okudu�u ayetlere p�r dikkat kesildiklerine �ahit oluyorsunuz.
Orada namaza duran t�m M�’minlerin okunan ayetleri anlad�klar�n� ve yorumlayabildiklerini farzedelim. Mesela okunan surelerden biri Kurey� suresi; “Kurey�’i �s�nd�r�p al��t�rd���; onlar� k���n (Yemen’e) ve yaz�n (�am’a) yapt�klar� yolculu�a �s�nd�r�p al��t�rd��� i�in, Kurey� de, kendilerini besleyip a�l�klar�n� gideren ve onlar� korkudan emin k�lan bu evin (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsin.” (Kurey�/1-4)
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ka’be’nin yan�ba��nda durmu� namaz k�larken y�ksek sesle bu ilahi emirleri okudu�unu, Cahiliye d�nemindeki t�m m��riklerin Ka’be’yi izlerlerken dinlediklerini getirin g�zlerinizin �n�ne. Bu nidalar�, bu ilanat� Allah’a iman eden ancak d�nyevi i� ve i�lemleri kendileri d�zenlemek isteyen maddeperest Ebu Cehil de, �meyye b. Halef de, Ebu Leheb de ve di�er ileri gelen m��rikler de duymakta. Madem Allah’a iman ediyorsunuz, madem bu evin Allah’�n evi oldu�unu kabul ediyorsunuz, madem bu ev sayesinde Fil ordusundan kurtuldunuz, madem bu evin sahibi taraf�ndan doyuruluyorsunuz, o halde buyurun can-u g�n�lden bu evin Rabbine, bu evin Rabbinin istedi�i �ekilde, istedi�i yerde, istedi�i ibadeti yerine etmeye.
Allah-u Ekber! Allah-u Ekber!
Bizim a��m�zdan �imdiye kadar soyut olan t�m bu anlat�mlar, uzakta oldu�una inan�lan, ba�kalar�n� ilgilendirdi�i d���n�len i�te bu anlat�mlar, evet, evet bu anlat�mlar�n tamam�, birdenbire somutla�t�klar�na, canland�klar�na �ahit olur insan.
Allah, Kabe, ibadet ve insan…
De�erli olu�un ifadesi. De�erlenmenin, de�er kazanman�n bir ba�ka versiyonu.
Ge�mi�ten bug�ne ba�ta Ebu Cehil olmak �zere hemen her insan�n Ka’be’nin Allah’�n evi oldu�unu inand���n� biliriz. Bu konuda kimselerin itiraz ettiklerini duymu�lu�umuz da yoktur. Ancak ba�ka varl�klar� ilah edinmi� kimi insan, ibadetin bu evin Rabbine yap�lmas� konusunda �a�k�nl�k ya�ad�klar�n� d���nebiliriz.
Mescid-i Haram’da namaz k�larlarken, imam�n cehri okudu�u vakit namazlar�nda, Kurey� Suresini okumas� tarifi imkans�z manalara sebebiyet verdi�ine �ahit oldu�unuzu getirin g�zlerinizin �n�ne. Allah’�n evi t�m ihti�am�yla as�rlara meydan okuyarak kar��n�zda duruyor. Kar��s�nda el pen�e divan duran insanlar ihramlar�na b�r�nm��, tam bir teslimiyetle saf saf dizilmi�, yek v�cut ibadete sar�lm��lar. Daha �nceleri g�rmeden y�neldikleri Ka’be, �imdi elini uzatsalar dokunabilecek kadar yak�n kendilerine...
Allah’�n kullar� olarak Allah’�n evinde, Allah’�n emriyle muhatap olmak.
Orada bulunan herkese Y�ce Allah; ��te bu ev benim evimdir, bu konuda var m� itiraz� olan? Hi�bir itiraz sesi y�kselmedi�ine g�re o zaman; “Herkes bana ibadet etsin” nidas�, insanl�k ad�na, rahmet ve merhamet ad�na en ufak bir n�ve ta��yan t�m y�rekleri da�layan bir davete d�n��mekte.
“Kabe’nin Rabbine kulluk edin” emrini duyan insanlar�n hissettiklerini anlatmaya kelimeler kifayet etmez…
O y�zden Mekkeli M��rikler Hz. Muhammed (s.a.v.)’i Ka’be’de namaz k�lmaya mani oluyorlard�. Ya iman etmeleri gerekiyordu ki t�m yollar buraya ��k�yordu, ya da okunmakta olan bu ayetleri engellemeleri gerekiyordu. Onlar da namaza mani olmaya �al��t�lar. “G�rd�n m�, bir kulu namaz k�larken engelleyeni?” (Alak/9-10)
Medeni cahiller;
E�er bug�n yer y�z�nde namaz k�lanlara veya k�l�nan namazlara kar��m�yorlarsa onlar�n iyi niyetli olduklar�n� g�stermez. Bilakis k�l�nan namaz�n bir �ok fonksiyonunun elinden al�nd���n� g�sterir.E�er namaz;
Yeniden namaz olarak k�l�nmaya ba�lan�rsa, bilin ki medeni cahiller; �ok daha �edit bir �ekilde engellemeye kalk���rlar. Mekke d�nemindeki m��rikler sadece birer cahil idiler, �imdikiler ise hem medeni hem de cahil.