İLKE-DER`den Kudüs Günü açıklaması
Çorum`da faaliyet gösteren İLKE-DER, Kudüs Günü vesilesiyle bir bası açıklaması yaptı.

İslam ve Hayat
Çorum'da faaliyet gösteren İLKE-DER, Kudüs Günü vesilesiyle bir bası açıklaması yaptı.
Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın İslam milleti için önemine değinilen açıklamada, "Ümmet, vahiyden koparak cahiliye karanlığına sürüklendiği için onurunu ve Kudüs’ü kaybetti. Kudus’ün ve Mescid-i Aksa’nın konumu ümmetin onuruyla özdeştir. Kudüs işgal altındadır, çünkü ümmet tevhidi niteliğini ve sonuçta vahdetini kaybederek zillete düşmüştür. Ümmetin tevhidi niteliğini kaybetmesi, Kur’anı terk etmesi ve ilk nesli izlemekten uzaklaşması, cahiliyeyi tekrar üretmesi; dini ve kitabı parçalayıp hizipleşerek, rüzgârını kaybedip gücünü yitirerek dağılması suretiyle gerçekleşmiştir." görüşüne yer verildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın önemi, Kur’an’da çevresinin mübarek kılındığının ifade edilmesinden, İsra mekânı, ilk kıblemiz ve Kudüs’ün Peygamberler şehri olmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple Filistin’in ümmetin sorunlarının içinde merkezi bir konuma sahip olması ve Filistin’de yarım asrı aşkın zamandan beri yaşanan büyük ıstıraplar, acılar, katliamlar, soykırımlar Kudüs günlerinin önemini ve ciddiyetini ortaya koymaktadır. Kudüs gününün Ramazan’ın son Cuma günü olarak ilan edilmesi anlamlı bir konuya da dikkat çekmektedir ki, o da Ramazan’ın, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaracak mesajı taşıyan ve insanlığa şeref kazandıracak olan Kur’an’ın inzalinin başladığı ay olmasıdır. O halde Kudüs günlerinde mutlaka en fazla Kur’an ve ümmetin Kur’an’la ilişkisi üzerinde durulmalıdır. Çünkü ümmetin bu halde olmasının, Kudüs’ün işgal altında bu kadar uzun zaman kalmasının da en önemli sebebi, ümmetin Kur’an’dan uzaklaşarak Allah’ın yardımını hak eden konumunu kaybetmiş olmasıdır.
Ümmet, vahiyden koparak cahiliye karanlığına sürüklendiği için onurunu ve Kudüs’ü kaybetti. Kudus’ün ve Mescid-i Aksa’nın konumu ümmetin onuruyla özdeştir. Kudüs işgal altındadır, çünkü ümmet tevhidi niteliğini ve sonuçta vahdetini kaybederek zillete düşmüştür. Ümmetin tevhidi niteliğini kaybetmesi, Kur’anı terk etmesi ve ilk nesli izlemekten uzaklaşması, cahiliyeyi tekrar üretmesi; dini ve kitabı parçalayıp hizipleşerek, rüzgârını kaybedip gücünü yitirerek dağılması suretiyle gerçekleşmiştir. Ümmet bu yozlaşma süreci sonunda sömürgeleşmeye elverişli hale gelmesi yüzünden emperyalist batının sömürge amaçlı işgalleri başlamıştır. Emperyalist devletler bölgenin kalbine Siyonsit İsrail terör devletini hançer gibi sapladılar. Yaklaşık 60 yılı aşkındır Filistin halkının topraklarını işgal ediyor, mazlum halkını sürüyor, katlediyor, zindanlar dolduruyor, ambargolar ve soykırım planlarıyla yok etmeye çalışıyorlar. Ümmet bu zillete sürüklenme sebeplerini aşarak vahiyle yeniden izzet kazanmadan Mescid-i Aksa kurtulamaz.
Oradaki mücadele hepimizin adına yapılmaktadır. Hepimizin onurunu korumak Ebabil çocuklarına kalmıştır. Onurumuz olan Kudüs ve Aksa’yı cansiperane bir mücadeleyle savunmak Ebabil çocuklarının cılız, zayıf bırakılmış, imkânsızlıklarla kuşatılmış, güçsüz ama onurlu omuzlarında taşınmaktadır. Ümmet Kur’an’la yeniden inşa edilmeden, tanklara karşı taşlarla yürütülen intifada ümmeti kuşatarak küreselleşmeden kurtuluş yoktur. Bugün sadece Mescid-i Aksa değil, Kâbe ve Mescid-i Nebevi de Amerikancı yönetimlerin kuşatması altındadır.
Bu sadece alelade bir toprak işgali değildir. Müslüman coğrafyasında yeniden Kur’an merkezli tevhidi bir inşanın, Kur’an’da yeniden dirilişin önünü kesmek üzere uygulamaya konan haçlı kuşatmasının ve küresel emperyalist projenin bir parçasıdır. Dolayısıyla küresel emperyalistlerle ve yerli işbirlikçisi tağuti sistemlerle topyekûn bir mücadeleye, tıpkı Mekke Kur’an neslinin cahiliye ye karşı verdiği mücadele misali Kur’an’la büyük cihadın gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır.
Bu mücadele, zulumatla Nur’un, karanlıklarla aydınlığın, Hak ile batılın, İslam ile cahiliyenin, mustazaflarla müstekbirlerin mücadelesidir. Bu mücadele hak galip gelene kadar ya da kıyamet kopana kadar devam edecektir.
-
muhammed 27-08-2011 08:44
açıklamanın türkiyedeki müslümanların duyarsızlığını gözönüne bulundurulursa bunca duyarsızlık arasında anlamlı olduğunu, bunun yanında koca bir açıklamada bu günü ilan eden rahmetli imam humeyninin adının geçmemesi bilinçlimidir diye düşünmeden edemiyor insan. belkide unutulmuştur ama şunu ifade etmekte fayda vardırki rahmetli imam humeyni her ramazanın son cuması olarak ilan ettiği dünya kudüs günü tüm dünya müslümanları tarafından heyecanla idrak ediliyor. türkiyede kandillerden geçilmediği günlere gecelere baktığınızda bu günün önemli gün ve geceler arasında geçmemesini kanaat önderlerinin yada ağabeylik iddiasında olan insanların bir telkini yada tahammülsüzlüğü olarak görüyor ve öyle okuyorum selam ve dua