
��kr� H�SEY�NO�LU
5816�YA KAR�I HAK VE HUKUK SAVUNMASI
14 Mart 2023 günü, okumakta oldu�um bir siyer kitab�nda câhiliye dönemi �airlerinden Ra�id b. Abdurabbih’in putperest toplumuna hitaben yazd��� bir beyite rastlad�m ve bir Müslüman olarak, bir câhiliye dönemi �airi taraf�ndan yaz�lm�� bu beyit dikkatimi çekti, ho�uma gitti ve tabii ki güncel câhiliyeyle ba� kurmam� beraberinde getirdi.
Ra�id b. Abdurabbih, kendi elleriyle diktikleri heykeller/putlar[1] kar��s�nda tazim ve takdis seremonilerinde bulunan toplumunu �u ifadelerle ele�tirip dü�ünmeye te�vik etmeye çal���yordu:
“Kafas�na tilkinin pisledi�i put, Rab mi olurmu�?”
Muhtemelen, o dönemde Mekke ve çevresinde temsilcileri bulunan hanif yönelim sahiplerinden olan söz konusu �airin bu m�sras�n�, “Câhiliye döneminde ya�am�� �airlerden Ra�id b. Abdurabbih’in �u m�sras�, kadim ve güncel câhiliyenin benzerli�i aç�s�ndan ne kadar güncel” yorumunda bulunarak, Türkiye örne�inde güvercinlerce pisletilmi� bir heykel foto�raf�yla birlikte payla�m��t�m.
Payla��mdan iki buçuk ay sonra, May�s ay�nda Bahçelievler Polis Karakolu’na ifadeye ça��r�ld�m. Karakoldaki ifademde, söz konusu payla��m� bir Müslüman olarak, �slam’�n bize ö�retti�i tevhid akidesi çerçevesinde, herhangi bir ki�iye, sembole, heykele tazimde bulunman�n ve ba�l�l�k göstermenin yanl�� oldu�unu anlatmak, topluma yönelik bir nasihat amac�yla yapt���m�, hiçbir �ekilde hakaret kast�m�n bulunmad���n� dile getirdim.
A�ustos ayn�n ba��nda gelen mahkeme celbiyle, hakk�mda 5816’dan dâvâ aç�ld���n� ö�renmi� oldum. Mahkemenin ilk duru�mas� geçti�imiz ay�n (Ocak) 25’inde yap�ld�.
Mahkeme öncesi “5816 dayatmas�na kar��, 6236 ayetin bize ö�retti�i tevhid akidesini dillendirece�im. 6236, 5816'ya galebe çalacak!” mesaj�n� payla�t�m. Aç�lan dâvâ kar��s�ndaki tutumumu ilk ba�tan itibaren “dik durmak, fakat diklenmemek” olarak belirlemi�tim.
Dolay�s�yla hep “dâvet dili”ni kullanmaya çal��t�m, resmi ideoloji dayatmas� kar��s�nda e�ilmeyi �slami �ahsiyetin kayb� ve zul gördü�üm gibi, militanla�may� da gereksiz addettim.
Mahkemedeki ifademde, karakolda verdi�im ifadeyi geni� biçimde yineledim ve insanlar�n dünyada izzet ve ahiretlerinde saadeti kazanabilmeleri için �irk amellerinden, her türlü putçuluktan sak�nmalar� konusunda bir uyar� ve nasihatte bulunmaya çal��t���m�, Rabbimiz Allah Teala’n�n, kendisinden ba�kas� huzurunda ba�l�l�k seremoni ve ritüeli gerçekle�tirilmesini (tap�n�lmas�n�), tazim ve takdis edilmesini yasaklad���n�, ki�ilerin putla�t�r�lmas�n�n yanl�� oldu�unu dile getirdim.
Mahkeme öncesi kaleme ald���m ve mahkemede �ifahen özetle dile getirdi�im “5816’ya kar�� hak ve hukuku savunma” beyan�m �u �ekildedir:
Rahman ve Rahim Olan Allah’�n Ad�yla
�slam, ba�tan sona bir tevhid ö�retisi ve prati�idir. Tevhid, Âlemlerin Rabbi olan Allah’� birlemek demektir. Tabi bu birlemenin Rabbimizi salt zat�nda birleme olmad��� bilinmektedir. A’raf Suresi 54. ayette buyuruldu�u gibi “yaratman�n da, emretmenin de” O’na has oldu�u bilinciyle, rab ve ilah olarak sadece Allah’� kabul etmek gerekti�i, �slam’�n temelini olu�turur.
Rab ve ilah vas�flar�, yaratmak, ya�atmak, r�z�k vermek oldu�u gibi, yol göstermenin ve egemenli�in de Allah’a has oldu�unu, kendisine boyun e�ilecek, tazim ve takdisle yüceltilecek ve huzurunda k�yama durulup rüku ve secde edilecek yegâne mercinin O oldu�unu ifade eder.
Ala Suresi 1-3, Taha Suresi 49-50, �uara Sursi 77-82, Yusuf 39-40. ayetler ve benzeri Kur’an beyanlar� okundu�unda bu husus aç�k �ekilde kavran�r.
Ne var ki geçmi�ten bugüne kimi fert ve topluluklar�n, baz� ki�i, merci veya sembolleri, kendilerini yaratan ve ya�atan Âlemlerin Rabbi’nden ba�ka kendisine tazim ve takdiste bulunduklar�, s���n�p yöneldikleri, yol gösterici ve dayanak edindikleri bilinmektedir.
Herhangi bir ki�i, merci veya sembolün, kendisine be�er üstü anlamlar yüklenerek dayanak ve s���nak edinilmesi, huzurunda k�yama durulup çe�itli ba�l�l�k ritüelleriyle tazim ve takdiste bulunulmas�, �slami �st�laha göre ilahla�t�rma ve rable�tirme ameliyesidir, �irktir.
Bu sebeple �slam’�n temel kayna�� Kur’an’da, Allah Teala’dan ba�kas�n�n tazim, takdis ve s���nak edilmemesi, yani �slami �st�lahla ifade edecek olursak rab ve ilah edinilmemesi için insanlara hayati uyar�larda bulunulmu�, Rasulullah (a.s.) da bu çerçevede ümmetini yan�lg�ya dü�mekten ve tevhid zemininden sapmaya götürecek yakla��mlardan ikaz etmi�tir.
H�ristiyanlar�n, Allah’�n kulu ve rasulü olan �sa (a.s.)’� tarihsel süreçte onunla ilgili be�er üstü alg�lar üreterek onu ilahla�t�rm�� olmas�, ibret al�nmas� gereken bir su-i misal olarak ifade edilmi�tir.
�u ve benzeri ayetler, ayn� duruma Ümmet-i Muhammed de dü�mesin diye vahyolunmu�tur:
“De ki: Ben, yaln�zca sizin gibi bir be�erim. (�u var ki) bana, �lah�n�z�n sadece bir �lah oldu�u vahyolunuyor. Art�k her kim Rabbine kavu�may� umuyorsa, sâlih amel i�lesin ve Rabbine ibadette hiçbir �eyi ortak ko�mas�n.” (Kehf, 18/110)
Rasulullah da bu çerçevede ümmetine �u ve benzeri ikazlarda bulunmu�tur:
“Hakk�mda, H�ristiyanlar�n Meryemo�lu �sa'ya yapt�klar� gibi a��r� övgülerde bulunmay�n. �uras� muhakkak ki ben bir kulum. Benim için 'Allah'�n kulu ve elçisi' deyin.” (Buhari, Enbiya 48)
Hatta bir rivayette Rasulullah’�n, kendisini “Allah’�n rasulü ve kulu” olarak niteleyen bir Müslüman� ikaz ederek “Benim için ‘Allah’�n kulu ve rasulü’ deyin” ifadesini kullanarak öncelikle kullu�unun vurgulanmas�n� istedi�i aktar�lmaktad�r.
Yine Kur’an’da Rabbimiz, Yahudi ve H�ristiyanlar�n haham ve rahiplerini rable�tirmi� olmalar�n� bildirmekte (Bkz: Tevbe, 9/31), Rasulullah da bu ayetin tefsirinde, onlar� rable�tirmenin, onlar�n ölçü ve hüküm mercii haline getirilmeleri oldu�unu bildirmektedir. (Tirmizi, 3095)
Müfessir Elmal�l� M. Hamdi Yaz�r, bu ayetin tefsirinde güncel bir hususa dikkat çekmekte ve �öyle demektedir: “Daha sonra bu Rabl�k imtiyaz�, ruhban s�n�f�n�n elinden ç�km��, parlamenterlere geçmi�tir.” (Elmal�l� M. Hamdi Yaz�r, Hak Dini Kur’an Dili, Tevbe suresi 31. ayet tefsiri)
K�sacas�, insanlar� yaratmak nas�l Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsus ise, onlara yol gösterip hayatlar� için ölçüler, hükümler belirlemek de O’na mahsustur. Tüm yasalar, ölçüler, Allah’�n hükümlerine, ölçülerine dayal� olmal�d�r. Aksi durum, yeryüzünde rablik ve ilahl�k iddias�nda bulunmak veya ba�kalar�n� rab ve ilahlar edinmek olacakt�r.
Rabbimiz kullar�n�, kula kullu�un her türüne kar�� ikaz etmekte ve hep birlikte ancak kendisine kulluk etmeye ça�r�da bulunmaktad�r:
“De ki: ‘Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aran�zda ortak olan bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah’tan ba�kas�na kulluk etmeyelim, O’na hiç bir �eyi ortak ko�mayal�m ve Allah’� b�rak�p bir k�sm�m�z (di�er) bir k�sm�m�z� Rabler edinmeyelim.’ E�er yine yüz çevirirlerse, deyin ki: �ahid olun, biz gerçekten Müslümanlar�z.” (Âl-i �mran, 3/64)
Kur’an’�n ilk suresi olan Fatiha’da beyan edildi�i üzere, tazim, takdis (hamd) Allah’a mahsus k�l�nmal� ve dayanak, s���nak olarak O’ndan ba�kas�na yönelinmemelidir. Oysa insanlar geçmi�ten bugüne kendilerine ba�ka dayanak ve s���naklar edinmekte, çe�itli ki�i, merci ve sembollere be�er üstü anlamlar yükleyip kendi elleriyle rabler ve ilahlar yontma yanl���na dü�mü�ler, dü�mektedirler.
��te �slam, bu durumdan insanlar� sak�nd�rmakta ve insanlar� ancak Âlemlerin Rabbi’ne kulluk izzetinde bulu�arak tevhid toplumu in�a etmelerini ö�ütlemektedir.
�nsanl�k tarihi boyunca Rabbimizin Nebileri (a.s.) ba�ta olmak üzere, onlar�n izlerini takip eden muvahhidler hep bu ça�r�y� yapm��, insanlara, Allah’tan ba�kalar�nda rablik ve ilahl�k vas�flar� vehmetmekten, onlara tazim ve takdisle kula kulluk zilletine dü�mekten onlar� sak�nd�rmaya çal��m��lard�r.
Payla��m�mda yer alan beytin sahibi, �slam öncesi dönemde (câhiliye döneminde) ya�ayan bir �airdir ve �brahim (a.s.) ve �smail (a.s.)’�n tevhid dâvetinin etkisinin sürdü�ü o co�rafyadaki haniflerden oldu�u dü�ünülebilir.
��te o �air bu beytinde toplumunu, kendi elleriyle diktikleri birtak�m sembolleri rable�tirme (yol gösterici ve dayanak, s���nak edinme) sapmas�ndan sak�nd�rmaya çal��maktad�r.
Oradaki kadim bir yanl��a kar�� kadim itiraz�, günümüzde �slami aç�dan benzer bir yanl�� yakla��m konusunda nasihat amaçl� olarak hat�rlatmak istedim.
Her Müslüman bir tevhid dâvetçisidir, öyle olmak zorundad�r. Bu bizim için imani bir mükellefiyettir. Söz konusu payla��mda, bu çerçevede bir nasihatle�me yapmay� amaçlad�m. Asla hakaret kast�m olmad��� gibi, herhangi bir �ahsa yönelik bir hakaret içeren ifadede de bulunmad�m. Ki hakaret etmek, �slam’�n bizlere yasaklad��� bir fiildir.
[1] Enbiya suresi 52. ayette �brahim (a.s.)’�n kavminin tap�nmakta oldu�u putlardan “Temasil/Heykeller” ifadesiyle söz edildi�ini hat�rlatmakta fayda görüyorum.
(Not: Bu makale, �ktibas Dergisi'nin �ubat 2024 say�s�nda yay�nlanm��t�r.)